Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
11NİSAN1995SALJ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Okulu, camisiyle birlikte içinde 444 yapı bulunan bir mahalle, 235 milyar 423 milyona alıcı bekliyor
BoğazVla sabhkmahaOe• Sanyer Istinye Mahallesi
Derbent mevkiinde 221 bin 720
metrekarelik bir arazi üzerine
kurulu ve yaklaşık 10 bin
kişinin yaşadığı mahalle, açık
arttırmayla satılacak.
MEHMET DEMİRKAYA
Büyük rantlann döndüğü
Boğaziçi'ndeki bir mahalle, peşin
parayla satışa çıkanldı. 221 bin 720
metrekarelik bir arazi ûzerine kurulu
bulunan, içerisinde okulu, camisi ile
birlikte 444 yapı olan ve yaklaşık 10 bin
kişinin yaşadığı tahmin edilen
mahallenin, ağaçlanyla birlikte açık
arttırmayla satılacağı resmi ilanla
duyuruldu. Mahalleye biçilen tahmini
değer 235 milyar 423 milyon lira.
Sanyer Sulh Hukuk Mahkemesi Satış
Memurluğu tarafından verilen ilanda,
Sanyer Istinye Mahallesi Derbent
mevkiindeki mahallenin komple
satılacağının duyurulması ilgi çekici
olsa gerek. Satılacağı duyurulan
mahallenin Istanbul'un en kıymetli
yerlerinden, Boğaziçi'nde olması ayn
bir önem taşıyor. Nasıl önemli olmasın,
bir dairenin milyarlarca lira ettiği
Boğaziçi'nde, daire değil mahalle
satılıyor.
tlana göre satılacak olan yer Sanyer
Istinye Mahallesi, Havuzlu Bostan
mevkı ıle eski Boğaz yoluna cepheli,
kısmen de Derbent mevkiinde
bulunuyor.
İlanda söz konusu yer böyle
tanımlanmasına karşın, orada
yaşayanlar oturduklan yerin Derbent ya
da Çamhtepe olduğunu savunuyor.
Ancak satılacak olan yerin 61 pafta.
386 ada, 2 parsel olduğu kesin.
Bütün sokaklan asfaltlanmış, su,
elektrik ve kanalizasyon sistemleri
tamamlanmış bir mahalle. 20 yıldır
mahallede oturan Necip Pölat
geüşmeleri şöyle anlattı:
"Derbent çok eski bir mahalledir. Ben
ve birçok komşum 1981 'de tapumuzu
aldık. O dönemde bazı kişikr 'Bu tapu
buranın değil, bunlar sahtedir' şeklinde
söylenti yayarak herkesin tapu almasını
engelledi. İ986 > ılında Oto Sanatkârlan
Yapı Kooperatifi. üzerinde kocaman bir
mahalle bulunduğu halde buradan arsa
almava başladı. Mahallede evi olmayan
arsa sahiplerine," Yerinize başkalan ev
yapmış.
Artık arsanız işe yaramıyor. Arsanızı
bize satın' şeklinde teklifgötüren
kooperatif yetkilileri, iki yıl içinde
arazinin viizde 80'ini elde ettL"
Kooperatifîn daha sonra mahkemeye
başvurarak ortaklığın giderilmesini
istediğinı anlatan Polat, gelişmeleri
şöyle anlattı: "Yerlerin değeri için iki
kez bilirkişi heyeti atandı. Ikinci bilirkişi
raponında. bana ait 4 katlı bina için 270
milyon lira değer biçildi. Bu olay
çıkmadan önce binanu almak isteyenler
iki buçuk milyar lira teklif ediyoriardı,
ama satmadım. 4 katlı ve birçok dersliği
bulunan Hatemoğlu İlkokulu için 708
milyon değer bicilmiş. Bu paraya koca
okulun boyası bile yapılamaz."
Mahallenin satışı, 26 Mayıs 1995
tarihinde Sanyer Hukuk Mahkemeleri
duruşma salonunda yapılacak.
Ümraniye olaylan
Muhtar ve 6 kişiye
soruşturma
• Haklannda soruşturma başlatılan 7 kişi dün
basın toplantısı yaptı. Soruşturmayı 'senaryo'
olarak değerlendiren muhtar Mazlum An, polisin
kendi suçunu örtmek için böyle bir oyuna
başvurduğunu öne sürdü.
tstanbul Haber Servisi -
Üsküdar Cumhuriyet Savcı-
lığı, geçen ay Ümraniye
Mustafa Kemal Mahalle-
si'nde meydana gelen ve 4
kişinin öldüğü olaylar sıra-
sında. halkı güvenlik güçle-
rine karşı kışkırttıklan gerek-
çesiyle, aralannda mahalle
Oiuhtan Mazlum An'nın da
bulunduğu 7 kişi hakkında
soruşturma başlattı.
Haklannda başlatılan so-
Muhtar Mazlum An. halkı kış-
kırrmadıklannı, aksine, yaöşür-
maya çahşOklanm söyledi.
ruşturmayı "senaryo'' olarak
değerlendiren Mustafa Ke-
mal Mahallesi Muhtan Maz-
lum An, polisin kendi suçu-
nu örtmek için böyle bir oyu-
na başvurduğunu öne sürdü.
Suçlulann suçsuz, olaylar sı-
rasında halkı yatıştırmaya
çalışan suçsuz kişilerin ise
suçlu gibi gösterilmeye çalı-
şıldığını ileri süren An, ka-
muoyunu ve basını kendile-
rine destek olmaya çağırdı.
Muhtar Mazlum An ve
haklannda soruşturma baş-
latılan Sosyalist Iktidar Par-
tisi (SlP) Ümraniye llçe Baş-
kanı Adnan Marangoz, SlP
Sangazi Belde Başkanı Ni-
hat Çağh. Birleşik Sosyalist
Parti (BSP) Ümraniye llçe
Başkanı TamerBinid, Boğa-
zören Köyü Yardımlaşma
Derneği Yöneticisi Binali
Ceylan ile Çekerek, Aydın-
cık, Zile Derneği (ÇAZ-
DER) Başkan Yardımcısı
Mehmet Demircanfa. dün ko
nuya ılişkin olarak bir basın
toplantısı düzenlediler. Mus-
tafa Kemal Mahallesi Muh-
tarlığı'nda düzenlenen top-
lantıya, haklannda soruştur-
ma başlatılan 7 kişiden bin
olan Gürbüz Çuhadır
katılmadı.
Muhtar Mazlum
An toplantıda yaptığı
açıklamada, kendile-
rinin iddia edildiği gi-
bi halkı kışkırtmadık-
lannı, aksine yatıştır-
maya çahştıklannı
söyledi. Asıl suçlula-
nn halkın üzerine ateş
açan güvenlik güçlen
olduğunu öne süren
An, artık Emniyet'e
güvenmediklerini
söyledi. Polisi kendi
suçunu örtmeye çalış-
makla suçlayan An,
haklannda başlatılan
"soruşturmanuı'' se-
naryo olduğunu ileri
sürdü. Gerçek suçlu-
lar ortada dolaşırken.
olaylar sırasmda halkı
yatıştırmaya çalışan kişilerin
"suçlu" gibi gösterilmeye ça-
lışıldığını belirten An, bunun
gerçek suçlulan ödüllendir-
mekle eş olduğunu savundu.
Üsküdar Cumhuriyet Sav-
cılığı'nca haklannda başlatı-
lan soruşturmamn gerçek
suçlulan korumaya yönelik
olduğunu iddia eden An, bu
tür oyunlarla kamuoyunun
yanlış yönlendirilmek isten-
diğini söyledi.
Gazı ve Ümraniye olay-
lannı araştırmak üzere oluş-
turulan TBMM Araştırma
Komisyonu'nun calış-
malanna da değinen Mazlum
An. heyetin incelemelerini
"göstenneük" olarak değer-
lendirdi.
OEfi
Kadıköy İskele mey danında basın açıklaması yapan aileler, kayıplar bulununcaya kadar eylemlerini yaygınlaştı-
racaklannı söylediİer. (Fotoğraf: İBRAHİM ĞÜNEL)
Kayıp aileleri Ankara'ya gitti
• Gözaltında kaybolanlann
aileleri ve yakınlan, Içişleri, Adalet
ve insan haklanndan sorumlu
Devlet Bakanı ile görüşmek üzere
dün Ankara'ya hareket ettiler.
tstanbul Haber Servisi - Gözaltın-
da kaybolanlann aileleri ve yakınlan,
kaybolanlann bulunması amacıyla
dün, lçişleri, Adalet ve insan haklann-
dan sorumlu Devlet Bakanı ile görüş-
mek için Ankara'ya gitti. Başta 21 mart
günü işyerinden çıktıktan sonra kendi-
sinden haber alınamayan Hasan O-
cak'ın ailesi olmak üzere, Kadıköy ts-
kelesi meydanında basın açıklaması
yapan aileler, kayıplar bulununcaya ka-
dar eylemlerini yaygınlaştırarak sürdü-
receklerini açıkladılar.
Basın bildirisini okuyan Hasan O-
cak'ın ağabeyi Hüseyin Ocak. 12 mart
günü Gazi Mahallesi'nde devlet tara-
findan gerçekleştirilen katliamın ardın-
dan, saldınlann arttığını belirttı. Kar-
deşinin 21 mart günü gözaltına alındı-
ğını, tüm aramalanna karşın buluna-
madığını açıklayan Hüseyin Ocak.
''Görgü tanıklan Hasan'ın terörle mü-
cadele şubesinde olduğunu söylüyorlar.
Hasan'ı sağ aldılar, sağ istivoruz. Bu
-amaçla bir grup kayıp ailesi İle birlikte
Ankara'ya gidiyoruz. Kayıplar bulu-
nuncaya kadar eyiemlerimizi ya> gın-
laştırarak sürdüreceğiz" dıye konuştu.
Hasan Ocak'ın babası BabaOcak, 3
nisan günü insan haklanndan sorumlu
Devlet Bakanı Algan Hacaloğhı ile gö-
rüşme yaptıklannı belirterek, "Baka-
nuı yanından tstanbui Terörle Mücade-
le Şubesi'ne telefon edildi. Onlar,' Böy-
lebın yok'dedi. Halbukioğlumuşube-
de görenler ve elimizde imzalı ifadeleri
olan belgeleri var. Parmak izi listesinde
adı olduğunu da tespit ettik. Sonradan
serbest bırakılan Baki Düzgün, oğlu-
mu işkencede görmüş. Gerekirse Cum-
hurbaşkanı, Başbakan ve Meclts Baş-
kanı"na çıkacağu" dedi.
Aralannda Hasan Ocak'ın annesi.
EmineOcak. kardeşleri HfisniyeOcak,
Aysel Ocak, MahsideOcak. gö?altında
daha önce kaybolan Ismail Bahçeci ve
Hüseyin Toraman ın annelerinin de ol-
duğu aileler, "Çocuklanmızı geri isti-
vonız", "Onlan sağ verdik sağ isteriz"
şeklinde slogan atarak otobüsle Anka-
ra'ya hareket ettiler.
Havaş'ta
yine
anlaşma
olmadı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Havaş grevi-
nin 46. gününde, Hava-Iş
Sendikası ile kamu işveren
sendikası TÜHİS arasında,
yine anlaşmaya vanlama-
dı.
Hava-Iş Sendikası yöne-
tımi, dün akşam saat
17.00'de TÜHlS'le masa-
ya oturdu. Sendikamn, iş
güvencesine ilişkin iştemi-
ni kabul etmeyen TÜHİS,
27 aylık toplusözleşmenın
ilk 3 ayı için yüzde 16, ikin-
ci 6 ay için yüzde 16, üçün-
cü 6 ay için yüzde 20 ora-
nında ücret zammı önerisı
yaptı. 1996 yılının ilk 6
aymda yüzde 15 oranında
zam öneren TÜHİS, ikinci
6 aydaki zam önensini yüz-
de 5 arttırarak yüzde 20'ye
çıkardı.
Hava-Iş Sendikası Genel
Başkanı Atilay Ayçin. işçı-
lerc
u
uzun soluklu ve çetin
bir mücadeieye hazıroima-
larT çağnsı yaptı. TÜHlS
Genel Sekreteri Ahmet
Ateş de. son teklifi yaptık-
lannı belirterek, bundan
sonra sendikamn sözleşme
masasma oturmak için çağ-
n yapması gerektiğini söy-
ledi.
Hava-lş'in çağnsı üzeri-
ne, yaklaşık 700 işçi, sen-
dikadan TÜHlS'e kadar
yürüdü.
ODTÜ öğrencüerine soruşturma
ERGÜNAKSOY
ANKARA - ODTÜ kampusunda düzenlenen
yürüyüşte Istanbul olaylannı protesto eden öğ-
renciler hakkında, üniversite yönetim kurulun-
ca soruşturma başlatıldığı bildirildi. Üniversite
yönetim kurulunun tutumunu eleştiren öğrenci-
ler. "Yöneticilerimiz savcı gibi davranıyor. En
kiiçük bir demokratik çıkışa izin vermiyorlar"
dedjler. ©ğrenciler, soruşturmanın. jandarma-
nın isteği üzenne ünıversite yönetim kurulunca
başlatıldığını öne sürdüler.
Istanbul olaylannı protesto ettikleri gerekçe-
siyle ODTÜ'lü öğrencilerden 6O'ı hakkında so-
ruşturma başlatıldığı bildirildi. Öğrencılere gön-
derilen tebligatta şöyle dendi: "ıstanbul olayla-
nnı protesto etfiğiniz iddiası ile hakkınızda disip-
lin soruşturması açümış olup, Öğrenci Disipün
Yönerjmeliği'nin 14. maddesi uyannca soruştur-
macı olarak görevlendirilmiş bulunmaktayım.
Aynı yönetmeliğin 16. maddesi uyannca savun-
manıa yapmak üzere 13 Nisan 1995 çarşamba gü-
nü Fen-Edebiyat Fakühesi dekanlık ofisinde ha-
zır bulunmamz, sizetebliğ edilen gün ve saatte,ya-
zılı ve gecerii bir neden olmaksı/ın soruşturmada
bulunmadığınız takdirde savunma hakkınızdan
vazgeçmiş sayılacağınız önemlc tebliğ olunur."
'Yöneticüerimiz savcı gibi'
Üniversite yönetim kurulunun tutumunu "an-
ti-demokratik'" olarak değerlendiren öğrenciler.
yöneticilerin "savcı gibi" davrandığını öne sür-
düler. Öğrenciler, Cumhuriyet'e, "tstanbul'da-
Id katUama karşı sessiz kalamazdık. Demokra-
tik kurallar içinde gerçekleştirdiğimiz eylemin
ardından hakkımızda soruşturma açıklı. Soruş-
turmayı jandarma istedi. İsimlerimizi de okul
yönetimine jandarma verdL En ufak demokra-
tik çıkışınuza izin verilmiyor" dediler.
Daha önce de okulda "laildik" yürüyüşü dü-
zenlediklerini. bu eylemin gericiler tarafından
sabote edildiğini anlatan öğrenciler, şu görüşle-
ri dile getirdiler: "Laikük yürüyüşü sırasındadı-
şandan getirüen bazı kişilerin yardımıyla, okul-
dald gerici öğrenciler ve jardarma tarafindan
saldınya uğradık. Bu olaylann ardından demok-
rat görüsjü 36 öğrenci okuldan uzaklaşünldL Asıl
saküny ı gerçekleştiren gerici öğrencılere ceza ve-
rilmedL Bu uygulama çifte standarttır. Okul yö-
netimini tamamen jandarma yönlendiriyor. Bir
süre önce okulda öğrencileri kışkırtmak isteyen
JİTF.M personeli bir kişi yakaladık. Ancak olay
örtbas edildi. Her olayın faturası demokrat öğ-
rencilere çıkanlmak isteniyor."
Maden
değil,
sankiölüm
ocağı
Haber Merkezi- Türkiye,
maden ocaklannda yaşanan
kazalann sıklıgı ve can kay-
bı aç-sından dünyada lider.
Maden ocaklannda kullanı-
fcan geri teknoloji. güvenlik
önlenlerinin yetersizliği,
araç gereçten yoksun 'kur-
tanciar' ve yeraltı emekçile-
rine saygısızlığın dehşet ve-
ren dağal sonucu:
ICaza kayıtlannın düzenli
faıtulmaya başlandığı 1941
yılıncan 1983 yılısonuna ka-
dar naden ocağı kazalannda
yarahnanlann sayısı 280 bin
164.
• Ayru yıllar arasında mey-
dana gelen kazalarda yaşa-
mıru yitiren madenci sayısı
iSe3Mnl23.1984-1994yıl-
lan arasında maden kazala-
n n d i ölenlerin sayısı 504,
yarallar ise 68 bin 13 kişi.
Soı on yılm maden ocağı
kazaan ise söyle:
Yıl Ölö Yaralı
19J4
19J5
19J6
19*7
1958
1959
19<0
19<1
19<2
19<3
19<4
18
35
23
33
32
20
22
16
277
15
13
8.358
8.132
6.718
6.845
7.255
6.183
6.836
5.185
5.214
4.386
2.901
S A L I T O P L A N T I L A R I
DEMOKRASİ VE ANAYASA TARTIŞMALARI
TÜRKlYE'NİN
DEMOKRATİKLEŞMESİ
(Hangi Anayasa?)
Yöneten
Zafer Üskül
Konusmacılar
Korel Göymen. Turgut Kazan
11 Nisan 1995 Saat: 18.30
YAPI KRF.DI
K Ü L T Ü R
MF.RK F. Z İ
Yapı Kredi Sermet Çlfter Kütüphanesi
Istiklâl Caddesı 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon (212) 252 47 00/441 - 245 20 41
Salı Toplantıları'nı. ısteyen herkes ucretsız olarak ızleyebılır
YAPI KREDi
HAYRI ÇIZELM E R
1 1 N i s a n - 5 M a y ı s 1 9 9 5
Y A P I K R E D I
SANAT GALERİSİ
Kıbrıs Şehıtlen Caddesı 1443 Sokak 46 Alsancak 35220 Izmır Telefon (232ı 463 56 2»
YAPI KREDI
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Spor ve Siyaset
Sanıyorum 1971 yılıydı. Orta-Batı'nın ufak bir üni-
versite kentinde ABD tarafından finanse edilen bir
değişim programı çerçevesinde "visiting lecturer"
(hertıalde konuk okutman anlamına geliyor, ama ar-
tık her ne demekse) olarak araştırma yapıyordum.
Müthiş keyifli şeyler anımsıyor insan geriye doğru
bakınca. Sevgili Ayba«lar'la, Uzunerler'le geçen
günleri özlemle anic ı ısıyorum. Bacak kadar Ali, şim-
di "aile babası." Petek, ki elimize doğmuştu, genç
bir doktor olarak geçen yıl evlendi. Banş, cerbezeli
biravukat...
ABD, dış politikasında gırtlağına kadar batmış du-
rumdaydı. Hoş, zaten Nixon gibi bir başkanı olduk-
tan sonra daha iyisi de pek mümkün değildi herhal-
de. Vietnam'da tam bir açmaza girmişti. Avrupa po-
litikası yanlış ve gerçeklere aykırı bir politika idi. SS-
CB değerlendimneleri ve politikaları, kargalan bile
güldürecek düzeydeydi. Ama hepsinden daha ilginç
bir biçimde, Çin Halk Cumhuriyeti'ni hâlâ tanımıyor
ve Çin halkının temsilcisi olarak Formoza'daki Çan
Key Şek ve "sülalesini" görüyordu.
Doğru bir dış politika uygulayabilmenin değişik ko-
şullan vardır. Zaman zaman bu konudaki görüşleri-
mi kaleme alıyorum. Ve bu koşullardan en önemlile-
rinden biri de "gerçekçi" olmaktır, "duygusallıktan"
uzak olmaktır. ABD, 2. Dünya Savaşı'nın sonrasın-
da Çin'i Mao'ya kaptırmamak için elinden geleni
yapmıştı. Ancak kaybetti. Fakat kaybettığini birtür-
lü kabullenemedi, içine sindiremedi.
ABD, Çan Kay Şek'i sonuna kadar desteklemişti,
ama Mao'nun Kızıl Ordusu karşısında tutunamayan
Çan Kay Şek, kendine bağlı kalan kuvvetlerle birlik-
te Formoza adasına geçmiş ve "Milliyetçi Çin " adıy-
la kök salmaya çalışmıştı. Ve oradan Çin halkının
"temsilcisi" olduğunu iddia ediyor ve ABD sayesin-
de bu mantıksız durumu diğer devletlere de kabul et-
tiımeye çalışıyordu.
Işin önemli yanı, Birieşrriiş Milletler Kuruluş Yasa-
sı'na göre Çin, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üye-
sinden biri idi ve doğal olarak "veto hakkı" vardı. Ve
burada Çin halkı adına Çan Kay Şek'in temsilcisi
oturuyordu. Ve milyarlık Çin Halk Cumhuriyeti,
BM'de temsil bile edilmiyordu. Hoş, "sıradan" bir
üyeliğe Pekin de razı değıldı. Onlann talebi Formo-
za'nın Güvenlik Konseyi'nden atılması ve Çin'in hak-
kı olan bir biçimde, yani Güvenlik Konseyi üyesi ola-
rak ve veto hakkıyia Birleşmiş Milletler'e girmesi idi.
1970'li yıllann başlannda BM üyesi devletlerin çoğun-
luğu bu görüşte idiler, ama ABD, çeşitli oyunlarla bu-
nu engelliyordu. (Karar için gerekli oy oranını yükselt-
mek vb gibi)
Oysa ki "koca" Çin, orada durup duruyordu. Mil-
yan bulan nüfusu ile nükleer gücü ile ve (o günlerin)
"3. Dünya"sındaki büyük prestiji ile...
Derken bir gün, bomba gibi bir haber patladı. Çin'i
tanımayan ve diplomatik, sportif, kültürel vb hiçbir
alanda ilişkiye girmeyen ABD, "Ulusal Ping Pong
Takımını" resmi karşılaşmalar yapmak üzere Çin'e
yollamayı kabul etmişti. Bu durum, ABD'nin Çin Halk
Cumhuriyetr'ni tanıması anlamına geliyordu.
Yer yerinden oynadı tabii. Ve beş kişılik ABD Ulu-
sal Ping Pong Takımı, bir gazeteciler ordusuyla bir-
likte Çin'e gitti. Sanıyorum beş- altı yerde maçlaroy-
nadılar. Tüm TV kanallan, günlerce bu haberlerle dol-
du. Hatta TV kanallanndan birinde haber programın-
da stüdyoya bir ping-pong masası kurdular ve ha-
ber spikeri, bu konudaki bir yetkiliden ping pongun
kurallannı öğrendi.
Ardından diplomatik ilişkiler kuruldu. (Buna ping
pong diplomasisi adı verildi). Ve Çin Halk Cumhuri-
yeti, BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olarak yerini
aldı. Sporvesportmenlikruhu, eskidüşmanlıklan bir
ölçüde yenmişti. (mi acaba...)
Okurlarım, 25 yıl önceki bu olayı neden anlattığı-
mı herhalde anlamışlardır. Hentbol ulusal takımımı-
zın, Kıbrıs Rum kesimine utanç verici bir biçimde
geçmesi ve bir maç yapması, üzerinde durulması ge-
reken bir noktadır. Bu iki olayı karşılaştırmak istedim.
ABD ve Çin arasında bir türlü erimeyen buzlan eri-
ten şey, spor olmuştu. Ama zaten her iki taraf da bu-
na hazırdı ve koşullar olgunlaşmıştı. Taraflardan bi-
rinin bir adım atması gerekiyordu ve spor bunu sağ-
ladı.
Bizde ise hiçbir şey olgunlaşmış durumda değil.
Kıbns Rum Kesimi ve Yunanistan'ın ne Kuzey Kıb-
rıs Türk Cumhuriyeti'ne bakış açısı, ne Türkiye'ye
bakış açısı değişmiştir. Düşmanlıklar habire körük-
lenmektedir. Atina, PKK'ye kucak açmış durumda-
dır. Tansu Çiller son Gazi Mahallesi olaylannda Yu-
nan parmagını (münasebetsiz bir biçimde) dile ge-
tirmiştir. O halde ne halt etmeye takım yolluyoruz?
Karşı tarafta en ufak bir iyi niyet işareti görünmü-
yor. "Kuzey'den Güney'e inemezsiniz, sokmayız" di-
ye dayatıyor ve direniyorlar. Biz hâlâ spordan ve olim-
piyat ruhundan söz ediyoruz. Tek kelime ile ayıp...
Kıbns'ta barış istemiyor muyum? Elbette istiyo-
rum. Amaeğer bu banş, Yunan taleplerinin tümünün
onaylanmasıyla, yani "Kıbns'ın verilmesiyle" eşan-
lamlı ise bunun adına banş değil, teslimiyet derler.
Boşuna mı çekildi bunca zahmet, bunca kan boşu-
na mı döküldü?
Türkiye'de hiçbir hükümet bu "ihaneti" imzalaya-
maz. Şunun bunun telkiniyle politika bçlirleyenler,
bunu iyice bilmelidirler. Yoksa herkes çok üzülür.
Kömür konusunda önlem yok
İstanbul'u yine esmer
günler bekliyor
İBRAHtVlGÜNEL
Hava kirlıliği sorunu, yak-
laşık son on yıldır Istan-
bul'un "degişmez kaderi" ol-
du. Kentı kış aylannda soluk
alınmaz duruma getiren so-
runu, petrol türevli yakıtlar
ve kömür yaratıyor. Istan-
bul'u yönetenler bu cıddı so-
run kanşısında, "sobalan
söndürtmek" ve "rüzgâr
çıkmasını beklemek'ten öte
hiç bir şey yapamıyorlar. Il-
gili kuruluşlar, hava kirliliği-
nin başhca nedeni olarak kö-
tü kaliteli kömürleri gösteri-
yor. Bu tür yakıtlann kulla-
nımımn yaz aylannın başla-
dığı 1 Mayıs 1995 tarihinden
itibaren yasaklanmasma kar-
şın, sorunun temelini oluştu-
ran kömür ocaklannın dene-
timi konusunda hiçbir calış-
ma yapılmıyor.
İTÜ Maden Fakültesı öğ-
retim üyelerinden r"rof. Dr.
Orhan Kural. yüksek basınç
altında yaşanacak bir hafta-
nın Istanbul'da toplu ölüm-
leri beraberinde getireceğine
dikkat çekiyor. Kural, "Ulke
nüfusunun yüzde 25'ini ba-
nndıran İstanbul'da kükiirt-
dioksit ve partikül oranlan
\ılm çok büyük bir bölümün-
de Dünya SağhkÖrgütü'nün
(NVHO) öngördüğü bir met-
reküp havada 150 mikrogra-
mın üzerinde se> retmektedir.
Çevre Bakanlığı'nın hangi
kritere göre 400 mikrogrann
alt sınır olarak kabul edip,
700 mikrogram değerbü ise
ilk alarm uygulamasuun baş-
lablması olarak kabul ettiği-
ni anlamak zordur" dedi.
Geçen kış kömürler açı-
sından yaşanan en büyük so-
run ise yeterli denetim yapıl-
mamasridi. tl Mahalli Çev-
re Kurulu 8 Mart 1995 tari-
hinde aldığı kararla, 1 Mayıs
1995 tanhinden iribaren iste-
nilen özelliklere sahip olma-
yan kömürlerin kente girişi-
ni yasaklamasına karşın, iyi-
leştirilmiş ve zenginleştiril-
miş kömür üretimi için hiç-
bir çalışma yapılmıyor.