Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6ŞUBAT1994PAZAR
14 DUNYADAN
IsraH-Fifistm(uıtkşnuısuuknuİsrail-Arapbarışsüredne doğnı
Beyaz Saray'da Başkan Clinton un himayesinde bir
tokalaşmayla başlayan barış sürecinin yavaş adımlar-
la üerlemesi kaygı uyandırırken, Rabin umutsuz ol-
mak için neden bulunmadığını belirterek iki ulusu da
barışı sağlamak için çaba göstermeye davet etti.
Ortadoğu'da tnrilıi yol aymmSPIEGEL - VV ashington'da imzalanan tarihi
antlaşrnadan dört ay sonra Israil-Arap barış siire-
ci karar aşamasında. Şimdi bir çıkış \olu mu bu-
lunacak. yoksa yine her şeyi tehlikeve düşürecek
bir gerileme mi olacak?
RABIN - Benim amacım, Yahudiler ile Filis-
tinliler arasındaki yüz yıllık çatışmayı sona er-
dirmek. İlk büyük ileri adımı geçen eylülde
Washıngton"da attık.
- Fakat, ilke antlasmasının yürürlüğe girmesi
gereken 13 aralıkta hiçbir şey olmadı. Neden o
tarihte sizi bağlayan kararlar aldınız?
RABIN - Andaşmanın imzalanmasmdan üç
ay sonra, planlanan tarihi tutturamamış ol-
duğumuz gerçeği, bir başansızlık anlamına gel-
miyordu. Bize bu suçlamayı yapan varsa. bu
antlaşmanın içinde hangi tuzaklann bulundu-
ğunu bilmiyordemektir. Şimdi Taba, Oslo. Pa-
ris ve Kahire'de yapılan İsrail-Filistin görüşme-
lerinde söz konusu edilen. ilkeler değil. anlaş-
mada küçük harflerle yazılanlardır.
- Yani şeytan bir kez daha ayrıntıların ardına
mı gizlenmiş dunımda?
RABIN - Filıstınlilerle pazarhk etmek çok
çetrefılli bir iştır. Biz. yeni bir gerçeği. Tann
şahidimdir. birbirinı seven değil. aralannda
sonsuz bir güvensizlik bulunan ıkı bütünün
banş içinde bırlikte yaşamasını istiyoruz. Üste-
lik iki halk coğrafi oİarak da iç i$e geçmiştir. Bu
nedenle. ilke antlaşmasının yaşama geçirilmesi
tahmin edilemeyecek kadar zordur. Sonsuz
sayıda sorunun yanıtının verilmesi gereklidir:
Güvenlik, altyapı iş, su ve elektnk ikmali.
- Bu sorunların tasfiye süreci ne kadar sürecek?
RABIN - Kanımca. gerçekten tüm aynntılar
üzerinde anlaşabilmemiz için iki >a da üç aya
daha gereksinımimiz var. Hedefe ancak böyle
vannz. Fakat başaracağımızdan emınim.
- Bu arada birçok Filisrinli'de, bilinçli olarak
zatnana oynadığıntz kanısı yaygınlaşmaya başlı-
yor. , '
RABIN - Sabır olmadan hiçbir şey olmaz. Ne
de olsa yüz yıllık bir çatışmayı sona erdirmeye
çalışıyoruz. Almanya ve Fransa da bir gecede
dost olmadı.
- Öyleyse, İsrail birliklerinin Gazze ve Eriha'-
dan çekilmeye 13 aralıkta başla\ acakları sözünü
neden verdiniz? Bir takvimin kabul edilmesiyle
kendinizi zora sokmadınız mı?
RABIN - Kuşkusuz bu ikimizin de hatasıydı.
Bunu 12 aralıktaki üçüncü buluşmamızda Ara-
fat"a da söyledim. Çok daha önce buluşup. her
şeyi konuşmamız gerekirdi. Arafat anlaşmayı
birdenbıre. görüşme heyetinden çok farklı yo-
rumladı: hem de sınır güvenliğinde bizim so-
rumluluğumuz gibi en temel noktalarda. Bura-
da Arafat. 180 derecelik bir dönüş yaptı. Böyle
anlaşmazlıklann önüne gecebilirdik.
- Beyaz Saray'ın önünde FKÖ'nün şefiyle bu-
luşmanızda el sıkışırken ne kadar isteksiz olduğu-
nuz göriilüyordu.
RABIN - Benim duygulanmın önemi yok.
İlke olarak FK.Ö ile pazarhğa oturma>a karar
vermiştim.
- Başkan Clinton et sıktşmanıza yardım etmek
zonında kalmtştı.
RABIN - Törenden önce bir an Başkan Clin-
ton'la beraberdik. Aramızda hiçbir şe> olmadı,
sustuk. Sonra Arafafa. "Bu anlaşmayı yaşama
geçirmek çok zor olacak" dedi. Arafat yarut ver-
di: "Evet. çok zor olacak."
- Aradan geçen süre içinde Arafat'la birçok
kere buluştunuz. Bugün ona güveniyor musunuz?
RABIN - Görüşmelerin orta yerinde Arafat"-
ın kişiliği hakkında kamuoyunun önünde asla
bir şey söylemeyeceğim. Benim önümdeki seçe-
nekîer yalnızca şunlardı: Ya FKÖ ilegörüşecek-
tik ya da Hamas türünden aşın İslamcılarla
uğraşacaktık. İsrail komşulanyla banş arama-
ya başladığı zaman. söz konusu olanlar düş-
manlandır. Sık sık da can düşmanlan. Arafat ve
ben hangi sorumluluğu üstlendiğimizi biliyo-
ruz. İkimizin cesaret ettiği işin değerini, en so-
nunda ortaya çıkacak sonuçlar gösterecek.
- Şimdiye kadar sergileyebileceğiniz fazla bir
şey yok. Her geeikme Arafat'ın konumunu. böy-
lece de taviz vertne yeteğini za> ıflatacak. Bu sizin
çıkarnıza olamaz herhalde?
RABIN - Takvimin gerisinde kaldığımız ke-
sin. Fakat bu arada anlaşmanın Fiüstinli karşıt-
lan da Israil'e karşı terörü artırdılar. Bizde, an-
laşma nedeniyle duyulan coşkunun azalması şa-
şırtıcı değil.
- İsrail'in sahtekarlık yaptığı kantsına kapı-
Imaya başlayan Fiiistinülerinki de değil.
onlara özerk bir yönetim hakkı tanımadan sona
erdirilebileceğine inananlar banşa ulaşamaya-
cak.
- Özerklik Filistinlüer için yetersiz, bunu
bağımsız devlet yolunda ilk adım olarak kabul
ediyorlar. İsraii'in vanıbaşında böyle bir devleri
düşünebilivor musunuz?
RABIN - Uzun vadede en fazla, egemen İsrail
ve Ürdün devletleri arasında bir konfederasyon
ve bunlann arasında kendini yöneten bir Filis-
tin toplumu düşünebiliyorum. bağımsız bir Fi-
lislin devletini değil.
- Kudüs'ün statüsü o zaman ne olur? IsraiIIi-
lerin ve Filistinlilcrin ortak başkenti mi?
RABIN - Kudüs, Yahudi devletinin başkenti-
dir. Parçalanmamalıdır.
- Batı Şeria >e Gazze şeridindeki kutsal yerie-
rin de dahil olduğu bir büvük İsrail hedefinden
vazgeçmek, ö/ellikle işgal edilmiş bölgelerdeki
130 bin İsrailü yerieşimciye zor gelecek.
RABIN - Kişisel olarak ben, ışgal altındaki
topraklann da dahil olduğu bir büyük İsrail'e
ınanmıyorum. Bu, yalruzca Batı Şeria ve Gazze
şeridini topraklanmıza katmak değil, aynı za-
İsrail Başbakanı İzak
Rabin, DerSpiegel
dergisinde
yayımlanan
röportajında, banşın
sağlanması ve iki ulus
arasındaki sorunlann
çözümü için zaman ve
sabır gerektiğine
dikkatçekti.
RABIN - Bu noktada size karşı çıkmak zo-
runda kaldığım için özür dilerim. Arap ülkele-
rinde demokrasi yok. En azından. israil ve
Batı'da tanıdığımız türden bir demokrasi yok.
Otoriter ve totaüter rejimlerle uğraşıyoruz.
- Muhalefet de sizi bununla suçluyor, böyle po-
litikacılarla bir anlaşmaya girmeyi kabul etmek-
le.
RABIN - Arafat'tan, Gazze'de kendi güçlü
güvenlik örgütünü kurmadan Filistinlileri kont-
rol altında tutmasmı beklemiyorum.
- İsrail hapishanelerindeki 12 bin FilistinJi'yi
insancıl bir jest olarak neden serbest bırakmıyor-
sunuz?
RABEV - Yaklaşık 9 bin mahkumun serbest
bırakılmasının. genel güvenliğe bir katkıda bu-
lunacağına inanmıyorum. İsrailliler arasında
banş anlaşmasına olan destek. zaten terör
saldınlannın sayısındaki artış.
- Sizin dediğiniz gibi, İsrailliler ile Filistinlüer
arasında > üz v ıllık bir nefret >e çatışma >ar. İsrail
halkında gerçekten bir banş öziemi var mı?
RABIN - Herkes banştan söz edıyor. ama
herkes bundan başka bir şey anlıyor. Bir tek şey
açık. Banş, ancak iki tarafın acı veren tavizleriy-
le gerçekleşecek. Filistinlilerle olan çatışmanın.
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR
BELEDÎYE BAŞKANLIĞFNDAN
İHALEİLANI
- MODA KURBAĞALIDERE ARASISAHİL DÜZENLEME
İKMAL İNŞAATIİŞİ.
- YEŞİLKÖY ÇİROZ PLAJI SAHİL DÜZENLEMESİ VE
İTFAİYE BİNASIİKMAL İNŞAAT İŞLERİNİN İHALELERİ
YAPILACAKTIR
1. Moda Kurbağalıdere arası sahil düzenleme ikmal inşaau ışi 11.000.000.000. TL + KDV sanıl
değerle ihalesi yapılacaktır. «
Gecici Teminatı: 330.000.000. TL.
Şartnamesi: 12.000.000. TL. bedelle Yapı İşl.Müd.den satın alınabilir.
2. Yeşilköy Çiroz Plajı sahil düzenlemesi ve itfaiye binası ikmal inşaatı işi 10.500.000.000.TL. +
KDV. sanıl deâerle ihalesi yapılacaktır.
Geçici Teminatı: 315.000.000 TL.
Şartnamesi: 12.000.000. TL. bedelle Yapı İşi.Müd.den satın almabilir.
Yukarıda yazılı işler 24 Şubat 1994 günü saat 11,00'de İstanbul Büyükşehir Belediye Encümeni'nde
2886 savılı Devlet Ihale Yasasfnın 36. maddesıne göre Kapalı Zarf Eksiltme usulü ile şartnameleri
uyannca ayn ayn ihalesi yapılacaktır.
İhalelere katılmak ıste\<-nlerin, ihale tarihinden en az 5 (Beş) iş günü önce belediyeye müracaat et-
meleri gerekmekte olup, sartnamelerinde yazılı belgelerle birlikte tekliflerini ıçeren kapalı zarflannı
da en geç ihale günü saat 10.00"a kadar İstanbul Büvükşehır Belediye Encümeni'ne teslim etmeleri
gerekmektedir.
İlanolunur. Basın 19619
manda bu bölgelerde yaşayan 1.8 milyon Filis-
tinü'yi bizim yönetimimizde yaşamaya zorla-
mak anlamına gelir. Siyasi, dinsel ve kültürel
açılardan bizden çok farklı olan insanlan. O za-
man İsrail iki uluslu bir devlet olur, 2 bin yıllık
Yahudi düşü olan Siyon'a geri dönüşün gerçek-
leşmesi değil.
- Bu, 1967 sınırtanna geri çekilmek anlamına
mı geliyor?
RABIN - Ben buna karşıyım. Sınır değişikli-
ğinde ısrar etme hakkımız var. özellikle de gü-
venlik nedeniyle. Bu, olanaklı olduğu kadar az
sayıda Filistinli'nin yaşadığı topraklann alı-
nması anlamına gelir.
- O zaman, işgal altındaki topraklardaki 144
yerleşim yeri ne olacak?
RABIN - İsrail'in güvenliği için gerekli olan
yerleşim yerleriyle. bizim isteklerimize aykın
olarak Likud Partisi tarafından kurulan siyasi
yerleşim yerlerini birbirinden ayımıak zorunda-
yız. Sonunculann ülkemizin güvenliğine her-
hangi bir katkıda bulunduklannı sanmıyorum.
- Tehlike bile oluşfurabilirler. Aşırıcı yerleşim-
ciler, Filistinlilere karşı militanca direnecekleri-
ni açıkladılar.
RABIN - Lütfen acele yargılara varmayın.
Bu sorun ortaya çıktığı zaman, bununla da ilgi-
leneceğiz.Anlaşmamngeçişdönemindeyerleşme
yerleri olduklan yerde kalacaklar.
- Siz profesyonel askerdiniz ve 1%7 yıundaki
6 gün savaşında kahraman oldunuz. Sizi banş
güvercini yapan nedir?
RABLN - Istediğim için değil, yaşam koşullan
nedeniyle asker oldum. Bir tanm meslek okulu-
na gittim ve aslında sulama mühendisi olmak is-
tiyordum. Sonra İkinci Dünya Savaşı başladı.
Okuyamadım. İsrail yeraltı ordusuna, Palmah
Birliği'ne katıldım, 27 yıl askerdim...
SPIEGEL -.... ve Genelkurmay Başkanlığı'-
na kadar yükseldiniz.
RABIN - Şansıma, İsrail'in giriştiği en başanlı
savaş olan Altı Gün Savaşı sırasında Genelkur-
may Başkanı'ydım. Asker olduğum tüm süre
içinde, güvenliğimizi korumak için askeri güce
gereksinimimiz olduğunun bilincindeydim. Fa-
kat aynı zamanda, askeri gücümüzün siyasete
de yanstması gerektiğini anladım. İsrail-Arap
çatışması artık savaş meydanlannda çözümlen-
memeliydi. Savaşlar yalnızca generallere teslim
edilmemeli, ama banşın aranması da yalnızca
poütikacılann ellerine bırakılmamah.
- Yani şimdi tarih kitaplanna barış kahramam
olarak geçmek istiyorsunuz.
RABIN - İnanın, isim. ün ve makam peşinde
değilim. Bizde olunabilecek ne varsa hepsini ol-
dum. Genelkurmay Başkanı. VVashington Bü-
yükelçisi, Savoınma Bakanı ve Başbakan... Şu
anda üzerinde oturduğum koltuk değil beni ilgi-
lendiren. Benim amacım. İsrail'e güvenlik ve
banş kazandırmak. Bugünkü bölgesel ve ulus-
lararası güçler dengesi bu yolda eşsiz bir olanak
sağlıyor.
* fsrail'in Orta Doğu'daki srratejik üsrûnlüğü-
nün yavaş yavaş azalmasından korktuğunuz için
mi artık barış ve uzlaşmaya oynuyorsunuz?
RABIN - Kesinlikle hayır. Zamanımız var.
fakat önemli olan o değil. Yeni bir çağda yaşıyo-
ruz. Soğuk savaş sona erdi, Orta Doğu'da huzu-
ru bozan Sovyetler Birliği yok oldu. Geriye,
Körfez Savaşı sırasında kararlı hareket eden
ABD kaldı. Bu durum. bazı Arap önderlerini
yenidendüşünmeyezorladı.Kimbilir.hâlâMos-
kova'nın askeri veekonomik desteğini alıyor ol-
saydı, Suriye Devlet Başkanı Esad banş rotası-
na girer mivdi?
- Başkan Esad'a bugün neden gûveniyorsunuz?
Bu Suriyeli, İran'ın müttefıki ve eskiden olduğu
gibi bugün de köktendincileri ve teröristleri des-
tekliyor.
RÂBIN - Eskiden Esad. İsrail ile askeri açıdan
aynıgüce sahipolmayaçahşırdı.Artıkbunuumut
edemez. Fakat tabii. her zaman bir geri dönüş
tehlikesi vardır. Bir Şam-Tahran-Bağdad akti-
nin kurulacağı spekülasyonlan var. Ben yine de
bunun bir yere varacağını sanmıyorum. Yalnu
bir şey kesin. Bu yıl yol aynmındayız. 1994 yılı,
Orta Doğu'nun banşa mı gittiğini, \oksa yine
pat durumunda mı kaldığım gösterecek.
- Pat durumu. bir sonraki aşamada yine savaş
anlamına gelebilir.
RABIN - Belki,hemen önümüzdeki yıl değil,
ama belki beş ya da yedi yıl sonra.
- Herhalde Amerikalılar bu yüzden Suriye'yi
barış sürecine katmaya çaltşıyorlar. Kendinizi,
ABD Başkanı Bill Clinton tarafından biraz baskı
altına altnmtş mı hissediyorsunuz?
RABIN - Amerikalılann, İsrail'in tüm Arap
komşulanyla banşmasını istediği açık. Burada
kilit rolün Suriye ve Filistinlilere düştüğünü
VVashington'un bana söylemesi gerekmiyor.
İsrail'in varlığı için Filistinlüer bir tehlike oluş-
turmuyor, ama Sunyeliler oluşturuyor. Onlarla
anlaşabilir ve eskiden Mısır'la olduğu gibi ger-
çek bir banşa ulaşabilirsek, o zaman potansiyel
bir savaştaki düşmanlanmız İrah ya da Irak'la
aramızda bir güvenlik bölgesi, bir çeşit tampon
bölge oluşturmuş oluruz.
Çeviren: Cem Sey
ÖĞRETMENLER fiRfîNIYOR
Maddi olanakları kısıtlı ailelerin üstün zihinsel yeteneklı
çocuklarına özel eğitim veren parasız yatılı ortaöğretim kurumuna
aşağıda belirtilen alanlarda yüksek nıtelikli öğretmenler
afinacaktır.
1 . Türkçe
2. Tecrübeli İngilizce (ESL)
3. Matematik ve Bijgisayar ( Mükemmel İngilizce)
4. Fen (Mükemmel İngilizce )
5. Sosyal Bilgiler
6. Müzik ( Piyanoda deneyimli , en az
bir orkestra estrümanını çalabilenler tercih edilecektir. )
7. Resim
Ortaöğretim düzeyinde üstün yeteneklilerle deneyimi olan, yatılı
okul kosullarında yaşamaya hevesli ve sınırlı olanakları
yaratıcıTıkları ile bırleştirmeye açık, yüksek motivasyonlu
öğrencilerle çalışmak için gerekli enerji ve araştırmacılık
heyecanını taşıyan, konu alanındaki öğretım deneyiminin yanısıra
zenginleştirilmiş kültürel etkinliklere de katılabilecek
öğretmenlere öncelik tanınacaktır. Tatmin edici ücretin yanısıra,
ögretmenlere ye aılelerine yemek ile tam donanımh lojman tahsis
edilecektir. Evli çiftler tercih sebebidir.
Adayların başvuru mektuplarını referans verebilecek iki kişinin
ismi, adresi ve telefon numarası ile birlikte en geç 28 Şubat
1994'e kadar aşağıdaki adrese (mümkünse fax ile ) göndermeleh
gerekmektedir. Mülakatlar Mart 1994'de İstanbul'da yapılacaktır.
The Headmaster
4187O P.O. Box Bayramoğlu - GEBZE
FAX: (O) 262 653 74 52
TEL: (O) 262 653 74 5O / 51
AINKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Sözen, Mutfakta Çalışıyop...
öncekı günkü Cumhuriyet'te, göbekte bir fotoğraf vardı.
SHP istanbul adayı Zülfü Livaneli ile Belediye Başkanı Nu-
rettin Sözen, işçilerle birlikte yemek yiyorlardı.
Nurettın Sözen'le, "Söy/eş/"den sonra konuşmamıştım di-
yebilirım. Aradığımda da yakalayamıyordum. Belediyede
telefonu hemen bağladılar:
- Sevgili Ekmekçi merhaba!
-Saygılar, nasılsınız?
- Saygı bizden, teşekkürler... lyiyim.
- Gazânız geçmiş olsun!
- Çok teşekkürler. Olaylan izlediniz, görüyorsunuz, biliyor-
sunuz. Bu, Türkiye'deki politikanın düzeyini gösteriyor.
Ama, biz bu memlekette yaşıyoruz, memleketin her şeyini iyi
tanıyoruz. Politikasım, insanlarını da iyi tanıyoruz. Onun için,
yani ciddi bir üzüntü olduğunu söyleyemem. Büyük birheye-
canla, büyük bir güçle, görevimin bitiş gününü bekliyorum.
Hemen, 24 saat siyasete devam!
- Peki, bir şey sormak istiyorum: Zülfü Livaneli'ye destek
olacak mısınız?
- Kesinkes destek olacağım, ama tabii bunun blrkuralı var;
işte, bugüne kadar da söyledim; siyasi tartışmaları, kesinkes,
partimin demokratik piatformlarına ve seçim sonrasına bıra-
kıyorum.
- Anladım.
- Yani, böyle bir tartışmayı katiyen yapmam. İki: Partimi ve
partimin adayını kuşkusuz destekleyeceğim. Ama, bana dü-
şecek görevin daha çok mutfakta olduğu inancındayım. Bu-
nu, genel başkana ve Livaneli'ye söyledim. Başka türlü çok
yararlı olmam. Çelişki olur; partinin tutarsızlığı ortaya çıkar.
Anlatabiliyor muyum? Halkın karşısına çıkmak... Ne diyece-
ğim? "Ben iyi yapamadım, Livaneli mi yapıyor?" diyeceğim.
Yahut, "Ben eksik bıraktım, Livaneli mi tamamlayacak?" di-
yeceğim. Onun için, halkın aklına sorular gelebilir, bazı tep-
kiler doğabilir; o nedenle ben mutfakta çalışmayı, mutfakta
ne yapabiliyorsam, onu yapmayı yeğliyorum.
- Mutfaktan kastınız nedir?
- Mutfaktan kastım, halkla karşı karşıya gelmeden bana
düşen her türlü görev. Yani, belediyede, partide, evimde...
- Bazı okurlar derler ki: "Nurettın Sözen, Anadolu'ya çık-
malı..."
- Öyle ama, seçimden sonra... Mesela izmir'e gideceğim.
Çakmur'a sözüm var; Doğan Taşdelen e geldim, biliyorsu-
nuz önseçimde; Ankara'ya geldim, üç-beş yerde konuşma
yaptım. Anadolu'da da nerde görev düşerse oraya gidece-
ğim. Sıvas'a çağırdılar, gideceğim; yani bu görevlerimi ya-
pacağım tabii. Başka yerden davet alırsam, başka yere de
giderim. Nerde yararlı olursam oraya giderim. Partimin em-
rindeyim.. tabii ki partimin adaylannın hepsini destekliyo-
rum; Livaneli'yi de destekliyorum. Ama, nasıl yararlı olu-
rum? Onunla beraberce bir lokale gitmek, çok yararlı olma-
yabilir. Anlatabildim mi? Birisi çıkar laf atar, birisi çıkar bir
şeysöyler...
- Sıze söylenecek bir söz olabilir mi?
- Hayır, bana değil, bana değil. Livaneli güç durumda kalır.
"Haksızhk yapıldı" der, "Yanlış yapıldı" der, alkışlarda
fark olur. Bana daha çok tezahürat yapabilirler. Yani, hep
bunlan düşünüyorum.
- Anladım.
- Partiye yararlı olmam; tersine, bir komplikasyon doğar
diye düşünüyorum.
- örneğın, sizin deneyımleriniz var...
- Anlatıyorum sürekli... İki-üç defa geldi, çok konuştuk.. bi-
rer saat, Ikişer saat.. sürekli telefonla arıyor, soruyor; yanıtlı-
yorum, belge veriyorum, tabii istediği kadar. Elimden geldi-
ğince her türlü desteği vereceğim. Ama, beraberce kalkıp bir
yere gitmenin çok doğru olduğunu zannetmiyorum.
- Ama, sız bu konuyu ıstersenız bir daha düşünün...
- Bakalım olaylar nasıl gelişiyor, ona göre. Endişemi de
söyledim size, neden gitmek istemiyorum. Kalkıp oradan bi-
risi, işte "Hoca'ya haksızlık yaptınız, yer senin değil, onun-
dur", ne bileyim işte, "Sen ışçiye ne yaptın?", yahut, ne bile-
yim? Düşünüyorum, ben bir aylık temaslarımda, olağanüstü
bir coşkuyla karşılaştım, şimdi farklı bir şey olursa, Livaneli
açısından, ona üzülürüm.
- Anladım. Sız birçok şeyi...
- Ha, benim bireysel sorunum yok da, partiye gölge düşer
diye korkuyorum. Yani örneğin, bana çok alkış yaptılar da,
Livaneli'ye az alkış yaptılar.. ee, bu benim partimin aleyhine
olur yani.
- Yooo, olsun, alkış dediğiniz...
- Hayır, hayır bu olmaz, morali bozulur Livaneli'nin. Olum-
suz etkiyapar. Ben buradaki tabanı biliyorum, bazı dinamik-
ler var, benimle birlikte olan. Bu dinamiklerin içerisinde
herkes benim gibi, bu işi çabucacık asimile etmez.
- Nazım plan yok dıyorlar, özellikle muhalefette, adaylar
arasında...
-Nazım plan bitti. Uçaktan çekilmiş fotoğraflarla, dörtyıldır
çalıştığımız; havale ettim Belediye Meclisi'ne, cuma günü
konuşulacak. Bunlar tabii bilgisiz, hiçbiri dersini çalışma-
mış; çok tembel, bildiğiniz gibi değil bunlar. Korkunç, kor-
kunç. Hiçbırinin bir şeyden haberi yok, laf aramızda.
- Onlara, adaylara bir brifing vermeyı düşünüyor musu-
nuz?
- Hepsine, kolilerle kitap verdim. Bizim çok kitabımız var.
Yayınlarımızı hepsine verdim; Refah'a da verdim, ANAP'a
da verdim, tabii Zülfü Livaneli'ye, ek olarak sözlü anlatımla-
rım oldu. özel dosyayla raporlar verdim.
- 27 Mart'a bir şey kalmadı. Adaylara ne önerirsiniz?
- Bir kez, mevcut inşaatlan tamamlamalarını tavsiye ede-
rim. Baraj inşaatlan devam ediyor, metronun bir an önce
yaşama geçmesi gerekıyor. Tramvaylarm yaygınlaşması,
biyolojik arıtmaların hızlandırılması gerekıyor. Çöp projesi
var...
-örneğın ParkOteli?
- Büyük bir hızla gidiyor. Marta kadar tamamlayacağım
onu. çok hızlı gidiyor!..
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Ana bitkiden kesilen
bir parçanın toprakta ya
da suda köklendirilmesi
temelinedayalı bitki üret-
me yöntemi. 2/ Bir bilim
ya da sanat kolunda özel
ve belirgin vöntem... Ya-
banıl incir ağacına ve bu
ağaçlarda döllenmeyi
sağlayan sineğe verilen
ad. 3/ Eskiden mest üze-
rine giyilen san pabuç...
Çıplak, yoksun. 4/ Yana-
ğın alt kısmı... Vietnam'-
ın plaka işareti. 5/ Genellikle alt
bölümü killi ve kumlu. üst bölümü
tebeşir olan II. jeolojik çağın son
dönemi. 6/ Tümör... Iri ve boru bi-
çiminde beyaz ya da san renkli çi-
çeği oian bir süs bitkisi. 7/ Yeteri
kadar aydınlık olmayan... Coş-
kun. esinle dolu. 8/ Batı Samoa'-
nın başkenti... Şiirde iki ya da
daha çok dizeden oluşan birim. 9/
Osmanlı devletinde işlemekle yü-
kümlü olduğu toprağı terk eden
reayaya verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tahıl yıgını... Belirteç olarak kullanılan eylem soylu sözcük.
2/ Kurnaz, açıkgöz... Halatta kaymayı önleyen birdüğüm biçi-
mi. 3/ Yol yapımında kullanılan bir makine... Pamuk kozası. 4/
Bir nesneye zorunlu olarak bağlı olmayan ve onun özünde bu-
lunmayan nitelik... Satrançta bir taş. 5/ Çirişli bir çeşit parlak
bez. 6/ Adlan sıfat >apmakta kullanılan bir yapım eki... Bir tür
pamuklu kumaş. 7/ Bir göz rengi... Kayseri'nin bir ilçcsi. 8/
Mckkc'de bir tepe... Verme, ödeme. 9/ Kültür... Yaşamsal sıvı.