Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 1995 PERŞEMBE
HABERLER
Çetin: Polis sabırh olmalı, Matkap: Polis kendini kaybetmiş, Moğultay. Polis yeniden yapılanmalı
CHPjjolisintııtmnıınclaıı rahatsız
İnsan tıayatı önemli
CHP, polisteki 'gerici' yapılanmayı
tartışıyor. Genel Başkan Hikmet Çetin,
polisin sabırh olması gerektiğini
söyleyerek, "'Elbette geri çekileceksiniz,
önemli olan insan hayatı" dedi.
Herkese hoşgörü
Turizm Bakanı Şahin Ulusoy da
"Olayların önlenmesi; emniyet
görevlilerinin tarafsızlık ilkelerine bağlı
olarak çahşması, ülkücülere. şeriatçılara
karşı gösterilen hoşgörünün diğer
kesimlere karşı nefrete dönûşmemesi ile
mümkün olur" açıklamasını yaptı.
Silahlar öliim makinesi
Halk, polisi
neden
istemiyor?
TÜREY KÖSE
ANKARA- tstanbul 'da Alevi yurttaşlara yönel-
tilen saldınlara müdahalede geç kalan ve protes-
to gösterisi yapanlara ateş açtıklan televizyon ek-
ranlanndan kamuoyuna yansıyan polisin tutumu,
güvenlik güçleri arasındaki gerici yapılanmaya
ilişkin tartışmayı yeniden gündeme getirdi. CHP
Genel Başkanı Hikmet Çetin, Ankara Emniyet
Müdürü Orhan Taşanlar ile son olaylan değer-
lendırirken, "Polis sabırlı olmaİL Elbette geri çe-
kileceksiniz, önemli olan insan hayatı" dedi. Ada-
let Bakanı Mehmet Moğultay, "Ölaylar organize-
dir. Olaylann önlenmesindeki keyîiyet, güvenlik
güçlerinin yeniden yapılanmasuu gerektirmekte-
dir" derken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baka-
nı Nihad Matkap, "Polis, olavlann önlenmesinde
yetersiz kalmış, kendini kaybetmiş" dedi. Hasta-
nede yatan Turizm Bakanı Şahin Ulusoy da "CMay-
lann önlenmesi; emniyet görevlflerinin tarafsızhk
ilkelerine bağlı olarak çahşması, ülkücülere, şeri-
atçılara karşı gösterilen hoşgörünün diğer kesim-
lere karşı nefrete dönûşmemesi ile mümkün olur"
açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, önceki gün
akşam TBMM kulisinde Ankara Emniyet Müdü-
rü Orhan Taşanlar ile karşılaştı. Çetin. başkent-
teki protesto gösterilen için Taşanlar'a, "Anka-
ra, Istanbul gibi olmadı. İyî oldu" dedi. Taşanlar.
"Efendim, sabır, sabır, sürekfi geri çekildik" de-
yince Çetin. sözlerini şöyle sürdürdü: "Polislik,
sabır işidir. Elbette geri çekileceksiniz. 10 defa da
olsa geri çekileceksiniz. Bir adım atsanız, bir in-
san ölse daha mı iyi olur? Bırakın, insanlar yürü-
sün, polis gerekirse geri çekikin, önemli olan in-
san hayatı."
Alevı yurttaşlara yöneltilen saldınlarkaı-şısın-
da polisin eleştirilen tutumu. koalisyon ortağı
HALÎLNEBİLER
Gaziosmanpaşa'da üç mahallede tepkilerini
gösteren halk, polisi neden istemiyor? Ost
düzey yetkililere gönderilen haberler neden,
"Polis çekilsin, her şey durur" mesajını taşıyor?
Olaylar sırasında ölen 23 kişinın çoğu polis
kurşunuyla ölmüş. Emniyet müdürünün "Silah
kuUanmayın" talimatını dinlemeyenler kimler?
Olaylann patlak verdiği pazar günü yaşanan
bir sahne, sorulann büyük bölümünün yanıtını
veriyor: "Halk, bir tarafta, barikatlannı
kurmuş ve sloganlar atıp öfkesini ortaya
koyuyor. Karşı tarafta ise polislerin barikab
bulunuyor. Telsizlerden ateş etmeyin emri
geüyor. Ana cadde üzerindeki bu saflaşma emre
uygun durumunu korurken, ana caddeden
1338 numaralı sokağa doğru bir-iki polis
süzülüyor. Sokağın içinde gençler var.
Polislerden biri iki-üç el ateş ediyor. Gençlerden
biri yerde. Kanın rengini gören diğerleri,
taşlara saruiyorlar. Polisler tekrar ana caddeye,
arkadaşlannın yanına kaçıyor."
Silah çeken polislerin ellerine dikkat
edildiğinde, dokuzluk denilen 9 milimetre
çapında tabancalar görülüyor. Bunun bir başka
adı da 45'lik. Polisıye fılmlerde bu silahlan
Charies Bronson, Clint Easrvvood gibi ölüm
makineleri kullanıyor Bizde ise Gazi
Mahallesı'nde kaçan insanlann ardından
sıkılan mermilerbu silahlardan atılıyor. Büyük
kalibreli süahlann mermileri genellikle
kurbanlannı affetmıyor. Ölenlerin büyük
çoğunluğunun tek kurşunla vurulmuş olması
ve bu mermilerin önemli bölümünün sırttan
giımesi, polisin olaylan nasıl durdurmaya
çalıştığının kötü bir göstergesi.
Şimdi bir başka manzara: "Gazeteciler,
taşlardan korunmaya çahşırken polislerin
yanına sığınmak için koşuyor. Polislerden
gazetecilere küfürler yağıyor. Neden? Polisler,
Alevilere, 'Pezevenkler" diye küfredi>t>riar.
Neden?" Bir başka manzara:
"Olavlann başladığı pazar gecesi yurttaşlar
tereddütsüz bir biçimde karakola yönelerek,
'Polis-faşist el ele' di\e slogan atıyor.
Protestolar ilk andan itibaren bu karakola
yöneüyor*. Bir manzara daha: "Ana cadde
üzerinde binlerce öfkeli insan. Karşılannda
panzerier. Onlann yanında kalkanlı, mtğferU,
silahlan ellerinde, ateş eden polisler. Tepede
polis helikopterleri.'" lşte Gazıosmanpaşa
ilçesinin üç mahallesinde 19 saat boyunca 23
kişinin ölümüne neden olan olaylan
durdurmaya çalışan polisin tavn. Bir fırsatını
bulup karşısındakine kurşunu yapıştırmaya
çalışan polisler var ortada. Alevilerin
'pezevenk' olduğunu bağıran. gazetecilere
küfreden. her tavnyla olayı yatıştırmaya değil
kışkırtmaya çalışan polisler var. Ama üstleri.
'Ateş etmeyin" diyormuş. Kim dinliyor? Polis
okullanndâ şeriatçı.ırkçı örgütlenmeden söz
ede gazetecileri. vatan hainliğiyle suçlayan
polis yöneticileri şimdi memurlanna verdikleri
emirlerin dinlenmediğini görüyorlar!..
Memurlannı iyi polis memuru olarak değil,
şeriatçı.ırkçı olarak yetiştirmeye çalışan bir
kadronun istediği sonuçlar da böyle olaylarda
gerçekleşiyor.
CHP'ye mensup bakanlann da yoğun tepkileri-
ne neden oldu.
Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, "sakünlann
organize"olduğunu belirterek, "Olaylann önlen-
mesindeki keyfiyet, güvenlik güçlerinin yeniden
yapılanmasını gerektirmektedir. DGM 'den üç sav-
cı görev başındadır. MaktuUerdeki kurşunlar ko-
nusunda balistik muayeneler yapılacak. Ülke ça-
pında bir inceleme yapılacak. Bu da faillerin ya-
kalanmasında önemli ipuçlan verecektir" dedi.
Olaylan, "ülke bütünlüğüne. demokrarik laik
cumhuriyete bir saldın" olarak değerlendiren
Moğultay, tüm kesimleri serinkanlı ve olgun dav-
ranmaya çağırdı. K.ültür Bakanı Timurçin Savaş,
olaylann polis teşkilatının yeniden yapılandınl-
ması gereğini ortaya koyduğunu söylerken. Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihad Matkap
da Istanbul'daki iki günlük izlenimlerini Cumhu-
riyet'e anlatırken, polisin olaylan önlemede ye-
tersiz kaldığını söyledi. Matkap,
şu açıklamayı yaptı: "Bir angel-
miş. polis kendini kaybetmiş. Z*-
yaret ettiğim 36 yarahdan 17'si
copla >aralanmtştu 6'sı kurşunla
yaralanmıştı. Bu tablo. polisin
olavlann önlenmesinde kontro-
lünü kaybettiğini gösteriyor. Po-
lislik mesleği sadece bir istihdam
alanı olarak görülmemeü, polis-
lik mutlaka saygın bir noktayage-
tirilmeli. Polisin içine düştüğü du-
rum, üzüntü vericidir. Olanaklar
el verirse polisler üniversite me-
zunu olmahdır."
'Şeriatçılara hoşgöriT
Polisin Gazıosmanpaşa olaylannda büyük kalibrc ve uzun namlulu silahlar kullanması ölfl sayısını arttjrdı.
Hastanede yatan Turizm Ba-
kanı Şahin Ulusoy da yaptığı ya-
zılı açıklamada, Alevi yurttaşla-
n tahriklere kapılmamaya çağır-
dı. Ulusoy, olaylann Içişleri Ba-
kanlığı'ndaki kadrolann yeniden
gözden geçirilmesi konusunu
gündeme getirdiğini belirterek,
"Olaylann engeUenebilmesi; em-
niyet görevlilerinin tarafsızlık il-
kelerine bağlı olarak çahşması,
ülkücülere, şeriatçılara gösterilen
hoşgörünün diğer kesimlere kar-
şı nefrete dönûşmemesi ile müm-
kün olacaktır" dedi.
Son olaylar, CHP grubunda
polisteki "gerici" kadrolaşmaya
karşı da sert tepkilere yol açtı.
CHP Erzincan Milletvekili Ali
İbrahim Tutu. tçişleri Bakanı
Nahit Menteşe'yi istifaya çağı-
nrken, CHP Tunceli Milletveki-
11 Sinan Yeriikaya da "Yapı degiş-
medikçe bu tür olaylar önlene-
mez. RP ve MHP'liİerin gösteri-
lerine karşı son derece hoşgörii-
lü olan polis. Alevilerin mütevazı
gösterilerine karşu tek taraflı dav -
ranmış ve polis halkı kurşunla-
mıştır" diye konuştu.
Teçhizattan önce insan değişmeli
ORAL ÇALIŞLAR
TV ekranlanna Ankara "daki gös-
terilerden yansıyan bazı görüntüler,
Gaziosmanpaşa olaylannın neden
bu kadar büyüdüğünü de kanıtlar gi-
biydi.
Bir gösterici merdivenlerde polı-
sin ayaklan altında yatıyor. Merdi-
venlerin kenanna büzülmüş gösteri-
ci, acı çığlıklar atarken. her gelen po-
lis onu tekmeliyor. Kimisi de acı
içinde kıvranan insanın üzerine ba-
sarak geçiyor. Göstericinin çığlıkla-
n, polisin ayaklan altında ezilip gi-
diyor.
Buna benzer görüntüler televiz-
yon ekranlanndan hiç eksik olmu-
yor. Sosyalist Devrim Partisi Istan-
bul 11 Başkanı Uğur Cankoçak'ın
Gaziosmanpaşa olaylanndan aktar-
dıklan ise tüyler ürpertici. Polisin
hedef gözeterek ateş ettiğini söyle-
yen Cankoçak. şunlan anlatıyor:
"Yine o dedelerle biriikte ufak bir
toplana yaptık.Veorada,yüksek rüt-
beli bir polis veya kumandana y ak-
laşarak ateşin durdurulmasını sağla-
mava karar \erdik. Dedelerie bera-
ber polise doğru gidince bize ateş aç-
ülar ve ara sokaklara kaçmak zorun-
da kakiık... Ara sokaklann birinde,
biraz yüksekçe bir yerden sejTedi-
yordum. O sırada yürüyen polislerin
arka sıralanndan üç polis avrudı. Bir
sokağa girdiler ve tabanca sesleri
duydum. 'Eyvah öldürüyorlar' diye
bağırdılar. Polisler, ara sokaktan çı-
kıp tekrar sıraya girdiler. O sokağa
koştuk, gerçekten 25 yaşlannda bir
kişi yerde yatıyordu.""
Neden bu acımasızlık? Neden bu
kadar vahşice saldırmak? Bunun ön-
celıkle bir kültür sonınu olduğunu
söyleyebiliriz. Hertürlü ilişkisi şid-
dete dayalı bir toplumda güvenlik
güçleri, ellerindeki yetki ve bellerin-
deki tabancayla daha bir cesaretli ve
cüretkâroluyorlar. Ama Gaziosman-
paşa'da ve Ankara'da olanlan yal-
nızca bir kültür sonınu olarak gör-
mek yetmez. Başka nedenler de var.
Polis teşkilatı içinde MHP'ülerin
özel olarak örgütlendıği ve Emniyet
teşkilatının en üst düzey yöneticile-
ri arasında Türkeş'e yakınlığıyla ta-
nınan isimlerin bulunduğu, sağır sul-
tanın bile duyduğu bir gerçek.
DYP'lilerin. tçişleri Bakanı Mente-
şe"ye yönelttikleri en önemli eleşti-
rilerden birisi, MHP'lileri Emniyet'e
doldurması. Televızvon ekranlanna
ve basına yansıyan göriintüler. polis
örgütünün olaylar sırasında en iyim-
ser ifadeyle hatalı olduğunu ayan be-
yan ortaya çıkanyor. Herkes bunu
saptıyor ve tçişleri Bakanı'nı. Istan-
bul Valisi'ni eleştinyor ve istifaya
çağınyor. Yalmzca Türkeş hariç.
Türkeş, polisin tutumunu sonuna ka-
dar destekledığini ve halka yumu-
şak ve sabırh davrandığmı söylüyor.
Yani yapılanlan az bile buluyor. tş-
te sorun da burada.
Devletin içine yuvalanan ırkçı ve
şoven güçler. fırsat buldukça toplum
içinde onulmaz yaralar açacak ışler
yapıyorlar. Toplumsal banşı dina-
mitliyorlar ve artan gerilim ortamın-
da kuvvet biriktiriyorlar. Türki-
ye'nin ciddi sorunlarla yüzyüze ol-
duğu bir gerçek. Herkes bu aşama-
da önlem önerilerinde bulunuyor.
Ama önerilerin hepsi günü kurtar-
maya yönelik.
Orneğin, polisin kalkanlannın bo-
yu, plastik mermi vb... Bütün bunlar
belkı bir işe yarayabilir. Sonunda
bunlann hepsi kısa vadeli maddi ön-
lemler. Uzun vadeli ve öncelikli ön-
lem insana yönelik olmak zorunda-
dır. Kaldınma düşmüş göstericiye
tekme atan. onu bir düşman gibi gö-
rüp hmçla ezmeye kalkan insanı na-
sıl değiştireceğiz? Elindeki kalkanın
boyunun ne önemi var ki? Önce ka-
falan değiştirmeliyiz.
Türk'ü Kürt'e, Sünni'yi Alevi'ye
düşman eden şovenizm orta yerde
durdukça ve bu şovenizm gündeük
hesaplar uğnına kışkırtıldıkça, bu
acımasızlığın önüne geçemeyiz.
Polisin sonınu teçhizattan önce
çağdaşlaşmadır. Karakollannda iş-
kence lekesi bir türlü temizleneme-
yen bir ülkeyiz. Gelin önce kafalara
seslenelim. Şiddeti önce devlet için-
den temizleyelim.
Hükümet yetkilileri ve TBMM'
nin görevli kurumlan, ekranlann ba-
şına geçsinler, devlet güçlerinin ne-
ler yaptığını tarafsız ve banşçı bir
gözle incelesinler ve sonra da bunu
yapanlann kimler olduğunu sapta-
yıp. neden böyle davrandıklannı
araştırsınlar.
Bir başka örnek de 1. Zırhlı Tugay
Komutanı Rıza Küçükoğlu'nun tutu-
mu. Sıcak ve yatıştıncı. Tuğgeneral
Küçükoğlu gibi davranılsa kimin ne
zaran olurdu? Sonundatemel ihtiyaç
insan. Teçhizattan önce insanı değiş-
tirmek için ne yapacağız, kafayı bu-
na yoralım.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
İSLAMABAD - Sezar Alpler'den geçerken,
uzaktaki bir dağ köyüne gözü takılmış. Bir sü-
re seyrettikten sonra, çevresine seslenmiş-,
- Roma 'da ikinci adam olmaktansa bu köy-
de birinci adam olurum!
Sezar'ın mantığı doğruysaAvrupa'ya el sal-
layıp yönü Doğu'ya çevirmeli.
Kötü örnek, tabii ki "örnefc"değildir. Ama
Türkiye'nin yerinı saptarken salt Avrupa'yı de-
ğil, Doğu'yu, islam ülkelerini de karenin içine
alıp daha geniş ölçekli bakmak gerekiyor.
Istanbul'da başlayan ve tüm Türkiye'nin ge-
rilmesine neden olan olaylar, Pakistan'a, Eko-
nomik Işbirliği Örgütü'nün (ECO) 3. zirvesine
katılan İslam ülkelerinin temsilcilerineyoğun-
laşmamızı engelliyor. Cumhurbaşkanı Demi-
rel, sürekli Ankara'dan bilgi alıyor. Gazeteci
arkadaşlar, en son Türkiye ile kimin konuştu-
ğunu sorup taze haber almaya çalışıyor...
Bu kaygılarımızın uzun sürmemesini dileyip
Pakistan izlenimlerini aktaralım.
Pakistan'da 10 kadar günlük gazete yayım-
lanıyor. En büyük 3 gazete, resmi dil Urduca
basılıyor, diğerleri Ingilîzce. Nüfus 110 milyon,
toplam gazete satışı 2.5 milyon.
Ingilizce yayımlanan "The Muslim" gazete-
sinin önceki günkü birinci sayfası şöyleydi:
ECO zirvesi en üstte solda tek sütun, Afga-
nistan'da aşırı dinci öğrenci grubu Talibanla-
nn Hızb-i Vahdat'ın lideri Abdul Ali Marazi'yi
öldürdükleri haberi yanında 4 sütun. Aynı ül-
kede bir otele yapılan saldırıda 70 kişi ölmüş.
Bu haberin sağında da Karaçi'de dinci grup-
ların kentin çeşitli yerlerinde çatışması sonu-
cu 4 kişinin daha öldüğü, 300 kişinin gözaltı-
Tüpkiye'nin Doğu-Batı Çelişkisi
na alındığı haberi var.
Yan yana sıralı bu üç haberin hemen altın-
da da Ankara kaynaklı bir haber yer alıyor.
- Türkiye'de kanşıklık: 11 ölü. Alevi toplu-
munun oturduğu kahvelere yönelik saldm so-
nucu çıkan olaylarda 60 kişi deyaralandı. Ger-
ginlik devam ediyor.
Gazetenin 1. sayfası, İslam ülkelerinin gün-
demindeki sorunları net bir biçimde ortaya
koyuyordu.
İslam ülkeleri, terörün gölgesi altında eko-
nomik işbirliğini konuştular. Önceki gün baş-
layan zirve, dün ikili temaslann ve ortak basın
toplantılannın ardından sona erdi.
Bölgede CENTO ve RCD ile başlayan işbir-
liği girişimleri, şimdi ECO'y'a yaşama geçiril-
meye çalışılıyor. Bugüne kadarki başansızlık,
yeni dönem için umutlu olmayı güçleştiriyor.
Zirvenin açılışında tüm ülkelerin temsilcileri
"umutlu" konuştu. Ne var ki, satır aralannda-
ki bazı tümceler. umudu Hayber Geçidi kadar
zorlu dağlann arkasına itiyordu.
Zirveye katılan devlet başkanlannın, dışiş-
leri bakanlannın konuşmalanndan benim süz-
gecime takılanlar şunlar:
- Tüm ülkeler ekonomik işbirliğini tartışma-
ya geldi, ama liderierin en çok kullandığı iki
sözcük "banş "ve "/st/krar" oldu. Konuşmalar,
bu iki önemli unsurun bölgede ne kadar ek-
sik ve ne kadar çok gereksinim duyulan bir şey
olduğunu gösteriyordu. Özellikle uluslararasi
yalnızlığını ECO kanalıyla aşmaya çalışan Iran
Cumhurbaşkanı Rafsancani, belki 10 kez bu
sözcükleri içeren tümceler kurdu.
- Banş ve istikrar eksikliğinin iki yönlü oldu-
ğu, konuşmalara da yansıyordu. Hem sınırdaş
ülkelerin birbiriyle hem de ülkelerin kendi için-
de. 4 milyon kadar Afgan mütteciyi barındıran
Pakistan, Afganistan'daki gelişmelerden ra-
hatsız. Iran, Türkmenistan'ın, Rusya, Çin ve
ABD eksenindeki çok yönlü politikasına gü-
vensiz...
Rusya ve Çin
- Rusya ve Çin faktörü, Orta Asya ülkeleri
için ciddi bir "olanak" ve "sorun". Türkmenis-
tan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov, zir-
ve konuşmasında Rusya liderliğindeki Bağım-
sız Devletler Topluluğu (BDT) içinde bir y« • ı ol-
duğunu açıkça vurguladı. Birkaç kez "Rusya"\\
tümceler kurdu. Niyazov'un eşi Rus, oğlu
Rusya'da eğitim görüyor, zirve konuşmasını
Rusça yaptı. Türkmenistan lideri, geçen yıllar-
da "Türkmenbaşı" soyadını almıştı. Yeltsin,
özel görüşmelerde Niyazov'a, "Süper Murat,
Türkmen Paşa" diye takılıyormuş. Kazakistan
Dışişleri Bakanı da zirve konuşmasına9 mart-
ta Çin'le taşımacıhk anlaşması yaptığını du-
yurmakla başladı. Çin'de "merkeziyönetim"
ve "tek parti etkinliği" olması, aynı yönetim
alışkanlığındaki Orta Asya cumnuriyetlerinin il-
gisini çekiyor.
- Demirel'in konuşması, Türkiye'nin "ezeli"
durumunu ortaya koyuyordu. AB'ye girmeyi
gözüne kestiren ve Doğu'nun "ağabeyi" elbi-
sesi sırtına giydirilmiş bir Türkiye. Demirel,
gümrük birliğinden ve AB hedefinden söz et-
ti, ardından sözü ECO'ya getirdi. ECO'nun
gelecek yüzyıla hazırianması için Türkiye'nin
her türlü katkıyı yapacağını duyurdu. Tüm li-
derieri 1996'da Istanbul'da yapılacak yüzyılın
son dünya zirvesi HABlTAT'a davet etti.
Ülkemiz için yıllarca kullanmaya alıştığımız
bir deyim var:
- Türkiye, Batı ile Doğu arasında bir köp-
rüdür!
Sözlük anlamından hareket edersek köp-
rünün işlevi, sadece iki ucu birbirine bağ-
lamaktır.
Darmadağınık olan dengeler, önümüzü net
görmemizi engelliyor. Orta Asya cumhuriyet-
leri, Pakistan ve hatta Iran, Türkiye'yi Batı'ya
açılan pencerenin yanı sıra "ağabey" olarak
görüyor.
Ama hiçbiri bu açısını mutlaklaştırmış değil.
Farklı bağlantılan ve seçenekleri var. Biz ise
gündemimizin birinci maddesine, demok-
rasimizi adam edip Avrupalı olmayı koyduk.
Bu, Türkiye'nin tarihsel gelişimine de uygun
düşen bir hedef. Doğu'daki ve Batı'daki geliş-
meler, "Bizim hedef budur, şaşmayız" de-
memizi engelleyecek kadar hızlı. Reper-
tuvarımızdan "köprü"yü kaldırıp Doğu ve
Batı'nın ortasında merkez bir ülke olmanın
avantajını da yakalayabiliriz.
Ancak bir insanın, pencereleri açıp çevrede
ne var ne yok diye bakması için birinci şart
şudur:
Evindeki diriik, düzenlik...
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Bir Çıkış Aramyor
Bir bilim adamı dostum aradı akşam, öfke küpü halin-
de. "Perşembe'ye ne yazacaksın bilmiyorum, ama şu sı-
rada NBC'de Amerikan- Rus ortak füzesinin uzaya fırlatıl-
masını seyrediyorum ve insanlık, insan olanın adına gurur
duyuyorum; şu Türkiye'ye bak, birbirini boğazlayanların
ülkesi; uygar dünyada ne yeri var bu ülkenin ve insanlan-
nın?"
Çok ağır bir değerlendirme.
Ama bize dışardan kuşbakışı budur.
Birçoğumuz için içerden kuşbakışı daha farklı değildir.
• • •
ikinci telefon çok yakınımdan. O'na ilk telefondaki de-
ğerlendirmeyi aktardım. "Doğru", dedi. "Neyazmayıplan-
ladığını biliyorum. Ama Türkiye içine girdiği bu süreci ya-
şayacaktır; bu konuda yazılıp çizilecek hiçbir şey, bu sü-
reci belirteyen dinamikleri değiştirmeyecektir."
Kilit sözcük burada gizlıydi.
Gazete manşetleri canlandı gözümde.
Sonra yetkililerin demeçlerı.
Halka, vurulana, ezilene yönelen sağduyu çağrılannda
ve "Tuzağa düşmeyeceğiz, biz bu filmi biliyoruz" sapta-
malannda müthiş bir uyum var.
Ancak sağduyu göstermek ve bu filmi daha önce gör-
müş olmak, halkı birbirine kırdıran ortamı yaratan dinami-
ğin, yani gizlice vuran, kışkırtan ve kaçan siyasi mihrakın
hedefinekoşaradım gitmesini nasıl engelleyecektir, bilin-
miyor.
Çünkü, asıl durdurulması gereken; terörü, kitlesel katli-
amlan kışkırtan güçlerdir.
Bu kilit konuda hiçbir yanrt yoktur!
•••
Yazıp çizmenin, terör odağını yolundan alıkoymayaca-
ğı doğrudur. O, bütün bu tepkileri bilmektedir ve hesap
etmektedir.
Burada sorulması gereken soru, terörü belirieyen bu
odağın, bugünkü güçler dengesinde ve ilişkilerinde nasıl
ve kim tarafından durdurulabileceğidir.
Ülkede bu güçte tek bir odak vardır: Devlet. MlTi,
MGK'si, emniyet örgütü ile devlet. Devlet, bugünkü düze-
ni yıkmak isteyen terör dinamiğinin karşıtıdır, yani normal
koşullarda düzenin dinamiğidlr. öyle olması gerekir.
Ancak ülkemiz koşullannda devlet örgütünün ne kadar
düzenin dinamiği görevini yerine getirdiği sorusu tartışma-
lıdır. Terör odağı, devletin düzeni sağlayıcı kuvvetlerini ta-
rafsızlaştırmışsa, dahası, bu güçlerden bazılarını kendi si-
yasi amaçlan ve hedefleri doğrultusunda kullanıyorsa,
devletin anayasal düzeni sağlaması, terör örgütünü saf dı-
şı bırakması söz konusu olabilir mi?
Gaziosmanpaşa'da yaşanan barbarlıkta bu durum söz
konusu mudur?
Eğer böyleyse, yani devletin temel güvenlik güçleri pa-
ralize durumdaysa, yapacak hiçbir şey yoktur; koşullar ve
güç dengeleri değişene kadar bu süreci sonuna kadar ya-
şayacağız demeictir.
• • •
Gaziosmanpaşa'daki kışkırtma, çok profesyonelce yö-
netilmiş, sahneye konmuştur.
Bu olay terörde henüz acemi bir gücün uygulaması de-
ğildir.
Planlayan güçlerin elinde şüpheniz olmasın, Türkiye'nin
etnik ve dinsel yapısının, mahalle mahalle sokak sokak ha-
ritası vardır.
Bu güçler üsteJik çok tecrübelidir.
Arkalannda, 12 Eylül 1980 öncesinin Kanlı Pazar, etnik
ve dinsel kökenli Kahramanmaraş ve Çorum katliamlan;
sağı solu birbirine vurduran, kırdıran ve ülkeyi kan ve ateş
içinde bırakan çok zengin politika deneyimleri ve malze-
mesi vardır.
Devletin terör karşıtı ve Türkiye'yi sağlıklı geleceğe ta-
şımak isteyen güçleri, örneğin Cumhurbaşkanlığı, Hü-
kümet ile Partamento'nun büyük bölümü, Gaziosman-
paşa'daki kışıkırtmayı en önemli olay; terörün ülkeye,
millete ve devlete meydan okuması kabul etmeııdir.
Cumhurbaşkanı liderliğınde -yasalar uygunsa- çokacil
ve ciddi bir soruşturma komisyonu oluşturulmalı, devle-
tin güvenlik güçleri derlenip toparlanmalı ve terörü körük-
leyen odağı ve bütün ilişkilerini açığa çıkartacak bir soruş-
turma başlatılmalıdır.
Bu sağlıklı güçler, terörün bu meydan okumasını ciddi-
ye almazlarsa, öncelikle yıkıntıların altında kalacaktır.
Ülkenin ve milletin yakın ve uzak geleceği, birlik ve bü-
tünlüğü, ülkenin mılletiyle bölünmezliği: Bu ve benzeri ne
kadar anayasal ve yasal emir ve hüküm varsa, geçerlilik-
leri, bu sağlıklı güçlerin alacağı tavra bağlı görünüyor.
• • •
Gece telefon eden öfke küpü bilim adamı dostumun
yüreğinde ateş gibi yanan uygar bir Türkiye özlemi ve ar-
zusunun gerçekleşmesini sağlayacak başka bir seçenek
de görünmüyor.
İkinci telefonun sahibi yakınımın "terördinamiği hükmü-
nü sürdürecektir" saptamasını yanlışlayacak tek oluşum,
tek dinamik de bu sağlıklı güçlerin, Türkiye'nin esas sa-
hiplerinin harekete geçmesidir.
Olaylann saatini bile şaşırdı
Nahit Menteşe
topun ağzında
AYŞE SAYIN
ANKARA - Içişleri Bakanı
NahitMenteşe. 1stanbul"da Ale-
vi yurttaşlara yöneltilen saldm
karşısmda önlem almakta ge-
ciken ve bazı protestoculann
üzerine ateş açtığı televizyon
ekranlanndan kamuoyuna yan-
sıtılan polisin tutumu nedeniy-
le koalisyon ortağı CHP ve mu-
halefet partilerinin yanı sıra
DYP'de de tepkilere neden ol-
du. DYP milletvekillerinin,
olay bölgesinde sokağa çıkma
yasağının ilanında geç kalındı-
ğı. olaylann büyümesinde tçiş-
leri Bakanhğf nın ihmali oldu-
ğu yönündeki eleştirilenne gru-
bu tatmin edici yanıt veremedi-
ği belirtilen Menteşe'nin, hü-
kümetin DYP kanadında yapı-
lacak revizyon sırasmda kabine
dışı bırakılmasma ya da pasif
bir bakanlığa kaydınlmasına
kesin gözüyle bakılıyor.
Alevi yurttaşlara yöneltilen
saldınnın ardından gelişen
olaylar üzerine yoğun eleştirile-
re hedef olan Menteşe'nin, par-
tisinin gnıp toplantısında ve
TBMM Genel Kurulu'nda sık
sık gaf yapması dikkat çekti.
Grupta, Istanbul'daki olaylarla
ilgili olarak "Güner Ümit olayı
bir uyanounalıydr yönündeki
eleştirileri, örgüt üyeşi bir ki-
şiyle kanştırarak, "O Ümit'i de
yakalayacağızr
' diye yanıtlayan
Menteşe, TBMM Genel Kuru-
lu'na bılgi verirken dili sürçe-
rek, "Olaylar saat 25.45'te ba^
lamışür" dedi. Menteşe, Gazi-
osmanpaşa'da kahvehane tara-
yan teröristlerin, kaçu-dıklan
taksinin şoförünü nasıl öldür-
dükleri konusunda da çelişkiye
düştü. Menteşe, genel kurulda-
ki konuşmasının başmda tüfek-
le öldüriildüğünü açıkladığı
taksi şoförünün, daha sonra bo-j
ğazının kesildiğini söyledi.
Sıvas anımsatması '
Kulislerde, gelişmelerden
Başbakan Tansu ÇiDer'in de ra-
hatsız olduğu ve grubunun iste-
ği doğrultusunda, Menteşe'yi
kabine dışı bırakabileceği dil©
getirildi. Cumhurivet in görüş-:
tüğü milletvekili ve parti yöne-
ticileri, 2 Temrnuz 1993'te mey-
dana gelen ve 37 kişinin ölü-
müyle sonuçlanan Sıvas katli-
amınm, dönemin tçişleri Baka-
nı Bursa Milletvekili Mehmet
Gazioğhı nun "'başuıı vediğine^
dikkat çekerek, "Ustelik Gazi-
oglu'na gruptan bu kadar tep-
ki gelmemiştL Menteşe'yi eleşti-
renler ise bu kez sadece muha-
lifler degil, Çiller'e yakın olan
Başkanhk Divanı üyeleri ÇiDer,,
Menteşe'yi kabine dışı bırak-|
mazsa, grupta huzursuzluk bu-{
yür" görüşüne dikkat çektiler. ;