25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 8ŞUBAT1994SAU KULTUR Bakırköy Belediye Tiyatrosu, Jane Bowles'un 'Bir Yaz Evi' adlı oyununu sahneliyor Tiyatronun 'sınandığı' bir oyun AHL ANTMEN ir Yaz Evi" 1954 yilında New York'- da iki a\ sahnelen- dikten sonra perdele- rini kapattı. Unlü ya- zar Tennessee VVilli- ams, oyunu "Tiyatro- nun sınadığı değil, sınandığı o nadir oyunlardan" biri olarak tanıtmıştı ama. Lzleyici ve tiyatro eleştirmenleri ayru düşüncede değildi. Yine de ka- panışın haberini alan oyun taraftar- ları, o gece tiyatroya giderek birer kol- tuk kapmak için kavga ettiler. Oyun büyük bir alkışla sona erdi. Ardından çılgın bir parti yapıldı. Ama oyunun yazan Jane Bowles, Vogue dergisine yaptığı açıklamada, "500 çdgın arka- daşın için oyun yazmamn bir anlamı yok. Daha geniş kitlelere ulaşmak ge- rek" demişti Yalnızca Türkiye'de değil, ama dünyada yeterince tanınmayan, tanı- yanlann da genelde Bertohıcci'nin "Çölde Çay" filmini uyarladığı otobi- yografık romanın yazan Paul Bovt- les'un eşi olarak bildiği Jane Bovvles, yaşamı bo\ unca ve sonrasında hala o "500 kişinin" gerçekten tanıyıp sevdi- ği. hatıa aynı zamanda bir besteci de olan kocası, yazar Paul Bowles'dan daha başanlı bulduğu. aynksı bir ya- zar. Sıradışı yaşamı boyunca çok az yazmış - bir roman. bir oyun ve birkaç öykü- ama yazdıklanyla eşi olmayan, benzerinin gösterilemediğı, çizgi dışı, edebıyatın bir köşesinde tek başına duran bir yazar Jane Bow,les. Unutulmaz iki kadın karakter Yaşamı boyunca içki, kadın sevgili- ieri, kocası Paul Bowles. annesi, kor- kulan, saplantılan, yazdıklan ve yaza- madıklan arasında gidip gelen Jane Bovvles'un yapıtlannın tümünde oldu- ğu gibi, "Bir Yaz Evi" de yazann ya- şamı. korkulan ve yaşamına giren kadınlann izleriyle dolu. Oyun yaz- manın yöntemını bilmeyen ama tek bir oyunuyla unutulmaz iki kadın ka- rakteri yaratan Jane Bowles"un "Bir Yaz Evi" şu sıralar yeniden sahnelen- diği New York ve Londra'nın yanı sıra İstanbul'da da sahneleniyor. Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nca Yunus Emre Kültür Merkezi'nde sah- nelenen "Bir Yaz Evi", güney Califor- nia'da bir yerde, deniz kenannda bir bahçede başlıyor. Bütün gününü ha- yaller kurarak ve çizgi romanlar okuyarak geçıren Molh. Sürekli kızıyla uğraşan ve parab olduğu içm evlenmeyi düşündüğü komik bir Meksikalı olan Bay Solares'le ilgili planlar yapan annesi Gertrude. ka- yalıklardan düşerek (ya da Molly'nin ittiği) boğulup Vivian ile kızının ölii- münden sonra içkiye sanlan Bayan Constable. daha sonra Molly ile e\ le- nen ve Molly'yi annesinin etkisinden kurtarmaya çalışan Lionel arasında geçen "oyun", evet tuhaf ama, güldü- rü ögeleriyle donatılmış ağır. psikolo- jik bir melodram. Jane Bow les'un öte- ki yapıtlan gibı, uzakta. tek başına du- ran, anlaşüması güç, ama "ulaştığı" zaman çok güçlü bir etki bırakan bir dünyası var oyunun. Jane Bowles'un yapıtlannın tümünde olduğu gibi 'Bir Yaz Evi'de yazann yaşamı, korkulan ve yaşamına giren kadınlann izleriyle dolu. Oyun şu sıralar yeniden New York ve Londra'da sahneleniyor. "Bir Yaz EvTni. ABD'deki La Mama tiyatrosunun genç yönetmen- lerinden, eeçen yıl içinde "Ismene" %c Truva öyküsü" oyunlanm izlediği- miz Hüseyin Katırcıoğlu yönetti. Oyunda başlıca rolleri Meral Çetinka- ya, Nurhayat Atasoy, Aytekin Özen. Sevinç Aktansel. Bülent Çankçı, Edip Saner, Fidan Karlıova Tek. Gül Onat, Ayşe Direl, Tuncay Aynur, Bahar Işık ve Bema Oğuzutku rol alıyor. Hüseyin Katıraoğlu, "Truva Öy- küsü"nden sonra yine kadın temab bir oyunu sahneye aktarmaktan son dere- ce hoşnut görünüyor: - 'Truva öyküsü'nden sonra, Jane Bowles'un Ugjnç evrenine girmek nasd oldu? İkisinin de teması kadmdı. "Truva öyküsü" genelde insanlann aklında kadın temasıru çağnştırmıyor. ama benim oradaki yaklaşımım -onu Ky- bele tapınağı ve çevresinde oyna- mışük- kadın tannçayı tema almıştı v e bir kadının doğum acısıyla başbyor- du. Sonunda da Kybele tapınağında kadınlann ölen çocuklan, kocalan, babalan için ağıtlanyla bitirdik. Bu yüzden bir yerde, bana göre, kadın te- masını işleyen bir oyundu. "Bir Yaz Evi" de kadın temasını iş- leyen bir oyun, temelinde üç kadının sevgi vermiş fakat sevginin karşılığını almamış, veya onun da ilerisine gide- rek verdikleri sevginin kullanıldığı üç kadının öyküsü bu. Fakat bu üç kadın, olayın değişik yerlerinde, kade- melerinde ve aynı zamanda da bu ola- ya değişik tepkiler göstermiş üç kadın. Oyun süresince hepsi bir bilince van- yor ve bu bilince vanşın sonucunda aralannda bir ortak yan gelişiyor. Ta- bii tarz olarak bu kadar ayn olamazdı. s,'ıradışı yaşamı boyuncaçokaz yazmış -bir roman, bir oyun ve birkaç öykü -ama yazdıklany1 eşi olmayan, benzerinin gösterilmediği, çizgi dışı, edebiyatın bir köşesinde tek başına duran bir yazar Jane Bowles. 'Bir Yaz Evi' Bakırköy Belediye Tiyatrosu oyuncuları tarafından Yunus Emre Kültür Merkezi'nde sahneleniyor. çünkü "Truva Öyküsü" yerli halkı kullanarak çok da büyük görsel bo- yutlarda ve hıç diyaloğu olmayan bir gösteriydi. Daha çok bir ritüeldi. "Bir Yaz Evi" ise çok detaylı, ince, psikolo- jik çalışmayı gerektiren. çok "Çeho- vyen" yanlan olan bir oyun. - Oyun şu sıralar ABÖ ve Londra'- da da sahnlenivor... Bu oyun, aslında Zeliha Berksoy'- dan gelen bir teklifti. 1950"lerde Ame- rika'da yazılmış bir oyun deyince, doğrusu tedirgin oldum, herhalde ka- bul etmeyeceğim diye düşündüm ama okuyunca oyun hem çok hoşuma gitti, hem de biraz da ürküttü... Kolay bir oyun değil. Zoru seçen bir kjşiyim zan- nediyorum. - Oyun. 1950'lerde Amerika'da sah- nelendiğinde, pek anlaşılamamış >e olumsuz eleştiriler almıştı. Bu açıdan bakıldığında. bu oyunu Türkiye'de sah- nelemek belki biraz tehlikeli. Türk ti- yatro izleyicisi açısından baktığuuzda nasıl bir etki yaratacağını düşünüyor- sunuz? Ümit ediyorum ki beğenilecek çün- kü tiyatronun bir külfet ohnasına ben şahsen inanmıyorum. Bu oyunda ko- medi öğesı de çok var. Öyle ağır bir psikodrama değil diyeceğim ama aslı- nda evet, öyle de. Ama komedi öğeleri de çok. Bir bıçaksırtı, onun dengesini tutmak da zor, gerçekten de bıçaksırtı. En büyük çabamız, bu bıçaksırtında yaralanmadan ilerleyebilmek. Onu da başanp başaramadığjmız. izleyici karşısında belli olacak. Ama, benim amacım anlaşılmaz bir oyun sunmak değil. Seyirciye keyif verecek, pek çok yerde güldürecek coşturacak bir biçim vermek. - Okuması keyifliydi dediniz. 'Bir Yaz E>i", genelde sahnelenmesi zor, ama okuması son derece keyifli oyun- lardan biri olarak nitelendiriliyor. Bir yönetmen olarak herhangi bir metne 'sahnelenmesi olanaksız' diye baktınız mı hiç? Bu ovuna da bu açıdan baktığınızda ne divebilirsiniz? B Yönetmen Hüseyin Katırcıoğlu. amacının anlaşılmaz bir oyun sunmak değil, seyirciye keyif verecek, pek çok yerde güldürecek, coşturacak bir biçim vermek olduğunu >urguluyor.(Fotoğraflar: LĞUR GÜNY'ÜZ) >u oyunda hem ağır psikodrama hem de komedi öğeleri çok. En büyük çabamız, bu bıçak sırtında yaralanmadan ilerleyebilmek. Onu kabul etmiyorum. Bu oyunun çalışması daha keyifliydi. Ben Yannis Ritsosun "Ismene" diye bir şıınnı sah- nelemıştım. Onu şahsen ben oku- duğum zaman bu sahnelenemez diye düşünmüştüm. Bu bir metin çalışması olarak başladı ama üstünde çalıştıkça o metinlerden o kadar çok şey çıktı ki sonunda sahneledik. Bunda da metin üzerinde çok detaylı çabşmalar yaptık. Bu ince işle denenmesi gereken bir oy un ve böy le bir oyunda bir görü- şü, bir düşünceyi empoze etmek bence çok tehlikeli. Cümle cümle hatta hece hece işlemek gerekiyor. Bu oyuna öyle yaklaştık. Onun için mizansenler falan oyunun metninin içinden çıkıyor. Bazı oyunlarda oyuncular oturup okur ve oyuncu için çok hoş gelir oyun. çünkü oyuncu için baba roller vardır. Bu da öyle bir oyun aslında. Bir oyuncu için söylenecek çok kallavi sözler var ve bunlann tehlikesi bunun ağdalaşması, yapaylaşması. Bir oyuncunun kendini tatmin etmesine dönüşmesi tehlikesi var. Bu detayb metin çalışması sonu- cunda ümit ediyorum bundan kaçtık. O da eninde sonunda sahnelenince belli olacak. - Jane Bovvles için bütün dünya, kadı- nlardan oluşuyordu neredeyse... Kadın konusunda bu kadar duy arlı bir yazarın oyunu bir 'karşı cins'in yönetniesi uy- gun mu sizce? Sahnede belli olacak. Oyuncular da kadın sonuçta. Ama bazen dış göz daha etkili olabiliyor. O unsur da var ve bir kadına uymayan bir şeyi bir kadın oyuncu kabul etmez. Benim bir erkek görüş açısı empoze etmeme im- kan yok. Çünkü oynayan oyuncular kadın. Bu yüzden aslında ben bir yer- de daha da zorlanıyorum çünkü o kadın ve ben erkeğim. Bir yerde müm- kün değil onu empoze etmek. Rolleri oynayan oyuncular çok deneyimli... Bunu deneyimsiz oyuncularla yapar- sanız başka bir mesele ama 20 senesi tiyatroda geçmiş oyuncularla yaptı- ğınız zaman biraz zor. O yüzden zan- nediv orum o tehlike yok. - Oyunun şonunu çok zor yazmış Jane Bowles. Üç farklı sonu var: Şu an sizin de sahnelediğiniz biçimi, Paul Bow les'un da en çok sevdiği sonmuş. Öteki iki seçenek arasında Molly'nin intihar etmesi, bir de annesinin Molly'- yi kendisiyle kalmasına ikna etmesi var... Bu son, umutlu bir son Bu son benim hoşuma gidıyor çün- kü bu son umutlu bir son. Yani me- lodram umudu değil ama kanımca bu sonda üç kadın da bır yerde ortak noktada buluşuyor. Son söz zaten "doğumgününüz için...' O doğumgü- nünü zaten geniş anlamıy la alırsanız. ben onu yeni bir düny a görüşünün, >eni bir anlayışın da başlaması olarak görüyorum. Molly de bir yerde anne- sinden kurtulabilmiş, kendi iki ayağı uzennde durabilecek gücü bulabilmiş kendı içinde. Ve de Lionel'la gidebildi- ğı zaman bu da bir umuttur, Bayan Constable da kanımca oyun süresince kızıyla ilişkisinin farkına varmış, o sevgisini çok daha yapıcı biçimde Molly'ye aktarmış ve o aktarmanın da sonucunu almış. O yüzden umutlu bir sonla bitiyor ve o da hoşuma gidiyor. O Amerikan fılmlerine özgü melodra- matik bir son değil ama umut var... Yoksa çok karamsar. - Peki ya müzik? Sanıyorum aynı za- manda besteci de olan Paul Bowles bu oyun için bir müzik bestelemişti... Müzik... O iki tarz - bıçaksırtı dedi- ğim şey çarpışıyor burada. Meksikah- lann olduğu sahnelerde ki bunlar daha çok hızlı tempolu komedi sahneleri bi- raz müzik kullanıhyor ama oyunun metninde "müzik giriyor" ya da "mü- zik çıkıyor" gibi şeyleri tamamen yok ettim. Zaten oyunculara da söylediğim, parantez içindeki bölümlere bak- mamalan. Kendim de bakmadım çün- kü oyundaki mizansenlerin metnin kendisinden çıkmasını istedim. Meksi- kalılar geldiğinde, kendi radyolannı ge- tiriyorlar ve radyo kapandığı zaman müzik de bitiyor. Bir yönetmen olarak belli bir etki yaratmak için kullanmıyo- rum müziği. Zaten şahsen canb bir şey- de yapay müzik pek sevmiyorum. Türk müziğinde Ermeni bestekârlar Kültür Servisi - Türk sanat müziği türünde eserler vermiş Ermeni bestekârlann eserlerinden oluşan anma konseri, 7 ve 9 şubat tarihlerinde saat 21.00'de Sahakyan Okulundan Yetişenler Derneği Salonu'nda (Samatya, Marmara Caddesi No: 79) izlenebilecek. Yrd. Doç. Çetin Körükçü yöneümindeki Ileri Türk Müziği Konservatuvan Derneği Korosu tarafından verilecek konserde Bimen Şen Dergazery an, Kemani Tatyos Efendi, Hanende Nigoğos Efendi, Kemani Sarkis Efendi, Udi Hrant Emre, Levon Hanayan. Kanuni Artaki Terziyan ve Hanende Asdik Hamamcıyan'ın eserleri seslendirilecek. Programda yer alan eserler arasında "Kimseye Etmem Şikayet", "Var mı Hacet Söyleyin El Gülşenim".'Yıllar Ne Çabuk Geçti', 'Bensiz Ey Gül Gülşen-i Alemde Mey Nuş Eyleme', 'Hançer-i Ebrusu Saplandı Dile' gibi tanınmış ve sevilen besteler de yer alıyor. 'thanetin Sıcak Yüzü' Kültür Servisi - Ünlü Türk yazan Sabahattin Ali'nin son günlerini anlatacak olan 'İhanetin Sıcak Yüzü' adlı sinema' fıbninin senary o çalışmalan başladı. Tuncer Cücenoğlu'nun yazmakta olduğu 'İhanetin Sıcak Yüzü'nü Yusuf Kurçenli yönetecek. Senary oyu yazmakta olan Tuncer Cücenoğlu çabşmalarla ilgili olarak şunlan söyledi: " 1948'li yıllarda Türkiye'de toplumca yazarlann üzerine bir karabasan gibi çöken, onlan işsiz-güçsüz bırakan, bütün ilişkilerini bozan, ailelerine, çocuklanna, arkadaşlanna, yakınlanna aalar çektiren ve hatta bu insanlardan baalannı da -üzülerek belirteyim ki- öldürten bir kara dönem söz konusu... Bu ülkenin en büyük ozanı Nazım hapistedir... Gazeteler, dergiler kapatılmakta, en masum karşı görüşlerşiddetleezilmektedir. Herşeye rağmen ve her zaman olduğu gibi üç-beş toplumcu aydın direnmekte; aydın ve yazar sorumluluğu içinde demokrasi mücadelesi vermektedir. İşte böyle birdönemde demokrasi mücadelesi verenlerden bir tanesi de yazar Sabahattin Ab'dir. Yıllardır hazırlandığım bu ilginç konuyu yönetmen arkadaşım Yusuf Kurçenli'nin fılme çekecek olması, beni aynca onurlandınyor. Böylece ülkemızın demokratikleşmesi açısından büyük katkılan olan eski toplumcu kuşağa vefa borcumuzu bir parça da olsaödemeyeçalışacağızbufılmiyapmakla." 'Beyoğlu'ndafiıhuş' İSTANBUL(.\A)-Ünlü İtalyan yazar Giovanni Scognamillo, bugün düzenlediği basın toplantısıyla son kitabı •Beyoğlu'nda Fuhuş'u tanıtü. Tanıtımda, basın mensuplannın sorulanru yanıtlayan Scognamillo, fuhuş ve Beyoğlu konulannın çokça y azılmış ve anlatılmış konular olduğunu bebrterek. "Bu konulann her ikısi de ilk bakışta, hoş gibi görünen bir geçrrüşe dönük özlemlere açıktır" dedi. Beyoğlu'nun kuruluşundan bugünedek bireğlence ve kültür-sanat merkezi olduğunu söyleyen Scognamillo, şöyle devam etti: "Bu çalışmadaki amacım, Beyoğlu'nu yargılamak ya da teşhir etmek değil. Amacım, tarihin içinde. Beyoğlu'nda bır gezintiyeçıkarakbusemtin toplumsal açıdan büyük bir ağırbk ve sorumluluk taşıyan durumunu ele almak ve bunu. gelmiş geçmiş başbca örnekleri ile görüntülemektır." Fuhuşun anlatılması, araştınlması ve belgelenmesinin normal olduğunu ve bunlan yapmanın. fuhuşu savunmak anlamına gelmemesi gerekü'ğini söyleyen Scognamillo, "Fuhuş. insanbğın ve kendilerine insandişenlerin bir kara lekesidir. Zevk,doğal bir gereksinimdir. bir meta değildir. Bjr baskı ve sömürü aracı ise hiç olmamalıdır" diy e konuştu. 'Kurşun Askerin Utana' Kültür Servisi - Hadı Çaman-Yeditepe Oyunculan mevsimin ikinci çocuk oyununa başladı. "Kurşun Askerin • Utancı." Haluk lşık'ın yazdığı v e geçen yıl TOBAV ve Çankaya Belediyesı'nin açtığı yanşmada büyük ödül kazanan Kurşun Askerin Utancı'nı Reha Bilgen yönetti. Müziklerini Oktay Şenol'un yaptığı. dekor \ e giy silerini Nursabah Daşdelen'in çizdiğı oyunda Tarkan Yılmaz, Alper Erze, Fatih Aky ol. Ayşegül Aksel, Mehmet Güldür ve Şadi Koyun göre\ alıyor. "Kurşun Askerin Utancı' Rüştü Uzel Tiyatro Salonu'nda cumartesi ve pazar günleri . saat 12'de sergileniyor. (31 09 67) ; CapitoVde özgünbaskı sergisi ; Kültür Servisi - Capitol içinde yer alan Art Gallery'de ünlü • ressamlann özgünbaskı resimîeri sergileniyor. Türkiye'de ilk özgünbaskı resim albümünü hazırlay an Hoca Ab Rıza • ve bu dala gönül vermiş. yazılan, y apıtlan ve eğitimcilikleriyle bu alana katkıda bulunan herkese adanan sergi, 7 mart tarihine dek açık kalacak. Sergide, Hoca Ali Rıza, Abidin Dino. Bedri Rahmi Eyuboğlu, Eren Eyuboğlu, Ercümend Kalmık, Zühtü Müridoğlu,Cihat Aral. Nuri Arbaş. Mustafa Aslıer, Devrim Erbil, Özer Kabaş. Fethi Kayaalp ve Mustafa Pilevneli'nin özgünbaskı resimlen y er alıyor. UluslararasıÖyküGünlerVnde Nedim Gürsel Kültür Servisi - Bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası Öykü Günleri, Hollanda'nın Rotterdam kentinde yapıldı. Dünyanm çeşitli ülkelerinden gelen yazarlar kentiıi ünlü kütüphanesi "Theatre Library "de öykülerinden örnekler okudular. Yazarlar yapıtlannı kendi dillerinde okurlarken, metinlerin Hollandaca çevinleri büyük ekrana yansıtıldı. Böylece izleyenler öyküleri yazıldıklan dilde dinlerken aynı anda çevirilerini ekrandan izleme olanağı buldular. Hollanda'da üç kitabı yayımlanan Nedim Gürsel. Amsterdam'da bir televizyon programına da katıldı. Hollanda telev izyonunun üçüncü kanabndan yayımlanan "Geçenler ve Geçişler" adlı program ülkenin en önemli edebiyat programı sayılıyor. AIDS Karikatür Yanşması sonııçlandı ANTALY A (AA) - AIDS Savaşım Derneği Antalya Şubesi tarafından düzenlenen karikatür yanşması sonuçlandı. 1 Arabk Dünya AIDS Günü dolayısıyla düzenlenen yanşmada; birinciliği Cıhan İşbaşı. ikinciliği Alper Susuzcu, üçüncülüğü ise Selım Uysal aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear