14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8OCAK1995PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Aydın CANAN YÜCEL ERON AT 1 940yılı olmalı Bırpazarsa- cuklan yuzakı ve buyuk başan ıle bır bahı Ankara ortaokullan- bütun operayı Madam Butterfly'ı sah- mn bır sınıfindayız Karşı- nelıyorlar Mesude Çağiayan -Ço-ço- mızda karatahta Duvarlar- san, Aydın Gün Pınkerton rolunde, ıkı- daoğrencı ode^en Adnan sı de daha ılk oyunlannda gonullerde Sa^gun'un çok seslendırdı- taht kuruyorlar Omrunde opera seyret- 940yılıolmalı Bırpazarsa- bahı Ankara ortaokullan- mn bır sınıfindayız Karşı- mızda karatahta Duvarlar- da oğrencı ode^ len Adnan Sajgurf un çok seslendırdı- ğı türkülenn ılk yorumunu dınlemek ıçın bır avuç ınsan oradayız Sıralann bınnde Mıllı Eğıtım Bakanı HasanÂli Yücd ve eşı, arkada bır sırada da orta- okul oğrencısı kızı Canan oturuyor Saygun un oğrencısı Avdın Gün deora- da Rabia Erler'ın soyledığı "Bebek" turkusu hepımızı tanfsız duygulandın- yor Bırbaşlangıçtırpaylaşılan Başlangıçlann boyattığı \ıllar I936'da kurulan Ankara Devlet Kon- servaruvan'nın ılk mezunlannı \erme- sıne vakıt \ar Yıne de oğrencıler mu- samereler \e temsıller hazıdamaktan gen kalmıyor Bınncı Neşnyat Kong- resı'ne katılanlara 12 Mayıs 1939'da bır musamere venyorlar 11 Ocak 1940'ta ılk talebe temsılın- de Moliere'ın Gulunç Kıbarlar'ını oy- nuyorlar Nısan ayında Turkıye'>e ge- len, aralannda Marie Bell'ın de bulun- dugu Comedıe Françaıse sanatçılanna aynı oyunu sergılı>or ve buyuk beğenı derlıyorlar 12Hazıran 1940Cuma Ankara Hal- kevı'nde ıkıncı talebe temsılı Mo- zart'ın tek perdelık operası Bastıen ve Bastıenne sahnelenıyor RuhiSu Sıhır- baz'ı, Aydın Gun çobanlardan bınnı oynuyor Bır de Madam Butterfly-Bır Japon kadının trajedısı-ıkıncı perde (Daktılo edılmış programda bo>le ya- zıyor) Tıyatro bolumu de Duverno- is'nın Yalnız'ını oynuyor 1941 Nısan temsılı Program Pucci- ni'nın Toska Operası'nın ıkıncı perde- sı ıle GoMoni'nın 'Oteki Kadın' oyu- nundan oluşuyor 1941 yılının 12 Hazıranı Turk ço- memış gençlenmızın opera nedır bıl- mez halkımızla buluşması, ınsanımıza ılk hamlede operayı sevdırmelen ına- nılmaz bır şeydı Halkevı dolup taşı- yor, Butterfly 'a bır gıden bırkaç kez da- ha gorrrteden yapamıyordu Maya tut- muştu Başan basında da yankısını buldu Falih R- Atay, "Hadise dediğimiz M.ButterfK Operası'nın Turkçeolarak bir Turk orkestrası onunde, Tıirk sa- natkârlar tarahndan ilkdefa oy nanma- sı kadar inkılabımızın bır buyük mese- lesının halledılmış olmasıdır" dıye va- zıyor (1) Yakup Kadri Karaosmanoğlu, "12 Haziran 1941 tarihinden beri Ankara Halkevi'nde Madam Butterfry temsili üe Turkıye'de, ilk defa olarak, lirik tiyat- ro çığınnın temellen atılmış bulunuyor" dıyor (2) 18 Nısan 1941 Cumartesı Beetho- ven'ın 9'uncu Senfonısı'nın ılk çalını- şı Savaşınateşlendortyanısarmış Bı- zımkılenn sesı 'Ktıcaklaşın miryonlar" dıye ortalığı ınletıyor Tenorumuz Ay- dın solo soylüyor Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu'nun da ılk ça- lınışında olduğu gıbı H Âlı Yücel, konservatuvar ılk me- zunlanna dıplomalannı venrken dıyor kı "Birgıınbızüngibi butun insanüğın idrak edeceğıne ınanmış bulunduğu- muzTurk humanizmasının yep>eni bir safhası devlet konservatuvannın bağ- rından doğmaktadır." 12 Mayıs -18 Haziran 1943 Konser- \atuvarda Bır Temsıl Bayramı Uç ko- medı üç trajedı ve dort opera Evet üç yılda dört opera Dıle kolay Şef Karl Ebert bayramın kıtapçığında bakın ne dıyor "Bugün yeryüzunde talebeleriy- le on büyfik eseri bir arada hazırlayıp tamamivle kurulınıış bir tiyatro gibioy- nayabilecek başka bir konservatuvar bulunamaz." Aydın Gun Smetana'nın 'Saülmış Nişanlı' Operası'nda da başrolde Ama sıra başka tenora geldığınde bızımle koroda soylüyordu Bu butun solıstler ıçın geçerhydı Ne onemı var, perdenın ıç tarafında bır can şenlığı paylaşılıyor- du Sahne şefı Ebert, oyun başlamadan herkesı, her şeyı denetledıkten sonra perde kanatlannın kavuştuğu yere ge- lır Soluklann kesıldığı, bıryogun bek- lemenın başladığı. ışıklann ve bakışla- nn bu guzelım ınsanın yuzünde odak- landığı sıra (u\ertur çalınmaya başla- mıştır) yere eğılır. doşemeye bırkaç kez vurur Butün sahneyı kuçaklarcasına kollannı yana açaraİc dogrulur \e_son- ra ellennı yureğınde kav uşturur Öyle- ceveusulcakulısegeçer Işteoanoyu- nun kalbı gumburdemeye başlar, perde açılırdı *\ydın Gun, bırbınnden değerlı Turk hocalannın yanı sıra, başta Ebert ol- mak ûzere, Hitler faşızmmden kaçıp Turkıye'ye sığınmış Alman hocalann oğrencısı, yetışmesınde Adana Halke- vı'nde geçırdığı yıllann da önetnlı bır payı var Konservatuvan bıtınnce sah- ne çalışmalanna ek olarak, Yucel'ın onu Hasanoğlan Kov Enstıtusu'ndeşan oğretmenı olarak görevlendırmesının de olumlu etkılen olmalı 1959 yılında Azra \e Aydın Gun Devlet Operası'ndan aynlarak Istan- bul'a gelırler tstanbul'da opera kur- maktır nıyetlen 8 Kasım 1959 Pazar. gazetede resımlen ve Selmi Andak ıle söyleşılen yayımlanır "Operayı kur- mak için her şeyin çaresi bulunabılır. abartılı rakamlara gerek >ok. Her şev- den önce sanat aşkı ve çalışma azmi ye- ter." Yucel de yazıyı ozenle ve baba sev- gısıyle kesıp saklar İsmetİnönıi. Sarılmış Nişanlı Opera- sı'nın ılk oynanışında 'Maarif Yekili, çocuklannızla oğiinün' dememış mıy- ^ ( 1 5 111 l943Halkevı) Kurtuluşumuzun dusturu yoktan var etmek değıl mı9 Cumhunyet tıyatro ve operasını bu yaratıcı coşku ve başarma azmı ıle ınançla, özvenyle kendını sa- natına adamış emekçı sanatçılanmız kurdu Istanbul Festıvalı de aynı sanat aşkı ve çalışma azmıyle başladı 20 yıl bo- yunca olamaz gıbı gorunen şeyter ger- çekleştı Festıval son çeyrek yuzyılda yurdumuzun en başanlı kultur ola>la- nnın başında gelıyor Dınlemev ı duşle- yemeyeceğımız sanatçılan karşımızda bulduk Istanbul, ^ydın'ın sayesınde unutulmazgunlervaşadı HeleAyaln- nı'de yaşadıklanmız Daha gınşte bır buyu sarar ınsanı Pavlaştığımız sesler kubbelenn karmanlannda yankılandık- ça dunyanm başka hıçbır yennde onca guzellığın bır araya gelemeyeceğını böylesıne bırmutluluğun yaşanama>a- cağinı duşunursunuz Azra ıle Avdın yan yana ıkı butun, ıkı elın bır guzel sesı Sevgılı dostlanm, butun sanat sevenlenn dostlan Etkın- lıklenn gınşınde onlan görmesenız bı- le varlıklannı duyumsarsınız Aydın kımseyı ne karşılar, ne geçınr Çunku oışının başında bır adamdır Hergore- vınıdeoylesahıplenır C R ReySalo- nu'na da a>nı ıklımı taşıdı Istanbul Kultür ve Sanat Vakfı nın genel mudurü olarak her yıl bırbınnden duşundurucu demeçler venrdı (Bır araya getınlıp basılsa ) Celal İJster'e açıklamasında dıyor kı "Bakanlık, kultiır politikası üreten değii, yardımcı olan. ortam hazırlayan kuruluştur. Buna ulaşmanın en emin yolu ise katılımcı ve çoğulcu demokra- siye inanmaktır. ^ aratKi duşunceyi ön- goren bır kulrur-sanat felsefesıne veeği- tim polıtıkasına gereksınım vardır." "Kultur-sanat politikası deyimi yeri- ne, kultur-sanat felsefesı dey unıni tercih ederim." (Cumhunyet 11 Haziran 1989) Atatürk'un 1934 yılında topladığı muzık kurulundan 54 yıl sonra Anka- ra'da 14 Haziran 1988'de toplanan ılk muzık kongresıne sunduğu bıldınde Avdın Gun. "Kultur ve sanat ortamına bakrığı- mızda görûnen, iç karartıcı bozulma ve çökuşmedir. Manzara korkutucudur. Hayal kıncıdır. Kulturel-sanatsal vaşa- mımız urkutucu bir kalitesuiiğin ve so- rumsuzluğun işgalı altındadır"* dıye fer- yat edıvor "Sanatı kendı hak ettiği ye- re koymak zorundayız. Sanattan vaz- geçmek insandan vazge^mekrir" dıyor Ko^eklemeler hep oldu oluyor da Nerelerden ne vazık kı, nerelere gel- dık Vakıt kaybettık, ama umudumuzu, hayır lşın demetı başlangıçlar, ne deneme- dır ne sınama Urunlerı de numunelık değıldır'Önce'nınıtıcıgucunuyuklen- dığı ıçınbaşlayabılmıştır Çok uzaklar- dan kultur tortularını önune katarak gelmış herbın kendı yorungesındeçok uzaklaragıdecektır Nöbetı bırakan sur- durecek olana bağlanacak, ortalığı a>- dınlatarak bürecektır Evet desek de su- recektır, hayır desek de surecektır Başlangıçlann yollannı ışık yılıyla mı ölçelım dersınız9 Umutlara umut katıyor, A>dın Gun'e yenı gorevınde 'Günaydın'demek ıçın sabırsız beklıyoruz (1)' Bır Temsıl' Guzel Sanatlar der- gısı \ o 3. 1941 ılk teşnn sayfa 29, (2) 'B\r Sanat Hadısesı' Guzel Sanat- lar dergısıNo 3 1941 Ilk Teşnn sayfa 31 ARADA BIR CİHAT VYSALMımar, Yüksek Muhendıs Kelebeklep Yok Olmayacak! Edebıyatımızın yuz akı Vedat Günyol 'Yalnızlık Uzenne' adlı yazısında "Dun, pek uzaklarda olmayan bır markete gıderken, bır duvar kıyısında elvan elvan renklı, kırmızılı, yeşıllı, sanlı, sıyahlı bır ufacık kelebek ılıştı gozume, yenn- den yurdundan kopmuş yalnıztığın pençesınde kıvra- nan " dıyordu Kelebeğın yalnızlığı, uçuşunun şıırsellı- ğınde ınsana bır yandan kendı yabancılaşmasını, kendı yalnızlığını hatırlatırken, bır yandan yaşama sevıncı, dığer yandan huzun doludur Yazar ozetle "Ben yalnızlığı bırkü- çukkelebektegonıp duygulandım"dıyor Yazılan bır mek- tubun ıçınde geçen ve ağırlıklı olarak gurbetı anlatmak ıçın kullanılan bu cumle bende nıce çağnşımlaryarattı Gu- numüzun çevre sorunlan ıçınde yer alan kelebeğın dramı belleğımızde yennı ınsanlara bırakıyor hemen Başta kent çevresı oimak uzere her turiu çevre koşulunun kotuleşme- sryle kelebek ıle ınsanın yok oluşu ve çaresızlığı ortakla- şa 20 yuzyılda ınsanoğlunun yarattığı salt tuketıme daya- lı buyume kulturu dunyanın doğal kaynaklannı yok edıyor Olan bıtenı, çevrecı ve yeşıl dunya sloganlarından daha kapsamlı kavrarnamız gerekıyor Çunku doğal kaynaklar bır yandan ınsanın yaşamı ıçın gereklı yaşamsal varlıklar, dığer yandan ınsana ınsanlığını hatırlatan tarıhsel ve kul- turel bırıkımler kalıntılar, yanı ınsanoğlunun geçmışıdır Medyanın, ınsanlan hıpnotıze edılmtş tzleyıcıler halıne getırmesı çevrecı yaklaşımda ağırlığınca ve konunun one- mıne yakışır bıçımde ıştenemedı Bu nedenle yeşıl hare- ket henuz medyanın aşıladığı bır çeşıt doğa belgeselı ro- mantızmı goruntusunu aşamadı Nedense, pek kolkola gıdıyorlar Gorunen odur kı ınsanoğlunun gunumuzde yaşadığı en acımasız gerçek, uretımm yada uretmenın, ıhtıyaçlan kar- şılama amacı unutulmuş, fena halde çarpıtılmış, elbırlığıy- fe amaç dışı bıçımlere donuşturulmuş olmasıdır Bunun so- nucunda toplumun butun kurumlan amaçlan dışındakı bırçok ışı amaç halıne donuşturmuşlerdır Bunun ıçın ıha- leler sağlıksız odeme ılışkılerı sağlıksız, yapı uretımı sağ- lıksız ve sonuçta yapılan yapılar sağlıksız olmaktadır Ya- pıların mımarlar ve muhendıslertarafından kullanma ama- cına ve yapılabılırlığe uygun olarak tasarlandığı kuşkulu- dur Toplumsal ılışkıler, her kesımın (farklı oranlarda olmak uzere) katkılanyla kırlenmıştır Bu durumu belırleyıp, du- zeltmesını bekledığımız kurumlar da kırlenmeden payını almışlardır Mİrtlu olma çabasındakı herkes kendını kandırarak mut- lu (') olmayı kabullenmışler ve bu çarpık duyguların bağım- lısı durumuna duşmuşlerdır Bu nedenle ne yazık kı, or- gutleramaçlarının ve umutların gensınde kalmışlardır Unı- versıteler ve eğıtım kurumlan da olanaksızlıklan ve sustu- rulmuşluklanyla amaçlannı gerçekleştıremez durumdadır Bu durumdan kurtulmanın yolu duşuncenın mevcut kan- dırmacalardan ve kırlenmeden kurtulmasıdır Duşunce dunyamızın nıtelığının yukseltılmesı, yaygınlaştırılması ve gehştırılmesıdır Yaşamın gelıştırılmesının anahtarı, duşun- cenın her alanda ozgurleşmesıdır Sozunu ettığım sorunlar, hızlı bır butunleşme surecı ya- şanan dunyamızda, uç aşağı beş yukan, ınsanlığın ortak sorunlandır Bunları aşacak yolların bulunacağına ınanıyo- rum Bugun yapılması gereken, gelecek 20, 30 hatta 50 yıl sonrasının toplumunu oluşturacak sağlıkh duşuncele- rınvehedeflenntemellendırılmesıdır Bunun ıçın "şımdısı- rası mı bunu duşünmenın" demek gafletıne duşulmeme- lıdır Insanı ınsan yapan en onemlı ozellığın, bunlan duşu- nebılmek, yannı planlayabılmek ve bunu gerçekleştırmek olduğuna tarıh tanıktır Bız de tanık olacağız Kelebekler yok olmayacak. Kültür-sanat ve totaliter düşünce... AYNUR SOYDAN Istanbul Umversıtesı AÎİTE (Amştırma Oorevlısı) Ç agımızın otonter ve totalıter ıdeolojılennın toplumların bu- nalımlı donemlennde yaygın- laşıp egemen olduklan bılınen bır olgudur Boyle donemlerde yaşanan ekonomık bunalım ve bunun sonucu olarak toplumsal vapıda olu- şan değer sarsıntısı, bıreylen çeşıtlı arayış- lara yoneltır Bu aşamada bınlen bu arayışı fark eder ve topluma yenı bır değer sıstemı sunar Sunulan bu yenı sıstem, bıreylenn kımlık arayışlanna. bır topluluğa aıt olma ozlemlerıne ve ruhsal doyumsuzluklarına yanıt verdığı olçude kıtlelerce benımsenebı- hr Otonter duşunceye yonelım, toplumun geçmışte aldığı yaralann buyukluğü olçu- sunde gerçekleşecektır Çunku kendılennı yaralı, guçsuz ve aşağılanmış hısseden bırey- İenn kendılennın yenne duşunecek ve karar verecekbırotontevebağlanmaeğılımlenol- dukça guçludur 20 yuzyılın buyuk salgını olarak nıtele- nen ve oncelıkle Itarya'da kurulan ve Alman- ya başta olmak uzere Avrupa'nın buyuk bo- lumune yayılan otonter ve totalıter s>ıstem- ler, ışte bu koşullar altında doğmuş ve yuk- selmışlerdır Son yıllarda da ulkemızde ya- şanan ekonomık bunalım değer sarsıntısı ve bunun sonucunda oluşan çaresızlık, toplum- da bır karmaşa yaratmış ve bıreylen yenı arayışlara ıtmıştır Ulkeyı dınsel kurallarla yonetmeyı amaçlayan partının yukselışı de bu arayışın bır sonucu olarak gerçekleşmış- tır Soz konusu partının ışını çeşıtlı ıktıdar- lar ve darbecılerce uygulanan dınsel somu- rupolıtıkalannın kolay laştırdığı da goz ardı edılemez Partı de bu potansıyelı değerlen- dırmış ve savunduğu şerıatçı duşuncenın temsılcılennın yerel yonetımlere egemen ol- masını sağlamıştır Totalıtanzm gıbı bıreylenn yaşamlannın her kesıtını denetlemevı ve yonlendırmeyı amaçlayan şenatçı duşunce, "adıl duzen' gı- bı kulağa hoş gelen soylemle etkınlıgını ge- lıştırme çabasındadır Amaç, dın somurü- suy le toplumun yuzyıllara yayılan gelışımı- nı durdurup uyumlu. ıtaatkâr, kolay yönetı- len ve yaşamının her kesıtıne egemen olu- nacak bırbınne benzer bıreyler yaratmaktır Bu turden bır amacın varlığmı çeşıtlı demeç- ler, kararlar ve uygulamalar açıkça ortaya koymakta Şenat düzenı kurma ozlemınde- kı guç sahıplennın 'sanatın ıçıne tukurmek- le' ışe başladıklan bılınmekte Aynı duzlem- dekı dığer güç sahıplen de ınsanı bır avnca- lığın belırtısı olan sanatsal v e kulturel etkın- lığe yonelık engellemelerde bulunmayı sur- durmekteler Bu arada çeşıtlı duzlemlerde kımı aydınlarla uzlaşma yaparak kendılen- ne demokrat bır goruntu vermeyı de ıhmal etmemekteler Ancak bılınmehdır kı totalı- ter duşuncenın egemen olması durumunda geçmıştekı uzlaşmalann hıçbır onemı kal- mayacaktır Belırtıler ortadadır, guç sahıbı şenatçı duşunce temsılcılen kendılen gıbı duşunmeyen kultur ve sanat ınsanlarının et- kınlıklenne ızın veımemeye şımdıden baş- lamışlardır Aydın Gün'un gorevden aynl- mak zorunda kalmasının ardından ÇelikGü- lersoy un da etkınhğı bır gerekçeyle durdu- rtılmuştur Soz konusu kışılerın kultur v e sa- nata katkıda bulunan gerçek avdmlar olma- larının otesındebır "olumsuzluklan r 'bulun- mamakta Ancak totalıter duşunce yanlılan, sanatsal ve kulturel etkınlığın yalnızca ınsa- na aıt. onu gelıştıren v e farklılaştıran bır e\- lem oiduğunun bılıncındeler Sanat ve kul- turle yoğrulmuş bu yolla bellı bır doygun- luğa ulaşmış ınsanlann yönlendınlmesının guç olacağını da bıldıklennden sanat ve kul- tur ınsanlarını etkısızleştırmeye çalışmakta- lar Yaşadığımız toplum tum eksıklıklenne karşın bellı bır gelışım duzeyını yakalamış ve çeşıtlı otonter yönetım deneyımlennı de y aşamış olduğundan dınsel kılıflı dı olsa ye- nı bır baskıcı sısteme kolayca boyun efrne- yecektır Ancak bu aşamada aydınlar da sus- kunluğu bırakıp olumsuzluklara gereken tepkıyı vererek ışlev lenne uygun davranmak zorundadırlar Bunu yapmamalan, gelecek kuşaklann yargılanna boyun eğmek anla- mına gelecektır PENCERE 8) 1917 Devrimi ve Sol... Meksıka, neolıberalızmın hazır reçetesını yutarak, 1982 den bu yana çırpınıp duran bır ulke' Bır ara lyıleştr gıbı olmuştu, dunyaya ornek gosterılıyordu, 900'ü aşkın KlTını ozelleştırmıştı, PTT'nın Tsı, 18 kamu bankası, ha- vayolları, vb derken ekonomı tepetaklak oldu, dış odeme açığı 30 mılyar dolar Meksıka parası "peso' da yuzde 40 devaluasyon.dahadaneler' Budurumdaneyapılır? Ne yapılacağı bellı1 Kemer sıkılır onlemler alınır, değıl mP Atınalı unlu yasa yapıcı Drakon'dan once eskı Yunan'da yazılı yasa yoktu, soyluların buyurganlığı geçerlıydı Dra- kon, sıteye hukuk duzenı getırecek yasaları hazırladı, ama oylesıne gaddar davrandı kı, o gunden ben ne zaman bır ulkede halkın sırtına ağır koşullar bındınlse, Drakon anım- sanır oldu Le Monde gazetesı de 3 ocak gunu attığı man- şette Başkan Ernesto Zedillo'nun Meksıka'ya uygulaya- cağı kemer sıkma programını "Drakonyen" dıye nıtelryor. Oysa alınacak onlemlere hepımız çoktan aşınayız Başkan halktan ozven ıstıyor, IMF ışe karışıyor, ABD'nın patronlu- ğunda kesenın ağzı açılıyor Meksıka'ya, yenıden borçlan- ma olanaklan sağlanıyor Meksıka, neolıberalızmın şamptyonluğunda ornek ulke gostenlırken bırden buyuk kayıplara uğradı Pekı, kım kazandı? Bılım çok hızlı gelışıyor Lavoisîer'nın unlu yasasını al- tust eden gelışmeler olduğunu belırten yazılar okuyorum; ama, yıne'de bın kaybettı mı, bırı kazanır. Kaybedenı btlıyoruz . / Kım o 7 Zapatısta1 Emilıano Zapata 20'ncı yuzyılın başında Meksıka'dakı koylu ayaklanmasının onden (Holıvut'ta Marion Brando etkılı bır fılmle Zapata'yı canlandırmıştı) Geçen yıl başkal- dıran Meksıkalı koylulere de "Zapatısta" denıyor Geçmı- şe doğru uzanırsak, somuruye başkaldıranların adları zın- cırleme bırbınne eklenır, Isa'dan once 71 'de olen Sparta- küs'e değın uzanır Arada kımler var? Saymakla bıtmez1 Çoğu yenılmıştır, asdmıştır, yok edılmıştır Tanh haksızlann yengılen, haklılann yenılgılenyle doludur Haklı olan hep başarıya ulaşsa tarıh oluşmazdı Somuru- ye başkaldıranların yuzu suyu hurmetıne, ınsanlık geçmış- ten geleceğe aydınlanıyor Meksıka'da Zapatıstaları ezıp suyunu ıçmek, Amerıka'nın ışıdır Koskoca Sovyetler bıle "Soğuk Savaş "ta çokerek tuz ile buz olmadı mı9 . Oysa ne guzel başlamıştı öyku Lenin, mazlumlann başkaldırısında onderdı 1917 Devnmı'nde "kızıl bayrak" ınsanlann ve halklann eşıtlığını dıle getınyordu, ama, hıç- bır şey sanıldığınca kolay değıldı "Sovyet modelı" de "Pa- ns Komunu"r\ur\ yanına bır deneyım dıye yazıldı Bu de- mek değıldır kı sosyalızm gundemden kalktı' Hayır' Sosyalızm, Aydınlanma'nın urunudur, 1917 Devrımı As- ya'da çok onemlı atılımlara yol açtı, Orta Asya'dakı Turk toplumlarını şenatçılıktan koparıp laıklıkyolunda eğıttı Bu- gun Turan'da laık Turkıye Cumhurıyetı modehnı benımse- mek ısteyen guçler yonetımlennı surdurebılıyorlarsa, dev- nme çok şey borçluyuz demektır • Turkıye, en buyuk sol atılımını, padışahlığı ve hılafetı ta- nhe gomerek ve laık cumhunyett kurarak gerçekleştırdı O donemde Mustafa Kemal'den "Sovyet modelı sosya- lızm" bekleyenler de çıkmıştır Bolşevıklerın elçısı Aralof, bunu apaçık Ataturk'e onermıştır, ama, aldığı yanıt - Bızım koşullanmız sızınkınden ayndır 1923 Devnmı kendıne ozgudur, 1789'un sıyasal, 1917'nın sosyal ıçenklerınden esınlenmış ve etkılenmıştır, ama, bağımsız bır devrımdır Turkıye solunun 1917'ye ba- kışı, Meksıka'dakı Zapata'ya ya da Roma'dakı Sparta- kus'e yaklaşımın bılımsel açısına yerieşır Yeryüzunde somuru bıtmedıkçe, somuruye karşı sava- şım da bıtmeyecek Sol, dunya tanhınde somuruye karşı savaşımların dene- yımlennı tartarak Anadolu'ya ozgu kuramını oluşturacak- tır, dunya buyuk sefaletlerle buyuk zengınlıklenn çelışkısın- de kıvranıyor, yeryuzundekı huzursuzluk, kan, ateş, sava- şa karşı çare aramak, ınsanlığın vazgeçılmez gorevı, ılk çağlardan ben suregelen doğal gudusudur TARTIŞMA Mumları söndürmeyin, bırakın özgürce yansm.,. nıversıtelerde U başlayan oğretım elemanlannın eylemlen her ne kadar medya tarafından salt "ucret arüşı" ıstemı olarak göstenlse de konunun temelınde yatan, ıktıdar ve karşısındakı guçler arasındakı çelışkıdır Tanhın her donemınde karşı karşıya geldığımız bu çelışkı, bır yay gıbı genlıyor ve gevşıyor Polıtıkacının karşısındakıne bakış açısı, onu bır amaç değıl bır araç olarak görmedır Polıtıkacı ıçın onemlı olan bılım değıl, bılımın ona sağlayacağı çıkardır Bezırgân bakış açısının, polıtıkacıdan ınsanımıza yayılması ıse korkunç bır hızla surüyor Geçenlerde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın "Oğretim îıyelen maddi sıkıntılar dışuıda kendilerinı hur hissetmedikleri takdirde bunu açık bir şekilde söylemeüdirler... Eğer yazana çizene kanşan varsa, onu da soylesinler" sozlennı okuyunca Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın yaşadığı ve en ust makamında yer aldığı Turkıye'de duşunce suçundan öturu ıçende olanlardan habennın olmadığını düşundum L'stelık bunlar arasında bılım adamlan da var Suskunluğu onuruna yedıremeyen bılım adamlannın yanı sıra yazar, yayıncı, gazetecı de Otuzbeş yıl önce 1959 ekımınde "Aydın duşmanlığı" adlı yazısında Haldun Taner "Demokrasiyi bir oy tutan dolayısrvla avam egemenlığı anlamına alanlar için aydının butun oneml, ateş olsan curmun kadar yer yakarsın hesabu oy sandığına atacağı bir tek oy pusulasından oteye geçmez. On umminin (okur yazar olmayanın) bir profesonı aanlıkta bırakabildigi geri ulketerde iktidann profesbre hoş görunmeyi bırakıp, ümmileri avlamaya kalkışmasında sadece riyazi bir mantık vardır. Bu mantığın gemisine binince, gelsın artik din alanında laiklikle. devruncilikle bağdaşdırılamayacak tavizler. Kultur alanında ucuz zevklere tempo tutmalar. pıyasa alanında seçmen avlamaya yonelmiş yaranıcı icraat~ Her ne hikmetse Turk iktidarlan oldum bittinı aydını kendilerine düşman say mış. okullar olmasay dı, bakın maarifı ne güzel kİare ederdim diye hayıflanan Haşim Paşa misali. 'Şu ukala aydınlar olmasa'vnrdu daha ivi idare edeceklerini sanıp durmuşlar" dıyor Demek kı zaman değışıyorama zıhnıyetımız değışmıyor Haldun Taner'ın parmak bastığı bır konu da ust kattakılenn, aydını adam yenne koymamalan uygulaması "Koy lunun gonlunu hoş etmek için, tûccann çıkannı gozetmek için, zenginin otomobilini yurda rahat sokabilmesi, vatandaşın bol bol tskoç viskisi içebilmesi için sayılı dov izimizi cömertçe harcamaktan çekinmeyen hukümetimİA bir çol sessizliği ve hareketsizliği içındeki kultur çevremızde aydının tek gıdası olan vabancı kitabı ucuz, ucuzu geçtik karaborsa fı> atından aşağı ıthal etme konusunda en kuçuk bir çabayı luzumsuz saymakta direnmiştir." Bu sozlen 35 yıl once yazan Haldun Taner aramızdan aynldı Ona, Turkıye'de dıle getırdığınız bu konu çozüme kavuştudıyememekne acı Bır ampul mum dıye bılınır Ulkeler de ampuller gıbıdır Turkıye'de o kadar az mum yanıyor kı, aydmlıktan korkanlar da mumlan bır bır sondurmeye çalışıyor Korkanm kı bır gun Turkıye karanlıkta kalıvenr Mumlan sondurmeyın, mumlan bırakın, ozgurce yansın fCaranlıklarda at oynatanlar bellı olsun YaşarÖztürk/Sıhfke "Fr "nın, Jtal "nın, !sp 'nınvePort "nın konuşulduğu ülkelerdekı fırmalarla terahan kendı dıllennde, hıç olmazsa Fr yazışma yapmak çok onemlıdır Fr, Ing, Ital veîsp bılençokdenevımlı.çoktıuzveçokıyı referanslı bır mütercım, teamsel. teknık ve hukukı çevınlennıa faks ıle yapar Tel. - Faks: (0216) 366 83 43 - Istanbul GENEL KURUL DUYURUSU Derneğımızın 3 Olağan Genel Kurulu 21 Ocak 1995 gunu saat 10 00'da Ankara G M K Bulvan Maltepe Çokkatlı Oto- parkı buyuk salonunda aşağıdakı gündemle toplanacaktır Çoğunluk bulunmaması halınde 4 Şubat 1995 gunu aynı yer ve saatte katılanlarla toplanacaktır Tum delegelere duyuru- lur GÜNDEM: 1 Açılış, 2 Toplantı Dıvanının seçılmesı, 3 Yonetım Kurulu ve Denetleme Kurulu raporlannın okunması, goruşulmesı ve ıbrası, 4 Tuzuk değışıklığının goruşulmesı, 5 Dılek ve temennıler, 6 Yonetım, denetım ve dısıphn kurulu asıl ve yedek uyelennın seçılmesı, 7 Kapanış Not 611995 tanhınde yayımlanan ılana duzeltme ÇAĞDAŞ HUKUKÇULAR DERNEĞI GENEL MERKEZİ NÂZIM HİKMET KULTUR VE SANAT VAKFI İLK ULUSLARARASI NÂZIM HİKMET ŞİİR ÖDÜLÜ ADONlS'E TÖRENLE VERlÜYOR. SEZEN AKSU GENCO ERKAL MÜJDAT GEZEN AZİZ NESİN ARİFSAĞ CÖNEYTTÜREL EROLURAS 14 rXAK 1995 CUMARTESI GUNU SAAT 20 00 CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU DAVETİYELER: Devlet Tıyatroları Taksım Sahnesı, Beyoğlu Alkazar Beyoğlu Beyoğlu Kadıkoy Moda sınemaları gışelennden ve Nazım Hıkmet Kultur ve Sanat Vakfı ndan (212 252 63 14/15) 13-14 Ocak 1995 gunlerı ayrıca Cemal Reşıt Rey Gışesı'nden temın edılebılır İlhan Selçuk YÜZBAŞI SELAHATTİN'İN ROMANI I 1. kıtap I İlhan Selçuk YUIIASI, SElAHATTfN'İN ROMANI Çagda, Yay»*», İlhan Selçuk'un, yaşanmış gözlemler ve anılardan oluşan bu iki ciltlik yapıtı yakm tarihimizin gerçeklerini dile getirmekte, pek çok yönü aydınlanmamış bir döneme ışık tutmaktadır. lOOOOOuTa(KDVıande) Cumhurıyet Kıtap Kulubu Çag Pazarlama A Ş Turkocağı Cad 39/41 Cağaloglu Istanbul BILGIYAYINEVI OCAK 1995 KAMPANYASI Unlu yazarlarımızın bu lıstedekı 30 kttabından seçece- ğınız 20 kıtaba sadece BİR MİLYON lıra odeyerek sahıp olabılırsınız. _ AŞK-I MUHABBET SEVDA / öykü / Erhan BENER 120 000 _ ANAFOR / roman / Erhan BENER 170 000 _ TEKİLLEŞME / roman / Erhan BENER 120 000 _ GECE GELEN ÖLÜM/öykü / Erhan BENER 130 000 _ ELIF'İN ÖYKÜSÜ / öykû / Erhan BENER 130 000 _ SEVGI YET1Mİ ÇOCUKLAR / öykü / Ayşe KILIMCI 80 000 _ GULBEKÇİSİ/ öykü /Ayşe KILIMCI 80 000 _ NİÇİN AF / deneme / Necatı CUMALI 80 000 _ ŞİDDET RUHU / deneme / Necatı CUMALI 80 000 _ ANAYURTOTEÜ/ roman / Yusuf ATILGAN 60 000 _ AYLAK ADAM / roman / Yusuf ATILGAN 100 0O0 _ GÜN OLUR DEVRAN DÖNER / roman / Reha ISVAN 90 000 _ DENIZIN ÇAGRISI / roman / Kemal BİLBAŞAR 70 000 _ YIKIM GUNLERİ / öyku / Adnan ÖZYALÇINER 70 000 _ ÇINGENELER / roman / Osman Cemal KAYGILI 120 000 _ MAPUSANE ÇEŞMESİ /öykü/ Adnan VEÜ 140 000 _ DONÜŞUM/oykü/Tahsın YÜCEL 70 000 _ VATANDAŞ / öyku / Tahsın YÛCEL 70 000 _ YAĞMURLA GİDEN / roman / Burhan GÜNEL 80 000 _ SUÇLU SİZSİN1Z / öykû / Fatoş DILBER 60 000 _ GEMINİN EN ALTINDAKİ / öykü / Gonül ÖZGÜL 80 000 _ GEÇMIŞE BAKAN KADIN / oykü / Dmçer SEZGIN 75 000 _ KANATSIZ DUŞÜŞLER / öykü / Zeynep ANKARA 80 000 _ SORUMLU BULUTLAR / roman / Leyla ONAT 100 000 _ GONEN'DEN BIR TUTAM ÖYKÜ / 17yazardan 18oyku 80 000 _ UMURSANMAYAN KADINLAR / öykü / Hatıce BILEN 60 000 _ UMUT GÜN IŞIĞINDA / öyku / Yaşar SEYMAN 60 000 _ YEDI DOMUZLU ALTIN / öykü / Güney DINÇ 60 000 _ TÜRK MİZAH HIKÂYELERİ A^f^OLOJİSİ / M SEMfci (2CO0O _ HAMFENDİ TATİLDEN DÖNDÜLER / gûlmece / Savaş BUKE 80 000 • Istedığınız 20 kitabı bu lısteden ışaretleyınız • BIR MİLYON lırayı Iş Bankası Meşrutıyet Şb / Ankara 20284 nolu hesaba "BİLGİ YAYINEVI" adına havale edınız üstedekı 30 kitabı da almak ısterseruz BİR MİLYON BEŞYÜZ BİN lıra havale etmenız gerekır • istemış olduğunuz kıtapların lıstesı ıle banka havale makbuzu suret ya da fotokopısını BİLGİ YAYINEVI adresıne gonderınız • Kıtaplar posta ya da kargo ıle adresınıze göndenlecektır • Ödemelı göndenlmez Taksıtlı satış yapılmaz BJLGİ YAYINEVI, Meşrutıyet Cad. 46/A • 06420 Yenişehir - ANKARA Tel: (0 - 312) 431 81 22 - 434 49 99 Faks: (0 - 312) 431 77 58
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear