14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 EKİM 1995 CUMARTESİ 12 BIR KONU BIR KONUK Dünya Gazetesi sahibi ve Türkiye Gazete Sahipleri Birliği Başkanı Nezih Demirkent: Promosyon bedelîni okur ödüyor ünya Gazetesi ğ ^ m Sahibi ve m I Türkiye Gazete m M Sahipleri Birliği * -^ Başkanı Nezih Demirkent, "Türk halkının yüzde 60 'ı aptaldır " diyen yazar Aziz Nesin 'e hak verdiğini söyledi. Medyanın ve basının bugünkü durumıımı "vahim " olarak niteleyen Demirkent, "Bugiin toplumda saygınlık kazanmak, sınıf değiştirmek, güç kazanmak, Başbakan 'ın elini sıkmak isteyen nereden geldikleri tartışmalı birtakım insanlar çok kolayhkla gazete sahibi oluyorlar. Çalışanlar da buna tepki göstermiyor" dedi. Demirkenfle, geçen ay kitapçılarda satışa sunulan "Medya Medya" adh kitabının yayımlanması nedeniyle söyleştik. LEYLA TAVŞANOCLU - Son yıllarda Türkhe'de gazete patronları hep işadamlart oluyor. Siz ise gazetecilikten patronluğa terfı etmiş bir kişisiniz. Sizin için çelişkili bir durum olmuvor mu bu? DEMİRKENT - Benim hayatım bana szöre ilgınç. Ben zoraki patron oldum. fşten uzaklaştınlmak zorunda kalınca yapacağım iki şey \ardi. Ya gidip tekrar bir yerde çalışacaktım ya da kendı ışımi kuracaktım. Bır defa daha aynı darbeyi yememek için kendıme böyle bir iş kurdum. Kendi ölçeğim ıçinde yaşamaya çalışıyorum. Başka bir gazetede çalışsaydım, herhalde bu dünya anlayışımla orada da duramazdım. Dilım uzundu; birtakım şeylere karşı çıkar, kötü kişi olurdum. Onun için buna mecbur oldum. Ama mutlu değilim. Keşke ben de masanın öbür tarafındakı kişi olsaydım; ay başında personelin maaşını. kâğıt gre\ ınde kâğıdı nereden sağlayacağımı düşünmeseydım. Şu anda benim durumum daha da vahim. Küçük gazetelerin ihtiyaçlarını çözmek çok kolay. büyüklerin gücü \ar. Ama ortancalann hiçbir şeyleri yok. Ben ortada kaldım. Ben genel yaym müdürlüğü. yazıişleri müdürlüğü yaptığım dönemde gazetenin yayın politikasına uygun olmayan köşe yazılarını gazeteye koymayabiürdim. Ya da gazetecilik anlayışıma uygun haberleri, gazete patronu zorlasa bile tek sütun da olsa gazeteye koyardım. Eskiden benim gibı davranan çok gazeteci vardı. Şimdi hiçbir genel yayın müdürünün. patronun ısteğine. "Hayır" dediğini göımedim - Sizin. "Hayır" deme hakkınız var mıydı? DEMİRKENT - Elbette. O işin sorumlusu biziz. Eskiden gazeteler: sahipleri. yazarlanyla ünlüydüler. Şimdikı gazetelerin sahıplennı hıç kımse tanımıyor. Bugün gazeteler sahipleriyle özdeşleşemediklerı için kirnlik kazanamıyor. O zaman herkes her istedığıni yazıyor. Bazı arkadaşlar arabasını sollayan adamı, bazılan kendı özel hayatlannı. seks hayatlannı. bazılan da akşam yemeğinı kimle yediğini yazıyorlar. - Bir genel yayın miidürü bir süre önce, "Ben okuyucuya doğru haber \ermekle yükümlü değılim" dedi. Sizin bu sözlere tepkiniz ne oldu? DEMİRKENT - Onun adına a> ıp. Ama gazeteleri satın alanlann da tepki göstermesi lazım. Toplum bu tepkiyi göstermiyor. Bızim gazetecilik yaptığımız yıllarda, gazetede kan görülmesin tartışması yapılırdı. Bugün gazetelerde ınsanlan eğlendirme boyutu deöışti, haber verme boyutu yok oldu. İnsanlar istediklerini söylüyor. toplum da bunu algılıyor. O zaman mutlu. . - Bu arada tabak, çanak da alıyorlar. Beyaz, kahverengi eşya alıyoriar. DEMİRKENT- Bu arada hıç kımse tabak. çanağı kaça aldığını hesap etmiiyor. Bu tabak. çanağın belli bir bedelı. gazetelenn de belli satış fiyatlan var. Türkiye'de gazete fiyatlan. dünya fiyatlanna göre ucuz. Bana sorarsanız o maliyet hesaplanna baktığınızda gazeteler zaten verdikleri tabak. çanağın parasını okurlardan alıyor. Geçenlerde büyük bir grupla konuşuyordum. "Her gün bizim 4 bin 500-5 bin lira arasında promosyon bedelimiz var. Yani kupon sayısını beş binle çarparsanız o malın beddidir" dedıler. Demek istediğim, gazeteler daha ucuz olabılir. Ucuzluğa bakılmıyor. fiyat da arttınlıyor. Ama vatandaş tepki göstermiyor. Yani Türk toplumu duyarsız. Sivıl toplum örgütleri yok. Var olanlar fantaziy le meşgul. Türkiye. birtakım şeyleri yeni yeni algılıyor. Çevrecıliği ağaç dikmek sanıyor. Bu memlekette hayatında ağaç dikmemiş adamı da Çevre Bakanı yapıyorlar. Millet bundan da rahatsız olmuyor. Dünyada uzmanlık başladı. Birtakım uzman gruplar. artık dünyadaki politikaları yönlendiriyor. Bizde kargaşa var. Herkesin söylediği geçerli. Böyle olunca da birtakım olaylardaki ciddı boyutlan bulamıyoruz. Toplumda birtakım sıkıntılar \ar. Bunu eğıtime yüklemek de mümkün. Ama gazetelerin eğitici niteliği de \ar Iletişim organı olarak gazetenin benim hayatımı etkilemesı Eski bır gazeteci. bugün gazete patronu olan Nezih Demirkent medyanın, özellikle yazılı basının içinde bulunduğu durumdan rahatsız olduğunu belirtiyor. lazım. En basitinden meteoroloji haberlerinı düzgün vermeli ki sabah e\den çıkarken pardösümü alayım mı. almayayım mı bileyim. Trafik hakkında benı bilgılendirmeli. gitmem. ızlemem gereken olaylan bana bıldirmeli. Bilıyorsunuz. çok vahim bır olay oldu. Borsa kuruldu. Bu borsada fareler \e kurtlarla mücadele başladı. Birtakım gazetelerdekı borsa haberlennin maksatlı olduğu ortaya çıktı. Hayatiyetı olmayan kuruluşların kâğıtlanna yüksek pnm yaptınldı. Medya da buna alet oldu. Hatta bazı gazeteler, Sermaye Piyasası Kurulu'ndan uyan aldılar. Kâğıtlann değerlerini yükseltenler maddı kazanç sağladılar. ınsanlan aldattılar. Ama bu insanlar yine tepki göstermedi Yani aldatılmış olmaktan hıç de rahatsız değıller. Rahmetli .Aziz Nesin, Türk toplumu hakkında bazı sözler söyledi. Belkı oran tartışması yapılabilır. ama bunun doğruluğu tartışılmaz. - Yani Türk toplumunun bir bölümü aptaldır... DEMİRKENT - Evet O kesin. Rahatsızlığı. kendıne göre kuralı vok. Hedefleri belli değil. Türk insanı biray - sonra ne yapacağım tayiaetmiyor. Sabah kalkıyor. Su akıyorsa ya da alışkanlığı varsa yüzünü yıkıyor. Sonra ne olursa onu yapıyor. Hobisi yok. Işıne bağlı değil. Bir personelle konuşuyorsunuz. "Kaç para verirsüıiz'" diye soruyor. "Neişvapacağım" dıye sormuyor. Böyle bir yapıda da sermaye mıncık mıncık oynuyor. Medyada da oynuyor. Bunun sonucunda ortaya böyle bır yapı çıktı. Kural tanımayan bir toplumun kural tanımayan medyası da böyle oluyor. E Hiçbir okur tabak. çanağı kaça aldığını hesap etmiyor. Bu tabak çanağın belli bir bedeli. gazetelerin de belli satış fiyatlan var. Türkiye cle gazete fiyatları, dünya fiyatlanna göre ucuz. Bana sorarsanız o maliyet hesaplanna baktığınızda gazeteler zaten verdikleri tabak. çanağın parasını okurlardan alıyor. Geçenlerde büyük bir grupla konuşuyordum. "Bizim her gün 4 bin 500-5 bin lira arasında promosyon bedelimiz var. Yani kupon sayısını 5 binle çarparsanız o malın bedelidir" dediler. Demek istediğim. gazeteler daha ucuz olabilir. Ucuzluğa bakılmıyor. fiyat arttınlıyor. Ama vatandaş tepki göstermiyor. Türk toplumu duyarsız. - Gazeteler. adeta züccaciyecilik, beyaz eşyacüık. kahverengi eşyacılık yapiNorlar. Ama esas bu işleri vapanlar. gazeteleri haksız rekabete girdikleri için pek suçlamıyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? DEMİRKENT - Güya tepki göstenyorlar. Birkaç uydurma dernek tepki verivor. Onlann meslek örgütlerinin ayağa kalknıası lazım. Demek ki çoğu bundan rahatsız değil. Aynca kımse doğru olarak bır araştırma yapıp da -Bu kampanvaların sonucunda şu oldu" demıyor. O kampanyalarda kaç tane mal satıldığı da belli değil. Yani televizyon satışlannda düşüş oldu mu? Promosyona karşı olan gruplar da bunu ortaya çıkarmıyor. Çiinkü biz araştırmayı >evmı>oruz. Araştırmacı gazetecilik. insanı aydınlatıcı. perdenın gerısinde olup bitenleri yansıtıcı bir iştır. Tabiatıyla meslek kuruluşlannın hiçbir hareket içinde olmayışları. skiden gazeteler; sahipleri, yazarlanyla ünlüydüler. Bugün gazeteler sahipleriyle özdeşleşemedikleri için kimlik kazanamıyorlar. O zaman herkes her istediğini yazıyor. Bazı arkadaşlar arabasını sollayan adamı. bazılan kendi özel hayatlannı, bazılan da akşam yemeğini kiminle yediklerini yazıyorlar. ınsanlan yüreklendirıyor. Bu malların bir kısmı yurtdışından geliyor. bunlara döviz ödeniyor. Ben mes.legin tçinde olmama rağmen birtakım konularda bilgi sahibi değılim. Bılgınin kaynağına ulasmakta da sıkıntım var. Bütün sıkıntı. yıne maalesef Türkıye'de yeterlı uzman kişilerbulunmaması. - Medyanın ve basının geleceğini nasıl görüyorsunuz? DEMİRKENT- Ben Türkıyede 20 yıldan fazla zamandır Türkiye "de medya. ozellıkle yazılı basının kuruluşunda çarpıklık olduğunu söyleyen birisiyim. Artık dünyada. bır tek şehirde çıkıp bütün ülkeyı bilgiîendiren yayın organları sayıca çok azaldı. Bunların büyük bir bölümü de fıkır gazeteleri Türkiye "de olmayan birşey yerel gazetecilik. Ama şimdi şimdi yerel radyoculukla birlikte yerel gazetecilik başladı Çankın'da oturan bir insan. 365 gün aldığı gazetede Çankın'ya aıt haber bulamıyorsa o gazeteyi neden aldığını anlayamıyorum. Fransa gibı şoven bir ülkede şerel gazeteler çok güçlüdür Almanya'da mahalle bazında gazeteler çıkar. Bunun tek ıstisnası lngiltere'ydi. Basın Londraağırlıklıydı. Ama şimdi orada da yerel basın çok güçlendi Bir 1960"ta bız ıhtilalc karşı Güney Kore'dekı halk hareketlennı haber diye kullanırdık Şımdı. Fransa "da kamu ışçılennın bır günlük gre\ ı oldu O da kamu açıklannı kapatmak için hükümetin. işçi ücretlerinı dondurma karanna karşı vapıldı. Bu haber bızım gazetelerde yeralmadı bıle. Şu anda Türk-lş'ın benzeri bır olay Fran>a"da yaşanıyor. Bız yann gümriık bırlığıne. AB'ye gırdığınıiz zaman oradakı ışçıyle buradakı ışçının sorunlarının aynı olduğunu bılmek zorundayız. Arkadaşlanmız buradakı ışçı olayına karşı oldukları için Fransa"dakı olayı da görmüyorlar Yanı biz dünvayla hiç ilgılenmıyoruz. Eskiden gazetelerde dış haberler daha çok yer alırdı. Anadolu haberlerine daha çok yer verilirdi. Şimdi köşe yazarları ve kendilerinden söz eden insanların yerleri çoğaldı - Sizce bu köşe vazarlan okunuyor mu? DEMİRKENT-Okunmak baş'ka. bir de o yazılann yarar getırmesı başka. Ben ııerede görsem birTeme! fıkrası okuyorum. Son zamanlarda Temel fıkra>ı yazanlar çoğaldı. Burada önemlı bir nokta var. Lzmanlık alanında yazı yazan hiç kirnse kalmadı. Bclki haksizlık ediyorum Cç, beş kişi zamanlar Fransa'nın bır numaralı gazetesi olan France Soır. bugün kapanmak üzere. Çünkü artık ihtiyaca cevap veremez hale geldi. - Tiirkiye'de yerel gazete hareketinin gelişmemesinin nedeni sizce nedir? DEMİRKENT- Bunda sermayenin de çok büyük payı var. Birde çok çabuk sonuca gitmek ıstıyorlar. Yerel basın yapısı oluştuğu zaman Türkiye'de medy a kurtulur. Biz. daha önce Cağaloğlu'nda. şimdi de Ikitelli'de hükümeti yönetiyoruz. ya^alan çıkarıyor. trafıği yonlendiriyoruz ve İstanbul'a kar yağdığı zaman. "TürkheŞe kış geldr diyoruz. Bu yapının değişmesı lazım. Bızim gazetelenmiz uluslararasi çapta gazete de olamadılar. Bütün dünya globalleşiyor. bız dünya spor olaylarını bile izlemiyorıız. - Aslında Türk medyası, Türkiye bazında çok yerel kalmamış mı sizce? DEMİRKENT-Yerel ve kapalı kaldı demenı daha doğru. Petrol boru hartı haben. "zafer" diye verildi. Ben. bu zaferin ne olduğunu düşündüm. Zafer. bırisi Rusya"dan. birisi de Gürcıstan'dan çıkan petrolün gemilerle Boğaz"dan geçmesıdır. Boru hattı daha sonra güneye bağlanacakmış. Ama o ikincı fasıl Bız zaferden hoşlanıyoruz. Eskiden savaş mııhabırleri vardı. Bugün Batı gazetelerınde hâlâ Ortadoğu uzmanı gazeteciler var Türkiye'de dış yorumcu arkadaşlaıımız hangı alanda uzman diye baktığınıız zaman hepsı her alanda uzman. Bakın. haziranda İstanbul"da bır HABITAT toplantısı olacak. Bununla kım ılgileniyor'1 Hıç kım.se. O kadar ılgılenmıyor kı hükümet. "Haziran ayında secinı yaparım" dıvor. O kadar geniş çaplı bır tuplantı vapılacak, onca hükümet başkanı katılacak ve Türkıyede hükümet olmayacak. Hıç kımse bunu dü>ünmüyor. A>dınlarımız, ıletışımcilerımiz de bununla ilgilenmiyor. Bakın görürsünüz. bunu mayısın son haftasında ele alacağiz. Biz araştırmadan hoşlanmıyoruz, uzmanlığı sevmiyoruz. görevimızin ne olduğunu çok sağlıklı tartışmıyoruz. Toplumda bugün saygınlık kazanmak, sınıf değiştirmek. güç elde etmek. Başbakan'ın elini sıkmak isteyen nereden geldikleri tartışmalı birtakım insanlar. çok kolayhkla gazete sahibi oluyorlar. Çalışanlar da buna tepki göstermiyor. Fransa'da Hersant, Le Fıgaro gazetesinı satın aldığı zaman gazeteden toplu ıstıfalar oldu. Türkiye'de ıse daha fazla ne kadar alınz. diye bakıyorlar. Ben. artık bu ış vapılacak bır ış olmaktan çıktı diye bakıyorum. Şu anda gazetecilik mi yapılıyor. propaganda mı yapılıyor? Bız gazetecilik yaptığımız zaman okuru aydınlatmamız lazım. Bır de dışardan gelen sermaye kendine "bende" (kul) arar. Çalışanın işinı küçumser. O nedenle arkadaşlanmızı çok yüksek ücretler vererek emir kulu halıne getırmek çok kolay. Işın ilginci de bu adamlar işlerinden ayrılsalar bir başka gazetede benzer paralan alıyorlar. O zaman bir korkulannın olmaması. üst kademede kişilik kavgası yapacak güçleri olması lazım. Bunlar futbolcu gibi. Bugün A gazetesinden çıkanı B gazetesi daha yüksek fiyata alıyor. Bütün sorun, bugün gazetelerimizde bır personel politikası olmaması. Genel yayın müdürlüğü. editörlük. bu kavramlar o kadar kınldı kı... Ben istihbarat şeflennın çok özgün kişiler olduklannı sanmıyorum. Bir başka olay daha var. Şimdi köşe yazarlan muhabirliğe başladı. Genel yayın müdürleri yazarlık vapıyor. Bazı arkadaşlanm danlmasınlar ama bir genel yayın müdürünün her gün yazı yazması çok gerekli değil. - Siz \azivorsunuz... DEMİRKENT - Benim artık bir ıddiam kalmadı. Ben birikimlerimi aktanyorum. Aynca benim onlar kadar sorumluluğum yok. Onlar 600-700 bin kişıyle ülkeyi yönetmeye kalkıyorlar. Benimse ülkeyi yönetmeye fılan niyetım yok. Muhabir, yazar; yazar, muhabiroldu. Kavram kargaşası. insan kargaşası \ar bu işte. Medyanın birden fazla çarpıklığı var. - "Medya Medya" kitabını va/maııızdaki amaç neydi? DEMİRKENT - İnsanlar. bırikimlerıni yeni kuşaklara aktarmalıdır. Bunu da mümkün olduğunca somut olarak yapmalıdır. Ben anılanmı da yazdım. Ama anılarımı yayınladığım zaman kıyamet kopacagına. kendimi koruyamayacağıma inandığım için sıkıntım var. Kıtaptaki yazılan haftada bır gün kendi üslubum içinde olay diye yazıyordum. Osman Arolat'la Tank Dursun, "Bunu kitap yapalım" dediler. Aslında bunlann hepsi eski yazılar. Ama maalesef güncellikleri duruyor. Orada bir şey daha var. Yabancı ülkelerde gazetecilerin anılan değil, mesleki kitapları vardır. Benim anılanmı yazarken sıkıntım şu oldu: Bizim gazetelerimiz çok şahıs şirketleri olduklan için oradaki birtakım olayian net yazarsanız tepki alırsınız. Bır tarihte bir büyük gazetede (Hürriyet) çalıştığım zamanlar ynmurta fiyatları arttı diye haber yazdığım için gazete yönetimınden tepki aldım. "Nealakâsı \arr diye sorduğumda "Bizim yumurta şirketimiz var" cevabını aldım. Ben anılarımda herkesi isim vererek yazdım. Bunlan yayımlarsam çok tepki alınm, peyderpey söylediğim zaman o kadar büyük tepki almıyorum. Bu çıkan yazılann kitap haline gelmesinden sonra "Doğrucu Davut", "Fıkirieri Savunan Adam" haline gelışıme hayret ediyorum. Ama ben hayatım boyunca spor muhabıri, yazıişleri müdürü. genel yayın müdürü. patron. Cemıyet Başkanı olarak bunlan yaptım. Şu anda adını hatırlamadığım bır yazar, Le Monde gazetesi hakkında "Kâğıt KapJanlan" diye bir kitap yazdı Bızde de "Cumhuriyet OlayT, "Milliyet CMa>n" gibi kitaplar çıktı. Ama ondan öte bazı kişılerin. çalıştıkları gazetelerin içyüzlerını yazmalarını ısterim. Ya da bazı kişiler. bazı ınsanlan topluma tanıtsınlar. Ben bu insanları tanıyorum. ama toplum tanımıyor. Bizim görevimiz bılgılendırmekse ınsanlan bilgılendirmemiz lazım. POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Nerede On Paralar... Heyttt!.. Paradan gel paradan, düşmanlıklar kalk- sın aradan... En küçük para birimi beş para imiş, ama ben yetişemedım. İki beşlik. bir onluk edermiş. Ak- lım paraya erdiğinde mahalle bakkalından 10 para- ya bir karamela alırdım... En küçük şeker birimi ka- ramela, para birimi de bir onlukmuş (on para). Son- ra 20, 30, 40 paralar almış başını gitmiş. 40 para olunca durmuş. Çünkü 40 para, 1 kuruş ediyor. Değeri artmış mı eksilmiş mi, sorma! 40 para bir kuruş edince, 100 ku- ruş da olmuş mu sana bır lira!.. Bir lira da bir Osman- lı kaymesi etmez mı? Arada, Osmanlı Padişahı Ab- dülmecit in mecidiyesi var. Ondan sonra bir lira... Bır lira, beş lira, on lira birbirini izliyor. En büyük pa- ra birimi 100 (yüz) lıraydı. Paranın kupürieri uzun yıllar duraladı. Yüz liradan öte geçmiyordu. Bir binlik çok sonradır. Enflasyon olu- yordu, ama bız bılmiyorduk. Bırakın bizi, Başbakan İsmet Paşa bıle anılarında enflasyonu çok sonra öğ- rendiğini söyler. İsmet Paşa'nın enflasyonla savaşma- sı da şöyledır: "Bütçenin görünmeyen, gizli biryerine birazpara saklardım, çok gerektiğinde onu oradan çıkanr, bir derde çare ederdim." Enflasyonla savaşım böyle! Çarşıda. pazarda pahalılık karşısında, "Var mı bir çeyreğe iki patlıcan?" diye yakınanlar olurdu. iki çey- rege bir patlıcan, yahut bır çeyreğe iki patlıcan... Şimdi düşünüyorum, asker Dumlupınar, Sakarya ön- lerinde dövüşürken, para neden düşmüyor, neden enf- lasyon sözü edilmiyordu? Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın mali çizelgesi araştırılmıştır: enflasyonun etkisi altın- dadeğildır. "Paraylaparakazanma"yöntemini odö- nemin ekonomistleri bilmiyorlardı. Parayla onun için oynamıyorlardı. Bugün milyonluk kupürler var. Bura- ya karamelalardaki beş para, on para, bir kuruş, bir mecidiyeden geldik. İki milyonluk, iki buçuk milyon- luk, beş milyonluk kupürlerin basılacağı da söyleni- yor. Beş paradan başlarsan milyonu bulamazsın. Ama milyondan başlarsan katrilyon, trilyon, daha yukan- lara erişırsin! Bakın bunların sırasını bilmiyorum; sı- rasız rastgele bilgisiz yazıyorum. Parada bır ara rejim var. Adnan Menderes, ülke enflasyonun altında ezilirken, durmadan para basar- larken. ak para. kara para dalgalanırken, dolar akbor- sada 250 kuruş, karaborsada 500 kuruşken (kuruş- ları doğru yazıyorum) şöyle diyordu: "Her mahallede bir milyoner olacak!.." Şaşıyorduk, olur muydu? Daha beteri oldu. Aradan yıllar geçince her evde bir milyoner -daha- sı var-. her evde birkaç milyoner oldu. Milyonluk kâ- ğıt şimdi gazoz içmeye gıden çocuğun cebinde var. Para rejiminden sonra gelen rejim, baklayı ağzın- dan çıkardı: "Büyük rakamlan söylemeye alışacaksınız!" Gerçekten de "büyük rakamlan telaffuz etmeyi" beceremıyorsak da bütçe rakamlan arasında görü- yoruz. Bugün artık para sayan makinelerin kadran- ları toplamları yazmaya yetmiyor. Katrilyonlar... Trilyonlar... Dahası da vardır. Çocukluğumuzun beş paralıkları, on paralıkları ne- relerde kaldı? Enflasyonun da bir erdemi olacak! BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Söylenmesı ka- ba. çirkın ya da sa- kıncalı göriilen nes- nelerın. kavramla- nn. başka sözcük- lerle daha uygun bı- çımde anlatılması. 2/Atılmış. eğnlme- ye hazırlanmış, top biçiminde yün ya da pamuk... Tehlı- ke durumu. ımdat. yardım. 3/ Bır no- ta... Eskiden rama- zanlarda ıftardan sonra çocuklann ev e\ dolaşıp manı söy ley erek bahşış topla- ması. 4/Kütahya'nınbırilçe- sı... Yaratılmış olan bütün can- lılar. 5/Denızcilerinkigıbige- niş ve yatık yaka. 6/ Tutsak- lık... Çok istekli, çok heveslı. 7/Birmeyve... Yunan mitolo- jisindebüyücütannça 8/Os- manlılar zamanında vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahalı. 9/ Tantal elementının sımeesı... Tanntanımazhk YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çalı bülbülü de denılen ötücü bir kuş; 2/ Sakağı . Türk müzığınde bir makam. 3/Paramızı simgeleyen harfler... Be- lirtı. 4/Özerk...EskıMısır'dagüneştannsı. 5/Esknmdekul- lanılan üç silahtan biri... Namazda bırkıyam. bırrükû ve iki secdeden oluşan bölüm. 6/ Denizcilikte bir yükü güvenlık içinde ındirip kaldırmaya yarayan ınce halattan yapılmış kam- çı. II Marangozların dört köşe delık açmakta kullandıklan araç...İtarya Radyo-TelevızyonKurumu'nunsımgesi. 8/Baş- kalannın sırtından geçınen kımse. 9/ Trajedi ıle komedi arasında yer alan sahne yapıtı... Eski dilde göz. A L A B A N D A • R E M IL | E K E A K IS •K R O M N, E Y •J A Nj R • J | A B O N E •A M A N E J •K E L A D E ıfT M | F A N E •TB A D E T •M O N A L T S A OSMANİYE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994554 Davacı Zübeyır Tülüceoğlu vekili tatafından davalılar Nuri Bozdogan vs. aleyhine açılan tapu ıptali-tescıl davasının yapılan yargılamasında verılen ara kararı gereğince; Davalılar Gülfıdan Bozdogan (Erdoğan), Kazım Serdar Bozdogan. Gülsen Bozdogan, Döndü Bozdogan, Emıne Bozdogan, Adnan Bozdoğan'a dava dilekçesı teblığe göndenlmış. ancakadrestebulunamadıklanndantebligat yapılamamıştır. Emniyetçe de yapılan adres araştınnasında adresleri tespit edılemediğinden ılanen teblıgat yapılmasına karar verilmiştir. Davalılar Gülfıdan Bozdogan (Erdoğan). Kazım Serdar Bozdogan. Gülsen Bozdogan, Döndü Bozdogan, Emıne Bozdoğan, Adnan Bozdogan, davacı tarafından aleyhinize açılan tapu ıptali-tescil dav asının 30.11.1995 tanhinde saat 09.00'da vapılacak olan duruşmasında bızzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettırmeniz. aksi halde yargılamanın HL'MK'nin 509. maddesı gereğince yokluğunuzda yapılıp karar verileceğı hususunun dava dilekçesı yerıne kaım olmak üzere ılanen teblığ olunur. Basın: 49214 MANAVGAT 2. ASLI\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No- 1995 179 Esas 1995,164 Karar Antalya ılı. Manavgat ilçesi Kalemler Köyücilt no: 051. sayfa no: 72. kütük sıra no: 37'de nüfusa kayıtlı Mustafa Kemal ve Fatma kızı 16.3.1989 Nurşen MerveTuncer'in. Nurşen Merve olan ısminın iptalı ile HandeTuncer olarak mahkememızce diizeltilmesıne karar venlmiştır. 18.9.1995 Basın: 48847
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear