14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1ŞUBAT1994SAU 14 DUNYADAN Büyiklerin işlediğisuçlarmfaturası, dünyamızm en suçsuz varlıkları, çocuklara çıkıyor AIDS AYRIM GÖZETMÎYOR: jtalyan doktor d'Agostino, Nairobi'de AIDS'li çocukların tedavisi için bir hastane- nin açılmasuıa ön ayak oldu. Annesi veya babası AIDS'li olan çocukların bakımının üstlenildiği hastane, yardım kunı- luşlannın desteği ve gönüllü sağlık elemanlarının çabaları ile ayakta dunıyor. Çocuklara her şeyden önce sevgi, şefkat verilmesi gerektiğini savunan Dr.d'Agostino, hastaneden başka gidecek bir yerleri olmayan çocuklara bir yuva sunma- nın huzurunu yaşıyor. Başlarına ne geleceğinden habersiz yaşayan AIDS'li çocuklar, hepimizin ilgisini beklivor. Doğu Bloku'nda çocukların kaderi. yardım kuruluşlarına terk edildi. BertinDuvançocuklam üstiineçöktii UNICEF'in hazırladığı rapora göre, eski Doğu Avrupa ülkelerinde ve Sovyetler Birliği'nde sosyalist sistemin çökmesi, ölüm ve suç oranlannda hızlı bir artışa neden olurken, olumsuz koşullar enfazla çocukları etkiliyor D oğu Avrupa'da ve eski Sovyetler Birliği'nde komünizmin sona ermesi bölgede yoksulluğun. ölüm oranlannın artmasına, doğumlann ve evliliklerin azalmasına ve suç oranlannda olağanüstü bir arüşa neden oldu. Gıderek kötüleşen ekonomik koşullar etkisini, özellikle de çocuklar üzerinde gösteriyor. Suçlu çocuk sayısında kayda değer bir artış gözlenirken, çocuk ölümlerindeki artış da dikkatleri çekiyor. UN1CEF tarafından bölgedeki son beş yılhk gehşmelen belırlemek amacıyla yapılan j j araştırmanın sonuçlan ışte böyle. Rapora göre eski komünıst bloğun bugün içinde bulunduğu koşullar, 1980'lerde Latin Amerika'da ya da 1930'lardakı Büyük Bunalım yıllannda Batı'da rastlananlardan çok daha kötü. UN1CEF, bu koşullann devam etmesi halinde. tüm reform sürecinı tehlikeye sokabilecek bir "dengesizUgin ve sosyal çatışmalann" ortaya çıkabıleceği konusunda uyanda bulundu. UNICEF Genel Müdür Muavinı Richard Jolly'e göre "Eski komünist ülkelerin çoğunun bugün içinde bulunduğu dunım, son derece kritik >e üç, dört \ ıl öncesinin beklentileriv le tamamen zıt yönde. Kuşkusuz insanlar önlerinde engebeli bir yol olduğunu bilivorlardı. Ancak engebelerin bu denli büyük olacağını kimse tahmin edememişti.'' Raporun sonuçları arasında en sarsıa olan, ölüm oranlannın son dört yıl içinde göstermiş olduğu büyük bir artış: Romanya'da yüzde 9, Bulgaristan'da yüzde 12 ve Rusya'da yüzde 32 oranında (bu oran, yılda 500 binden fazla artış olduğunu gösteriyor). Suç oranlannda görülen büyük artışın yaru sıra kaza sonucu ölümlerde, zehirlenmelerde ve cinayetlerde de büyük artış söz konusu. Rusya. 1993 yılının ilk alü ayında cinayet oranlannda eörülen vüzde 60'lık artışla listenın en başında. Polonya'daintiharlar 1989 ve 1992 yıllan arasında 3'te bir oranında artış göstermiş. Araştırmaya katılanülkelerinneredey se tümünün gayrisafi milli hasılalannda büyük düşüşler görülüyorsa da başı yine Rusya çekiyor. Ulke nüfusunun yüzde 70"i yoksulluk sınınnda ya da altında gözüküyor Polonya, Bulgaristan ve Romanya'da bu oran yüzde 40'a yakın. Çek Cumhuriyeli, Macaristan ve Slovakya'da bu sayı yüzde 20'nin altında tutulabilmiş. Raporu hazırlayanlar, bu ülkelerin içinde bulunduklan durumu, komünist ekonomilerini bır gece içensinde kapitalist ekonomilere çevirmek için uygulamak istedikleri "şok tedavTye bağlıyorlar. Gümrükler ve fıyatlar üzennde u> gulanan kontrollerin bır anda ortadan kaldınlması büyük oranlarda artan bir enflasyona ve işsizliğe yol açtı. Rapor, bu ülkelerin içinde bulunduklan umutsuzluğu azaltmak ya da önlemek için ya da çocuklan korumak için bazı bellı başlı sosyal güvenlik örgütlerinin yardımcı olmasını, gerekırse Batı'dan yardım ahnmasını şart koşuyor. UNICEF yetkilileri.aynca özellikle yeniden ortaya çıkmaya başlayan verem gibi hastahklann ya da açhk sorununun yaygınlaşmasını önlemek için uluslararası yardımın şart olduğunu belirtiyor. Independent DenMer kralı Cousteau sonunda karaya çıkü Kapitalist sistemin çıkmaza sürüklendiğini düşünen Cousteau, çevre adına somut adımlar atabilmek için politikacılarla görüşmeler yürütüyor D enizlerdekı yaşamı milyonlar- ca televizyon izleyicisinin göz- leri önüne sunan ve denizaltı serüvenini insanlara açan 83 yaşındaki Fransız araştırmacı Jacques-Yves Co- usteau doğanın korunması konusun- da gün geçtikçe daha da hırslaruyor. Kalipso kralı olarak tarunan ancak bugünlerde zamanının çoğunu karada geçiren Cousteau, artık doğanın gü- zelliğınden çok az söz ediyor. Couste- au daha çok balık avlamak için dina- mit kulanan, gölleri, batakhklan ku- rutan, ırmaklann yatağmı değiştiren, çeşitli hayvan, bitki türlerinin yer- yüzünden silinmesine neden olan ve ' bulunduğu her yeri kirleten insanoğlu- na dil uzatıyor. •a* Denzalü cakşmalarma son veren Co- usteau, karadaki sorunlarla ilgfleniyor. Kendisıne, doğanın korunması ko- nusunda insanlara çağnda bulunmak- tan daha kesın hedefler koyan Couste- au. hedeflerine ulaşmak için politika- cılarla görüşmeler yapıyor. Cousteau eskiden küçük gördüğü bürokrasinin bir parcası olmasının nedenini, "Uzun yıllarımı olayları etkileyen kişilere ulaş- ma çabalarıyla harcadun, hazır yüksek makamlara ve politikacüara ulaşımş- ken daha etkin olmak istijorum" cüm- leleriyle açıklıyor. Cousteau'yu en çok rahatsız eden konu insanoğlunun doğayla olan bağ- lannı koparması ve doğaya bağımh ol- duğu gerçeğini gözardı etmesi. Serbest pazar sisteminin acımasızbğı ve iki- yüzlülüğünden şikayetçi olan Cous- teau, politikacılan insanoğlunun ken- di kuyusunu kendi kazan gidişatı ko- nusunda uyanyor. Jacques-Yves Cousteau, bürosunda gazetecilere yaptığı açıklamada çalış- malan sonucunda insanoğlunun ba- lıklardandaha fazlatehlikede olduğu- nu keşfettiğini belirtti. Arkadaşlan ta- rafından neşeli bir insan olarak taru- nan Cousteau'nun verdiği mesajlar her geçen yılla daha karamsar olmaya başladı. Cousteau'ya göre kapitalizm de ko- münizm gibi çıkmaza sürükleniyor: "Kişi başına her yıl daha fazla kayna- ğın kullanıldığı bir sistemin mahkunüa- rıyız. Hangi açıdan bakarsak bakalım kaynaklar ve atıklar arasındaki denge bozuhnuş dunımda." Son 5 yıldır yapılan halk oylamala- nnda Fransa'nın en popüler insanı se- çilen Cousteau'nun, başansının sırn olarak insanoğlunu kurtarma amacıy- la yeni bir ahlak anlayışı için yaptığı çağnlar gösteriliyor. Fransa dışında da Cousteau'ya dünya hakkında konuşma hakkına sahip yaşlı akılb bir kahin gözüyle ba- kılıyor. Dünya Bankası, Birleşmiş Millet- ler'e bağlı çeşitli komisyonlar ve Fran- sa Cumhurbaşkanı François Mitter- rand'ın istekleri doğrultusunda da- nışman statüsüyle geziler yapan Cous- teau, şimdiye dek hiç bu kadar aküf olmadığıru belirtiyor. Cousteau, çevrenin ve insanoğlu- nun geleceğinde belirleyıci faktörün nüfus artışı olduğunu savunuyor: "Uy- gulamakta olduğumuz Batı modeli kay- nakları smırlı olan dünyamız için uygun değil. 35 yıl içinde 10 milyara ulaşacak olan dünya nüfusunu elimizdeki kay- naklarla doyurmamız olanaksız hale gelecek." Cousteau'nun önerisi ise nüfus artı- şını kontrol altında tutmak için yeni önlemleri ve maddecilikten uzak bir hayatın önemini vurgulayan yeni bir eğitim sistemini gerekli kılan bir sosyal gelişme programı. Marlise Simons Dayantşma önderi Lech VValesa'nın önümüzdeki secimleri kazanması olanaksız göriinüyor. Walesa'nın yıldızı sönüyor Yapılan kamuoyu yoklamasına göre, Walesa desteğini giderek yitirirken, sol kanatın lideri Kwasniewski'nin secimleri kazanması büyük bir olasılık L ech VValesa, yeniden seçilme düşleri göredursun, ülke çapında yapılan son anket- ler, Polonya Cumhurbaşkanı'nın po- püleritesini büyük ölçüde yitirdiğini gösteriyor. Bunun yanı sıra ülkedekı politik arenada Aleksander Kwasni- ewski adında yeni bir lider belirdi. Walesa geçtiğımiz günlerde hafta- lık Sztandar Mlodych gazetesine yaptığı bır açıklamada Kwasniews- ki'nin yetenekli ve iyi bir politikaa olduğunu ancak kendisine rakip ola- mayacağını belirtti. Yine de. önümüz- deki yll yapılacak olan cumhurbaş- kanlığı seçünlerinde Kwasniewski'- nin kazanma şansı çok daha yüksek. Geçen ay yapılan bir anketin sonuç- lanna göre. her dört Polonyalıdan bıri NValesa'yı kabul ediyor gözükür- ken. politikasıru onaylayanlann oranı yüzde 1. Bugün, Walesa'nın Polonya cum- hurbaşkanı oluşundan üç yıl sonra kımsenin onun tarihteki rolünü sor- gulayamayacağı çok açık. Demokrasiye dayalı bır serbest pa- zann savunuculuğunu yapan sol ka- nat koalisyonunun Jideri Aleksander Kwasniewski, 1993'te Yılın Adamı seçildi. Eski bir gazeteci olan Kvvasni- evvski, etiketlerden ve klişelerden hoş- lanmıyor. Gdansk Üniversitesi'nde ulaşım ekonomi okuyan Kwasniews- ki. KP'nın dağılmasından sonra, par- tinin devamı sayılan Polonya Cumhu- riyeti Sosyal Demokrası (SDRP) Par- tisı liden olarak ortaya çıkü. SDRP, geçtiğimiz eylül ayında yapılan seçim- lerden galıp çıkan sol kanat koalisyo- nunun (SLD) bir ayağj. TheGuardian ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Nazmı Hikmet GünterL.Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, bu yıl, güzel bir "Kültür Ajandası" çıkardı. Her sayfa, bir güne ayrılmış. Ayrıca, sayfanın altında, o gün ölen sanat, düşün adamı ile ilgili kısa bilgi var. Örneğin 1 şubat, Abdi Ipekçl'nin öldürüldüğü gün. 31 ocakta da, Muammer Aksoy'un öl- dürüldüğü haber veriliyor. Notta şöyle deniyor: "Muammer Aksoy (Hukukçu-Ya.zar), 1917-31 Ocak 1990 Ankara. Özgürlüğün, laikliğin, demokrasinin savu- nucusu, çağdaş bir hukukçu, şeriat yanlısı dinciler tara- fından öldürüldü." Ajandada, her ayın sonunda da Na- zım'ın bir şiiri yayımlanıyor. Ocak sonundaki şiiri, Nazım 24 Eylül 1945'te yazmış. Şöyle: "En güzel deniz I henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk I henüz büyümedi. En güzel günlerimiz I henüz yaşamadıklartmız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz, I henüz söylememiş olduğum sözdür." Ajandamn kapağında "Nazım"imzası var. Ajandadan edinmek isteyenler, Nazım Hikmet Vakfı'nın (212/ 2526314-15) numaralı telefonuna başvurarak, ederini ödeyip edinebilirler. Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, 18 martta An- kara'da bir karma resim sergisi düzenliyor. Ankara'da ZaferPasajı'ndaki Güzel SanatlarGalerisi'ndedüzenle- necek sergi, mart sonuna dek açık olacak. Ankara'da, Şinasi Sahnesi'nde "Edebiyatçılar Der- neği"n\n düzenlediği, "Nazım Hikmet Günleri'ne gittim. "Onur konukları" arasında gösterilen, Nazım'ın kardeşi Samlye Yaltnm yoktu, gelmemişti. Samiye Yaltırım'ın, başta çağrılmadığını, sanki unutulduğunu üzülerek öğ- rendim. Buna içerleyen Samiye Yaltırım, Paris'teki "Ko- münist Partisi Kongresi"ne gitmeyi yeğlemiş. Nazım Günleri'ne, vakıf yöneticileri çağrılmamış. Vakfa bilgi verîlmeden üyelerin tek tek çağrılmalarına ise yürütme kurulu üyeleri, tepki gösterip katılmamışlar. Edebiyatçılar Derneği, elbette özgürdür, istediğini ya- pabilir. Ancak, Kültür Bakanlığı'nın katkılarıyla gerçek- leştirilen böyle günleri, Nazım Hikmet Vakfı'na haber vererek yapabilir; Hatta bunu ortaklaşa düzenleyebilir- di. Bu daha güzel olurdu gibime geliyor; bilmem yanılı- yor muyum? Böylece, Nazım Hikmet Vakfı yöneticileri- nin de gönlü alınmış olurdu. Nazım Hikmet Günleri'nin ilk gününde, Kültür Bakanı Flkrl Sağlar, yaptığı ikinci konuşmada, Nazım Hikmet'in yurttaşlık hakkına hâlâ kavuşamamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Nazım Hikmet'in yurttaşlığı ancak, SHP tam anlamıyla iktidara geldiğinde sağlanabilecekti. Edebiyatçılar Derneği Başkanı Mustafa Şertf Onaran ın sunuş konuşmasından sonra, önceki gün, Nazım Hikmet ile ilgili oturumlar başladı. llkini Nedlm Gûrsel yönetti; konu Nazım Hikmet biyografisi ve bibliyografyasıyla ilgi- liydi. Ragıp Gelencik, Cevat Çapan, Vecihi Timuroğlu konuştular. Toplantıya katılamayan Memet Fuat'ın bıldi- risi, okundu. Oturumun sonunda söz onur konuğu Reflk Erduran'a verildi. Refik Erduran, Nazım'la ilgili araştırma yapacak- ların, yaşayan canlı tanık Mehmet All Aybar'dan yarar- lanabileceklerini söyledi. Erduran, Nazım'ın gerek Tür- kiye'de, gerekse gittiği Sovyetler'de, eleştiriden kaçın- madığını, sözünü esirgemediğini, bu yüzden de kendisi- ne "dönek" bile dendiğini anlattı. Refik Erduran: - Nazım, geçmişle değil, bugünle ve gelecek/6 //oVJe- nirdi, dedı. Şinasi Sahnesi kalabalık denecek denli yoğundu. öğ- leden sonra da Şinasi Sahnesi'nde boş sandalye yok gibiydi. Galiba, Vâ-Nû, bir gün Nazım'a sorar: - Bugünler geçse, sen seni bir daha ele geçirsen, ne yaparsın? Nazım, buna, 1949'da şu dizelerle karşılık verir: "Ben beni bir daha ele geçirsem I abıhayat içersem demiyorum I kapılar açılsa bir daha, I ben bu haneye bir daha girsem I Yaşardım yine böyle kan revan içinde I yine böyle aşk ile sersem I ben beni bir daha ele geçir- sem." 1950'de iktidara gelen Demokrat Parti'nin hükümeti, Nazım Hikmet'i -haksız olarak- yurttaşlıktan çıkardı. Bu- na karşılık, Nazım Hikmet, DP yöneticilerini sürekli uyar- dı. Birtaşlamasında, şöyle dedi: "Türküler söylendikçe Türk diliyle I Seni seviyorum gülüm, dendikçe Turk diliyle I Türk diliyle gülünüp I Türk diliyle ağıtlar yakıldıkça Adnan Bey, I ben anılacağım I anılacak Türk diliyle size sövüşüm. Tarlalarımıza girmiş değil sizin gibisi yaban domuzu- nun. I Şehrimiz görmüş değil yangının sizden kanlısını. I Bir adınız var Adnan Bey adımıza benziyen. I Dilimiz kuruyor dilimizi konuştuğunuz için. I Bitten, açlıktan, sıt- madan betersiniz. I Yüz Türkiye olsa I elinizden de gelse I yüzünü de zincire vurur I yüz kere satarsınız. I Milleti- min en talihsiz gecesi I ana rahmine düştüğünüz gece- dir." BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Gerçek yaşamda ol- .. mayacak bir olay örgüsü içeren aşın duygusal 2 oyun. 2/ İkaz... Tibet sığı- o n. 3/ Bir nota... Trajedi. 4/ İri taneli bezelye... Al- 4 tın. 5/ Şöhret. 6/ Genel- hkle arkasmdan yağmur getiren sert ve geçici yel... Teşhis. 7/ Yaratıcısının adı bilinmeyen yapıt... Alfred Hitchcock'un ta- nınmış bir fılmi. 8/ Abi- de... Küçük erkek kardeş. 9/ Tellı bir çalgı... Ayn şirketlerin ya da bireylerin, bir makn üreti- minde ya da satışında tekelci bir konum elde etmek amaayla oluş- turduklan birlik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dört dızeli bentlerden oluşmuş Divan edebiyatı nazım şekli. 2/ Bi- nek hayvanlannın sıründaki otur- malık... Özenli. düzgün. 3/ Lantan elementinin simgesi... Uçaklann yolcu indirip bindirdikleri pist. 4/ Bir tanm aracı... Hazır. 5/ Yağ tavası... Verme, ödeme. 6/ Oto- matik para çekme makinelerinin kısa adı. 7/ Rumlann kutsal saydıklan kaynak ya da pınar... Terbiyesiz kimse. 8/ Yaprakla- n çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi... Torun sahibi kadın. 9/ Değersiz, b ^ İLAN UŞAK1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1993 48 Davaa Şaban Demirel tarafından davalılar Hüsamettin Demi- rel. Atike Alay ve Uşak Nüfus Müdürlüğü aleyhıne açılan nüfus ka- yıt ıptalı davasının yapılan açık duruşmalan sırasında davalı Atike Alay'a dava dilekçesmin ve duruşma gününün ılanen tebliğine karar verilmekle. Davahnın duruşmanın bırakıldığı 17 2.1994 günü saat 10.00'da Uşak 1. Aslı>e Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması veya kendisi- ni kanuni bir vekıl ile temsil ettirmesı, gelmediği takdirde duruşmaya yokluğunda devam olunacağı ilanen teblığ olunur. Basın: 18941
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear