25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET2 6ŞUBAT1994PAZAR Düşünceleriniz ne denli derin olursa olsun, suyun dibindeki bir balık gibi konuştuğunuz sürece kimse sizi dinlemeyecektir Karsruzdakini etkilemek debirsanatbr ELITESepvice ROBINWESTE\ Sevdiğiniz kişinin dondurma gibi erimesini ister mıydiniz? Yoksa ciddiye alınmak mı istiyor- sunuz? 0 halde söyJeyeceklerimize kulak verin, iletişim uzmanlan, mesajın ulaşmasında. ne söylendiği deği], nasıl söylendiğinin önemli olduğu görüşünde birleşiyor. Güzel konuşma konusunda eği- timci Jeffrey Jacobi, "Gerçekten de insanlar. kişi.vi sesleriyle değerlendi- riyor" diyor. Düşünceleriniz ne denli derin olursa olsun, suvun dibindeki bir balık gibi konuştuğunuz sürece kimse sizi dinlemeyecektir. Oysa kı, Katherine Hepburn gibi uyumlu bir nağmeyle konuşursanız herkes çe\ - renize toplanacak, sizi dinlemeve doyamayacaktır. Konuşmanızm ne denli etkileyici olduğunu anlamak istiyorsanız. aşağıda verilen örnekleri inceleyin. Ağzında geveteyen: Sözcüklennizin ardından size sık sık, "Ne dediniz" diye soruluyorsa. bu çok kötü. Zira paylaşmak istedi- özcüklerinizin ardından size sık sık, "Ne dediniz" diye soruluyorsa. bu çok kötü. Zira paylaşmak istediğiniz onca güzel düşünce karşmızdaki kişilere ulaşamadı. Çıtı-pıtı kız sesi de birçok kişiye son derece itici gelebilir. ğiniz onca güzel düşünce karşını- zdaki kişiJere ulaşamadı. Ağzında sözcükleri geveleyenler, sır tut- masını becerirler, kendilerinden bile. Bu kışıler görüşlerini yansıta- mazlar. sözcükleri art arda sıralayıp kimi zaman tümce oluşturamazlar. Bunlar genellikle çekingen ve gü- venden yoksundur. Bu tür konuşma özeliğine sahip- seniz, özgüveninizi kazanmaya çalışın. Dudaklannızacanh birhava katın ve miskinlikten kurtulun. Bir aynanın karşısına geçıp. "Artık gevetemeyeceğinı, zira söyle- djklerim dinlenmeye değer" tümcele- rinı sık sık yineleyin. Çıtı-pıtı konuşmacı: Kimi kadın, Marilyn Monroe \e Minnie Mouse gibi sesin kadınsı ve seksi olduğunu sanmakla birlikte, durum farklıdır. Çıtı-pıtı kız sesi bir- çok kişiye son derece itici gelebilir. İşyerinde böyle konuşanlar daha iyi bir konuma geimekte güçlük çe- ker. Çıt kınldım bir sesle konuşan bir patronu kim ister? Bu tür konuşma derin soluk ala- mamaktan kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle kann kaslannızı kulla- narak denn ve düzenli soluk alıp vermeye çalışın. Derin soluk alma ve bedeninizin yanı sıra sesinizın de istenir duruma gelmesinde aerobik sayısız yararlar sağlayabilir. Tırmalayan ses: Belki çok kalabalık birailede bü- yüdünüz; ya da kendinizi saydı- rmanın tek yolunun yüksek sesle konuşmak olduğunu düşünüyorsu- nuz. Tam tersine, yüksek ve cırtlak bir ses karşınızdaki kişinin yalnızca Modacılar, en soylu 2 renkle kendilerini garantiye alıyorlar Dlede siyah-beyaz NECLA SEYTfUN Hem siyah. Hem beyaz. Hem siyah-beyaz... Ne kadar da çok olacak 1994 ilkbahar ve yazında. Nereye baksak siyah göreceğiz, Nereye baksak beyaz, Nereye baksak siyah-beyaz. Ortakbirtutkudurbu... İtalyan modasında da, Fransız mödasındada... Her zaman zevkleri denk düşmez, çoğu kez taban tabana zıt olur hatta. Ama "94 yazının başında başka iş. Aralannda gizli bir anlaşma var sanki. İlle siyah. ille beyaz, îllede siyah-beyaz... Şaşılacak birşey yoİc aslında. Bu iki rengın soyluluğuna -cünkü hiç kuşku yok ki, renk dünyasının en soylu iki rengi bu- ve çarpıcıhğına sığınan moda yaratıalan, kendilerini bir tür garantiye alıyor sayılabilirler bu yaz başında. İster tek tek, ister karma kullansınlar bu iki rengi. sonucun garanti olduğunu biliyorlar. Bir yanık tene bir siyah ya da beyaz kadar yaraşan başka hangirenk vardır?.. Başka renklere de yapılır karmalar. Mavilerle, sanlarla, yeşillerle, morlarda... İki rengi -bazen de daha fazla- çoğu zaman yan yana getirir modacılar... Beraberlik bazen tutar, bazen tutmaz... Ama siyah-beyaz öyle mi ya?.. Mutlaka tutar mutlaka Ferr'den bir siyah-beyaz. Pantolon, ceket, sutyen üçlüsü... domuzuna yakışır birbirine. Nasreddin Hoca'nın mayalı gölü değıldır bu. Garantisi var. Yüzyıllann dene> imi. başanlı uygulamalan var bu modanın ardında. Yaş tahtaya basmak olası değil... Meğer ki, evet meğer ki bu iki güzelim renk, başansız. kötü modellerde kullanılmış olsun. Modellerinçirkinliğine takılan gözler, renklerin uyumunu, zarafetini, kibarlığını gdremesin... Ama böylesine karamsar olmaya gerek yok. Önde güzel örnekler var. Ve bu güzel örneklerin kullanılacağı güzelim yazgünleri!.. Hiç deuzakta değil. Cemreler, bugün yann... İlkbahar ve yaz da o yannlann ardında. Ondan sonra da gelsin siyalar, gelsin bey azlar. gelsin siyah-beyazlar... Siyahı-beyazı "sek" kullanmak var. karma. çizgili ya da emprime kulanmak var... Siyah-beyaz tunı Yeni biryazın eşiğinde modacılarda şöy le bir siyah-beyaz turuna çıkalım. Genellikle bejlerin ve grilerin tonlannı yeğleyen İtalyan modacı Armani'de bile bir beyaz rüzgan esiyor "94 yazında. Bol paçalı beyaz pantolonlannın üstiine bluzsuz. dekoltesi bele dek oldum olasıya inen beyaz ceketlergiydiriyor. şık. zarif. ağırbajlı... ve seksi. Ama Armoni'ye özgü, so> lu seksi bir hava bu. Özelliğinden bir şey yitirmiyor. "ucuz"a düşmüyor modacı. Pantolon gibi. beyaz gece elbiselerinin üstünde de beyaz ceketleri var. Bir başka İtalyan, bir başka modacı By blos beyaz mini elbise üstüne yelek, yeleğin üstüne kollu, > ırtmaçlı bir tür beyaz monto-tunik giydiriyor. Ya da mıni etek üstüne. önü bele dek yırtmaçlı elbise, bir ceket, boyu yere varan bir beyazeşarp. Hava binbeşyüz!.. Genny, o da İtalyan. o da beyaza sevdalı bu yaz. beyaz şortlar üzerine, beyaz yaz mantolan giydiriyor. Dördüncü îtalyan Ferre, sırtındapanlıönükısaarkası uzun siyah gece elbiselerine beyaz pantolon takımlan, siyah etek, siyah sutyen, siyah ceket ve beyaz eşarp dörtlüsüne yer \ eriy or koleksiyonunda. Aynı modacı, aynı Ferre. bu sefer Dior keloksiyonunda. kısacık siyah-beyaz emprime eteklerin üstüne. bir omuzunu şöyle havalı bir şekilde Jane Russell'vari yan açıkta bırakan beyaz üstüne siyah puanlı bol tunikler giydiriyor. Her modacı öyle ya da böyle giriyor siyah-beyaza... Siz de tutturacağınızı kesinlikle bilerek siyah-beyazla dalın yaza. Nasreddin Hocagibi şansa bırakmayınişi!.. İtalyan modacı Genny'den '94 yazı için havalı bir beyaz model. kulağını tıkamak istemesine yol açar. Ruhbilimciler, artJak bir sesin ardında mutlaka gizli bir öfkenin yattığını belirtiyor. Sakin olup rahatlamaya çalışm. Monoton: Siz bir şeyler anlattığınızda, karşıruzdakiler başka şeyle uğraşı- yor ya da sıkılmış görünüyorsa ko- nuşmanızda bir tekdüzelik söz ko- nusu demektir. Konuşma uzman- lan, ortalama sesin 12 ile 20 nota arasında değiştiğini, kimi insanlann ise yalnızca 5 nota arasında gidip geldiğini belirtiyor. Eğer beş notalı- klardansanız. sesinizin bozuk bir musluktan akan damlalardan pek bir farkı yoktur.. tıp. tıp, tıp. Yük- sek sesle okuduğunuzu teybe kayde- din. Sonra sesinize ınişler, çıkışlar ve v urgulamalarla bıraz ruh katın. Ne denli akıllı olursanız olun, bu tür bir konuşmayla asİ4 akıllı izleni- mı veremezsiniz. Gereksız sözcükleri atarak, söyle- mek istediğinizi açık seçik belirtin. Ağzınızdan çıkan her bir gereksiz sözcükte duraklayın. Kısa bir süre sonra bu alışkanlığınızdan vazgeçe- ceksiniz. Vlıvmıntı ya da teiaşlı: Uzun bir yolda araba kullanı- rken, önünüzde bir mıymıntı, arka- da ise telaşb biri olduğunu düşünün. Durumunuz hiç de iç açıcı değil. Konuşurken de aynı şey söz ko- nusu. Çok yavaş konuşursanız din- leyenleri sıkarsınız. Konuyla ilgili görüşünüzü belirtemeden karşını- zdaki düş alemıne dalar gider. Ya- vaş konuşanlar genelde ya dalgın ya da benmerkezci olur. Benmerkezci iseler. sözcükler arasındaki boşluğu kendi variıklanyla dolduracaklannı sanırlar. Buna karşılık. teiaşlı konuşanlar ise. acele etmezlerse söylediklerini kimsenin dinlemeyeceğini düşünür. Doğaldır kı. mıymıntı olsun teiaşlı olsun. konuşma hızını ayarlamadığı sürece dinleyici bulmakta güçlük çe- kecektır. Uzmanlar. ortalama ko- nuşma hızının dakikada 120 ile 160 sözcük arasında değiştiğini belirti- yor. Yüksek sesle okurken saat tutun. Konuşmanızı. elde edeceğinız sonu- ca göreayarlayın. Yabancı tur operatörleri Türkiye'ye geliyor NEVŞEHİR (Cumhuriyet) - Ülkemizeyöneük turist sayısmm arttınlması amacıyla 18 şubat ile 28 mart tarihleri arasında çeşitli ülkelerden 1000 kadar seyahat acentasından satış elemanlannın yanı sıra turoperatörlerinin de davet edildiği öğrenildi. NevşehirTurizm İl Müdürlüğü ilgililen. 1994turizmsezonu öncesinde ülkemize yönelik talebin arttınlması ve Türkiye'nin geniş anlamda tanıtımı amaayla. çeşitli ülkelerden Türkiye'ye tur düzenleyen seyahat acentalannın satış elemanlannın yanı sıra tur operatörlerinindeoluşturacağı 1000 kışilik ekıbin 3 ayn dönem halinde Türkiye'nin çeşitli turistik merkezlenne özel geziler yapacağını biidirdiler. Turizm Bakanlığfnın yanında TÜRSAB'ın ve Türkiye genelineyayılmışotelciler bırliklerinin de katkılannın sağlanacağı geniş anlamdaki bu gezinin ilki 18 şubat ile 25 şubat tarihlen arasında İstanbul. İzmit, Yalova. Bursa. Çanakkale, Bergama. İzmir. Çeşme. Selçuk. Efes. Kuşadası; ıkincı eğitim amaçlı turun 5 mart ile 12 mart tarihleri arasında İstanbul, Ankara. Kapadokya, Konya. Antalya. Side, Manavgat. Alanya; 3. ve son eğitim amaçlı turun da 19 mart ile 28 mart tarihleri arasında İstanbul, Alanya, Side, Alanya. Kemer, Kaş. Fethiye, Marmaris. Kuşadası. Pamukkale, Selçuk. Efes. Meryemana, İzmir bölümünden oluşacağını biidirdiler. Yetkililer. davet edılen konuklann Turizm Bakanlığı'nın organizasyonu ile eğitim turuna katılacak yabancı tur operatörlerinin yurtiçi ve yurtdışı uçak biletleri ile bazı yemeklerinin Turizm Bakanlığı "nca, ulaşım hizmetlerinin TÜRSAB tarafından sağlanmasının planlandığını biidirdiler. Aileiçindekihuzursuzluklareşitlik olmamasından kaynaklanıyor îsveç'te; sanatçı, solcu, homoseksüel gruplann ve feministlerin temsilcileri, 1994'ün Aile Yılı ilan edilmesinden pek hoşnut değiller. GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Bırleşmiş Mil- letler'in 1994'ü "Aile Yılı" ilan etme- sine pek sevinmeyenler de var. İs- veç'te kısa süre önce kurulan ve geçenlerde 4. toplantısını yapan yenı bir örgüt bunlardan bin. Kendilen- ne ".Aile Köktenciliğine Karşı Cep- he" adını uygun gören sannatçı, sol- cu, homoseksüel gruplann ve femi- nistlerin temsilcileri. Avrupa Birli- pi'nin "aile kökteneiliğini" arttı- rmasından kaygılanıyorlar. Kuru- luş gerekçesi şu: "Isveç'in de hızla Avrupa Birliği'ne doğnı yol aldığı gii- nümüzde Katolik yaşam biçiminin gi- derek daha yaygın propagandası yapılıyor. Yeni pazar köktencileri, yeni liberalizm adı altmda toplumsal refahın, güvenin kökünü ka/ımakta- lar. Serbest pazar peygamberleri, toplumsal sorumluluğu kadınların yüklenmesindtn > analar. Bu durum- da aileyi, aile köktencilerinden kur- tarmak gereklidir." Stockholm'de yapılan son top- lantıda, Uppsale Üniversitesi'nden Doç. Ann Sofie Chlander, aileyi eski bir feodal kurum olarak tanımladı ve "güvencenin bedeli olarak boyun eğdirme, söz dinletme" temeli üzeri- ne kurulu olduğunu söyledi. Çağdaş uvgarlığın. ailedeki feodal yönü yok etmeyi başaramadığını vurgulayan Orlander, günümüzde boşanma- lann yansının, kadının ev işlerinin büyük ağirhğını yüklenmiş olması- ndan ötürii olduğunu veriimboşan- ma olaylannın %70'inin de kadının gınşimiyle gerçekleştiğini açıkladı. Toplumsal refah ve güvence düzeni- nin hızla azaltılmasının. daha çok aile içinde kadınlan etkileyeceği için. aileve karşı gerçek tehlikeyi oluşturduğunu belirtti. Dagens Nybeter gazetesinden Birgitta Rubin, bu konuda Ameri- kah feminist yazar Susan Faludi nin göriişlerinin doğruluğunu vurgula- dı. ABD'de aşın sağa fanatikler. kadınlann iş sahibi olmasının aileyi parçaladığinı ileri sürerlerken ger- çekler, bunun tam tersini gösterdi. Kadınlann büyük çoğunluğu, aile içindeki huzursuzluğun, eşitlik ol- mamasından ve kadınlann ekono- mik olarak erkeğe bağlı olmasından kaynaklandığı görüşündeler. Ka- muoyu yoklamalan da, iş ve kariyer sahibi kadınlann ruhsal vaşamlan- nın da. ev kadınlannınkinden daha huzurlu olduğunu gösteriyor. İdeal aile İstatıstik enstıtüsü. kısa bir süre önce yaptığı bir araştırmada, aılele- rin büyük çoğunluğunun. 7 yaşın- dan küçük çocuk olan aileler için id- eal düzenin, hem anne. hem de ba- banın tam vakitten az çalışmasını zorunlu kıldığı görüşünde. Nevarkı bu görüşte olanlann yalnızca %5'- inin ekonomik durumu tam vakit- ten az çalışmaya elveriyor. Araştır- manın ortaya çıkarttığı genel görün- tü. erkeğin tam vakit. kadının da tamdan az, ya da yan vakit çalıştığı. Birgitta Rubin, İsveçli kadın hak- lan savunucusu ve düşünür Alva Myrdal'ın daha 1944 yıhnda ailede kadının ve erkeğin 6"şer saat çahş- masını savunduğunu arumsatarak Myrdal'ın şu sözüne yer verdi: "Ancak o zaman kendilerine zorla uygun göriilen kadmlık ve erkeklik roDerini oynamaktan kurtulacaklar, insanlıktan kendi paylanna düşenle yaşayarak mutlu olacakJardır."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear