Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2£KASIM 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
1995 Ağa Han Mimarlık Ödülleri bugün Endonezya'da yapılacak törenle sahiplerini bulacak
YIMEN'DEESKt SANA'NINKORUNVIAS1- Yemen TarihiKentleri KorumaTeşkilan'nca 1987'debaşlanan
bu kentsel koruma projesi. eski Sana \erieşmesini tarihsd kimliğiyle birlikte çağdaş yaşama kazandırmada göz
lenen başanlı çabalardan ötürü "sosyal söylem" katagorisinde Ağa Han Ödülü'nü alan projeler arasına girdL
MOR11 A.N\A"D\ KAEDİ BÖLGESKL H4STA.NESI - Moritanyalı mimar Fabrizk) L aruia ııın amacı. koru-
yucu tıp servislerini içinde banndıracak. düşiik malrvetti birek bina yapmaktı. Buııa uygun yerel yapım teknik-
İerl malzeme ve yöresel bir işgücünden yararlanınca ortaya Ağa Han OdüNi'ne uygun görülen bir proje çıktL
Maııı dimyasmm özgüriîikçü projeleri
• Bu yıl altıncı kez yerilen
Ağa Han Mimarlık Ödülleri
için 1995 yılı
değerlendirmesini belirleven
Uluslararası Büyük Jüri, Islam
ülkelerinde "eleştirel" bir
sosyal ve kentsel söylemi
savunan "yenilikçi" projelerin,
aynı anda yaratıcılığın önünde
de en ciddi engeli oluşturan
radikal tutuculuğa karşı
e\Tensel bir uygarhk hizmeti
yaptıklarını vurguluyor...
OKTAY EKİNCİ
-Müslüman toplumlann karşılaştık-
lan minıari ve sosyal sorunlann eskisin-
den daha keskin eieştirilere gereksinme-
leri vardır-."
1995 yılı Ağa Han Mimarlık Ödülle-
ri ıçin göre\ yapan uluslararası jüri böy-
le düşünüyor.
Değışik ülkelerden aday olarak katılan
442 proje üzenndeki incelemelerini ge-
çen haziran ayında tamamlayan büyük
jüri, Endonezya'da bugün (25 Kasım
1995) düzenlenen törenle ılan edeceği
12 projeyi belirleven genel değerlendir-
mesini ise şöyle özetliyor:
"Ödül özellikle mimarlık ve toplum
hakkında eleştirel bir söylem yaratılma-
sı için konulmuştur. Bugün bu amaç. çok
daha fazla önem taşımaktadır. Çiinkii
günümüzde çoğulculuğun erdemleri hoş-
görüsüzlükle gölgelenmekte ve ideolojik
baskılar da eleştirel söylemin var olabü-
mesi için son derece gerekli olan özgür-
lük alanlannı sınıriandırmaktadır..."
(1995 yılı büyük jün raporundan.)
tslam ülkelerindeki mimarlık kültürü-
nün yöresel değerlere duyarlı bir evren-
selliğe ulaşmasına katkıda bulunmak
amacıyla 1980'den bu yana her ü_ç yılda
bir venlen Ağa Han Mimarlık Ödülle-
n'nde. bu yıl özellikle "ideolojik baskı-
lara" karşı ta\ ır alan ve "özgürlük orta-
mına" saygılı bir yönelişın benimsen-
mesi. acaba ne anlama geliyor?
Bu sorunun yanıtı, yine Büyük Jü-
ri'nin 442 proje arasından seçip aynı de-
ğerlendırme kapsamında "üç ana tema"
çevresinde gruplayarak ödüle uygun
gördüğü 12 projenin hemen rümünde
çarpıcı bir şekilde açığa çıkıyor.
Hele, bu yıl "iki projeyte" ödüllendi-
nlen Türkıye'den katılan çalışmalar ara-
sında. Behruz Çinicive CanÇinici'yeait
"TBMM Camisi"(Ankara) için kaleme
alınan gerekçe metnindeki şu vurgulama
ise Ağa Han Mimarlık Ödülleri"nde bu
yılın önemi ve anlayışını çok daha güç-
lü olarak sergiliyor: "Türkiye"de cami-
lere farklı bir mimari yaklaşım uygula-
ma denemesine girme cesaret ve yürek-
liliğini gösterdiği için_" (Jün değerlendir-
mesı.)
Büyük jüri. işte böylesi bir arayış ve
"misyon" ıçensinde 1995 ödüîlennı
üleştirdiği 12 projeyi şu üç tema etrafın-
da gruplandırdı:
1995 ödülünü kazananlar Sosyal Söytem
1 Buhara E-skı Kentın Restorasyonu.Özbekistan
2 Eski Sana"nın"Korunması, Yemen
3 Hafsıa Bolgesı Yenılemesi, Aşama II. Tunus.
Tunus
4. Khuda -kı- Bastı Aşamalı Gehştirme Projesi,
Hayadarabat. Pakıstan
5. Aranya Toplu Konutlan, Indor, Hindistan
Mmari ve Kentsel Söylem
6. Rıyad L'lu Camısı \e Eski Kent Merkezinı
Yenıden Geliştirme Projesi. Rıyad. Suudı
Arabıstan
7. Menara Mesiniaga, Kuala Lumpur, Malezya
8 Kaedi Bölgesel Hastanesi. Kaedı. Montanya
YenHkçi Kavramlar
9 Büyuk Mıllet Meclis Camısı. Ankara. Türkiye
10. Alliance Franco-Senegalatse. Kaolack.
Senegal
11. ODTÜ Ağaçlandırma Progr^mı. Ankara.
Türkiye
12. Soekoarno-Hatta Hava Limanı Peyzajı
Entegrasyon Projesi. Cengkareng. Fndonezya
"Tutuculuğa meydan okuyan, cesur bir proje "
Behruz ve Can ÇinicVnin TBMM Camisi
1995yılı Ağa Han
Mimarttk Ödülleri içm
Tuıiave'den ııygtın
görülen ikipmjeden biri
olan Behnız Çmici ve
Can Çmicı 'nın TBMM
Camisi, ödül kategoıileri
arasmdaki "yenıhkçı
kavıvmlar " lemasmı
başanyla simgeleyen bir
tasanm ömeği olarak öne
çıkıvor Biiyük /üri
raporunda: "Arazıvle
bütûnleşmesmden saydam
bbledmarına. kubbe ve
formel minaremn
kullamlmamasına kadar
bu cami geleneksel olana meydan okumakta ve heryerde
tasanmcılara özgıırlük kapılanm açmaktadır..." şeklınde
yorumlanan TBMM Camisi, 1989 da tamamlandığmda
özelhkle "minaresi eksık" gerekçesıyle kimi poliıikacı ve
vöneticilerın eleştinlerini almıştı. Şimdı Tûrkıve ve, tslam
dünyasımn en iinlü tıluslararusı kiiltür ve mimarlık ödülünü
kazandıran tnı özgün \ e çağdaş camı tasanmı ıçm, yine Ağa
Han ödülü proje tamtım belgelennde övgüdolıı şu
değeriendirme vapılıvor: "TürMve Biiyük Mıllet Meclisi
Camisi nin mimarlan, geleneksel camı mimarlığımn aynlmaz
birparçası olan mekânsal düzenlemeleri değiştirerek ve
geçmişe ail formlan
soyutlcnarak çağdaş bir
cami gerçekleştınnişleıriır."
Bu degerlendırme) e
davanak oluşhtrun mimari
tercıhler arasında. baJıçe ve
havunm görünmesine
olanak sağla\ un tümüyle
savdaın "camdan kıble
dııvarı da özel bir ver
nıtııyor Bu çözümle
"cemaarin doğaya
vakiaştığı" mnımıt da
vapılan jün mponmda.
Çirıici ler ın böylesi bir
denemede gösterdıklerı
"ce.saıvt ve uirekliliğın "
199.5 Ağa Han Ödülleri ilkeleriyle lam bir ımıın ıçensinde
oldıtğv </ç ıklanıvor. TBMM Canıtsı pıx>)e\ı. üçgen bir ön avlu,
dıkdörtgen bir ıbadet saloını ve \ıne üçgen bir bahçeden
oluşıımr Ibadet mekâmnı örten kademeli pırumıdın oıta
kısmındakı \iikselme, alışılagelmış Islam kııbbesinmyerinı
alıyor. Kadınhırla erkeklenn ıhadet alanlanmn ise kapalı
mekânlar \ erınc sadece bir kademe farkıvlu avnldığı camıde,
ön avlunun gtineybalı kösesindeyeıden çok az nikseğe
veıleştınlmıs ıkı balkonla da mınare işlevi çözümlenıvor.
Yakmdakı p'iksek bir çam ağatı iseyıııe mmarenın geleneksel
dikey çızgisinı sıırıgelemiş nhıyor..
1 - Eleştirel sosyal söyleme seslenen pro-
jeler;
2- Eleştirel mimari ve kentsel söyleme
seslenen projeler:
3- Dikkate değer yenilikçi kavramlar
ortaya koyan projeler.
Kımi Islam ülkelerinde "radikal" dü-
zeyde yaşanan ve Türkiye'de de belli bir
siyasal etkinlikkazanmayabaşlayan "fa-
natizme" karşı. aynı ülkelerdeki yüzler-
ce ve binlerce yıllık uygarhk birikimini
daha aydınlık ve çağdaş bir e\Tensel kül-
türe taşımanın "erdemini" de simgele-
yen bu "mimari kahramanlıklar'" için.
yine büyük jürinin değerlendirme rapo-
runda şu açıklamalara yer \erildi:
"Bizce bu projeler Müslüman toplum-
lanna \önelik önemli ve evrensel mesaj-
lar içermektedir. (...) Yeni bir eleşrirel söy-
lem. geçmişten günümü/e değil. geleceğe
yönelik bir rol o>nadığından 'venılikçı
kavramlar" kategorisini oluşturduk.
Özellikle de yanşmaya katılacak kişilerin
çeşidi riskleri göze almalannı teşvik et-
mcvi amaçladık. Naraticılığın önündeki
engeller kaldınlıp yeni fıkirler ancak böy-
le geliştirilebilir. Ve biz, şimdiden. bu fi-
kirlerle geleceği yaratıyoruz...*'
Evet 1977'de kurulduktan sonra ilk
ödüllerini 1980 yılında veren ve bugüne
dek her üç yılda bır beş kez vinelenen
Ağa Han Mimarlık Ödüllen'nın altıncı-
sı. bu kez Endonezya'nın Surakarta ken-
tındekı Kraton Sultanlık Sarayı'nda dü-
zenlenen görkemli bır törenle ılan edilip
sahiplenne sunulurken Islam dünyasın-
da da hiç ku^kusuz yeni ve "cesur" bir
kültürel tartışmanın kapılan açılıyor.
Mimannın "yerelden evTensele" uza-
nan yaratıcı geleneğınden güç alan bu
tartışma ise hiç kuşkusuz yine sadece
mimari alanda değil. sosval ve siyasal
alanda da "özgürliikçü dönüşümler" ıçin
İslamdünvasındaçağdas,bıraydınlanma
arayışının esin kaynaklan arasında yeri-
nı alıyor.
Nitekim. yine bu yıl ilk kez olarak
1995 donemi Ağa Han Mimarlık Ödül-
leri'ne ilışkin jüri değerlendirmeleri de
Endonezya'daki törende özel bır kitap
halınde dünyaya duyuruluyor.
Profesör Mohamed ,\rkoun(Cezayır
kökenli - Fransa). Nayvar Ali Dada(Pa-
kıstan). Darmatvan Pravvirohardja (En-
donezya), Peter Eisenman (Amenka).
Prof. Charles Jertcks (Ingıltere). Meh-
met Konuralp (Türkıye).Luis Monreal
(Ispanya), Dr. İsmail Serageldin (Mısır)
ve Prof Alvaro Siza'dan (Portekiz) olu-
$an 1995 ödülleri büyük jürisinin kaza-
nan projeler üzerindeki eleştirilerinı de
içermek üzere "Londra Academy Editi-
ons" tarafından yayıma hazırlanan bu ki-
tabın adı ise: "Mimarlığın Ötesinde Mi-
marlık: tslam Külfürlerinde Yarabcıhk
ve Sosyal Değişimler".
En çok ödül Türkiye'nin
Ağa Han Mimarlık Ödülleri'nin 15
yıllık tarihinde "en çok ödül alan ülke"
rekoru Türkiye'ye ait.
1995 döneminde de "iki ödül" alına-
rak toplam 11 ödüle ulaşan bir başan
çizgisiyle Türkiye. bu tarihsel konumu-
nuyine sürdürüyor.
Ödülün çıkışından bu yana yine Tür-
kiye, örneğin 1983 yılında Toprakıp Sa-
rayı"nda vapılan ödül törenı. hatta
1978'dekı ilk ödül semınerigıbı etkinlik-
lerle de bu uluslararası kiiltür buluşma-
sının önemli ülkelerinden biri oldu.
Turgut Cansev'er'ler. Nail Çakır-
han'lar, Sedat Hakkı Ekkm'ler gibı. Ağa
Han Mimarlık Ödülleri'yle neredeyse
artık hep birlikte anımsanacak isimler-
den sonra şimdi de yine Türkiye. bu
önemli etkınliginı "Behruz ve Can Çini-
ci'nin TBMVrCamisi projesi" ile "OD-
TÜ Ağaçlandırma Programı projesi"
için uygun görülen ödüllerle sürdürüyor.
Üç değerlendirme teması içerisinde
"yenilikçi kavramlar
1
" kategorisine gire-
bilen 4 projeden 2'sini oluşturan bu mı-
man çabalardan örneğin ODTÜ ağaç-
landırması programı ıçin jün değerlen-
dirmesinde şunlar söyleniyor:
"Bu proje, hizi kentleşme ile doğa ko-
nusunda (on mılyonlarca ağacın söz ko-
nusu olduğu) farklı bir ölçektedüşünme-
ye zorluyor_."
Behruz ve Can Çinicı'nın "kubbe ve
formel minare kullanmama" yönünde
gösterdikleri özgürlükçü tutumlann ise
"laik Türkiye Cumhuriycrj'nin başken-
tine" olan saygının da bır göstergesi ol-
duğu. yine Türkiye'yi ödülle kucaklaş-
tıran anlayış çağdaş olarakjüri raporun-
da dünyaya örnek gösteriliyor.
1995 yılı Ağa Han Mimarlık Ödülle-
ri için önümüzdekı günlerde Türkiye'de
de birtoplantı ve kutlama töreni diizen-
lenecek.
Ülkemizden ödül alan 2 projenin ya-
nı sıra, diğer ülkelerden ödüle uygun gö-
rülen lOprojede I996yılı Haziran ayın-
da İstanbul'da yapılacak olan HABİTAT-
11 Dünya Kent Zirvesi öncesinde özellik-
le taşıdıkları mesajlar v e hedefleri açısın-
dan büyük önem taşıyor...
Kocalar, karılar, anne-babalar,
çocuklar, ihanetler, kaçamaklar ve aşk
yalanlarına dair...
SUNGU ÇAPAN
Görünürde çocuğu. kocası ve aılesıyle
mutlu. kusursuz bir yaşam süren, hanka bir
genç kadmın dünyası. günün birinde, koca-
smı göstenşlı bır vabaneı kadının kollann-
da öpüşürken görmesiyle başına yıkılıyor.
Daha doğrusu gözleri açılıyor. ıhanetm acı-
sını yüreğine gömdükten sonra, o mükem-
mel yaşamının sandığı gıbi hiç de mükem-
mel olmadığı dank edıyor kafasma. Aslında
kocasının da, yıllar yılı çevresıne hükmet-
mış, kadmlann ılgı odağı halinde çeşitlı ka-
çamaklarla annesmin üstüne gül koklamış.
at yetıştincısı, tıpık güneyli bir toprak ağa-
sının bencıllığine ve çekıcılığine sahıp ba-
basının, tıpkısının aynısı olduğunun farkına
varıvor. Erkeğın buyuran, kadınınsa buyru-
lan olduğu, geleneksel törelerin süregeldığı.
o güneye özgu maço atmosfennde. derebe-
yi kocasının isteklenni, kaçamaklannı yıllar-
ca çaresız sineye çekmış annesıne benze-
mek ıstemeyerek kocasının ihanetıyle bır de-
ğışım sürecıne giren. o yaşına kadar kendm-
den beklenenleri hep yerine getırmış. genç
kadmın en büyük desteği, aılede her şeyi ol-
duğu gıbi gören, tek gerçekçı birey diyebı-
leceğimiz, sivri dıllı kızkardeşi. Vetenner
çıkmasma bır yıl kalmışken, gebe kalıp okul
aşkışla evlenmek zorunda kalmış. "aile, iş,
çocuk-koca" kutsal üçgenıne endekslı yaşa-
mını nerdeyse otomatiğe bağlayarak. erkek
egemen agırlıklı gelenek-göreneklerlerle.
Güneyli bayanın değişimi
Aşk ve Yalanlar
çağdaş bır kadın olrna çabalan arasına sıkış-
mış, ilk heyecanını yitirmiş evlilığının tek-
düzehğıne talım eden güneyli genç kadın. gı-
derek erkeklenn koydugu kurallara karşı çı-
karak ısyan bayrağını açıyor...
"Ttaeİma ve Louise"in senarıstı Caüie
Khouri'nınsenaryosunuyazdığı ",\şkveYa-
tonlar". sonuçta Amerikan smemasmda hep
yüceltılmış aıle kurumuyla ılgili ve kadın
davranışlanndakı değışımı vurgulayan. bu-
nu dadramaylakomedi ögelenni usturuplu-
ca harmanlayarak yapan. eli yüzü düzgün.
cıddı ve hissi bir fılm. Sinema tarihindekı
Hollyvvood'da başanlı olan Isveçlılerzıncı-
nnın son halkası sayacağımız Lasse llallst-
rom'un yönettıgi "SomethingTo Talk Abo-
ut-Aşk ve Yalanlar". belleğımızdeki. yıllar
yılı seyredegeldığimız. Amenkan yaklaşım-
lı bırduygusallık ve romantızmın dalga bo-
yundan yayın yapan fılmlere. günümüzden
bır yenısıni daha eklıyor. Meraklısının TV
ekranında bır süre önce görüp izledigi. John-
ny Depp'lı. Juiiette Lewis"lı. Leonardo Di
Caprio'lu "VVhat's Eating Gilbert Grape?"
filmıyle anımsadığımız. 199()'dan ıtıbaren
Holryvvood'akapağıatmışlsveçliyönetmen
Lasse Hallstroom'un onalama seyırcının
duygularına hitap eden hassas tarzı. Ingmar
(Something To Talk About)
Yönetmen: Lasse Hallstrom/
Senaryo: Calie Khouri/ Kamera:
Sven Nykv isf Müzik: Hans Zim-
mer. Graham Preskett' Oyuncular:
Julia Roberts, Robert Duvall,
Gena Rowlands, Kyra Sedgvvick,
Dennis Quaıd, Halley Aull/ 1995
A.BD (WB) Beyoğlu Emek,
Kadıköy Kadıköy. Maslak
Princess. Etiler Akmerkez,
Erenköy Apollon sinemalarında.
Bergman'ın yaklaşık kırk yıllık demırbaş
kameramanı. büyük "ışık ustası" lsveçli
S\«n Nykvist'ın başanlı göruntülerı ve zen-
gin oyuncu kadrosu. "Aşkve Yalanlar"ı duy-
gusal ve yer yer etkileyıcı bır dramatık ko-
medi olarak çekıcı ve çekılır kılıyor sonuç-
ta. Kendine özgü. geleneksel güney atmos-
ferınden. at yetıştıriciliğı v e bınıcıliğiy le ka-
nşık bır atçılık muhabbetı manzaralanna ve
ıkı kızm annelerinden. onun da "ihtiyar ben-
cil keçi" kocasından utandığı, ihanetler ve
aşk yalanlany la örûlü aile mahremiyetı tab-
lolarına kadar uzanan fılm. kendini çevrenin.
aılesının ve kendının koyduğu baskılardan
kurtanp sıyıran, modern bır güneyli kadmın
değışımıni (hatta 38 yıllık evlilığınde ilk kez
"tatlı despot" kocasına karşı sesini yüksel-
tıp onu eve almayarak burnunu sürten anne-
sının değışımıni de) hıkâye edıyor bır buçuk
saatligıne. Amerikalı eleştırmenlenn belırt-
tigi gibi. başroldekı Julia Robeıis'ın belkı de
"Ozel Bir Kadm"dan bu y ana en başanlı ol-
duğu film say ılacak "Aşk Yalanlan". kuşku-
suz oyuncularından da söz edılmesi gereken
bır fiîm. Artık genç kızlıktan çıkıp 30'lu yaş-
larına merdıven dayamış. Hollyvvood'un
prenseslıginden kralıçelığıne yürüyen. fılm
başına dünyanın parasını alan. hanka gülüş-
lü dılber Julia Roberts" ın yanı sıra kızkarde-
şi rolündekı Kyra Sedgvvick'le, yıllann de-
neyımını sergıledığı anne rolündeki usta
oyuncu Gena Rowtands'ın göz alıcı perfor-
manslan, bu bırinci sınıf Amenkan yapımı-
nın kozlan.
Filmın erkeklerinın başındaysa. 4-5 yıl
öncesinın "RamlingRose-SanGül"fılmin-
dekıne benzer bır roldekı her zaman bildığı-
ni okumaktan şaşmamış. atçılıkla ugrasan,
güneyli bir aıle reisı kompozısyonu çizen
Robert Duvall geliyor tabiı ki. Kayınpede-
nyle aynı haltlan yiyen. uçkuru gevşek. "al-
çakkoca*" rolündekı DennisQuaid'ındedu-
rumu ıdare ettiğı u
Aşk ^alanla^•", özetle bu
tür duygusal hıkâyelere meraklı seyirciye
salık verilecek cınsten, en azından oturaklı
karakterlenyle akılda kalacak, gerçekçi ve
dokunaklı bir değışim öyküsü çeşıtlemesı.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Sevginin Gücü
Peki, nasıl yaratıldı bu sevgi ortamı?
Fatih Terim nasıl oldu da kendisini oyunculanna
böylesine sevdirdi?
Bu sorunun yanıtını ararken söyleyeceklerim ya-
kın gözlemlere dayanmıyor. Ne Fatih Terim'i ya da
yardımcısı Rasim Kara'yı tanıyorum, ne de oyun-
culanndan hertıangi bırini. Televizyonların, gazete-
lerin ilettiklerınden başka bir bılgim yok.
Söyleyeceklerim sporcular ile antrenörler üzerine
genel gözlemlerime dayanıyor.
Antrenörler kişiliklerine, ruhsal yapılannagöre bö-
lümlenmeye kalkılsa, işin içinden kolay kolay çıkı-
lamaz. Insanlar nasıl çeşitliyse, onlardaöylesineçe-
şitlidirler.
Ama genelleyerek şöyle bölümlemeler yapılabilir.
Baskıcı antrenörler / gevşek antrenörler; bencil ant-
renörler/ özgecil antrenörler; gösterişçi antrenörler/
alçakgöniillü antrenörler...
Daha da geneli: Korkulan antrenörler / sevilen
antrenörler...
Bağınp çağıran, sinirli antrenörler sevilmez, yumu-
şak, hoşgörülü antrenörler sevilir diye düşünebilir-
sinız, ama bu kesinlikle doğru degildir.
Sporcular küçük çocuklar gibıdirler; sevgileri ge-
nellikle onlara göstenlen sevgiye karşılıktır; kendi-
lerini seven, kendileri ıçin kaygılanan antrenörleri
severler.
Bir sporcu, antrenörünün kendisini içtenlikle sev-
dığıne, kendisı için kaygılandığına inandı mı, ona gü-
venle bağlanır, onu mutlu etmek için elinden geleni
yapar. Bağırıp çağırsa da, sinirli olsa da aldırmaz.
lyi davranma ile sevgiyı karıştırmamalıyız. İyi dav-
ranma yetmez. Tıpkı çocuklar gibi, sporcular da he-
men sezerler gerçekten sevilıp sevilmediklerinı. On-
lann aradığı iyi davranmanın ötesinde bir şeydir, tek
sözcükle "sevg/"dir.
Dünyanın en seçkin antrenörünü getirıp başlan-
na koyarsınız, dilmaçlar, yardımcılar, şunlar bunlar...
Gerçekten uygar bir anlayışla çalışılır, ama bir türlü
özlenen düzeye çıkılamaz... Şaşırıp kalırsınız... Oy-
sa nedeni açık: Sevgi bağı kurulamamıştır...
Şimdi bir de şu sorunun yanıtını arayalım:
Fatih Terim neden böyle içtenlikle sevdi bu oyun-
culan?
Antrenörler arayıp bulduklan, spor dünyasına gi-
rişlerine yarrAmcı oldukları, gelişmelerine katkıda
bulunduklan sporculan kendi çocukları gibi sever-
ler.
Fatih Terim ile arkadaşları, bilindiği gibi, büyük bir
tasannın yürütücülenydıler. Bütün Türkiye'yi tarayıp
yetenekli oyuncular seçtiler. Onları genç, umut,
olimpik ulusal takımlanmızda oynattılar. Bazılannın
daha iyi eğitilecekleri büyük takımlara geçmelerini
sağladılar.
Bu arada yalnız sporcularla değil, aileleriyle de ya-
kınlaşmış olmalan dogaldır.
Ulusal takımımızın bir altyapısı var. Bu çok önem-
li. Yetenekli çocuklar genç, umut, olimpik takımla-
nmızda oynatılarak hem ulusal maçların havasına,
hem de birbirlerine alıştırılıyorlar.
Bu uygulamanın yarattığı ilginç durum ise herke-
si şaşırtıyor: Kulüp takımlannda yedek kalan bazı
oyuncular ulusal takımımızda başanyla oynuyorlar.
Fatih Terim ile oyuncularının, ikide bir, "Biz bir ta-
kımız," diyerek vurgulamaya çalıştıkları gerçek bu-
dur.
Evet, hepsi her maça çağnlamayan oyunculardan
kurulu, otuz kişınin üstünde kadrosu olan bir ta-
kım...
Yıllarca emek verilerek hazırlanmış altyapısından
beslenen birtakım...
Bu takımı yaratan antrenörlerin başındaki teknik
direktör ise, spora doğuşlarını, emekleyışlerini, bü-
yüyüşlenni adım adım izlediği bu çocuklan gerçek-
tena seviyor.
O sevginin içtenliğinin sezilişi ise bir sevgi yuma-
ğı çıkanyor ortaya...
Türkfutbolunun çok önemli eksiklikleri olduğunu,
bu sevgi yumağının getırdiği, daha da getirebilece-
ği başanlar örtmese diye düşünüyorum...
Savunmada ne inanılmaz yanlışlaryapabildığimi-
zi Isveç'ten yediğimız birınci golde, yalnızca antre-
nörler değil, herkes gördü. Pas alıp vermede top-
suz koşulann önemıni ise attığımız goller açıkça or-
taya koydu.
Bugün "pas"ın tanımını kafamıza şöyle yerleştir-
meliyiz: Topla koşan bir oyuncunun topsuz koşan
bir oyuncuya topu aktarması...
Oyunun yarıdan fazlası bu anlayıştaki paslaşma-
larla oynanmazsa gol atmak şansa kalır.
Sporcularımızın bedensel güçsüzlükleri de apay-
rı bir sorun. Isveçlilerin ağırlık çalıştıkları ne kadar
belli. Bizim oyunculanmızın ise bu tür çalışmalardan
pek hoşlanmadıkları anlaşılıyor.
Sporda yenmek. yenilmek en büyükçü izleyicile-
nmizin sandığı kadar önemli değıldir. Önemli olan
üst düzeydeki yarışmalara katılabilecek duruma gel-
mektır.
Sevgi gücüyle ulaştığımız yerde kalabılmek için
futbol anlayışımızın yalnız uygulayım açısından de-
ğil, kuram açısından da gözden geçinlmesi gerek-
tiği kanısındayım.
Daha az sevgiyie de aynı düzeyi tutturabilmehyiz...
Almanya'mn Sesi Radyosu
Edebiyat Ödülü
Kültür Servisi- Deutsche Welle- Almanya'nın Sesi
radyosu, geleneksel uluslararası edebiyat ödülünü bu
yıl Türkiye'ye ayırdı. Halklar arası bağlann yaratılıp
güçlendirilmesi ve banş içinde bir yaşamı destekleyen
Almanya'nın Sesi Radyosu Edebiyat Ödülü. her iki
yılda bir farklı bır ülkeye ve dıle aynlmakta. 1985
yılından bu yana verilmekte olan ödül. daha önceki
yıllarda Rusça, Portekizce. Arapça \e Ispanyolca gibi
dillerde venldi. Ödül alan eserler radyoda
yayımlandığı gıbi kitap halınc de getirildi.
"Radyofonik Piyes" ve "Radyofonik Öykü"
dallannda venlecek ödülün tutarı 5 bin mark olarak
belirlendi. Katılım süresinin 1 Mayıs-31 Aralık 1996
olduğu yanşmaya Türkçe yazan her yazar katılabılir.
Daha fazla bilgı ıçin: Deutsche Welle. Presse und
Öffentlichkeitsarbeit Raderbergaürtel 50 / 50968
Köln.
Kemal Çağm'dan Kutsal Gümüş
Ayini
Kültür Servisi- Şair H. Kemal Çağın. "Kutsal Gümüş
Ayini" adlı kitabını, bugün 19.30-21.00 saatleri
arasında Barometre'de (Sıraselviler cad. No.77)
tanıtıyor. Çağın, aynca pazar günü 19.30- 21.00
saatlen arasında Matyatlı Sanat Evi'nde (Saka Salim
Çıkmazı Kısmet Han 3'1) düzenlenecek "Rüzgâr
Diyaframlan" başlıklı bir şiir dinletısi de sunacak.