Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8OCAK1995PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Aydın
CANAN YÜCEL ERON AT
1
940yılı olmalı Bırpazarsa- cuklan yuzakı ve buyuk başan ıle bır
bahı Ankara ortaokullan- bütun operayı Madam Butterfly'ı sah-
mn bır sınıfindayız Karşı- nelıyorlar Mesude Çağiayan -Ço-ço-
mızda karatahta Duvarlar- san, Aydın Gün Pınkerton rolunde, ıkı-
daoğrencı ode^en Adnan sı de daha ılk oyunlannda gonullerde
Sa^gun'un çok seslendırdı- taht kuruyorlar Omrunde opera seyret-
940yılıolmalı Bırpazarsa-
bahı Ankara ortaokullan-
mn bır sınıfindayız Karşı-
mızda karatahta Duvarlar-
da oğrencı ode^ len Adnan
Sajgurf un çok seslendırdı-
ğı türkülenn ılk yorumunu dınlemek
ıçın bır avuç ınsan oradayız Sıralann
bınnde Mıllı Eğıtım Bakanı HasanÂli
Yücd ve eşı, arkada bır sırada da orta-
okul oğrencısı kızı Canan oturuyor
Saygun un oğrencısı Avdın Gün deora-
da Rabia Erler'ın soyledığı "Bebek"
turkusu hepımızı tanfsız duygulandın-
yor Bırbaşlangıçtırpaylaşılan
Başlangıçlann boyattığı \ıllar
I936'da kurulan Ankara Devlet Kon-
servaruvan'nın ılk mezunlannı \erme-
sıne vakıt \ar Yıne de oğrencıler mu-
samereler \e temsıller hazıdamaktan
gen kalmıyor Bınncı Neşnyat Kong-
resı'ne katılanlara 12 Mayıs 1939'da
bır musamere venyorlar
11 Ocak 1940'ta ılk talebe temsılın-
de Moliere'ın Gulunç Kıbarlar'ını oy-
nuyorlar Nısan ayında Turkıye'>e ge-
len, aralannda Marie Bell'ın de bulun-
dugu Comedıe Françaıse sanatçılanna
aynı oyunu sergılı>or ve buyuk beğenı
derlıyorlar
12Hazıran 1940Cuma Ankara Hal-
kevı'nde ıkıncı talebe temsılı Mo-
zart'ın tek perdelık operası Bastıen ve
Bastıenne sahnelenıyor RuhiSu Sıhır-
baz'ı, Aydın Gun çobanlardan bınnı
oynuyor Bır de Madam Butterfly-Bır
Japon kadının trajedısı-ıkıncı perde
(Daktılo edılmış programda bo>le ya-
zıyor) Tıyatro bolumu de Duverno-
is'nın Yalnız'ını oynuyor
1941 Nısan temsılı Program Pucci-
ni'nın Toska Operası'nın ıkıncı perde-
sı ıle GoMoni'nın 'Oteki Kadın' oyu-
nundan oluşuyor
1941 yılının 12 Hazıranı Turk ço-
memış gençlenmızın opera nedır bıl-
mez halkımızla buluşması, ınsanımıza
ılk hamlede operayı sevdırmelen ına-
nılmaz bır şeydı Halkevı dolup taşı-
yor, Butterfly 'a bır gıden bırkaç kez da-
ha gorrrteden yapamıyordu Maya tut-
muştu
Başan basında da yankısını buldu
Falih R- Atay, "Hadise dediğimiz
M.ButterfK Operası'nın Turkçeolarak
bir Turk orkestrası onunde, Tıirk sa-
natkârlar tarahndan ilkdefa oy nanma-
sı kadar inkılabımızın bır buyük mese-
lesının halledılmış olmasıdır" dıye va-
zıyor (1)
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "12
Haziran 1941 tarihinden beri Ankara
Halkevi'nde Madam Butterfry temsili
üe Turkıye'de, ilk defa olarak, lirik tiyat-
ro çığınnın temellen atılmış bulunuyor"
dıyor (2)
18 Nısan 1941 Cumartesı Beetho-
ven'ın 9'uncu Senfonısı'nın ılk çalını-
şı Savaşınateşlendortyanısarmış Bı-
zımkılenn sesı 'Ktıcaklaşın miryonlar"
dıye ortalığı ınletıyor Tenorumuz Ay-
dın solo soylüyor Adnan Saygun'un
Yunus Emre Oratoryosu'nun da ılk ça-
lınışında olduğu gıbı
H Âlı Yücel, konservatuvar ılk me-
zunlanna dıplomalannı venrken dıyor
kı "Birgıınbızüngibi butun insanüğın
idrak edeceğıne ınanmış bulunduğu-
muzTurk humanizmasının yep>eni bir
safhası devlet konservatuvannın bağ-
rından doğmaktadır."
12 Mayıs -18 Haziran 1943 Konser-
\atuvarda Bır Temsıl Bayramı Uç ko-
medı üç trajedı ve dort opera Evet üç
yılda dört opera Dıle kolay Şef Karl
Ebert bayramın kıtapçığında bakın ne
dıyor "Bugün yeryüzunde talebeleriy-
le on büyfik eseri bir arada hazırlayıp
tamamivle kurulınıış bir tiyatro gibioy-
nayabilecek başka bir konservatuvar
bulunamaz."
Aydın Gun Smetana'nın 'Saülmış
Nişanlı' Operası'nda da başrolde Ama
sıra başka tenora geldığınde bızımle
koroda soylüyordu Bu butun solıstler
ıçın geçerhydı Ne onemı var, perdenın
ıç tarafında bır can şenlığı paylaşılıyor-
du
Sahne şefı Ebert, oyun başlamadan
herkesı, her şeyı denetledıkten sonra
perde kanatlannın kavuştuğu yere ge-
lır Soluklann kesıldığı, bıryogun bek-
lemenın başladığı. ışıklann ve bakışla-
nn bu guzelım ınsanın yuzünde odak-
landığı sıra (u\ertur çalınmaya başla-
mıştır) yere eğılır. doşemeye bırkaç kez
vurur Butün sahneyı kuçaklarcasına
kollannı yana açaraİc dogrulur \e_son-
ra ellennı yureğınde kav uşturur Öyle-
ceveusulcakulısegeçer Işteoanoyu-
nun kalbı gumburdemeye başlar, perde
açılırdı
*\ydın Gun, bırbınnden değerlı Turk
hocalannın yanı sıra, başta Ebert ol-
mak ûzere, Hitler faşızmmden kaçıp
Turkıye'ye sığınmış Alman hocalann
oğrencısı, yetışmesınde Adana Halke-
vı'nde geçırdığı yıllann da önetnlı bır
payı var Konservatuvan bıtınnce sah-
ne çalışmalanna ek olarak, Yucel'ın
onu Hasanoğlan Kov Enstıtusu'ndeşan
oğretmenı olarak görevlendırmesının
de olumlu etkılen olmalı
1959 yılında Azra \e Aydın Gun
Devlet Operası'ndan aynlarak Istan-
bul'a gelırler tstanbul'da opera kur-
maktır nıyetlen 8 Kasım 1959 Pazar.
gazetede resımlen ve Selmi Andak ıle
söyleşılen yayımlanır "Operayı kur-
mak için her şeyin çaresi bulunabılır.
abartılı rakamlara gerek >ok. Her şev-
den önce sanat aşkı ve çalışma azmi ye-
ter."
Yucel de yazıyı ozenle ve baba sev-
gısıyle kesıp saklar
İsmetİnönıi. Sarılmış Nişanlı Opera-
sı'nın ılk oynanışında 'Maarif Yekili,
çocuklannızla oğiinün' dememış mıy-
^ ( 1 5 111 l943Halkevı)
Kurtuluşumuzun dusturu yoktan var
etmek değıl mı9
Cumhunyet tıyatro ve
operasını bu yaratıcı coşku ve başarma
azmı ıle ınançla, özvenyle kendını sa-
natına adamış emekçı sanatçılanmız
kurdu
Istanbul Festıvalı de aynı sanat aşkı
ve çalışma azmıyle başladı 20 yıl bo-
yunca olamaz gıbı gorunen şeyter ger-
çekleştı Festıval son çeyrek yuzyılda
yurdumuzun en başanlı kultur ola>la-
nnın başında gelıyor Dınlemev ı duşle-
yemeyeceğımız sanatçılan karşımızda
bulduk Istanbul, ^ydın'ın sayesınde
unutulmazgunlervaşadı HeleAyaln-
nı'de yaşadıklanmız Daha gınşte bır
buyu sarar ınsanı Pavlaştığımız sesler
kubbelenn karmanlannda yankılandık-
ça dunyanm başka hıçbır yennde onca
guzellığın bır araya gelemeyeceğını
böylesıne bırmutluluğun yaşanama>a-
cağinı duşunursunuz
Azra ıle Avdın yan yana ıkı butun, ıkı
elın bır guzel sesı Sevgılı dostlanm,
butun sanat sevenlenn dostlan Etkın-
lıklenn gınşınde onlan görmesenız bı-
le varlıklannı duyumsarsınız Aydın
kımseyı ne karşılar, ne geçınr Çunku
oışının başında bır adamdır Hergore-
vınıdeoylesahıplenır C R ReySalo-
nu'na da a>nı ıklımı taşıdı
Istanbul Kultür ve Sanat Vakfı nın
genel mudurü olarak her yıl bırbınnden
duşundurucu demeçler venrdı (Bır
araya getınlıp basılsa ) Celal İJster'e
açıklamasında dıyor kı
"Bakanlık, kultiır politikası üreten
değii, yardımcı olan. ortam hazırlayan
kuruluştur. Buna ulaşmanın en emin
yolu ise katılımcı ve çoğulcu demokra-
siye inanmaktır. ^ aratKi duşunceyi ön-
goren bır kulrur-sanat felsefesıne veeği-
tim polıtıkasına gereksınım vardır."
"Kultur-sanat politikası deyimi yeri-
ne, kultur-sanat felsefesı dey unıni tercih
ederim." (Cumhunyet 11 Haziran
1989)
Atatürk'un 1934 yılında topladığı
muzık kurulundan 54 yıl sonra Anka-
ra'da 14 Haziran 1988'de toplanan ılk
muzık kongresıne sunduğu bıldınde
Avdın Gun.
"Kultur ve sanat ortamına bakrığı-
mızda görûnen, iç karartıcı bozulma ve
çökuşmedir. Manzara korkutucudur.
Hayal kıncıdır. Kulturel-sanatsal vaşa-
mımız urkutucu bir kalitesuiiğin ve so-
rumsuzluğun işgalı altındadır"* dıye fer-
yat edıvor "Sanatı kendı hak ettiği ye-
re koymak zorundayız. Sanattan vaz-
geçmek insandan vazge^mekrir" dıyor
Ko^eklemeler hep oldu oluyor da
Nerelerden ne vazık kı, nerelere gel-
dık Vakıt kaybettık, ama umudumuzu,
hayır
lşın demetı başlangıçlar, ne deneme-
dır ne sınama Urunlerı de numunelık
değıldır'Önce'nınıtıcıgucunuyuklen-
dığı ıçınbaşlayabılmıştır Çok uzaklar-
dan kultur tortularını önune katarak
gelmış herbın kendı yorungesındeçok
uzaklaragıdecektır Nöbetı bırakan sur-
durecek olana bağlanacak, ortalığı a>-
dınlatarak bürecektır Evet desek de su-
recektır, hayır desek de surecektır
Başlangıçlann yollannı ışık yılıyla
mı ölçelım dersınız9
Umutlara umut katıyor, A>dın Gun'e
yenı gorevınde 'Günaydın'demek ıçın
sabırsız beklıyoruz
(1)' Bır Temsıl' Guzel Sanatlar der-
gısı \ o 3. 1941 ılk teşnn sayfa 29,
(2) 'B\r Sanat Hadısesı' Guzel Sanat-
lar dergısıNo 3 1941 Ilk Teşnn sayfa
31
ARADA BIR
CİHAT VYSALMımar, Yüksek Muhendıs
Kelebeklep Yok Olmayacak!
Edebıyatımızın yuz akı Vedat Günyol 'Yalnızlık Uzenne'
adlı yazısında "Dun, pek uzaklarda olmayan bır markete
gıderken, bır duvar kıyısında elvan elvan renklı, kırmızılı,
yeşıllı, sanlı, sıyahlı bır ufacık kelebek ılıştı gozume, yenn-
den yurdundan kopmuş yalnıztığın pençesınde kıvra-
nan " dıyordu Kelebeğın yalnızlığı, uçuşunun şıırsellı-
ğınde ınsana bır yandan kendı yabancılaşmasını, kendı
yalnızlığını hatırlatırken, bır yandan yaşama sevıncı, dığer
yandan huzun doludur Yazar ozetle "Ben yalnızlığı bırkü-
çukkelebektegonıp duygulandım"dıyor Yazılan bır mek-
tubun ıçınde geçen ve ağırlıklı olarak gurbetı anlatmak
ıçın kullanılan bu cumle bende nıce çağnşımlaryarattı Gu-
numüzun çevre sorunlan ıçınde yer alan kelebeğın dramı
belleğımızde yennı ınsanlara bırakıyor hemen Başta kent
çevresı oimak uzere her turiu çevre koşulunun kotuleşme-
sryle kelebek ıle ınsanın yok oluşu ve çaresızlığı ortakla-
şa
20 yuzyılda ınsanoğlunun yarattığı salt tuketıme daya-
lı buyume kulturu dunyanın doğal kaynaklannı yok edıyor
Olan bıtenı, çevrecı ve yeşıl dunya sloganlarından daha
kapsamlı kavrarnamız gerekıyor Çunku doğal kaynaklar
bır yandan ınsanın yaşamı ıçın gereklı yaşamsal varlıklar,
dığer yandan ınsana ınsanlığını hatırlatan tarıhsel ve kul-
turel bırıkımler kalıntılar, yanı ınsanoğlunun geçmışıdır
Medyanın, ınsanlan hıpnotıze edılmtş tzleyıcıler halıne
getırmesı çevrecı yaklaşımda ağırlığınca ve konunun one-
mıne yakışır bıçımde ıştenemedı Bu nedenle yeşıl hare-
ket henuz medyanın aşıladığı bır çeşıt doğa belgeselı ro-
mantızmı goruntusunu aşamadı Nedense, pek kolkola
gıdıyorlar
Gorunen odur kı ınsanoğlunun gunumuzde yaşadığı en
acımasız gerçek, uretımm yada uretmenın, ıhtıyaçlan kar-
şılama amacı unutulmuş, fena halde çarpıtılmış, elbırlığıy-
fe amaç dışı bıçımlere donuşturulmuş olmasıdır Bunun so-
nucunda toplumun butun kurumlan amaçlan dışındakı
bırçok ışı amaç halıne donuşturmuşlerdır Bunun ıçın ıha-
leler sağlıksız odeme ılışkılerı sağlıksız, yapı uretımı sağ-
lıksız ve sonuçta yapılan yapılar sağlıksız olmaktadır Ya-
pıların mımarlar ve muhendıslertarafından kullanma ama-
cına ve yapılabılırlığe uygun olarak tasarlandığı kuşkulu-
dur Toplumsal ılışkıler, her kesımın (farklı oranlarda olmak
uzere) katkılanyla kırlenmıştır Bu durumu belırleyıp, du-
zeltmesını bekledığımız kurumlar da kırlenmeden payını
almışlardır
Mİrtlu olma çabasındakı herkes kendını kandırarak mut-
lu (') olmayı kabullenmışler ve bu çarpık duyguların bağım-
lısı durumuna duşmuşlerdır Bu nedenle ne yazık kı, or-
gutleramaçlarının ve umutların gensınde kalmışlardır Unı-
versıteler ve eğıtım kurumlan da olanaksızlıklan ve sustu-
rulmuşluklanyla amaçlannı gerçekleştıremez durumdadır
Bu durumdan kurtulmanın yolu duşuncenın mevcut kan-
dırmacalardan ve kırlenmeden kurtulmasıdır Duşunce
dunyamızın nıtelığının yukseltılmesı, yaygınlaştırılması ve
gehştırılmesıdır Yaşamın gelıştırılmesının anahtarı, duşun-
cenın her alanda ozgurleşmesıdır
Sozunu ettığım sorunlar, hızlı bır butunleşme surecı ya-
şanan dunyamızda, uç aşağı beş yukan, ınsanlığın ortak
sorunlandır Bunları aşacak yolların bulunacağına ınanıyo-
rum Bugun yapılması gereken, gelecek 20, 30 hatta 50
yıl sonrasının toplumunu oluşturacak sağlıkh duşuncele-
rınvehedeflenntemellendırılmesıdır Bunun ıçın "şımdısı-
rası mı bunu duşünmenın" demek gafletıne duşulmeme-
lıdır Insanı ınsan yapan en onemlı ozellığın, bunlan duşu-
nebılmek, yannı planlayabılmek ve bunu gerçekleştırmek
olduğuna tarıh tanıktır Bız de tanık olacağız Kelebekler
yok olmayacak.
Kültür-sanat ve totaliter düşünce...
AYNUR SOYDAN Istanbul Umversıtesı AÎİTE (Amştırma Oorevlısı)
Ç
agımızın otonter ve totalıter
ıdeolojılennın toplumların bu-
nalımlı donemlennde yaygın-
laşıp egemen olduklan bılınen
bır olgudur Boyle donemlerde
yaşanan ekonomık bunalım ve
bunun sonucu olarak toplumsal vapıda olu-
şan değer sarsıntısı, bıreylen çeşıtlı arayış-
lara yoneltır Bu aşamada bınlen bu arayışı
fark eder ve topluma yenı bır değer sıstemı
sunar Sunulan bu yenı sıstem, bıreylenn
kımlık arayışlanna. bır topluluğa aıt olma
ozlemlerıne ve ruhsal doyumsuzluklarına
yanıt verdığı olçude kıtlelerce benımsenebı-
hr Otonter duşunceye yonelım, toplumun
geçmışte aldığı yaralann buyukluğü olçu-
sunde gerçekleşecektır Çunku kendılennı
yaralı, guçsuz ve aşağılanmış hısseden bırey-
İenn kendılennın yenne duşunecek ve karar
verecekbırotontevebağlanmaeğılımlenol-
dukça guçludur
20 yuzyılın buyuk salgını olarak nıtele-
nen ve oncelıkle Itarya'da kurulan ve Alman-
ya başta olmak uzere Avrupa'nın buyuk bo-
lumune yayılan otonter ve totalıter s>ıstem-
ler, ışte bu koşullar altında doğmuş ve yuk-
selmışlerdır Son yıllarda da ulkemızde ya-
şanan ekonomık bunalım değer sarsıntısı ve
bunun sonucunda oluşan çaresızlık, toplum-
da bır karmaşa yaratmış ve bıreylen yenı
arayışlara ıtmıştır Ulkeyı dınsel kurallarla
yonetmeyı amaçlayan partının yukselışı de
bu arayışın bır sonucu olarak gerçekleşmış-
tır Soz konusu partının ışını çeşıtlı ıktıdar-
lar ve darbecılerce uygulanan dınsel somu-
rupolıtıkalannın kolay laştırdığı da goz ardı
edılemez Partı de bu potansıyelı değerlen-
dırmış ve savunduğu şerıatçı duşuncenın
temsılcılennın yerel yonetımlere egemen ol-
masını sağlamıştır
Totalıtanzm gıbı bıreylenn yaşamlannın
her kesıtını denetlemevı ve yonlendırmeyı
amaçlayan şenatçı duşunce, "adıl duzen' gı-
bı kulağa hoş gelen soylemle etkınlıgını ge-
lıştırme çabasındadır Amaç, dın somurü-
suy le toplumun yuzyıllara yayılan gelışımı-
nı durdurup uyumlu. ıtaatkâr, kolay yönetı-
len ve yaşamının her kesıtıne egemen olu-
nacak bırbınne benzer bıreyler yaratmaktır
Bu turden bır amacın varlığmı çeşıtlı demeç-
ler, kararlar ve uygulamalar açıkça ortaya
koymakta Şenat düzenı kurma ozlemınde-
kı guç sahıplennın 'sanatın ıçıne tukurmek-
le' ışe başladıklan bılınmekte Aynı duzlem-
dekı dığer güç sahıplen de ınsanı bır avnca-
lığın belırtısı olan sanatsal v e kulturel etkın-
lığe yonelık engellemelerde bulunmayı sur-
durmekteler Bu arada çeşıtlı duzlemlerde
kımı aydınlarla uzlaşma yaparak kendılen-
ne demokrat bır goruntu vermeyı de ıhmal
etmemekteler Ancak bılınmehdır kı totalı-
ter duşuncenın egemen olması durumunda
geçmıştekı uzlaşmalann hıçbır onemı kal-
mayacaktır Belırtıler ortadadır, guç sahıbı
şenatçı duşunce temsılcılen kendılen gıbı
duşunmeyen kultur ve sanat ınsanlarının et-
kınlıklenne ızın veımemeye şımdıden baş-
lamışlardır Aydın Gün'un gorevden aynl-
mak zorunda kalmasının ardından ÇelikGü-
lersoy un da etkınhğı bır gerekçeyle durdu-
rtılmuştur Soz konusu kışılerın kultur v e sa-
nata katkıda bulunan gerçek avdmlar olma-
larının otesındebır "olumsuzluklan
r
'bulun-
mamakta Ancak totalıter duşunce yanlılan,
sanatsal ve kulturel etkınlığın yalnızca ınsa-
na aıt. onu gelıştıren v e farklılaştıran bır e\-
lem oiduğunun bılıncındeler Sanat ve kul-
turle yoğrulmuş bu yolla bellı bır doygun-
luğa ulaşmış ınsanlann yönlendınlmesının
guç olacağını da bıldıklennden sanat ve kul-
tur ınsanlarını etkısızleştırmeye çalışmakta-
lar Yaşadığımız toplum tum eksıklıklenne
karşın bellı bır gelışım duzeyını yakalamış
ve çeşıtlı otonter yönetım deneyımlennı de
y aşamış olduğundan dınsel kılıflı dı olsa ye-
nı bır baskıcı sısteme kolayca boyun efrne-
yecektır Ancak bu aşamada aydınlar da sus-
kunluğu bırakıp olumsuzluklara gereken
tepkıyı vererek ışlev lenne uygun davranmak
zorundadırlar Bunu yapmamalan, gelecek
kuşaklann yargılanna boyun eğmek anla-
mına gelecektır
PENCERE
8) 1917 Devrimi ve Sol...
Meksıka, neolıberalızmın hazır reçetesını yutarak,
1982 den bu yana çırpınıp duran bır ulke' Bır ara lyıleştr
gıbı olmuştu, dunyaya ornek gosterılıyordu, 900'ü aşkın
KlTını ozelleştırmıştı, PTT'nın Tsı, 18 kamu bankası, ha-
vayolları, vb derken ekonomı tepetaklak oldu, dış odeme
açığı 30 mılyar dolar Meksıka parası "peso' da yuzde 40
devaluasyon.dahadaneler' Budurumdaneyapılır? Ne
yapılacağı bellı1
Kemer sıkılır onlemler alınır, değıl mP
Atınalı unlu yasa yapıcı Drakon'dan once eskı Yunan'da
yazılı yasa yoktu, soyluların buyurganlığı geçerlıydı Dra-
kon, sıteye hukuk duzenı getırecek yasaları hazırladı, ama
oylesıne gaddar davrandı kı, o gunden ben ne zaman bır
ulkede halkın sırtına ağır koşullar bındınlse, Drakon anım-
sanır oldu Le Monde gazetesı de 3 ocak gunu attığı man-
şette Başkan Ernesto Zedillo'nun Meksıka'ya uygulaya-
cağı kemer sıkma programını "Drakonyen" dıye nıtelryor.
Oysa alınacak onlemlere hepımız çoktan aşınayız Başkan
halktan ozven ıstıyor, IMF ışe karışıyor, ABD'nın patronlu-
ğunda kesenın ağzı açılıyor Meksıka'ya, yenıden borçlan-
ma olanaklan sağlanıyor
Meksıka, neolıberalızmın şamptyonluğunda ornek ulke
gostenlırken bırden buyuk kayıplara uğradı
Pekı, kım kazandı?
Bılım çok hızlı gelışıyor Lavoisîer'nın unlu yasasını al-
tust eden gelışmeler olduğunu belırten yazılar okuyorum;
ama, yıne'de bın kaybettı mı, bırı kazanır.
Kaybedenı btlıyoruz . /
Kım o 7
Zapatısta1
Emilıano Zapata 20'ncı yuzyılın başında Meksıka'dakı
koylu ayaklanmasının onden (Holıvut'ta Marion Brando
etkılı bır fılmle Zapata'yı canlandırmıştı) Geçen yıl başkal-
dıran Meksıkalı koylulere de "Zapatısta" denıyor Geçmı-
şe doğru uzanırsak, somuruye başkaldıranların adları zın-
cırleme bırbınne eklenır, Isa'dan once 71 'de olen Sparta-
küs'e değın uzanır Arada kımler var? Saymakla bıtmez1
Çoğu yenılmıştır, asdmıştır, yok edılmıştır
Tanh haksızlann yengılen, haklılann yenılgılenyle doludur
Haklı olan hep başarıya ulaşsa tarıh oluşmazdı Somuru-
ye başkaldıranların yuzu suyu hurmetıne, ınsanlık geçmış-
ten geleceğe aydınlanıyor Meksıka'da Zapatıstaları ezıp
suyunu ıçmek, Amerıka'nın ışıdır
Koskoca Sovyetler bıle "Soğuk Savaş "ta çokerek tuz ile
buz olmadı mı9
.
Oysa ne guzel başlamıştı öyku Lenin, mazlumlann
başkaldırısında onderdı 1917 Devnmı'nde "kızıl bayrak"
ınsanlann ve halklann eşıtlığını dıle getınyordu, ama, hıç-
bır şey sanıldığınca kolay değıldı "Sovyet modelı" de "Pa-
ns Komunu"r\ur\ yanına bır deneyım dıye yazıldı Bu de-
mek değıldır kı sosyalızm gundemden kalktı'
Hayır'
Sosyalızm, Aydınlanma'nın urunudur, 1917 Devrımı As-
ya'da çok onemlı atılımlara yol açtı, Orta Asya'dakı Turk
toplumlarını şenatçılıktan koparıp laıklıkyolunda eğıttı Bu-
gun Turan'da laık Turkıye Cumhurıyetı modehnı benımse-
mek ısteyen guçler yonetımlennı surdurebılıyorlarsa, dev-
nme çok şey borçluyuz demektır
•
Turkıye, en buyuk sol atılımını, padışahlığı ve hılafetı ta-
nhe gomerek ve laık cumhunyett kurarak gerçekleştırdı O
donemde Mustafa Kemal'den "Sovyet modelı sosya-
lızm" bekleyenler de çıkmıştır Bolşevıklerın elçısı Aralof,
bunu apaçık Ataturk'e onermıştır, ama, aldığı yanıt
- Bızım koşullanmız sızınkınden ayndır
1923 Devnmı kendıne ozgudur, 1789'un sıyasal,
1917'nın sosyal ıçenklerınden esınlenmış ve etkılenmıştır,
ama, bağımsız bır devrımdır Turkıye solunun 1917'ye ba-
kışı, Meksıka'dakı Zapata'ya ya da Roma'dakı Sparta-
kus'e yaklaşımın bılımsel açısına yerieşır
Yeryüzunde somuru bıtmedıkçe, somuruye karşı sava-
şım da bıtmeyecek
Sol, dunya tanhınde somuruye karşı savaşımların dene-
yımlennı tartarak Anadolu'ya ozgu kuramını oluşturacak-
tır, dunya buyuk sefaletlerle buyuk zengınlıklenn çelışkısın-
de kıvranıyor, yeryuzundekı huzursuzluk, kan, ateş, sava-
şa karşı çare aramak, ınsanlığın vazgeçılmez gorevı, ılk
çağlardan ben suregelen doğal gudusudur
TARTIŞMA
Mumları söndürmeyin, bırakın özgürce yansm.,.
nıversıtelerde
U
başlayan oğretım
elemanlannın
eylemlen her ne
kadar medya
tarafından salt
"ucret arüşı" ıstemı olarak
göstenlse de konunun
temelınde yatan, ıktıdar ve
karşısındakı guçler arasındakı
çelışkıdır Tanhın her
donemınde karşı karşıya
geldığımız bu çelışkı, bır yay
gıbı genlıyor ve gevşıyor
Polıtıkacının karşısındakıne
bakış açısı, onu bır amaç değıl
bır araç olarak görmedır
Polıtıkacı ıçın onemlı olan
bılım değıl, bılımın ona
sağlayacağı çıkardır Bezırgân
bakış açısının, polıtıkacıdan
ınsanımıza yayılması ıse
korkunç bır hızla surüyor
Geçenlerde Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'ın "Oğretim
îıyelen maddi sıkıntılar dışuıda
kendilerinı hur hissetmedikleri
takdirde bunu açık bir şekilde
söylemeüdirler... Eğer yazana
çizene kanşan varsa, onu da
soylesinler" sozlennı okuyunca
Sayın Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'ın yaşadığı
ve en ust makamında yer aldığı
Turkıye'de duşunce suçundan
öturu ıçende olanlardan
habennın olmadığını
düşundum L'stelık bunlar
arasında bılım adamlan da var
Suskunluğu onuruna
yedıremeyen bılım adamlannın
yanı sıra yazar, yayıncı,
gazetecı de Otuzbeş yıl önce
1959 ekımınde "Aydın
duşmanlığı" adlı yazısında
Haldun Taner "Demokrasiyi
bir oy tutan dolayısrvla avam
egemenlığı anlamına alanlar
için aydının butun oneml, ateş
olsan curmun kadar yer
yakarsın hesabu oy sandığına
atacağı bir tek oy pusulasından
oteye geçmez. On umminin
(okur yazar olmayanın) bir
profesonı aanlıkta
bırakabildigi geri ulketerde
iktidann profesbre hoş
görunmeyi bırakıp, ümmileri
avlamaya kalkışmasında sadece
riyazi bir mantık vardır. Bu
mantığın gemisine binince,
gelsın artik din alanında
laiklikle. devruncilikle
bağdaşdırılamayacak tavizler.
Kultur alanında ucuz zevklere
tempo tutmalar. pıyasa
alanında seçmen avlamaya
yonelmiş yaranıcı icraat~ Her
ne hikmetse Turk iktidarlan
oldum bittinı aydını kendilerine
düşman say mış. okullar
olmasay dı, bakın maarifı ne
güzel kİare ederdim diye
hayıflanan Haşim Paşa misali.
'Şu ukala aydınlar
olmasa'vnrdu daha ivi idare
edeceklerini sanıp durmuşlar"
dıyor Demek kı zaman
değışıyorama zıhnıyetımız
değışmıyor Haldun Taner'ın
parmak bastığı bır konu da ust
kattakılenn, aydını adam yenne
koymamalan uygulaması
"Koy lunun gonlunu hoş etmek
için, tûccann çıkannı gozetmek
için, zenginin otomobilini yurda
rahat sokabilmesi, vatandaşın
bol bol tskoç viskisi içebilmesi
için sayılı dov izimizi cömertçe
harcamaktan çekinmeyen
hukümetimİA bir çol sessizliği
ve hareketsizliği içındeki kultur
çevremızde aydının tek gıdası
olan vabancı kitabı ucuz, ucuzu
geçtik karaborsa fı> atından
aşağı ıthal etme konusunda en
kuçuk bir çabayı luzumsuz
saymakta direnmiştir." Bu
sozlen 35 yıl once yazan
Haldun Taner aramızdan
aynldı Ona, Turkıye'de dıle
getırdığınız bu konu çozüme
kavuştudıyememekne acı Bır
ampul mum dıye bılınır
Ulkeler de ampuller gıbıdır
Turkıye'de o kadar az mum
yanıyor kı, aydmlıktan
korkanlar da mumlan bır bır
sondurmeye çalışıyor
Korkanm kı bır gun Turkıye
karanlıkta kalıvenr Mumlan
sondurmeyın, mumlan bırakın,
ozgurce yansın fCaranlıklarda
at oynatanlar bellı olsun
YaşarÖztürk/Sıhfke
"Fr "nın, Jtal "nın, !sp 'nınvePort "nın konuşulduğu
ülkelerdekı fırmalarla terahan kendı dıllennde, hıç
olmazsa Fr yazışma yapmak çok onemlıdır Fr, Ing,
Ital veîsp bılençokdenevımlı.çoktıuzveçokıyı
referanslı bır mütercım, teamsel. teknık ve hukukı
çevınlennıa faks ıle yapar
Tel. - Faks: (0216) 366 83 43 - Istanbul
GENEL KURUL DUYURUSU
Derneğımızın 3 Olağan Genel Kurulu 21 Ocak 1995 gunu
saat 10 00'da Ankara G M K Bulvan Maltepe Çokkatlı Oto-
parkı buyuk salonunda aşağıdakı gündemle toplanacaktır
Çoğunluk bulunmaması halınde 4 Şubat 1995 gunu aynı yer
ve saatte katılanlarla toplanacaktır Tum delegelere duyuru-
lur
GÜNDEM:
1 Açılış,
2 Toplantı Dıvanının seçılmesı,
3 Yonetım Kurulu ve Denetleme Kurulu raporlannın
okunması, goruşulmesı ve ıbrası,
4 Tuzuk değışıklığının goruşulmesı,
5 Dılek ve temennıler,
6 Yonetım, denetım ve dısıphn kurulu asıl ve yedek
uyelennın seçılmesı,
7 Kapanış
Not 611995 tanhınde yayımlanan ılana duzeltme
ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞI
GENEL MERKEZİ
NÂZIM HİKMET
KULTUR VE SANAT VAKFI
İLK ULUSLARARASI NÂZIM HİKMET ŞİİR ÖDÜLÜ
ADONlS'E TÖRENLE VERlÜYOR.
SEZEN AKSU
GENCO ERKAL
MÜJDAT GEZEN
AZİZ NESİN
ARİFSAĞ
CÖNEYTTÜREL
EROLURAS
14 rXAK 1995 CUMARTESI GUNU
SAAT 20 00
CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU
DAVETİYELER: Devlet Tıyatroları Taksım Sahnesı, Beyoğlu
Alkazar Beyoğlu Beyoğlu Kadıkoy Moda sınemaları gışelennden ve
Nazım Hıkmet Kultur ve Sanat Vakfı ndan
(212 252 63 14/15) 13-14 Ocak 1995 gunlerı ayrıca Cemal Reşıt
Rey Gışesı'nden temın edılebılır
İlhan Selçuk
YÜZBAŞI SELAHATTİN'İN
ROMANI
I 1. kıtap I
İlhan Selçuk
YUIIASI,
SElAHATTfN'İN
ROMANI
Çagda, Yay»*»,
İlhan Selçuk'un,
yaşanmış
gözlemler ve
anılardan oluşan
bu iki ciltlik yapıtı
yakm tarihimizin
gerçeklerini dile
getirmekte,
pek çok yönü
aydınlanmamış
bir döneme
ışık tutmaktadır.
lOOOOOuTa(KDVıande)
Cumhurıyet Kıtap Kulubu Çag Pazarlama A Ş
Turkocağı Cad 39/41 Cağaloglu Istanbul
BILGIYAYINEVI OCAK 1995 KAMPANYASI
Unlu yazarlarımızın bu lıstedekı 30 kttabından seçece-
ğınız 20 kıtaba sadece BİR MİLYON lıra odeyerek
sahıp olabılırsınız.
_ AŞK-I MUHABBET SEVDA / öykü / Erhan BENER 120 000
_ ANAFOR / roman / Erhan BENER 170 000
_ TEKİLLEŞME / roman / Erhan BENER 120 000
_ GECE GELEN ÖLÜM/öykü / Erhan BENER 130 000
_ ELIF'İN ÖYKÜSÜ / öykû / Erhan BENER 130 000
_ SEVGI YET1Mİ ÇOCUKLAR / öykü / Ayşe KILIMCI 80 000
_ GULBEKÇİSİ/ öykü /Ayşe KILIMCI 80 000
_ NİÇİN AF / deneme / Necatı CUMALI 80 000
_ ŞİDDET RUHU / deneme / Necatı CUMALI 80 000
_ ANAYURTOTEÜ/ roman / Yusuf ATILGAN 60 000
_ AYLAK ADAM / roman / Yusuf ATILGAN 100 0O0
_ GÜN OLUR DEVRAN DÖNER / roman / Reha ISVAN 90 000
_ DENIZIN ÇAGRISI / roman / Kemal BİLBAŞAR 70 000
_ YIKIM GUNLERİ / öyku / Adnan ÖZYALÇINER 70 000
_ ÇINGENELER / roman / Osman Cemal KAYGILI 120 000
_ MAPUSANE ÇEŞMESİ /öykü/ Adnan VEÜ 140 000
_ DONÜŞUM/oykü/Tahsın YÜCEL 70 000
_ VATANDAŞ / öyku / Tahsın YÛCEL 70 000
_ YAĞMURLA GİDEN / roman / Burhan GÜNEL 80 000
_ SUÇLU SİZSİN1Z / öykû / Fatoş DILBER 60 000
_ GEMINİN EN ALTINDAKİ / öykü / Gonül ÖZGÜL 80 000
_ GEÇMIŞE BAKAN KADIN / oykü / Dmçer SEZGIN 75 000
_ KANATSIZ DUŞÜŞLER / öykü / Zeynep ANKARA 80 000
_ SORUMLU BULUTLAR / roman / Leyla ONAT 100 000
_ GONEN'DEN BIR TUTAM ÖYKÜ / 17yazardan 18oyku 80 000
_ UMURSANMAYAN KADINLAR / öykü / Hatıce BILEN 60 000
_ UMUT GÜN IŞIĞINDA / öyku / Yaşar SEYMAN 60 000
_ YEDI DOMUZLU ALTIN / öykü / Güney DINÇ 60 000
_ TÜRK MİZAH HIKÂYELERİ A^f^OLOJİSİ / M SEMfci (2CO0O
_ HAMFENDİ TATİLDEN DÖNDÜLER / gûlmece /
Savaş BUKE 80 000
• Istedığınız 20 kitabı bu lısteden ışaretleyınız
• BIR MİLYON lırayı Iş Bankası Meşrutıyet Şb / Ankara 20284
nolu hesaba "BİLGİ YAYINEVI" adına havale edınız üstedekı 30
kitabı da almak ısterseruz BİR MİLYON BEŞYÜZ BİN lıra havale
etmenız gerekır
• istemış olduğunuz kıtapların lıstesı ıle banka havale makbuzu
suret ya da fotokopısını BİLGİ YAYINEVI adresıne gonderınız
• Kıtaplar posta ya da kargo ıle adresınıze göndenlecektır
• Ödemelı göndenlmez Taksıtlı satış yapılmaz
BJLGİ YAYINEVI, Meşrutıyet Cad. 46/A • 06420 Yenişehir - ANKARA
Tel: (0 - 312) 431 81 22 - 434 49 99 Faks: (0 - 312) 431 77 58