23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 NİSAN1995SAU 12 KULTUR 1 4 . U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L F l L M F E S T İ V A L l PORTRE/ PEDRO ALMODOVAR Tiyatrodan sinemaya 1949 Calzada de Calatrava'da doğan Pedro Almodovar 17 yaşındayken okulu bırakıp Madrid'e gitti. Almodovar şu anda uluslararası sınema çevrelerinde en fazla tanman Ispanyol yönetmen. 1974"te 8 mm.lik deneysel filmler üzerinde çalışmaya başladı, kısa metraj filmler yaptı. Tiyatro oyun yazarlığı,mizah öyküleri yazarlıği ve bir rock grubunda müzik yaptıktan sonra kısa metrajlı cesur fılmlere geçti. Ardından uzunmetrajlı yapımlara yöneldi. Sırasıyla Bunu Hak etmek içın ne yaptın ?, Matador, Arzunun Kanunu. Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadmlar, Bağla Beni, Yüksek Topuklar ve Kika gibı yapıtlarla büyük ün kazandı. BUCUN EMEK: 12.00/Kimse Beni Sevmiyor, 15.00' Makarov, 18.30/ Kimse Beni Sevmiyor, 21.30/ Sarayın Sessızliği FtTAŞl: 12.00/Mutlu Noeller Bay Lawrence, 15.00/ Arzunun Kanunu. 18.30/ Mutlu Noeller Bay Lawrence, 21.30/ Arzunun Kanunu FİTAŞ2: 12.00' SınırÇizgisi, 15.00/ Gecelerin Kraliçesi, 18.30'SınırÇizgisi, 21.30/Holyvraod Kid'in Yaşamı ve Ölümu FİTAŞ3: 12.00/ Sessiz Çığlık. 15.00/Adı Vasfıye, 18.30/ Babam Askerde, 21.30/ Sürü REKS. 12.00/ Mesmer, 15.00/ Hoşçakal Amerika, 18.30/ Bulutlann Kapısı, 21.30/ Sevgili Günlüğüm YARIN EMEK: 12.00/ Düşen Adamlara Bak, 15.00/ Ay Vakti, 18.30/ Düşen Adamlara Bak, 21.30/ Kemancı FİTAŞ 1: 12.00/Tebessüm, 15.00/ Korkunclvan, 18.30/ Tebessüm, 21.30/ Korkunç Ivan FİTAŞ2: 12.00/ Lefteris, 15.00/ Sarayın Sessizliği, 18.30/ Lefteris, 21.30/ Makarov FİTAŞ3: 12.00/ Manisa Tarzanı, 00/ Anayurt Oteli, 18.30/ Yengeç Sepeti, 21.30/Yol REKS: 12.00/OrakveÇekiç, 15.00/ Dağlı Barnabo, 18.30/ Felemenk Usta + lslak, 21.30/ Pepi, Luci, Bom ve Diğer Kızlar KAÇIRMAYIN Kimse Beni Sevmiyor Erkeklerden yana bir türlü yüzü gülmü- yen dört kadın Annie, Françoise, Dizou ve Cri-Cri biraraya gelip beraber yolculuğa çı- karlar. Bu yolculuk anneleri ve kızlannı, teyzeleri. kocalan ve sevgilileri bir araya getirir... Kimse Beni Sevmiyor genç yönet- men Vernouî'nun ustalan kıskandıracak filmi.(1994-95dk.) Mutlu Noeller Bay Lawrence: Cava'daki savaş esirleri kampında Japon komutan tngiliz askerlere kendı anlayışına göre katı bir disiplin uygulamaktadır. An- ^ cak yeni esir Binbaşı Celliers kampa gelir N w ı n > Moretti gelmez katı kurallara karşı gelmeye başlar. Oshima. enfes müzik eşli- finde, Doğu-Batı kültürlerinin çatışmasını, felsefelerinin derinliğini in- celiyor.( 1983-122 dk). Sevgili Günlüğüm: Bu filmle Cannes'94'te en iyi yönetmen seçilen Nanni Moretti üç bö- lümden oiuşan bir özet sunuyor günlüğünden. Ilk bölümde Vespa'sıyla Roma sokaklannda semt semt gezerek mimari ve sosyal yapıyı inceli- yor. Ikinci bölüm Adalar'da ttalyan toplumundakı yozlaşmayı, TV'nin yaşamdaki etkisini anlatıyor. Son bölüm ise doktor hatalan ûzerine ne- fis bir taşlama.(1994-100dk.) Ökten'den bir 'Giıney FflmT CUMHURCANBAZOĞLU • Veysilan ile Halilan aşıretleri arasında- ki kan davası birçok can almış. Düşman- lığın sona erebileceği umuduyla Veysi- lan'ın reisi Hamo'nun (Tuncel Kurtiz) oğ- lu Şivan (Tank Akan) diğer aşıretten sev- dalısı Berivan'la (Melike Demirağ) evle- niyor. Ancak Hamo bir türlü gelinine ısı- namıyor. Berivan üç bebeğını de yitirince oğlu- na onu geri göndermesi için baskı yapı- yor. Şivan, üçüncü düşükten sonra yaşa- ma küsen, kimseyle konuşmayan kansı- nı tedavi için kasaba doktoruna götürüyor ama derdine çare bulunamıyor. Bu arada Hamo, parasını daha önce aldığı koyun- lan trenle Ankara'ya götürmek üzere oğullanndan yardım istiyor. Şivan da Be- rivan'ı büyük şehirdeki doktora göstere- bilme umuduyla yola çıkıyor.Ancak rüş- vet vermedikleri için ilaçlı vagona koyu- lan hayvanlardan büyük bölümü ölü- yor,sürüye hırsızlar dadanıyor ve tüm ha- yaller bir bir yıkılıyor... YdmazGüney'in senaryosunu 1973'te Selimiye'de yazmaya başladığı,1978'de Izmit cezaevinde sekiz kişilik bir koguş ortamında bitırdigi Sürü'nün birinci bö- lümünde Doğu Anadolu'da hakim feodal düzen, Hamo Aga'nın katı kurallan ve onuru sorgulanıyor. Ikinci bölümde ise bir yol öyküsüne dönüşen fîlm devlet me- kanizmasırun yozlaşmasından metropol gelen kır kökenli insanın değerlerinin na- sıl törpülendigine dek birçok mesaj veri- liyor... Zeki Okten'in başansı Sürü, Yılmaz Güney'ın Batı'nın ticari sinemalannda gösterilme şansı yakala- yan, Beıiin'de (jüri ödülü). Locarno'da (büyük ödül), Anrwerp'te (büyük ödül), Valenciada (büyük ödül) önemli başan- lar kazanan ve HazaL Bereketü Topraklar Üzerinde, Hakkari'de Bir Mevsim gjbi ya- pımlara da Avrupa festivallerinde yol açan Zeki Ökten ımzalı filmi. Sürü'de Tuncel Kurtiz'ın. Tank Akan'ın. Melike Demi- rağ'ın (Locarno'da en iyi oyuncu seçil- di), diğer o>r unculann ve müzikleri yazan Zülfü Lrvaneli'nin paylan büyük. ancak Zeki Okten'in gösterdiği başan hepsinden çok önemli. Çünkü Ökten, fazla yoruma kaçmadan Güney stilini sürdürecek bir fılm yapmak zorundaydı. Üstelik para ol- madığından çekımler uzuyordu. Berlin Film Festivalı, ne olursa olsun filmi zama- nında istiyordu. Cezaevindeki küçük ko- ğuşta, Istanbul sinematekinden getirilen gösterim makinasıyla beyaz çarşaf üze- rinde filmin müziksiz kopyasını ızleyen Güney'in ağzından çıkan 'Beğendim' ke- limesı Okten'in tüm yorgunluğunu unut- turmuştu. Biryıl sonra elinde Düşman'ın senaryosuyla yine kamera ardma Ökten geçmisti. Sürü'nün taşıdığı mesajlan bir başlık altında toplamak çok güç. Bir politik me- lodram da denebilir, sosyolojik eleştiri de. Bunun yanında çok sade bir aşk ve sada- kat öyküsü gibi de değerlendirilebilir, tren penceresinden yakalanan görüntüde sak- lı Anadolu'dan ınsan manzaralan şeklin- dede. Bir Makarov ister misin ? SSCB dağılmadan önce, sır olarak saklanan Rus- ya'daki suç oranı, şimdi ulusal ve uluslararası boyut- larda açık açık tartışılıyor ve birçok Rus filmine ko- nu oluyor. V ladimir Khotinenko'nun yönettiği film, konuya özgün ve mizahi bir bakış açısı getiriyor. Makarov, iki temel karaktenn adı: Yazma güçlüğü çeken bir şair ve bir tabanca. En son yazdığı kitap ne- deniyle kendisine 10 bin rublelik ödeme yapılan Ma- karov. bir sokak serserisinin, kulağina "Bir Makarov ister misin?" diye fısıldamasıyla irkilir. Moskova'da- ki suç oranından şikâyetçi olan Makarov, Rusya'nın daha çok şiire mi yoksa silaha mı ihtiyacı olduğunu düşünmeye başlar. Ailesi ve arkadaşlan onu yazma- sı için zorlarken; silah, Makarov için, gitgide bir sap- lantıya dönüşür. Karakterlerin, film boyunca, olaylar üzerine yo- rum yapan ya da ironiyi artıran dizeler okuması, ge- rilimi artınyor. KJıotinenko, Moskova'nın atmosfe- rini başanyla yansıtıyor. Karanlık ortam, sokak kö- şelerinde bir göriinüp bir kaybolan sersenler ve köfücül tıpler, Rus sanatının ve şiirinin geleneksel imgelerine tam bir tezat oluştunıyor. "Makarov"da başrolleri Sergey Kashin, Elena Maiorova ve Irina Metütskaya paylaşıyorlar. Arzunun Kanunu Almodovar'ın festivaldeki bugünkü filmi Arzunun Kanunu (La Ley Del Deseo).Bu filmi farklT bir çalışma olarak tanımlamak belki de en doğru iş olacak. Melodram kalıpları içınde eşcinsel, cani, transeksüel kahramanlar, sevgililer, bir zamanlar erkek olup da babasıyla daha iyi sevişebilmek için Casablanca'da ameliyat geçirip cinsiyet değiştıren kız kardeş ve kara bir final. Belki de bu konulan Ispanyollardan daha iyi anlatanı yok sinemada. 70'Ii yıllarda Bunuel ve Arrabal'dan sonra post-Franco döneminin önemli isimlerinden Almodovar, sıradışı konu ve kahramanlanyla orta sınıf seyirciyi kjzdıımaya devam ediyor. Almodovar'ın yazıp yönettiği. müziklerini de bir zamanlar üyesi olduğu Mc Namara adlı rock grubundan aldığı filmde transeksüel kardeş Carmen Maura'nm oyunu çok dikkat çekici. Yönetmenin seks üzerine söylediği bir söz filmin özeti gibi: 'Seks, orman kanunlarmın geçerü olduğu bir çöldür'. 1993'te başlayan boykot bu yıl da sürdü ve 18. Avni Dilligil Ödülleri'nde 16 dalda 6 sanatçı ödülü almadı 'Ödül, kara güldürüye dönüştü' Jüride kim hangi oyunu izledi? Oyuncu ve yöneticilerden edınilen bilgiye göre, jüri üyelerinden Oyuncular'ın "Bahar tsyancıdır"mı sade- ce Füsun Akarİı; Tiyatrofu" in " Beni Kuma Yaz "ını Os- man Şengezen TiyatroGrup'un "Yaz Gehnesin "i Füsun Akattı ve Tomris OğuzaJp;Ortaoyuncular"ın "Üç Kur- şunlukOpera "sını Kami Suveren ve Göksel Kortay; Ye- dJtepeOjTinculan'nın "Matruşka "sını OsmanŞengezer, Göksel Kortay ve Kami Suveren; Tiyatrokare'nin "Sa- laklarSofrası r "nı Nüzhet BirseL Kami Suveren ve Gök- selKortayizledi. ŞehirTiyatrolan'ndasahnelenen "Pal- to "yu Nüzhet BirseL Tomris Oğuzalp ve Osman Şenge- zer, "Açık Evlılık "adlı oyunu ve "Sevgılime Göz Kıîlak Ol", "Muhieşem thlı " ve "Alo Arkadaş" adlı o>r unları sahneleyen Dormen Tryatrosu'nu Göksel Kortay'ın dı- şında tüm jün üyelen izledi. GORUŞLER: 4 Körler, sağırlar birbiriııi agırlar' - Ayşe Günşıray, jüri başkanı Nüzhet Birsel'i ara- yıp, oyunlannı görmediklerini belirttiğinde şöyle bir yanıt almış: "Siz önümüzdeki yıi da oynarsuuz o za- man gelip görürüm." - lla yıl önce "Ketebekler Özgürdür" oyunundaki yorumuyla aldığı ödülü geri veren Hadi Çaman, "Bu ödülün hiçbir ciddheti yok. Nüzhet Birsel de kim? Es- ki bir film > apımcısu tiyafroyla ne alakası var? Füsun Akatlı'nın da tiyatroyla alakası yok. Tırnaklanmla ka- zıyarak bir salon oluşturduğumun kim farkmda? Yap- üklan kendin pişir kendin ye "dedi. - Başar Sabuncu da ödülün tiyatroyu bilen insanlar nezdinde hiçbir itiban olmadığını, gerçek tiyatrocu- lar için bu ödülü almanın onur değil utanç olduğunu vurguladı: "Birbirlerine verip eğiensinler. Renkü med- ya>i da işgal ederier. Ama kendilerini az buçuk legali- ze etmek adına gerçek tiyatroculan kullanmaya kal- taşmasınlar". - Zafer Ergin "Bencebuna ödül olarak değil. bir ak- törün anısına verilen bir plaket olarak bakmak lazım. Ödül olabilmesi için ödülü verenlerin sizi değerlendi- rccek düzeyde olması lazım. Sonra derler ki. körler sa- ğjrlar birbirini ağırlar. İki yıl önce 20 ödülün 17'sini Gencay Gürün'e verdiler. Kriterierin ne olduğu şüp- he uyandırdı" dedi. - Nüzhet Birsel, " Oyunlann hepsini hatta Tarla- başı'ndaki ufak tefek tiyatrolann oyunlannı da gör- düm. Bir apartrnanınaltkarjndaki 15 kiş.iye oyun sah- neleyen bir tiyatroyu görmeye gitmek de olmaz"dedi. PELtN ÖZER Bu yıl 18 yaşına basan "Avni Dil- ligil 1994- 95 Tiyatro ÖdüUeri", ön- ceki akşam Dormen Tiyatrosu'nda düzenlenen törenle sahiplerini bul- du. Bu yıl 16 dalda verilen ödülü 6 sanatçı kabul etmedi. Nurettin Öz- könü başkanlığında; Osman Şenge- zer, Tomris Oğuzalp, Kami Suveren, Füsun Akath ve Göksel Kortay'dan oiuşan jüri üyelerinin karar ve tu- tumlannı eleştiren bir grup sanatçı geceyi protesto etti. Şehir Tiyatrolan'nda sahnelediği "Palto" adlı oyunundaki rejisiyle En İyi Yönetmen Ödülü'ne değer görü- len Başar Sabuncu. Jüri Onur Odü- lü kazanan Haldun Dormen, "Çöp- lük" adlı oyunuyla En İyi Yerli Oyun Yazan seçilen Turgay Nar, "Cadı Kazam" adlı oyundaki yoru- muyla En İyi Erkek Oyuncu seçilen Zafer Ergin, "Çöplük" adlı oyunla En tyi Özgün Yapım Ödülü'ne de- ğer görülen Tiyatro Stüdyosu, "Çöp- lük" adlı oyundaki çalışmasıyla En İyi Işık Ödülü'ne layık bulunan Ca- fer Yiğiter; bu yıl kendilerine sunu- lan ödülleri reddettiler ve törene ka- tı lmadılar. Salonunu tören için açan Haldun Dormen de törene katılmadı. Dor- men ertesi gün bir açıklama yapa- rak. "Başta bu ödülleri yerine oturt- mak için yıüarca didinen sevgili Bel- las Dilligil ve ailesinden" özür dilc- yerek ödülü kabul edemeyeceğini bildirdi. Dormen, bu karan verme- sinde; başta seçici kurul üyelerinin oyunlan yetennce izlmemesinin ve jüride bulunan bazı üyelerin aday gösterilebilecek oyunlarla yakın ilişkide olmalannın etkili olduğunu vurguladı. Gazete ilanıyla boykot Ve " AVTÜ Dilligil Ödülleri'nin da- ha sağlam bir temeleoturtulması'"nı istedi. Ödülü kabul etmeyen Zafer Ergin de jünnin tiyatrocu ağırlıklı olduğunu, eleştirmen bulunmadığı- nı ve değerlendirme yapacak nite- likte olmadığını belirtti. Başar Sa- buncu, Tiyatro Stüdyosu adına Ah- met Levendoğtu, Turgay Nar ve Ca- fer Yiğiter gazetelerde pazar günü yayımladıklan bir ilanla ödülü red- detme gerekçelerini sıralıyorlardı. Avnu Dilligil Tiyatro Ödülleri'nin geçmiş yıllarda eleştirilere uğradığı- nı, 1992-93'te yoğun karşı çıkışla- nn yaşandığını, 100'ü aşkın sanat- çınm boykot karan aldığını, 4 ödü- lün geri verildiğini ve ilkeli jüri üye- lerinin istifa ettiğini hatırlatan tiyat- rocular. Dilligil jürisinin bu yıl da bildik yanlış tutumunu sürdürdüğü- nü belirtiyorlardı. Saygınlığını yi- tirmiş ödülün kara güldürüye dö- nüştüğü. 'kınama, kutuplaşma' kav- rarnlanylaözdeşleştığıni savunarak, "ÖzeDikle genç tiyatrolardaki oyun- lann geregince izlenmediğini, tiyat- roda icracı konumdaki kimi sanat- çdann aym zamanda seçici olmala- nnda sakınca göriilmediğini, ödülle- rin dağjnmını yıllanür uzaktan ku- manda eden tiyatrocuya (?) aynca bireysel ödüller vermek görevini bu yıl da özel ödülün yerine getirdigini" vurguluyorlardı. Jüri Özel Ödülünü Belkıs DilligD'den alan Genca>' Güriin, "Bursa'dan veni geldim. llaru da henüz okumadım. Bazı insanlar birşeyler yapar, bazılan konuşur. Acıyorum onlara,o kadar"dedL (Fotoğraf: DEVRİM BARAN) Jüri Başkanı Nüzhet Birsel'in açı- lış konuşmasında "Tiyatroyu yaşat- mak her tiyatroseverin vazifesidir. Fakat bizim memlekette bazı ku- rumlann uzun süre yaşaması engel- leniyor. Ben arkadaşlara yapKi ol- un. yıkıcı olma\ ın dryorum" sözleri üzerine, Mustafa Alabora olduğu öne sürülen bir kişi balkonun en ar- ka sıralanndan u Yapana bağJı efen- dim!" diye bağırdı. Bunun üzerine sözlerine devam eden Nüzhet Bir- sel'in 6 daldaki ödülü iptal ettikle- rini belirtmesi üzerine aynı kişi bu kez "Niye?" sorusuyla Birsel'in sö- zünü kesti. Törende sataşmalar Kısa bir süre konuşmasına ara ve- ren Birsel, "Özür dilerim, bu şekil- de laf atılmasına alışık değilim. Bu- gün aramızda kendini bilme/Jn biri var. Telefon edip herkesi buraya gel- memesi için uyarmış," şeklinde bir açıklama yaptı. Bu arada gecenin sunuculuğunu Çiçek Dilligil ile bir- likte üstlenen Cem Davran'ın "Biz böyle bir miras devralmak istemryo- ruz. Biz gelecek kuşaklara daha ılun- lı ve yapıcı bir miras devTedeceğiz'' sözleri uzun süren hararetli alkışlar- la karşüandı. Seyircilerarasındanda bazı kişıler, "Kimseniz ortaya çı- km", "Aşağı in de dövelim!" gibi sözlerle tepkilenni dile getirdi. Uzun süren alkışlarla sahneye da- vet edilen Gencay Gürün'e ödülünü vermek üzere sahneye çıkan Belkıs Dilligil konuşmasında, ödülün mad- di bir değeri olmadığını dile getirdi. Dilligil, Gencay Gürün'ün üç beş sıraya oynayan Şehir Tiyatrolan 'nın önünde kuyruklar oluşturduğunu ve bazı nedenlerle görevinden alındık- tan sonra bile yeni bir tiyatro kurma- yı başardığını vurguladı. Gencay Gürün de konuşmasında 'marifetin iltifata tabi olduğunu' ve bir işte on yıl çalıştıktan sonra ödüllendirilme- nın büyük bir onur olduğunu belirt- ti. Gürün, kendisini de protesto eden saaatçılan da kastederek, "O tiyat- roda benimle birlikte kocaman bir ekip canla başla çalıştı. Onlar olma- saydı ben bu ödülü alamazdım. Ben bu ödülü bir losmı burada olan ar- kadaslanmla abyorum. Böyle kabul edin. Hep beraber " dedi. Jüri Özel Ödülü'nü kazanan Gen- caj; Güriin,"Ada" adlı oyunuylaJü- ri Ozendirme Ödülü kazanan Tiyat- ro Ti, sahnelediği "CadıKazanı"ad- lı oyunla En tyi Yapım Ödülü'ne de- ğer görülen Istanbul Dev let Tiyatro- su, "Açık EvliKk" oyunundaki yoru- muyla En İyi Kadın Oyuncu Ödü- lü'ne değer görülen Nergis Çorak- çı, En tyi Ekip Oyunculuğu ödülü- nü kazanan "AskerKğiın" oyununda rol alan sanatçılar, "Cem Sultan"da- ki rolüyle Yardımcı Rolde En tyi Er- kek Oyuncu Ödülü'nü kazanan Ke- rem Ydmazer, "Cadı Kazanı"ndaki yorumuyla Yardımcı Rolde En tyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü kazanan- Yıküz Kültür," Fınal"daki dekoruy- la En lyı Dekor Ödülü alan Nuret- tin Özkönü, "Cem Sultan^daki ça- lışmasıyla En tyi Kostüm Ödülü'ne değer görülen Nilgün Gürkan ve "Askerliğim''oyununun çevirisiyle En İyi Çeviri Ödülü'nü kazanan Semra Karamürsel ödüllerini aldı. Y4ZIODASI SELİM İLERİ Gençlik Kitapları Ne zamandı, kaç yaşımdaydım, ilkokul bitmiş miy- di; bunlan doğru dürüst, açık seçik yanıtlayamryo- rum. Aklımda yalnızca kitapların lezzeti kalmış, o ki- taplann, o, gençlik, yeniyetmelik yıllanmın en büyük mutJulugu, eşsiz kitaplann. Hangisini önce okudum, hangisini nerede okudum, bunlar hepsi bellisiz. Hayal meyal hatırladığım: Çocuk Haftası Yıllığı'nda Kemalettin Tuğcu'nun Garip adlı romanına ilişkin anılar. Garip'i Cihangir'deki evimizde, şubat tatilin- de, bir çırpıda okumuştum. Çocuk Haftası her haf- taki sayılanndan farklı olarak bir de yıllık yayımlamış- tı. Bu yıllıkta resimli romanlar, öyküler, büyük kâşif- lerin hayat hikâyeleri, Atatürk'ten anılarla birlikte, bir de, Kemalettin Tuğcu'nun kısa romanı Garip yer alı- yordu. Garip, galiba Göztepe taraflannda eski bir köşke, varlıklı bir ailenin yanına evlatlık verilen çocuktu. Ko- ca kafalıydı. Köşkün büyükhanımı Garip'in koca ka- fasını ikide birde alaya alıyordu. Ama sonra Garip bü- yüyor, okuyor, şimdi yoksul duruma düşmüş eskinin aristokratı büyukhanıma, geçmiş günlerin bütün st- zısını unutarak, yardım eli uzatıyordu. Benzeş, bir temayı Güzide Sabri'nin Yabangü- lü'nde okuduğumda Garip'i hatırladım mı, yoksa benzeriiği şimdi mi ayırt ediyorum, bunu da çıkara- mıyorum artık. öyle ya, Yabangülü'nde de romanın baş kişisi Leyla, kendisini o kadar aşağılamış filanca hanımefendiyi Karacaahmet Mezarlığı'nda dilenir- ken görür, alır evine getirir. Hayatta bunlar ne kerte gerçeklik edinebilir diye sormamak gerek. Bir büyü, birtılsımdı söz konusu olan. Hayatımızın onca tılsım- sızlığına bakarak eski tılsımı neden bozayım? Bununla birlikte insafsız tahlillere girişilmiştir. Ke- malettin Tuğcu gibi yüksek duyariı bir gençlik, çocuk edebiyatı yazannı karalamaya yeltenenler çıktığını çok iyi hatırlıyorum. Önemli bir şairimiz, yıllar önce, bir televizyon programında Kemalettin Tuğcu'nun eserlerinin ve o soy çocuk, gençlik kitaplannın beyin yıkadığını ileri sürmüştü. Demek, bugüne yıkanmış bir beyinle gelmiştik. Herkesin 'köşe dönme çağı'na ayak uydurduğu günlerde, yetersizliğimizin nedeni büyük olasılıkla o gençlik, çocukluk romanlan, onla- nn aşıladığı sevgi, merhamet duygularıydı. Örnekse Abdullah Ziya Kozanoğlu'nun kahra- manlık romanlan. Bu romanlarda tarih öne çıkartıl- mış, belki çoğu kez tarihten sahneler abartık bir an- latımla kaleme getinlmişti ama, biz genç okuıiar, ta- rih kitaplanmızdan duymadığımız bir hazzı bu_ro- manlarla duymuştuk. Bir başka örnek, Oğuz Öz- deş'in Dağ Başını Duman Almış adlı romanıdır. Kur- tuluş Savaşı'na ilişkin en büyük heyecanı o romanı okurken duymuştum ve kimbilir kaç kez okumuştum. Bir de çeviri romanlar hatıriıyorum. Küçük Prenses aralannda en sevdiğim eserdir. Radyonik oyununu dinlemiş, Küçük Prenses'i bir kez daha okumuş, ço- cuk mocuk değil, kazık kadarken tekrar okumuş- tum. Melodram çatısını da herhalde ilk kez Küçük Prenses'le alımlamış olmalıyım. Doğan Kardeş Kitaplan arasında yayımlanmış Pembe Evin Kedisi, Jenifer Teyze'nin Anahtartan böyle üst üste okuduğum, doyamadığım, yan poli- siye gençlik romanlanydı. Aynı duyguyu, okul arka- daşım Engin Ardıç da paylaşmış olmalı ki, şurasın- da burasından, haber bülteni yorumlannda söz aç- _ tı. Ah o kitaplar! İki yıl önce televizyon çekimi için il- kokulum Firuzağa llkokulu'na gittiğimizde, kitaphk- ta Pembe Evin Kedisi'yle Jenifer Teyze'nin Anahtar- lan'nı görür görmez yıldınm çarpmısa dönecektim. Basbayağı çalmayı tasarladım; keşke dışan çıksalar da, kimseler görmeden aşırabilsem, diyordum... Şimdi elimde Gülten Dayıoğlu'nun Yeşil Kiraz 2 adlı gençlik romanı var. Nice yıllardan beri çocukla- ra, gençlere seslenen Gülten Dayıoğlu, Kemalettin Tuğcu'nun bizim kuşakta yarattığı heyecanı, bugü- nün yeni kuşaklannda uyandınyor olmalı. Yeşil Kiraz . 2, bir Dünya Koleji'nde başlryor. Besbelli, Kiraz, ma- ceradan maceraya sürüklenecek. Gülten Dayıoğlu, yeni kuşaklara kitap sevgisi aşılayan eserler yazıyor. Biraz aşk, biraz serüven, biraz çalışma ahlakı, öğren- me tutkusu. Romanın sayfalannı kanştırdıkça bun- lar birer ikişer çıkageliyor. Gülten Dayıoğlu anlatı sanatlanna da yer vermek gereğini duymuş. Bir yandan anlatıcının bakış açısıy- la dile getiriyor Kiraz'ı, bir yandan da Kiraz'ın günlü- ğünü sayfalan arasına katıyor. Yeni roman teknikleri konusunda yetişme çağındaki okuru, belki de ses- siz sedasız eğitiyor. Yeniyetmezliğimizde okuduğumuz kitaplann derin- likli anlamını yazık ki çok sonra anlıyoruz. Gerçi o ki- taplan okurken sevinçler, mutluluklar duyuyoruz, a- ma sevinçleri, mutluluklan asıl ileri yaşta algılayabi- Ityoruz. Sönüp giden gençliğimizin en vefalı tanığı o kitaplar kalıyor. Gözlerimi kapatıp hepsini bir araya getirmeye çalışıyorum. Yine kitaplığımda dursalar, yirte her birini hiç bıkıp usanmadan defalarca oku- sam... Evet, nerede, ne zamandı, sevgili kitaplanm bana hayatı öğretmeye koyulmuşlardı; ders kitaplannın hepsinden nefret ettim, fakat onlan, gençliğimin ki- taplannı o kadar çok sevdim ki! Not Gördüğüm lüzum üzerine açıklamak isti- yorum: Hürriyet gazetesinde yayımlanan Kül- türazzi köşesiyle hiçbir ilgim yok, Hiçbir zaman da hiç bir ilgim olmayacak. Boykot, 1993'te başlamıştı Avni Dilligil Ödûlleri'ne geçmişte de eleştiriler yöneltilmişti. Hatta 1993 yılındajürinin yanlı olduğunu düşünen bazı sanatçılann tepkileri doruğa ulaşmış ve bir boykot kampanyası başlatmışlardı. 1993 Avni Dilligil Ödülleri Jürisi o yıl Nüzhet Birsel başkanlığında Melisa Cürpınar, Seçkin SeM, Hayati Asıhazıcu Haluk Şevket Ataseven, Vasar Üksavas ve Kami Suveren'den oluşuyordu. "Kıstası tiyatro olmadıkça bu öduklen muaf tutulmak istiyonız" diyen ve bu ödülleri boykot eden 100'ü aşkın tiyatrocu ve eleştirmen tepkilenni dile getirrniş ve Seçkin Selvi'nin en iyi çeviri ödülü almasını eîeştirmişlerdi. Öte yandan Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri'nin 1993 yılındaki jürisinden daha önce aynlan Dikmen Gürün Uçarer ve Zehra tpşiroğlu'ndan sonra Sevgi Sanh da istifa ettiğini açıklamıştı. Şehir Tiyatrolan'nda ovuncu olarak görev yapan ArifAkkayal986'da, Hadi Çaman da 1982'de aldığı ödülleri iade etmişti. Buna karsın jüride bulunan Melisa Gürpınar, Kami Suveren, Yaşar Üksavaş ve Seçkin SeKi ödüller verilirken hiçbir şekilde taraf tutulmasınuı söz konusu olmadığını, Şehir Tiyatrolan'nın ödülleri hakederek aldığını savunmuşlardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear