25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
22 ARALIK 1994 PERŞEMBE CUMHURİYET KÜLTÜR SAYFA 15 'Heba edilmiş gençliğin' anlatıldığı 'Olmayan Kadın'ın yazan ve yönetmeni Kenan Işık: Çöptükte âşık ohuıaıııazÇp şASUMARO " Eğeretrafinızı tem izlemezseniz çöp- lükte sevişemezsiniz. Böyle bir ortamda aşk olmaz. Çok insani, çok doğal bir şev- dir aşk. Aşk bir seçündir, aynı zamanda bir iman, inanmışlik da içerir. Çok saf ol- duğu için, insanın >aradıkşuıa ait bir şey olduğu için bir şekilde barekete geçer. Sıkıyönetimde de olsa, baskıda da olsa, nerede olursanız oiun buna engel ola- mazsınız, ama yaşanamaz". Kenan Işık, 'gerçekleşmemiş'bir aşkı anlatan bıroyun sahneye koyuyor AKM Binm Tiyatro'da Oyunun kahramanı, politik mücadelesiyle sevdiği kadın ara- sında bocalamış. sonunda öğrenim gör- mek üzere Cenevre'ye gitmiş genç bir adam. Bir süre sonra geri dönüyor ve yıllarönce kaldığı birote] odasmda geç- mişiyle hesaplaşmaya giriyor. Kendinı öldürmek ısterken birden vazgeçiyor ve otel odasının arkaduvan yıkılarak mas- mavi bir gökyüzü görünüyor arkada Yaptıklan, yapamadıklan, se\gılısı, ıs- temeden dolaylı olarak ölümüne neden olduğu arkadaşı Ali Cem, birer birer ge- çiyorlar gözlerinın önünden. Düşle ger- çek, dünle bugün birbinne kanşırken otelin bilge kahyası da elınden turup umuda yöneltiyor genç kahramanı. "Olmayan Kadın". Kenan Işık'ın ge- çen yıl Kulrur Bakanlıgı ödiilünü almış biroyunu. Geçmışını sorgulayan kahra- manı Uğur Polat, Olmayan Kadın'ı Gö- nen Bozbey, kâhya İshak'ı ıse Sumnı Yavnıcuk, canlandınyor. Olmayan Ka- din'ın 'sıstem'i temsileden sevgilısi ro- lünde Cem Kurdoğlu var. Dekor Kanöz Ozan'a, kosrüm Serpil Tezcan'a, ışık Önder Ank'a aıt. Heba edilmiş gençüğimiz Kenan Işık, bu oyunu yazmayı uzun süredir düşündüğünü belırtıyor: "Tür- kiye'deşu son dönemdeolup bitenlerka- famı sürekli meşgui ediyor. Bir sıkıyöne- tim altında >aşı\ or olmak. özgürlüklerin kısıtlı olması, hayatı tam anlamıyla ya- şayamamak... Bu kimscnin elinden alı- nacak bir şey değil, insanın çok doğal bakkı. Ama bu hak zaman zaman bas- kı rejimleriyle insanJann elinden alını- yor. 68 hareketinin Türkiye'deki yansı- masıyla Batı'da yansıması çok farklı oldu. Batı'da önemli gelişmeler oldu, demode olmuş sistem kendini diizelt- me yoluna gitti. Ama Türkhe'de tam tersi bastırıldı. iist üste bastırıldı hem de. Bizim biitün gençliğimiz, o heba edilmişlik bana çok dramatik geldi. Bunu anlatmak istedim". Oyımun, herhangi brr zamanda, her- hangı bir ülkede yaşanabilecek bır ola- yı anlattığını söylüyor Işık. Bu yüzden iDTnin sahnelediği oyunda,Lğur Polat, Gönen Bozbey ve Cem Kurdoğiu oynuyoriar. EREX)ĞAN KÖSEOĞLU) de Berlin'de açılan oyun yanşmasına katılmasında bır sakınca görmemiş: u İnsanın geçmişiyle hesaplaşması yere) bir konu değiL İnsan hep kendi tarihiy- le hesapiaşır. Bence hesaplaşmak da ge- rekir zaten çiinkii tarih da\atılı\or hc- pünize. Ve bu tarihin bedelini biruerimiz ödüvoruz. İnsan politik aniamda bu be- deli öderken bireysel aniamda kendi yaptiğı tarihin bedelini nasıl ödeyecek? Eğer gerçekten kendi >aşamına karşı saygılıysa, o hesaplaşmayı da yapması gerekiyor. Bu Almama'da da olabilir, Fransa'da da, Yenezüella'da da". Aykırüık bir yenileşme içeriyor Oyununun kahramanını olumiu an- iamda 'anarşist' olarak nıtelendiren yö- netmen, aykın olmayı erdemlılik kabul ediyor: "Şu gfin kurulu olan dogmalan degiştirecek bir enerji taşıyor aykın ol- mak. Bir yenileşme içeriyor. Bir şeyler- den nıemnun olmama. o memnun olun- mayan şeyin yerine daha doğru, daha insani başka bir şeyin ikame edilmesi adına en azından". Adam, bırörgûtün aktifelemanı. So- kaklara yazılar yazıyor, gösterilere ka- tılıyor. Bu sırada tanıdığı ve âşık oldu- ğu ressam kadın; ya da 'olmayan' ka- dın ise boyun egmişlikle sistemi kabul- lenmiş biri. Bir reklam şirketinde çalı- şıyor ve çevresındeki baskıya karşın hâ- lâ hayattan zevk alabildiğini ileri sürü- yor. Kenan Işık, bu sözleri 'gerçekdışı bir teselIT olarak yorumluyor: "Piyesin asıl vurgusu orada, sistem içi olmuş, bo- nu benimsemiş olanın daha sonra geç- mişiyle hesaplaşması var finalde. Bura- da erkek kahraman için bir kurtuluş söz konusu ama öteki için kurtuluş söz ko- nusu mu değil mi onu pek bilemiyo- runT. Oyunun dekoru son derece sade. Bir otel odasında bulunabilecek bırkaç par- ça eşyanın dışında bir şey yok. Kenan Işık, sahneye çok fazla şey yığmaktan yana değil' "Oyuncunun kendisi olsun sahnede, doğru hareket etsin, ilişldler doğru kurulsun, seyirci de zaten o anla- nıı kendisi çıkamor. Ben oyuncuyu çok se\ horum. Tiyatrodadaoyuncuya yük- lennıek hoşuma gfcfiyor". Otel odası bir tapınağa dönüşünce... Bundan dekoru önemsemediğı sonu- cu çıkmasın. Aksıne. önce dekoru dü- >unü\or Kenan Işık "Mekânnedir? Bu kafamda belûienmezse kolay kolay pi- \ese başlayamıyonım. Çok önemsedi- ğim bir dekoratör var Türkiye'de, Ali Cem Köroğlu. Ona metni vermiştim, otel odasını vıkmak nkri onundur. Son- ra benim düşüncelerim. otel odasının bir tapınağa dönüşmesi gibi, mezara benzer hali. öliimle çok iç içe olmasL.. Herkes elinden geleni yaptı. Dekor bir grup ça- bşmasıyla ortaya çıktı diyebiliriz ama Kanöz de bunlan realize etti". Otel odasında Olmayan Kadın'ın yaptığı, adamın çok sevdiği bır tablo var: Beyaz bulutlu, mavi bir gök, tıpkı odanın arkasındaki görüntü gibi: "O tablo ünlii bir ressamın tablosu da ola- biürdi Fakatben bunun çok soyut olma- sından yanaydım. Diimdiiz bembeyaz bir şey deolabilirdi amagökyüzü ile bir- likte so>utiamak daha hoşuma gitti". Yaşamayan, olmayan Tam gerektiği anda gelip adama yol gösteren 'ahşıhna- dık' otel kahyası lshak, son derece so- yut, var mı yok mu belli olmayan bir ka- rakter: "Çokteatral birtip.Yaşamayan, olmayan... Zaman zaman İsviçre'deki psikoterapistle iç içe geçiyor kahrama- nın göziinde. Otel odaian ilginçtir ger- çekten. Binlerce hayat >aşanmıştır. Son- ra o ha> atlar terk edilir gidilir, orada bir şey kaür. Zaten Ishak'uı söylediği de o: Burada birikmiş onca hayat var, her gün temizlememe rağmen çıkmıyor. O belki bir derviş, belki bir çocuk, belki bir iini- versite profesörü. Bö>le bir soyutlama yaptım çünkü o hesaplaşırken ona yar- dım edecek biri gerekiyonlu''. lshak gıbı Olmayan Kadın'ın da çok gerçek bir tip olmadığını belırtıyor Ke- nan Işık: " Yaşamıs biri, var olan biri, ta piyesin sonunda var ama. Ondan önce yok. O yüzden giysilerinde bir pınm, ha- reketlerinde bir durağanlık» Onu seç- timhep". Çöplükte evienilmez, sevTjilmez Oyunda balayı için otele gelip ertesi gün yataklannda ölü bulunan yeni evli bir çiftın sözü geçiyor sık sık. Kenan Işık, aşk gibi evliliğin de bu ortamda yaşayamayacağı inancında: "Finakkiki kahraman birbirierine "seni sevivorum' derier ama uzaklaşıriar. Uzaklaşılma- saydı da kucaklaşılsaydı ne olacaktı? Çöplükte evienilmez, sevişilemeyeceği, âşık olunamayacağı gibi. Bu ortamda evlilik kurumu da tıpkı aşk gibi ta baş- tan ölü. Bu aniamda ben inrihar eden o genç çifti çok haklı buluyorum. Önce çöplüğün temizlenmesi lazım. Önce uy- gar. demokrat özgür bir ülkede yaşıyor ofmanuz lazım ki evliliklerimiz de doğ- ru düriist NÜrüsün. Buyurgan ve baskı- a sistemlerde engellenen esasında bu in- sani duygular. Hiç farkına vanlmıyor, enflasyon insanın belini büküyor denj- lip geçiliyor. Sanki bu engellenmiyonnuş gibL Dolayısıyla bütün bunlar engel- leniyor, çok insana has, saf olan şeyler esasen engeUenen". INGILTERE A.B.D. KANADA AVUSTRALYA ALMANYA FRANSA İTALYA ve İSPANYAda Dil Eğitimi DIL EGITIMINDE KESİN BAŞARI • 17 yaş üzerindeki herkese ve her amaca yöneîik dil kursları, • İngiltere'de 12 Amerika'da 24 haftalık yoğun programa kayıt olanlara BEDAVA gldlş-dönüş uçak blletl, • 17 - 28 yaşlar arasındaki gençlere Ocak-Eylül 95 tarihleri arasında çok ekonomik AKADEMİK YIL DİL programı • Amerika'da üniversiteye yerleştirme servisi HEMEN ARAYIN, ÜCRETSIZ BROŞÜR İSTEYİN. EFEĞİTİM LTD. Mım Kemal Öke Cad. 9/1 Nışantaşı/İSTANBUl Tel: (0212) 225 02 10 Fax: 225 46 92 ACENTALAR: ANKARA: (312) 468 05 55 İZMİR: (232) 489 41 00 AOANA: (322) 454 79 85 VEFAT Merhum Mehmet Rüştü Usluman Beyefendi ve merhume Fitnat Usluman Hanımefendi'nin kızlan, merhume Safiye Usluman ve Musaffa Hanımefendilerin kardeşi, Bayer ve Denizhan ailelerinin sevgili anneleri, HATÎCE BEDtA BAYER Harumefendi Tann'nın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 22 aralık perşembe günü (bugün) öğle namazını takiben Teşvikiye Camii'nden Yahya Efendi Dergâhı'ndaki aile mezarlığına kaldınlacaktır. AİLESİ nglish PîaîB MÜZİK T EĞLENCE Haftorun Komıİdan gunicmvie rezervasyan zorunİudur Lutfen 516 69 öC f den halkla ıkskder departmûnnu artryu İnsanın yılbasmda rahat edeceği tek yer evr "yazariara, sanatçılara ve dünyaya onlann gözüyle bakan herkese açıktır." Rez:261 25 58 / 59 Teşvikiye (Karakol) bostan sok. 13/A(EskiKeçiBar) TîyalR} Cadbe» No 25 Beyazıt 34490 Istanbul I TUflKEY Telepnono (90)212 516 69 M (20 » » I Telefu (90)212 516S999TM» 22993TPHI Nüfuscûzdanımı kaybettirn. Hükümsüzdür. ALİÇAK1R Memuriyet kımlığımı. öğrenci kimlığimi ve öğrena pasomu kaybettım. Hükümsüzdıir. GÜNERA POLATOĞULLARI YÜZBAŞI SELAHATTÎN'ÎN ROMANI-1 İlhan Selçuk 5.ba»rOOOO(ICDViçınde) Çağdaş Ya\ mları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İsianbul GALERÎ • ATÖLYE KIRMIZI BALIK ÇOCUK EVİ AİLE TOPLANTILARI "Çocuklanmıza Kalıtım/a Neler Veriyorvz?" Konu sunuşu: Danışman Dr. Erdal Atabek Kırmızı Balık ailesi davetlidir. Dışandan katılacaklann telefon etmesi rica olunur. BOSTANCI: 25.12.1994 Pazar, saat 12.00. Tel: 417 16 36 IDA SANAT GALERİSİ Jackie ArdittyHesim Scrgisl 24 Aralık '94-15 Ocak -95 Tünel, Solyah Sk. 16.2 B*yoğlu Te< 244 24 31 - 244 01 19 ALIYE "Güneşin Doğuşu" 20 Aralık '94 - 7 Ocak '95 GaıwHni2 Paof P tesı dt^ında tıefLjur 13 00 19 00 3rasıaçıMır . Eytam CO 31/A Maçla'lstanDul ] M 24080 23 Fa« 234 « 5 ! [MAÇKA SAMAT GALERİS GULDEN KUT 16 Aralık 94 -7 Ocak 95 İTOBAV SANAT GAURİSİİ Devlet Tiyatrolan Taks»m Sahnesı Ustu Tel: 212-249 01 92 ADNAN ÇOKERMinimaller ve Varyasyonlar Serg. 21 OCAK 1995 tanhıne kadar uzatılmıştır GALERİB HCsrev Ge'ede Cad FınnSok No 2 1 Tesviove' Isfanbul T el 0 2*2) 227 03 Sd'Piar-Pımmimt;hergun tıOO-tljKmKtttr 293 89 78 (3HAT) GALERİ ODA AYTEN YETİŞ DOĞU Resım Sergı sı 9-30 Aralık 1994 Hınrevgerede Cad 102/B (Fınn Sk ) TqMkı>t Tel 2^9 21 0» TEKSTİL GALERİSİ ALİ CANDAŞ 5-29Aralık 1994 Gazneıılrr Sılc$i YaurUr Sokak No 26 80300 Esmtrpc • Isıanbul Td (0-2 li) 288 33 89 ISMET DOGAN D ü z e n l e m e 9-31 Aralık 1994 URART SANAT GALERİLERİ Abdi İpettçi Cad. No: 18 Nijantaşt Tel : 241 21 83 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Önce Sevgi Varken... 16 aralık cuma günü Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakül- tesi'nin konferans salonunda anlamlı bir toplantı vardı. O üniversitenin ve fakültenin sevgi dolu insanları, "Şiir Çevi- risinde Yaratıcılığın Payı" başlıklı konfeıansımı, ancak şiir- lerde rastlanabilecek bir incelikle, sessız sedasız bir hazır- lığın sonunda, çevirmenlık uğraşımda 25 yılı doldurmam nedeniyie düzenlenen bir şölene çevirmişlerdi. Almanca bölümü başkanı, sevgili dostum Mustafa Çakır, günlerön- cesinden muzip bir ifadeyle gülümseyerek: "Konferansı- nızda size bazı sürprizlerimiz var" diyordu. Bir afışe ilişkin hazırlıklardan da -bağlı bulunduğum lletişim Bilimleri Fa- kültesi'nden resmimın istenmiş olması nedeniyle- haberim vardı. Konferans gününün sabahında, Devlet Konservatuva- n'ndaki dersimden çıktığımda, ilk güzel sürpnXafişten çok bir tabloyu andıran, nefis bir afişle karşılaşmam oldu. Eği- tim fakültesindeki sanatçılann hünerli ellerınden çıkan afiş, kendi başına düzenlenen konferansın bu kez "özel" bir ko- nuşma olacağını belirtmeye yeterliydi. Konferansın başla- ma saatinde, eğitim fakültesi dekanı Prof. Dr. Doğan Ba- yar, dekan yardımcılan Prof. Dr. Ahmet Konrot, Doç. Dr. Gürhan Tümer, yabancı diller bölümü başkanı Prof. Dr. Bahadır Gülmez ve Mustafa Çakır'la biriikte tamamen dolu sakona girdiğimizde ise karşımda bır dınleyici kitlesi- ni değil, fakat öğretim elemanlarıyla, ders verdiğim hemen bütün fakültelerden gelmiş oğrencilerimden o[uşma büyük bir aile buldum. Iki çok sevgili dost, Prof. Dr. Ö. Zühtü Al- tan'la Prof. Dr. Levend Kılıç, bizden önce gelmişlerdi. Ondan sonrasını yarı düş gibi anımsayabilıyorum. Baha- dır Gülmez'in açış konuşmasında söylediği, beni ve bugü- ne kadar ki çabalanmı tam anlamıyla onurlandıran sözler, yaşamımın en eski tanığı ve dostu Selim lleri'nin bana hiç- bir şey söylemeksizin gönderdiğı, sevgi ve takdir söczük- leriyle dolu faks mesajının Mustafa Çakır tarafından okun- ması. Dekan Doğan Bayar tarafından verilen, üstüne unu- tulmaz sözcükler serpıştırilmiş küçük yontu - hepsi, ama hepsi, gerçekten bir düş gibiydi; bir yaşam yolunda, geri- de bırakılmış elli üç yıl boyunca hep görülmüş olsa bile, ger- çekleşebileceğine pek olasılık tanınamayacak bır düş. Ya da şöyte diyelim: Biryaşama, büyük bir bölümü tüketilmiş- ken, hıç beklenmedik bir anda en sevgi dolu şiirierin tadı- nı katıveren, boşuna yaşanmadığının en tartışmasız kanıt- lannı berabennde getiren bır düş... O gün konumuz, şıir çevırısıydı. Ben de şiir çevirenlerin gizli şairliklennden söz ettim. Şiir çevirmenin yalnızca söz- cüklerie oynamak değil, ama beste yapmayı da gereken bir serüven olduğundan söz ettim. Şiir çevirmek söz ko- nusu olduğunda, dil bilmenin kapsamının ne kadar geniş- lediğinden, sözcükier bir kez imgelerin taşıyıcısı oldukla- nnda, harigi bilmecelerte ve sihırli kaptlarla karşılaşabile- ceğimizden, edebıyat çevırmenliğinin bır paylaşma eylemi nitelığini taşıdığından, "Çevirmen olabilirmıyim?"diyeso- ranlara: "Sen, okuduğun güzellıkleri başkalarıyla paylaş- madan yaşayabilır mısın?"ü\ye bir karşı soru sorulması ge- rektiğinden söz ettim. Bana: "Neden çevirmen oldunuz?" diye sorulduğunda, epey uzun zamandır bu soruya: "Oku- duğum her güzelliğı, o dili bilmeyenlerin paylaşamadıkla- nnı bilmekten kaynaklanan tedirginlik ve acı yüzünden..." O salonda söylediklerimi, daha önce herhangi bır yerde ne yazmış, ne de söylemiştim. Çevırmenlığe bundan çey- rek yüzyıl önce, o zamanlar onsuz, ondan uzak yaşayabi- lecegimi aklımdan bile geçırmedığim birkentte, Istanbul'da başlamıştım. Çevirdiğim bütün kitaplar, o kentte yayınlan- mıştı. Şirndi ise yukandaki düşünceleri bir başka kentte,' bundan üç yıl öncesine kadar yalnız adını bildiğim bir kent olan Eskişehir'de, yine bundan üç yıl öncesine kadar ad- larını dahi bilmediğim insanlara ilk kez anlatıyordum. Çün- kü Istanbul, benim için artık belki geçmişte bile yaşama- dığım bir kent olup çıkmıştı. Artık oraya yalnızca hafta son- lan, o da büyük bir isteksizlıkle, neyse ki geçicı bir süre için dönüyordum. Burada, bu salonda toplanmış dostlara ve o gün orada olamayan daha birkaç Eskişehirli dosta ise san- ki bütün bir yaşamı paylaşmışcasına yakındım. Eski yazılarımdan birinde, Anadolu Üniversitesi'nden: "Hep sevgi yönetiminin egemen olduğu bir yer" diye söz etmiş olduğumu anımsıyorum. Ve şimdi, bu düşüncemde yanılmadığımı da çok iyi biliyorum. Çünkü dediğim gibi olmasaydı, o iklimde onca sevgi nasıl yaşanabilirdi? Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun özerkliği için iıııza kanıpanyası (27) Sinan tngeç. Mehmet Altan, Atınç Tokgöz, Yıldız Yılmaz, Semra Uslu, Bekir Balkanoglu. Ahmet Görgün. Şenol Gülen, Bahtiyar Koçak, F.Berker, Esin Esiner. Mehmet Yazar, Musta- faGiirçay, Şahin Ünal, Gülüm- serGülek. Feryal Akyürek, Ay- sel Candoğan. Tuba Çete, Aliye Çakır, Nurhan Nazlı, Uğur Dc^nıer, Meral Yamaç, Arzu Uzunkuşak, E.Murat Bilir, El- mas Inci Doğan, H.Günbay, Ce- lal Çamay. Metın Oğuz. Kıiıç Sezer, G.Günay, Emel Coşkun. Halil_ Engin, Figen Ozdan. Si- nan Özarslan, Adnan Sayış, Şe- nol Kara, Ayşe İkizer, Sevinç Aracıer, Cihan AsaL Çağlayan Celepoğlu, Erkan Ajper. Fikri Acar, Ş.Kekş, Gülay Artan, Ka- dem Temur. Yavuz Banş, Hü- seyin Bilgin, Ahmet Bahçeci, Ali Özçdik. Harika Okay. Bü- lent Kara, Benl Cıvelek. Şule An, N.Cem Aksu, Leyla Kara- köprülfi. M Esat Berkrnan. Ke- mal Güleç, Sabahattin Güler- yûz, A>1en Gfinaydm, Hülya Aşkın, Fevzi GürbÛ2er, Mert Ergil, Hüsamettin Ayan, Sevgi Gülsün Tez, Haydar Akarvar- dar, Cengiz Berksan, Selma Karacabay, Oğuz Kırkgöz, H.YeşUsev, Gül Uğurluer, M.Duran, Y.Yokeş, NurCena- bi Oktay, tlker Taşgül, Alpars- lan Tansuğ, Candan Sağraklar, DenizTipi, Can Özsoy, Hidayet Atabey, Bahattin Güleryüz, Nurdan İlhan, Işık Çakın. Cü- nevtÇe%ik. Nuri Bayezid, Ibra- him Ertaş, Ünal Altınay, Tevfık Sözdir. Bahar Baygül, Murat H.Köksal. Anber Şasi, Vedat Mimaroğlu, Mazlum Kamer, Babiir Acar. Necdet Kafalı, Bahattin Dikmen. Adnan Ziya JCay, Eyüp Aksu, Mevlüde Ka- rakaya, Yavuz Yılmaz, Mehmet Gürses, Akgün Göken. Gülay Yıldınm. A-Melek Çeliker, Ah- met Banş, Mehmet Aybar, Ha- lil Yılmaz, Fatma Karadaş. Mehmet Ali Alıç, >Bülent Kö- se, Hakan Sel, Mehmet Erbü, Süleyman Yalçın, Akgül Konat, Handan Çolaklar, Nurseli Na- ar, Cevriye Koçak, Refik Son- gun, Rıfat Işık, IsmaüGörgülü, GülerTacettinoğlu, Yeşim Usta, Şermın Bulut. Zeynep Sivrika- ya, Alp Tolay, Didem Aşkın. Erol llksever, Sevgi Şenol. Er- pak Elmas, Dilek Öztok, Hü- meyra Çınar, Serdar Angın, Mustafa Çiçek. Bülent Yılmaz. Nejat Gül, Ajhan Paker. Deniz Şölen, M.Cüneyt Ya§a, Musta- fa Eşitgen. Şima Özbek, Hilal Karasu, Kutay Atala>. Cemil Aytekın, Güa Sisa, Selçuk Bos- nalı, Seçil İzgen. Ergül Güneş, Ayfer Güner, Yılmaz Koruk, Necip Bircan, Asuman Sön- mez, Ferda Oztiirk. Nalan Say» gılı, Esra Alemdaroğlu. Pınar Urel, Tolga Poturoğlu. Zernn Naımoglu, Nural Dağdemir, Tülin Ozer, Süna> Dalgıç, Yıl- dız Özyalçın, Nihal Sumak, Mert Badakul, Dilek Kayalar, Mustafa Öztürk, Güven Köşe- oğlu, Mine Doğan. Nigar Öz- tûrk, Altan Katıkçı, Necil En- gür, AtiIIa Özkan, Hamdi Yi- ğjn, Ayhan Geylan, Mehmet Ozgür. Hüseyin Alpdündar, Köksal Karadeniz. Esin Turşu- cu, Ferudun Yüksek, Bülent Gürsoy, Kemal Atabey, Hasan Bağlar, tsmai) Gülmez.'Salih Kulay, lsmail Temizer, Ahmet Atasoy, Mustafa Çiçek, Musta- fa Vural, İsmail Deniz. Musta- fa Somtaş, Rüstem Aydın, H.Ahmet Sezer. S.Kaya, Kadir Kuşı, Hacı Demir. Ferudun Yüksek, KadriyeSayaşkan, Se- vinç Aracıer, Akgün Göken, Mehmet Gürses, Adnan Sayış, Nüdaim Şengüler, Şenol Kara, Eyüp Aksu, Yalçın Sevinç, Ke- mal Yıldınm. HaydarYıMınm. SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear