Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 MART1994 PAZARTCSİ
12 DIZIYAZI
A kışını doğal olarak
Jm sürdürmesi gereken
/W düşünce ırmağının
^ — f l böylece kesilen yolu,
/ J yüzyılın bitimine
" ^ varmadan, son bir
kez daha açıldı. Ünlü düşünür İbni
Rüşd, Gazali öğretisine. filozoflan
ağır eleştirisine yanıt verecek, bunu
yayarken de akılcı düşüncenin çağına
göre gelişmiş bir örneğini ortaya ko-
yacaktır. Kurtuba'da doğan İbni
Rüşd, Müslüman İspanya'nın yö-
netimini ele geçiren Mın ahhidler'-
ce kadı olarak görevlendınlir.
Gazali'nin biçımlendırdıği Sünni
öğreliyi benımseyen Muvahhidler
bu konuda bağnaz bir tutum için-
de. halkı büvük bir baskı altı-
na alan düşünce tüm boyutlanyla görüşül
mekte, tartışılmaktadır. Ote yandan
bu ikili durumdan rahatsız olan da-
hası İbni Rüşd'e yönetimce verilen de-
ğeri çekemeyenler onun görüşlerinin
dine aykın olduğunu ileri sürüp,
bunu halk arasında yayarlar. Bu du-
rum İbni Rüşd'ün şeriatça yargılanıp
ölüme mahkûm edilmesine neden olur-
sa da ilerici kesimin etkisiyle yönetim
bu cezayı sürgüne çevirir, daha sonra
da af edilerek eski saygınlığına kavu-
şur
ibni Rüşd, Gazali'nin filozoflan
suçlamalanna ünlü yapıtı 'Tehafüt-
üt- Tehafüt'te yarut verir. 'Kendini Yı-
kışın, Kendini Yıkışı' olarak dilimıze
çevrilen bu çalışmasında, Gazali'nin
'küfr' olarak belirttiği üç konu da
içinde olmak üzere, yirmi sorunu tek
tek ele alıp yanıtlayarak akıla düşün-
cenin savunmasını yapar.
Daha önce de belirtildiği gibi Gaza-
li filozoflan, evrenin yaratıldığını ka-
bul etmemeleri, Tann'nın bilgisinin
kısıtlı ohnasını (cüz'ileri bilmemesı)
ileri sürmeleri, öldükten sonra beden-
sel dirılmeyi yadsımalan konusunda
ağır biçimde suçlamışü.
Iboi Rüşd, evrenin öncesiz olmadığı
kabul edilirse, 'ne zaman yaratddığı'
sorusunun kaçınılmaz olduğunu. ar-
dından 'zaman ve mekân' sorununun
da ortaya çıkacağını belirtir. Nitekim
bu sorular hep gündemde kalmıştır:
'Evren (âlem) yaratılmadan önce, za-
man var mıydı. jok mu>du?" Eğer
yoksa "âlem sonradan yaratıldı" sözü-
nün anlamı da yoktur. Eğer varsa, bu
'zaman, ne vakit yaratddı', 'zaman'
yaratılmadan önce başka bir zaman
var mıydı? Evrenin yaraülmasından
önce geçen zaman
4
sonsuz' ise bu 'son-
suzluk' ne vakit geçildi de evrenin ya-
ratılmasına gelindi?
'Mekân' konusunda da böyle soru-
lar vardı: Evren biryerde birmekânda
mı yaratıldı, yoksa herhangi bir
mekânda olmaksızın mı yaratıldı? Bir
mekân olmadan yaratma nasıl olabi-
lirdi?Yokeğerbirmekânda yaratıldıy-
sa, bu kez bu mekân nerede yaratıldı?
Bu sorulann daha da arttınlacağı ke-
sindir. Dolayısıyla İbni Rüşd, filozof-
lann "Evrenin baştan beri var olduğu,
ezeü olduğu" görüşünün yad-
sınmasının, içinden çıkılması olanak-
sız sorunlara neden olacağını. ilahi-
yatçılann da bunlara doyurucu yanıt
veremeyeceklerini ileri sürüyordu.
Hıristıyanlıkta da bu konu ele alın-
mış, yanıtlararanmıştı. İlk Hıristiyan
düşünürlerden Augustinus (354-430),
'ttiraflar' adlı yapıtında kendisine,
Tann yeri göğü yaratmadan önce ne
yaptığını soranlara, "Yukanda olup-
bitenleri araştıranlar için cehcnnemi
hazırlıyordu" bıçimınde bir yanıt ver-
mek ister. Augustinus gibi olgun bir
ilahiyatçının böyle bir yanıttan söz et-
mesi, konunun çetinliğinin bir göster-
gesidir. Yalnız burada işaret edilmesi
gereken bir noktanın bulunduğunu
belirtmeliyiz. Hıristıyanbğın beşind,
altına yüzyıllannda açıkça konuşu-
lan bu konulann, daha sonra örne-
ğin, on ikinci, on üçüncü yüzyıllarda
ele alınıp tartışılması büyük bir suçtu.
Nitekim ölümünden hemen sonra
ünü Avrupa'ya yayılan îbni Rüşd'ün
kitaplannı, okumak sakıncalıydı. Pa-
ris piskoposu, Paris Üniversitesi'nde
*f£RİÇ VEÜDEDEOĞLÜ
Lslam'da düşünce ırmağının kesilen yolu, \2.
yüzyıl sonuna varmadan bir kez daha açıldı. Ünlü
düşünür İbni Rüşd, Gazali öğretisine, onun
filozoflan ağır eleştirisine yanıt veriyor, bunu
yaparken de akılcı düşüncenin, çağına göre
gelişmiş bir örneğini ortaya koyuyordu.
Düşünceırmağında sonakış
S.
Mustafa Kemarin önderliğinde kurulan genç Türkiye Cumhurijeti, \apılan-
mada akücı düşünceyi temel alan, dinin bireysel vicdandaki \erini titizlikle a t l l a C a k t l .
koruyan cağdaş ve laik bir devletti.
İbni Rüşd'ün kıtaplannın okunmasını
resmen yasaklamıştı. Ardından Papa
XXI. John tarafından suçlu ilan edi-
len 219 öneri içinde altı tanesi de İbni
Rüşd'e aitti.
İşte bunlardan biri olan 'Haşr' ko-
nusunda yani "kıyamet günü bedenle-
rin yeniden diriimesi" inancında kimi
zorluklann bulunduğunu bir bakıma
bilimsel düzeyde anlatarak, bunun
mümkün olamayacağmı belirtir.
Cennette duyulacak hazlann, cehen-
nemdeki aalann. ötedünyadaki yaşa-
mın özdeksel (cismani) değıl tinsel ol-
duğu kanısmdadır.
Tann'nın hem özdeksel olmadığını
ileri sürüp, sonra da öte dünyada göz-
le görüleceğini kabul eden Eşarileri
şiddetle eleştirir İbni Rüşd. Ruyetul-
lah'ın, Tann'yı bilmenın son derece
artıp kuvvetlendıği 'Mezidi İlim' hali
olduğu, jgörüşünü benimser.
Yine ibni Rüşd'e göre evren, Tann
tarafından konulmuş olan. neden-
sonuç ilişkisine dayanan 'doğa yasa-
lan' ile kendi kendini yönetmektedir.
Bu inanışını somut biçimde ülkelerin
yönetimine benzeterek açıklar: "Bir
ülkenin yönetimindeki başkan ülkede-
ki evlemleri, etkinlikleri bilir, ama
bunların bağımsızca oluşmasına nasıl
izin verirse, doğadaki durum da öyle-
dir."
Aynca. neden-sonuç ilişkisinin ka-
bulü, mucızenin de yansınmasını ge-
rektirdiğinden İbni Rüşd, 'Sopanın
yılan haline gelmesi" gibi 'görsel rau-
cize'lere olumsuz bakar; peygamber-
lere yönelik tek olağanüstülüğün, on-
lann topluma getirdikleri bildirimler
olduğu inancındadır.
Öte yandan Gazali'nin kâfırlikle
suçladığı gerek Mutezik düşünürleri
gerekse Meşşai filozoflan ve elbette
ibni Rüşd en az onun kadar dinlerine
bağlı mançlı Müslümanlardı; ibadet-
lerini yapan, tüm dinsel kurallan ak-
satmadan yerine getiren insanlardı.
İlk Mutezile taraftarlan. aklın öl-
çütüne vurulamayan dogmalan ka-
bul etmenin dıne çok zarar vereceğine
yürekten inanıyorlardı. Nitekim, ki-
mi İslam kaynaklan onlardan 'sert
Müslümanlar' olarak söz eder. İbni
Rüşd'ün inanmış bir Müslüman ola-
rak örneğin. kıyamet gününü yadsı-
Yukarıdaki minvarürde \ unan filozofu ProphjTy ile konuşurken betim-
lenen İbni Rüşd (solda), görüşleriyie Avnıpa'da da etkili oldu.
zisiyle kısaca değınilen macerası tü-
müyle noktalanıyordu. Böylece bu
düşünsel etkinliğin yaratüğı yapıtla-
nn özlerinde bulunan ileriye dönük
bakış da donduruluyordu. Oysa Batı,
bu ürünlerdeki akılcı düşüncenin ge-
leceğe uzanışını keşfetmişti. Ortaçağı
aşıp 'Rönesans'a, oradan 'Aydınlan-
ma'ya ulaşacak atılımın oluşumunda
Farabi'nin, İbni Sina'nın özellikle
İbni Rüşd'ün katkılan yadsınamaz.
Sünnisiyle, Alevisiyle İslam insanı-
nın 'akılcı düşünce'yi yeniden yaşama
döndürmesi ancak, yirminci yüzyılda
Anadolu'da gerçekleşecek, bunun
için gereken ilk adım da 3 Mart 1924'-
te halk adına 'Türkiye Büyük Millet
Medisfnce atılacaktır.
Bu atıhm, cağdaş demokrasi koşul-
lannı içeren, akılcı düşünceyi temel
yapan, dinin bireysel vicdandaki yeri-
ni titizlikle koruyan laik yaşama ge-
çişü.
Genç cumhuriyet kaybedilen za-
maru kazanmak. arayı kapatmak için
bir izlence (program) ile işe koyulur.
Toplumu, 'Aydınlanma'ya götürecek
eğitimin yeniden yapılanmasına he-
men başlanır. Ardından buna koşut
olarak. yüzyıllar boyunca sömürüle-
rek çağdışı bir yaşama mahkûm edilen
Anadolu halkına, laikliğin getireceği
kazanımlan anlatıp benimsemesini,
sahiplenmesini sağlamak için Köy
Enstitüleri, Halkevleri, Halkodaları
gibi kurumlar oluşturulur.
Büyük bir hızla ilerleyen gelişim,
ürünlerini kısa sürede vermeye baş-
lar, Türkiye'nin görünümü değişir.
Ne var ki. cağdaş uygarlık düzeyine
varmak için sürdürülen bu koşu. 1950
yıllannda ıktidar olan 'zihniyetçe'
durdurulmasa da yavaşlatılır, dahası,
gelecekte baş verecek olan ikiliğin to-
humlan atılır.
3 Mart 1924'ten 70 yıl sonra Tür-
kiye'de görülen ise 'akılcı görüş' ile
'ûnancı görüş'ün karşı karşıya getiril-
miş olmasıdır. *Özgür düşünce'nin
karşısına dikilen 'nakilcilik' bu kez de
üstün gelebilecek mi?
Toplumun 70 yıl süresince elde etti-
ği kazanımlardan vazgeçmesi elbette
düşünülemez. Aynca, Anayasa Mah-
kemesı Başkanı Sayın Yekta G. Öz-
den'in dedıği gibi: "Laiklik ulusal var-
lığımızın, ulusal bütünlüğümüzün de
baş koşuludur."
ünnisiyle,
Alevisiyle İslam
insanının akılcı
düşünceyi yeniden
yaşama
döndürmesi ancak
yirminci yüzyılda
Anadolu'da
gerçekleşecek,
bunun için gereken
ilk adım 3 Mart
1924'te halk adına,
Türkiye Büyük
J
Millet Meclisi'nce
ması düşünülemez. Onun üstünde
durduğu bunun 'keyfiyeti' nitemidir.
İbni Rüşd'e göre, halkın anlayabil-
mesi için pek çok konu, şeriatça. du-
yularla algılanabilecek somut örnek-
lerle ortaya konmuştur. Ne var ki,
halk için olan bu anlatımın özündeki
akla uygun gerçek anlamı filozofla-
nn, düşünürlerin kavramasını ister
İbni Rüşd. Onun bu tutumu, özellikle
Batı'da, kendisine 'çifte gerçekçi' ni-
temi verilmesine neden olmuştur.
Ne var ki Batı'nın İbni Rüşd'ü suç-
lamayı bırakıp ondan yararlandığı
döneme girdiği sıralarda, İslam dün-
yasında ise Fatih Sultan Mehmet'in,
Gazali-İbn Rüşd tartışmasını bir çö-
züme bağlamak üzere topladığı ku-
rul. Gazali'nin haklıhğını ilan etmişti.
Gerçi Osmanlılar daha ilk başta. Ga-
zali'nin biçımlendirdiği Sünni İslam
öğretisıni benimsemişlerdi, ama konu
zaman zaman dönemin ilahiyatçıla-
nnca ele alınıp tartışılırdı. İşte şimdi
buna da son veriliyordu. Demek ki,
İslamın doğduğu topraklarda yaşa-
yan halklann ilk kez Hanifler'le bâş-
layan düşünsel eyleminin, bu yazı di- BİTTİ
REFAH PARTİSİ NASIL GÜÇLENDİ?
KP*yeemekügeneralve subaytransferi
ATtLLA ÖZTÜRK
Uluslararası İlişkiler ve Kamu Yönetimi
Uzmanı
Tûrkiye'de sağ partilerin şeriatcı ve dinci gruplara
sagladıklan siyasi destek sayesinde, bu örgütler
İstanbul, Konya, İzmir. Denizli, Kayseri, Niğde,
Elazığ, Erzurum, Adapazan başta olmak üzere
ülke duzeyinde örgütlenmelerini 1980'li yıllarda tv
mamladılar. Dışardan lran, Suudı Arabıstan, Lıb-
ya ile Almanya'daki dinci 'Avropa Milli Görüş Teş-
kflaü' (AMGT) yandaşlanndan sağlanan parasal
destek ile yazıb ve görsel medyada büyük bir güç
oluşrurdul'ar. Özellikle Londra'da kurulan İslam
Enstitüsü'nde, İran ve Suudi kökenli ümmet
yanlısı bilim adamlannın propaganda için yazdı-
klan kitaplan Türkçeye çevirerek. çok ucuz fiyatla
piyasaya sürdüler ve yandaş kazanmaya çalıştılar.
Yerli dinci basın, başta Atatürk olmak üzere, laik-
liği savunan kişi ve kurumlan hedef alacak şekilde
sistemli bir kampanya açtı ve hala da sürdürmekte-
dir.
Laik devlet sistemini savunan Muammer Aksoy,
Babriye Üçok, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Turan
Dursun gjbi aydın kişiler topluma gözdagı vermek
için İslami örgütlerce öldüriildü ve şimdiye kadar
da failleri bulunamadı, bulunması için dfe büyük
çaba göstenlmedi.
Laik devlet sistemini ve kurumlannı yasalar çer-
çevesinde her çeşit gerici tehdide karşı korumak \e
kollamak devleti yöneten hükümet ve bürokrat-
lann görevi olmasına rağmen, başta parlamento,
başbakan ve bakanlar olmak üzere sorumlular bu
saldınlan benimsercesine sessiz kalmaktadır. Bu
da gericilere güç vermekte ve ileriye doğru bir adım
daha atmalanna imkân sağlamaktadır. Özellikle
Kenan Evren ve Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı
döneminde seçilen üniversite rektörlen. fakülte de-
kanlan ve cumhurbaşkanınca direkt Anayasa
Mahkemesi'ne atanan üyelerin çoğunluğunun
Türk-İslam sentezini benimsemiş dinci-tarikatçı
kişilerden oluşması, bir tesadüf oîmaktan ziyade,
biHnçli bir destektir. Bu düşünceye sahip rektör ve
dekanlar döneminde üniversitelerde öğrencilerin
daha modern bir eğitim yapması için dershane, la-
boratuvar, kütaphane ve diğer kolaybk tesisleri
acılacağı yerde, bol miktarda cami ve mescit
açılmışür. Üniversiteler, dinci gruplann ıdeolojik
eğitim yerine dönüştürülmüştür. Anayasa Mahİce-
mesi'ne özellikle dinci üyelerin seçilmesı. laikliği
benimsemiş bu kurumu ele geçirme planının bir
ürünüdür.
Gericilerin bu saldınlanna karşı Atatürk ve laik
devlet sistemini savunan Anayasa Mahkemesi
Başkanı Yekta Güngör Özden ve bir avuç yazar-
çizer, İslami terör örgütlen. dmci basın ve dernek-
ler tarafından tehdıt edılmektedir. Son günlerde
DSP liden Büknt Ecevit'in RP'nin faaliyetleri ko-
nusunda açıklamalarda bulunmasından sonra din-
ci örgütlerce tehdit edildiği basına yansıdı.
Özetlemek gerekirse, Kuran kurslan, cami,
imam-hatip okullan, ilahiyat fakülteleri ile üniver-
sitelerin çeşitli fakülte ve jüksekokullanndan me-
zun olup devlet kadrolannda yönetici olarak görev
alan dinci ve tarikatcı gruplar. devlet ve vatandaş
parası ile istihdam edilmelerine karşın, Refah Par-
Usi (RP) içın çalışmaktadırlar. Mevcut devlet siste-
mi, iç ve dış destekli olarak RP için çahşmaktadır.
Bunun sonucu olarak RP'nin yerel seçimlerde ve
gelecek genel seçimlerde oyunun artması ve hatta
patlama yapması doğaldır.
Tarikatcı ve dinci gruplan temsil eden parlamen-
terler. mevcut sağ partilerle yapılan sıkı bir pazarlık
ve laiklik konusunda koparılan tavizler neticesinde
seçilerek DYP, ANAP, RP, BBP ve MHP'de yer
almaktadırlar. Bu parlamenterlerin. din ile ılgili
konular parlamentoda göriişüldüğünde partiye
bakılmaksızın işbirliği içinde hareket ettiklerini her
zaman görmek mümkündür. Buna en canlı örnek,
'Harp okullannın üniversitetere eş değer haie getirU-
mesi'ni öngören bir tasan Meclis'te görüşüldüğü sı-
rada yaşandı. İmam-hatip lisesi mezunlannın harp
okuluna girişine engel olan maddenin değtştirilme-
si için Milli Eğitim Komisyonu'nda 4 DYP, 2 RP
ve bir ANAP üyesinin katıiımı ile üçe karşı yedi oy
ile kabul edildi. Ancak Genelkurmay Başkanlıği'-
nın itirazı üzerine MSB'nin karşı çıkması ve ta-
sannın hükümet tarafından geri çekilmesi ile son
anda önlendi. Yalçın Doğan'ın deyişi ile 'Esselamü-
naleyküm Albaynn' (8) ve Ahmet Tan'ın deyişi ile
Imam subaylık' (9) önlendi. İkinci ömek Atatürk'e
suikast sanıklannın itibarlannın iadesi için ortak-
lasa öneree vermelendir. (10)
2 Temmuz 1993 tarihinde Sıvas'ta 37 kişinin diri
diri yakılarak ölmesine neden olan katliam, örgüt-
lü dinci gruplann Atatürk devrimleri ve laikliee
karşı uygulanan planlı bir başkaldın hareketidir.
Bu katliamda Atatürk'e hakaretler yağdınlmış,
heykeü parcalanmış ve şenat özlemi tekrar dile ge-
tirilmiştir. Devleti temsil eden polis, jandarma, em-
niyet müdürü, vali ve askeri birlıkler de laiklik
karşıtı hareketi uzaktan seyretmişlerdir. İçişleri Ba-
kanı ve Başbakan bu katliamı yapanlan yerecekle-
rine ve gerekli tedbirleri alacaklanna. suçu Aziz
Nesin'e yüklemek sureüyle, bunlara şirin görün-
mek istemişlerdir.
Meclis'te halen görüşülmekte olan terör yasar
sına, Sıvas katlianıı' gibi olaylann bir daha yaşan-
maması için anti-laik terör olaylanrun önlenmesi
ile ilgili bir madde SHP'ce ilave edilmek istenince;
DYP, ANAP, RP ve BBP'de, dinci parlamenterle-
rin müdahalesi ile engellenmeye calışılmış ve bu
konudaki kriz koalisyon ortaklan arasında henüz
çözülmüş değildir. SHP'nin ise laik devlet sistemi-
ne karşı yönelen bu olaylara karşı ilk defa direnç
göstermesi sevindiricidir. Sayın Tansu Çiller ve
Meaıt Yıbnaz ise bu maddenin yasa taslağından çı-
kanlması için dinci milletvekillerine yeşil ışık
>akmışlardır. Yeri gelince de Atatürkçü olduğunu
söylemekten geri kalmıyorlar. Atatürkçülük, aca-
ba laik devlet sistemini yıkmaya ve Atatürk'e kâfir
diyen bir zihniyete göz yummakla mı oluyor?
Atatürk kafasını kaldınp da cağdaş ve laik bir dev-
let sistemi oluşturmak için bin bir güçlükle kurdu-
ğu kurumlannın ne hale geldiğmı bir görse: Tûrki-
ye'de dalkavuk ve sahte Atatürkçülerin ne kadar
çoğaldığını, ne kadar revaçta olduğunu, gerçek
Atatürkçülerin ise gün geçtikçe azaldığını ve baskı
altında olduğunu görse üzüntüsünden kahrolurdu.
RP, son zamanlarda topluma daha sevimli gö-
rünmek ve oylannı arttırmak için kadrolanna
manken, emekli general ve emekli subay transferini
yapmaktadır. Transfer karşıhğı anılan kişilere bü-
yük oranda maddi olanaklar sağlandığı tahmin
edilmektedir. Görevde iken Atatürkçü geçinen bu
general ve subaylann kısa sürede nasıl dinci olduk-
lannı anlamak mümkündür değildir. Bu da Tûrki-
ye'de sahte Atatürkçülüğün 1980'lerden sonra ne
kadar revaçta olduğunun bir göstergesidır.
Sağ kanattaki partiler. yerel seçimler öncesi. dini
tarikat ve cemaatlenn oy potansıyellerinden yarar-
lanmak için yoğun çaba içine girdiler. Vitrine aday
çıkarma tutumundan yana olmayan tarikat ve ce-
maatlerin kendilerine yakın isimlerin bürokraside
önemb görevlere getirilmeleri koşuluyla sağ kanat-
taki siyasi partilere destek verecekleri öne sürülü-
yor. 'Adil düzen", 'Milli Görüş' ve diğer partilerin
denenmişliğini ön plana çıkaran Refah Partisi'nin
tarikat ve camaatlerin büyük oranda desteğini sağ-
ladığı belirtilmektedir. Iktıdar partisı olmanın
avantajını iyi kullanan DYP'nin de İslamcı gruplar
arasında belli bir oranda etkinlik sağladığı kayde-
dibyor. (11)
"1989 yerel secimlerinde ANAP'ı destekleyen
tarikaüar, bu kez DYP'nin peşine takıunış bulun-
maktadır. Şeyhler, şıhlar kendi müritlerine buy-
ruğu verdi:
DYP'yi destekleydim.
(8) Yalçm Doğan, "Essamünalerküm Albayun", Milli-
yet Gazetesi, 29 Ocak 1994, (9) Ahmet Tan, "İmam Su-
baylık Engellenivor", Sabah Gazetesi, 30 Ocak 1994,
(10) Mılhyet Gazetesi, 24 Şubat 1994, (11) Cumhuriyet
Gazetesi, 9 Şubat 1993
SÜRECEK
POTJIİKAVEOIESI
MEHMED KEMAL
Beyoğhı'dan GeçerkeiL.
Eski bir türkü, "Beyoğlu'nda gezerken I Rakı şarap
içerken" der. Böylece Beyoğlu'nun bir sefa ve eğlence
yeri olduğunu canlandırmak ister. Istanbul'un ilk beledı-
yesi Beyoğlu'dur; onun içm Şişhane'den yukarıya Be-
şinci Şube derler. x ı
Önümüzdeki yerel seçimlerde Beyoğlu gene beledı-
yedir, gene seçim yapılacaMır, partiler gene bu seçımle-
re kanlacaktır. Acaba kirfler belediye başkanı olmak
için sıraya girmiştir? Beyoğlu'yla ilgılerı nedır? Aktor
Leverrt Yılmaz'a rastladım. Beyoğlu Belediye Başkan.
olmak üzere adaylığını koymuş. Beyoğlu na başkan ola-
rak bir sanatçı yaraşırdı; bu da bir şaır, bir oyuncu, bir
ressam olurdu.
Levent Yılmaz, Sosyalist Birlik Partisi'nden (Birleşik
Sosyalist Alternatif adına) seçimlere giriyordu, nasıl se-
vindım Bildirilere baktım. anakent için Aslan Başer
Kafaoğlu seçimlere katılıyordu. Adalardan da adaylığı-
nı, tarihçi-bilim adamı MeieTunçay koymuştu.
Levent Yılmaz, "Merhaba" dedikten sonra özenle ha-
zırlanmış bir bildiriyi elime tutuşturdu, bildiride şöyle
diyordu:
"Sevgiye, emeğe, dostuluğa,
Beyoğlu'nda oturan herkese merhaba.
Ben Levent Yılmaz. Ben, Beyoğlu sevdalısı bir adam.
Belediye başkanlığına aday olmam da bu yüzden.
Bir mozaiktir Beyoğlu. Türkü, Rumu, Ermenisi, Roma-
nı, Kürdüyle, kültürlerin iç içe yaşandığı rengarenk bir
mözaik.
Ben, bu mozaik hiç bozulmasm, bu kardeşlik hep sür-
sün istiyorum.
Bir şarkıdır Beyoğlu? Her semtinde, her mahallesinde
ayrı makamlarda söylense de güzelliğinden bir şey yitir-
meyenbirşarkı.
Ben, bu şarkı hiç susmasın, daha gürleşerek, daha
güzelleşerek sürsün istiyorum.
Bir umuttur Beyoğlu. Pazar filelerimize takılan, bilme-
den yemeğimize katık ettiğimiz, çocuklarımızın oyunla-
rından süzülen bir umut. Tıpkı sosyalizm gibi, tıpkı in-
sanlann kardeşçe yaşayacaklan bir dünya gibi.
Ben, umutyitmesin istiyorum. Büyüyerek, güçlenerek
hep yanıbaşımızda kalsın, yaşam boyu bizi hiç terk et-
mesin istiyorum. Ortalığı toza dumana bulayan yalanlar
çekildiğinde yine dimdik ayakta, yine insanlığın peşinde
koştuğu umutiarın umudu sosyalizm gibi.
Bir düştür Beyoğlu. Ekmek, aşk ve güllerle süslenmiş
dünyalar güzeli bir düş.
Ben, bu düş hiç bitmesin istiyorum. Gerçeğin katılığı
bizi boğmaya başladığı anda yardımımıza yetişen bu
düş, bize hep gülümsesin istiyorum.
Bir limandır Beyoğlu. Işsizliğin, parasızlığın, aşağı-
lanmanın acımasız fırtmasmda sığındığımız küçük, ama
şirin bir liman.
Bu liman hiç yıkılmasın istiyorum. Sıcak yuvalarımızın
barınağı olan Beyoğlu hep ayakta kalsın. Daha yaşanı-
lır, daha aydmlık, daha temiz olsun istiyorum.
Bir sanattır Beyoğlu. Tiyatroları, sinemaları, galerile-
ri, şiir okunan barlarıyla bir sanattır beyoğlu.
Bu sanat hep kalsın. Resimle şiir iç içe geçsin. Sine-
malar, tiyatrolar müz '3 buluşsun. Sanat, ıstanbul'un
bu tepesinin üstünden hep ışısın.
Bir kültürdür Beyoğlu. Cenevizlilerden bu yana yaşa-
yan zengin bir kültürdür Beyoğlu.
Bu kültür hiç yıkılmasın istiyorum. Kiliseleri, camileh,
yeraltı mahkemeleri, Çiçek Pasajı 'yla bu kültür, sosyal
yaşamımızın içinde olsun hep.
Ben, "Gelin, bu duruma birlikte son verelim, tüm Be-
yoğlulular el ele verip sorunlarımıza birlikte çözüm ara-
yalım" diyorum.
Bugünden her türlü görüş ve öneriye açığım. Gelin
tartışalım. Daha güzel bir Beyoğlu'nu birlikte kuralım.
Geleceği erteleme;
Sosyalizm, hemen şimdi."
Levent Yılmaz'ın değerli bir aktör olduğunu biliyoruz.
Ama ellisine yaklaşan bu genç delikanlının başka ne iş-
ler yaptığını da bilmek isteriz. Levent Yılmaz'ın özgeç-
mişi şöyle:
"1948'de doğdu. Anadolu'nun çeşitlikentlerinde ilk ve
ortaokulu bitirdi. Lise ve yükseköğrenimini (Orman Fa-
kültesi) İstanbul'da tamamladı. Dostlar Tiyatrosu Işçi
Kolu'nda tiyatro eğitimi gördü. Dostlar Tiyatrosu, İstan-
bul Sanat Tiyatrosu, Bakırkoy Belediye Tiyatrosu, Gülriz
Sururi Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu ve Devlet Tiyatrosu
Taksim Sahnesi'nde oyuncu olarak gorev yaptı. Abf Yıl-
maz, Şahin Kaygun, Başar Sabuncu gibi yönetmenle-
rin filmlerinde oyuncu olarak çalıştı. Çeşitli sendikalar-
da tiyatro çalışmaları yaptı. 12 Mart ve 12 Eylül darbele-
rinde tutuklandı ve açılan davalar sonunda beraat etti. 1960
yılında kurulan Türkiye Işçi Partisi'ne 1969yılında katıldı ve
Şişli Ilçe Sekreteri olarak görev yaptı. Halen Cağdaş Sine-
ma Oyunculan Derneği, Nazım Hikmet Vakiı ve Kızkulesi
Derneği üyesı ve Tiyatro Oyunculan Derneği (TODER) De-
netleme Kurulu üyesi. Cem Yaymevinde Çocuk Yayınları
Yönetmenliği yapıyor.
Böyle bir adaya oy verilrnez mi, elbette verilir. Be-
yoğlu'nu sevenlerden bir oy istiyor!.. Oy vermek için
pamuk eller sandığa!..
BULMACA
ve
7 8 9SOLDANSAĞA:
1/ Korkusuz, çevik
güçlü bir köpek soyu. 2/
Bey denilen bir dişi anyla 2
kovandan çıkan an top- «
luluğu...Dağkeçjsi.3/Bir
J
kumar aracı... Üstün bir 4
yetkinin gücünü simgele- 5
yen değnek. 4/ Ender,
seyrek... Elli şiniklik tahıl 6
ölçeğj... Akıl. 5/ Ziya -,
Paşa'nın divan şairleriyle
Arap ve İran şairlerinden 8
seçtiği örnekleri derleyen g
antolojı. 6/ Saz şairi... Bir
mevsim. 7/ Bir kağıt oyunu... l v a
.
dınlann omuzlannı örtmek için
kullandıklan geniş atkı. 8/ Din
adamlannın başlanna giydikleri,
simgeleri sayılan başlık... İskam-
bilde koz. 9/ İzmir ve Ayvabk yö-
resinde çokça bulunan ve kumun
5-6 cm altında yaşayan lezzetlı bir
midye türü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hayvarun densine ya da tüvüne
dokunmaktan duyulan aşın kor-
ku. 2/ İyi huylu kimse... Dofcv e
Güneydoğu Anadolu'da ko-
nar-goçerlenn kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleşmesi 3/
Yalnız ıkı genış yuzü testere de
düzeltilmiş tahta... Ağ yatak 4/
Bir toplulukta çalışan ınsan)ann h e r
biri... Bir soru eki 5/
Gokyuzünde Isa ile, - - - dağmda Musa ile/Elindeki asa ile/
Çagırayım Mevlam senı" (Yunus Emre)... İnişü yer bayır 6/
Eylemlen olumsuz yapmakta kullanılan ek... Dadı. II Kanşık
renkb... Uç bentten oluşan Batı şiiri türü. 8/ Domates, yeşil bi-
-
r
- <%} r
S
?
ğ
j
n V e s ı y a h z e y t ı n l e
aazırlanan salata... Bir cetvel
turu. 9/Hındıstan da halkın aynhnış olduğu birbirine karşı ka-
palı sınıflann adı... Hafıfsis