25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 1995 ÇARŞAMBA 12 KULTUR Jodie Foster, yapımcıhğını üstlendiği, Michael Apted'in yönettiği 'Nell' adlı filmde ilginç bir karakteri canlandınyor Gizeıııli dünyadan çağdaş yaşama En dikkate değer: Hanks ve Foster Kültür Servisi - The Screen Actors Guild (Sinema Oyunculan Birliği), Tom Hanks ve Jodie Foster'ı en dikkate değer oyuncu ödülüne değer gördü. Birliğin bu yıl vermeye başladığı ödüller, cumartesi gecesi sahiplerini buldu. Hanks, bu ödülü "Forrest Gump" filmindeki rolüyle kazandı. Hanks, kayda değer bir başan kazandığı filmde, her şeyi güç anlayan bir Tcarakteri canlandırmıştı. Foster, yabanıl bir dünyada büyüdükten sonra, uygar bir toplumda yaşamayı öğrenen bir kadmı oynadvğı "NeU" adlı filmiyle en dikkate değer kadın oyuncu ödülüne değer görüldü. Hanks, daha önce de "Forrest Gump"taki rolüyle Foreign Press Association (Yabancı Basın Birliği) tarafından verilen Altın Küre ödülünü almıştı. Pek çok kişi, Hanks'in Oscar için en büyük aday olduğuna inanırken o, basına verdiği demeçte, çok alçakgönüllü davranarak "Bence şansun, beşte bir"dedi Hanks, geçen yıl da "PhiladeJphia" filminde oynadığı AIDS'li avukat rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscar'ını kazanmıştı. Amerika Birleşik Devletleri'nde 300 milyonluk hasılat yapan "Forrest Gump"m, "çok alışılmadık bir fılm olduğu için, böyle bir başan kazandığmı" belirten Hanks, sözlerine şunlan ekliyor: "Birden fazla film var 'Forrest Gump'ta. Sanınm 17 civannda." Foster, Universal Pictures'ın ses stüdyosunda düzenlenen Sinema Oyunculan Birliği ödül törenine katılmadı. Martin Landau, "Ed Wood"filmindeki rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü alırken, Diane VVest de "BulletsOver Broadway " filmiyle en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülüne değer görüldü. 50 eyaletteki 78 bin oyuncuyu temsil eden Sinema Oyunculan Birliği, kazananlara ödül olarak. elinde komedi ve trajediyi simgeleyen tiyatro masklan bulunan çıplak bir adamın yeşil mermerden yapılmış heykelini verdi.Gecen ekim ayında ölen Raul Julia, en dikkate değer oyunculuk ödülünü kazandı. Julia, kablolu yaymda gösterilen TV dizisi "The Burning SeasonT> daki Chico Mendez portresi nedeniyle ödüle layık görüldü. Birlik, aynca. komedyen-oyuncu Robert Burnseyaşamboyubaşan ödülü verdi. 'Forrest Gump'-Tom Hanks Kültür Servisi- 32 yaşında ol- masınakarşın 31 Filmde rol alan Jodie Foster, önümüzdeki ay si- nemalanmızda gösterime gire- cek olan Michael Apted'in "NeU" adlı filminde sinema ka- riyerine yapımcılığı da ekledi. Bugüne dek şans hep yüzüne güldü Jodie Foster'ın. Jonathan Kaplan'ın "Sanık", Jonathan Demme'nin ise "Kuzuların Ses- siztiğT adlı filmlerindeki perfor- mansıyla da En İyi Kadın Oyun- cu Oscan'nı iki kez kazanmayı başardı. Son fılmi Nell'de ise ol- dukça ilginç bir karakterle sine- maseverleri büyülemeye hazır- lanıyor Foster. Vahşi bir kadın olan ve kendine özgü farklı bir dil konuştuğundan insanlarla ile- tişim kuramayan Nell. kendisiy- le ilgilenen ve ona yardım etme- ye çalışan iki doktorun yardı- mıyla çağdaş yaşama ayak uydu- ruyor. Film üzerine Le Figaro ga- zetesinde Jodie Foster ile yapılan söyleşiyi sunuyoruz: - \Tne şaşırtıcı bir roUe seyirci karşıst- na çıkıyorsunuz! Umanm öyledir! Hep aynı şeyleri yapmaktan sıkılıyo- rum. Aslında ben tam anlamıyla oyuncu değilim. Çünkü seyirciden biraz utanıyorum. - Neden? Yaşamımı rol ya- parak, kırmızı bir burunla şaklaban- lıklar yaparak, ko- mik öyküler anlata- rak, insanlara sürek- li "Bana bakın, ba- na tapın!" diyerek geçiremem. Yalnız- ca yılda bir karakter canlandırabilirim. Herhangi bir yerde, herhangi bir zaman bir şey yapmak benim işim de- ğil. Ancak çocukken aklıma ese- ni yapardım. -NeUkimdir? Nell'i herhangi bir kategoriye sokamazsınız. Otistik. şizofren ya da geri zekâlı diyemezsiniz Nell için. Tam anlamıyla gizem- li birkişiliği var onun. Uygarlık- larla hiçbir ilgisi yok ve konuş- ma diline de oldukça uzak. Bir gün bir doktor onu kendi kade- rine terk edilmiş bir ormanda yalnız yaşarken buluyor. Nell, bir psikoloğun yardımıyla kendi NelL bir psikoloğun yardımıyla gizeminden sıynlıp yaşama ulaşıyor. gizeminden sıynlıp yaşama ula- şıyor. -Nen'ta öykiisü François Truf- faut'nun "Enfant Sauvage" fil- minc bir saygı duruşu mu? Hayır. Nell tam anlamıyla onunla aynı kulvarda değil. Nell tüm tanımlamalara. analizlere karşı bir film. Bu yüzden de "L'Enfant Sauvage" ıle karşılaş- tırmak çok zor. Doktor ve psıko- log. Nell'i kendi yöntemieriyle iyileştirmeye çalışıyorlar. - Doktorun yöntemi neydi? Nell'in dilini çözümlemek ol- dukça ilginç bir iş. Nell'in gıze- mi doktoru çok etkiliyor. Ancak ona her yaklaşmaya çalıştığında yıkıcı tepkilerle karşılaşıyor. Bu tepkiler aslında ölümcül. Yardım etme adı altında doktor ve psiko- log, Nell'den bir canavar yarat- maya çalışıyorlar. Nell ise onla- ra sürekli karşı koyuyor. Kınl- ganlığı onu koruyor sürekli. Çevresindekilere çok şey öğreti- yor. Özellikle yalnızİik ve ba- ğımsızlık konusunda... - Bu söyledikleriniz, 1991 yı- Iuıdaçevirdiğiniz"Küçük Adam Tate "in konusuyla da bağdaşmı- yor mu? Evet. bunun farkmdayım. Bu bir roman yazannın farklı başlık- lar altında pek çok kitap yazma- sına benziyor! Insan büyük bir aşkla bağlı olduğunda. dünyada en çok sevdıği şeyi bile parçala- yabilir. Masum kalabilmek için insanın çok güçlü olması gereki- yor. Çocuklan ele alın örneğin, onlar kadar açık, kınlgan varlık- lar olamaz dünyada. Bu yüzde de çocuklara bir düşünce sistemi aşılamak oldukça kolaydır. - Sizi tek başına eğiten ve size çok diişkün anncnize çektiğinizi söyleyebilir miyiz? Evet, tüm çocuklar gibı ben de annemden çok etkilendim. Bu son derece evrensel bir durum. Ancak o bana hediyelerin en gü- zelini verdi: Kendine güven ve bir gün kendi kanatlanmla uça- bilme inancı... O beni öncelikle korudu. Bu da her annenin yap- tığı bir şeydirdoğal olarak. Ama aynı zamanda o bana çok geniş birözgürlük alanı verdi. - İlk kez ne zaman kendi uçu- şunuzu gerçekleştirdiniz? Bu oldukça kolay oldu. Anne- mi her zaman arkadaşım gibi gördüm. Arkadaşlanmm öneri- lerini dinlediğim gibi annemin önenlerini de dinledim hep! 12 yaşındayken bana gelip. "Bu filmde rol alman sanınm iyi olur. Bu konuda sen ne düşüniiyor- sun" diye sordu. Aslında tabii kı kızını sinema perdesınde gör- mek, onun küçük saplantılann- dan biriydi! Tabii benim cıddi bir oyuncu olmamı hayal ediyor- du. Geleceğimle de çok ilgileni- yordu. Güçlü ve bağımsız bir ka- dın olmamı istiyordu. Ve gördü- ğünüz gibi bunu başardı da! - Nell gibi vahşi bir kadmı can- landırmak zor olmadı mı? Senanst VVilliam Nichobonile yaptığımız uzun çalışmalar so- nucu Nell'in dılinı keşfettik. Bu. oldukça etkileyıci oldu. Bubilin- meyen dılin ipuçlannı bulduk- tan sonra Nell daha canlı bir ka- rakter olarak karşımıza çıktı. Önceleri biraz korkuyordum. Ama "Sanık" filminden önce de çokkorkmuştum. Dolayısıylabu duygu bana oldukça yakıngeldi! - Nell filminde ilk kez yapımcı rolünc soyundunuz— Evet. bu yüzden de filmi yö- netmek istemedim. Rol almak ve yapımcıhğını üstlenmek yalnız bir kadın için zaten büyük bir iş- ti! Tabii senaryo ile de çok ya- kından ilgılendim. Oyuncu seçi- minde yönetmen Michael Ap- ted'a yardımcı oldum. O da fil- min baştan sona ınandıncı olma- sını istiyordu. - Tüm bu sorumluluklar sizi korkutmadı mı? Hayır, biliyorsunuz ki ben çok aptalım! A'dan Z'yeher şeyin sot rumluluğunu almak isterim. Reldamda etik ve teknik..ZEKİCOŞKUN Hani o banka reklamındaki "müthiş kaza" sonrası gazetelerin, TV kanallannın telefon- lan kilitlenmiş, "Bay Pardon yaşayacak mı?" diye millet meraka boğulmuştu ya... Galiba asıl kaza reklamın kendisinde oldu. Çünkü iki yıldır süren ve yeni hiçbir ürün ya da hizmet sunmaksızın reklamı yapılan ku- rumu, izleyici için hep gündemde tutmayı ba- şaran kampanyada ilk kez bir sanş, ilk kez bir hizmet duyurusu vardr. Banka, mevduat he- sabınız karşılığında size ücretsiz sağlık sigor- tası sunuyor. Ama öyle bir "kaza şoku" yaşan- dı ki izleyici şimdi kahramanın ("Bay Par- don"un) sağlığına kavuşması tesellisiyle ga- liba haberi de, sigortayı da es geçiyor. Peki, iki yıldır gayet esprili-neşeli, aşklı- meşkli geçen kampanyada öylesi dramatikbİT kazaya ne gerek vardı? Anımsayalınr. TezkeTe günü, askerler coş- ku içinde, kofuşta bahar havası. Komutan, ga- yet ciddi kapıda görünüp -gerçek hayatta sa- hici olan- acı haberi veriyor: "Ikinci bü- emre kadar terhisler durdunîldu... Ö>le kola> mı tezkere!" Yıkım. çöküş. Yüreği dayanmıyor hallerine. Dönüyor, şakaydı! Hadi bakalım, hayatta başarılar. Yeniden mutluluk. Kışlaya veda. Kahramanımız birtaksiye atlıyor. Dal- gın. Şoför sohbet istiyor. Tanıyacak gibi yol- cusunu ama... Kaza geliyor! Acı haber telefonla babaya iletiliyor. Kah- ramanımızın resmi yere düşüyor. Sankı can çekişircesine son bir nefes gibi çerçeve bir ka- nş havalanıp yeniden devriliyor. Cam param- parça. Kazaya uğrayan ne? Reklamcılıkta bu uygulamaya 'teaser" de- niyor. Yaygın bir teknik, doğrudan bir mesaj verilmiyor. Genelde ana mesajın belki bir-iki öğesine üstü kapalıca dokunulur, o kadar. Asıl , amaç merak, beklenti yaratmak ve daha son- ra açıklanacak asıl mesajı güçlendirmek. "Pardon" kampanyasındaki "kaza"da ise kampanyanın simgesi olan erkek oyuncu dı- şında bankayla ilintili hiçbir şey yok filmde. Bütün hesap kazanın yaratacağı etki üstüne kurulmuş. Ardından gelecek filmle de sağlık sigortalı mevduat hesabı "bombası"nın patla- tılması düşünülmüş. Işte bunun için "Bay Par- don"un başından bir kaza geçmesi ve hasta- neye düşmesi gerekiyor... Bakın sonraki reklam fılmine, meğer kaza "ucuz atlatılmış". Anne ve baba. oğullannın başında. Baba, "Şusigortaişinideihmalettin" diye yakınarak lafı mevzuya getiriyor. Kahra- manımız çekmeceye uzanıyor, Telecard'ı alı- yor, döndüre döndüre yaklaştınyor ve hani bir zamanlar (yine reklamda izlediğimiz) komu- tanın kendisine yönelttiği soruyu yineliyor: "Bu, nedir bu?" Ve öteki soru: "Ne yapıyor- sun bununla?" Sonra da açıklama: Bununla, sigortadan paranı alıyorsun! Bütün dert bu mesajı vermek. Ama... Tam o sırada telefon çaldığı için sigorta hiz- meti (asıl mesaj) sanki araya sıkışıyor. Tele- fon -izleyici için- önemli. Çünkü öteki uçtan bizim kızın sesı geliyor. Hani "Bay Pardon"un "yanhş banka"da bulduğu ve takıldığı, bir filmde evine de gittiğimız kız. Doktor Metin Bey, o yoksa doktor Çetin Bey soruluyor ve fı nal: "Ama nasıl olur be>fendi, orası kaip has- tauklan servisi d e p nıi?.. Pardon, pardon!" Kazanın ucuz atlatılması. üstüne üstlük kı- zın "kalp hastalıklan servisi" numarasıyla -ni- hayet- bızimkıne göz kırpması izleyici için yeterde artar... Öte yandan kazayı oluşturan motifler (ölümle burun buruna olunan askerlik; "öz- gürlük"beklenirken, ana-baba, yakınlar, yol gözlerken terhislerin durdurulması: her an gündemde olan "trafîk canavan") reklamda etik sorununu da gündeme getirdi. Soru şu: Kendi özel amaçlanmız için, me- sajımızı etkin olarak sunabilmek için her şe- yi, her istediğimiz biçimde kullanabilir mi- yiz? Etik ve teknik •_ Çünkü işin özüne inildiğinde reklam, "Pa- ranızı bizim bankada değerlendirin, paranız ölçüsünde size sağlık sigortası olanağı sağlaya- hm" diyor. Bu. reklamcılık diliyle bir tür pro- mosyon. Müşteriye sunulan ek hizmet, eski deyimle "eşantiyon". Bankada tuttuğunuz pa- ra karşüığı, faizin yanında bir de sigorta veri- yoruz. Bu ticari duyuruyu yapmak için insanlara ölümün eşiğini gösteriyorsunuz. Kıyamet ko- puyor. Bizde reklam ve etik tartışması yeni ye- ni başlıyor. Oysa bilinen örnek: Benetton, dünyada hemen her kampanyasında aynı tar- tışmayı alevlendiriyor. Bu kampanyalann fo- toğrafçısı Olivero Toscani'nin The European Magazin'de yayımlanan açıklamalan (kimi bölümleri Cumhuriyet'te de yer aldı) tartışma- ya yeni boyutlar getirecek nitelikte. Toscani. yaşanan çağı ve klasik iletişim etkinliklerini "ahlaksızukdenizT olarak niteliyor. kendi ça- lışmalannı ise bu denizde-ortamda "ahlakh tek şey" olarak konumluyor! Bu, biraz da Be- netton'un yeni kampanyasının "lansman"ı gi- bi. "Yabancılaşma" üzerine kurulan kampan- yada iletişimin (özellikle televizyonun) bir tür diktatörlüğe dönüşmesi işleniyor. Toscani'ye göre üründen bağımsız ve genel algılama içinde aykın (ahlaksız da denebilir) görünen her imge, ınsanlan, başkalan üstüne düşündürür. Bu da: düşünme, şaşırma sonuç- ta etik (ahlaksal) bir etki yaratır. Söylenenler ilk bakışta doğru. Ama "ah- laksızlıkdenizi"diyc nitelenen genel ortam ve iletişim kanallan eger yaygın ve standart bir algılama biçimi oluşturuyorsa sizin yarataca- ğınız etik etki de ona eklemlenmez mi? Tos- cani'nin hesaplaşması bunlardan; kamuoyun- daki algılamadan çok kendi alanındaki reka- bete yönelik. Nitekim. klasik tanıtım teknik- lerini geri zekâlılık. aynı zamanda da ahlak- sızlılık olarak niteliyor. Şiddetin, seksin satış öğesi olarak kullanıl- dığını anımsatıyor. Bunlan da geçelim. bence daha dikkat çe- kici bir nokta var fotoğrafçının söylediklerin- de. Toscani. "Eskiden, sanat tartışma ortamı yaratırdı. Şimdi bu görcvu reklam ve tanıtım üstlendi" diyor. Bu tezi iki önermeve dayan- dınyor: Klasik sanatlar işlevini tamamlamış- tır (Avrupa için konuşuluyor) ve reklam o bü- yük evrimin ürünü olan mirasın (sanatın) var olan temsikisidir. Dolayısıyla. işlevi devralı- yor. Bence asıl bunlan tartışmalıyız. O tartış- ma. etik değeri de getirir. Yine "Pardon" kam- panyasına dönülürse daha önceki yazımda il- giyi yaratan asıl etkenin uygulanan anlatım tekniğinde yattığını belirtmiştim. Başanlı bir drama uygulaması, Türk reklam filmlerinde alışılageleninötesindebiröyküsüreklilığisöz konusuydu. "Kim olacak canım, Bay Pardon" Anlatımda ise yine görece özgün bir teknik geliştirilmişti: Reklamın iki ana tipi; Yapı Kre- di'de hesabı olan ve "Bay Pardon" olarak ko- numlanan erkekle. "yanhş bankada" çalışan kızın dışındaki diğer tipler de (askerde komu- tan. kızın komşusu) olayı. öyküyü izleyicinin gözünden - bakış açısından algılayan, anım- satan roller üstleniyordu. Komutan. "Sen şu reklamlardaki çocuk değil misin" diye sor- maktadır. Öteki ana tipe de gönderme yapar: "O kızı da fazla bekletme". Aynı şekılde komşu kız da "Yanhş banka- daki kız"a. "Seninld hâlâ gelmedi mi" diye sorar. Böylece izleyıciye öteki kahramanın as- kerde olduğunu anımsatır. "Kim olacak ca- nım, Bay Pardon"u sormaktadır. Komşu kız da tıpkı komutan -ve izleyiciler- gibi oyunun dışında, tutumu da aynı; merak ediyor! Bu anlatım tekniğinde reklam bir yandan kendisıni reklam değilmış gibi, sahici öykü gi- bi sunar, bir yandan da yine kendisini bir an- latım-öykü malzemesi olarak kullanır. Bura- da artık klasik dramanın ötesine geçildiği. "meta-roman"dediğimiz modern anlatı tekni- ğine yaklaşıldığı göriilecektir. Reklamda etik ve tekniği bir arada düşün- mek gerekiyor. Sanatın işlev ve mirasını rek- lam mı devralıyor. Toscani haklı mı? Türki- ye'de "kaxa"larla da olsa başlayan bir süreç var. \Velles söylencesini irdeleyen bir dedektif öyküsü Kültür Servisi- Bir biyografi yazannm başına gelebılecek en kötü şey nedır? Yapıtını kaybedip yeni baştan yazmak zoruda kalmak mı? Yoksa ya- yıncısını kaybetmek mı? Ingilız yazar ve oyuncu Simon Callovv. Orson Welles'in biyografısi üzerinde çalışırken, her ıkı- si de başına geldi. Ancak yazann, konusuna gı- derek daha fazla ilgi duymaya başladığını keşfet- mesi nedeniyle, bu iki felaket onu pek fazla etkı- lemedi. Callovv'un konuştuğu insanlar, söze Wel- les'le ilgılı sevgı dolu anılanyla başlasalar da ko- nuşmayı tatsız bir biçimde bitıriyordu. VVelles'ın bütün ıhşkıleri umarsızlık. ihanet ya da dostluğa nokta konmasıy la sona ermış, msanlar onun ken- dinı beğenmışlığinden. tembellığınden ve başka- lanna kayıtsızhğından bıkıp usanmışlardı. Welles'deki sevgi eksikliğınin farkına varan Callovv. "Onun ha\Tan olduğum enerjisinin. ça- lışma isteğinin ve hırsımn çe\ resindekilerc çok za- rar verdiğini anladım. Oyıınlan, oyunculan. hal- ku basını yönetmek; kanşnğı her ctkinliğin başfı- gürü olmak istiyordu" diyor. Callow. Welîes'ın yaşamını kaleme alırken, ona ılışkın eleştirilerini de katmadan edeme- mış. Ancak düşündük- çe, ona daha fazla acı- dığının ayırdına var- mış. Onun böyle bir ki- şilığe hapsedilmiş, yal- nız, acılar içinde, bu yüzden de kazandığı zaferlenn tadını çıka- ramayan bir adam ol- duğunu düşünüyor. Welles'in düşüşüne, o dahi ımgesınin bir do- muza dönüşmesıne ta- nık olmak Callovv'u çok etkilemiş. Buna karşın Wel- les'm etkileyıciliği tar- tışılmaz. lşte bir gaze- te başlığı: 'Karikatürist oyuncu ve şair - Yalnız- caonyaşında'. On altısında Dublın'deki Gate Ti- yatrosu'nda ilk profesyonel oyunculuk deneme- sinı gerçekleştirdi; yirmi altı yaşına geldığinde 'Otizen Kane-Vurttaş Kane' fılmını yapmıştı. Bu on yıl içinde Welles, artık sonsuza dek yaşayacak o söylenceyı yaratmıştı. Büyüme çağında Uzak- doğu'ya, Çın'e, Küba'ya ve Avrupa'ya yaptığı yolculuklann çalışmalannı ne ölçüde etkilediği tartışma konusu. Callovv'a göre, Welles öylesine sıradışı bir ya- şam sürüyordu kı yaşamından daha da sıradışı bir şeyler icat etme gereksinimi duyuyordu. An- cak gerçek. oluşturduğu yalınlaştınlmış söylen- ceden çok daha güzeldi." Birinsan VV'eOes gibi mit meraklısı ve korkunç bir yalancıysa, çevresinde ondan etkilenecek kazlar vanbr" diyor Callovv. VV'elles söylencesının ardındakı gerçegin peşi- ne düşen Callovv, kitabınm ilk 200 sayfasını yaz- dığında, hâlâ Welles'in yedi yaşında olduğu dö- nemlerde olduğunu fark edince neredeyse çıldı- nyormuş. Callovv'un kıtabı, Welles söylencesini her yö- nüyle irdeleyen bir dedektif öyküsü olarak nite- lenıyor. Orson WeUes Spielberg'den Avrupa sinemasma destek • STRASBOURG (AA) - Amerikan sinema sanayisinin dünya sinema pazan üzerindeki tekeline karşı, başta Fransızlar olmak üzere sinemacılar tarafından başlatılan savaşıma. ünlü Amerikalı yönetmen Steven Spielberg de destek verdi. Fransız sinemasının Oscar'ı olarak bilinen "Cesar" ödüllerinin töreni nedeniyle Paris'e giden Spielberg, Fransız sinemasının Amerikan sineması karşısında kendi kimliğinı korumak için gösterdiği mücadeleye büyük saygı duyduğunu söyledi. Türkçe öğretmeni yetiştipilecek Almanya'da Türkçe'ye duyulan ilginin gitgide artması üzerine Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde gelecek yaz döneminden itibaren Türkçe öğretmenliği yeni bir öğretim dalı olarak ele alınacak ve böylece profesyonel öğretmenlik mümkün olacak. Yeni öğrenim dalı, Essen Üniyersitesi tarafından üç yıllık bir çalışma sonucu hazırlandı. Türkçe, halen, 7. sınıfa kadar, anadilde yapılan ek dersler çerçevesınde, ancak 80 lise ya da temel okulda okutuluyor. Kütüphane Hattası nedeniyle iki yarışma • Kühür Senisi -Yakacık Halk Kütüphanesi ve Özel Ortadoğu Lisesi, 31. Kütüphane Haftası nedeniyle iki yanşma düzenliyor. "Kitap ve Kütüphane" konulu 2. karikatür yanşmasına ortaokul ve lise öğrencileri katılabılecek. "Beldenizde düşlediğiniz kütüphane nasıl olmalıdır?" konulu kompozisyon yanşması da 18 yaşından büyüklere yönelik olarak '-"' düzenleniyor. Ikisi de ödüllü olan yanşmalara son katılma tarihi 24 mart olarak belirlendi. Sonuçlar 31 mart cuma günü belli olacak. (377 27 51) 'Doga ve Çocuk' konulu fotoğraf yanşması • ANKARA (ANKA) - Gazı Ünıversıtesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıklan Anabilim Dalı ile Objektif Fotoğraf ve Video Kulübü, "Doğa ve Çocuk" konulu bir fotoğraf yanşması düzenliyor. Tıp öğrencileri ile yardımcı sağlık personelinin katılabileceği vanşmanın son başvuru tarihi 3 nisan olarak belirlendi. 18x24 cm ya da daha büyük ebatlarda renkli ya da siyah-beyaz fotoğrafla katılınabilecek yanşmaya birden fazla fotoğrafla da başvurulabiliyor. Yeni Biçem' dergisînin mart sayısı çıktı • Kültür Servisi -Aylık edebiyat dergisi "Yeni Biçem'Mn mart ayı sayısı çıktı. Dergide Haluk Cengiz'in "Büyü Söz'dedir'", Adnan Satıcı'nın "Şiire ve Şaire tlişkin Dağınık Düşünceler", Ali Aksoy'un "Kemal Tahir KaçÇaytçtiYeşil'de?", Muammer Ketencoğlu'nun "Taş Plak Gazellerinin Düşündürdükleri", Ahmet Ada'nın "Taş Plak Gazelleri Ostüne Birkaç Söz", Hilmi Haşal'm "Son Şiir Tutulması: Onat Kutlar", Tuârul Asi Balkar'm "fstanbilhan Berk ya da Ilhanbul Berk", Tan Tolga Demirci'nin "Kanallarda Aşk", Hüseyin Peker'in "Dergiler Arası Gezinti" başlıklı yazılan, Şükrü Bilgiçin "Örgütsel Olarak Yasaklanmış Bir Öykü" adlı öyküsü, Ramis Dara'nın "Yaz Bana" adlı günlüğü ve Enis Batur, Arif Madanoğlu, Ahmet Ada, Serdar Unver, Ferruh Tunç, Bedrettin Aykın, Habib Bektaş, Avni Cinozoğlu, Betül Tanman, Turgay Değirmenci, Zeki Büyüktanır ve Erhan Kuzhan'm çevirisiyle Jack Gilbert'in şiirleri yer alıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear