25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24HAZİRAN1994CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER DEP'lileriçîn 21 klasörbelgehazırlandı DGM'nin DEP için hazırladığı iddianamede Sedat Bucak'm, Leyla Zana ile yaptığı konuşmanın bantlan ve gizli çekilen fotoğraflar da var GÖKSELPOLAT ANKARA - Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcıhgı'nca haa- rlanan iddianamede, milletvekillerinin PKK ve lideri Abdullah öcalanla bağ- lanülanna kanıt olarak gösterilen belgeler arasında, DYP Şanlıurfa Milletvekili Se- dat Bucak'ın, kendisiyle görüşmeye gden Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana ile yaptığı konuşmanın bant çözümleri ile gizlice çekilen fotoğraflar da bulunuyor. İddianamede, Leyla Zana'nın, PKK pazarkğı için PKK'li Abdülcabbar Geziti ile birlikte Bucak'ın evine gittiği belirtile- rek, banda alınan görüşmede Zana-Bucak diyaloğu şöyle anJatüıyor: Zana: Sedat, çok cabuk sinirleniyorsun, bunu konuşarak çözeriz, anlaşahm. Eğer sen Abdullah Öcalan'la görüşürsen daha iyi olur. Ama sen, ben aramam dersen, se- nin vereceğin telefona ve saate göre Ab- dullah Öcalan senı arar. Bucak: Öcalan'ın kendisini aramasını kabul etmiyor ve görüşme burada bitiyor. Zana ve Bucak, ikınci görüşmelerini Dedeman Oteli'nde yapıyor. Zana ve Ge- zici, Dedeman Oteü'ne gelirken, Bucak'ın yakın adamı tarafından fotoğraflan çekili- yor. Yine banda alınan ikind görüşme, şöyie gelişiyor: Zana: Senden toprak talebim yok. Ben sana diyorum ki sen de benim insanımsın. Senin toprak talebin, benim toprak tale- bimdir. Bucak: Ama Leyla... Zana: Oraya da ulaşmak zorunluluğum var. den ortaya çıkıyor. Zana: Onu İcesin vurguladık. dedik ki taraf tutuyorsunuz. Yani iki tarafın niyeti ön plana çıkardığınız zaman hep birlikte katlanmak. Öcalan: Çok kan dökülecek tabii. Yani belki hepsi de gider. Bizden belki 10 bin, 100 bin giderse, kendilerinden de bir o ka- dar gider. Zana: Evet. Öcalan: Bu mücadele yenilmeyecek. Daha da büyüyecek. Yani bu kadar kan dökülmesini teşvik edenler de sorumlu- dur. Zana: Evet. öcalan'dan Doğan ve Türk'e talimat İddianamede. Öcalan'ın, Orhan Doğan ve Ahmet Türk'le yapüğı tele- fon görüşmesine de yer veriliyor. Bu görüşmede Öca- lan'ın, Doğan'a, örgütüyle Kürdis- tan Demokrat Partisi (KDP) arasmda Kuzey Irak'ta ihtilaf bu- lunduğunu belirte- rek, Doğan'ın, bu konuda Mesut Barzani'ye yakın kişilerle ilişkiye geç- mesi talimatını ver- diği kaydediliyor. SHP ile ittifak ederek secimlere katılma karan alındı. Secimlere katılma sırasında HEP kö- kenli milletvekiliikleriniıı adaylan PKK ta- rafından belirlendi. Belirienen adaylar, Öcalan'ın onay vermesinden sonra kesüıleş- SHP ile yapılan ittifak sonucu bölge halkının oylanru. bu partiye kanalize et- mesi yönünde halka baskı uygulandı. HEP kökenli nûlletvekilleri, TBMM'- deki ant içme töreninde, Öcalan'ın tali- matıyla hareket etti. HEP milleîvekillerinin Türkiye'yi, Avru- pa ve uluslararası alanda şikayet etmeleri ve bu konuda kamuoyu oİuştuımalan yine Öcalan'ın tatimatıyla gerçekieşti. 27 Mart 1994 vereJ seçimJerinin boykot edilmesi karan, Öcalan'ın talimatı üzerine rüşme yapmak. Türk'ön emniyetteki ifadesi 70 yıllık cumhuriyet tarihine baküğımı- zda bunun 48 yılının sıkıyöneum ve olaga- nüstü hal uygulamalan ile gectiğini görü- rüz. Demokrasi ve insan haklannın tartışıldığı dönemlerde, askeri müdahale- lerle karşı karşıya kalınmıştır. İnsan hak- lan ihlalleri. şiddet ve baskı her zaman gündemde olmuştur. Türkiye. yapısı iti- banyla ırkçı bir devlet değildir. Tek ırka ve tek bir milliyete dayanmayan bir ülkedir. Türkiye'de iki önemli halk mevcuttur. Türkler ve Kürtler. Ancak yasalar Kürt halkının varlığını inkar etmiştir. Bu in- karcı polıtikadan kaynaklanan bir savaş durumu mevcuttur. Kısacası bugün ne Öcalan-Zana telefon görüşmesi İddianamede, polis tarafından banda alınan Zana-Öcalan görüşmesi de şöyle yer alıyor: Öcalan: Yani bizim değerlendirmeleri- mizde bunlar vardı. Objekuf olarak bun- lar vurgulanabüir. Şimdi diğer partilerin de onkra yöneltilecek yönlerde çoktur. İşkenceyi onayladıruz. Mutabakaü sağ- ladığınız da hangi sorunu çözdünüz. Bun- lar çok vurgulanabüir. Bu halklann Kürt halkına ne verebildiniz. Kardeşlik adına en ufak bir şey yaptınız mı? Bu kadar mu- azzam bencilliİc, Bosna'yı bu kadar gö- rüyorsunuz da, yani başınızdaki gerçeği görmüyorsunuz. İş birlikçilere o kadar yardımcı oluyorsunuz da bir halka bu ka- dar zorbalık şeyi gizliyorsunuz. Tabii ki bütün bunlann hesabını vermek zorunda kalacaklar. Zana. Başkanım, dikkatimizi çeken bir şey oldu. özellikle E.Ö. askeriyenin bir kısmının bu sorunu çözmeye yanaştığını ama başbakaıun buna kesinlikle haar ol- madığını..., Öcalan: İlginç olabilir. Başbakan ger- cekleri bilmeyebilir. Bir de kısa vadeli siya- si çıkarlan için bunu yapmayabüir. Zana: Evet efendim. Öcalan: Şunu ileteyim, siyasi çözümleri açık tutmakla birlikte, işte bilmem zayı- fladılar. Bilmem bitireceğiz. O çok ken- dilerini çok çok aldatıyorlar. Toptan halkın ayağa kalkma durumu var. Bu sene dökülecek kan, geçen bütün yıllan aşacak yoğunlukta olacağa benziyor. Bu bizim tercih ettiğimiz bir yol olmasa da yani ha- reketin şansının olup olmadığını hiç sı- namaya gerek yok. Bu vurgulanabüir. Za- ten halkın durumundan da bu kendiliğin- Telefon görüşmeleri nasd dinlendi İddianameye göre, DEP'li milfet- vekiUerinin PKK lideri Öcalan'la yapüğı görüşmeler, polis tarafından dinlendi ve banda alındı. Milletvekil- lerinin yurtdışı- ndan yapüklan gö- rüşmelerin ıse Emniyet Genel Müdürlüğü ve Telefon Başmüdürlüğü'nce savalığa gön- derildiği belirtiliyor. Bu belgelere göre. milletvekillerinin, Almanya, Fransa. Da- nimarka, İsveç, Rusya ve diğer Avrupa ül- kelerinden yapüklan telefon görüşmele- rinde, PKK'nin siyasi kanadı olan ERNK 'ye ait telefonlan kullandıklan ileri sürülü- yor. HEP-ÖZDEP-DEP- PKK bağlantısı İddianamede. HEP-ÖZDEP-DEP- PKK bağlantısı ileilgili iddialarda şöyle: HEPin kurulması, PKK'ırin Kuzey Irak'taki kampmda, 1990 yılında yapılan 4. kongresinde kararlaştmldı. HEP, Abdullah Ocalan'ın emir ve tali- matlanyla faaliyete geçirildi. HEP içerisin- de yer alacak kişiler PKK terör örgütünün yerel sorumlulan tarafından tespit edildi. Ancak HEP'in tüm yurtta teşkilatlan- masını tamamlayamaması nedeniyle. 1991 Ekim seçimlerine Abdullah Öcalan ve üst yönetimin aldığı karar gereğince mamaktadır. Bu uygulama düzeltilmeli- dir. - Toplumsal banş için bir genel af. Leyla Zana: TBMM'de yemin metnini okuduktan sonra, "Ben Kürdüm sonuna kadar Kürt kalacağım. Ben bu yemini mecburen ve baskı altında yapıyorum. Ben yine Kür- düm, Kürt kalacağım" dedi ve Kürtçe slo- gan attı 1991 seçimi öncesi, Silvan'daki bir mi- tinge yeşil, kırmızı ve san renklerden olu- şan elbise ve aksesuvarla çıkü ve konuş- masına, "Merhaba Kürt şehitleri" diye başladı Seçim boyunca yürütülen tüm kam- panyada konuşmalannı Kürtçe yaptı DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bu- cak'la PKK'nin Siverek ve Hilvan ilçele- rine girmesi için pazarlık yaptı Abdullah Öca- lan'a, "Saym Ge- nel Başkanım" diye hitap etti Seçimlerden sonra Hatip Dicle ve parti üyesi 10 kışiyle, Mardin'in Denk ilçesi Boz- bayır Köyü'nde Metinen aşireti li- deri Mehmet Şerif Temelli'yı ziyaret ederek İcoruculu- ğu bırakmalannı ve PKK saflanna katılmalannı iste- di Seçimlerden önce PKK'nin Bekaa'daki kam- pına katıldı. İddianamede suçlanan DEP'liler arasında halen cezaevinde bulunan Sım Sakık. Ahmet Türk, Leyla Zana ve Mahmut Almak da bulunuyor. alındı. HEPmilletvekillerinin ve parti yönetici- lerinin bir bölümü PKK kamplannda eği- tim gördü. Bunlardan Leyla Zana, 1991 seçimlerinden önce Bekaa'daki kampta eğitim gördü. Milletvekillerinden Mahmut Alınak, ör- güte destek sağlamak amacı> la işsizleri or- ganize etme cabalan ıçınde yer aldı. MUletvekilleri. PKK'ye karşr mücadele veren köy koruculannı tehdit ettiler ve PKK saflannda yer almalannı istediler. Milletvekillerinin suç dosyası Ahmet Türk: -Abdullah Öcalan'ın. Bar Elias'daki basın toplantısına katılmak. -Öcalan'la telefonla görüşmek ve tali- mat almak. -Ankara'daki evinde PKK militanı banndırmak. -PKK'nin Zeli Kampfnda. Osman Öcalan'la görüşmek. -Berlin, Köln, Romanya, Paris, Şam ve Kamışlı'dan PKK'ye ait telefonlarla gö- yaptığımızı. ne istediğimızi belirtmek isti- yorum: Bugün PKK'nin tek taraflı ateşkes çağnsı vardır. Bunu olumlu bir adım ola- rak görüyor ve değerlendirilmesini istiyo- ruz. Her zaman söylüyoruz, sorun Kürt ve Türk halkı arasındaki birsorundur. Bu iki halk birlikte yaşamışlardır, birlikte yaşa- makistiyorlar. Bugünkü anlayış ve baskıcı zihniyet iki halkı karşı karşıya getirmişür. Demokratik açılımlarla iki halkın düşüncelerini açıkla- yabilecekleri özgür bir ortam hazırlanabi- İirse. bu şiddetin. bu kanıtı. bu gözyaşının duracağına inanıyorum. Bu anlayış Türki- ye'yi daha saygın bir noktaya taşıyacakür. Kürtlerin istekleri gayet açıktır, bunlan şöyle sıralayabiliriz: - Kürtlere ana dilleriyle eğitim hakkı ve- rilmesi. - Radyo ve televizyondan yararlanma- lan sağlanmalı. - Olağanüstü hal ve bunun bütün ku- rumlannın ortadan kaldınlması. - Sadece Kürtler için uygulanan Anti- terör Yasası'nın kaldınlması. - CMUK'tan sadece Kürtler yararlana- Öcalan, kampta Zana'yı övdü İddianamede. Öcalan'ın, Zana'- nın kampa katıl- ması ile ilgili ola- rak şu konuşmayı yaptığı ileri sürül- dü: "Görüyorsunuz bizim en pasif bulunan kızlarımızı da aktif duruma gerirebiliyoruz ki Leyla arkadaşımızı da partimiz ortamı- na cekebildik. Burada beüi bir eğitime tabi tuttuk. Gerekli olan eğitimi de aldı. Kendi- lerine bu konuda belii bir perspektif ve tali- matlanmız olmuştur. Bundan sonrası. bu arkadaşların kendilerine kalmıştır. HEP'i pasif konumdan çıkarıp aktif konuma geti- receğiz. HEP'in pasif kalma nedeni, diğer Kürt ve reformist güçlerin bunda payı bü- yüktür. Ancak ne olursa olsun biz HEP'i bu pasif konumdan çıkaracağız." İddiana- mede. Zana'nın da Öcalan'a hitaben şu konuşmayı yaptığı iddia edildi: "Sayın Başkanım, müsaade ederseniz biraz konuşmak istiyoruz. Parti ve parti önderliğinin bizlere yönelik çabası olduğu- nu biliyoruz, bizler de verilen bu çabayı layıkıyla yerine getireceğiz. Bu hususta parti önderliğinin talimat ve perspektifleri- ni aldım. Elbette ki bundan sonraki görev bizlere düşiiyor. Ben partiye olan andımı bir kez daha yineleyerek dilimi/ı sö>le>e- bildiği kadar, ayaklarımın yüriiyebildiği kadar, irademin kaldırabildiği kadar bana verilen göreve layık olmaya caltşacağan. Bu hususta yine diyorum, parti önderliğine ve Kürdistan şehitlerine söz veriyonun: Ancak benim gerçek durumumu ve faali- yetimin esas temelini pratiğim oluştura- cakör." İddianamede. Bingöl'de silahlı çauşmada öldürülen bir PKK militanının üst aramasın- da. Leyla Zana'nın. PKK'nın siyasi kanadı ERNK bayrağına sanlı kürsüden konuşma yaparken çekilmiş fotoğrafı çıktığı ileri sürü- lerek, şu değerledirme yapıldı: "Ölü PKK militanmın üzerinde Leyla Za- na'nın resminin çıkması anlamlıdır. Leyla Zana ve diğer sanıklann PKK militanlanna ne şekilde moral ve destek sağladıklannı an- latır." Orhan Doğan: PKK'nin Cudi Dağı ve Besler ve Gabar karargahlannda silahlı eylemlerde bulun- duğu sırada rahaisızlanan PKK militanı Abdülvahap Kandemir'i. evinde banndırdı ve bu militanın tedavi giderlerini oğlunun adına düzenlenen belgelerle devletten aldı. Bir çauşmada ağır yaralanan PKK mili- tanı Cizreli Hurşit'i, evinde banndırd) ve te- dayisini yapürdı. Öcalan'la. telefon görüşmesi yaptı ve tali- mat aldı. Köln. Paris, Moskova'da, PKK'ya ait te- lefonlarla görüşme yaptı. SUTI SaJuk: Milletvekili seçilmesine. kardeşi ve PKK üst düzey yönetiasi Şemdin Sakık yardım etti. Şemdin Sakık'la sık sık telefonla görüse- rek talimat aldı. TBMM'de dokunulmazlığı kaldınlma- dan önce. meclisteki Ziraat Bankası Şubesi'- nden çektiği 103 bin ABD dolan. 45 bin Al- man markı, 100 milyon Türk lirası ile ilgili olarak iddianamede şöyle dendi: "PKK yandaşları, örgüt için topladıkları tütün paralarını PKK'ya aktarmak üzere Sırrı Sakık a verdi. Sakık, bu paralan örgüte Uetmedi. 1993 ydı Eylül ayında Sım Sakık, kardeşi Şemdin Sakık'la görüşmek istedi. an- cak Şemdin Sakık paray ı yediği gerekçesiy k ağabeyi ile görüşmeyi reddetti." PKK'nin, 1992 yılında Almanya'nın Boc- hum kentinde düzenlediği toplantıya katıldı. Hatip Dicle: 29Mayıs 1993günüPKK'nınönderüğin- de Almanya'nın Bonn şehrinde düzenlenen "Kürdistan Llusal Birük ^üriiyüşü" adlı yü- nüyüşüne katıldı Burada yaptığı konuşmada. "Yürekkri ve beyni özgür bir Kürdistan için çakmak çak- mak çakan ve ulıısal birlik şıarıyla bugün bu meydanda bir tarih yazan seckin Kürdistan yurtseverleri. Türk \e her etnik kökenden Türkiyeli kardeşler, dayanışmalanna ve des- teklerine yüksek değer biçtiğimiz Avrupalı dostlar, hepinizi bu tarihi ve anlamlı günde partim ve şahsım adına se)amlı>orum" dcdı. Milletvekili seçılmeden önce PKK. PKK'nin tarihi ve Kürdıstan'ın Tarihi ko- nulannda seminerdüzenledi ve PKK'ya mi- litan kazandırdı. Mahmut Almak: Rusya'da. İran Urumiye'- de ve Panste, PKKve ait telefonla görüşme yaptı. Zeli kampında. Osman Öcalan'la gö- rüşerek. Kürdistan Ulu.sal Meclisi kuruluş çalışmalan hakkında bilgi verdi. îslaıııi Hareket9 in ardında HizbullahvarÇetin Emeç'i vuran kişi olarak teşhis edilen İrfan Çağıncı, polis kayıtlanna göre 1984 yılında İstanbul'da kurulan Hizbullah'ın genel emiri. 1987'de Hizbullah'ın tebliğ kolunda yer alan Abdullah Bilen ise İslami Hareket'te teknik ameliyat ekibi sorumlusu. HAIİLNEBtLER Yazanmız Uğur Mumcu'nun 24 Ocak 1993 tarihinde öldürülmesinden hemen sonra ortaya çıkanlan "İslami Hareket örgütü"nün arkası- nda "Hizbullah" örgütünün olduğu ortaya çıkü. önceki gün, Çetin Emeç'i öldüren ve Mesut kod adlı kişi olarak teşhis edilen trfan Çağmcı'nın İstanbul'da kurulan İran bağlanülı Hizbullah örgütünün genel emiri olduğu belirlendi. İslami Hareket'le Hizbullah arasındaki bir başka bağ- lanü ise geçen aylarda Merterde bir soygun gjri- şimi sırasında öldürülen Abdullah Bilen. İzmir polisinin iki hafta önce yapüğı operas- yonla İzmir'de ortaya çıkanlan beş kişilik ümle ilgili soruşturma sırasında elde edilen bilgilerin ardından İstanbul Yenibosna'da yakalanan Rıdvan Çağmcı. ağabeyinin. Çetin Emeç'i öldü- ren dört kişilik ekiptekı Mesut kod ve Mustafa Kayacan sahte adlı İrfan Çağıncı oldugunu bil- dirdi. İrfan Çağıncı, Hizbullah'ın Türkiye kana- dının kurucusu olarak polis kayıtlannda yer alı- yor. Türkiye'de 1983 yılında kurulan Hizbul- lah'ın Hüseyin Galip kod adıyla genel emiri seçi- len İrfan Çağıncı, 1983 sonbahanndan itibaren İstanbul'da çeşitli eylemleri yönetti ve bunJara bizzat katıldı. İstanbul polisinin kayıtlannda bu eylemler çok sayıda otomobil hırsızlığı ve market soy- gunu olarak anlaüLyor. İrfan Çağıncı ve iki Hizbullah örgütü üyesi 1 Kasım 1984 günü Faüh'te bir kuyumcuyu soy- mak isterken polisle çaüşülar. Çâüşma sonucu iki kişi yakalandı. İrfan Çağına kaçü. Operas- yon sonunda Hizbullah örgütünün tüzüğü, do- kümanlan, sahte kimlikler, silahlar ele geçirildi. İrfan Çağına 1984 Kasım ayından bu yana aranıyordu. Hizbullah'tan 16 kişinin yakalan- ması ve yedi kişinin deşifre edilmesi yüzünden, İrfan Çağıncı bir süre ortahkta görünmedi. Daha sonra ilk olarak 1987 yılında Mustafa Ka- yacan ad ve Mesut kod adıyla Batman'da orta- ya çıkü. Batman'da Ekrem Baytap'la birlikte ör- gütünü yeniden canlandırdı. İrfan Çağıncı'nın yeni dönemde kullandığı Mesut kod adı. ilk kez yazanmız Uğur Mumcu'- nun öldürülmesinden bir gün önce başlatılan operasyonlar sırasında ortaya çıkü. İstanbul Bostancı Tekfer sitesinde yakalanan Mehmet Ali Şeker ve diğer sanıklar, Mesut kod adlı kişi- nin örgütün kuruculanndan oldugunu, örgütün Yanıt bekleyen sorular 1-1984 yılının Kasım ayında ortadan kay- bolduğu andan bu güne 10 yddır aranan İrfan Çağırıcı nasd olup da bu kadar uzun süre yaka- lanamadı? 10 yıldır kendisine yardım edenler kimlerdi? 2-Rıdvan Çağıncı'nın evinde bulunan MİT'- çilere ait sahte kimliklerde adı gecenlerin ger- çekten de MİT görevlileri olduğu ortaya çıktı. Hizbullahçı örgüt bu kişilerin adlannı nereden öğrendi? MfTçilerle örgütçüler arasında bir bağlantı var mı? 3-Gerek Hizbullah, gerekse İslami Hareket diye büinen örgütler şidderi savunan ve uygula- yan İran yanlısı islamcı örgütler. Polis bu iki örgütün yapüannı ve kadrolarını neden karşı- laştırma gcreği duymadı. İki örgüt karşı- laştırıldığında en azından her iki örgütün de üst yönetiminde bulunan Abdullah Bilen adına rastlanacaktı. Bu neden yapılmadı? 4-Bu bağlantı sadece Abdullah Bilen'in siya- si polisteki dosy asından bile ortay a çıkabiliyor. Polis Abdullah Bilen çatışmada öldürüldükten sonra onun dos\asını neden inceleme gereği duymadı? 5-Gerek 1984 Hizbullah operasyonunda, ge- rekse 1993 İslami Hareket operasyonunda bu örgütlerle İran arasındaki ilişkiler net bir bi- çimde saptanmış. Bu konuda neler yapıldı? irfan Çağırıcı defalarca Mustafa Kayacan kimliğiyle İran'a nasıl girdi? yasama ve icra şuralanna seçildiğini, Çetin Emeç'i öldüren dört kişilik ekipte teükçi olarak bulunduğunu söylediler. örgüte yönelik operasyonlann sürmesi üzeri- ne, Mesut kod adlı kişinin adı Mustafa Kayacan olarak belirlendi. Son olarak ise iki hafta önce Izmir'de yapılan operasyon ardından İstanbul Yenibosna'da Rıdvan Çağıncı yakalandı. Rıdvan Çağıncfnın kaldığı e\de bulunan sahlc kimliklerdeki fotoğraflardan ve ÇağıncTnın ıfa- delerinden, kod adı Mesul olan kişinin İrfan Çajpncı olduğu ortava çıkanldı. irfan Çağmcı'yı 1987 yılında birlikte örgüt kur- duklan Ekrem Baytap bilc Mustafa Kayacan olarak tanıyordu. Ancak Çağına. 1987 yılında Batman'da oluşturulan örgütlenmedeçok önem- li birine yer verdi. Hizbullah, 1984 yılında kurdu- ğu tebliğ kolunda görev verdiği Abdullah Bilen'i bu kez ameliyat tim sorumlusu olarak görevlen- dirdi. Yeni örguilenme hızla gelişirken İrfan Çağına'nın etkisiyle İstanbul'a taşındı. Çünkü İstanbul Çağına'nın çok iyi bildiği bir alandı. Çağına bir yandan da 1983 yılındakı İran dcne- yimini kullanarak İran'daki askeri kampa adam yollayarak silahlı eğitim yaptınyordu. Çetin Emeç'in öldürülmesi sırasında Mesut kod adıyla tctikçi olarak yer aldığı belirtilen Çağıncı. yıllarca Mustafa Kayacan olarak arandı. Örgüt. L'ğur Mumcu'nun öldürülmesinden bir gün önce polisın eline gcçtı. Yapılan sorgula- malar sırasında militanlann hiçbiri Hizbullah adını vcrmcdı. Daha sonra mahkcnıcyc çıkan sanıklar. İslami Hareket diye bir örgüıün ol- madığını. bu adı polisin taktığını sa\undular. Sa- vunmtı a\ukatlan da İ>lamı Harckel diye bir ör- gütün yokluğundan sö/cüiler En önemli olay ise Ltanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Ahmet Köksal ile Emnıyel Müdürü Necdel Mcnzir arasında çıktı. Köksal, İçişlcn Bakanlığı kavıtlannda İslami Hareket diye bir örgütün yer almadığını ileri sürüyor vc polisın çalışmulannı eleştiriyordu. Talat Turhan: Darbeciler yargdansın Haber Merkezi- 12 Mart Belgeseli ve Çapraz Ateş programlanndan yola çıkarak 27 Mayıs'tan bu güne ordu-siyaset ilişkilen ve dış etkileri anla- tan Talat Turhan. herkesi "darbecileri yargdamak için anayasa değişikliği yapdmasuıa" destek olma- ya çağırdı. Basın Müzesi'nde dün bir basın toplantısı dü- zenleyen Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, 32. Gün ekibinin yaptığı Demırkırat belgeselinin 27 Mayıs olayını üç kişinin idamına indirfsdiğini. 27 Mayıs'ı en büyük eseri 1961 Anayasası'yla öz- deşleştinnenin daha doğru olacağını söyledi. Ya- kın tarihi incelemek isteyenler için başvurulacak ilk kaynak olarak Yüksek Adalet Divanı dosyala- nnı gösteren Turhan. "Bu dosyalarda göze çarpan en önemli olgu, DP önde gelenlerinin CHP mületve- kiüerini tutuklama ve CHP'yi kapatma girişimleri- dir. Diktayı engellemek muhalefet partisinin giicii dahilinde ounadığı için CHP özendirmesiyle bu gö- revi 27 Mayısçılar üstlendi" diye konuştu. Adnan Menderes ve arkadaşlann idamı konusu- na değinen Turhan, Yüksek Adalet Divanı'nın kararlannın onay makamının Milli Birlik Komı- tesi oldugunu; oysa bazı çevrelerin sorumluluğu Silahlı Kuvvetler Birliği'ne yıkmak istediğini söy- leyen Turhan, Silahlı Kuvvetler Birliği'nin ve ken- dilennin idamlara karşı çıktıklannı, bunu da dek- lareettiklerinı açıkladı 1950'lerde iktidara gelenlerin ülkemizi Küçük Amerika yapmak istedıklerini. bu özlemlerin hala sürdüğünü. bu özlemin ise Mustafa Kemalın K ur- tuluş Savaşı şıanna ters düştüğünü anlatan Talat Turhan. "Geçen süre içinde çoğunlukla iktidara ge- len Küçük Amerikacılar. etlunliklerini her gecen gün arttırdılar. Bu oluşuma katkıda bulunan 12'li darbelere karşın borç batağına diişürtilen ekonomi, uluslararası finans kuruluşlaruıın dayatmasıyia is- tikrar programiaruıa yönlendirikü " diye konuştu. İdam cezalan ve darbeler konusuna dönen Ta- lat Turhan. İnönü ve Demirel'in idamlara karşı çelişik tavırlannı anlatırken İnönü'nün Menderes ve arkadaşlanyla birlikte Deniz Gezmiş ve arka- daşlannın da idamına karşı; ancak Talat Aydemir ve Fethi Gürcan'ın idamlan yolunda tutum takın- dığını; Demirel'in ise Menderes ve arkadaşlannın idamlanna karşı, diğerlerinin ise idamlan yolunda davrandığını söyledi. Turhan. konuşmasımn so nunda ^unlan sö>leuı: "Sözlerimi darbecilerin yargdanması gerel'tîp' önerisini yineleyerek bitirmek istiyorum. Y'unanis- tan, Arjantin. Brezilya'da darbecilerin yargılamna- sı bu üikelerde demokratik oluşumlara öncmii kat- kılarda bulunmuştur. Aslında 1982 Ana> asası'nın gecid 15. maddesiyle kendilerini emniyete aimak iv teyen 12 Eylül cuntası bir anlamda bu nıaddeyi ana- yasaya koydurarak suylannın telaşı içinde bulundu- ğunu göstermiştir." Hizbullah'ın İran bağlantısı: İrfan Çağına 1984 yılında Hizbullah örgütünün acığaçıkanlmasından sonra örgütle ilgili olarak İstanbul polisi tarafından hazırlanan bir raporda, İrfan Çağıncı'run İran'la ılişkilen şöyle anlatılıyor: "Örgüt emiri olan İrfan Çağırıcı, İran İslam Cumhuriyeti'nden yardım almay ı düştinmüş, Selim Gülcan ile İran Konsolosluğu'na gitmişler. Başkonsolos M uhammet Tahri've oluşturulan örgüt hakkında bilgi termişler, para sıkıntısı çektiklerini söyleyip yardım talebinde bulunmuşlardır. Konsolos istekleri hakkında bilaharecevap vereceğini bildirmiş. aradan 1.5 ay geçtikten sonra İrfan, başkonsolosluğa gitriğinde konsolos, İran'da, verecegi adrese gitmesini \e telefondaki Ahmet Sajoi ile görüşmesini istemiş, Selim ile İrfan 1 Mart 1984 tarihinde Doğu Beyazıt'tan İran'a geçmişler, Ahmet Sajoi'v i bularak Türkiye'de kurdukları İslami örgütten bahsetmişler, orada bulundukları süre içerisinde silahlı eğitim görmüşler, Devrim Muhafızlan tarafından Türkiye smınna getirilip bırakılmışlardır. 1984 May ıs ayı sonuna doğru .Ahmet Sajoi Türkiye'ye geldiginde verilen telefon numarasını aramış. telefon sahibi Metin Torun arayan kişinin İstanbul İran Konsoiosluğu'nda bekiediğini iletmiş. bunun üzerine İrfan Çağıncı ve Selim Gülcan konsoloslukraMuhammetThari-Ahmet Sajoi ile bir odada görüşmüşler, Ahmet 400.000 lira para vermiş, silah tenûn edeceği > aadinde bulunmuştur. Ahmet Sajoi ileride 600.000 lira daha yardım y apabileceğini v aadinde de bulunmuştur. Aradan 3 ay gibi bir zaman geçmesine rağmen para ulaştırdmadığı için İrfan, İstanbul'daki İran Konsolosluğu'na gitmiş, konsoloslukta Ahmet'le görüşmesini söylemişler, Ahmet'in İran'daki telefonu ile konuşan İrfan, çağn üzerine Rıdvan ve Metin Torun ile İran'a geçmeyi planlamtşlar, plan uyannca İrfan ve Rıdvan, İstanbul'dan Erzurum'a otobüs ile 9 Ağustos 1984 tarihinde hareket etmişler, Metin Torun'u Erzunım'daki terminalde bularak İran'a geçmişler, Ahmet Sajoi'yi bularak kampa gidip orada çeşitli tabancalarla eğitim yapmışlar, istedikleri silahlar verilmemiş, bir süre İran'da kaktıktan sonra Türkiye'ye dönmüşlerdir." ÇAY OCAĞINA ELEMAN Çay ocağına acele 18-22 yaş arası garson aranıyor. Tel:5120505 ' Askcn kımiık kartımı kaybettım Hukümsuzdür. GULCİHBESERİK l C. Fen Fak. öğrena karoemı kaybettım. Hukümsuzdür. ÇİGDEMKADAYIFÇl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear