Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT1995 SAU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Birleşme yetmez, 'bütünleşme' gerekli
EROL TÜNCER Eski CHP Genel Sekreter Yardımcısı
12 Eylül yönetimince, diğer partıler-
le bırlikte kapatılan CHP'nın yeniden
açılış çalışmaları, 1992 yılının Mart
ayındabaşlatılmıştı.
Kamuoyunun hafızasını tazelemek
üzere, o döneme ilişkin bazı gerçekle-
ri yinelemek istiyorum. CHP'nın açı-
lış çalışmalannı yürüten son genel yö-
netim kurulu üyelen olarak. ortaya koy-
dugumuz temel iikeler şunlardı:
* CHP açılırken DSP ve SHPye ek
olarak merkez solda üçüncü parti ko-
numunda olmamalıdır.
* CHP, şimdıye kadar bir araya gele-
meyen bu ıki parti için bır bütünleşme
platformu oluşturmalıdır.
* Bütünleşme, CHP ılkeleri etrafın-
da ve CHP çatısi altında gerçekleştiril-
melıdir.
CHP'nin açılması hareketine esas
olan bu temel iikeler. tarafımızdan açıl-
ma sürecinın her aşamasında sürekli
olarak kamuoyuna açıklanmıştır.
O dönemde, bu iikeler doğnıltusun-
daki bütünleşme önerimizi. birçok kez
SHP ve DSP yönetimlerine ılettiğımiz
halde, bu yönde olumlu yanit alamadı-
ğımız gibi CHP'yi açma çalışmalann-
da bize destek olan arkadaşlanmızdan
bir bölümüne -Sayın Baykal ve arka-
daşlanna- solda bütünleşmeyi hedefle-
yen stratejimizin doğruluğunu kabul
ettiremedik. Bu arkadaşlanmız, birleş-
meye gerek kalmaksızın CHP'nin tek
başına solda en güçlü parti olacağı ve
diğer partilerin kendileri ile birleşme-
ye mecbur kalacaklan savındaydılar.
Ancak aradan geçen 2 yılı aşkın süre
içerisinde bu stratejinin yanlışliğı orta-
ya çıktı ve CHP. maalesef -merkez sol-
da süriikleyici parti olmak yerine- oy
oranıaçısından3.partı konumunadüş-
tü. Aynı dönemde SHP de sürekli oy
kaybederek solda ikinci parti düzeyine
ınmiş ve solda birinciliği DSP'ye kap-
tırmış bulunmaktadır.
Gelişmeler, her ikı partinin yönetim
kadrolannı -kamuoyunun da yoğun
baskısıyla- bizim başlangıçtaki temel
ilkelerimize getirmiş ve bütünleşme gi-
rişimlen bu partilerin CHP çatısı altın-
da birleşmesiyle sonuçlanmıştır.
Varılan bu sonuçla haklılığımızın or-
taya çıkmış olması. bizim için çok da
sevindirici olmamıştır. Çünkü. bu gö-
rüş birliği. SHP ve CHP'nin daha güç-
lü olduklan dönemde gerçekleşmiş ol-
saydı. bütünleşme daha elverişli koşul-
larda sağlanmış olacaktı. 1992'den bu
yanaCHP veSHP'degörülen kan kay-
bının ağır faturasını, ne yazıkki biz sos-
yal demokratlar ödemek durumunda
kalmış bulunuyoruz.
Zaman içinde ortaya çıkan ağır ka-
yıplara karşın bu partilerimizin, CHP
çatısı altında bir araya gelmiş olmala-
nnı. sosyal demokrat hareketaçısından
sevindirici ve umut verici birbaşlangıç
olarak sayıyoruz.
Ancak CHP ve SHP'nin birleşme-
siyle başlayan sürecin başanyla sonuç-
lanması, bazı temel kuralların gözö-
nünde tutulmasına bağlıdır.
Öncelikle, örgütsel birleşmenin nihai
aşama değil. solda bütünleşme ve ye-
nileşme sürecinin başlangıcı olarak ka-
bul edilmesi gerekir.
Solda bütünleşmenın. > alnızca mev-
cut partilerin bir araya gelmesinin çok
ötesinde bir anlamı olduğu unutulma-
malıdır. O nedenle amaç. yalnızca sa-
yısal, örgütsel birbırleşmeyle sınırlı ol-
mamalı. böyle bir bütünleşme hareke-
ti. nicelik ve nitelikçe zengin bir kad-
rolaşmayı. sağlıklı yapılanmayı, yeni-
lenmiş. çağdaş bır düşünce akımını
saglamaya yönelik olmalıdır.
Daha açıkbir söyleyişle ülkenin için-
den geçtiği bu ağır bunalım ortamında.
sosyal demokrasınin; düşünce yapısıy-
la, örgütlenme biçımiyle, kadrolaşma-
sıyla, coşkusuyla yeniden inşası söz ko-
nusudur.
Karşı karşıya bulunduğumuz önce-
likli sorun budur. Sosyal demokrat ha-
reket, ancak bu suretle dünyadakı ve
Türkiye'deki değişimi yakalayabilecek,
kendini yenileyecek, düzen değişikliği-
nin öncülüğünü yeniden yapabilme
olanagrna kavuşacaktır. Ülkedeki ve
toplumdaki değişim isteklerine yanıt
verecek güçlü bir seçenek haline gel-
menin tek yolu budur.
CHP'nin yönetim kadrolannın, bü-
tün enerjilerini. çabalannı -bugüne ka-
dar süregelen parti içi çekişmeler yeri-
ne- buamacayöneltmelenni diliyoruz.
Parti yönetimi, şimdı, önemli bir yol
ağzındadır ve iki temel seçenekle kar-
şı karşıyadır. Ya bugüne kadar egemen
olan siyaset anlayışı, siyaset yapma bı-
çimi sürdürülecek ya da siyaset anlayı-
şı başta olmak üzere, dipten doruğa bir
yenileşme sürecine girilecektir. Binn-
ci seçenek birleşmeye karşın, oyları
düşmeye devam edecek olan partinin,
bir anlamda derneğe dönüşmesi sonu-
cunu doğuracaktır. ikinci seçenek ise
merkez solda yeni bir umut, coşkulu
bir hareket yaratacak ve büyüyen bir
partiye yönelişi saglayacaktır.
Yöneticilerin bu seçeneklerarasında
tercih hakkı otmadıgı inancındayız. Ül-
kenin ve sosyal demokrat hareketin ge-
leceğine ve sosyal demokrasiye omuz
vermış kadrolara, kitlelere karşı borç-
lannı hatırlamalan, onlan doğru seçe-
neğe zorlayacaktır, zorlamalıdır. Kim-
senin bu aşamada kişisel kaygılannı,
ılkclerin önüne koymaya ve yeni hayal
kınklıklan yaratmaya hakkı yoktur.
Bu aşamada, bütünleşmenin başan-
sı için -başta parti yöneticileri olmak
üzere- herkesın önemli ölçüde sorum-
luluk bılincı içerisinde olması gereği
vardır. Böyle bır yaklaşım, genel baş-
kandan sade üyeye kadar bir dizi özve-
riyi gerektirmektedir.
Bütünleşmenin, partilı kadrolara
yüklediği sorumluluklann gereği yeri-
ne getirilmediği takdirde, CHP'nin açı-
lışından sonra ortaya çıkmış olan bir
önemli firsatdahahebaedilmişolacak-
tır.
Genel başkandan sade üyelerine ka-
dar, CHP'de birleşmış sosyal demokrat
kadrolara bu sorumluluklannı kamu-
oyu önünde bir kez daha hatırlatarak,
bu tarihi dönemeçte, hareketin başansı
için kendilenne düşen özveriyi göster-
meleri çağnsında bulunuyoruz.
ARADABlR
SACİT SOMEL Emekli Elçi
• ••Kitap Düşmanlığı
Son günlerde hükümetimizin, yat ve kotra gibi lüks eş-
ya üzennden alınmakta olan katma değer vergilerinı yüz-
de 8 oranında indirdiğini oğrendik. Buna karşıltk, Özal za-
manında peşpeşe yapılan zamlaria esasen ateş pahasına
yükselen kitap ederlerine de yeniden yüzde 7 oranında bir
zam yapılmakta imiş. (Bu oran, büyük olasılıkla, kitaplann
perakendecilerdeki satışları esnasında yüzde 15'e vara-
caktır.)
Bu karariarla, Sayın Tansu Çiller, dar gelirli vatandaşla-
nmıza seslenirken, samimiyetten ne kadar uzak olduğunu
bir kez daha kanıtlamış olmaktadır.
Memur maaşlarının ödenip ödenemeyeceğinin soru ha-
line geldiği bır dönemde, yat ve kotra gibi lüks eşyanın ver-
gisini indirmekle, Sayın Çiller de, Özal gibi:
"Ben zenginleri severim. Politikam da, onlann mutlulu-
ğunun daha çok arttınlmasına yönelik olacak "demiş ol-
maktadır.
Aksi halde, halkını ve ülkesini düşünen bir hükümetin lüks
eşyaya zammı arttırıp, kâğıt, kitap gibi eğitimle ilgili araç-
lann ederlerini indirmesi gerekmez mi idi?
Özellikle, eğitim üyeliğinden gelen, dolayısıyla da top-
lum olarak okumanın önemini herkesten daha iyi bilmesi
gereken bir Başbakan'ın samimi tutumu bu olabilir mi?
Batı ülkelerinde ilk kitap 1455 yılında basılmıştır. Osman-
1ı devletinde ise, ilk Türkçe kitabın basılması için 250 yıl bek-
lemek gerekmiştir. Bu gecikme Türk toplumuna çok pa-
hâhya mal olmuştur.
Batı ülkeleri aydınlık çağına girip ilerlerken, Osmanlı dev-
leti yöneticilerinin kitap ve eğitim düşmanlığı yüzünden
"Batı'nın Hasta Adamı" haline gelmiş veTürk toplumu, son
anda, tarihten silinmesine ramak kaldığı bir anda, Atatürk
tarafından kurtanlmıştır. Ancak, Batı ile aradaki uçurumu
kapatmak mümkün olamamıştır. Bu uçurumun kapatılabil-
mesi için alınması gereken önlemlerin başında, kuşkusuz,
eğitime önem verme, bol ve ucuz kitaplarla toplum içinde
okumayı teşvik etme gelmektedir.
Kitap bir lüks değildir. Türk toplumunun aydınlanması ko-
nusudur. Batı emperyalizminde insaf ve merhamete yer bu-
lunmadığını ve emperyalist ülkelerin geri kalmış ülkelere ya-
şam hakkı tanımak istemediklerini yakın tarihimiz göster-
mektedir. Halen dünyamızda olup bitenler de zaten bunu
kanıtlamaktadır.
Bugün izlenmekte olan şeriata odün, mutlu azınlığa ih-
san, eğitime para, kâğıt ve kitaba zam politikasıyla Türki-
ye düzlüğe çıkamaz. Bizi yeniden kurtaracak bir Atatürk
de artık yoktur. Şayet hükümetin vergileri arttırması gerek-
mekte ise, buna kitaplardan ve besin maddelerinden de-
ğil, aksine yat, ve kotralardan başlaması gerekir.
Batı ülkelerinde bütün lüks eşya ağır vergiye tabidir. Ev-
de beslenen cins köpeklerden bile vergi alınmaktadır.
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA
İLANI
SIVAS 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
1994,2164
Satılmasına karar verılen gayrimenkulün cinsi. kıymeti, adedi.
evsafi:
1- Musmulırmak Mah. Pafta: 189-190, ada: 829, parsel: 3'te
13560.34 m2 alanlı tarladır. Ancak ımar hudutlan içinde olması ve
yakın çevresı meskenleşmış bulunması nedeniyle ifrazı yapılmamış
arsa karakterindedir Altyapısı kısmen mevcurrur. Şehır merkezine
yakındır. Ozerinde yaklaşık 1000 adet 3-5 yaşlannda kavak dıkme
vardır. Yakacak odun olarak 30.000 000- TL değer etmektedır
Tarlanm 1 m2 bölümünün serbest alım değeri 80000- TL'dir.
Tarla ağaçlannın toplam bedelı: 1.114.827.200 - TL.
2- Çarşıbaşı mahallesı pafta: 223. ada: 2862, parsel: 1 'de bulunan
6 katlı betonarme binanın 3 katındakı 1/23 arsa paylı (11) bağımsız
bölüm no'lu dairedır. Şehrin tıcaret merkezindedir. Altyapısı tamdır
Belediye hizmetlerı mevcuttur. İlk ve orta derecelı okullara. resmı
daırelere. hastanelere vasıtasız gıdılıp gelınebilir uzaklıktadır. Daire
içinde. tabanı seramık I antre. 1 mutfak, 1 banyo. 1 tuvalet ile tabanı
ahşapparke 1 salon. 2 oda vardır. Kalonferlidir Duvarlaryağlıboyadır.
pencereler tek satıhlıdır. Çatı ahşap. üzeri sacdır
Dairenin muhammen bedelı: 800.000.000.- TL.
Satış Şartlan:
1-Satış 3.04.1995 salı günü saat
1 no'lu gaynmenkul için: 15.15'ten 15.30'a kadar,
2 no'lu gaynmenkul için. 15.30'dan 15.45'e kadar.
Sıvas 1.lcra Müdürlügü'ndeaçıkarttırrna suretıyle yapılacaktır. Bu
arttırmada tahmin edilen kıymetin %75'ını ve rüçhanh alacaklılar
varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartıyla ihale
olunur. Böyle bır bedellealıcı çıkmazsa en çok arrtıranın taahhüdü baki
kalmakşartıvla 13.4.1995 perşembe günü Sıvas 1. lcraMüdürlüğü'nde
saat 15 15'te ikinci arttırmayaçıkanlacaktır. Buarttırmadada rüçhanh
alacaklıların alacagını ve satış masraflannı geçmesı şartıyla °/o40
arttırana ihale olunur.
2- Arttırmaya iştırak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20'si
nısbetinde pey akçesi veya bu mıktar kadar mılli bir bankanın teminat
mektubunu vermelerı lazımdır. Satış peşin para ıledir, alıcı istedığinde
20günügecmemek üzere mehil verilebilir. Deilaliye resmı. ihalepulu,
tapu harç ve masrafları alıcıya aittır. Bırikmış vergiler satış bedelinden
ödenir.
3- lpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgılilerin (+) bu gayrimenkul
üzerindekı haklannı, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddıalannı
dayanagı belgelerle on beş gün içinde dairemize bıldırmelerı lazımdır,
aksi takdirde hakları tapu sıcili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç
bırakılacaklardır.
4- Satış bedelı hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse lcra
ve fflas Kanunu'nun 133. maddesi gereğınce ihale feshedilir. İkı ihale
arasındakı farktan ve %30 faızden alıcı ve kefıllen mesul tutulacak ve
hiçbır hükme hacet kaJmadan kendilerınden tahsil edılecektir.
5- Şartname, ılan tarihınden ıtibaren herkesın görebılmesi ıçın
daırede açık olup masrafi venldiğı takdirde isteyen alıcıya bir ömegı
göndenlebılir.
6- Satışa ıştirak edenlerın şartnameyi görmüş ve münderecatını
kabul etmış sayılacaklan, başkaca bilgı almak ısteyenlerın 1994/2164
sayılı dosya numarasıyla memurlugumuza basvurmaları ılan olunur
(Ic.lf.K. 126) 132 1995
(+)llgililertabırine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 8701
TARTIŞMA
'Yorumcu'nun diline bakın
• • zel televizyon
O
kanallarırun
birisinde belli
bir gün ve
saatte "Maksat
Yonım" başlığı
altında bir sunucu
kardeşimiz yorumlar
yapmaktadır (!) Yorum,
bilindiği gibi bir metin ya
da konuşmayı belli bir
görüşe dayanarak açıklama
işidir.
Buraya kadar her şey güzel
ve anlaşılır bir biçimdedir.
Ancak sunucu kardeşimizin
yorum yaparken kullandığı
dil, laubalı sokak dili. Onu
anlayabilmek bir hayli zor.
Burada biz de fazla yorum
yapmadan aldığımız
örneklerden sizlere sunmak
istiyoruz:
Yeni çıkmış olan iki
sanatçınuı albiimü hakkında
konuşurken.şöyle bir tümce
dıkkatlerimizi üstünde
toplamıştır:
"Llan bu albiimü eleştirmek
için çok sıkj müzik bilgisine
sahip olmak gerckmiyor."
Ve "Bu albümde geçen şarta
sözierine zaten kıbm
ağabey". Sunucu sadece
yorum yapanın kendisi
olmadığını, tüm
müzikseverlerin de
aynen bu şekilde yorumlar
yapabileceğini de şöyle dile
getiriyor:
"Siz de ivi koyucularsınız!"
Sohbetınin bir yerinde daha
derin ve anlamh konulara
değinmesi gerektiğine
inanan kişi, "Ya baba,
müziğin dcrinliğine insek
de~" diye başlıyor
sözierine...
Sohbetınin bir yerinde
dinleyicilerin de en az
kendisi kadar eleştiriler
yapabileceğine inanan
sunucu "Tamam, Baba öyle
dedi, siz de öy le demeyin"
diye bir tümce sarfediyor.
Ağabey, baba, amca, yenge,
abla, anne en çarpıcı hitap
sözcükleri olarak
, kullanılmakta. Oysa güzel
Türkçemizde yerinde
kullanılmak kaydıyla o
kadar güzel, çeşitli ve
anlamlı hitap sözcükJeri
vardır ki, sıralamakla
bitiremeyiz. Yalın, sade ve
öz Türkçe konuşanlann
sayısı gittikçe azalmakta
günümüzde.
Her nedense iki sözcüğün
arasına mutlaka yabancı
dillerden sözcükler
serpiştirilmekte, bu sayede
bireylerin yabancı dil
bildikleri de ortaya
konulmaktadır(!).
Yine aynı sunucunun
konuşmasından örnek
vermek gerekirse, "Lirikler
düzeyinde de bir düşüş var."
Lirik yenne pekâlâ
v
şarkı'
sözü kullanılabilir.
Ve "Bu parçada birtakım
'mezurlar' var" yerine
'ölçü' getirilebilir. Aynı
sunucu yorumunda "Bu
albümde 'şişirmasyon' var"
ve bir başka konuşmasında
"Çok 'içselleşiyoruz...'
sanatçıyla" derken
'şişirmasyon' ve
'içsdleşmek'-.
Bu genç sunucuların pek
çok genç tarafından
dinlenildığini
düşündüğümüzde
Türkçenin ne denli etkili (!)
olabileceğini düşünmek bile
istemiyoruz.
Hepsinden daha önemli bir
sorun da günlük
konuşmalarda kullanılan
argo sözcüklerdir:
"Bir yorum 'korum'. uff,
tadından yenmez."
"Sıkın kendinizL, daha
'kıyak' bir albüm yapm."
Yine aynı sunucu yanında
duran köpeğin bakışlan için
ayjıen şunlan kullanır:
"Öyfc kesip dunıjor
Atakan'ı!"
Ve yine köpeği için,
"Azdırma kuıl
7
'
Milyonlarca kişiye
seslenirken kullanılan
argoyu affetmemiz mümkün
değildir. Radyo ve
televizyon kanallannda
bundan böyle güzel, sade,
öz Türkçe konuşan sunucu
ve spikerlerin olacağı
ümidiyle "Maksar Yorum"
yerine "Maksat Güzel ve
Zengin Türkçe'' olsun
demekle yetiniyor ve en
yakjn bir gelecekte bu
dileğimizin gerçekleşmesini
yürekten istiyoruz.
Dr. Mine Mutlu
Hacettepe Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
PENCERE
Başak Sigorta varken kim korkar " htlSiU1
" dan?
R a h a t o l u n . Bırakın, Işi uzmanı d ü ş ü n s ü n .
Yenilikçi ve dinamik kadrosu ile Başak Sigorta, ister bü>ük, ister küçük olsun.
h a s a r ı t a m v e e k s i k s i z ö d e r . B e k l e t m e d e n , y o r m a d a n ! . .
B a ş a k S i g o r t a i l e h a s a r d a n e s e r k a l m a z '
Slz d e : B a ş a k S i g o r t a g ü v e n c e s i n d e ç a ğ d a ş i n s a n ı n h u z u r u n u . g ü v e n i n i h l s s e d i n .
E r t e l e m e d e n , y a ş a r k e n , ü r e t i r k e n s i g o r t a ! . .
BASAK SİGORTA
ların için bu#ünden
Bu "Model" Hayata
GeçiPilebilir mi?..
"Ülkemizin bugün en önemli sorvnu nedir" diye sorul-
duğunda herkes üç sözcük üzerinde birleşiyor. Onem sı-
rası değişse de bu üç sözcük:
EkonomL
Demokrasi..
Terör..
Ne var ki bu üç sorunumuz da yeni değil, üçü de uzun
yıllann ürünü, üçünün de sorunsallığı dünden geliyor, ya-
rına doğru yapılanıyor...
Bir ülke, onyıllar boyu yüksek enflasyon ve ycjğun te-
rörle yaşarsa ne olur?..
Her şey olur.
Ancak bugün gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti'nin
yazgısı söz konusudur.
•
Demokrasi, insanlık tarihinde "kul'un "birey'e dönüş-
mesiyle gerçekleşebildi.
Ne var ki ülkemizin gündeminde "birey"e dayanan de-
mokrasi değil, "cemaat"e ve "etnik" tabana dayanan öz-
gürlükler konuşuluyor.
Bir rastlantı mı?..
Hayır.
Batı'da demokrasi, milliyetçiliğin ümmetçiliği aştığı, kul-
luk bilinci yerine bireyin geliştiği süreçte kuruldu; bu dö-
nem, dinsel cemaatlerin ya da tarikatiann gölgeye çekil-
diği tarihsel zamanı vurgular. Türkiye'de nasıl oluyor da
tanhin saati geriye doğru işletilmek isteniyor?.. Siyasal
parti başkanları tarikat liderlerinin ellerini öpmeden poli-
tikaya başlamıyorlar; 1923'ten beri yaşanan yetmiş, çok
partili rejimden bu yana geçen kırk yıl, insanın kulluktan
bireye dönüşümü için yetmedi mi?..
Tarih tersine mi döndü?..
Batı'da elbette cemaat ve tarikatlar toplum yapılanma-
sında renklerıni koruyorfar; ama, o coğrafyada kul" çok-
tan "birey"e dönüştü; siyasal partilerle sendikalann örgüt-
lenmesinde insan hakları ve demokrasinın öne çıkışı,
19'uncu Yüzyıl Batı tarihini oluşturuyor.
•
21 'inci Yüzyıl'ın eşığinde, Türkiye, Özal dönemınde ma-
yası atılan bir "model"i konuşmaya başladı.
Nedir bu model?..
Cemaatlere -ya da tarikatlara- ve etnik ayrıma dayanan
bir sözde demokrasidir.
Nasıl olacak?..
Anadolu'da yönetim eyaletlere bölünecek; federasyo-
na dönük bir siyasal haritada, serbest pazar ekonomisi
birleştirici olacak; devlet ıdeolojisinı "ılımlı Islam" pekiş-
tirecektir. ABD'nin, uzun yıllardan ben körüklediği "Yeşil
Kuşak" kuramının ardından "ılımlı lslam"\ öngörmesi mo-
deli güçlendiriyor. 12 Eylül faşizminin "Türk-fslam Sente-
zi", devleti bu modele yakınlaştınyor; şeriatçı ve Kürtçü,
bu modeli destekliyor; sonuçta ortaya azımsanmayacak
bir "ittifak" çıkıyor. Bu "ittifak"a omuz veren tatlısu entel-
leri de her bakımdan yaşamlarını güvence altına alıyorlar.
•
Hayata geçirilebilir mi bu model?..
Turgut Ozal için bu model bir amaçtı; Cumhurbaşka-
nı bu yolda bir parti kuruyordu ki öldü; yoksa "2'nci Cum-
hunyet"\ istiyordu.
Model güç kaybına uğradı; ama, destekleri güçlüdür;
şeriatçı ve Kürtçüyü kimse azımsamasın; VVashington,
modelin olabilirlik oranlan'nı hesaplıyor; şimdilik büyük
engel olarak Kemalistler görülüyor.
Solda kimileri, büyük bir aymazlıkla bu modelin değir-
menine su taşıyor.
ŞEKER BAYRAMEVDA
natura
Taşucu'ntın îö Km. Baüsında Küçük,
Konıtıaklı Bir Koy tçinde, Toroslann
Akdenizle Kucaklaştığı Yerde, Küçük,
Sevimli Bir Tesis Varmış.
Oyküsünü Bizden Dinleyin...
AY-SEL TURİZM
Olgunlar sokak 2/4 Bakanlıklar-ANKARA
Tel: 417 2* 36 Fax: 418 34 69
ACI KAYBIMIZ
24 Şubat 1995 günü görev gereği
gittiği Samsun'dan Ankara'ya
dönüşünde trafik kazası geçirerek
yaşamını yitiren
Ağaç-İş Sendikası
Genel Mali Sekreteri
İBRAHtM
FİL'i
kaybetmenin acısı içindeyiz.
Merhuma Tann'dan rahmet,
işçi sınıfına, ailesine ve dostlanna
başsağlığı dileriz.
TÜRK-İŞ
YÖNETtM KURULU
TURYAP
EMLAK BİLGİBANKAS1
Tlf. (242)248 49 95-242 48 12
Fax (242)242 37 33
ANTALYA
Romarüannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel: 554 08 04