29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 NİSAN1994PAZARTESİ CUMHURİYET 2 SAYFA KULTUR 13. ULUSLARARASIISTANBUL FILM FESTIVALI Sinemanınprensi: LuchinoVisconti SUNGUÇAPAN "Tutku", "Beyaz Geceler", "Düş- man Kardeşler", "Lanetliler", "Lud- wig", "Aile Tablosu"ve"Masunf fes- livalde genç kuşak sinemaseverlere yeni ufuklar açacak nitelikte, keşfe ve seyredeğer Visconti yapıtlan. François Truffaut ve Norman McLaren fılmle- riyle birlikte festivalin. Sinematek işle- vini de üstlenen 'Anılarına' bölümüne konuk edeceğimiz Luchino Visconti, kuşkusuz ölümünün üstünden 18 yıl geçmesine karşın tüm görkemini k o ruyan büyük bir 'firma' sinema sanatı- nda. Aslı ortaçağa çıkan, köklü ve soylu bir aileden gelcn, Milanolu Modrone Dükü Luchino Visconti, James Cain'- in 'Postacı Kapıyı İki Kez Çalar' adlı romanından uyarladığı "Ossessıone- 7W//CM"(1943) adlı ilk ve yenigerçekçi- liği haberleyen öncü filmiyle dikkati çemişti.GiovanniVerga'nın "Malovog- lia'lar" adlı ırmak romanından ak- tardığı "La Terra Trema- Yer Sarsılı- yorla yenigerçekçilik akımının baş- yapıtlanndan birini gerçekleştirerek üne kavuşacaktı 1948'de. Estetik, plastik ve barok "La Terra Trema"yla yenigerçekçi- lik akımı içindeki yerini alan Visconti. Sicilyalı yoksul balıkçılann destanını anlattıktan sonra tarihsel, toplumsal ve aynı zamanda pşikoloji fresk'ler çiz- meyi sürdürdü. Ödün vermez tutu- muyla kendi estetiğini, görkemli sine- masını oluşturdu. 1940'lardan son fıl- mini ("L'innocente- Masum") bitirir bitermez öleceği 1976'ya kadar. - 'Bi- rey, toplum ve tarih celişkilerinin senfo- msi" niteliğindeki "Senso- Günalıkar Gönüller"(\954) giderek ustası kesile- ceği tarihsel üstün yapımlann ya da kusursuz çağ filmlerinin ilk büyük ör- neğiydi. Yoksul güneyden kopup varlıkh ku- zeye göç eden, kırsal kesimi terkedip büyük kentin (Milano) çarklan içınde ayakta kalmaya ve bir yer edinmeye çabalarken tüm bireyleri dağılan, yoz- laşıp. değişen bir köylü ailesinin trajik öyküsünü aktaran unutulmaz "Rocco e i suoi Fratelli- Düşman Kurdeşler"- (1960) başyapıtıyla yeniden yeniger- çekçiliğin başlangıç yıllanna, toplum- cu eğilimlerine dönüş yapan Visconti. Guisseppe Tommasi di Lampedusa nın romanından uyarladığı "// Gattopar- do- Leopar "ıyla da, kimilerine göre en görkemli eserini verdi 1963'te. Özellikle 1850- 1950arasıdönemine ilgi duyduğu İtalyan tarihinin önemli bir dönemecine. büyük ölçüde kendi ailesini de çağnştıran, soylu Salina Prensi'yle geniş ailesinin öyküsü aracılığıyla "bakan" Visconti. İtalyan ve tarihsel koşullann yürü ya kulum birüğinin zorlu ve sancılı kuruluş yıllan sırasında, Sicilya'da, kiliseyle elele vermiş aristokrasinin. çöküşünü dediği burjuvaziyle. sınıf çıkarlanna, iktidar arayışlanna uygun şekilde. ay- nı ortak paydada buluşmasını, tarih- sel dinamiklerin de sorgulandığf yoğun estetik, plastik ve barok sinemasıyla anlattı. Sarsıcı bir yozlaşma dcstanı Giderek "Leoparlann yerini artık çakallann aldığı" Garibaldi çağı İtal- yası dekorunda geçen "İktidar dönüşfl- mü freski" niteliğindeki bu Visconti başyapıünı 1970"lerin başmda, usta- nın Alain Delon'dan sonraki fetişaktö- rü Avusturyalı Hdnat Berger'i sun- duğu "Lanetliler"iz\edi. Nazi Almanyasından, çelik sanayi- cisi varlıkh bir ailenin öyküsü aracılığıyla, iktidar ve güç kavramlan- na ilişkin, sarsıa bir yozlaşma ve çürü- me destanı niteliğindeki "Lanetliler", ustanın yine gözde temalanna döndü- ğü, bir başka görkemli Visconü baş- yapıtıydı. Genelde çökmekte olan burjuvazi- nin tragedyamsı öykülerini. edebiyat, tiyatro ve operadan da esinlemcler taşıyan görkemli, barok üslubuyla an- latmayı pek seven "prens* 1 Visconti, "Ossessiotıe", "La Terra Trema", "fl0cw"üçlemesinin yanısıra "La Ca- duta degli Dei- Götterdammerung- La- netliler"(\969). "Mortea Venezia- Ve- nedikte Ölüm" (1971), "Lud\\ig" (1973), "Gruppo di Famiglia in un In- terno- Aile Tahhsu'\\91S)\t "L'inno- cente- ;l/<£n/m"(l976)gibi usta işi baş- ka önemli fümleri de arkasında bıra- karak 70 yaşında. Roma'da pcrdcyi indirdi 1976'da. Ammsamak ve keşfetmek için Başta Bertolucci olmak üzere ken- dinden sonraki bıryığın yönetmeni dc- rinlemesineetkileyen Visconti'nın zen- gın sincması, kuşkusuz gcnç kuşak si- nemascverlerin. her zaman bulamaya- cağı bir fırsatı ayaklanna getiren 'eşsiz birkaynak'tır. Dostoyevski uyarlaması "Beyaz Ge- celer"den D'Annunzio öyküsü "Ma- sum"a, "Tutku'dan "Rocco'yayada "Lanetliler"den "Aile Tablosu"na ka- dar, festivalin bu yıl ses getirecek film- leri arasında. kuşkusuz anımsamaya ve keşfetmeye değer bu Visconti klasikleri de yer alıyor. Mao dönemininbaskılanKültür Servisi - "Fdm cekmek sigara içmek gibi; sağlığa zararlı oMuğunu biliyorum ama bir türlü bırakamıyorum" diyor sinema oyuncusu annesi ve yapımcı babasının propaganda fılmleri çevır- meye zorlandığını görerek büyümüş olan ünlü Çinli yönetmen Tian Zuhangzuhang. Zuhangzuhang halen kendi ülkesinde gösterilmesi yasak olan son fılmi "Mavi Uçurnna"da Mao döneminde yaşanan baskılan anlaüyor. "Mavi Uçurtma" ilk kocası siyasi sür- güne yollandıklan sonra onu ele veren adamla evlenen ama o da "sistemin carklan"ndan kurtulamayınca. yaşlı ve içi ku- rumuş bir profesörle evlenmek zorunda kalan bir kadın ve küçük oğlunun dolayımında Çin'in yakın tarihine ışık tutu- yor. "Kültûr Devrimi bizim mahal- leden dört kurban secti ve bunlardan biri de babamdı. Kaderin bir cibesi olarak da onlan suclavan konuşmayı yapmak bana düştü. Henüz çok küçüktüm ve ezberlediğim sloganlarla dolu konuşmamı heyecanla okudum ama farketmeden, babamın ismini söylemeyi unutmuşunt. Bu unutkaniık hala kalbimi sızlatan anılanmı biraz ol- sun hafifletiyor" diyor Zuhangzuhang. Otobiyografık özellikler taşıyan "Mavi Uçurtma"da bir çocu- ğun gözünden veriyor Çin'deki siyasi olaylan ve dönemin popü- ler tüm Maoist sloganlanyla ironik bir dille alay ediyor. Ancak fılm sadece siyasi bir film olmanın çok ötesine gecerek insan ruhunun çelişkilerine doğru görsel bir yolculuk biçimini alı- yor. Zaten, ^Mavi Uçurtma"ya 1993 Tokyo Film Festivali'nde En İyi Fibn Ödülü'nü kazandıran da bu görsel zerafeti oldu. • Otobiyografik özellikler taşıyan 'Mavi Uçurtma' Çin'deki siyasi olaylan ve dönemin popüler tüm Maoist sloganlanyla ironik bir dille alay ediyor. FESTİVALDE BUGÜN Beyoğlu Emek: Highvvay 61 (12.00. 18.30)* Çocuk Hırsızı (15.00. 21.30)* • ' Beyoğlu Atlas: Çocuk Cinayetleri (12.00, 18.30)* Aile Tablosu (15.00.21.30)* Beyoğlu Alkazar. Kadınlan Seven Adam (12.00,18.30)* Kalbin Karanlık Yüzü (15.00)* KuklaUstası (21.30)* Beyoğlu Avnıpa: Küçük Düşler (12.00, 18.30)* Mavi Sürgün( 15.00) B>ron: Bir Şevtana Ağıt (21.30)* Be>oğlu Beyoğlu: Buluşma (12.00) Ağnya Dönüş (15.00)' Iskipli Atıf Hoca (18.30) Gecc Melek ve Bizim Çocuklar (21.30) Kadıköy Reks: Benjamin'in Kadını (12.00) Mavi Üçurtma (15.00)* Ürpertiler (18.30)* Düşman Kardeşler (21.30)* FESTİVALDE YARIN Beyoğlu Emek: Bakkalın Kansı (12.00. 18.30)* Mano. Maria veMario( 15.00. 21.30)* Bevoğhı Atlas: Zorunlu Aşk (12.00. 18.30)* Mâsum( 15.00. 21.30)* Beyoğlu Alkazar. Yeşil Oda (12.00, 18.30)* B\ron. Bir Şevtana Ağıt (15.00. 21.30)* Beyoğlu Avnıpa: Albaya Mektup Yok (12.00,18.30)* Duygular Dizisi (15.00)* Ma'zeppa (21.30)* Beyoğlu Beyoğlu: C Blok (12.00) Vagon (15.00) Yarasa (18.30) Yaz Yağmuru (21.30) Kadıköy Reks: Mutfak Sohbetleri (12.00)* GûzMehtabı( 15.00)* Kudurmuşlar (18.30)* Çalıntı Öpücükler (21.30)* Film, 1993 Tokyo Film Festivali'nde En İyi Film Ödülü aldı. | -kAltyıızılt olarak gösrerime sumılacakiır. RomenOda Orkestrası Türkiye'de Kültür Servisi - Romen Oda Orkestrası "Ptıilannonia", nisan ayı içinde Edirne, Bursa, Eskişehir, Aydm. Ankara ve Samsun'da bir dizi konser vermek üzere Türkiye'ye geliyor. Mustafa Nevzat İlaç Sanayii'nin 70. yıl etkinlikleri çerçevesinde Türkiye'je gelen Ro- men Öda Orkestrası "Philarmonia"ilk konserini bugün Edime'de verecek. Sanat yönetmeni ve kemancı Prof. Nicolae lliescu tarafı- ndan yönetilecek olan orkestra, Türkiye'deki konserler dizisi süre- since Mozart, Vrvaldi, Sarazate, Dinicu, Elgar ve Türk bestecı Yalçın Tura'nın eserlerini seslen- direcek. 1987 yılmda "Yehudi Menuhin Liusİararası Keman Yanşması"nda "En (yi Bartok Yonımcusu"secilen kemana Ci- hat Aşkm ise konserlere solist olarak katılacak. 1982 yılında Bükreş Filarmoni virtüözleri tarafından kurulan "Phflamıoııia''nın repertuvan- nda özellikle klasik ve klasik ön- cesi döneme ait eserler bulunu- yor. Orkestranın sanat yönetme- ni lliescu, 1984-89 yıllannda Ro- manya'nın en iyi orkestrası ola- Cihat Aşkın rak bilinen "George Euescu Philarnıoııic"in baş kemancıhğını yaptı. Orkestrasıyla birlikte çah- şmalannı sürdüren sanatçının birçok radyo ve TV kaydı da bulu- nuvor. Konserlere solist olarak katılacak kemana Cıhat Aşkın ise 12 yaşında tTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarfndan mezun oldu. ilk resitalini 1984 yılmda veren sanatçı. 1985'te "İstanbul Fi- larmoni Derneği ödülü" ile "tTÜ Başan Belgesi"ni kazandı. Çeşitli uluslararası yanşmalarda alü ödül kazanan Aşkın, Londra City Üniversitesi'nde doktora eğitımini sürdürüyor. Yirmi üç kişiden oluşan Romen Oda Orkestrası "Philarmonia" Türkiye'deki konserlerine 13 nisanda Bursa, I4nisanda Eskişehir, 15 nisanda Aydın, 18 nisanda Ankara ve 20 nısanda Samsun'da devam edecek. Konserler dizisi 22 nisanda Bahkesir konserleriyle sona erecek. 11.ULUSLARARASI ANKARA MÜZİK FESTİVALİ Besteyücekştikçe, Moravec de büyüyor JONATHA\CARR(*) Bazı müziğin düşünülebilecck en mükcm- mel yorum düzevinin bıle ötesinde seslendı- rilebilivor olması şaşırtıcıdır. Mozart'ın. 25. (K503) Piyano Konçertosu dahil. cpe>ce bir yapıtı ile Debussj preludes'lerin bazılan buna ömektir. Yükseklere tırmandıkca, tırmanıla- cak daha yüksekteki kava parçalan bulan dağalar gibi bazı jorumcular vanlan en yük- seğin daha ötesinı arar dururlar. Çok büvük müzısyen- yorumcular ise dın- L'vıciyi öyle bir dunyaya alırlar kı bestecının ıç uyumuna ulaşırsınız. Bu konuma. yorum çarpıklığı ya da en mükemmel enstrümandan bile gelebilecek özel şaşırtm'acılıklar gibi un- surlar kenara itilerek \anlmislir. Ve daha ötesi gerçekten yoktur. Rudolf Serkin ve VVil- helm KompfT, en iyi dönemlennde Mozart: konçertolarda bunu yapmışlardır. VValter Gieseking''in Debussy "preludei"lerdc vapmış olduğu gibi 11. Uluslararaii Ankara Müzik Fesinali"- nin 4 ve 6 nisan tanhli konserlerinde dinle- diğimiz Çek piyanisli han Moravec bunu hem Mozart'ta, hem Debussy'de yapabili- yor. Bu özellik onu çok özel bir sanatçı kate- gorisine sokuyor. Hatta belki dc benzersız te- kil bır sanatçı yapıyor. Moravec'e sadece bir virtüöz deyip geçivermek biraz fazla basitleş- tirme olur. 6 nisan resitalınde Beethoven'in 32 Variations'un ve Chopin ballad'lar ve teknik zorlamalannı çok rahat geçiverdı. Ama, astl önemlısi bestecının yaratıcı imgelemi ile din- • Bazılan Moravec'e 'piyanistlerin piyanisti' ya da k müzikten çok iyi anlayanlann piyanisti'diyorlar. Gerçek şu ki Moravec/bestecilerin piyanistidir'. Beste yüceleştikçe, Moravec de büyüyor. leyici arasında bir duvarlılık köpriisü oluştu- rabilmesi ve beceriklı parlak parmaklannı aklının ve aönlünün emrinde koşturabilmcsi- dır. Bazılan Moravec'e 'piyanistlerin pivanisti' ya da 'miizikten çok iyi aıilav aolaruı piyanist'ı divorlar. Gerçek şu ki Moravec, "bestecilerin piyanistidir.' Beste yüceleşükçe. Moravec de büyüyor. Moravec, Ankara"da. Mozart'ın 25. kon- çertosunun seslendirilışınde. Gürer Aykal gibi net değnek vuruşlu ve ses oranlan duy- gusuna sahip bir şefin yöncttiği Cumhurbaş- kanlığı Senfonı Orkestrası"nda değerli bir or- tak bulmuş oldu. Bir fazla prova yapılabilmiş olsaydı belki daha da iyi bir buluşma sağ- lanabileceği düşünülse bile, orkestranın sağ- lam ve oturmuş yapısınm yanı sıra güzel şcy- ler vaat edcn özellikleri hemen dikkati çeki- yordu. Mozart undanıesıni -;üsleycn flüt vc obua">a uynca çok yüksck not verilmesi ge- r ekiyor. Açılış konseri. Edvvard Elgar'ın coşkulu bir scnfonik parçası olan "In the South" dc taç- landınldı. Çoğunlukla sisler içinde yaşayan bir İngiliz'in Akdcniz güncşini algılayışını özetleyen bu güzel parçada orkestra detay mükcmmcllıvetçiliğine göre coşkuyu daha ön planda tulan bir seslendirme anlayışı- ndavdı. Ancak bundan bir kusur olarak söz ediyor dcğilim: çünkü bazı plaklarda dinlcdi- ğimiz yorumlann hatta Elgar'ın kendisinin tarihi kayıtlardaki yorumlannın da benzeri anlayışlara dayandığı bilinıyor. Toplamda konuşulursa. Ankara Festiva- li'nin hoş bir başlangıç yaptığını düşünüyo- rum. Çok sayıda başka uluslararası festival- de de daha iyisinin kolayca yapılamadığını biliyoruz. Bu düzeydeki sanat olaylan ya- pıldıklan kentleresaygınlık kazandıragelmiş- tir. Çeşitli güçlüklerini üzülerek öğrcndiğımiz Ankara Festivali'nde Saym Cumhurbaşkanı Siüeyman Demirel'jn açılış konserinc gelerek onurlandırmasının yarattığı umudun ışığında. mali engeller atlanarak geleceğe emin adımlarla yürünmesi içıen dileğimdir. (*) Jonathan Carr, dünyaıa ünlü bir ekono- mi-politıka yazarı ve ayrıca müzikologdur. 11. Ankara Uluslararası Müzik Feslivali'nin bir bölümünü izlemektedir. BUAŞAMADA ŞÜKBAN KUBDAKUL Yaşayan Ceyhun Atuf Kansu II. Meşrutiyet döneminden kalma tatlısu frenkleri, kü- çümsedikleri edebiyat adamlarını tek sözcükle bitire- ceklerini sanıyorlardı. -Köylü.. Günümüzde de bu türden hafifliklere özenen kimileri, beğenilerinin dışında olanlan benzer sözcüklerle kına- maya çalışıyor. - Fanatik, nihilist, dinozor.. Ama yaratmanm güzelliğini hangi harcama yöntemi etkileyebilir ki. Tersini de sorabiliriz. "Talim Terbiye"zoruyla okul kitaplarına girmiş değer fukaralarını hangi edebiyat öğretmeninin marifeti yücel- tebilir genç liselinin su katılmamış beğenisinde? "Antoloji" hazırlama hevesine kapılan birşairimiz ge- çen yaz kitabında yer vereceği şiirleri seçerken sıkıntıya uğradığını söylüyordu. Doğruyaalmıştım. Kasım ayında yayımladığı "antoloji"ye baktım. Ceyhun Atuf Kansu'- dan tek şiir: "Kızamık Ağıdı". Yargı hakkımı kullanmıyorum, ama yadırgama özgür- lüğümü yazmaya hakkım var sanıyorum. Her döneminden birkaç örnekle anılacak ustalardan biridir bence Ceyhun Atuf. Her döneminde vazgeçilmez şiirler var çünkü. Cemal Süreya, yıllar önce Papirüs'te Ceyhun Atufun şiirini değerlendirirken unutamadığım bir tümceyle nok- talamıştı yazısını: "Babam Ceyhun Dedem Korkut gibi boy boyluyor, soy soyluyor." Uzaklardan gelen bir şair Ceyhun Atuf. Çağdaş Türk Edebiyatı'nda yazmıştım. Yinelemekte fayda görüyo- rum. "Çoğul ve ölmezlik Ceyhun'un birçok şiirinde temel öğe olarak çıkar karşımıza. Çoğul ulusal imecedir. Öl- mezlik, en eski tarihlerden yaşadığı günlere, 1978'ler- den geleceğe kadar uzar gider. Bu geçmiş I yaşanan zaman I gelecek boyutunda köyleri, kasabaları. ufak kentleriyle Anadolu vardır. Ama bir coğrafya teriminin değil içinde yaşamış, hasta çocuklanna umar götürmüş, değişim savaşımına katılmış acılı bir sevecenliğin Ana- dolusu'durCeyhun'unki. Bunedenlene "MilliEdebiyat" akımının ikinci sınıf şairlerinin köycülüğüne benzer, ne de son çağ ozanlarının sergilemekten başka özellıği ol- mayan koşmalarındakine. Coşumculara özgü beklenti- lerle donanmış acılı bir iyimserliktir Ceyhun'un şiirleri- ne hız veren." Gazetelerde okudum. Adına konulan ödülün bu yılki töreninde konuşmacılar (Emin özdemir, Prof. Şerafet- Mn Turhan, Hüseyin Atabaş, Şükrü Erbaş, Abdülkadir Budak) yaşayan Ceyhun Atuf şiirinden söz etmişler hak- lı olarak. Nedir yaşayan şiir? Işte Ceyhun'un şiir dünyasından bir yanıt: Bağtmsızhk Gûlû Yerden alıp o gülü Hangi gülü? Birtopçu neferinin Sakarya'lı yaztoprağında Sıcak kan gülü. Alıp koklamak o gülü Hangi baharda? Türkçenin özgür kırlarında Türkülerde burcu burcu, <i\.% t. v j . v Bilgeliğin ana gülü. '"u,S .••»#.-*:»-- < Bir basmadan alıp o gülü Hangi basmadan? Nazilli fabrikasından Pamuğumuzdan emeğimizden Dokuduğumuz halk gülü. Hoyrat ellerinden alıp o gülü Hangi ellerden? Uzak Teksas'lı çobanların Bilmediği, uğruna can vermediği Türkiye'li oçileler gülü. Yerine koymak, kutsamak o gülü Hangi yerine? Mustafa Kemal'in bahçesine Bir ulusun suladığı beslediği Yediveren bağımsızlık gülü. Nice yıllara Ceyhun Ağabey, nice yıllara. Eşik 'ten edebiyat dünyasına çağrı Kültûr Servisi - Eşik dergisi edebiyat düm asına bır çağn yaparak. Türk edebiyatının içinde bulunduğu durgunluktan çıkabilmesi için bir tartışma platformu oluşturulmasını istedi. Açıklamada şu görüşlere ver verildi: "Edebiyat dünyasında son yıllar. adeta birbirini yincleyen. nitelik olarak biridiğeriniaşamayanyıllardizisine dönüştü. Kuşkusuz bu olumsuzlugun çok yönlü nedenleri var. Eşik dergisi olarak konuyu "Üçüncü bin yılda edebiyatıngeleceği"perspektifindengündemegetırmeyi;yıl boyunca sürdürmeyi planladığımız nitclikli ve vcrimli bir tartışma sürcci çcrccvesinde edebiyatın geleceğini cnine boyuna clc almayı amaçlıyoruz." Konuya ilgi duyan herkesi yazı yazmaya vedüşüncelerini kendileriyle paylaşmaya çağınyor. (Yazışma Adresi: P.K. 308 38002 Kayscrifax:(352 2220479) Belediyeden sanata destek KOCAELİ (AA)- İzmit Büyükşchir Bclcdiyesi Konservatuvan Bale Bölümü'ndeücretsizbaleeğitımi veriliyor. KonservatuvarMüdürüŞahin Ecevit.yetenekli gençlerin belirlenerek eğitilmesi amaayla kurulan bale bölümüne. her yıl sınavla aldıklan öğrcncilere ücrctsiz eğitim verdiklerini söyledi. Okulda halen 11-20 yaşgrubu 40 öğrencinin eğitim gördüğünü bildiren Ecevit. şöyle konuştu: "Konservatuvar olarak yetenekli çocuklan belirleyerek ücretsiz baleeğitimi veriyoruz. Profesyonel eğiticiler tarafından verilen eğitim. bütün yıl sürüyor". ANKARA KITAP PUARI'NDA BUGÜN İ st Salon 11.30-12.30: Basın Toplantısı Türkiyc Ardştırmalar Merkczi (Bonn Essen) Prof.Dr. Faruk Şen 13.00-15.30: Ödül töreni ve kokteyl Türkiyc Yayınalar Birliği 16.00-17.30: Söyleşi: "Nasıl Baba OldumT" Anadolu'da Gülme- ce MuzafTer tzgü Düzenleyen: Edebiyatçılar Derneği Alt salon 17.00-19.00: Panel: "Şiirimizde Kuşak Farklılıklan" Yöneten: Doğan Hızlan, Cahit Külebi. Ali Püsküllüoğlu, Ah- met Erhan Edebiyatçılar Derneği tmza Güıüeri Yer: Ost salon: Edebiyatçılar Derneği Standı Özel Arabul, Eren- diz Atasü. Kemal Gündüzalp, Vasfi Uçkan. Abdullah Nefes. Bur- han Günel. Hüseyin Atabaş. Mehmet Eroğlu. Ergun Sav Törkive Yazariar Sendkası tmza Günleri Yer: Ost salon-Türkiye Yazarlar Sendikası standı Abdülkadir Paksoy, Ali Yüce. Cahit Külebi, Duran Yılmaz, Emin Karaca, Mahmut Makal
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear