25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 ARALIK 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Ümit Elçi, Erhan Bener'in 'Böcek' adlı öyküsünü çekiyor Başkoıııiserhı tek idşiHk dünyasLCUMHURCANBAZOĞLl) Nedir Tûrk fılmlerindeki po- lis prototipi? Kötülere aman ver- mez, son sahneye kadar görün- mese de doğru zamanda doğru yerde ortaya çıkar, batağa düş- mek üzere olan kızlan kurtanr. Başansız olması düşünülemez. Sosyal ve politik yanı yoktur, işinden başka şeye kafa yonnaz. Karakollan pis, araçlan hurda değıldir; aksi düşünûlemez... Umit Elçi'nin Cihangir'de bir apartman dairesinde motor de- diği 'Böcek' ise tabulan zorlayıp başkomiser Recai Bey'in ölü- münden kırk sekiz saat önce geç- mişıne dönerek yaptığı iç hesap- laşmayı beyazperdeye getiriyor. 'Böcek', başkomiserin toplumda iğrendiği tiplerle özdeştirdiği, göriildüğü yerde ezilmesi gere- ken bir yaratık. Erhan Bener'in aynı adlı öy- küsünden Elçi'nin sinemaya uyarladığı 'Böcek'te başrol Ha- lil Ergün'ün. "Türkiye'de polis unsuru daha önce avantûrde kötü kı/lan kur- taran, narkotik ilişkileri çözen bir insan olarak algtlandı. Inaıuvo- rum ki' Bocek', poüsi insani bo- yutlarda tartışan bir nim oiacak. Bu başkomiser belli mekanizma- larla şekiüenmiş; psişik, toplum- saL içe dönük tepkileri var. Bu mekanizmalan iyi bOmekgereki- vor. Benim hayabma çok girip çı- kan bir renktir başkomiser. O yüzden fazlasryla tanıyorum bu tipi. Rol çok zor, gerrve dönüşler- le üç dönemi anlatmak zonında- yım" diye özetliyor rolünü Er- gün. 'Böcek'in diğer rollerinde ko- miserin karakoldan getirip evini açtığı ve nikâh kıydığı Binnur tiplemesiyle Nurseli Idiz, Bin- nur'un ölûmünden sonra komi- serin yaşamına giren Haşmet Hanım tiplemesiyle Füsun De- mirel ve 'temiz kız' Meltem Cumbul var. , Filmin 5 milyan asan bütçesi- ni, Aksiyon Yapım AŞ ile Kültür Bakanlığı karşılıyor. Başkomi- Yönetmen Umit Elçi. ser Recai'yı hafîf tonlamalarla geçmişe götüreceklerini söyle- yen Omit Elçi, polisin iç dünya- sını soğuk bir ışık sistemiyle ve- receklerinı anlatıyor. - Başkomiser ripini Halil Er- gün ne kadar kaplıyor? 1990'dan bu yana Erhan Be- ner'le görüşmelerimizi sürdür- dük. Kültür Bakanlığı 92 de Halil Ergün, zor bir rol olmasına karşıa, hayatına çok girip çıkan başkomisertiplemesiniiyi tanıyor. 'Böcek', sinemadaki tabulan zorlayıp başkomiser Recai'nin geçmişine dönerek yaptığı iç hesaplaşmayı, duygulannı, kısacası bir polisin insani yönünü beyazperdeye getiriyor. Ergün'ün başrolünü yüklendiği filmin oyuncu kadrosunda Nurseli Idiz, Füsun Demirel ve Meltem Cumbul da var. fîlmleri destekleme fonunu çı- kardığında ben hemen 'Böcek' için başvurmuştum. Halil Ergün daha o günden kafamdaydı, pro- jeyı beğenmışti. Hemen baştaya- cakmış gibi orurup çalıştık. Halil böyle içe dönük bir ada- mın geçirdıği evrimleri. çocuk- luğundan, ailesinden, kendisin- den, işinden kaynaklanan sorun- lan başanyla analiz edebılecek güçte bir oyuncu bence. - Oyuncu kadrosunda Ergün ve Füsun Demirel 0bi isimlerin yanında moda de> inıle medyatik iki oyuncu. Nurseli İdi/ \e Mel- tem C umbul var. O> unculann bu özelüğinin önemli bir silah olaca- ğını düşünüyor musunuz? Samimi söylüyorum. Nurse- li'nin o yönünü hiç düşünmedim ilk başta. Nurseli benim için bakışlany- la ısıran, istediği zaman beter olan. insanlan sinirlendırebile- cek bir tip. Ama şimdi ticari açı- dan da bize yaran olabileceğini gördüm. Meltem de rolü için tam ıstedığım biri. Saf. temiz ve na- ıf bir yanı var. - Görüntü yönetmenliğini Co- lin Monier'e teslim etmenizde onun özel ıştk anlayışının agırlığı varmı? Tabii, Colin'in ışığı özellikle bu film için çok gerekli. Adam bir kafes içinde, bunalıyor. Bi- raz da Kafkavari yapısı var. Po- lisin iç dünyasını yansıtan soğuk bir ışık sistemi hâkim genelde fılme. - Sinemanın Türk poUsini tam anlamıyla analiz edebilecegi bir ortam oluştu mu sizce? Bu noktaya ulaştıgımızı zan- nediyorum. Uzun süredir ölçüp biçiyorum ve 1990'larda toplu- mun daha fazla konuşmaya baş- ladığını gözlemliyorum. Ancak böyle bir fılm yapmak yine de zor. Polisin insani tarafı var senar- yoda. Bu nedenle alışılmış slo- gan sinemasından kaçarak kara- n biraz da seyirciye bırakıyorum. Seyirci değerlendirecek. Belkı başkomiseri çok sevecek. - Çekimler kaç gün sürecek? Potisle Ugili sahneleri çekmek için izin alırken senaryoyu görmek is- tediJermi? 'Böcek'i 30 iş gününde bitire- ceğiz. Film geneîlikle Cihangir, Mecidiyeköy civannda geçiyor. Gecekondu mekânlan, hücre evi baskmlan da var. Bir de vilaye- tin yanındaki emniyet müdürlü- günde ve Üsküdar'daki Çinili Karakol'da çekimlerimiz oiacak. Polis, buralan kullanmamız için izin verirken senaryoyu görmek istedi tabii. - 90'larda üretiJen filmler se- yirciden ügi görmüyor. 'Böcek', seyircinin beklentilerineyanrt ve- rebilecek mi? Her zaman seyirci için film yapmak istedim. Ancak Holly- wood sinemasındaki tempoyu bızden beklemesinler. Onlar gi- bi yapmaya olanak yok. Sinema- ya aktarması çok zor, psikolojık bir film, 'Böcek'. Genelde öykü- ye sadık kalarak senaryoyu yaz- dım. Sanınm, polisin insani yönünün titiz bir çabayla veril- mesi, sinemaseverin beğenısini kazanacak. BUASAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Acıyı Gülümsemeye Dönüştüren Ustalardan Biri: Semih Balcıoğlu Alain'in kötümserliğimizin üstüne yürüyen sözünü anım- sayacaksınız: "Çocuk mutlu olduğu için gülmez, güldüğü için mutlu- dur." Mutlu olduğu için mi gülme kaynaklan yaşarlığını koru- yor Semih Balcıoğlu'nun? Yoksa gülme ikinci bir doğa ha- line mi gelmiş onda?.. Kolay yanıtlanacak sorulardan olmadığını biliyorum bu- nun. Ama şu söylenebilir: - Semih güldükçe yaşar, düşündürdûkçe mytfu olur. Kültür Bakanlığı'nın yayımladığı 50. Yıl kitabını görünce yanm yüzyıl çizgiyi yaşam damarlanndan biri olarak orta- ya koymanın güzelliği somutlandı kafamda. Bu yanm yüzyılın toplumsal serüvenine şu sözcüklerle yaklaşabiliriz: Değişme. Duraklama. Gerileme. Çatışkı ve bunalım. Hangi dalın sanatçısı olursa olsun bu karşrtlığın içinde aramak zorundadır kendini. Toplumsal gizilgücün vazge- çilmez bir parçası olduğu için duraklamayla gerilemeye yer yok sanatçının dünyasında. Hele çizgiyle düşünmenin, düşündürmenın ustalanndan biriyse... Durakladı mı toplumun iç dinamikleri, gecikmeksizin el- lerinin tersiyle devre dışı bırakıverir adamı. Semih Balcıoğlu'nun kişi olarak da sanatçı olarak da ye- ri, ilerleme bilincine gölge düşürmeyenlerimiz arasındadır. Karikatürün işlevini çizgi dışında aramamak.. Sanatının genel tanımı bu olabilir. Bu yapısal özellik için- de, toplumsal olanı içeriğinden soyutlamadan, ince yergi- yi duyumsatır Balcıoğlu. Yetiştiği yıllar, gtilmece manzumeleri de yazan Faruk Nafiz Çamlıbel'lerden, Fazıl Ahmet Aykaç'lardan, Nec- det Rüştü'lerden uzak durmuş, Orhan Veli'nin, Metih Cevdet'in, Rrfat llgaz'ın, Oktay Rifat'ın tadına varabilmiş- tir. Aynca çizgiyle düşünmede, yeni beğeni çizgenlerine ulaşması Burhan Felek, Ercüment Ekrem gibi yazarla- nn gülmece anlayışlannı sürdürenlerden korunma bilinci- ne bağlanabilir. Edebiyatı, resmi, karikatürü, müziği, tiyatrosu, sinema- sıyla çağın gerisinde kalanla çağdaşlaşma sürecine giren sanatımızın bütünselliğinde kendine özgü yeri yaratmayı başardı Semih. Aykın toplum güçlerinin kuşatma çabalanna pabuç bı- rakmayan çağdaş yaratıcılanmız gibi. Acıyı gülümsemeye dönüştüren öteki ustalar gibi. Turgay Gönenç, andığım kitapta şöyle saptıyor Se- mih'in 50 yıllık savaşımını: "Semih Balcıoğlu'nun sanatı, sürekli birestetik kaygı ile çağına tanıklık düşüncesiyle bütünleşir. O bu nedenle güncel alanda kalıcı olanı bulup çıkarmayı öngörür, 'geç- miş, şimdiki zaman, gelecek zaman' boyutlan içinde çiz- gide düşünen güleç bir bilge kimliğine ulaşır." Semih Balcıoığlu'na yeni yaratılar diliyorum. YENİ YIL YAKLASIRKEN Sinemalarda da yübaşı filmleri egemen Kültür Servisi - "34. Caddede Mucize-Miracle on 34th Street", altı yaşın- dakı bir kız çocuğunun yılbaşı serüvenini konu alıyor Richard Attenbo- rough, Dylan McDermott ve Nlara VVilson'un rol al- dığı. yönermenliğini ise Les Mayfiekl'ın üstlendi- ği filmin konusu şöyle: Altı yaşındaki Susan Waker"ın Noel Baba hak- kında ciddi şüpheleri var- dır. Annesinin uzun za- man önce bu konudaki sır- n söylemesıne karşın, kü- çük İcızın istekleri gerçek- leşmemiştir. Noel Ba- ba'nın olup olmadığını düşünerek, yılbaşını bek- leyen küçük Susan, yeni yıl gecesi büyük bir sürp- rizle karşılaşacaktır. Ünlü yönetmen Henrj1 Selick'in çizgi mucizesi "The Nightmare Before Christmas" ise alışılmış yılbaşı Fılmlerinden çok farklı bir görünüm sergili- yor. "Beter Böcek", "Ma- kas EUer", "Batman" gi- bi sinema dünyasının en güzel fantastik fılmlerine imzasını atan yönetmen Tim Burton'ın fîkir baba- lığını yaptığı film, çizgi kahramanlann rol aldığı bir Noel gecesi kâbusu... "The Nighmare Before Chrisünas"ı yaratan Tim Burton, filmi yaparken ünlü Cadılar Bayra- mı'ndan esinlenmiş. Ger- çeğe uygun minyatür kuk- lalann kullanıldığı film, Cadılar Bayramı Kralı çir- kin yüzlü Jack'ın Noel Baba'nın yerine geçmeyi tasarlamasıyla başlıyor. Gerçekte iyi kalpli birisi olan çirkin kral, artık kım- senin kendisinden kork- maması üzerine üzüntüye kapılıyor. Mutsuz bir bi- çimde ormanda gezinir- ken, birden küçük kapılar fark ediyor. Ve bu kapılar ona bir yıla yayılan özel günlerin fantastik dünya- sına giriş yolunu gösteri- yor. Ozel bir stüdyoda üstün birteknikle çekilen filmin yapım çahşmalan iki yıl sürmüş. 120 animatör, ressam, kameraman ve teknisyenin çabalanyla çekilen filmin kahraman- lan olan metal iskelet kuk- lalar kare kare hareket et- tirilmiş. Dünyanın en iyi 14 stop-animatörünün üze- rinde çalıştığı film, bu alanda bütün kurallan yı- karak üstün bir yapım or- taya koyuyor. Çok ılginç birteknikle çekilen filmin müziklerini ise "DickTra- cy", "Sommersby" gibi ünlü filmlerin müzikleri- ne imzasınt atan Danny Elfman yapıyor. Filmde balkabağı çirkin kral Jack'i seslendiren Elfman da filme büyük katkılarda bulunmuş. £^FOTOĞRAFLARLA PARİS GÜZ FESTİVALİ: iJessizliğin farklı yükselişi... Cemal Reşit Rey Konser Salonu9 nun özerkligi için iıııza kampanyası (24) MEHMET BASUTÇU PARİS- Bir kilisenin sessizliğini, ağır ağır yankılanan yumuşak adım- lar ya da acıyla bilenmiş sert ayak seslen bozar... Eğer o kılise bir hastanenin iç av- lusunda yükseliyorsa, umutla umut- suzluk, sevinçle kederbirlikte yürür- ler. Yorgun başlar dirilir birden, çe- neler gururla dikilir; parmaklar, açı- lan elleri yukanya yukanya çekmek- tedir... Gözler. yerçekiminin zincir- lerini kırmıştırbile.. O bakışlar. kiliselerde hiç görme- dikleri türden, ilk başta hiçbir anlam veremediklen enstalasyonlara (dö- şemlere) takılıverir... Her şey çok Yirmi altı yüzydbk fotoğraf yolculuğu Kültür Servisi - lstan- bul'un iki bin altı yüz yıl- lık tarihinden kesitler su- nan, Bizans ve Osmanlı ımparatorluğu dönemine ait anıtsal yapılan tanıtan -Istanbul City of Seven HiDs' adlı kitap uzun bir çalışmanın ürünü olarak Istanbullu sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Yayıncılığmı, proje edi- törlüğünü ve iç mekân fo- toğraflannın çekimini 'Ağa Han' ödüllü mimar Ahmet Ertuğ'un üstlendi- ği kitap. hava ve doğa fo- toğraflan ile tanınan Gü- rol Karaca'nın çalışmala- n, Ara Güler'in fotoğraf- lan ve Oxford Üniversite- si profesörlerinden Cyril Mango'nun katkılanyla oluşturuldu. 'Istanbul Cityof Seven Hilb', 30x40 santimetre boyutlannda. 178 sayfa ve Istanbul'a ait fotograflarla dolu bir kata- log görünümünde. tçinde lstanbul'un siyah-beyaz ilk fotoğraflan ve gravür- ler, Gürol Karaca tarafın- dan 51 adet havadan çe- kilmiş fotoğraf, Ara Gü- ler'e ait el işçiliği ile ya- pıştınlmış 13 adet siluet fotoğraf ve Ahmet Er- tuğ'un 28 adet iç mekân fotoğrafı bulunuyor. Basımı, ltalya'nın Mi- lano kentindeki Amilcare Pizzi matbaasında gerçek- leştirilen kitap tngılızce olarak basıldı. Jean-Charles Bhüs sergisinden bir çörüntü. farklıdır. Kubbelerin altında yükselip kaybolurken sonsuzlu- ğa göz kırpan bembeyaz "perde- kr"in yoğun sessizliği altında ezilmişçesine, olduğu yerde ça- kıhp kalır kimisi... Bir başkası, hemen bir anlam yakalamak te- laşındadır; hammaddesi sente- tik elyaf olan upuzun, kıvnm kıvnm ince panolar, zaman za- man kiliseye dinlenmeye gelen. sonra da uçup giden meleklerin kanatlanndan kopan tüylerden dokunmuş olmasın sakın, diye düşünür; kendinden hoşnut, hın- zır hınzır gülümseyerek... Bir kilisenin sessizliğini, ağır ağır yankılanan yumuşak adımlar ya da acıyla bilenmiş sert ayak sesleri bozar... Eğer o kilise bir hastanenin iç avlusunda yükseliyorsa, umutla umutsuzluk, sevinçle keder birlikte yürürler. Yorgun başlar dirilir birden, çeneler gururla dikilir. Jean-Charles Blais sergisinin kataloğu; tstanbul'daki devamı da öngörüldüğü için, yan yana Ingilizce, Fransızca ve Türkçe olarak dizilen metinlerden olu- şuyor. Xavier Girard imzalı, "Çizgi gibi yukan çıkıyor" baş- lıklı yazıda, ".„ Blais, var olma- yan bir fıgürün üretilmesi anla- mına gelebilecek bir imgeyi zapt- etmeye kalkışmı>or. Salpetriere >a da Tophane mekânlannda fi- ziksel olarak düzenlediği scrgi, karmaşık bir götge tiyatrosuna benzemivflr: bir sahne \a da tab- k) oluşturmak için, bakış açılan- nın çokluğunu gerektiren bir yansımava da benzemiyor. Bu- rada. dike>ine \ a da yatayına or- taya çıkan suratlar. bütünlestik- leri mekânla tartışıyoıiar_n Beral Madraise, yine aynı ka- talogdakı yazısını şöyle noktalı- yor: "„. Sanat bugün farklılıkla- nn ve farklılıklann yararügı kar- şrthklann kesişme noktalannda- ki rastlantılann izini sürüyor. Rastlantüan birbirine bağlaya- rak, yeni bir ilişki ağı ya da orta- mı kuran bu eylem, insan varh- ğuıın ya da uzak ve yakın uygar- taklann bilinen ve artık etksisini yitirdigi düşünülen bütün veri- lerini kullanmasuıa karşın, hâlâ baştan çıkancı ve tedirgin edici bir farklüık içeriyor. Farkldıgı bütün boyutlanyla yaşatabümek veyaşayabilmek, günümüz dün- yastnda bir aciliyettir." Yurdaer Ozar, Ga>e Say. Gül- sen Kardeşler, Mihriban Aksöz. Nuray Karşıcı. Ali Karşılayan, llkcan Gökalp. ZejnepGül, Ta- ner Babaoğlu, Mutlu Turhan. Ismail Çıl. Eyyüp Erkan, Son- gül Sıdal, JaleSıdaL Idıl Tuncer. Füsun Gürkan, Mualla Evre- nus, Necdet Akba>. Melih Ge- çer, Nurdan Sezgin. Tülin Ak- gün, NurtenOraL Cemil Akka- ya, Ümmü Akkaya. Muammer Abalı, Necdet Atakonut. Fe\zı Aydın, Ali Yigjt, Oğuz Kurt, Gülşah Kurt, Didem Şar, Mü- ge Kaplan, Emel Yaşar. S.Mus- tafa Bilgin. Nihal tCöknar, Mah- peri F.lma, Hazal Elma. Sühey- la Erdoş. Engin Demirci, Nüü- fer Evüboğlu, Zaıt Ak, Özge Ye- nidağ, Bilge Yenidağ, Gökçe Evirgen. Ceylan Araz. Orkun Battal, Banu Aktaç, S.İnce. Ali Çelebi, Alpajdın Çelebi, Esin Yıldınm, Ipek Aysun, N.Ultay. YölkanTalikacı. Sibel Ayaz, Re- şatSa\cıoğlu. Engin Songül. İs- met Elbaşı, Burhan Ünlü. Or- han Argüden, Güner Argüden, Korhan Argüden, Işıl Argüden, Güler Sertka\a. Melek Eryük- sel. Nurcan Avcı, F.Gülçin Top- çu, Büknd Aşan, Suat Güzel. Zehra KaL Nurgül Ören. Sadık Baş, Mehmet Demir, İbrahim Ozluuı, Güjcan Şeşen, Murat Koç, Arzu Ökmen, Serdar Çar- dak, Nadire Odacılar, Işık Ay- ken, Ercan Avcı, ArzuAVCL Me- ral Güngörenler, Ethem Gün- görenler, Nesrin Ökmen. Sevin Erdoğmuş, Erol Erdoğmuş, İs- met Elbaşı. Burhan Ünlü, Btır- çin Aktan. Birsen Kaşker, Sab- riyeToprak, Aytün Erdem. Ka- der Atmaca, H.Çolak, Emel Dakni. E.Eren, Derya Arslan. Özlem Yücel, Ihsan Catay. Di- lek Akkartal, Nur Yıldınm. Tü- lay Taç. Nezahat Seven, lnci Birder, Mustafa Sever. Emel Mutlu, Tunga Güngör, Hande Kısmet, Ozge Ağır, Ercan Çay- coşar. Nilgün Akıncı. Oktay Akıncı, Zeynep Bulut. Yeşim Uzunoğlu, Aytin Uzun, Ali Ba- kın, Handan Akyürek. Adnan Geciktigün, Ercan Arslan, Is- mail Köyüstü. H.Çetinkaya, Özcan Çaycoşar, Şaban Taban, Asuman llarslan. Sengül Narin, Apo Soğan, Gülin Altunsay, Fa- dime Coşkun. Banş Öktem, Ey- lem Şen. Ozk'nı Ozen, İbrahim Kerküs, Mine Kıün, Mahmut Orhan, Selçuk Ka>«, Serpil Ak- taş, Erdinc Özcan, Uysal Sön- mez, Ali Budak. Erdal Çiftçi, Berrin Koca, Murat Sevil, Zeki Usta, Nur Usta, Zehra Akın, Fehmi Miral, Ümit Kendirli, Funda Alkaya, Mualia Kahya- oğlu, Aynur Şahin, Maygül Bal- cı, Mehmet Afşari, Mukaddes Temör. Cumhur Hekimgil, Sa- adetZengin, Ender Şahin, Seda Uytun, Serap Sürekli, GiUgün Ünveren, Filiz Akın. Alev Ü^er. Nilüfer Selma Işçimen, Melda Yomlmaz, Banş Başak. Nurtaç Ersözlü, Tevfik Ülker, Aydan Ermutlu. Suat Önder. Faruk Mutiuer, Özkan Özcan. Meh- met Aktaş. Recep Albayrak. Is- mail Muhziroğlu. Musa Demir, Murat Inceoglu. M.Umut Yal- nız, B^evinç. H.Şener. Birol Dinçcoban, Rıdvan Mutlu. Nes- rin Gümüş. Gülay Kurtuluş, T.Göksenin Bozdemir. G.Tuba Sayın.Nimet Sabreden. Seher Algül.VesileŞıpka. Nural Kıyıl- tan. CahideSaylan. Türkan Ço- banoğlu. Vildız Dinler. Engin Özkan, H.Hilmi Bulunmaz, Ar- kın Aydın. İ^erdar Özataj-. Di- dem Olgaçer. Metin Kondakcı. Mine Sakman, Nil Gün. Saim Koç. Dilek Özer, Rezzan Terzi. Nezihe Oskay. Fatma Çalışkan. Coşkun Tuna. Necmiye Kork- maz, Hatice Güler, Hasan Erat. Oral Kaya, Alev Kaya, Şinasi Öktem, Şebnem Yalçın, Ham- za Demirtaç. lnci Birdal, Ayşe Ersin, Erhan Alptekin, Çiğdem Eresen, Asım Erverdi, Değer Dündar. Hale Atamgüç, İlker Serdar, Evren Kutlutepe, Tunç Akman. Şebnem Enser. Müge Çınar. Deniz Yenal, Handan Özkurt. Nihal Kansu. Kemal Kıroğullan. Birgül Gündüz, Özlem Müstecapuoğlu. Engin Müstecaplıoğlu.IskenderGök- demir. Nalan Erdoğan. Serap Sönmez, Sena Karasipahi. Di- dem Yaralı, Özgün Altan, H.Bahadır Ustem, Pınar Bal- göz. Ahmet Çelik, Süreyya Do- ğan, T.Özso>r . Nesligül Kızılır- mak. Yeşim Koçer. Sabriye Özerdem, Erdoğan Yılmaz. Devrim Rehber. Mehmet Bediz. Nilgün Yücel. Gökçe Dokuyu- cu. Seher Doğanca, Sadun Bay- toron, Sena Tınaz. Meiek Gök- çimen. Senem Gökçimen, Şük- ran Mahir. Sündüs Köksal, Öz- lem Kaban. Erol Kaynak, Mu- rat Mollaoğlu. Rıza Ergenekon. Osman Girad. H.Edip Gülşan, Dklem Törümküney, Ayşe Tun- cay, Nora Ütücü, Ebru Yücel, Nuray Uslucan. Eda Kalabalık, Sezin Okkay, Bilge Onaran. Müjgan Tannsever, Zeki Ab- dik, Asb Tamtürk, Tuğçe Tarta- ri, Çiğdem Selgur. Genco Alp, GUIden Kaya. Şevket Numa- noğlu, Şahap Özyol. Mustafa Kurfeyz, _Tamer Ertek. Ece Gökçe, Özgür Çetinel, Nur Sezgin, Ozgür Ozgen. Ali Şa- hin, Saliha Şahin, Elif Sendur. Nihan Bilbaşar, Şebnem lma- moğlu. Zeynep Bugay. Merve Albay, Elif Gürzap. Zehra Ço- lakoğlu, PınarÜlgen, Nihal De- veli.ŞükrüÖzerroğlu SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear