13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 1994 ÇARŞAMBA 10 DIZI YAZI Sosyal antropolog Prof. Ernest Gellner, yeni binyılda yönetim sorunlannı Cumhuriyet 'e yazdı Demokrasinin3. Binyılsınavı 7 ırminci yüzyıl, 1945 ve 1989-91 yıllann- da demokrasi adına iki büyük zafere ta- nık oldu. llk olayda demokrasi, sanayi- leşmiş bir toplumun -ki o zamanlar bu deyim pek o kadar yaygın değildi- nasıl yönetile- ceği konusunda rakıp bir teoriyi yenilgiye uğrat- tı. Seçenek görüş akrabalık, saldırganlık ve böl- gesellık gibi değerlere dönüşü öngörmekteydi: "Blut und Boden (Kan ve Toprak)". Bununla bir- likte Nazilerkendi seçimleri olan birmahkeme ile -savaşarak- yenilgiye uğratıldılar. Savaşı övdüler ve savaşta yenildiler. Ancak olayın ince alaycı yö- nü, görüşlerinin gerçek anlamda çürütülmesinin yenilgiden kısa bir süre sonra gerçekleşmesiydi: Yenilmiş Almanya, varsılhk ve gücü elde errne- nin, hatta Avrupa'da üstün bir konuma gelmenin, savaş yenne sanayi ve ekonomik güç ile çok da- ha kolay ve kabullenılebilir bir bıçimde olanaklı olabileceğini anladı. Zenginlik ve onurun toprak ve kahramanhğa değil, daha çok büyüme oranına bağlı oldugu ger- çeği, 1945 yılının iki önemli yenilmişinin dünya- yaöğreftiği birgerçektir. Yitirenlerzenginleştiler, kazananlar ise en az onlar kadar geliştiler. Dünya bundan gereken dersi almıştır. Savaşın kendısi ise, savaştan sonraki süreç kadar belirleyici ola- mamıştır. Naziler gibi Marksistler de kendi seç- miş olduklan bir alanda yenilgiye uğratıldılar. On- lann doktrini, tarihin gizemlerinin savaş alanla- nndadeğıl, ama üretim güçlennin geliştirilmesin- de aranması gerektiğini öğretiyordu. Bu üretim güçlerini arttırmanın gizemini bıldıklenni düşü- nüyorlardı ve her geçen gün daha da çağdışı bir konuma gelen üretim örgütlenmeleriyle Batı'yı geride bırakmaya yöneldiler. Ancak. Batı ile komünist sıstem arasındaki bu ekonomik yanş, hayret uyandıracak ölçüde kesin bir karar ile kazanını da yitireni de şaşırtacak bir biçimde sona erdi. Bundan başka, Asya'nın öbür ucundaki ülkeler Batı'ya yetişmenin gerçekten olanaklı olduğunu kanıtladılar ama, bunu gerçek- leştirecek olan kesinlikle Marksizm değildi. Bu da alınan dersi perçinledi. T-X ot oplumun yaşaması büyümeye bağlıdır ve büyüme de seçeneklerin araştınlmasını gerektirir, var olan görüşün ya da var olan düzenin kesinleştirilmesi ise kendisinden vazgeçilmesine olanak tanımaz. Eğer toplumsal düzen ya da resmi görüş büyümenin önünde bir engel oluşturursa, bunun bedeli durgunluk ve sefalettir. Ama, ders şu anda farkhydı. Eğer Naziler ta- nmsal toplumun saldırgan kökenlı eskı değerle- rini canlandırmak çabalannda başansız oldular- sa, Marksistler de, kesin başansızlıklan ile dün- ya üzerinde laik değerlerin dünyada egemen ol- masına ilişkin Aydınlanma rüyasının uygulanma- sının olanaksız olduğunu kanıtladılar. Cennet ken- tinin dünyasal herhangi bir türü olası değildir. Dinsel seleflerin başansız olduğu bir ortamda hiç- bır laik kurtancılık başanya ulaşamaz. Sadece kuşku, uzlaşma, deneysellik ve çoğulculuk vardır. Yenı zengin sanayi toplumunun daha sağlam bir temeli olamaz. Toplumun yaşaması büyümeye bağlıdır ve bü- yüme de seçeneklerin araştınlmasını gerektinr, var olan görüşün ya da var olan düzenin kesinleş- tirilmesi ile de kendisinden vazgeçilmesine ola- nak tanımaz. Eğer toplumsal düzen ya da resmi görüş büyümenin önünde bir engel oluşturursa. bunun bedeli durgunluk ve sefalettir. Marksizm, büyümenin gizemini çözmekten çok, ekonomik durgunluğun nasıl oluşturulabileceğini çözümle- miştir. I MarxınbeMentHeri Nr bohem düşüydü Marksizmin ahlaki yargısı, zenginliğin örgüt- lenmesinin ve dağıtımımn piyasaya bırakılamaya- cağı ve bırakılmasının da gerekmediği biçimin- deydi. Daha ahlaksal bir sistem, hem daha çekici ve uygulanabilir ve hem de gerçekten kaçınılmaz- dır. Mant'ın kendi düşlerinde kurduğu geleceğin komünist düzeninin özelliklerini saydığı ender paragraflardan birisinde, ne piyasa ne de otorite tarafından engellenmiş tamamen anarşik, toptan bir özgürlük anlatılmıştır. lnsanlar zamanlamayı ve rollerini tümüyle kendi seçimlerine göre belir- leyecekler ve asla birbirlerinin yoluna çıkmaya- cakJardı. Görüldüğü kadan ile herhangi bir ku- rumsal mekanızma da gerekli olmayacaktı. Bu bir bohem düşüydü. Gerçek uygulamada ekonomik gücün özel mer- kezlerinin komünistlerce yok edilmesi, gerek et- kinliğin yok olmasına, gerek ahlaksal çöküş da- hil olmak üzere korkunç bir merkezileşmeye yol açtı. Bu, endüstriyel toplumdaki devlete, ahlaksal bir görüşün oluşturulması görevi verilmesinin en- gellenemez bir sonucu olarak görülecektir. Eko- nominin çok güçlü olduğu sanayi toplumunda bu görevi devlet üzerine almadıkça her türlü ahlak- Gellner'e göre, yirminci yüzyıL, 1945 ve 1989-91 vıllannda demokrasi adına iki büyük zafere tanık oldu. tlk olavda demokrasi, sanayileşmiş bir toplumun nasıl \ önetileceği konusunda rakip bir teoriyi yenilgiye uğrattı. Seçenek görüş akrabalık, saldırganlık ve bölgesellik gibi değerlere dönüşü öngörmekteydi. Naziler kendi seçimleri olan bir mahkeme ile -savaşarak- venilgiye uğratıldılar. İkincisi de Marksistlerin yenilgisiydi. Portre Islam taıilıi araştırmacısı D, 1925 yılının Aralık ayında Paris'te doğdu. Evli ve dört çocuk babasıdır. Eğitimıni Prag ve Londra'da yapü. Oxford, Balliol College'de araşörmalarda bulundu. 1961 yılında Londra Oniversitesi'nde Sosyal Antropoloji dalında doktor ve 1967 yılında profesör oldu. 1974'te Ingiliz Akademisi üyesi, 1988'de Amerika Sanat ve Bilim Akademisi'nin yabancı onur üyesi oldu. 1989 yılında Academia Europaea'ya üye seçildi. Bristol ve Belfast Queen's ûniversitelerinden onur dereceleri almıştır. Islamiyet ile ilgili araştırmalan ile tanınıyor. Başlıca kitaplan: VVords and .' Things (Sözcükler ve Şeyler) "?* 1959, Thought and Change (Düşünce ve Değişim) 1964, Saints of the Atlas (Atlas'ın Azizleri) 1969, Arabs and Berbers (Araplar ve Berberiler) 1972, Contemporary Thought and Politics (Çağdaş Düşünce ve Politika) 1974. The Devil in Modern Philosopy (Modern Felsefedeki Şeytan) 1974, Legitimation of Belief (lnancın Meşru Kılınması) 1974, Muslim Society (Müslüman Toplum) 1981. Nations and Nationalism (Uluslar ve Milliyetçilik) 1983. Ernest Gellner asal-siyasal egemenlik zayıflayacaktır. Bu ders de dennleme- sine özümsenmiştir. De- mokrasi ya da seçilen başka bir deyişle 'Sivil Toplum', gerek ahlaksal değerlere dönüş çabası- na ve gerek mutlak fazi- letin siyasal olarak be- nimsettirilmesıne. laik teokrasiye karşı üstün- lük sağlamıştır. Ayakta kalmayı başarmış olan gelişmiş toplumlar ço- ğulcu bir yapıya sahip- tirler, fazilet ve tinsel kurtuluşu özelleştirmiş- lerdir, refah düzeylenni belli bir düzeyde tutma- ya ve kültürel egemen- liklerini, bir başka de- yişle ulusçuluk öğeleri- ni sürekli olarak vurgulamaya kendilerini koşul- lamışlardır. Sivil toplumun gelecek yüzyılda karşılaşacağı tehlikeler nelerdir? Yönetim ya da ekonomik büyüme üzerine olan uzlaşı sonsuza değin işlemeyebilir. Durum bugün bile böyledır: Dünya üzennde şu anda, yeterince yoksulluk ve aynca genel bir uygulama olarak büyüme için söz vermeyi, ikna edici bir siyasal araç olarak kullanmak amacıyla yoksulluğun anımsatılması vardır. Bunu ikna edici bir biçim- de sağlayan düzen, onaylamayı ve desteklenme- yi güvence altına alır. Ancak bu, sonsuza kadar sürebılir mı? Birdüzeyden sonra, mal sahibi olmak doğal bir istek olmaktan çok. bir konum simgesi durumu- na gelır. Bunlar daha sonra hem venmliliği düşü- eçmişte, Avrupa'nın çok devletli sistemi bir nimetti. Bütün insanlığı aynı zamanda aynı hatayı yapmaktan alıkoydu. Seçenekler sınırlı değildi. Her - devlet kendi içerisinde birtakım kararlar alıp siyasalar izliyor ve böylece birisinin yaptığı hatayı bir diğeri yapmayabiliyordu. Bununla birlikte, artık karşılıklı dayanışmanın artması ve teknoloji, merkezi yönetimi çok daha önemli kılabilir. rür hem de çevresel fe- laket durumuna gelır. Acaba ınsanoğlu özel bir konumun göstergesı olduğunu düşündüğü ve artık süs nesneleri duru- muna gelmiş birtakım nışan ve unvanlar ara- mak yerine, böylece ıs- tediği konuma ulaşma- nın yollannı mı arama- yabaşlayacak? Insanoğ- lu, görünüşte toplumsal eşıtlik üzerine kurulmuş bir toplumda varsıllığı konum sahibi olmanın yolu olarak görmekten vazgeçebilir mi? •Homojenlik" gerekti- ren. ama aynı zamanda •homojenliği' engelle- yen ulusçuluk da, en- düstriyel toplum için önemli bir sorun durumundadır. Toplumun de- vingenliği ve modern "iş"in anlamsal niteliği, es- ki kültürel yamalann yerini alacak olan. kültürel yönden 'homojen' siyasal birimleri: "ulusdevlet- leri" ortaya çıkarttı. Fakat tam da aynı zamanda. dünya üzerindeki ekonomik gelişmenin eşit bir bi- çimde dağılmamış olması nedeniyle. 'homojenli- ği' bozan ve şıddetli gerilımler yaratan yoğun bir işgücü göçüne neden oldu. Yeni toplum bunlarla gerçekten başa çıkabilir mı? Geçmişten günümü- ze miras kalan etnık ış bölümü, son bıçımine şım- di bölgeler arası zenginlik farklılıklannın neden olduğu göçlerden dolayı kavuşmaktadır. Batı'da. inancın ve ahlakın özelleştirilmesı. an- cak yüzyıllar süren kanşıklık ve yenıden düzen- lemeler sonucunda olanaklı olmuştur. Bununla birlikte, sanayileşmeyi sağlayan eski dinamikle- emokrasi ya da başka bir deyişle 'sivil toplum', gerek ahlaksal değerlere dönüş çabasına ve gerek mutlak .*„ faziletin siyasal olarak benimsettirilmesine, laik teokrasiye karşı üstünlük sağlamıştır. Ayakta kalmayı başarmış olan gelişmiş toplumlar çoğulcu bir yapıya sahiptirler, fazilet ve tinsel kurtuluşu özelleştirmişlerdir. rin özünde egemen olan kuşkucu ve çoğulcu tın, yeni sanayileşmeyi sağlayan dınamikler arasında yer almayabilır. Yenı gelenler, üzerlerindekı çe- kıngenliğı attıklannda ve sağladıklan ekonomik başanlar ekonomiye tam anlamıyla yansımaya başladığında, acaba birlikte gelirdiklen değerler demokratik bir sistemi yine de desteklemelerine ızin verecek midir? I üçüncü Binyıl'da insanlığı bekteyen sorunlar Geçmişte. Avrupa'nın çok devletli sistemi bir nimetti. Bütün insanlığı aynı zamanda aynı hatay ı yapmaktan alıkoydu. Seçenekler sınırlı değildi. Her dev let kendi ıçensınde birtakım kararlar alıp siyasalar izliyor ve böylece birisinin yaptığı hatayı bir diğeri yapmayabiliyordu. Bununla birlikte. ar- tık karşılıklı dayanışmanın artması veteknolojinın gelışmesi. merkezi yönetimi çok daha önemli kılabilir. Öteki her türlü seçenek çevresel \e baş- ka birçok >önden felaketle sonuçlanabılir Tam anlamıvla çoğulcu bir uluslararası sistemde her- hangi bir dev let. ekolojiksınırlamalaruygulamayı ya da silah ticaretinden. uyuşturucu ticaretinden ve terorizmı desteklemekten vazgeçmeyi çok daha avantajlı bulacaktır. Kendi varlıklarına yönelık bir tehlıke ile soyut ahlak arasında bir seçım yapmak durumunda kaldıklannda ise pek azı öncekı seçımlerinde ısrarcı olacak ve geleceğe yönelik tehlike taşımayı kabul edecektir. Soyut ahlak bunlan daha iyi davranmaları için ikna edemeyecektir. Ancak. ıknaedemedığı sürecede, hepımız felaket ile yüz yüze gelebilinz. Ancak. eğer burada sergıledığimız tartışmanın ardından daha merkezi ve küresel birmerci ortaya çıkarsa, insanlık çoğulcu sistemin kendisine daha önce verdiği güvencelerden vazgeçebilir. Çok sayıda devletin yerini tek bir tanesi alacak. Bu noktada yapılacak çok önemli bir hata ise hepimiz için felaketle sonuçlanabılir. Bu tehlike de acaba siyasal merkeziyetçıliğin kültürel çoğulculukla desteklenmiş bir bileşimiyle engellenebilir mi? İşte. Üçüncü Binyıl ya da Yîrmi Birinci Yüzyıl'a birlikte gireceğimiz sorunlar bunlar. Yann: Fransız şair Yves Bonnefey Y A Y I N H A K K I C u m h l i r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z T.C. BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN 1994 557 Mahkememize açılan vasi tayini davasının yapılan duruşmalan sonunda; Mahkememızceverilen 1994 557-1994 686 sayılıve 8.8.1994 tanh- li karar ile Bahrköy. Kocasinan, C: 1, S: 49, K: bilano'da nüfusa kayıtlı Hüseyin ve Zefure'den olma 1331 doğuralu Zehra Tüten vesa- yet altına alınarak, kendisine, Bakırköy, Kartaltepe Mah. Karacaoğ- lan Sk. No: 27, Danışman Ap. Da: 7de ikamet eden 1951 doğumlu kıa Hikmet Karasaç vasi olarak tayin edilmiştir. türazı olanlann yukanda numarası yaah dosyanuza müracaat et- meleri, aksi takdırde kesinleşeceği hususu ilan olunur. 6 9 1994 Basın: 10317 BEŞİRİ ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 199357 Davacı K.H. tarafından davalılar Beşiri Nüfus Müdürlüğü ile Hulkije Altun ve Ramazan Çelik aleyhine mahkememızde açılan ev- liliğin iptaü davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan uyannca; Yapılan tüm araştırmalara rağmen adresleri tespit edilemeyen da- valılar Hulkiye Altun ve Ramazan Çelik"e davaname ve duruşma gününün ilanen teblığıne karar verilmiş olmakla; Duruşma günü olan 04.10 1994 günü saat 09.10'da duruşmada haar bulunmalan, bulunmadıklan takdirde kendilerini bir vekılle temsıl etürmeleri, duruşmada bulunmamalan ve bir vekil ile de temsıl edılmedikleri takdirde, yokluklannda duruşma >apılarak karar \eri- leceğı. davaname yenne kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 50935 ILAN T.C. SAFRANBOLU SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN 19942 Safranbolu ilçesi İsmetpaşa Mahallesi Deretarla mevkiinde bu- lunan tapunun 156 ada. 47 parsel numarasında kayıtb bahceli üç katlı ahşap ev açık arttırma suretiyle satılıktır. Gayrimenkule bilirkişiler tarafından 132.530.000.- TL. bedel takdir edilmiştir. Davalılar Mehmet Ali kansı Sabire oğlu Basri ve kızı Pakize'nin adreslerinin belli olmaması sebebi ile kendilerine tebligat yapılmış sa- yılacanndan ilanen tebliğ olunur. Basın 50927 POIJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Şeriahn Kestiği Parmak.. Ufukta seçimlerin ucu göründü mü milletvekillerini bir telaştır alır. Çünkü gidip de gelmemek vardır. Şimdi ra- kamlar büyüdü, milletvekili olmak için ayrılan paralar da büyüdü. Eskiden milyonlar yetiyordu, şimdi milyarlar da yetmiyor. Konuşulurken işitiyoruz, gazeteler yazıyor, profesyonel mebuslar milyara varan harcamalar yapı- yorlar. Seçilirse ne âlâ, seçilemezse paralar boşuna gidiyor. Seçimler erinde gecinde olacak.. Ancak hangisi ola- cak; eri mi, geci mi? Erken seçim olur, istenilen sonuç alınmaz da, ardın- dan bir de genel seçime gidilirse "yandı gitti keten hel- vam", buna para yetmez. Partilerdeki telaşa bakılırsa seçimlerin eli kulağında... Ama boşalanların yeri mi doldurulacak, ara seçim mi olacak? Kesinkes bilinmiyor, ortada.. Eh, seçim ortada olunca, seçimlerin türü de ortada... Masrafı da ona gö- re... Rahmetli özal, ekonomide türlü türlü oyunlar icat etti- ği gibi seçimlerde de oyunları vardı. Birinci genel se- çimleri askerin desteğiyle kazandı, ikinci seçimleri se- çim yasalarına göre kotardı. Ondan sonraki seçimlere de bir kulp takardı, cumhurbaşkanı olup kendini ırmağın ötekıyısınaattı. Bu seçimler bir hayli zor olacağa benziyor. Partiler darmadağınık; partileri sağ, sol diye iki kümede toplaya- caksınız... O olmazsa bir koalisyonda toparlayacaksınz. Demlrel de öyle yapmadı mı? Seçimleri bir koalisyonla toparladı; ama Özal'ın ölümü üstüne koalisyonu ardında bırakıp suyun öteki kıyısına geçmedi mi? Bu durumda bakalım sağı kim toparlayacak, solu kim? Hükümetkalıyor.. Ara seçim kasımda... Seçimler erken olsun, ara olsun, geç olsun solun bir- leşmesi teraneleriyle geçecektir. Alimallah sol birleşe- mez... Belki daha da dağılır. Geriye Refah Partisi kalı- yor. Sağın korkusu RP'nin tek başına iktidarı alıp alma- yacağıdır. RP bir gaf yapar da gözden düşerse ne âlâ! Yapmaz da uslu uslu giderse (koalisyon ortağı olarak) hükümetin içine gidiverir. Bu ülkede iktidar her zaman sağın olmuştur. Bir MC hükümeti döneminde adını söylediler. Ondan önceki hü- kümet kurmalarda adını söylemediler ama, hükümetler hep MC'nindi. Demirel hükümetleri sürgitsağda olmuş- tur. Solda bir koalisyon hükümeti kurulurken de başında gene Demirel olmamış mıdır? Demirel, bir askerlerle geçinememiştir, yoksa kurulan bütün hükümetlerin için- de vardır. DYP-SHP koalisyonunu da Demirel kurmamış mıdır? Bu koalisyon hükümetinin çatısı Demirel tarafın- dan kurulmamış mıdır? Başbakan ister şu olsun, ister bu olsun çatıyı Demirel çatmıştır ya!.. Ara seçim olsa ertesi yıl genel seçim zorunluluğu çı- kacaktır. Bu memleket bir ara, bir genel seçimi üst üste kaldırabilir mi? Elbette bir seçim sistemi bulacaktır. Seçim tarihine bakılacak olursa 1946'dan 1961'e ka- dar çoğunluk sistemiyle (seçim) yapılmıştır. Ondan son- ra azınlık, nispi, milli bakiye türlerini denemiştir. iki askeri darbenin getirdiği yöntemler hep birer deneme olmuştur. Bakalım bu karmaşalı dönem nasıl bir seçim sisteminde yolunu açacaktır. Her parti kendi çıkarını gö- zeteceği için kendi yöntemini de getirecektir. Bu seçimde çok parti var (parti dağılımı), çok da sis- tem olacaktır. Başa güreşenler arasında RP'nin ortaya çıkışı, çıkarların dağılımını da gösterecektir. Sağ da de- ğil, sol da değil, bir şeriat iktidarına kattanılacaktır. Yeni bir tablo çıkıyor ortaya, göreceğiz! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Türk müziğinde fasıl topluluğuna verilen ad. 2/ Şube. kol... Göreceli. 3/ Iran'ın plaka işareti... Veda döneminde en bü- yük Hint tannsı. 4/ Taş ya da maden çıkanlan yer... Sınır boyu. 5/ Kıhç, bıçak gibi saplı şeylerin sap içinde kalan bolümü. 6/ Kubbe. minare, bay- rak direklerine takılan madeni tepelik... Bayın- dır. mamur. 7/ Mürek- kepbahğından elde edilen koyu siyah boyaya ve bu boya ije yapı- lan resimlere verilen ad. 8/ İşaret... Titan elementinin simgesi... Ek- mek. 9/ İskambil oyunlannda kâ- ğıt atma sırası... Gazel ve kaside- nin ilk beyti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yalnız başına ilerleyen ve öbür hastalıkh durumlara baglı olma- yan hastalık. 2/ Büyük hindistan- cevizi... Eylemleri olumsuz yap- makta kullamlan ek. 3/ Klorun simgesi... Yunan mitolojisinde savaş tannsı. 4/ Bir yerde oturma. 5/ Mezar... Metal saplama. 6/ Kastamonu'nun bir ilçesi. 7/ "Eyvah ne yer ne yâr kaldı / Gönlüm dolu ah ü — kaldı" (Abdülhak Hâmit)... Yurdumuz- da turistik bir göl. 8/ Belli bir bölgede yetişen hayvanlann tü- mü... Bir renk. 9/ Bir soru eki... Filika büyüklüğünde bir deniz teknesi. tLAN T.C. İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI'NDAN EsasNo:993 1282 Davaa S.S. Bir Özlem Konut Yapı Koop. vekili tarafından da- valılar Ulvi Kart ve Purosan Boya ve Kimya San. Tic. Kol. Şti. aley- hine ikame olunan alacak davasının yapılan açık duruşmasında; Davaa vekili dilekçesinde. taraflar arasında sözleşme yapıldığjnı, davalının sözleşme iceriğine uymadığını, bu konuda İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 992 216 163 D. iş sayıh dosyası ile tespit ya- pıldığını, bu konuda tzmir 5. Noterliği kanalıyla ihtar gönderildiğini, ihtara rağmen 11.578.520 TL'nin ödenmediğini bildirerek 4.8.1992 tarihınden iübaren faizi ile birlikte davalılardan tahsilini isterniştir. Davalı Ulvi Kart aramalara rağmen bulanamadığından işbu da- vanın özeti. yazılı davaya karşı cevap vermesi ve duruşma sırasında ibraz etmek istediği belgeleri varsa ibraz eünesi veya kendisini bir ve- kil ile temsil ettirmesi ve duruşma günü olan 14.10.1994'te saat 10.40'- ta bızzat hazır bulunması, hazır bulunmadığı takdirde yokluğunda hüküm edileceği hususu davetiye yerine geçerli olmak üzere tebliğ olunur. 12.8.1994 Basın: 35541 tLAN T.C. ALMUS ASLİYE HLJKUK MAHKEMESİ 1993 116 Antalya ili İbradi ilçesi 507 hanede nüfusa kayıtlı, adresi meçhul, Mehmet ve Fatma'dan olma 1938 doğumlu Cemal Alp aleyhine, eşi Fatma Alp tarafından ihtar talebinde bulunulmuş ve adı geçenin ad- resi meçhul olduğundan davalı Cemal Alp'in. işbu ilanın tebliğinden iübaren bir ay içerisinde eşi Fatma Alp'le olan müşterek haneye dön- mesi. aksi takdirde davacının terk nedeni ile boşanma davası açmak- ta hak kazanacağının ihtan ve işbu ihtar karannın davalıya tebliğ edılmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. 16.6.1994 Basın: 50937
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear