23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
t ŞUBAT 1994 SALI CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Ressam, müzeci, eğitrnen Halil Dikmen'in sergjsi 11 şubata dek Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde Klasisizmetutkun birressamKfiltür Servisi-1937-1961 yıl- lan arasında Resim ve Heykel Müzesi Müdürlüğü'nü yürü- ten, 1961'denölümünedekGü- zel Sanatlar Genel Müdürlü- gü'nü üstlenen ressam Halil Dîkmen'in sergisı. 11 şubata dek Yapı Kredi Kanm Taşkent Sanat Galerisi'nde sürüyor. Sa- nayi-i Nefise'deki Çafflı atölye- sinde resim eğitimi gördükten sonra eğjtimini Paris'te sürdü- ren Haül Dikmen, ölümünün 30. yılında, Kazım Taşkent Sa- nat Galerisi'nde kapsamlı bir sergiyleanılıyor. alil Dikmen'in daha önce hiç sergilenmemiş yapıtlannadayer veren sergi, Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde sürüyor. Halil Dikmen'in çeşitli dö- nemlerini içeren yapıtlanrun yer aldığı sergide, sanatçının daha önce sergilenmemiş. hatta bilinmeyen. Paris'teki çalışma devTesinde yaptığı desenler de bulunuyor. Yapı Kredi'nin sanatcı için hanrladığı katalogda, Halil Dikmen'in yıllarca birlikte yü- rüttüğü ressamlığıyla müzecili- ği, bir yandan da eğıtimciliği (Dikmen Paris dönüşü Kay- seri'de resim öğretmenliği de yapmıştı) dostlannca anlatılı- yor: Ressam Nunıllah Berk, hep "akademik" bir ressam olarak algılanmış Halil Dikmen'in bu le anlatan ve sanatçının genel müdürlüğünün özellikle "yapıcı" olduğunu söyleyen Zühtü Müridoğlu, Dikmen'in yöneticiliğini şöyle anlatıyor: "Dış münasebetlerdeki sergüere resmi sergi komiseri gitmesi onun gayretleriyle mümkün oWu. Önceki yıllarda sergi ko- miseri olarak genel müdürierin gitmesine karşılık Halil hiç git- medi. Anadolu sanat galerileri, yayınlar, müzeler, konser saionu hep onun ülkücü çalışmasının ürünleridir." Ressam Zeki Faik tzer, Halil Dikmen'in "ideal çalışma disip- lini"ni göstermesi açısından, sa- natçının şu sözlerini yineliyor: "Louvre iVlüzesi'ne hiçbir eser lüzumsuz ve sebepsiz gjrmemiş- tir." Çokyönlü bir sanatçı Halil Dikmen'in Kazım Taşkent Galerisi'ndeki sergisinde yer alan çok sayıda ruval üzerine yağlıbova nü resimleri de yer alıyor. yönü üzerindedurduğu yazısın- da, "Çoğumuz, devlet sergileri- ne gönderdiği büyük kompozis- yonlara bakıp onu 'akademik' bir ressam saymıştık. Son yıilar- daki soyut araştırmaları bir yana, kJasik kurallara bağlılığı, eski büyük ressamlan eandan sevişi biı yargıyı doğurmuştu. Oysa Halil. klasisizmin ö/lcmini gücü yettiği kadar gidermeye çalışmaktan başka bir şey yap- mamıştı. 'Akademik' oldu ise kimi zanıan, bu tutumunu, ger- çekleştiremediği bir klasisizm olarak kabul etmek daha doğnı olacak''divor. Ancak, Dikmen'in soyuta yönelişini de ele alnor Berk: "N'on-figüratif araştırmalara ancak son vıllarda başlamıştı. Figüratif bir klasisizme tutkun bir ressam için belki gerekti bir kaygı değildi bu. Figürlü resimde amacına ulaşmıştı. Bu yolda daha çalışmak, daha olgun eser- ler vermek gerekliydi onun için belki. Ama çağın gidişine kapıl- mamak. ben de deneyeyim şu rür- leri demcmek güçtü. N'e \ar ki soyut araştırmalarda da kla- sisizmi belliydi. Ben yuvarlak- lannda, spirallerinde, sinüsoidk- rinde Leonardo da Vinci'yi gö- riir gibi olurum." Yakın bir geçmişte yiürdiği- miz heykeltraş Zühtü Müridoğ- lu, Halil Dikmenle Paris'tc tanışmıştı. Dikmen'i "Girdiği yere bağlanan adamdı" sözleriv- Heykeltıraş Hüseyin Gezer ise şöyle anlatıyor sanatçıyı: "Halil Dikmen her şeyden önce iyi for- me ounuş çok yönlü bir fîkir ve sanat adamı, yeri zor doldunıla- bilen bir hocaydı. Kanaatieri ve fikirleri sağiam bir muhakemeye dayalıydı ve kolay değişmezdi. Fakat o, başkalannda ekseriya sosyal bakımdan inribak güçlük- leri doğurabilen bu özelliğini öyle tatlı u1 yumuşak kalıplara sarmtştı ki yaşadıği çevrelerde hiç ağırlık ve huzursuzluk ver- mez, tam aka'ne sıcak bir hava yaratır, saygı ve güven çekerdi." Halil Dikmen ise sanat anla- yışını şöyle özetler: "Sanatın bilgisiz ve içten geliş olmadığma inanıyorum. Acemi- iikten doğan gözüküşlerin üsiup olmadığını belirtmek isterim. İ slup, temiz bir biçim duygusu- nun bilgili öriilmesinden doğa- caktır." Ankara Film Festivali için geriyesayun Kûltür Servisi - Her yıl mart ayının başlannda Anjcarali sı- nemaseverlere son yıllarda ce- kilmiş nitelikli fılmleri sunma- ya çalışan Ankara Uluslara- rası Film Festivali, bu yıl 25 şubat-6 mart tarihleri ara»ı- nda yer alacak. Kültür Ba- kanlığı'nın desteğiyle gerçek- leştirilen ve dört yanşma. dört yanşma dışı gösterim prog- ramının yer aldığı festivalde, uzun, kısa ve belgesel olmak üzere 20 ülkeden yaklaşık 230 film gösterilecek. Etkinlik çer- çevesinde Ankara'ya çok sa- yıda sinema insanı da konuk olacak. Festivalin ilkesi, sinemanın yeni yeteneklerini destekle- mek ve nitelikli film yapı- mlanrun izleyiciye ulaşmasmı sağlamak. Genç yeteneklerin ve geleceğin usta yönetmenle- rinin kaüldığı Ulusal Kısa Film ve Ulusal Belgesel Film Yanşmalan, yine gençlerin ilgi odağı olacak. Uzun Met- rajü Ulusal Film Yanşması'- nda ise 1993 yılı içinde çekil- miş filmler gösterilecek. Bu bölûmde yanşma sonuçlan, 5 martta açıklanacak. Canlandırma sineması Festivalin Uluslararası Ya- nşması ise canlandırma fılmle- ri dalında gerçekleştirilecek. 2 filmin yanşacağı bu bölümde, seçici kurul dünyaca ünlü animatörlerden oluşuyor Kukla filmin öncüsü Jiri Trin- ka'nın ekolünü sürdüren Jiri Barta. ttalya'dan Gianelberto Bondazzi, Kazakistan'dan Gani Ahmetbegoviç Kistauov, Tahsin özgür ve Aü Murat Er- korkmaz. "Dünya Sinemasından ör- nekJer" bölümünde, ağırlıklı olarak genç yönetmenlere yer veriliyor bu yıl. İtalya, İngilte- re, Fransa, Macaristan, Al- manya, Israil, Çek Cumhuri- yeti, Romanya ve Yunanis- tan'ın genç yönetmenlerinin uluslararası festivallerde ilgi görmüş son yapıtlan, bu kez de Ankara'da buluşacak. Bu bölümün en çok ilgi gören "Toplu Gösterüer''inde ise ünlü Fransız sinema ustası Jean Renoir'ın altı filmi izleyi- ci karşısına çıkacak. Aynı bö- lûm çerçevesinde kendine özgü sinema dili ile Avrupa si- nemasında çok önemli yer edinmiş Zoltan Huşzarik bü- tün yapıtlanyla festival prog- rammda yer abyor. Hollywo- od dışı ABD sineması deyince akla ilk gelen isimlerden ünlü yönetmen Jon Jost'un da altı filmi gösterilecek festival çer- çevesinde. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsarrunda 26 şu- batta bir de sinema forumu gerçekleştirilecek. Kimi ressam modeliyle yakın bir ilişki kuruyor, kimisi içinse modeli, herhangi bir objeden farksız Ressamlamodeli arasında 'çok özel' Kültür Servisi - Sanaün en dayanıklı ortaklığı. Birşövalye- nin ya da çizim defterinin ar- kasındyjn, sanatçı çıplak mode- linı gozler. Sanatçıya 'yabancı' imajı veren o popüler mitin bir sahnesi. Bir sanatçı ya da sevgilı dışında kim, çıplak bir erkek ya da kadının önünde durup saat- lerce bakabiür ki? İki taraf da sevgiyle bakar konusuna, ama çoğu sanatçı cinsel bir aynm yapmadığjnj söyler. Başkalan içinse, canlı bir çıplağı incele- mek yaratıcı bir elektriklenme- ye yol açar ve cinsel istek için duyulan enerji dışavurumunu sanatın kendisinde bulur. Sanatçılar atölyelerinde ta- rafsız olmak gereklibğinı her zaman hissetmişler. ama pek çoğu mesafe>ı korumak için yoğun bir çaba harcamak zo- runda kalmışlardır. Pliny, res- sam Apeües'in Büyük İskender için resmini yaptığı canye Cam- paspe'ye aşık olduğunu söyler. Benvenuto Cellini. model ola- rak hep gencecik bakireleri se- çer, atölyede kendisini hoşnut ederlerse. kızlann bekaretinı bozardı. Bir başka 'bakire avcısı" da Renoir'dı, ünlü res- sam balık eıli bakireleri yeğler- di. Ancak mükemmel modeli bulmak için girişilen yoğun ça- balar genelde genelevde sonuç- lanırdı; bir erkeğin önünde çıplak durmaktan çekinmeyen herhangi bir kadın Renoir. De- gas ve Lautrec gibi ressamlar için vazgeçilmez bir ilgi odağıydı. çünkü 16. yüzyıldan bu yana akademilerin kira- ladığj askerlerin ya da boksör- lerin son derece erkeksi vücut- lan kendilerine pek hitab etmi- yordu. Degas frengi kapmıştı Bu "utanmaz' kadınlann cin- selliği. çoğu zaman sanatçının zaranna oluyordu. Degas 19 >aşındaki bir modeb'nden fren- gi kaptığını yazmış. Delacroix da güzel modeli Helene'in "enerjisini tükettiğini'' söyle- mişti. Modellerin bu şekilde kullanılması, kimi sanatçılan çılgınlığa kadar sürüklüyordu: Ingres, çahşüğı modelleri kay- betmek korkusuyla tuvallerin arkasına adreslerini yazar. Ro- din ise modelleri gece gündüz atölyede kalsınlar diye onlara fazladan para verirdi. Raphael, Rembrandt, Modigliani Picasso gibi ressamlar ise modellerinin sürekli hizmetini sağlamak için onlan metres tutardı. Bugünün modelleri, sa- natçılanyla daha 'ayduı' bir iliş- ki paylaşıyorlar. Ama erkek sa- natçıyla kadın model arasında- ki iliski hala gizemini koruyor... Üç Fngiliz ressam, modellenyle olan ilişkilerini anlatmışlar... Victor Newsome "Benim için bu ilgi, tamamen Üünlü ressam Henri Matisse 1939 yıünda atölyesinde, çok sevdiği bir modeliyle çalışırken. Matisse'in notlannda, modeliyle olan ilişkilerine sıkça değindiği görülüyor: "Canlı model, bir kadının çıplak vücudu... sende dışavurmay ı amaçladığın bi r duygu uy andırmalı... Bu durum ben- de sonunda tecavüze varan bir duygu yaratıyor. Ama kime tecavüz etmek? Tabii kendime..." dnsellik üzerine kurulu. Aksı nasıl olabilir ki? Sö\lenti böyle. Bunu söyledim ama. olayın ev- lilik dışı cinsel ilişkiyle de ilgisi yok. Yalnızca, normalde birbı- rimize bakma iznimiz yok. Sev- gililerin birbirine bakması el- bette kı geçerli. birbırlenni bakışlanyla sevıyorlar çünkü. Ama sanatçı ve modeli için daha farklı bir atmosfer var. Daha annmış bir cinsellik söz- konusu. Başka nasıl anlatılabi- lir bilmıyorum. Ben burada er- kek bir sanatçının, atölyesinde çıplak modelinin resmini yap- masından söz ediyorum. Çıplak kadın modellerle çaiışan kadın ressamlarla da konuş- tum. onlar için durum daha çok kendine dönük bir eylem, ken- dilerini anlatmak gibi. Şu sıralar dört modelim var. Gittiğim partılerde yeni ınsan- larla tanışıyorum ve ne iş yaptığımı öğrendiklerinde, bana modellik yapmayı kendisi teklif eden çoİc kadın oluyor. Aslında bu durumda nasıl bir tepki vereceklerini merak edi- yorlar. Benim için önemli olan, atöl- yemde, sanki valnızmışım gibi o insanla saatler geçirebilmek- tir. Öyle olmasa, çekilmez olur- du. Aslında modelinle cinsel anlamda herhangi bir ilginin ol- maması daha sağlıkb. Ben ikisi- ni de yaşadım. E\liyken eski kanmın resimlerini yapmıştım ve durum çok farkbydı. Onunla çalışmak daha zordu. çünkü daha yönlendinci davranıyor- du." Bernard Dunstan "Ben sürekli kanmı çıziyo- rum. Onun resimlerini yapmak hoşuma gidi)or. O da ressam ve aslında onun işıne engel ol- mak istemiyorum ama ne za- man modellik yapmak istesem. beni kırmıyor. Aramızda böyle bir anlaşma var. Tanıdığın bi- riyle ealigfflak çok hoş. Ama her ressam böyle düşünmüyor. Sickert, modelinle hiçbir ilgin olmaması gercktiğıne inanırdı. Sanatçıyla modeli arasında res- mi olmajan herhangi bir ilişki olmaması gerektigini düşünür- dü. Benim gibi düşünen ressam- lan gözönünde bulundurduğu- muzda, akla ilk gelen Bonnard oluyor. İşte sürekli kansmın resimle- rini \apan bir ressam. Bütün yapıtlannda kansına rastlıyo- ruz: giyinirken. uyurken, yı- kanırken. yemek masasmda... Modeli tanımak gerçekten çok farklı oluyor. Profesyoneî anlamda model kullandığımda ise genelde daha önceden tanıdığım ve uzun sü- redir birlikte çalıştığım insan- lan yeğliyorum. Sonuçta birisi karşınıza geçip dört beş saat oturacaksa, onlara bunun karşıbğını vermek gerekiyor." Ken Hovvard "Benim için model. bir ışık araadır. Benim resimlerimin konusu ışıktır. Valerie'nin res- mini \apmamin nedenı, ışığın saçlan arasından nasıl süzüldü- ğünü göstermekti. Benim için kadın vücudu (erkek resimleri hiç yapmam) bir güzellik obje- sıdir. Ben güzelliği kutlamak is- tiyorum. Lucian Freud'un resmine havranım ama modellerinden hiçbiriyle çalışmak istemezdim. Modası geçmiş bir ressam oldu- ğumu biliyorum ama başlar ve yüzler önemli değil benim için. insan figürü ışığın yanında ikin- cıl derecede kalıyor. Bir çıplak kadının resmi iki yaklaşımla yapıbr: Ya tamamen ilgilisindir onunla ya da benim gibi onu yalnızca bir obje ola- rak görürsün. Augustus John'un yat- madığın modelin resmini yapa- mazsın dediği söylenir. Öte yandan Sickert, 'Bir modelle çalıştığım zaman o modelin be- nim için bir patates çuvalından farkı yoktur' demiştir. Ben o kadar da ilgisiz değilim ama modellerle arama her zaman bir mesafe koyanm. Modellerimle bir ibşkiye gir- sem, bu resimlerimi etkiler. On- lara. ressamlarla ilişki kurma- malannı söylerim çünkü: 'Bir daha hiç giysilerini giyemezler o zaman../ Herkes sanatçılann modelle- riyle yattığını varsayar: 'Atöl- yende çınlçıpiak yatan bir kadm var ve sen bu konuda hiçbir şey yapmıvorsun öyle mi?' Ama bir sanatçının önünde giysilerini çıkarmanın gerçekte hiç o açıdan bir anlamı yok." Kapadokya, İskandinav ülkelennde görücüyeçıkacak NEVŞEHtR (Cumhuriyet) - Isveç-Fransız yapımı "Hazine Avı" (La Chasse aux Tresors) isimli belgeselin çekimlerine bu ay içerisinde başlanılacağı bildirildi. Nevşehir Turizm İl Müdürlüğü ilgilileri, İskandinav ülkeleri içerisinde toplam 7 milyon seyirciye hitap edebilen özel bir TV kuruluşunun (Kanal 4) "Tele-Umon" isimli şirketin, İsveç-Fransız ortak yapımı olarak 1.5 saat süre ile gösterime alacağı "Hazine Avı" isimli belgesel için mekan belirleme çalışmalannm geçen ay içerisinde tamamlandığını ve bu ay içerisinde Jsveç ve Fransa'dan gelecek 15 kişilik belgesel filmçekimekibininGöreme, Ürgüp, Avanos, Kaymaklı. Derinkuyu, Zelve gibi turistik merkezlerde çekim yapacağını söylediler. Yapımcılığını Fransız Christophe Cosse'nin yapüğı "Hazine Avı"nın iki yönetmeni bulunuyor. Fransız Hubert Dormeuil ile Isveç yönetmen Micke Aylin'in, ortaklaşa çalışmalan ile gerçekleştirilecek "Hazine Avı" isimli belgesel için şimdiden dış ülkelere satımı için bağlantının kurulduğu öğrenildi. Alınan bilgileregöre, belgesel nitelikteki "Hazine Avı" daha şimdiden başta Fransa ve İsveç olmak üzere Almanya, Hollanda, İngiltere, Ispanya, Danimarka, Norveç. Lüksemburg, Belçika, Kanada, Avusturya, İtalya ve Isviçre'ye satımı çalışmalan da tamamlandı. Belgesel 1 ayda tamamlandı. _ Bursahlar 'gölge oyunu'na sahip çıktı BURSA (UBA)- Gölge oyunu sanatının yaşatılabilmesi amacıyla 21 şubat-4mart tarihleri arasında "Karagöz Eğitim Çırakbk Kursu"düzenleneceği bildirildi. Milletlerarası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği Türkiye Milli Merkezi tarafmdan organize edilecek kursa, isteyen herkes katılabilecek. Kent Otel'de gerçekleştirilecek etkinliğin ücretsiz olduğu kaydedilerken başanlı olan kursiyerlere belge verileceği bildirildi. Gölge oyununu genç nesillere sevdirerek, yaşatılmasını amaçlayan etkinliğin bitiminde Çekirge semtindeki Karagöz ve Hacıvafın sembolik anıt mezannda gösterileryapılacağı öğrenildi. 'Yolcu',yenidengösterimegiriyor Kültür Servisi - Yapımcılığını Sabahattin Çetin (Belge Film)'in üstlendiği, yönetmenliğini Başar Sabuncu'nun yapüğı, Tank Akan, Müjde Ar, Halil Ergün, Berhan Şimşek'in oynadıklan, Nazım Hikmet'in oyunundan uyarlanan " Yolcu" filmi, seyircinin isteği üzerine yeniden gösterime giriyor. 10-21 Şubat 1994 tarihleri arasında yapılacak olan Berbn Film Festivali'ne katılacak olan "Yolcu" filmi, Izmir'degösterime giriyor. Film için geçen hafta bir gala düzenleyen lzmir Belediyesi, özel olarak 2000 adetafış bastınp şehrin heryerini "Yolcu" fılminin afışleri iledonattı. İstanbul Moda Sineması'nda yeniden gösterime giren "Yolcu" filmi, Ankara Nergis Sineması vfr; lzmir Hatay Kültür Merkezi'nde gösterime giriyor. "*' Öğrencilerden İngiUzce mürikal ANKARA (ANKA)-Türk Eğitim Derneğı(TED)lıse kısmı öğrencileri yılsonu gösterileri için İngılizce olarak Amerika'nın ünlü müzikallerinden bin olan ve Richard Rodgers ile Oscar Hamemrstain'in yazdığı "South Pasifıc" (Güney Pasifik) adlı eseri hazırbyor. Müzikalin > önetmeni Füsun Agusman yaptığı açıklamada, South Pasific Müzikali'nin Türkiye'de ilk kez sergileneceğini bildirdi. Müzikalde 1,2 ve 3'üncü sınıf öğrencilerinden oluşan 60 kişilik bir ekibin görev aldığını kaydeden Agusman. haftada 10 saat prova yaptıklannı ve müzikali nisan ayından itibaren sergilemeye başlayacaklannı söyledi. Okul bünyesindeki ışık düzeni. sahne ve atölye kurulduğunu kaydeden Agusman, "Her şey okul bünyesinde amatörce hazırlanıyor. Ama müzikal profesyonel bireser ve biz de profesyonelce sergilemeye çabşacağız. Daha önceki yıllarda Damdaki Kemana ve Kiss Me Kate'yi sergilemiştik. Bu eser farklı, çünkü İngiUzce olarak hazırlıyoruz. Öğrencilerimizin hepsı üniversiteye hazırlanmasına rağmen, çalışmalannı aksatmıyorlar ve büyük bır özveri gösteriyorlar" dedi. Füsun Agusman, müzikalin nisan ayından başlayarak yıl sonuna kadar sergileneceğini, olanak sağlanması halinde de yurtdışında müzikali sahnelemek istediklerini bildirdi. Koray Ariş'in heykeüeriGaleri Nev'de Kültür Servisi - Koray Ariş sergisi 11 Şubat 1994 tarihinden itibaren İstanbul Galeri Nev'de açılıyor. 1944 yılında Adana'da doğan sanatçı tstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitikdikten sonra Roma'ya giderek Emilio Greco Atölyesi'nde çabştı. 1975'teİstanbul'a dönerek mezun olduğu kurumda öğretim görevinebaşladı. 1977 yılında ise bu görevden aynlarak kendi atölyesini kurdu. Yurtiçi ye vurtdışında _ çeşitb kişisel ve karma sergiler açan, Koray Ariş'in sergisi 8 Mart 1994 tarihine kadar Galeri Nev'de ızlenebilir. Geleneksel Türk Halk Tiyatırosu İSTANBUL (AA) - Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu'nun korunması, geliştirilmesi ve yaygınlaştınlması amaayla Istanbul'da Türk Halk Tiyatrosu Araştırma. Geliştirme ve Eğitim Merkezi kurulması ve Türk Halk Tiyatrosu Kurultayı toplanması istendi. Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcileri İhsan Dizdar. Tacettin Diker, Orhan Kurt. ÜnverOral ve Metin Özlen yaptıklan yazılı açıklamada, meddah. ortaoyunu ve tuluattan oluşan geleneksel tiyatronun can çekişmekte olduğunu belirttiler. Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen festivallerde bile artık meddah, ortaoyunu ve tuluat tiyatrosu sanatcılannın bulunmadığını hatırlatan sanatçılar, geleneksel Türk tiyatrosunu bilen ve Karagöz ile kukla ağırbklı gösteriler yapan yaşlı sanatçı sayısının 6-7'yi geçmediğini kaydettiler. Öz tiyatronun müzelik ve basit olmadığı, hor görülmemesi gerektigini belirten sanatçılar, son ustalann da bitmesi halinde usta-cırak ilişkisine dayalı bu sanatlan yeniden canlandırmarun mümkün olmayacağı uyansında bulundular.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear