29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ1994 PAZAR 8 PAZAR KONUKLARI Dört eğilimin oyuTantan'a gitti LEYLA TAVŞANOĞLU'nun söyleşisi # stanbul'un Fatih, Bcykoz ve Yalova ilçekrinde 10 temmuzdaseçim / yapıldı. Her üç ilçede de oylarını arttıranpartiyine RP oldu. Fatih 'te iseilginçbirolayyaşandı. ANAPadayıSadettin Tantanbütün partilerin desteğiyle belediye başkanı seçildi.''Temiz, lekesiz başkan sloganıylaortayaçıkan Sadettin Tantan ve PİAR-GALLUP kamuoyu araştırma kuruluşu başkanı Bülent Tanla yı bu haftaki •"••••• konuklarımız olarak seçtik. Tantan 'la daha mazbatasını almadan önce Fatih 'teki Güreş Ihtisas Kulübü 'nün yanmdaki bir hanm ikinci katında bulunan seçim merkezinde konuştuk. Içerigirenin haddi hesabı olmayan seçim merkezinde, Tantan, biryandan sorularımızıyanıtlamaya çalışırken biryandan da kendisini kutlamaya gelen konuklarını ağırlıyordu. Tanla ise bize üç ilçedeki seçim sonuçlanm 27 Mart seçimleri sonuçlarıyla kıyaslamalı olarak değerlendirdi. - Sizce 10 Temmuz seçimlerinde Fatih'- te AISAP nu kazaıuh, yoksa Tantan adt nu? TANTAN - Bunun hakkında bir şey söyleyemeyiz. Ama ANAP'ın belediye başkan adayı olduğumuza göre bu konu- nun halkın takdiri ile Allah'ın lütfunun bize tecelli ettiğini söyleyebiliriz. Bunu, bize vatandaşın duyduğu güven sağladı. Ancak öncelikle vurgulamam gerek. Bu seçimin gerçek galibi biz değiliz. Bu seçi- min gerçek galibi Fatih halkırun şahsında Tûrk milletidir. Burada, Oktay Bey'in (Kurtböke) baş- kanbğında bu büro kuruldu. İletişim agı, bilgi işlem merkezi oluşturuldu. Bunun dışında Türkiye'nin dört bir yanından ge- lerek Fatih'te oturan hemşerileriyle bir- likte çalışan, hiç bilmediğimiz isimsiz kahramanlar var. Halkın arasında gezer- ken apartmanlardan koşarak inen, 70 yaşlannda bize hayır dua ettiklerini söy- leyen büyüklerimizle, "Oğlum seçimi ka- zanman için mücadele ediyorum" diyen gözü yaşlı insanlanmızla, annelerimizle, babalanmızla karşılaştık. Olaylan biz yaşadığımız için bu şekilde konuşmak mecburiyetindeyiz. Bu seçi- min gerçek galibi Türk milletidir. Baktığımız zaman bütün partilerin ta- banlannda bizim için büyük bir çalışma ol- duğunu görûyorduk. Bütün partilerin ta- banlan el ele verdiler, kazanmamız için çalışülar. îşte, onlar bu seçimin gerçek kahramanlandır; gerçek galipleridir. Bunun dışında kimse "Bu başarının sahibi- yim" diyemez. Buna ben de dahilim. - Bu çahşmaJara RPdedahUnûydi? TANTAN - RP tabanında da bizim için çalışanlar vardı. - Fatih'te bütün partilerden size oy gel- di?.. - TANTAN - Tabii. Bu seçim için kur- duğumuz tamamen bana ait olan bu bü- roda hem DSP'b arkadaşlar hem SHP'li arkadaşlar hem DYP'li arkadaşlar hem MHP'li arkadaşlar herhangi bir karşıbk beklemeksizin sabahlara kadar çalışülar. Kendilerine şükran borçluyum. Ortak bir amaç, ortak bir hedefte buluşulunca gücün ne kadar büyüdüğünü gösterdiler. Bu saygın örnekten bütün partilerimizin, bütün pobtikacılanmızın elbette çıkara- caklan ders olmah. Halkımın bizi sahiplenmesinde bir me- saj var. Kamuoyunu eğitmenin yanı sıra bir de yönlendirme işlevi yüklenmiş olan siz medya, bu mesajı çözmeli. Anlama- makta inat edenlere bunu anlatmalısınız. em DSP'li arkadaşlar hem SHP'li arkadaşlar hem DYP'li arkadaşlar hem MHP'li arkadaşlar herhangi birkarşılık beklemeksizin sabahlara kadar çalıştılar. - Deniyor ki "Tantan adı şaibeye bulaş- manuştır. Lekelenmemiştir. O nedenle halk onuistedi..." TANTAN - Bunun değerlendirmesini yapmak, bu sonuçtan anlamlarçıkarmak bize yakışmaz. Halkım böyle istedi ise bunun mutlaka bir anlamı olmalı. Halka sormanız lazım. Tercihin sahibi onlar. Oylann sahibi onlar. En doğru yanıt on- lannki olabilir. - Seçimler öncesinde siz ne demeç verdi- niz ne de televizyona çıktınız. Kişisel ola- rak hiçbir tanıtım faaliyetine girmediniz. Neden böyle davranmayı tercih ettiniz? TANTAN - Televizyona çıktım, yazılı basınla göriiştüm. Radyo programlanna katıldım. Sanıyorum siz atv'de diğer adaylarla birlikte olamayışımı anımsatı- yorsunuz. O gün zehirlendim. Bu yüzden katılamadım. Biliyorsunuz bu programı evden izleyip sorulara telefon araalığıyla yanıt vermeye çabştım. Ama bu program da benzerlerini aşamadı. Bu programa katılamayışımı değerlendiren bazı aday- lann yüzlerindeki "fazla anlamlı" tebes- süm hâlâ gözlerimin önünde. İşte, asıl o geceden sonra bu tür tartışmalara katı- lmama karan aldım. Benim ölçülerime göre laf cambazbğıydı bunlar. Ama seçim öncesinde televizyon ekranlanna çıktım. Haber programı ya- panlar. her türlü soru- lanna hazırolduğumu gördüler. Televizyon gibi ga- zete, dergi ve radyolar da bizim çalışmala- nmızı iyi değerlendir- di. Burada seçim mer- kezimizin üstün gay- reü'ni de şükranla an- mahyım. Bir savaşı kazanmak için stra- tejinın doğru, taktik- lerin de bu stratejiyi gerçekJeştirecek doğ- rultuda olması gerekir. Biz, bütün rakiplerimizi iyi inceledik. Bilirsiniz, bir savaşı kazanmanın "obnaz- sa oknaz" ilk koşulu budur. Kendimizı, yöntemlerimizi, onlardan iyi gizledik. Açık olduğumuz tek yanımız, göstermek istediğimiz yanımızdı. Bu işlerin meraklı- lan sadece onu gördüler. Onlar artık herkesin duya duya usanç getirdiği cümleleri televizyon ekranlan- nda art arda sıralarken kendilerini "bela- gat ustalan" sandılar. Oysa Fatih sokak- lanndaki halkımın, kendisi gibi konuşan, kendisi gibi davranan, kendisi gibi düşü- nen insana ihtiyacı vardı. Seçim kampanyası sırasında Fatih'in ayak basmadığım çok az sokağı kaldı. Fatih'in saygıdeğer hanımefendilerini her zaman yanımda hissettim. Bu, çok önem- li bir destek oldu. Değişik partilerin ta- banından gördüğüm yakınhk umudumu HAIKA HIZME7, HAKKA HIZMîmS Şimdi Sıra Fatihte.. TANTAN: Hiçbir zaman kendimi savunma gereği duymadmı. Yanlış iş yapmamaya hep dikkat eftim. Tcrslik. >anltşa verdiğün anlamm bazılanndan farklı olması. Kamu- oyunu etkilemek. > anlanna çekmek için durmaksızın konuşanların ne duruma düştü- ğünü görüyorsunuz. Belki dikkat etmişsinizdir. Bu seçimde rakiplerimiz hakkında hiç kötü konuşmadık. Ama kamuoyu bunlann hepsini dinledi ve karannı verdi. daha da arttırdı. Eğer 5-15 yaşlan arası- ndaki çocuklanmızın oy kullanma hakkı olsaydı seçimin sonucu çok daha farkb olurdu. Bol bol vaat vermeyişimize gelince, bunu ANAP'h yöneticilerin de merak et- tiklerini biliyoruz. Seçim çalışmalanmız sı- rasında bize bunu hissettirdiler. Hatta bi- zim adımıza vaat vermeye kalkanlar da oldu. Oysa bize göre kişi, başkasının hakkı üzerinden vaatte bulunamaz. 'Şunlan, bunlan yapacağım' diye- mez. Bu, yanlış olur. Siz bakmayın Zülfü Livaneb'- nin bu yaklaşımı bir "Nakşi- bendi" özelbği saymasına. İnanmış her kişide bu özelbk olmalıdır. Livaneli yazısında bununla kal- mamış, ANAP'ın bizi "Nakşi" olduğu- muz için aday gösterdiğini bile yazmış. Peki diğer partiler çok uzun süredir bizi böyle bir özellik nedeniyle mi aday göster- mek istediler? Nasıl anlamış, nasıl hük- metmiş, anlayamadık. Bu, zihinsel kirlen- menin basın dünyamıza yansıması olmab. Halkın artık çok yakından tanıdığı ve inandığı klasik pobtikaa özelbği olan va- atlerde bulunmamamıza da takmış. Ona göre bu da bir Nakşi özelbği. "Allah'ın ira- desima öoûne geçilmez" cümlesi de ona göre bizi Nakşi yapmış. Yani bütün Müs- 'Bunlarzihin kirlenmesi' lümanlar için doğru olan bu cümle, sade- ce Nakşilerin mi gerçeği? Aydın bir görü- nüşe, bir cümleyle sonuca gitmek yakışmıyor. Biz, Fatihli halkımla uzun yıllardır bü- tünleşmiştik. Bu ilçede çok uzun yıllar İstanbul Güreş İhtisas Kulübü'nü feda- kâr, hayırsever arkadaşlanmızla yönet- tik. Hâlâ da yönetiyoruz. Binlerce genci- mizi spor dünyamıza kazandırdık. Evet, Fatih halkı bizi tanıdı. Ama bu seçim öncesi çalışmalanmız bizi onlara daha iyi tanıttı. Bu çabşma- lar öncesinde pobtikacı ol- maya kalkışmama karan aldık. Konuşma dersleri almamız istendi. Kabul et- medik. Vaatlerde bulun- mamız istendi. Kabul etmedik. O yön- temleri uygulasaydık Fatih halkı ve tabii Türk basını bizi tefe koyardı. Eh, yalan dolanın da bize yakışmadığjnı herkes bi- byordu. Halkımız için pobtikaa "çok ve boş konuşan insan"dı. Bu nedenle pobti- kacı olmadık. Belediye başkanlığımız sü- resinde de pobtikacı olmayacağız. Bu yaklaşımımızı ve uygulamamm yadırga- yanlar olacak elbet. Olsun. Bir ilk örnek görürler ve belki gelecekte ona benzeme- ye çalışırlar. Halk, pobükaayı "kırk ya- lan çapan" gibi görmektedir. Biz bu seçim çalışmalanna sap- tadığımız ilkelerle girdik. Çağımız bir kir- lenme çağı. Çevresel kirlilik kadar zihinsel kirlilik de ürkütücü bir düzeye ulaşmış du- rumda. İnsanlanmızın geleceğini her ikisi de tehdit ediyor. Ekonomik kirbbği, siya- sal kirbbği, bürokratik kirbbği nasıl gö- zardı edebibriz? Önlemlerini bugünden al- mazsak yaşıtlanmızın, gençlerimizin, ço- cuklanmızın, hatta torunlanmızın gelece- ğinden nasıl emin olabibriz?.. Bizim yöntemimizde Fatih gibi koca bir ilçenin belediyesi bir "çıkar kapısı" değil, "hizroet kapısı" olacaktır. - Fatih için ne gibi planlannız var? TANTAN - Uygulayıcı olarak göreve başlama aşamasındayız. Cuma günü maz- batayı aldık. Yann göreve başlıyoruz. Ön- celikle yapacağımız şey Fatih'in envanteri- ni çıkarmakür. Kamu görevini yürüten ar- kadaşlar bize brifing verecekler. Eğrisiyle, doğrusuyla Fatih Belediyesi'nin röntgeni çekilecek. Bildiğimiz var, bilmediklerimiz var. Hiç kimseye önyargıb yaklaşmayız. Çabşana, üretene lafımız olmamışur. Ama çahşmayana, başkasının emeği üzerinde oturana bizden hoşgörü yok. Particilik oyunlan yanndan itibaren Fatih'te sona ermiştir. Az konuşmamızı, tevazumuzu kimse yanbş anlamasın. Fatihli halkım saat gibi işleyen bir belediye görecektir. Çöp soru- nu, su sorunu, sağlık sorunu, fakirlere yardım sorunu, gençle- rin ve spor kulüplerimi- zin sorunlannın çözü- mü için hazırbklanmız var. Bunlara belediye- mizin olanaklan ve halkımızın desteğiyle çözümler üreteceğiz. Vatandaş yaşamının her anında belediyeyi yanında görecek. Bele- diyenin her yapüğı- ndan haberi olacak; uyanlarda bulunacak. Yanlışbklara müdahale edecek. Bize göre hiz- mette önemb olan halkın iradesinin tecelli eünesidir. Hizmette çok kaü kuralcı değiliz. Ama gayrimeşru düzene karşı katı kuralcıyız. - Sizin tarikatçı olduğunuz imajı veribnek isteniyor, tarikatçı olduğunuz söyleniyor. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz? TANTAN - Livaneb'nin yazısına atıfla düşündüklerimi biraz önce söylemiştik. Bize göre tam bir "zihinsel kirlilik" örneği. Bilmeyeceksin, araşünp öğrenmeyecek- sin; ama ekranın karşısına geçip aklına ge- leni yazabileceksin. Diyorum ya, zihinsel kirbbği her alanda yaşıyoruz. Devlet hayatında, 30 yıllık memuriyet hayatımızda bize yeri geldi komünist dedi- ler, yeri geldi faşist dediler, yeri geldi dinci dediler. Şimdi de tarikatçı diyorlar. Bunu derken, kendilerine göre tarikatçılann üst- lendiği sandıklann dökümünü, anabzini bile yapma gereğini duymuyorlar. Bir cümleye istedikleri anlamı yüklüyorlar. Pek yakından tanıdıklannı sandığım "dev- rim savcısı" üslubunu kullanıyorlar. Biz meslek yaşamımızda ne zaman halkı sömüren, fukara ve garibanın kanını emen varlıkb bir sülüğün üzerine gitmişsek, o gün ne gecerli ise adımızın önüne onu ko- yarlardı. Ellerimizi kollanmızı bağlamak için bu yöntem o kadar çok kullanıldı ki bugün bizi güldürüyor. Ama yakı- nlanmızı üzüyor. Bizim düşüncemize göre insanın bir baş- ka insanı yargılamaya kalkması anlamsız veyanhş. Insanın değerini, yapüğını ancak Allah takdireder. Allah, bu hakkı kimseye vermemiştir. İşte, bu da bize göre bir zihinsel kirlilik örneği. - '70% '80'S ydlarda pek çok eleştiriye hedef olmuştunuz. Ama o dönemde de ken- dhu'zi savunmayolunu seçmemiş, hiçbir açı- klama yapmamtştınız?.. TANTAN - Hiçbir zaman kendimi sa- vunma gereği duymadım. Yanbş iş yap- mamaya hep dikkat ettim. Terslik, yanbşa verdiğim anlamın bazılanndan farkb ol- ması. Kamuoyunu etkilemek, yanlanna çekmek için durmaksızın konuşanlann ne duruma düştüğünü görüyorsunuz. Belki dikkat etmişsinizdir. Bu seçimde rakipleri- miz hakkında hiç kötü konuşmadık. Ama kamuoyu bunlann hepsini dinledi ve ka- rannı verdi. - RP'nin size kancayı taktığı ve sizi kendi bünyesine çekmeye çahştığı söyleniyor... TANTAN - Öyle bir yakışiırma yapıh- yor... Parti içerisinde sorunlar yaraübnak iste- niyor. Sürekli bu tür şeyler üretibyor. Bakıyorsunuz. partimden isitifa eturibyo- rum, başka bir partiye girme hazırbklan içinde olduğum yazıbyor. Sandığım ka- dar, yeni girdiğim siyasal yaşamda sözüne güvenilmez bir kişi olarak tanıtılmak iste- niyonım. Seçimlerde parti örgütünü red- detmeyi bir şov haline getirmiş, partisine il başkanlan atamış "büyük aday"lardan de- ğüım. Ama yanlış bulduğum her şeyi her yerde söylerim. Bu, böyle biline. Arkamızda dayımız, amcamız yok; bize güvenen dostlanmız var. He- defımiz belb, kul- landığımız yöntemler belli. Biz uşaklık yap- saydık şimdi buralar- da olmazdık. Biz sa- dece ülkemize ve mil- letimize uşakbk ya- panz. - Basında 27 Mart seçimierinden sonra RP adma Tayyip Erdoğan'ın size İstan- bul Büyükşehir Bele- Müdürlüğü teklif ettiği O nlar kendilerini "belagat ustalan" sandılar. Oysa Fatih sokaklarındaki halkımın, kendisigibi konuşan, kendisigibi davranan, kendisi gibi düşünen insana ihtiyacı vardı. diyesi Zabıta yazünuştı?.. TANTAN - Eh. ne > apalım, demek gön- lünden o kopmuş. Âma görüşümüzü so- rarsanız bö> le bır teklif tam bir cüret. - Siz bütün parti tabanlarmdan nasıl oy alduuz? TANTAN - Allah'ın takdiri. Biz büyük birgüçleçabştık. Herkesin kapısına gıttik, görüştük. Kendimizi tanıtük. Çabşmadan hiçbir şey başanlamaz. Olduğumuz gibi göründük. Günde üç dört gömlek değiştir- dik. Bol bol antrenman vapük. - Futbolmu oynaduuz, güreş mi? TANTAN - Hem futbol oynadık hem de güreş tuttuk. Yorgunluğumuzu aünak için. 'Saatlerce yürüdükten sonra neden spor yapıyorsunuz" diyebilirsiniz. Stresi atmak ve beynimizi rahatlatmak için spor şart. Beyninizi rahatlatamazsanız hata ya- parsınız. Bir mücadeleye girdiğiniz zaman en uç noktasına kadar düşünmek zorun- dasınız. Sizi yok etmek için 40 yerden saldın düzenlenir. Siz bütün bunlardan yara almadan sıynlmak zorundasmız. - Özelükle sizin bulunduğunuz konum- da?.. TANTAN - Evet, bizim bulunduğumuz konumda. - Dikkat ediyorum. 'Ben' dememeye özen gösteriyorsunuz. Hep, 'biz'diyorsunuz. TANTAN - Doğru. Size bir bilge sözü: "Ben diyeni berdar ederier." - Berdar nu ederler? TANTAN - Evet. yani asarlar. Partiler birleşsin,güçlüiktidar olsun-10 temmuz seçimlerinde Fatih'tegerçek gatip AN A P nu, yoksa Tantan nu oldu sizce? TANLA - Şu anda bunu net bir biçimde de- ğerlendirmek, bir kanaat söylemek mümkün değil. 27 Mart seçimlerine bakarak Fatih'te ANAP'ın oy artışını değerlendirdiğimizde ANAP'ın oylannın aşağı yukan 29 bin civan- nda artüğını görüyoruz. SHP'nin 24 bin, DSP'- nin 16 bin, DYP'nin 26 bin oy kaybettiğini, RP'nin ise bin oy kazandığmı görüyoruz. Bir kere bu seçimlerde kaübm düşük oldu. Burada yaklaşık dört parti oy kaybederken kaübm düşmüş. Demek ki seçmenlerin bir kısmı sandığa tepki göstermişler ve oy vermeye gitmemişler. Bunlann sayısı yaklaşık 45 bin. Diğerleri de, diğer partilerin oylan düştüğü için ANAP'ı desteklemişler sonucu çıkıyor. Burada üç türlü değerlendirme yapılabilir. ANAP'ın genel anlamda oy kazandığı ifade edilebibr. Sayın Tantan'ın güçlü bir aday ola- rak ANAP'a oy kazandırdığından söz edilebi- br. Üçüncü olarak da RP'ye yönebk seçmen davranışlannda RP'nin kazanmaması için bir- takım oylann diğer partilerden ANAP'a gittiği ifade edilebibr. 5400 oy alan MHP'nin de bura- da seçime kaülmadığını belirtmekte yarar vardır. - RP'nin bu seçimlerde 27Mart'agöre oylannı artttrdtğı görüldii. Bu bağlamda savunulan bir görüş var. Denih'yor ki: "Laikük, anti-laiktik mücadeleleriyle şeriatçılara prim yapthyor; şeri- atçı taraf, özeltikle de RPgüç kazamyor." Sizce bu görüş doğru mu? TANLA - Ben bu seçimlerin değerlendiribş biçimi açısından bir şey söylemek istiyorum. Bu seçimlerin galibi RP. Çoİc açık biçimde görü- nen, hiçbir yorum götürmeyen ilk sonuç RP'- nin oylannı diğer partilere göre her üç seçim bölgesinde de artürmış olmasıdır. Aynca RP her üç seçim bölgesinde de vardır. Yani RP'ye bakıyoruz. Fatih'te yüzde 35'ler düzeyinde. Beykoz'da yüzde 41'ler düzeyinde, Yalova'da da yüzde 24'ler düzeyinde. Yani bu ele gelen bir oran niteüğinde. Gerçi bu oranlar Türkiye oranlanyla karşılaşunldığında yanılüa olabili- yor; Türkiye'yi temsil eünediğini görüyoruz. Bu üç bölgedeki oranlarda RP diğer partilere •—- y amuoyu araştırması yapan PİAR- GALLUP Yönetim Kurulu W^r Başkanı Bülent Tanla: "Kamuoyu sağda ve solda birbirine # C benzeyen partilerin birleşmesinden yana olduğunu gösterdi. Halk £ %_ istikrar istiyor; bugün belirsizlik var. Halk uzlaşma istiyor; bugün çatışma ve kavga var. Halk güçlü iktidar istiyor; bugün zayıf iktidar var. Bugün Türk seçmenin beklentilerinin tamamıyla dışında bir siyasi ortam var. Bu ortam devam edecek gibi görünüyor." göre diri ve ele gelen partidir. Örneğin ANAP'- ın bir yerde olmaması, DYP'nin ıki yerde ol- maması, SHP'nin hiçbir yerde obnaması gibi özelbk taşımıyor. RP her üç bölgede de ciddı biçimde var. Asbnda oranlar, bizi yanıltan de- ğerlerdir. Kaübm farkb olduğu için mutlak sayılardan gittiğimiz zaman görüyoruz ki RP her üç bölgede de oyunu artürmış. RP iki türlü oy abyor. RP'nin ve yöneticile- rinin yolsuzluk ve rüşvet gibi meselelere diğer partilere göre kanşmamış obnası, partinin di- ğer partilerden farkb bir görüntü vermesi ve denenmemisparti obnası. Ote yandan RP din- ci bir parti. Önemb mesele bence burada. RP'- nin dınci parti obnası 27 Mart seçimlerine baküğımız zaman 19 puanın 7-8 puanı dinci parti olma özelbğinden kaynaklandığını göste- riyor. Yani dini ilkeleri ve şeriat hükümlerini din devleti uygulamalanna aktarmayı amaçla- yan bir kitledir bu yüzde 7-8'bk kitle. Yüzde 12-13'lük bölüm ise bunu taşıyan ya da demin saydığım üç unsurdan dolayı RP'ye oy veren kitledir. Bu özelbkler RP'nin çekicibğinden değil, di- ğer partilerin yapüklan yanbşlardan ve seç- menlerin diğer partilerden umudu kesmelerin- den kaynaklanan bir yönebştir. Yani ideolojik bir yönebş değildir. Burada yapılması gereken şey diğer partilerin seçmenlere uygun bir şekil- de poÜtika üreüneleri, yolsuzluk ve rüşvet da- valanndan ellerini, eteklerini çekmeleri, yeni kadrolara sahip olabilmeleri, birbirine benzer partilerin bir araya gelebibneleridir. Dolayısıy- la bu oranlara bakarak "Türkiye köktendinci- bğe yönelmişür" sonucuna varmak mümkün değildir. Görünen o ki gidiş, ne yazık ki laik-anti laik çaüşmasına doğrudur. Bunu siyasete taşımak son derece sakıncab ve Türkiye için olumsuz so- nuçlar doğurur. Yani Türkiye siyasette laik-anti laik çaüşmasına gitmemeli, siyasetini RP'ye en- deksli hale geürmemebdir. Şu anda ne yazık ki hem siyasette hem seçim sisteminde hem de ana- yasada düzenleyici öneriler RP'ye karşı bir en- deksleme modebne dayandınlmaktadır. Bu. küçük çocuğa korkutarak yemek yedirmek ya da onu korkutarak eğiüneye benzer. - Soldaki üç partinin bu seçimlerde ciddi oy kayıplannı nasılkarşıhyorsunuz? TANLA - Ben bunu birkaç nedene bağlıyo- rum. Bir kere. sol seçmen artık bu üç partiden de umudunu kesti. Özellikle hem bder kademele- rinden hem de kadrolanndan umut kestiler. Do- layısıyla bir tepki olarak Beykoz ve Yalova ör- neklerinde olduğu gibi ya RP korkusundan, se- çibne şansı yüksek olan diğer adaya oy verdiler ya da sandığa giünediler. Büyük oranda sandığa gitmedikleri sonucunu veren bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu arada, koabsyon ortaklan olan SHP ve DYP'nin 27 Mart seçimlerinde İstanbul'da, hat- ta Ankara ve İzmir'de oylan bu kadar olmasa da aşağı yukan yine de bu düzeylerdeydi. Çünkü o zaman İstanbul'da Zülfü Livaneli, Ankara'da Korel Göymen, İzmir'de Burhan Özfatura yük- sek seçmen olan yerlerde kendi potansiyelinin dışında yüksek oylar aldılar. O gün genel seçim yapılsaydı DYP 21 puan, SHP de 13-14 puan alamayacak durumdaydı. - SHP'nin artık eritSği, bütün gücünü yitirdiği vebiran önce koaüsyon ortakhğından istifa etme- si gerektiği görüşü giderek ağırhk kazamyor. Siz bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz? TANLA - SHP'nin Türk kamuoyunda artık gerçekten tabanı yok. Bu, asbnda Özal'ın cum- hurbaşkanı seçildiği dönemdeki eleştirileri haü- rlaüyor. Özal yüzde 21.80'le cumhurbaşkanı oldu. Muhalefet onu şiddetle eleştirdi. Sonra se- çimler yapıldı. ANAP yüzde 24 oy aldı. Bu sefer koabsyon ortağı olan Demirel ve İnönü cum- hurbaşkanına karşı. seçimin demokratik ol- madığı biçiminde tavır koydular. Bugün SHP'nin, yüzde 13'ün çok altında bir seçmen oyu vardır. Demin anlatüğım, hem Li- vaneli ve Göymen gibi adaylann oylan yukan çıkarması hem de bugünkü göstergeler. zaten tabanı bulunmayan bir partinin bugün koabs- yonda oturuyor olduğunu bize göstermektedir. Koabsyonda kalmak onu zayıflatıyor gerekçesi benim için geçersiz. Parti zaten yok olmuş. Bu seçmen ya sandığa giünemiş ya başka partiye oy kullanmış ya da başka bir davranış içine gir- miş. Bunun DYP için de koabsyon için de genel bir değerlendirme olmayacağını açık biçimde söyledim. Ama bu bir siyasi nezaket, bir siyasi algılamadır. - Sizce SHP'yle CHP'nin birleşmeşanslan var nu? TANLA - İsterseniz sosyal demokratlarla sağın birleşme şansından söz edebm. Kamuoyu sağda ve solda birbirine benzeyen partilerin bir- leşmesinden yana olduğunu gösterdi. Halk is- tikrar istiyor; bugün belirsizbk var. Halk uzlaş- ma istiyor, bugün çaüşma ve kavga var. Halk güçlü iktidar istiyor; bugün zayıf iktidar var. Bugün Türk seçmenin beklentilerinin ta- mamıyla dışında bir siyasi ortam var. Bu ortam devam edecek gibi görünüyor. O zaman demin ifade ettiğimiz gibi. RP'nin ya da başka bir radi- kal sağ partinin iktidara gelme şansı yüksektir.. veya bu birbğin dışında bir başka siyasi oluşum bu boşluğu doldurabilir. Mevcut siyasi kadrolann özverib davranarak kendi aleyhlerinde karar alabilme mekanizma- lanndan geçebilmeleri gerekir. Bugünkü siyasi kadrolar, kendi siyasi hırs ve çıkarlannı toplu- mun menfaaü ve Türkiye'ye rağmen kullan- maktan vazgecerlerse bu bulutlar çabuk dağıbr. Diğer yerlerdeki sorunlar da bu karmaşanın açılmasına bakmaktadır. Tanla'ya göre solun kaybetmesinde lider faktörii önemli.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear