23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 OCAK19M CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA^ GENÇLIK • EGITIM Doktor öğretraenler •AISKARA(ANKA)- Sağlık meslek liselennde meslek dersıöğretmenı bulmakta gûçlük çeken Sağlık Bakaobğı, söz konusu okullara yakın sağlık kuruluşlannda görev yapan sağlık çahşanlannın, okullarda öğretmen olarak görevlendirilmesıne karar verdi. Sağlık Bakanı Kazım Dinç imzasn la sağlık meslek lisesi bulunan illerde valilikleregönderilen bir genelge ıle başta pratisyen hekimler olmak üzere, doktor, hemşıre. eczacı. biyolog ve tıbbı teknologlann meslek dersi öğrettnenı buJunmayan okullarda görevlendirilmeleri ıstendi. Bakan Dinç. valilerden aynca sıkmtı yaşanan okullara gönderebilmek için meslek dersi öğretmenlenni rotasyona tabi tutmalanru da istedi. Kapadokya şenlendi NEVŞEHtR(AA)- Okullann yanyıl tatiline gırmesıyle Kapadokya Bölgesı'nde büyük biryerli turizm atağı başladı. Özellikle büyük kentlerden organizeli turlarla bölgeye gelen öğrenci gruplan 7-14 gün arasında Kapadokya'run önemli merkezlerini ziyaret edip gönüllerince yanyıl tatıhni geçiriyorlar. llk ve orta dereceh okullarda öğrenim gören öğrenalenn yanı sıra ailelerinin de kaüldığı Kapadokya turunda, 5 yıldızh Dedeman Oteli'nde tek kişi yanm pansiyon 300 bin lira olarak belirlenirken Ürgüp ilçesinde4 yıldızlı tesislerde bu rakam 200-250 bin lira arasında değişiyor. Giresun'da üniversite GİRESUN(AA)- Giresun'da üniversite kurulması için kampanya başlatıidı. Ünıversite kurulmasıyla ılgıh çalışmalan yürüten, Gıresun Eğitim ve Kültür Vakfı'nın başkanlığını, Vali Atilla Koç yapıyor. Kurulacak üniversıtenin öncelıkJe yer ve bina sorununu çözüme kavuşturmak amaayla kaynak teminı ıçın başlatıian ardım kampanyasında, bir hafta ıçınde 165 mılyon lira bağış toplandı. Gıresun şehir merkezınde vakıf tarafından bir de lokanta açıldı. Buradan sağlanacak gelir, üniversite için harcanacak. Kocaeli Tip Fakültesi • KOCAELİ (AA) - Kocaeli Ünıversıtesi Rektörü Prof. Dr. Atıf Ural, üniversite »ünyesinde kurulması planlanan tıp fakültesi ıçın Yüksek Öğretim "urumu'ndanizın stendığıni ve fakültenin ;ekirdek kadrosunun luşturulması amaayla da üç yardıma doçentin ahndığmı söyledı. Prof. Ural. SSK ocaelı Hastanesi'nin üniversıteye devredılmesi konusunda SSK Yönetim urulu'nun karanru bekfedıklerini bıldirdı. Prof. Ural, "'YÖK'e başvurarak fakülte kurulmasma ve personel alımına izin venlmesıni talep ettik. Henüz bir yanıt gelmedi. Bızde fakültenin çekırdek kadrosunu oluşturmak amaayla üç yardıma doçent aldık"' dedi. Her ilçeye yûksekokul . EDİRNE(AA)-Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Poyraz Ülger, 1994'üyatınm yılı ılan ettikJerini behrterek Amacımız, her ilçeye bir yûksekokul açmak" dedi. Prof. Ülger, bu yıl içinde 5 ayn yere yûksekokul açrnayı hedefiedıklerini ifade etti. Prof. Dr. Poyraz Ülger, ~~rakya Üniversıtesı'nin 1994 /ih mali bütçesinde yatınmlara 207 milyar, can harcamalara 270 milyar, transferlere de 7.5 milyar lira ılmak üzere toplam 484.5 milyarjira para aynldığını belirtti, Dedeman gençlere yöneldi ANKARA(ANKA)-İş dünyasının ünlü isimlerinden Dedeman aılesi, arka arkaya yaşadığı talihsizolaylarda torunlannı yitırdikten sonra gençlere yöneldi. Aile. gençlere kişilik ve beceri kazandırmak için vakıf kurdu. Dedeman aılesinın hemen hemen tüm bireylenrun kurucu olarak -er aldığı vakfa "Umut Onurlu Önderler Yetiştirme Vakfı" adı verildi. Çırakkızlanngeleceği 'koca'ya kalmış Küçükyaşta çalışmaya başlayan kız çocuklan, evde canları sıkıldığı için çalışmaya başlıyor ama aileden çalışma iznini güçlükle alıyor. A ilelerin temelkaygısı' 'evlenecekyaştakız çocuğunun'' adını lekelemeden çalışabileceğibir işyeri... Gençük-Eğitim Servisi - Ça- lışma yaşarruna evrensel stan- dartlar geürmeyi amaçlayan birçok uîusal ve uluslararası kurum, küçük yaşta çocukla- nn çahşmalannı, üretimde ço- cuk emeğinin ışgücü olarak kullarulmasını engellemek amacıyla meslekı eğıtim veren okullarla bağlanuh olarak sürdürülmesı zorunluluğunu kabul ediyor. Genel olarak çı- rakhk eğitimi, mesleki eğiti- min ilk aşaması olarak görü- lüyor ve bu aşama içinde çıra- ğa mesleki ve teknik eğitım ve- rilerek, çalışmaya başlayan nüfusu kalifiye insan gücü ha- line geürmek ve ülke kalkı- nmasmdakı etkin unsurlan arttırmak hedefleniyor. çocuklannın birçogu, ailelerinin, kendilerini okutabilecek durumda olduğunu, ancak okulu sevmediklerini belirtiyor. Friednch Ebert Vakfı'nın "Geleneksel ÇırakJık Eğiti- minden Çoctık Emeğine" adlı alan çalışmasında yer alan araşürma sonuçlanna göre, tüm hukuksal düzenlemelere karşm Türkiye'deki işgücü- nün yüzde 45'ini oluşturan 12-24 yaş arasındaki gençlenn büyük bir çoğunluğunun çı- rakbk eğitimınden geçmediği, hatta çıraklık okullan hak- kında bilgi şahıbı olmadığı or- taya çıktı. Özellikle de küçük yaşta çalışmaya başlayan kız çocuklannın çırak okullan kavramına yabana olmalan ve çoğunun bu okullan sadece erkeklere özgü zannetmelen, araştırmanın dikkat çeken önemli bir noktası. Kız çocuklan, çalışmaya genellıkle ilkokulu bıürdıkten sonra. 12 yaş civannda ve kendi arzulanyla başlıyorlar. Bu çocuklann bir kesimı, aile- lerinin kendilerini okutabile- cek durumda olduğunu. hatta okutmayı istedığini, ancak kendileri okulu sevmedikleri- ni belirtiyor. Çoğu okumadığı için pişman değıl. Okumayı is- teyip de okuyamayaniar azın- hkta. 12 yaşından küçük olanlan çocuk kabul eden. kendilerini ise "çocuk" görmeyen bu kız- lann ortak özelliği, köy kö- kenlı ve eğitim düzeyı düşük Küçük yaşta çalışmaya başlayan kız çocuklannın büyük bir kısmı konfeksiyon alanında, sigortasız olarak çaltşıyor. (Fotoğraflar: CUMHURİYET) aıielenn çocuklan olmalan. Babalar köy kökenlı, anneler ev kadını... Ailelen ortalama olarak 6 kışı. dığer kardeşler de calışıyor. Aılelennde ilko- kulu bıürdıkten sonra eğıtımı- ne devam edip çalışmadan okuyan çocuk sayısı çok az. •Çahşmaya başlama nedenı olarak çoğunlukJa evde canla- nnın sıkıldığmı gösteren çırak kızlar evlerinden çalışma ıznı- ni güçlükle alıyorlar. Özellikle babalar ve evin erkek çocuk- lan onlann çalışmasına karşı çıkıyor. Çalışma ıznı ya daha çok kızlann çalıştığı ya da ta- nıdık patronlann olduğu ış- yerlen ıçın çıkıyor. Aıielenn "kıza u\gun iş" ölçütündeki temel kaygısı, ış koşullan ya da hüner edındırme değil. Ya- pılan araştırmanın sonucun- da, buradakı temel kaygmın, "evlenecek yaşta kız çocuğu- nun" adını lekelemeden çalışa- bıleceği bır işyen olduğu dik- kat çekıyor. Genç kızlann çalışma ko- şullan. ışyerlennın nıteliğine: ücretJen ise, daha çok ış dene- yimlenne bağlı olarak değişi- yor. Kız çocuklannın ışyerin- de kazandığı paralar. daha çok gıyım ya da çeyiz almak için kullanıbyor. Aile geçımi- ne katkıda bulunan ve bunun ıçın çalışan kızlann sayısı çok az. Çalışan kızlann ağırlıkb bır bölümü sigortasız. ancak bu durumu sorun etmıyor. Onlar için önemb olan, ücretlennı düzenli olarak almak ve kötü mumamele gormemek. Çıraklık okulu örneklerinde olduğu gibı sıgorta pnmleri- nin devlet tarafından öden- mesı olanağının çıkması baa konfeksiyon atölyelennde si- gortayı gündeme getirse de çırak kızJar ıçın bu tür işyerle- nnde çalışmayı tercih etmek özel bir koşul olarak algılan- mıyor. Sigortasız çalışmak sorun değil! Çırak kızlar arasında ken- dıni fakır dıye tanımlayan yok. Kendı aılelennın durum- lannı orta halb olarak görü- yorlar Kente yeni gelenler dışında, hepsının aılesi ev sa- hıbı. Çoğu konfeksiyon alanın- da çalışan genç kızlar, günde en az 10 saat olmak üzere haf- tada 5 ve>a 6 gün çabşıyorlar. Sigortasız olduklan halde me- sai alabibyorlar Rahatsız olduklan tek konu, işten çıkış saatlerinin belırsizlığı ve geç gıtme du- rumlan. Bunun dışındakı çah- şma koşullanndan şikayetçi değiller. Ya geleceklen? Çırak kızlar için gelecek bebrsız Kızlar, evleneccklen süreye kadar ge- çıreceklen dönemle ılgıb so- mut projelere sahıpler. Ancak ondan sonra için tüm şekıllen- dirme "kocaya" aıt 'Çocuk bakmak keyifli' Çoğu evlendıkten sonra çalışmak ıstemıyor. Ev ışlerin- den ve evde oturmaktan sıkıldıklan halde. çocuk bü- vütmenın keyifli olacağı dü- şüncesındeler Ancak "fakir" olmak ıste-,, miyorlar. Ve- eğer kocalan iyî>- çıkmazsa ya da başka bır n«-ö denle ilende rahat yaşaya- mazlarsa kendı atölyelerinı ya da ışyerlennı kurmayı düşü- nebıbyorlar. Kadercı değiller İnsanın çabşarak fakirbkten kurtula- cağına ınanıyorlar Öte yandan kadm olarak kendilennı nasıl bır geleceğin bekledığı konusunuda somut olarak tahmınde bulunamı- yorlar. Çünkü geleceklenni evbliğe. e\leneceklen erkeğin konum ve nitelıklerine bağlı- vorlar • GALATASARAY ÜNİVERSÎTESİ Amaç, dünya standardında üstdüzeyyönetidyetiştirmek . Gençlik-Eğitim Servisi - Bilkent, Koç Üniversitesi derken. yıllajdır hazırlıklan yapılan Galatasaray Üniversitesi de 1993: 94 yıhnda eğıtıme başladı. Has, Ye- dıtepe. Işık gibı üniversitelenn de önü- müzdekı yıllarda "piyasaya" çıkması bek- leniyor. 1481 yıbnda 2. Beyaafın kurduğu "Ga- lata Sarayı" adını taşıyan Enderun'un amaa, devletin çeşitli yönetim kademele- rine nıteliklı ınsan yetişünnektı Bu ama- cın boyutlan değışmış olsa da özde nitelık- b eleman yetiştirmek düşüncesı, Galatasa- ray Üniversitesi'nın çıkış noktalanndan birini oluşturuyor. Galatasaray camıası tarihi için dönûm noktası, 14 Nisan 1992 oldu. Türkıye ile Fransa arasında bu tanhte imzalanan anlaşmaya göre Galatasaray Lisesi'nın yanı sıra ilkokul ve üniversitenin de açılmasına ka- rar verildi. Tüm bu birimleri bir araya getıren Galatasaray Eğı- tım ve Öğretim Kurumu Baş- kanı Prof. Dr. Yddızhan Yayla amaçlannı şöyle anlatıyor: "Galatasaray'ın yüksek bö- lümleri. az öğrencili. dünv a stan- dardında üst düzey yönetki ye- tiştirmek amacında. Üniversite yerine Fransa'daki 'Grande Ecole'ün karşılığı olabiJecek yûksekokul demeyi uygun bulduk. Fransa'- daki uygulama gibi daha özenli, dar kadro Oe zor gırilip zor çıkılan, ancak niteükli in- san yetiştiren bir kurum olmak amacı- ndayız." ._ Galatasaray Üniversitesi'ne, bu yıl Koç Üniverşitesi'nde olduğu gibi 200 öğrencı abndı. Üniversiteyı yasal bir zemine otur- tacak olan yasanın mart ayı sonunda cıka- cak olması nedeniyle bugün için kadro sıkınüsı çekıbyor. Ancak yasanın çıkmasj ve Fransa'daki 7 üniversite ile geçen gün- lerde yapılan anlaşma uyannca göndenle- cek olan öğretim üyeleriyle bu sorun orta- dan kalkacak. Üniversiteye girişte Galatasaray Lisesi öğrencilenne büyiık avantaj sağlanıyor. 50 kişilik bir kontenjan, Galatasaray Lise- si öğrenalenne aynlmış durumda. 50 kişi- lik kontenjan da Fransız bselen mezunla- nna aynlmış. Diğer 100 kişi ise ÖSYM sınav sonuçlanna göre bebrleniyor. Ünıversıte'de eğitım. 6 mılyon lira. Dı- ğer ıkı özel üniversıteye göre oldukça dü- şük sayılabılecek bu ücret. üç taksıtte öde- niyor Aynca ıhtiyacı olan öğrencılere de burs veriliyor. Galatasaray Lisesi'nden gelen bır gele- nek ile ünıversitede öğrenim dıb Fransız- Fi of. Dr. ıldızhan Yayla, 'Üniversite tekliyor. Fransa'nın özellikle Amerika ile rekabet edebilmek için, Fransızca diline hakim. niteukli insanlara ihtnacı var. Tür- ki>e'nin geniş bir bolgede etkînliğini arttır- ması da bö>le bir üniversitenin açılmasını sağjayan etmenlerden biri." Ünıversıte'de bulunan ikı yüksekokul- da 8 bölum yer abyor. Fransızca'yı bılen- ler için sosyal bilımlere gınş. bıbneyenler ıçın ise Fransızca haarbk sınıflan var. Devlet Bılımleri Yüksekokulu'nda Hu- kuk. İktısat, İşletme, Kamu Yönetimi, Uluslararası tbşkiler ve İletışım bolümleri yer abyor. Mühendıslık Bölümü ve Tek- nolojı Yüksekokulu ise En- düstri \e Bilgısayar.bölümle- rinden oluşuyor. Üniversite yönetimi bu aşamada yeni bölüm açmarun düşünülme- diğiru söylüyor. Galatasaray Eğitim ve Öğ- retim Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yıldızfaan Yayla. yerine daha özenli, dar kadro ile zor girilip zor çıkılan, ancak nitelikli insan yetiştiren bir kurum olmak amacındayız' diyor. Beş yd aynı binada ca. İngibzce'nin, egemenliğını her alanda hissettırdiği günümüzde. neden Fransızca konusunda ısrarb olduklannı Yayla şöyle açıkbyor: "Galatasaray Lisesi'nde 125 yıldan beri Fransızca öğrenim sürdüriilüyor. Lniver- site'nin çekirdeğini lise oluşturduğu için böyle olması çok doğal. Türkiye, tarihte kendi idari yapısuıa çok benzeyen Fransa'dan çok etkilenmis. Şu anda bile deviet mekanizmalannı anlamak İngiüzce \a da Almanca'dan çok, Fransı- zca kavnaklarla mümkün. Fransa hüküme- ti de liselere \ apmtş olduğu v atınmın sürek- liliğini sağlamak için bö> ie bir oluşumu des- Ünivcrs.te'nın Ortaköy'de bulunan binası. geçici olarak hızmet veriyor. Prof. Dr. Yıldızhan Yayla, Üniversi- te'ran Riva'daki binasına taşınmasının en az beş yıTı alacağmı söylüyor. Bınanın geçia olması ve çok genış ol- maması nedeniyle ders dışı öğrenci etkinlıkleri henüz başlamış değıl. Ancak yine de tiyatro gibi kulüpler. faaliyete geçmek için hazırb- klannı sürdürüyorlar. Galatasaray Üniverşitesi'nde şu an için Galatasaray Lisesi"nden gelenler-gelme- \enler şeklınde bır aynm yaşanmıyor. Dı- ğer bir deyışle Galatasaray Kulübü'nde yaşanan aiaylı-mektepb çatışması bugün için söz konusu değıl. Ancak ilende diğer bselerden gebp de Galatasaray Üniverşi- tesi'nde okuyacak öğrencilerin Galatasa- rayblar Derneğı, Galatasaray Spor Kulü- bü gibı kuruluşlara gırmek istemeleri du- rumunda, bu kurumlarda nasıl bir tavır alınacağını kımse kestiremıyor. • Yusuf sevmek istiyor "Ne güzel konuşuyorsun ağbı!" diyor. "Sen de çok güzel dinliyorsun!..." Ama konuşmasını istediğim kişi O, ben deği- lim... "Beş kardeşiz, hepimiz bir işte çalışıyoruz. Şeyizbiz... Fakıriz.. O yüzden..." Kumkapı'da, alkol ve balık turizminin trafiğe kapalı merkezinde Birleşmiş Mil- letler toplantısı... Romanlarla Romenler, Ruslarla Almanlar savaşmadan, kulıs yap- madan, usul hakkında falan söz almadan, dışişleri düzeyinde temsil ihtiyacı duy- madan, olanca rahatlığıyla kadeh tokuş- turuyor; bızler, bu meclisin sanatçı tay- fasını temsılen, anlamlı sdzler sarfetme- ye ve sık sık eleştiriler yapmaya çalışı- yoruz. Yuzuf, sessizce bizi dinliyor. Yüzünde öyle bir gülümseme var ki, kaşlannda öyle bir eğrilik... Anlatılmaz bir saflık kazandınyor o küçük suratına... Puro satıyor Yusuf. Masamıza yanaşır - ken de, başka masalara "puro ister mi- siniz" diye o en masumane sesiyle so- rarken de fesat kafamın içinden "acın- dırmaya çalışıyor!" yollu bır cümle yuvarlanıverdi. Ne zaman ki, fısılüya benzer sohbetimiz derinleşmeye, haya- tı. zaman-mekan ve kişiler açısından ^lcsiksiz bir yalınhkla bir tablo oluşma- ya başladı, o zaman, az önceki fesat düşüncemden utanır oldum. Bir arkadaşımızın ilk şiir kitabı kutla- nıası bu... Kitabmdan bir şiiri okuyor... "Ne şanslı insanlarsımz" diyor Yusuf... "Niye?" diyorum. "Cevap vermez dilerim!" Sonra, tüm gece, purolanm unutup bizimle oturduğunu farkediyor... Ben de kendimı sorumlu gorüp, alabildiğim- ce çok almaya çalışıyorum... "Sen puro içmeyi bilmıyorsun ki" diyor bana! Kızsam mı? "Uğra bana" diyorum ama, hiç umudum yok. Bır hafta geçmeden karşımda. Bir güzel yaz sabahı... "Neler çiziyorsun bi bakalım" diyor... Alkolsüz, purosuz, yanı makyajsız sahne alıyoruz bu kez... Her iki uç ayda bir geliyor bana... Ko- nuşuyoruz... O geceden sonra olanlan, Kumkapı'nın yeni müşterilerini... Şunu bunu... Bir akşam, aradan dört yıl mı geçti, yok- sa beş yıl mı, ya da daha mı fazla, bile- miyorum, bir arkadaşımm hediyesi puro- yu koklayıp yakmaya hazırlanırken Yu- suf çıkageliyor. Aslan gibi bir delikanlıdır artık... Tanı- makta güçlük çekiyorum... "Şimdi n'apıyorsun?" "Yine satıcılık" di- yor... Gülüyor... Saat, elektrikli eşya, şu bu... Yanında güzel bir kız. Çocuktan söz açılıyor. "Bi çocuğum olsa" diyor. "Dün- yada başka hiç birşey istemem." Ne yapa- caksın çocuğu, zordur, sıkıntıdır, çabuk kırılır, bakması, devamını getirmesi, doğ- ru tercihler... Zart-zurt... " Kestirme bir cevap. Her şeye cevap; "Seveceğim!" Bet Muhabbetler -İ'lkvmizin neyatif cluv- <^u üretiminde cidtli hir düşü^ var! Öyle diy nıi Havdar? -Katılnııvoruııı Tav-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear