29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS1994 SAU 12 KULTUR Umberto Eco, yazdığı denemelerini 'Bir Som Balığıyla Nasıl Yolculuk Yapılır'da topladı Duyarsız diinyaya karşı savaşıııı FELSEFE YOLUNDA ARSLAN KAYNARD AG Kültür Servisi - Felsefeci, tarihçi, yazın eleştirmeni, yazar ve işaret bilirni uzmanı. Aynı zamanda bir gazeteci, Italyan televizyonuna kültür prog- ramlan hazırlayan bir yapıma ve su- nucu, sanat yapıtlannın (başta Mona Lisa olmak üzere) farklı insanlar üze- rindeki farkb etkilerini gözlemleyen bir araştırmaa. Yazın yaşamına 1980 yılında yayı- mlanan 'Güiün Adı' adlı romanıyla adım atan Umberto Eco'nun bu ro- manı, daha sonra başrolünü Sean Connery'nin oynadığı birfilmedönüş- türülmüştü. Som balığıyla mücadele Eco'nun, kendi deyimiyle '30 yüdır çekmecesinin gözünde sıktşıp kalan' denemeleri 'How To Travel With A Salmon - Bir Som Balığıyla Nasıl Yol- culuk Yapılır' adlı kitapta toplandı. îngjlizee'ye çevrilen kitabın başlığı, herhangj bir anıştırma ya da sözcuk oyunundan kaynaklanmıyor. Ya- zann bir havaalanında. 'duty free'den satın aldığı som balığıyla yolculuk ederken verdiği mücadeleyi anlatıyor. Eco, otel odasındakı 'mini bar'ı boşal- tarak balığı oraya yerleştiriyor. Bar- daki içki şişelerini de dolaba koyuyor. Otel görevlileri ise balığı cıkanp ban yeniden düzenliyorlar. Bu birkaç kez yineleniyor. Yazar, otelin tngilizce bil- meyen Hintli personeliyle bir türlü an- laşarnıyor. Kitabın diğer bölümlerinde ise uçakta gergin durumlarda yemek ye- menin uygunsuzluğu, geleneklerle başa çıkma, Amerika'da tren yolculu- ğu yapma, sürücü belgesi alırken İtal- yan bürokrasisiyle savaşma, faks ve mobil telefonlarla uğraşma gibi konu- lar, başka deyişle, yazann duyarsız bir Kitap, yazann bir havaalanında, 'duty free'den satın aldığı som balığıyla yolculuk ederken verdiği mücadeleyi anlaüyor.Eco, bütün bölümlerin parodiolmadığını vurgulayarak, eleştiri ve ahlaki amaçlan bir kenara bırakıp bazı eğlenceli bölümler koyduğunu belirtiyor. dünyaya karşı verdiği savaşım yer alı- yor. Konferanslardan derlenen kitap Ancak Eco. kitabın önsözünde "Şunu da eklemeliyim ki buradaki bü- tün bölümler parodi dcğildir. Ekştiriyi ve ahlaki amaçlan bir kenara bıraka- rak kitaba dahil ettiğim bazı eğlenceli bölümler de var. Ama bunu haklı gös- termeye çauşmaya gerek duymuyo- rum" diyor. Yazann 'Six Walks in the Fictional Woods' adlı çalışması ise Harvard'da verdiği derslerden ve konferanslardan derlenmiş bir kitap. Edilörlüğünü Ro- bert Lumley'nin üstlendiği bir diğer ki- tap 'Apocalypse Postponed' da daha kısa metinleri, gazetelerden, dergjler- den, üniversite yayınlanndan alınmış kısa yazılan içeriyor. Günümüzde pek çok akademisyen yazın yaşamına adım atıyor. Ancak yeteneğiru sempatik ve güvenli bir bi- çimde sunması Eco'yu diğerlerinden ayınyor. Eco'nun ilgi alanının çok ge- niş olması nedeniyle, Robert Lumley onun 'elit' ve 'popüler' kültür arası- ndaki keskin aynmlan vurgulamasını uygun görmüyor. Ancak Eco, zaten ortada olduklannı savunduğu bu aynmlan makalelerinde vurgulamayı sürdürüyor. Umberto Eco'nun çahşmalannda bu iki kültür arasındaki aynmdan başka aynmlar da gözlenebilir: Açı- klamalanndaki organik ve mekanik biçim farkı, insanın çevresini sezgi ve akıl yolu ile kavraması arasındaki fark, yaraua zeka ıle sistematik açı- klama arzusu arasındaki farklar. Bun- lann yanı sıra yazann bilincinde sa- natçı ruhla, bilimsel öğretinin çatı- şması da var. Eco'nun uzmanı olduğu 'semiotik' ya da işaret bilim', bir bire- yin ya da kültürün kendisini işaretler aracılığıyla ifade etmesini içeriyor. Metodlan deneyimlere dayanıyor. Bir başka deyişle, işaret bilimi, kaşlan ha- vaya kaldırmanın, bir kültürde şaşkınlık ya da sürpriz ifade ederken, başka bir kültürde neden alınganlıkla eş anlamlı olduğunu araşünyor. Eco, bir işaret bilimi uzmanı olarak insan davranışlannın dilinden iyi anlıyor. Bu onun için insanlan tanımanın bir başka yolu. Bir yazar olarak da ona çok şeyler kattığı kesin. Ancak yazan sürekli çözümleme ve değerlendirme yapmaya itiyor. Eco'nun 'Six Walks in the Fictional Woods'da kullandığı biçemin ber- raklığı karşıtlıklarla belirlenmiş. Ya- zar "Index on Cencorship' dergisinde- ki bir söyleşisinde kendisini bir 'görece uzmanı' olarak tanımlıyor. Yeni anlatun ve algılama yollan "Gerçek sözcûğünü kullanmak iste- miyorum, çünkü yalnızca fikirler ve gö- rüşler > ardır. Bu fikirlerden ve görüşler- den bazılan diğerlerine yeğlenir. İnsan, Iıer şey terdbe bakıyor, lanet olsun' di- yemez. Hatta bir fikri diğerine tercih eöne uğruna ölebiKr" diyor. Açıkça görülüyor ki Umberto Eco 'gerçek' sözcûğünü, 'tercih' sözcüğüyle eşan- lamlı görüyor. Yazara göre kişi, se- çimlerinin bir ürünü, kimse seçme ya da tercih hakkına sırt çeviremez. Eco'- nun tercihi, yazın yapıtlannı günümü- zün makineleşmiş dünyasıyla karşı- laştırmak, yeni anlaüm ve algılama yollan bulmak. En büyük korkusu ise bağnazbk ve önyargı. Harvard notlannı topladığı kitabı- nda Gerard de Nerval'ın 'Sylvie'sinin etkileri gözleniyor. Ancak bu etkileşi- min Sylvie'nin karakterinden mi yok- sa kitabın biçeminden mi kaynak- landığı belli değil. Yazar öykülerin çok önemli olduğunu, onlar sayesinde varlığımızın anlam kazandığını savu- nuyor. TRT'nin 200 bölüm olarak tasarlanan 'Sahte Dünyalar' adlı dizisi tüm zorluklara karşın sesli çekiliyor Bir ailenin ardmdaki Türkiye GAMZE VARIM Yapımalığını TRT Ankara Televizyonu'nun üstlendiği Sah- te Dünyalar' dizisinin çekimle- rinin bir bölümünün gerçekleş- tirildiği Tarabya'daki mekan- dayız. Çekimler ıçin benzer di- zilerde kulianılan stüdyo ya da platolar yerine gerçek mekan- İar yeğleniyor ve dizi sesli ola- rak çekiliyor. Çekime başlamak içın hava- nın kararması beklenirken dizi- nin yönetmenleri Sadullah Ce- len ve Taner Akvardar'la söyle- şiyoruz. Taner Akvardar, 'Patates, soğancılara, Aygazcdara ve hav- layan köpeklere' karşın diayi sesli çekmek üzere yola çıküklanm ve bu konuda iddi- alı olduklanm belirtiyor. Ak- vardar, sesli çekimin zorluklan- ndan söz ederken "Türkiye çoksesliliğin değil, kakafoninin olduğu bir yer. Her kafadan bir ses çıkıyor" diyor. Bölüm başı 240 milyon Yönetmenler, TRT ile çahş- maktan son derece memnunlar. Bütün isteklerinin yerine getiril- diğini ifade ediyorlar. Sadullah Celen çok genç bir ekiple ve TRT'nin genç pro- düktörlennden Sinan Yaka ile çahştıklannı, birbirlerini çok iyi anladıklannı belirtiyor. Teknik olanaklann yanı sıra gerek yayın politikası gerek dünya görüşü olarak belîi bir çizgiyi sürdürmesi ve kurum olma niteliği nedeniyle TRT ile çalışmanın rahatlığını taşıdı- klannı da sözlerine ekliyor. Dizinin 3.5 ayda çekilecek ilk 26 bölümünün bütçesi. bölüm başına 240 milyon olarak belir- lenmiş. 52 bölümlük senaryosu hazır olan dizinin 200 bölüme kadar sürdürülmesi düşünülü- yor. Celen ve Akvardar, dizinin yübaşından itibaren yanm sa- atlik bölümler halinde hafta içi her gün yayımlanacak olması- nın 'soap opera' olarak adlandı- nlan türü cağnştırmasından ra- hatsızlık duyuyorlar. 'Sahte Dünyalar'ı bu isimle nitelenen derinlikşiz, boyutsuz yapunlar- dan ayırmak istediklerini vur- guluyorlar. Akvardar "Dizide bir aile var. Bu ailenin arkasında Türkiye'den manzaralar var" diyor. Celen, oyuncu seçiminde se- naryodaki karakterlere uygun- luğun yanı sıra sesli çekimin ge- rektirdiği bir koşul olan 'ezber yapma ahşkanlığınT ölçüt ola- rak aldıklannı, bu nedenle ti- yatro sanatçılanyla çabşmayı uygun gördüklerini belirtiyor. Aynca iki yönetmen de daha önce oyunculann çoğuyla bir- likte çalışmışlar. Tarabya'da kiralanan evin bahçesinde çekim öncesi hazır- lıklar sürerken bu kez oyuncu- lara yöneliyoruz. Yülar sonra yeniden... Senaryosunu Aycan Giritii- oğlu'nun yazdığı dizinin başrol- Sadullah Celen lerinde tiyatro geçmişi olan si- nema o>oınculan Çolpan tlhan ve Eşref Kolçak var. Ovıınculu- ğa yaklaşık 10 yılbk bir ara ve- ren Çolpan İlhan, sanki hiç ara vermemiş gibi bir duyguyla ye- £ Yapımcılığını TRT Ankara Televizyonu'nun | üstlendiği dizide; Çolpan İlhan: Eşref | | Kolçak, Aliye Uzunatağan, Aslı Ongören, Aytaç Arman, Taner Barlas, Uğur Polat, Berna Laçin, Levent Özdilek, Ruhsar Öcal, Engin İnal ve Kaan Girgin oynuyorlar. niden kamera karşısında. Di- zide 'dirayetü, ilkeli, gerçekleri iyi yakalayan, kişilikli" bir ka- rakteri canlandıran sanatçı için Eşref Kolçak'la yıllar sonra ye- niden bir araya gelmek hoş bir sürpriz olmuş. Kolçak'la birlik- te oynadıklan 'Bir Şoförün Giz- li Defteri' adlı filmın hasılat re- korlan kırdığını anımsatan Çolpan İlhan, daha sonra da başanya ulaşan fılmlerde bir Taner Akvardar araya geldiklerini belirtiyor. Dizide holding sahibi Zeki Karabey i canlandıran Eşref Kolçak, Türkiye'de bugün tek- nik olanaksızlıklar yüzünden fılmlerin çoğunlukla sessiz çe- kildiğini söylüyor. 30'lu yıllar- dan sonra yapılan fılmlerde da- hili sahnelerin Almanya'dan getirilen tek bir makineyle sesli olarak çekildiğini belirten Kol- çak, bu makinenin Şişli'de bir stüdyoda çıkan yangın sonucu kullanılamaz hale geldığini ifa- de ediyor. Zengin ve nüfuzlu Karabey ailesinin, devlet içindeki uzantı- sını temsil eden, yetişmesinde Zeki Karabey'in büyük desteği- ni görmüş iktidar milletvekıli Cernil rolünde sinema oyuncu- su Aytaç Arman var. Sesli çeki- min kendisini biraz zorladığını belirten sanatçı, bu dizide rol al- mayı kabul etmeden önce bir duraksama geçirmiş. Ancak konuştuğumuz sanatçılann ço- gu gibi olumlu yanıt vermesin- de TRT ile çalışacak olması ve ortaya nitelikli yapım çıkacağı yolundaki inancı etkili olmuş. Dizide aynca Aliye Uzunata- ğan, Taner Barlas, Uğur Polat, Aslı Öngören, Levent Özdilek, Berna Laçin gibi tıyatro oyuncu- lanyla, opera sanatçısı Ruhsar Öcal, daha önce TRT'nin bü- yük prodüksiyonlannda oyna- yan Engin İnal ve Yapı Kredi reklamlanndan tanıdığımız Kaan Girgin rol alıyor. Bahçede topluca yenen ye- mekten ve karanlığın çökme- sinden sonra bütün hanrhklar tamamlanıyor. Birkaç prova- dan sonra da çekime bâşlanı- yor. Kültür •Sanat 293 89 78 (3 hat) DISPARA IARLOS SAURA nın scn Mrr FRANCESCA NERİ & ANTONIO BANDERAS Yolnız Beyoğlu Sınemasındo TEL 251 32 40 12 15 !4 3016 45 19 00-21 15 FIDA FILM PERA SİNEMASI (251 32 40) (Beyoğlu Sıneması Yanı) SON HAFTA MANHATTAN Yön: VVOODY ALLEN Oy: • VVOODY ALLEN • DIANE KEATON 1200-14 15-16 30 18 45-21 00 ALKAZAR AVHLTA SL\EM\L\RI BüGüN 'ÖLÜMSÜZ Z Yön: Costa Gavras ALKAZAR: 12.15-14.30-16.45-19.00-21.15 *DÜNYANIN SONUNA KADAR "üntil The End of The World" Yön: Wim Wenders/William Hurt-Solvaig Donmantın AVRÜPA: 11.30-14.45-18.00-21.15 YARIN *KARA CÜBBE *BARTON FINK BULUNMAZ TİYATRO 31 Ağustos'tan başlayarak MUAMMER KARACA TİYATROSU'NDA INEKYazan: Nazım Hıkmet Yon H. Hilmi Bulunmaz C.lesî 21.00 D U Ş SESSIZLIGIN RENKLERIYazan-Yöneten- H Hılmı Bulunmaz Çarşamba 20.30 Palyaço-Mım Aslan Tımur Salı 15.00 Bilet fiyatları; TAM: 10O.OOOTL. İstiklal Cad. No: 186/2 Beyoğlu Öğrenci: 8O.OOOTL. Tel : 513 74 31 • 522 65 85 • 251 60 90 - 638 14 84 "Böylesine keskin bir sinema duygusuyla islenmis, böylesine batılı ve modern bir filmi hiç beklemiyorduk" Atilla Dorsay Serap Aksoy Fikret Kuşkan Yönetmen Zeki Demirkubuz 2* AiustM-ta Seyoğıu PERA - Kaûmoy MODA sinemalarınca | İSTANBUL BELEDİYESİ -AJŞEHİR TİYATROLARI YAZ O Y U N U AÇIKHAVA TİYATROSU'nda Reşat Nurı GUNTEKIN ÇALIKUŞU Oyunlaştıran: Necatı CUMALI Kostüm: Sevım ÇAVDAR Özgün Müzik: Esın ENGİN Koreograli: Semıramıs UYAB Yönelen: Hakan ALTINER Şarkı Sözleri: Gülsiın SIREN Dekor: Atıl YALKUT Orkestra Şeli: Önder BALI Oyun Günleri: 19 Agustostan Isbaten 31 Ağustos a Kadaı Pazat Hanç H M Akşam Saat 2100 de Telelorta Rezetvasyon İçın 240 77 20 Hetler Tıyato jşclerr yansıta Vatara™ Taksn Bosürü. GaEia S»«la Ma^ası Oenz CMti&sı Gşea Bosâno K «Jütoy HJamf .merkez; şşelandE de sationla* MAVERICKX Vahşı Batı da hayatta kaiabılmek içın en azından bir lane ozel yetenegınız olması gerekır Cesatet kurnazlık kaba kuvvet ya da başınız derde gırdığınde ortadan kaybolmanızı sağlayacak uzun ve guçlu bacaklar Çok çekıcı ve esprılı bırı olan Bret Maverıck ise kumarda rakıp tanımamaktadır Batı nın en renklı sımalarından bırı % olan Maverıck 500 bın dolarlık poker odülünu kazanmak üzere maceralı bir yolculuğa çıkar Maceralarının en güzel bolümu de. hiç kuşkusuz güzel ve zeki bir kadın olan Annabelle Bransford un kalbını kazanması olur Yonetmenlığını Rıchard Donner ın yaptığı fılmde başrollerı ıkı unlu oyuncu Mel Gıbson ve Jodce Foster paylaşıyorlar 19 Ağustos tan itibaren sınemalarda ANKARA SANAT TİYATROSU İSTANBUL TURNESİ HALK niş>ı\\ıFkj»ayAzızOr Stcohkman rolü ıle yrilar sonra sahneöe İ1-2-3-4-5-6-7 Eylül Saat 21.30 Genel İstek Üzerlne Yalruz 3 oyun 8-9- İO Eylül »00.Oran aMtUO SAKINCALI PfYADEBUet Satış: Rumeli Hisar gişe 2872104 Vakkorama Taksim, 251 28 88 Suadiyc 350 87 42, RumeU 234 42 81 Hangi Yüzyılın Işi Kolay? Melih Cevdet Anday, Cumhuriyet'teki son yazılarırv danbirinde( 1 ) 'Vüzy;/sonL/"deyimineilişkindüşüncele- rini söylüyor. Anday'ın dediği gibi, içinde bulunduğu- muzçağa ne ad verileceğini bilemeyiz. Bugün "uzayça- ^/"diyoruz, yarın belki de başka ad verecekler. Eskicağ, ortaçağ, yeniçağ... bunların hepsi sonradan adlandırıl- mış. Yazısını okuduysanız görmüşsünüzdür: Onu asıl ilgi- lendiren şey, "Yüzyılımızın, bundan sonraki yüzyıla hangi sorunlan aktaracağıdır." Şu soruları soruyor: "Yeni yüzyılın düşünürleri bizim için ne diyecekler? Be- ğenecekler mi bizi? Ayıplayacaklar mı? 20. yüzyıl ilerle- me dönemidir mi diyecekler? Yoksa gericiliğin insanlan engellediği bir yüzyıl olarak mı nitelendirecekler?" 20. yüzyıl için nedenileceğini merakeden Anday biraz sonra 21. yüzyıl üzerinde düşünmeye başlıyor ve ürper- tici bir saptamada bulunarak "Hümanizma, yeni yüzyıl- da belki de içeriksiz bir kavram olacaktır" diyor. Şunu da ekliyor: "Dizginsiz kalan ve doğasında çatışma tohu- mu taşıyan kapitalizm, şirretliği ve yırtıcılığı ile belki de dünyanın sonunu getirecektir." Yazı karamsar mı? Bence değil. Karamsarlığı An- day'a hiçbir zaman yakıştırmadım. Bu yazı için de ka- ramsar demeye dilim varmıyor. Bilirsiniz, onun "Gele- cek" başlıklı bir şiiri vardır. 1956'da yazmıştır. Şöyle biti- rir şiirini: "Biz insanın ceddi Gelecek mutlu insanın." Daha sonra, "Gelecek insanın mutlu olacağını, dünkü insanın mutlu olmadığını nereden biliyorum"diye kendi kendini eleştırmiş. O şiirini dogmatik bulmuştur.( 2 ) Kim ne derse desin, ben gelecek insanın bizden daha mutlu olacağını düşünmek istiyorum. Çünkü her şeye karşın insana güveniyorum. Tarihte her olumlu şeyi in- san yaptı. Yarın yine olumlu şeyler yapacak. "Yüzyıllar" konusunda güzel bir yazı Anday'ınki. Fel- sefi biryönü de var. Dünya edebiyatını karıştırsak bu ko- nuda neler buluruz kim bilir? Anday'ın yazısını okuduk- tan sonra bizde bu alanda yazılmış başka yazılar var mı diye düşündüm. Aklıma Sadullah Paşa'nın "79. Asır"şi- iri geldi. O şiir içerik bakımından önemlidir, 1800'lerin ortalarında yazılmıştır, özetliyorum: "Bu yüzyılda düşünce ışıklan son noktasına ulaştı. 01- maz sanılan şeyler oldu. Mantığın yerini deney aldı. Par- lak zekalar gökyüzüne yükseliyor. Dünyanın yaradılışı- na ilişkin kanıtlar artık, din kitaplarında değil, yer ta- bakaları arasında araştırılmakta. Elektrik dört yana ha- ber taşıyor Buhar gücü her yana hızır gibi yetişiyor. Bi- lim bütün boş inançları yıktı. Hak ve ödevin sınırları sap- tandı, artık insanlar birbirini zorlayamıyor. Kişilerin hak- larını yasalar korumakta. Kimse kimsenin kulu, kölesi değil. Zaman, ilerleme zamanı, dünya bilim dünyası. Böyle bir yüzyıl önceki yüzyıllardan daha üstün olmakla övünse yeri değil midir?" Gördüğünüz gibi Sadullah Paşa 19. yüzyılı iyice yü- celtmekte. Çizdiği tablo bir çeşit "ütopya "ya benzese de önemli. Yaşadığı yüzyıl bir Osmanlı aydınına böyle izle- nim vermiş, inandırmış onu Namık Kemalin yazılanyla Tevfik Rkret in şürlerinde de buna benzer övgüler, nıtelemeler vardır. Bilim, tek- nik sevgisi, ilerleme özlemi, tanzimat ve meşrutiyetteki düşünce hayatının başlıca özelliklerinden biridir. Gelelim 20. yüzyıla. Madem ki, şiirden söz ediyoruz, bu kez de aklıma Nazım Hikmef in şiiri geliyor. "Yirminci Asra Dair" başlıklı şiirinde şöyle diyordu Nazım Hikmet (uzun olduğu için birkaç dizeyi çıkarmak zorunda kalıyorum): Kendi asrım beni korkutmuyor ben kaçak değilim. Asrım sefil, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, büyük ve kahraman Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir za- man. Ben yirminci asırlıyım Ve bununla övünüyorum. Son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır (Benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem) Senin gözlerin gibi Hatçem, Güneşli olacaktır... Bu şiir, 20. yüzyılın ortasına yaklaşılırken yazılmıştır Şimdi 1994'teyiz, 20. yüzyılın bitmesine beş yıl kaldı. Çok kimsenin, olacakdiyebeklediği "sosyalizm"gerçekleş- medi. Nazım Hikmet bu durumu görseydi ne derdi aca- ba? Bana kalırsa 20. yüzyılda doğduğu için yine de övü- nürdü. Çünkü, kim ne derse desin, şanlı bir yüzyıldır ya- şadığı. ınsanoğlu, bu yüzyılın içine epeyce olumlu şey sığdırmış, birçok güzel deneyimi yaşama fırsatını bul- muştur. Ben de merak ediyorum: 21. yüzyıldakiler bakalım ne yapacaklar? Vahşi kapitalizm ile nasıl baş edecekler? Anday, "21. yüzyılın işi güç" demiş. Hangi yüzyılın işi kolay olmuştur ki?! Çünkü "insan" olmak kolay değil. Yalnız "insan" olmak mı? "Toplum" olmak da kolay de- ğil- Ç) Yeni Yüzyılın İşi Güç, 5.8.1994 ( 2 ) Dogmacılığın Bir Türü, Cumhuriyet, 17.2.1989 Antalya'da karikatün şenliği • ANTALYA (AA) - Antalya Şanat Yolu'nda devam eden 2. Karikatür Şenliği kapsamında iki sergı daha açılacak. 25 ağustos-15 eylül tarihleri arasında açık kalacak sergilerden ılki, Çankaya Beledıyesi'nce4yıldırdüzenlenen karikatür yanşmalannda ödül kazanmış yapıtlardan oluşuyor. Bu sergide, pek çok usta çizerin seçkin eserleri görülebilecek. Karikatür Şenlıği'ndeki ikina sergı ise Karikatürcüler Demeği Yönetim Kurulu üyesi Muhittin Köroğlu'nun kışisel sergisi. 1. Antalya Karikatür Şenliği'nde de yer alan ve çevre konusundaki çizgileriyle büyûk beğeni toplayan Köroğlu, sergisi boyunca Antalya'da olacak ve karikatürlerini imzalayacak. Sanat Yolu'nda açılacak iki sergi, 15.00-23.30 saatleri arasında gezilebilecek. Adana Büyükşehir Belediyesi Konservatuvârı'na öğrenci alınacak • ADANA (AA) - Adana Büyükşehir Belediyesi Konservatuvan'nın. Türk Sanat ve Halk Müziği ile Halkoyunlan bölümlerine sınavla öğrenci ahnacak. Adana Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürii Ahmet Evsen yaptığı açıklamada, Türk Sanat Müziği, Halk Müzigı ve Halkoyunlan bölümlerine kayıt yaptırmak isteyen adaylann, j 7 Eylül 1994 tarihine kadar Konservatuvar Müdürlüğü Öğrenci İşleri Bölümü'ne başvurmalan gerektiğini söyledi. Evsen, sınava katılacak adaylann 18 yaşından büyük ve 35 yaşından gün almamış olmalan, istedikleri bölüme uygun özellikler taşımalan gerektiğini kaydetti. Önceki yıllarda Konservatuvar'a kayıt yaptırmış, ancak çeşitli nedenlerle öğrenimine ara vermiş öğrencilerin de kayıtlannı yenileyebileceklerini ifade eden Evsen, bu öğrencilerin, derslerine bıraktıklan yerden başlayacaklannı belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear