23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÎEEKİM 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Angelopoıdos'un "Bakışı" MCDİSAYAR Bir usta geldi Istanbul'a. hafta başın- da.24 saatlığine geldı. ızleyıcilerin so- ruhrını yanıtladı. fılmin galasına. dağı- tırrcısıntn yemeğine katıidı ve ülkesine dördü. Ardında bıraktığı bazı düşünce- len sızlerle paylaşmak ıstedim Bugün göserime girecek olan "Ulis'in Bakı- şTtı ızkrken akhnıza takılabilecek ba- zı »rulan yanıtlamanıza yardımcı ola- bilr kaygısıyla. Angelopoulos'un ilk gelişi değil îstan- bul'a. Birkaç yıl önce festivaldejüri baş- kanhgını üstlenmişti. (Doğrusu bu jüri- nin başkanlığını yapmak Angelopo- ulos'u gururlandırmış olmalı ki anımsa- yanara hemen jüriyı saymaya başlıyor: Mikhalhov,Kiesltmski. Aragon, BreUlat. Cevrt Çapan ve Müjde Ar). Bi kez Müjde evsahibı. "UuVin Ba- kışTnın galası.TÜRŞAK'm "DünyaSi- nemasından Seçkta Örnekler"dizisinin ikıncisi. Dahaönce Ken Loach'un *Ü1- ke vt Özgürlük"ünü de be.nzeri.bir ga- layla sınemaseverlere sunan TÜRSAK bu flm nedeniyle Ispanyol oyuncu Ro- sanaPastor"u da istanbul'a konuk etmış- tı "Ülke ve Özgürlük" daha sonra Be- yoğlu sınemasında gösterime gırmıştı. Şımdi aynı sinemada "Ulis'in Bakışı" gösterime gıriyor. Hlke ve Özgürlük"ten söze girmem boşadeğıl. ikısı de yûzyıiımızın tarihi- ne bakan filmler. Yaşanılan acılan, ne- denlerini sorguluyor ikı yönetmen de. Ne var ki bakışlan arasırtda bazı farklar var. Loach. hâlâ inançlı, mücadelenin sürdüğüne ve er geç kazanılacağına ina- nıyor Angelopoulos usta ise "'Ben Ken Loach kadar i>imser değitim" dıyor. Filmdeki cenaze töreni, belki de bır dönemın sonunu simgeliyor. Tuna üze- rinde son ıstirahatgâhına taşınan Lenın heykelı. heykeli görenlerin haç çıkarma- ları. bıten bır şeyleri anlatmıyor mu? Pekı hiç umut yok mu ? "Otanaz olur mu" diyor usta. "Ântonioni. 'Çığlık* fU- miniintiharevlemiilebitirdiğinde,umut- suzlukla suçlamtşlardı onu, Oysa fılm yapmak başlıbaşına pozitif. olumlu bir eylem değil mi?** Bana kalırsa. orkestra ve dans sahneleri ile umudun hep var olacağını anlatıyor Angelopoulos. Bar- barlığın karşısına kültürü koyuyor, sıgı- nılacak son liman olarak. Sisler arasın- dan halkların kardeşliğim gösterıyor. Banyo edilen filmlerde gerçeğı filmin kahramanına gösteriyor (Ama bıze gös- termiyorl Neden acaba? Aklıma. Nâ- am Hikmet ın *Ferhat ile Şirin"ı geli- yor. Orada da Ferhat'ın ışlediği nakışla- n görmeyiz. En 'gûzeri, en 'doğru'yu eörmektense verine kendi bilincimizde tanımlamamız daha etkili de ondan. Önemli olan gerçeğin, o 'masum ba- kış'ın bir yerlerde oldugu. Filmde gerçeği -ya da Manakis Kar- deşler' in kayıp bobinlerini- aramak üze- re yola koyulan bir yönetmen v ar, adı: A. Balkanlar"da bir yolculuk yapıyor yönet- men. Yunanistan'ın Ptoleme kasabasın- dan yola çıkıp Arnavutluk'a, oradan es- ki Yugoslavya'ya. şimdiki Makedonya topraklanna, ardından Selanik, Sofya. Bükreş. Belgrad \e Saraybosna. "Yüzyiumız. Saraybosna'da başladı, Saraybösna'dabitiyor"' diyor Angelopo- ulos. Saraybosna. onun ıçin bir başarısız- lıgın. Balkanlar'da ve Avrupa'da banşın gerçekleşememesınin bir simgesi. Pekı. neden Ulis'a -ya da Odissea'ya- başvuruyor. Neden. yönetmenin yolcu- luğu ile Ulis'in yolculuğu arasında bir koşutluk kuruyor? "Eski mrtlere daha önce de başvurdum. llis, bir bakıma bir perinıasalı. Homerosdaen eski Hollyw>- od senaristi. Çünkü 'mutlu son'la bitiri- yor eserini. Ben bu peri masalından yola çıkarak bir arayışın öyküsünü anlatabt- teceğimi düşündüm. Paradigmatik bir yokuluktu bu, buyokulukta insanın ken- dini arayışının öyküsünü verebilirdim." Angelopoulos deyince, yolculuk gel- mez mi zaten insanın aklına? Dalıa **Kumpanya"da. ülkesinin 'toplumsal belleği'nı kurcalayan başyapıttnda, ılk büyük yokuluguna çıkmıs: Metaxas dik- tası. Nazi ışgali. ıç savaş ve komünistle- rin yenilgısıni anlatmıştı. "Kitera'ya Yolculuk*"ta uzun yıllar sürgünde yaşadıktan sonra. ülkesine dö- nen bir yönetmenin. kendi babasına iliş- kin bir film yapma çabasının, bir kimlik 7 üzyıhmız, Saraybosna'da başladı, Saraybosna'da bitiyor' diyor Angelopoulos. Saraybosna, onun için bir başansızlığın, Balkanlar'da ve Avrupa'da barışın gerçekleşememesinin bir simgesi. ~TL Teden, yönetmenin l \ l yo\cu\\x^ı ile Ulis'in JL y yolculuğu arasında bir koşutluk kuruyor? 'Eski mitlere daha önce de başvurdum. Ulis, bir bakıma bir peri masah. Homeros da en eski "Hollywood senaristi. Çünkü 'mutlu son'la bitiriyor eserini. Ben bu peri masahndan yola çıkarak bir arayışın öyküsünü anlatabileceğimi düşündüm. Paradigmatik bir yolculuktu bu, bu yolculukta insanın kendini arayışının öyküsünü verebilirdim.' arası^ının peşindeydi. **Ancı"da evini tcrk eden yaşlı bir adamın, "Puslu Man- zaralar"da dtişsel bır babanın peşinde gıden ıkı çocuğun yolculuğunu konu al- mıştı. Bu kez yüzyıl başında Lumiere Kardeşler''in hemen ardından Balkan- lar'da fılm çeken iki kardeşin. Manakis Kardeşler'in üç kayıp bobininin peşinde yola düşüyor yönetmen A. Neyin peşinde bu yönetmen? Angelo- poulos. "Saf, masum bir baktsın. çok- tandır yitirdiğimu; obakir bakışın peşin- de" diyor. "Belki, o ka>ıp üç bobinde bu bakış saklıdırr Keşfedilecek olan ne peki. yalnızca üç bobindeki görüntüler mı' 7 'Sinemayı ve dünyayı* keşfetmeyi kafasma koymuş bir kere usta. "Süreklibirgöriintübombar- dımanı altmda yaşıyoruz. Batuştmız ma- sumhetini yitirdi. Her şe\i yeniden keş- fetmek gerekli." Bu hareket noktasından yola koyulan usta, 100 yıllık sinema tarihi ile hesap- laşmakla kalmıyor, 100 yıllık Balkan ta- rihi ile hesaplaşmaya gırişiyor. Zaten, te- mel amacı bu. "Tambirkarmasanin.be- lirsizliğin egemen olduğu günümüzde hiçbir şeyi net olarak göremiyoruz. İde- olojilerin çöküşü ile birlikte, referans noktalanmız da ortadan kalktı" dıyor. "Ulis'in Bakışı". gerçekten de ustanın dediği gibı "•hepimizinöyküsür Insanhk durumu üstüne bır film. Ya da gene ken- I di,deyışıyle "Bir ev arayışı. Kendimizle ve dünyayla uyunı içinde yaşavacağımız Filmin bir sahnesinde. polaroid" in boş çıkması. yitırilen bakışı simgeliyor. "Ba- ktşımızailişkinbirkrizyaşıyoruz." Ve ış- te onun ıçin kayıp bobınleri bulmak bır saplantı haline geliyor yönetmen A ıçin. O filmleri bulnıakla 'kendi bakışmı bulmak' özdeşleşiyor. Ve sonuçta. gö- rüntülerde ne olduğu önemli değil. "'Çünkü, önemli olan süreç. Bu yolculuk strasında kendini keşfedi>t)r"" kahrama- nımız. Angelopoulos'a yönetmenin -Har>w KeiteUarafından başany la canlandınlan filmin kahramanının- neden Âmen- ka'dan geldiğini soruyor gençler. Yenı umut Amerıkan sınemasında mı? Gülü- yor usta w Önemli olan uzaktan, çok uzaktan gelmesiydi. Avrupa'dan Ameri- ka'ya 0tmiş birinin. geri dönerse kendi kökleri ile tanışma&ını anlatmak iste- dim." Gerçekte. Harvey Keitel da Ro- men-Polonya asıllı bir ailenin çocugu imiş. Keitel ilefılmı çekerken fılmde an- latılan sürece benzer bir süreç yaşamış ve doğduğu topraklarda olup bitenlere ba$ka bir gözle bakmaya başlamış. "Ni- çinbu sınırlar? Bufarklı diller,farklı din- İer, farklı etnik gruplar arasındaki çeliş- kilerin nedeni ne? Niçin hep Balkan- lar'da yaşanıyor bu çelişkiler? Bu insan- lar arasında ortak bir dil bulmak müm- kün değil mi? (Bir öneeki filminde de ile- tişinı / iletişimsi/lik sonınu üstünde dur- mamış mıydı?) Niçin bu felaketleri yaşt- yoruz? Daha iyibir dünyada.insanca ya- şamamız mümkün değil mi?" Bu sorulara yanıt arayanlara "Ulis'uî Bakışı"nı izlemelerini öneririm. O saf bakışı yakalamak belki bız fanilere de nasipolabilir. Bubakı>ı yakalayabilmek için kendi gözünüzle bakmanız gerek. Çünkü. -Başkalannın gözünden baka- mazsınız. Kendi bakışınızı başkalannın gözünde bulmanız gerek. N önetmenin bakışı ile seyircinin bakışı karşılaştığın- da.gerçek ortaya çıkacak. O saf bakış ye- niden keşfedilecek." Ne dersiniz, bu çabaya değmez mi? 6 Yazar, dünyayı ohuııhıyönde de^ştirmeli' ll.GöteborgKitap Fuarı 'nda Salman Rüşdü 'Göriiş belirtme özgürlüğü'konulu seminere kaîıldı GİJRHAN UÇKAN GÖTEBORG - Bu yıl 11. kez düzen- lenen Uluslararası Göteborg Kitap Fuan sürprizli başladı. Ana ternası "GörüşBe- lirtme. Basın ve Yayın Ozgüriüğü* olan fuann açıhsına. Hint asıllı lngiliz yazar Salman Rüşdü anıden katıldı, Fuar prog- ramında. Rüşdü'yle ilgilı bazı seminer- ler de bulunurken yazann ansızın gel- mesi, hoş bir sürpriz oldu. Açılışın bır başka ilgınç yanı da, açıltşı yapan Kül- tür Bakanı'nın tsveç'inki değil, Nor- veç"inki olmasıydı. Norvet; Kültür Baka- nı Ase Kk-vdand, açılışı. "basın özgür- lüğü kmlcımlannı çakan 7 " bir makineyı çalıştırarak yaptı. 11. Göteborg Kitap Fuan'na yazarla- nmızYaşar KemaL,Orhan Pamukile bir- lıkte. bu yılın Nobel Edebıyat Ödülü" nün sahibi İrlandalı yazar Seamus Heane>; Çinli rejim karşıtı ozan Bei Dao, insan haklan savunucusu ve Alman yazar Gunter \Vallraff, lsrailli yazar David Grossman, lngiliz >önetmen David At- tenborou^h, Amerikah romancı Doris Lessing ve Maria VV'ine katıhyorlar. Salman Rüşdü. sempatık hareketleny- le ve esprileriyle dikkat çekti. Göte- borg'da 13 yıl önce bulunmuş olduğunu söyleyen yazar, Amenkalı yazar Arthur Millerın "\azar olmak istemenin en önemli nedenlerinden biri, dünyayı de- ğiştirmeyi ummaktır" >özünü belirterek u Birçok yazann da umudu. dünyavı olumlu yöne, iyiden \ana değiştirmek- tir" şeklinde konuştu. Salman Rüşdü, perşembe günü yapı- lan ve "göriişbelirtmeözgürlüğü'" konu- lu panele. Orhan Pamuk. Sunyelı bilim adamı Sadık -al Azm ve diğer kültür in- sanlanyla birlikte katıldı. İngilız örgütü Article 19"un Isveç Salman Rüşdü komi- tesi, İsveç PEN'i, isveç Helsinki Komı- tesi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Ör- gutü'yle birlikte düzenlediği seminere ilgi büyüktü. Sadık -al Azm. fetva konusunda. Tah- ran'a baskı yapılmaması halinde etkisi- ni yitireceğini savununca Salman Rüş- dü'den şu karşılığı aldı: "Keşke aynı görüşte olabilse\dim. Ne yazık ki değilim. İranlılann bu nedenle utandacak duruma düşüp düşmemeleri benim umurumda değil. Tahran rejimi- nin tavnnı değiştirmesinin tek yolu. dış dünyanın bu rejime tavır değiştirmesinin Genç Türk sanatçılan uluslararası platformda Kültür Serv»- tstanbul Kültür ve Sa- nat Vakfi tarafından düzenlenen 4. Ulus- lararası Istanbul Bienah'yle birlikte isı- mini duyuran 4 genç Türk sanatçısı artık uluslararası sanat platformunda yer ala- cak. Sanatçıîardarı 1970 îzmirdoğumlu Ar- zuÇakır. Dokuz EylüS Güzel Sanatiar Fa- kültesı Heykeİ Bölümü'nde araştırmagö- revlisı. 1987 yılından beri birçok karma sergiye katilan sanatçu 1993'te Alman sanatçı Ernst Hesse ile yaptığı atolye ça- lışmasmın ardından Alsancak Gan'nda ılk kişisel sergisinı açtı. Uluslararası ls- tanbul Bienali'nin en genç sanatçısı olan Arzu Çakır, Bienal'de ayna enstallasyo- nuyia imge ve gerçekhk ûzerine bır ça- Uşma gerçekleştirecek. Öğrenimini ve >"ûksek lisans eğitimıni M.U Güzel Sanatiar Faküttesi'nde ta- mamlayan 25 yaşındaki Esra Ersen. eği- tim hayatı süresince birçok karma sergi- ye katilan bır sanatçı. tlk kişisel sergisı- ni "Dıaloglar" adıylabuyü gerçekleştı- ren Ersen. tstanbul Bıenali'ne farklı sa- naksal anlatımlar içeren iki ayn proje ile katıhyor. Genç sanatçılardan 1967 do- ğumlu Murat Işık. resim egitimine Bur- hanUygurve MuzafFer AkyoVla başla- dı. Yüksek öğrenimine Boğaziçi Ünıver- sitesiSosyoiojiBölümü'ndebaşlaş an sa- natçı daha sonra Marmara Ünhersıtesi Güzel Sanatiar Fakültesı Grafık Bölü- mü'nû bitirdı. Çalışmalarma ara veren l$ık. ıkı yıl bir müzikalde sahneye çıktık- tansonra 1995'te üç sergiye birden katıl- dı ve "16. Günümüz Sanatçılan Sergi- si"nde birincilık ödülû aldı. Hızlı çıkışı- na bienakte yer alarak desam eden Mu- rat Işık, sosyo-polittk içenkb eserlerini tual üzerine akrılik çahşarak elde ediyor. Fatma Binnaz Akman ise 28 yaşında ve Mımar Sinan Üniversîtesi Seramık Bötümü mezunu. Son iki ytldır karma sergilere katılan Akman. 1994'te Izmir Resim ve Heykeİ Müzesı Özel Ödülü'ne, 1995"de de Kağıt Işteri SergisiÖzelÖdü- lü'ne layık göriildü. kendi çıkanna olduğunun gösterilme»- dir. Bu da diğer rejimlerin Tahran'a his- sedilir derecede baskı yapmasıyla olur. Ortada-yapay insanlannşiddetebaşvur- malanndan oluşan bir durum var. Beni ötdürmek için 7 yıl uğraşhtar. Yakınım- daki bir dostumu öldürmevi, ikisini ağır yaralamayı başardılar. Diğer ülkelerin hükümetİeri, bu gidişin durdurulması için çaba harcamak zorunda. Çünkü ko- nu, tek bir insana yönelik tehdit değil. Dünyanın birçok yöresinde binlerce in- san, her insanın hakkı olan görüş belirt- me özgürlüğünü kullandtğı için tehdit ve baskı altmda yaşıyor. Hiçbir yabancı »V- ke rejiminin. görüş belirttiği için bir in- sanı öldürme, öldürtnıe hakkı olamaz. yoktur." Öte yandan. Norveç Kültür Bakanı Ase Kle\eland da yaptığı konuşmada. aynı konuva değındi. Salman Rüşdü hak- kında ölüm fermanı \erilmesi nedeni olarak gösterilen "Sejtan Ayetteri" ro- manının Norveççedeki yayıncısı WiBi- amNygaard'tn iki yıl önce kurşunla ağır yaralanması olayına değinen kadın ba- kan. "Isveç'in bâkireliğinin, Olof Pal- me'nin oklürülmesiyle yitirikiiği söyle- nir. Norveç'inki de, iki yıl önce Nyga- ard'ın kurşunlandığı o sonbahar günü yitirildi" dedı. Açık sözlülügü ve giriş- kenliğiyle tanınan konuk bakanın konuş- ması uzun süre alkışlandı 11. Göteborg Kitap Fuarı. pazar günü sona eriyor. Bu arada yazarlanmız Yaşar Kemal \e Orhan Pamuk. "görüşbelirt- meözgürlüğü* konulubirer konuşma ya- pacaklar Yönetmen ve yapımcı ÇetinKaramanbey'i de yitirdik TURHANGÜRKAM 1950'lı. 196O'lı yıllann ünlü sirıemacı- lanndan yönetmen. yapımcı, senaryocu- Çetin Karamanbev. geçen günlerde 73 ya- şmda sessız sedasız aramızdan a>Tildı. Kı- mi yönetmenlere asıstanlık yaptıktan son- ra 1947 yıiında yönetmenliğe başlayan Ka- ramanbey'in. sıyah- beyazb dönemin sı- nemasına damgasmı basan fılmlenni. yaş- lan 60'ın ûzerindeki ızleyicilerden pek azı anımsamaktadır. 1969'dan sonrayönetmenlik yapmayan. sadece tecimsel reklam Fılmleri çekıp. bel- gesellerle yetinen Karamanbey'm yapıtla- nnıtı çoğunun "kayip" olması nedeniyle televızyon ekranlanna da gelme olanağı bulunmuyordu. Bu yüzden. her bin yanm yüzyıl öncesinin toplum yaşantımıza tşık tutan bu filmler, bugünün kuşağı için birer "meçhur olarak kaldı. Çetin Karamanbey, ölûmüyle sanat dün- yamızda pek çok meslektaşmın uğradıgı ortak yazgıdan nasibını aldı. Yanm yüzyıl boyunca rüm yaşamını adadagı sinema ev- renıne sayısız yapıtlar vermesınin bedeli- ni "snunilmak¥ 'suıetiyleödemışoldu.Çe- şitlı sinema kuruluşlannın. derneklerinin hiçbiri. onlara ağabeyhk ustalık etmış Türk sinemasının bu yaşlı emekçısıne onur bor- cunu ödemek için bir etkınlikte bulunma- dı. Sansasyon ve ün peşinde koşan basmı- mız, anh şanlı televızyonlanmız olüm ha- benne kulaklannı tıkadılar. w Yeşilçaın''ın muhtan" sanıylajınılan sinema yazarı ar- kadaşımız Agah Özgüç telefon etmeseydı. Karamanbey'm ölümünden habenmız ol- mayacaktı. Sinema dünyasma başsağlığı dilerken Karamanbey'ın anısı önünde say- gıyla egilıyoruz. Türk sinemasının "geçiş dönemi"nin en tipık yönetmenlerinden olan Çetin Kara- manbey. 26 Ağustos 1922'de Çanakkale'de doğdu. Eski miHetvekıllerınden Kâzım Bey'ın oğlu, yönetmen Metin Erksan'm ağabeyı. görüntü yönetmenı Mengü Ye- ğjn'in de dayısıdır. Tülıpen (1956) ve Çiğ- âem (1964) adlı ikı çocuğu vardır. Vefa Li- sesi'ni bitırdikten sonra 1939'da yliksek ögrentm yapmak için Almanya'ya gıtme- ye hazırlanırken lkinci Dünya Savaşı'nm patlaması üzerine yurtdışına çıkamadı. Bir süre kabzımallık, tuzculuk, değirmencilik. manifaturacılık, gazetecılık. komısyoncu- luk gıbı çe- şıtli işlere gjrip çıktı. Ö y k ü l e r yazdı. 1944'te birkaç ar- kadaşıyla b i r l i k t e " K u r t FilnTı ku- rup "Ka- natlanan Gençlik" adlı bir ha- vacılık fıl- mine başladı. ama malı güçlükler yüzün- den yanm kaldı. tkı yıl sonra Ferdi Tayfur ve Âmenka'dan dönen Turgut N. Demi- rağ'a "Bir Dağ Masalı1 * filminde asıstan- lık yaptı. "Kanh Taşlar" fılminın yönetım anlaşmazlığı yuzünden And Film'den ay- rıldıktan sonra tpek Film ve Ses Fılm stüd- yolarında teknısyen, yönetmen yardımcı- lığı, dublaj yönetmenliginde bulundu. 1948'de "Silik Çehreter" filmiyle yönet- menliğe başladı. Bundan sonra Halk Fılm şırketme aile facialarını fılmleştıren en ağ- dalı melodramlar yaptı. I952'de Aslan FIIITM kurarak fılmlerınin çoğunu bu ya- pımevinde gerçekleştirdı. Fakat bunların arasında ses getiren, sınemasal yönden dü- zeylı yapıtlar ne yazık ki yoktu. Bu yüzdeti sınemadakı etkinlığı giderek azaldı. Kar- deşi Metın Erksanm toplumsal sinema çızgısınin dışında kaldı. En ıvi filmi. Re- fik Halit Karay uyarlaması "Çete" ve po- lısıye türünde "İstanbul Canavan." Çetin Karamanbey. yönetmenlik dışın- da senaryoculuk, dıyalog yazarlığı, dublaj çevıricılıği de yaptı. Çeşitli dergi ve gaze- telerde sinema konusunda yazılar yayım- ladı. 1972'den sonra da çok sayıda dokü- manter film çektı. Türkiye'de ılk kez **Pİ- yale*1 adlı bebek reklamı yapan bır karton filme imza attı. 1954 - 1981 arasında rad- yo oyun yazarlığı ve yönetmenlığı yaptı. 300 dolayında "radyofonik piyes r> ortaya koydu. Sinemayla ılgili hemen tüm der- neklerde görev aldı. 1946-1954 arasında Yerli Fılm Yapanlar Cemiyetı"nde bulundu. 1956"daTürkiye Fılm tmalcıleri Çemıye- ti'ntn kuruluşuna katıldı ve sekreterlıgını yaptı. Karamanbey'm sinema alanmdakı DUŞUNCEYE SAYGI en ilgınç çalışmaları ıse "yüdtz yaratma" türûnde oldu. Her filminde yenı bır oyun- cu "lanse" eden yönetmen. Neriman Kök- saL Nazım İnan. V ılmaz Duru, Avten Çan- kaya. Türkan Sülün, Şükran Özer, Suzan Ava gibı sanatçılan sınemaya kazandırdı. Fılmleri: 1947 - "Silik Çehreler", 1949 - "Yalan^, "Çete". 1951 - "Seni Unutma- dım". 1952-"BirKızBöyleDüşrü''," 4 Me- nuş ile Ibiş Anaforaılar Krah", 1953 - "Is- tanbulCana%an"-1954- "İki Ateş \rasin- da". 1955 - -Kanh Pınar". "Şeyh Ah- tnet'in Gözdesi". 1956 - "Fakir Kınn Kıs- meti". 1959 - "Merhametsiz Gençlik". "Eceline Susamışlar". 1960 u Alüi~, "Telfi Kurşun". 1962 - "Harmandalı Efem Ge- Byor". 1963 - "HarmandalıEfe'nin Intika- mı". 1967--'IçliKızFıında''. 1968-*Ya- şamakHaramOkhr. "MezanmMermer- den Olsun". "Zehirli Dudaklar". 1969 - "Ana Yüreği". 1970 - "Kafkas Şahinr. 1982 - "SultanhisarDestanr (3 bölumlük TV dızisi) Dokümanterfilmlerr. "Çelifin Hikâyesi", -Etibank". "Cumhuriyet Kö- >ü", "Modern Türkiye'de Sanayi", "Pet- ro>", "Türk - Irak Boru Hatu", "Kocaog- huı",''Fatih".''Mehterr MEMET FüAT Çorbada Tuz Adamın biri Ankara'da Mülkiyeliler Birliği'nin önü- ne Aziz Nesin'in kıtaplarını, fotoğraflarını yaymış. ortaya da büyük bir tencere koyup yanına "Sizin de çorbada tuzunuz butunsun!" yazmış. Bir yandan kıtaplan, fotoğraflan satıyor, bir yandan da Nesın Vakfı adına yardım topluyormuş... Yalnız çorbanın tuzunda değil dolandırıcılik, kitap- larla fotoğraflar da korsan... Hem yaratıcı, hem de girişımci bir adam, anlaşı- lan... Bir de oyunculuğu güçlü olanlar vardır... De Yayınevi'ndeyken birkaç kez oyunculuğu güç- !u dolandıncılarla karşılaşmıştım. Yoksulluğu kılığından bellı, başında kasket, ezik, sesi zor duyulan bir adam ağzının içinde geveter. • "Beni bilmem kım gönderdi, o sana yardım eder dedı..." Bilmem kim adı duyulmuş bir solcu, ama arkada- şım, hatta tanıdığım bile değil. Bana yardım etmem için herhangı bir kımseyi göndermesi olanaksız. Da- ha baştan bellı karşımda bir dolandıncı olduğu. Gene ağzının içinde başlar öyküsünü anlatmaya: Fabrikada gece bekçisiymiş. Nâzım Hikmet'in kita- btnı okurken görüp işten çtkarmışlar. Başka yerde de iş bulamamış. Bin yeni doğmuş iki çocuğu varmış. Kondu sahıbı de sıkıştınyormuş. İşte o bilmem kım benden kitap alıp sergi açma- sını, sattıkçagettrip parasını ödemesini söylemiş, "O sana yardım eder", demış. Saroyan'ın "Kımi Yoksul Insanlar" adlı bir öyküsü vardır. Bır kenar mahallede bakkal dükkânına gelen müşterıler anlatır... Neleri. nasıl aşırdıklannı... Çok sevdığım bir öykü... Böyle durumlarda hep o öykuyü anımsanm. Adam onca kafa patlatmış, ne dıyeceğini, nasıl di- yeceğinı, beni nasıl etkıleyeceğini tasartamış, kalkıp yayınevıne kadar gelmiş. karşımda oynuyor... Üstelik incelığe bakın, Nâzım Hikmet'in kitabını okurken yakalanıp ışten atılmış, geldiği yer ise o ki- tapları yayımlayan yayınevi... O yönde tek sözcük etmeden ışsızliğinin sorum- luluğunu bana yüklüyor... "Heryer tiyatrodur" der misin!.. tşte yazarı, yönet- meni, oyuncusuyla tek kışilik bir tıyatro... Sanatının karşılığmı kitap olarak ıstiyor... "Veririz... Ne yapalım..." Yalnız Nesin Vakfı'nın tenceresinde ış biraz deği- şik. O tencerenin çorbasını çocuklar içıyor, onların tu- zuna ortak olmaya kalkmak yakışmaz dolandınctlı- ğa!.. Her işin bir raconu var!.. Yoksa dolandıncılık da mı bozuldu!.. Korsan yayımcılann el attığı Aziz Nesın kitaplan da büyük çoğunluğuyla Nesin Vakfı'nın gelir kaynağı... lyı düşünmek gerekir... Korsan yayımcılıktan söz açmışken, Milli Eğ'rtım Bakanlığı'nın 1994'te bastırdığı bir kitaba da değine- lim. Krtabın adı. Orhan Veli Kanık (Hayatı, Sanatı ve Eserlerinden Seçmeleri). Yazarı: Bilge Ercilasun. Başta kısa bir önsöz, Şubat 1991 tarihü. Arkasın- dan şairin "hayatı, sanatı ve eserteri" üzerine 20 say- fa bir yazı; 112 sayfa şlirlennden, 60 sayfa düzyazı- lanndan seçmeler; sonda onun için yazılanlar, bibli- yografya, dızin derken, toplam 260 saytalık büyük boy bir kitap... Bibliyografyasına bakıyorum, Adam Yayınlan'nın yayımladığı Orhan Veli kıtaplannın hiçbiri yok. Bilindiği gibi, Bütün Şiırlen Adam Yayınlan'nca ilk olarak 198? yılında yayımlanmıştı. Eski basımlarda- ki inanılmaz yanlışlar düzettilerek yapılmışyepyeni bir basım... Ama Bilge Ercilasun, 1991 'de hazırianan. 1994'te yayımlanan Orhan Veli Kanık kitabının araştırmacısı, merak edip de Adam Yayınları basımını kanştırmak gereğini bile duymamış. Sonuç: Yalnız şiırlerde 142 yanlış... Noktalama, yazım. ara, sözcük, atlama, dize, sıralama yanlış- lan... Oysa hepsini düzeltmiştik bu yanlışlann. Bizim onca emeğimızi hiçe sayıp geriye dönmüş Bilge Ercilasun. Milli Eğitim Bakaniığı'nın bu yapıtı yaytmlamak için kimden izin aldığını, niçin yanlışlardan anndırılmış Adam Yayını basımlanndan yararlanılmadığını araş- tırdığımda ise şu gerçekle karşıiaştım: Milli Eğitim Bakanlığı böyle bır kitap yayımlamak istediğini şairin kalıtçılanna ya da Adam Yayınlan'na bildirıp izın al- mamıştı... Demek ki aynı hükümetin bir bakanlığı korsan yayınlan önlemek için Telrf Haklan Yasası'nı güncel- leştirmeye çalışırken. başka bir bakanlığı korsan yayın yapıyormuş... 4 Içiiîiizdeki Işık 100 Yaşında' Sergisi Kültür Servisi- Darülace- ze'nın kuruluşunun 100. yıl- dönümü nedeniyle, ^rtemis Sanat Merkezı'nde "Içımız- dekı Işık 100 Yaşında' adıy- la karma sergı açıldı. 100 sanatçının lOOyapıtıylaka- tıldığı sergu 18 kasıma ka- dar açık kalacak. Değerlen 2 vnılyon Lıra ile 350 mıtyon lıra arasında de- gışen eserlerın, sanatçıla- rından bir bölümü satış be- delınin tamamını dığerleri ise yansını derneğe bağışla- yacak Karma sergıde y apıt- lan yer alan ^anatçılar; Salıh Acar, Tamer Akakıncı, Tan- gül Akakıncı. Hasan Akçar. Nazan Akpınar. MuzafFer Akyoi. Gülay Alpay. Sadık Altınok. Güîer Aras. Mıne Arasan. Mehmet Arpacık. Mustafa Aslıer, Turgut Ata- lay, Nuray Aydoğdu. Hüse- yın Bıliştk. Mahmııt Boz- kurt, Binm Bozok, Fatma Bulut. Şeyho Bulut. Sevil Gankurtaran. Nurhan Çakm. Asuman Dağılan. Kadir De- mır, Artın Demırcı. Dilek Demırci. Ayten Yetı> Doğu. Çığdem Erbıl. Devnm Erbıl. Çansen Ercan.Nejat Erem. Gemıl Ergün. Özcan Ervar- dar. Leyla Gamsız. Ruzın Gerçın. Habib Gerez. Gla- udia Gıerschner. Gan Gök- nil. Güngör Güner. Bırse! Bosut Gürbüz. Tahsın Han- cıoğlu. Süknye Işık. Dılek Işıksel. Vlümtaz Işıngör. Remzi lren. Nasıp lyem. Nu- n tyem. Murat Kabukçuog- lu. Devabil Kara. Sev mç Ka- raca. Caner Karavıt. Lrsula Soltermann Katıpoğlu. Yu- suf Katipoğlu. Nuran Kes- kın. Maria Kıhçlıoğlu. Zekı Kıral, Emın Koç, Nur Ko- çak. Muhsin Kut, Bihrat Ma- v ıtan. Zıyatin Nune\. Işık Okşan, Tülin Onat. Gülsün Orhon. Hüseyin Özçoban. Ayşe Özel. Omit Öztiırk, Ka- mat Barkan Pajonk. Mehmet Pesen. Sevtap Pısak. Musta- fa Pılevnelı. Pemra Pılevne- h. Yavuz Pılevnelı, Türkan Sılay Rador. Knstin Saleri, Veli Sapaz. Nıhal Sıralar. Zeynep Sarıoğlu. Gonca Se- zer. Hale Sontaş. Makbule Sümer, Gönül Şen. Sabahat- tin Sen. Uğur Mıne Tamay, Çelalettın Tandoğdu. \ase- mın Sözer Tarakçıoğlu. Sü- leymanSaım Tekcan. Ünsal Toker, Esın Tükenmez. Ber- na Türemen, Alı ismaıl Tü- remen. Emel Vardar, Asu- man Varol, Marılyn Waisa- nen. E\a Wretas. Demet Yer- sel, Ayşen Yıldınm. Bengı- su Yıldırım, Burhan Yıldı- nm. Vural Yıldırım ve Salih Zekı'den oluşuyor. Sanatçı- lar sergiye tuvaî. kâgıt. pres- tuval. ipek üzerine uygula- nan resımler ve gravur. se- rigrafı. seramık. heykel ve vıtray çalışmalanyla katılı- yorlar. (Artemıs Sanat Mer- kezr.0212 232 09 20)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear