23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyetmtiyaz Sahibi: Berin Nadi LÛenel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # rGenel Yayın Koordınatörü: Hikmet LCetinkaya • Yazıişlerı Müdürleri: Tbrahim Yridız, pinçTayanç (Sorumlu) • Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara # Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Ergun Balcı # Istıhbarat. YalçınÇakır 9 Ekonomı. Bülent Kızanlık • Rad>o-TV Uygar tremektar • Kültur Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman 9 Yurt Haberien Mehme» Saraç 9 Makaleler Sami Karaören 9 Çevırı Sevfettin Turhan 9 Düzeltme Abdullah Yazıcı Yayın Kurulu İlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun Balcı, Dinç Ta>anç. İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbay 9 Haber Müdürü Doğan Akın Atatürk Bulvan No: 125. K.at.4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020(7 hat), Faks: 4195027 9 IzmirTemsılcısı: Serdar Kızık, H. Zıya Blv. 1352 S 2<3 Tel. 4411220, Faks: 4419117 9 Adana Temsilcısi Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S No 1 Kat:l, Tel 3522550. Faks: 3522570 Muessese Müdürü ErolErkut#K.oortknatör AhmetKorulsan9Muhaöebe Bülent Yener 9 Idare Hüsevin Gürer 9 lşletme: Önder Çelik 9 Bılgı-lşlem: Nail Inal 9 Bilgısayar Sıstem Mürfivet ÇUer 9 Reklam: Reha Işıtman 9 Halkla tlışkıler Nurten Berksoy Yayunlayan ve Buan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş TürVoeagı cad. 3<> 41 Cagalofclu Î43Î4 Isl PK. 246 Istanbul Te! (0.212) SI2O5 05 (20 hat) Faks (0 2121513 85 95 14OCAK 1995 tmsak:5.50 Güneş:7.21 Öğle: 12.20 Ikındi: 14.44 Akşam: 17.05 Yatsı: 18.30 Avşar podyumda • İstanbul Haber Servisi - Güzelliğinin yanı sıra aşklanyla da ünlencn sinema yıldızı ve şarkıcı Hülya Avşar, yardıma muhtaç çocuklann eğitimlerini sağlamak amacıyla kurulan Tuvana Okuma Istekli Çocuk Eğitim Vakfı'nın dün Hyatt Regeny Oteli'nde düzenlediği defılede podyuma çıkarak Gottex firmasının 1995mayove bikini modellerini sundu. Deniz Pulaş, Merve fldeniz ve Sibel Tan gibi ünlü ve deneyimli mankenlerin yer aldığı defilede Hülya Avşar '"top model" görüntüsünü yansıtü. (Fotoğraf: AHMET ŞIK) Tarık Akan'dan yalanlama • Kültür Servisi - Aktör Tank Akan. birgazetede Kadir İnanır'la aynı fılmde oynayacaklan yolundaki haberi yalanladı. Akan, öyle bir projeyle ilgili senaryoyu okuduğunu ancak yetersiz bulduğunu belirterek, " Aslında gerçekleşseydi iyi olurdu. Kadir İnanır'a iyi bir oyunculuk dersi verirdim" dedi. AlainDelon'a 'AltınAyı' • Kültür Servisi -9-20 şubat tarihleri arasında düzenlenecek 45. Berlın Film Festivali'nde Altın Ayı Onur Ödülü Alain Delon'a verilecek. Festival Başkanı Morilz De Hadeln, Delon'un ödüle oyunculuk, yapımcılık. ve yöneımenlik yönleri değerlendirilerek layık görüldüğünü açıkladı. 'CamiFM' • MUĞLA (Cumhuriyet) -Muğla Müftülüğü. Radyo Televizyon Üst Kurulu'na başvunı yapmadan yasadışı radyo yayınına başladı. Muğla'nın tarihi Kurşunlu Camii'nde kurulan ve şimdilik cuma günleri yayın yapan 'Cami FM' için Muğla Valisi Dr. Lale Aytaman sonışturma başlattı. Akçalı fuar açtı • İSTANBUL(AA) - Yeni Asya Yayınlan ıle Elmas Reklam Ajansı'nca ortaklaşa düzenlenen, "Fatih 1. Kitap Fuan", dün Çeyre Bakanı Rıza Akçalı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı R. Tayyip Erdoğan larafından Fatih Camii avlusundaaçıldı. Jftal GAP TV'nin yayınlannda Güneydoğu şivesi konusunda esnek davranılacak Kiirtçe TV için ük acbmHÜLYA KARABAĞLI ANKARA - Başbakan Tansu Çiller, GAP TV'de müzik ve eğ- lence ile sözlü programlarda Do- ğu ve Güneydoğu Anadolu böl- gelerindeki yaygın şive için es- neklik tanınmasını istedi. TRT Yasası ve yayın ilkeleri, prog- ramlarda, bölgesel ağız ve taklit- leri yasaklıyor. Yasada, tipleme gereği de olsa, güzel bir Türkçe kullanımı şart koşuluyor. Konu- ya ilişkin uygulamanın. yasa de- ğişikliğini beklemeden, dene- timlerde esnek davranılarak baş- latılması planlanıyor. Lehçe ve şiveyle sağlanacak esneklik. "Kürtçe ya>ına doğnı ilk adım" olarak yorumlanıyor. Doğu ve Güneydoğu'da yapı- lan yayınlarda benimsenecek po- litika için yapılan toplantıda. Çil- ler'in, radyo ve televizyon ven- cilerinin yeniden TRT'ye devri konusunda talimat verdiği ve •Başbakan Çiller, GAP TV'de müzik ve eğlence ile sözlü programlarda Güneydoğu şivesi için esneklik tanınmasını istedi. Lehçe ve şiveyle sağlanacak esneklik, "Kürtçe yayına doğru ilk adım" olarak yorumlanıyor. TRT Yasası ve yayın ilkeleri, programlarda, bölgesel ağız ve taklitleri yasaklıyor. GAP Televizyonu"nda, bölgesel şıvenin kullanımına esneklik ta- nınmasını önerdiği bildinldı. Oneri KTUK'ye gdeceİT Başbakan'ın önerisi ile başla- yan yoğun trafik hızlı gelışmele- re yol açtı. Çiller baskanlığında toplanan Milli Güvenlik Koor- dinasyon Kurulu'nun ardından öncekı gün de. Milli Güvenlık Kurulu Genel Sekreteri Orgene- ral Doğan Bayazıt TRT yönetı- miyle bıraraya geldi. Toplantıda, GAP TV'ye ilişkin görüşler ile Başbakan'ın önerisi değerlendi- rildi. Önerinin önümüzdeki gün- lerde de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) onayı- na sunulacağı kaydediliyor. Lehçe ve şive için GAP TV'de tanınacak esneklik, "Kürtçe ya- yına doğru ilk adım" olarak yo- rumlanırken, TRT Yasası ve ya- yın ilkeleri, programlarda bölge- sel ağız ve taklitleri yasaklıyor. Yasada, tipleme gereği de olsa, güzel bir Türkçe kullanımı şart koşuluyor. Radyo ve Televizyon Üst Ku- rulu'nun öneriye olumlu göriiş bildirmesi halinde, TRT, yöreye has türkü ve şarkılarda "doğru Türkçe" aramayacak. Program- lan, bölgesel özellik taşıdığı ge- rekçesiyle ılımlı değerlendirecek ve denetim mekanizmalannda "aran makasrnı işletmeyecek. TRT Yasası ve yayın ilkeleri uya- nnca. programlarda lehçe ve şi- ve kullanımı yasak. 2954 sayıh TRT Yasası'nın 5. maddesinın "g" bendi, "KoJay- ca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanına"hük- münü içerirken, Radyo Yapım ve Uygulama Talimatı'nda şu dü- zenleme yeralıyor: Yayın ilkeleri "Türk dilinin milli vaıiığının birttk ve berabeıiiğinin temel un- surlanndan biri olduğu benimse- necek.dili bozucu örnek ve uygu- lamalara yer verilmeyecektir. Ya- yınlarda bölgesel ağız taklitleri, toplumun bazı kesimlerini renci- de edki tarzda kuUaıulmayacak. ancak, tipleme gereği kullanılan bölgesel ağız, sadece tipi ve yöre- yi beUrtmek amacıyla belli söyle- yiş ve deyimlerle sınırlandııila- cak." 1995 yılı Genel Yayın Planı Müzik Programlan Hedefleri bölümünde de, "Türk müziği türlerinden yararlanılarak dil ve kültür biriiğinin pekiştirilmesi- ne, Türkçe'nin doğru ve yaygın bir şekilde kullanılmasına" dik- kat çekiliyor. Kürtçe yayın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in karşı çıktığı Kürtçe televizyon yayınına, Çiller'in ılımlı baktığı bir süre önce ka- muoyunun gündemine gelmişti. Çiller, Kürtçe yayına ilişkin bü- rokratlanna hazırlattığı rapor ko- nusunda, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nu (RTÜK) bilgilen- dirmişti. ABD Başkam'nın benzeri Ingiliz Kay, îstanbul'da 'ikizinin' yerine efkâr dağıttı Clinton'ım gayri resmi kaçamağı •Kanal D'de yayımlanacak 'Sünnet Holding' adlı dizi için Türkiye'ye davet edilen tngiliz vatandaşı Bill Kay, ABD Başkanı Bill Clinton'a olan benzerliğiyle, görenleri şaşkınlığa uğrattı. j. MUHARREM AYDIN ~ Atatürk Havaalanı'nda önceki gece yapılan "British Ainvays'e ait 21.45 uçağı şu anda alanınu- za inmiştir" anonsu, aynı uçağ bekleyenlerin dışındakiler için pek fazla anlam ifade etmiyordu. Ancak herkes çok sayıda gazete- ciyle, televizyon kameralannı görünce içlerinden, "Galiba önetnli bir konuk getecek" diye düşünüyordu. Bu sırada elektronik kapı açıl- dı ve 'BiUClinton' göründü. Her- kesin yüzünde müthiş bir şaşkın- lık okunuyordu. Gelen kişının - fiziksel görüntüsü bir yana- ger- çekten kim olduğunu bilen med- ya mensuplan ise vatandaslann şaşkınlığım görünce içlerinden "sinsi smsi" gülüyorlardı. Çünkü söz konusu kişi, yapımcılığını ti- yatro sanatçısı Ali Poyrazoğ- hı'nun üstlendiği ve Kanal D'de yayımlanacak "Sünnet Hokting" adlı dizi için Türkiye'ye davet edilen, Glinton'un benzeri tngi- liz Bill Kay'den başkası değildi! Bill Kay, kendisinı karşılayan AU Po>Tazoğlu ile birlikte Türk ve Amerikan bayraklanyla bir süre "klasik poz" verdikten son- ra dışanda kendilerinı bekleyen, ABD bayraklı ancak Türk pla- kalı limuzine bindi. Gazeteciler ise ilk kez korumasız ve eskort- suz bir "Başkan^ı izlemenin ra- hatlığını yaşadılar! Ataköy'deki Holiday Inn Crov»ne Plaza Ote- li'nde bir basın toplantısı düzen- leyen Kay'in, rolüne iyice ısın- mış bir halde, çevresine gülücük- ler dağıtıp, eliyle ise Glinton usü- lü selam vermesi dikkat çekti. Londra'da yaşayan Bill Kay, Almanya'da davetli olduğu bir müzikalin açılışında Bill Clin- ton'a olan benzerliğı nedeniyle ölümle tehdit edilmiş. Ancak gü- venliğinin sağlanmasıyla oîay önlenmiş. Gerçek mesleğini yıl- Havalimanında 'Ba> Başkan' olarak geleneksel biçimde Türk bayrağıyla kalabalığı selamlay an Bill Kay (yanda). Susam Bar'da Türk usulü bir gece geçirirken dansöz Sibel Banş'tan yakın ilgisini esirgemedi (üstte). başı ve yaşgünü kartlan üreten bir fabrikanın sahibi olarak tanı- tan Bill Kay'in yaşamında, Bill Clinton'un ABD Başkanı seçil- mesinin ardından "hissedilir öl- çüde" değişiklik olmuş. Herkes Bill Clinton'a ne kadar çok ben- zediğini söylemiş. Televizyonlar röportaj için uzun kuyruklar oluşturmuş. Ancak Bill Kay, Clinton'la ilgili kendisine teklif edilen işlerdenbirbölümünüka- bul ettiğini söylüyor. Çünkü, özellikle Bill Çlinton'ın çapkın- lıklanndan cesaret alan çok sayı- da kadın Bill Kay'e "ahlaksız teklif r 'ler de bulunmuş. Ancak Bill reddetmiş. Gerekçesinı ise, "Bunlar Clinton'ı kötü duruma düşürme amacını tasıyoriar. Bu yüzden kabul etmiyorum. Zaten Çlinton'ın başında yeterince be- la var!" sözleriyle açıkladı. Bill Kay, "gerçekten" ABD Başkanı olmak istemiyor. u Çün- kü" diyor, u çok rizikolu bir gö- rev!" Bill Kay, bir gazetecinin kendisine yönelttiğı, ziyaret ön- cesi bilgi vermediği için Başba- kan Tansu Çiller'in üzüldüğünü içeren esprili soruyu ise "Çiller hakkında çok az şey biliyorum. \ncak gizli serviskr aracıltğıyla haberleşebiliyoruz! Bu özel bir /iyaret olduğu için kendisine ha- ber verme gereğiduymadun!"di- >e yanıtladı. 45 yaşındaki Bill Kay, Bill Clinton'un eşi Hillarv Clinton'ı "nasıl bulduğu" sorusuna ise "Güzel ve seksi" olarak yanıtla- dı. Ali Poyrazoğlu, televizyon çekimi için Türkiye'ye getirilen Bill Kay'e ödenen parayı açıkla- madı. Poyrazoğlu'nun "Para vermedik, başka şeyler vereceğiz. Daha doğrusu başka şeyler \aat ettik!" demesi üzenne; "başka şeylerden" akıllanna hep "aynı şeyi" getiren gazeteciler kahka- halanyla salonu çınlattılar! Bill Kay'in yalnızca ABD'de bir ben- zerrakibi olduğunu söyleyen Ali Poyrazoğlu, hemen ardından ga- zetecilere şu "medyatik" öneri- yi yaptı: KayM bekleyen sürpriz "Şimdi "Üçün bırı istan- bul 'daydı!' diye başlık atabilirsi- niz." Ancak Bill Kay. "Türkusu- lü" tüm esprilere doğal olarak "Fransız" kaldı! Türkiye'den sonra iki haflalık bir gezi için, (yine Bill Clinton olarak!) Do- minik Cumhuriyeti'ne gideceği- nı belirten Bill Kay, Clinton'un dublörlüğünü ne zaman ve nere- lerde yaptığına ilişkin soruları "ulusal güvenlik" ve maddi ge- leceği açısından sakıncalı bula- rak yanıtlamaktan kaçındı. Clin- ton ile aynı kilo ve aynı boya sa- hip olduğu vurgulanan Bill Kay, daha sonra Cihangir'deki Susam Bar'a giderek, "Türk usulü" bir gece geçirdi. Türk rakısı içen Bill Kay. ünlü dansöz Sibel Ba- nş'ı masasındaoynattı, göğüsle- rinin arasına dolar yapıştırdı ve Sibel Banş ile uzun süre göbek attı. Susam Bar'da hayatından ol- dukça memnun ve mutlu görii- nen Bill Kay, ertesı gun kendisi- ni bekleyen "küçüksürpriz"den habersizdi. Çünkü Bill Kay, Ka- nal D için hazırlanan, "Sünnet Holding" adlı dizinin çekimleri gereği, dizide sünnetçi Mahmut Civelek rolündeki Ali Poyrazoğ- lu tarafından Holiday Inn Crovv- ne Plaza Oteli'nde "sünnet" edildi! Nesin, ödül için Isveç'e gidiyor •Hiroşima Vakfı tarafından verilen 1994 yılı "Banş ve Kültür" ödülüne değer görülen Aziz Nesin ve Tunuslu bilim adamı, felsefe ve tarih profesörü Muhammed Talibi 22 ocakta Stockholm'de düzenlenecek törenle ödüllenni alacaklar GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - 22 ocakta, Stockholm'deki Ulusal Müze'de farklı bir ortam yaşanacak. Ya- zanmız Aziz Nesin, Tunuslu bi- lim adamı, felsefe ve tarih pro- fesörü Muhammed Talibi ile birlikte. 1994 yılının "Banş ve Kültür" ödülünü alacak. Yaza- nmızı konuklara, Alman yazar Günter Wallraff tanıtacak. Amerikalı yazar Ira Morris ve onun Isveçlı eşi Edha Mor- ris anısına oluşturulan Hiroşi- ma Vakfı, her yıl "Banş ve Kül- tür" dallannda ödül veriyor. Uluslararası bir jüriye sahip olan vakıf, Morris çiftinin. Hi- roşima faciasına gösterdıkleri insancıl tepkinin süresini amaç- lıyor. Edita Morris, "Hiroşima Çiçekleri" adlı öykü kitabıyla büyük ilgi görmüştü. "Edita ve Ira Morris'in Hiro- şima Vakfi". Aziz Nesin'in ödüllendirilmesinin gerekçesi- nı şöyle dile getiriyor: "Isveç'te de iyi tanınan Aziz Nesin, dinci ve politik fundamentalizme, fa- natizme karşı, anlayış >« hoşgö- rü getirmek için, yaşamını bile tehlikeye sokarak birçok tehdi- de göğüs gerdi." Tunuslu Profesör Muham- med Talibi ise "Müslümanlar ve Hıristryanlar arasında bir di- yalog oluşturulmasını sağladıgı için" ödüllendinliyor. 22 ocakta, Stockholm'ün en gözde müzelerinden Ulusal Müze'de yapılacak olan ödül tö- renine, lsveçli ve yabancı çok sayıda aydın çağnldı. Ünlü Al- man yazar Günter NVallraff da törene katılacak ve yazanrruzı tanıtan bir konuşma yapacak. Ardından Nesin ve Talibi, birer konuşma yaparak konuklara gö- rüşlerini iletecekler. Teknoloji, hekinıi hastadan kopanyor Çeviri Servisi- "Hastaneler v« ameliyathaneier, kadrolaru has- talara insan olarakyaklaşma be- cerisinden yoksun doktoriardan oluşan süpermarketler haline geldi." Böyle diyor tngiliz Oxford Üniversitesi'nin kraliyet hane- danınca ihdas edilmiş eczacılık kürsüsü başkanı Prof. Sir David VVeatheralU. Bu kadarla da ye- tınmıyor. ardından ekliyor: "Doktorlar, hasta yatağına yaklaşma alışkanhklannı yitir- diler, hastalanyla ilgilenme ko- nusunda düşüncesiz ve kaba oi- dular." Ingiltere'nin saygın eczacılık eğitimcilerinden biri olan Sir David, bunlan bir sohbet sıra- sında dostlanna söylemiyor, bu alanda en ciddi yayın organı olan British Medical Journal'da çıkan yazısında söylüyor. Oxford Üniversitesi'nin mo- leküler eczacılık enstitüsünün başındaki kişi olarak hekimlere böyle bir suçlama yönelten Sir David, yazısında bu durumun çok dar alanlarda derinlemesine uzmanlaşma sonucu meydana geldiğini belirtmeyi de ıhmal et- miyor. Bunun doğal sonucu hakkında ise şunlan söylüyor: "tyileştirici bakım sistemi. Ue- ri derecede hasta kişilere yar- dımcı olmada yetersizdir." Sir David'ın gözlemlerine ve saptamalanna göre kanserli has- talarda tümörle ilgili işlemler, kişiyi ölümün sınınna yaklaştı- nyor. Çağdaş yüksek teknoloji, tüm iyileştirme alanlannı sar- mış durumda. Belirli durumlarda hastanın doktordan insancıl yaklaşım beklemesine karşılık İcişi çoğu zaman çaresizliği yalnız yaşa- mak zorunda kalıyor. Hasta, doktorunun yolunu gözlerken, doktor bu beklentiye karşılılık vermiyor. talya'nın ünlü "temiz eller ope- rasyonu"nun tanınmış savcısı Di Pi- etro Türkiye'ye çağnlmış. TÜSİ- AD'ın davetlisi olarak gelip bir de konuşma yapacakmış. Doğrusu ce- saretli bir girişim. TUSİAD için de- ğil, Di Pietro için. TÜSİAD -Italyan savcı bilmez ya- bizde hükümet kur- durur, hükümet devırir bir kuruluştur ki herdaim güçlüdür. Demek ki şim- dilerde el yıkama meselesini progra- mma aldı. Orası tamam, bize göre bir Pietro buralara gelip de ne yapacak? Buralann huyunu bilmez, suyunu bil- mez. dilini anlamaz, işaretini çakmaz. Buralarda iş onun bildiği gibi yürü- mez. Gene de kendi bileceği şey. Bız ona bir iki ipucu verelim de yanlış bir düğmeye basıp başını derde sokma- sın. Bazı memleketlerde dosyalar ikiye aynlır: Bu bir. Incelenecek dosyalar / hcetenmeyecek dosyalar MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Di Pietro gelsin de öğrensin... a iş. Peki, bu yürekli savcı Di Piet- ro'nun kalkıp da buralara gelmesine ne demeli? Futbolcu olsa neyse, ken- di memleketinde emekli olunca bura- ya gelip yıldız olur. Reklamcı olsa gene birderece. Yıldızı sönen birpar- ti onu getirtir, reklamını yaptınr. Di yle her dosyaya hop diye at- lanmaz. Dikkatli olacaksın, dosyayı iyice evirip çevıreceksin. Sadece için- de ne var diye bakmak yetmez azizim Di Pietro. Onünde arkasında, yanın- da yöresinde kim var diye baİcacak- sın. Bu dosyayı sana neden verdiler diye düşünüp duracaksın. Yoksa aya- ğını.bataklığa sokasın diye mi verdi- ler; biraz kafa yoracaksın. Demek ki neymiş, önce dosyanın kendisi ince- lenecekmiş. Dosya kimi memleket- lerde çok tehlikeli bir şeydir. Hatta 'dosya' sözü bile kendi başına tehli- kelidir. Birisi için "Onun dosyası var" demek. başı belada demektir. Içinde ne olduğunun hiç önemi yoktur. "Dosyası olmak" yeterli bir suçtur. "O kişi" neden pasaport alamadığını da bilemez, neden iş verilmediğıni de anlayamaz. Onun için de sakın 'dos- ya' deyip geçmeyesin. Eline veriien dosyayı iyice soruşturup 'tehlikeli' olmadığmı anlarsan incelemek için masanın üstüne koyabilirsin. Genede ara sıra "güvenilir yerier"den, bu dos- yanın sende olmasının sakınca yara- tıp yararmayacağını test etmen akıl- lılık olur. Oyle. adın biliniyor falan diye böbürlenmeye kalkma, her yer- de ne savcılar vardır ki dudak uçuk- latır. ama sistem onlan es geçmiştir. Onun için kendine güvenip bılmedi- ğin yerlerde horoz olmaya kalkmaz- san senin için daha iyi olur. Şimdi de- mek kı elindeki dosya "inceknecek dosyalar"danmış, bunu öğrendin. Ama bitmedi. Her dosyanın iki bölü- mü vardır: Bu iki. bcelenecek bö'lüm / InceJenmeyecek bölüm aemek ki neymiş, her dosya- nın her yanı "incdenmezmiş!." Anla- şılıyor mu "temiz eller savcısı?" Öy- le her şeyi kurcalayayım derken ada- mın eli yanar ki o kadar olur. Önce elini nereye sokuyorsun; bakacaksın. Akıllı adam kestaneleri ateşten eliy- le almaz, maşayla alır. Sen de şimdi dosyanın orasına burasına bakayım derken olmaz bir yerine bakmış olur- sun, başına iş açarsın. Şimdi yapaca- ğın ilk iş, elindeki dosyanın "incelen- meyecek bölüm"ünü bulup orayı iyi- ce bantlamak olacak. Dosyanın ora- sını iyice kapatacaksın ki kazayla açılmasm. Aslında Italyanlar da bu işleri iyi bilirler ya sende bir Fransız- lıkvargaliba. Bu işleri pekçakmıyor- sun. Dosyayı bantladıktan sonra geri kalan bölümüne bakabilirsin. Burası "ıncelenecekbölüm"dür. Şimdi ince- le bakalım. Önce "olay"a bakacak- sın, sonra "yazıh belgeler*'i inceleye- ceksin, sonra "şahitfcr" var mı, araş- tıracaksın. Bildiğimızden değil ca- nım, herhalde öyledir diye söylüyo- ruz. Şimdi sen dersin ki "Bilmiyorsan neden benim işime kanşıp kafa ütü- lüyorsun? Senin başka işin yok mu?" Işte bak onu da bilmiyorsun. Bizim buralarda herkesin bir işi vardır, ama kimse kendi işiyle uğraşmaz, başka- lannın işiyle uğraşmayı çok sever. Biz de öyle yapıyoruz. Hem sen de başkalannın işiyle uğraşmayı meslek diye seçmişsin ya. Sana ne kardeşim "kimin eli temiz, kimin eli değU" di- ye. Hem bakalım senin elin temiz mi? Elin temizliği marifet değil, elini iyi ovuşturuyor musun bakalım? Bu iş- lerden pek çakmadığın anlaşılıyor. Daha öğrenecek çok şeyin var savcı bey. Şimdi işimize bakalım. Demek ki dosyanın "incelenecek bölüm"ünü buldun. Hemen "tamam,arük işimi- ze bakalım" demeyeceksin, "zama- naşımi var mı?" bakacaksın. bu da üç. Zamam geçmiş dosya karıştımlamaz aynlır: 1. Zamanı geçmiş dosyalar, 2. Zamanı gelmemiş dosyalar, 3. Ne za- man ele alınacağı bilinmeyen dosya- lar. Bunlan hukuk fakültelerinde -ne yazık ki- öğretmezler. Sen de belki Pisa Üniversitesi'ni bitirmişsindir. Öyle Roma hukukunu faian öğren- mekle olmaz, onlan buralarda da öğ- retirler, ama asıl eğitim fakülteden sonra başlar. Şimdi bakacaksın, bu dosya zaman bakımından hangi kate- goriye giriyor. Bunu sen bilemezsin, "güvenilir yerler"e sorarsın. onlar sa- na söylerler. "Daha zamanı değil" derlerse dosyayı kaldınp rafın arka- sına koyacaksın. "Zamanı geçmiş" dediler mi, hiç bekleme; dosyayı ra- fın en arkasına koy. "Belli değil" der- lerse, dosyayı kasaya koyup bekle. Acele etme. Bak bizde bir atasözü vardır, "Acele işe şeytan kanşır" de- riz. Acele etmek acemılerin işidir sin- yor. Şimdi bunlan dinleyip de "öytey- se ben gelip de oralarda ne yapaca- ğım" dersen. onu da seni çağıranlar nasıl olsa söylerler ya, biz de küçük öneriler yapalım. DiPfetrone yapsn?.. A,nladınız mı sinyor Di Pietro? Zamanı geçmiş dosyalan kanştınp da insanlann canını sıkmayacaksın. Dosyalar "zaman" bakımından üçe nce özel bir televizyon kana- )ı hemen uyanıp 900'lü telefonlarla bir mini anket düzenler. "Di Pietro burada ne yapsm?"diye sorar. Sana da bu arada bir organizatör Napoliten şarkılar söyleyeceğin bir program ayarlar. Sesinin güzel olup olmama- sının hiç önemi yok canım; mikro- fon. hoparlör falan derken durumu idare edersin. tşe Napoliten şarkılar- la başlarsın. Biraz ağdalandınp hafıf arabeske kayarsan artık kimse elini tutamaz. Köşeyi dönersin ki o kadar olur. Ara sıra da koşturulup önüne ge- tirilen bir lavaboda ellerini yıkarsın, çok hoş olur. Baktın ki artık işin su- yu çıkıyor, çav deyip memleketine dönersin. Bu gezi de hoş bir anı ola- rak belleğinde kalır. Tamam mı sevgili Di Pietro. Yolun açıkolsun...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear