29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28OCAK1994CUMA 12 DUNYADAN • Kızılderilileryurüannıgeriistiyor ANKARA-ANKA MÜŞERREF HEKİMOGLU • Kanada'nın Mohavvk yerlilerinin 1990 yılında başlattıklan olaylar, bölgeyi Kızılderili haklannın bir simgesi haline getirdi. Yerliler kimliklerini ve kendilerine vaat edilen topraklan istiyor. • Meksika'daki Kızılderililer, Mohavvklar gibi Amerika kıtasımn gerçek sahipleri olan daha pek çok yerli topluluğu, ekonomik gelişme için adım atılmasını, oyalamalardan vazgeçilmesini bekliyor. B ugünlerde Meksika'nın güneyinde Meksikalı yetkililerle Kızılderili çiftçi- ler arasında yaşanmakla olan olaylar, kıtanın gerçek sahipleri olan yerlilerin yakın geçmişte yaşadığı başka baa olaylann da ye- niden anımsanmasma neden oldu. Kanada'da Quebec yakınlanndaki Oka'da 11 Temmuz 1990'da başlayan ola>lar, bölgeyi Kızılderili haklannın simgesi haline getirmiş- ti. Bölge halkı, krizin ardından yepyeni bir bi- linç kazandıklannı. dillerine, kültürlerine. kimliklerine artık farklı bir bakış açısı yönelte- bildiklerini belirtiyor. Polisin. Mohavvk yerlileri tarafından yola konulan bir bankatı kaldırmaya çaüşmasıyla başlayan Oka krizi sırasında yaşanan çatı- şmalarda bir de polis memuru öldürülmüştü. Yerliler, barikatı 1500 Kanesatake Kıalderili- sinin kendilerine ait olarak gördükleri toprak- larda golf sahası inşa edilmesini engellemek amacıyla koymuşlardı. Olaylan izleyen 75 giinlük gerginlik, ülkeyi büyük ölçüde etkilerken Kızılderililerin izledi- ği siyasetin de canlanmasına neden olmuştu. 1990'daki Oka olaylannı yaşayanlardan biri olan Deborah Etienne (Mohavvk dilindeki ismi. "değerli bulut" anlamma gelen Karonhia- noron). "Onlann antlaşmaları da bizimkiler gibi her seferinde bozuluyor. Burada hala büyük bir öfke var. Toprak bizim kimliğimi/. ja- şamımızdır ve onu bizden almak istediler. Şimdi bize sanki adi suçlularmışız gibi davranılnor. Bize katil ve hırsız di>orlar. Hakkımız olan top- raklar bize verilmedi. Hiçbir şey çözümknmiş değir diyor. Olaylar sırasında 13 yaşında olan kızı Shaw- na Etienne bugün lise son sınıfta okuyor ve ileride doktor olmayı planlıyor. Shavvna, "Öfke içinde yaşamak" istemediğini söylüyor, ancak doktor olursa büyük olasılıkla bir Kızı- lderili yerleşim bölgesinde çalışacağını çünkü "kendi insarilaruıın arasında kendisini daha gü- vende hjsserrtiğini" belirtiyor. Mohawklar ve Kanada'daki diğer yerli top- luluklan da Meksika'daki Kızılderililer gibi ekonomik gelişme için daha çok program yapılmasını. konut sayısının arttınlmasmı ve söz verilen topraklann bir an önce kendilerine verilmesini talep ediyorlar. Kanadalı yetkilerle tüm bu alanlarda yü- rütülen görüşmeler sürerken Mohawk Kane- satake Konseyi'nin şefı olan 28 yaşındaki Ro- bert Gabrid, "Bizim taleplerimizi asla kabul et- meyeceklerine inanıvorum. Anıaçları herşeyi ha- vada asüı bırakmak" diye görüşünü beürtiyor. Kanada'nın 400 bin yerlisi de Meksika Kızıl- derilileri gibi toplumun kıyısında yaşayan in- sanlar. Oka'ya tepki olarak kurulan bir komisyon tarafından yapılan araştırmalann sonuçlanna göre intihar, suç, alkolizm, uyuşturucu bağımhlığı ve ekonomik umutsuzluk oranlan yerliler arasında çok yüksek. Deborah Etienne'in evinin oturma odasında toplanan Mohavvklar arasında hala öfke dolu sesler duyulabiliyor. Etienne'in bir tartışmaya katılmalan için çağırdığı Mohavvklar'dan biri olan 48 yaşındaki okul otobüsü sürücüsü John Cree, "Hükümetin bütün amacı yerlileri bastıra- bilmek" diyor. İsmini sadece Yağmur olarak belirten genç bir Mohavvk savaşçısı ise hükümetle aralannda sürmekte olan savaşın henüz sona ermediğıni belirterek "Yeniden delirmemiz sadece bir an meselesi" diyor. CIyde H. Farnsworth Mohawklar, hükümetle sa\ aşa son vermedi Ayılar post derdinde 1990 seçimkrivle Chamorro önderliğindeki sağ, iktidan Sandinistler'den aJdı. Nik(aagıuıdınıttmuyov • 16 ay sonra ilk kez toplanan Sandinistler, muhafazakarlar ve kontrgerilla, ülkenin en büyük sorunu olan işsizliğe çözüm getirme arayışmda. N ikaragua'nın rakip grup- lan 16 aydır ilk kez geetiği- miz salı günü meclis top- lantısına katıldı. Ülke liderleri mec- lis toplantısında Nikaragua'nın içinde bulunduğu politik istikrarsız- lığa katkıda bulunan çıkmaza bir sonvermeyeçalıştı. Salı günü, 90 meclis üyesi ulusal ça- lışma kanununu yenileme çalışma- lannda bulundu. Ancak mecliste böyle bir toplantının gerçekleştiril- miş olmasına. mecliste alınan her- hangi bir karardan çok daha önemli gözüyle bakılıyor. Ülkenin poütik liderleri, 1990 se- çimlerinden sonra Nikaragua'nın yeniden nasıl inşa edilmesi gerektiği konusunda temel noktaladalarda bir anlaşma sağlayamadı. 1990 se- çimlerinde solcu Sandinist hüküme- ti yerini. V'ioleta Bam'os de Chamor- ro tarafından yönetilen merkez-sağ koalisyonuna bıraktı. Chamorro'ya yetki veren mu- hafazakar parti liderlerinin Cha- morro ile aralan bozulup kendisini meclis üyelerini rüşvete teşfıkle suç- lamasından sonra. meclis 1992 yılında çalışmalanna son verdi. Muha- fazakarlar, satılmış olmakla suçladıklan meclis üyeleri meclisten uzaklaştınlıyı- ncaya kadar toplantılara katılmayı red- dettiler. Chamorro hükümeti aynca ordu kontrolü ve devlet hizmetlerinin çoğunu elinde bulunduran soldan da darbe aldı. Son 16 aydır gruplann çoğunluğu meclisi boykot ettiğjnden gruplan bira- raya getirmek mümkün olmuyordu. Dolayısıyla mecliste alınan kararlann meşruluğu da tartışma götürüyordu. Salı günü yapılan ve politik tarafiann katıldığı meclis toplantısında, Sandinist hükümetinin önde gelen askerleri ve 1980'li yıllarda Sandinistlere karşı sava- şan isyana ordu üyeleri arasında en çok tartışılan konu, hükümetin söz verdiği toprak ve mali yardım vaatlerinin ger- çekleştirilmemesi. Meclis başkanı Luis Humberto Guzman. meclis üyelerinin ve De\ let Başkanı Chamorro'nun ülkeyi iş alanlan açısından daha cekici hale getir- mek için birlikte çalışabileceğini ve ilk hedeflerinin şu anda yüzde 50 olarak be- lirlenen ışsizlik oranını düşürmek olması gerektiğini belirtti. • Fransa'da çevreciler, hükümetin tünel projesine, Pirene ayılannın sonu olacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor. F ransız çevreciler. Pirene ayı- lannın dünva üzerinden si- linmesine neden olabilecek hükümet tarafından hazırlanan tü- nel planlanna karşı. geçtiğimiz cuma günü bir protesto yürüyüşü düzenledi. Prostestocular, Çevre Bakanhğı'na yürürken. tünelin yapılacağı Aspe vadisi sakinleri çah- şmalann başlamasını önlemek için ellerinden geleni yaptılar. Yapılması planlanan Somport tüneli. güneybatı Fransa'da bulu- nan Pau ve İspanya'da bulunan Za- ragoza kentlerini birleştirme amacıyla hazırlanan 10 yıllık proje- nin önemli bir parçası. Somport tü- neli çevreciler ve bölgese! ekonomik gelişmenin taraftarlan arasındaki yöresel ve ulusal kinin odak noktası haline geldi. Avrupa'nın en yoksul bölgelerin- den biri olan Aspa vadisinin beledi- ye reisleri, Pau kentinden başlaya- cak bir anayolu kapsayan projeyi turizme yapacağı katkılar nedeniyle destekliyor. Bölge çiftçıleri de ayılann küçük- baş hayvanlan korkuttuğunu belir- tiyor. I Çevre Bakanı çevrecilere karşı Çevreciler ise Avrupa Topluluğu tarafından finanse edilen tünelin trafıği arttıracağını ve Fransa'nın en güzel alanlanndan biri olan Aspe Vadisi'ndeki doğal hayatı tehdit edeceğini ileri sürüyor. Aynca Vadi ve bitişiğindeki ulusal park 13 ayının sığınağı. 1992 yılının aralık ayında bölge mahkemesinin çevreyi koruma amacıyla projeyi geri çevirmesinden sonra 1993 ekiminde çevre bakanı Mkhel Barnier'nın projeyi yeniden gündeme getirmesi çevreciler için yıkım oldu. Barnier projeye daha fazla itiraz edilmesini önlemek amacıyla bölge yetkilileri, avcı veçoban birlikleri>le Pirene ayılannın korunmasına iliş- kin bir anlaşma önerisinde bulundu. Ancak 100sa>falık birmetinşekün- de hazırlanan anlaşma içinde ayı- lann korunmasına çok az yer veril- mesi çevrecilenn anlaşmanın imza- 13 aymın kaderi tünel projesinin uygulamaya konup konmamasuıa bağlı. lanmasına karşı çıkmasına neden oldu. Yeşil Parti sözcüsü Denis Baupin. Somport tünelinin \adinin doğal güzelliğini tehdit edeceğini ve anlaş- manın ayılann sayısındaki azalmayı hızlandıracağını belirtti. Çevrebi- limciler ise yöre sakinlerinin konuya ilişkin görüşlerinin dıkkate alınma- masından şikayetçi. Vadi sakinleri komitesi başkanı Paule Verges, an- laşmanın tamamen secimler için or- taya atıldığını ve çevre sakinlerinin isteklerini gözardı ettığini belirtiyor. Ayılann ihtiyaçlan ve ekonomik gelişme arasında uzlaşma zemini olarak ortaya konan anlaşma. çev- reciler tarafından vararsız bulundu. Dünya Doğayı Koruma Fonu (WWF) Fransa sözcüsü Pierre Mol- lier. Pirene ayılan ve bitkisel hayatın bir dünya mirası olduğunu ve yöre- sel çıkarlann bu mirası yok etmesine izin verilmemesi gerektiğini belirti- yor. Şimdiye kadar yaşanan deneyim- ler çok kısa bir zaman zarfında, yok olmaya \üz tutan bir türü kurtar- manın mümkün olduğunu ortaya çıkardı Av ustralya Alpleri'nde 1980 > ılında bir tek ayı bulunmasına karşın koruma sonucunda bu sayı 12">e ula^tı. Ayılan koruma amacıyla taşkın kampamalar düzenleme suçundan birçok kez hapse atılan a\ılann baş dostu Eric Petetin. avılar için savaş- maya devam edeceğini belirtiyor. THEGUARDIAN Evlibaşkanhem kansndan hetn sevgflisinden oldu Avusturya Cumhurbaşkanı Klestil, evlilik dışı ilişkisi açığa çıkınca kansını da sevgilisini de bırakmaya karar verdi A vusturya Cumhurbaş- karunın aile sorunlanyla başı dertte. Pek çok Avrupa ülkesinde poliükacılann özel yaşam- lan kamuoyu önünde tartışılmaz. Ancak. bu tabu Avusturya'da kınldı. Avusturya Cumhurbaşkanı Thomas Klestil, bir dergi>e verdiği demeçte 37 yıllık kansının kendisini terk ettiğini bildirdı. Gazeteciler cumhurbaşkanınm eşine. kocasını niçin terkettiğini sor- duklannda şu yanıtı aldılar: "Cum- hurbaşkanı karısı olarak kişiliğimi yi- tirdim. Özsav gunı konımak için böy- le yapmam gerekiyordu." Olaylann ummadıklan bir şekilde gelışmesi karşısında, ülkenin önde gelen basın ve yayın organlan. aylardır bilip de yayınlamadıklan gerçeği kamuoyu- na duyurmaya karar verdiler: Klestil yıllardır mesai arkadaşlanndan 39 yaşındaki diplomat Margot Loeffler ile özel bir ilişki içindeydi. Ülkenin belli başlı gazeteleri, olaym duyulmasından sonra "Boşan ya da istifa et" veya "Metres yahut başkanhk" gibi sansasyonel manşetler attılar. Saygın bir köşe yazan, cum- hurbaşkanının siyasi sağduyusunu veya aklını kaçırdığını ileri sürdü. Tüm bu kargaşa içinde cumnurbaş- kanı bir bildiri yayınlayarak yaşamın- daki iki kadından da vazgeçeceğini bildirdi. Bildiride, eşinden boşanacağı için çok üzgün olduğunu, pişmanlık duyduğunu, ancak, aldığı karann ke- sin olduğunu kaydetti. Aynca Dr. Margot Loeffler'in de dışişleri bakan- lığındakı görevinden istifa ettiği, yurt- dışında bir göreve atanmak için baş- vuruda bulunduğu bildiride yer aldı. Cumhurbaşkanlığı sözcüleri, "First Lady"nin görevlerinin otomatikman cumhurbaşkanınm 34 yaşındaki kızı Ursula Klestil'e devrolduğunu belirti- yor. Eski ABD büyükelçisi 61 yaşındaki Klestil'in cumhurbaşkanlığı kampan- yası sırasında, kazanma şansı son de- rece düşüktü. Bu sırada devreye giren Dr.Loefflerin son derece başanlı kampanyası sayesinde. Klestil ulusun güveninin kazandı. Eski cumhurbaş- kanı Kurt Waldheim'ın başkanlığı sı- rasında. ülke uluslararası arenada yalnız bırakılmış. pek çok konuda dış- lanmıştı. Balkanlar'da Alman ordusu- nun yanında savaştıği için Waldheim'- ın politik itibanna gölge düşürülmüş, dolayısıyla savaş suçlusu olduğu id- dialanyla ABD'ye girmesi yasaklan- mıştı. Klestil, kampanyası ve başkanlığı sırasında aile bağlanna çok değer ver- diğini sürekli olarak vurguladığından, Katolik kilisesi Uluslararası Aile Yılı kutlamalannda bir konuşma yapması için kendisini davet etti. Son günlerde ortaya çıkan çelişkili konumuna kar- şın Klestil, geçtiğimiz salı günü konuş- masınıyaptı. Konuşmasında kendi durumuna da değinen Klestil şunlan söyledı: "Bazen çok tatsız sorularla karşdaşabüiriz. Konuşmamda birinci çoğul şahısı kul- lanmaktaki amacun yalnızca ulusum ve aile bireylerini belirtnıek değil; kendimi de bu çerceveye dahil ediyonım." Kles- til konuşmasına şöyle devam etti: "Ki- şisel denevimlerime dayanarak ailenin ne büyük neşe ve mutlıiiuk kaynağı ol- duğunu biliyorum. Ne var ki, aile banşının yitirilmesinin aynı oranda in- sanı perişan ettiğini so\leyebilirim." Skandalın patlak vermesinden kısa bir süre sonra Klestil'in eşi Filarmoni Balosu'nda görüldü. Cumhurbaşkanınm eşi baloya katı- lanlar tarafından büyük bir saygı ve hayranlıkla karşılandı. Evliligini kurtarmaya çalışacağını söyleyen Edith Klestil şöyle konuştu: "Kocamla yaşadığım 40 yılı çöp sepetine atmaya hiç nivetim \ok." Geçtiğimiz ay kendisiyle yapılan bir konuşmada, Edith Klestil kocasını tüm Avusturyalılarla paylaşmaya ha- zır olduğunu belirtmişti. Kamuoyunun cumhurbaşkanınm eşine yakınlık göstermesi, cumhurbaş- kanından nefret etmesi anlamına gel- miyor. Viyana'da çıkan iki gazete, bir kamu yoklaması vaparak cumhurbaş- kanınm görevde kahp kalmamasına ilişkin halkın düşüncesini araştırdı. Sonuçta tüm olumsuz gelişmelere kar- şın cumhurbaşkanınm göreve devam etmesi istendi. Viyana Belediye Başkanı Helmut Zilk ülkenin en gözde politikacılann- dan biri ve cumhurbaşkanına vekalet edebilecek en v akın isim. Zilk cumhur- başkanının görevi bırakmasının söz konusu bıle edilmemesı gerektiğini be- lirterek. "Olayları komediye dönüştür- meyelim. Ailesiyle sorunu olan politika- cıların tümü istifa etmeye kalkarsa, Avusturya'da politikacı kalmaz" diyor. Bu arada tüm gö/ler siyah saçlı Margot Loeffler'e çevrilmiş durumda. Cumhurbaşkanı ile 1988'de Bang- kok'ta görevli iken tanışan Loeffler, Klestil'in ön ayak olmasıyia Viyana'- da çok önemli bir göreve getirilmişti. Stephen Kinzer l N ' y Işık Seline Bir Damla... Yaşımı unutuyor, başımın rüzgârıyla koşuyorum dur- madan. Arkamda uzun yıllar, önümde kısa yıllar, günle- ri, saatleri armağan türü hissediyorum giderek. Yitik dostların özlemini duyuyorum yüreğimde, yarım kalan şarkıları bağırarak söylemek istiyorum. Yarın istanbul'a gidiyorum. Önce Karacaahmet'e, Kuvvet Başanr ile bu- luşmaya, sonra Âşiyan'a, özer Derbil'i selamlamaya. Cok yakın dostların, aynı günde ölmesi güzel bir raslantı değil mi? Kuvvet ile güzel birsavaşımızvargazetecilik- te. "Ûncü"dönemi güzel biröyküyaşamımızda. Oöykü- ler gerilerde şimdi, yokuşumuzda inişler çıkışlarla mesleğimiz bir serüven nerdeyse! Yaşadığımız olaylara Kuvvet ne yorumlar yapar kimbilir! Nasıl gülümser, sırtı- mı nasıl sıvazlar sonra, dayan bakalım Müşerref Hanım! Dayanma gticümüz, sevdiklerimizden kaynaklanıyor bence. Kimi dostlukların itici gücü var. Özer Derbil de öyle bir dost benim için. Darboğazlarda soluk verir, ka- ranlığı aşmak için yüreklendirir. Anımsarken gülümse- rim her zaman. Yıllarla derinleşen, güzelleşen birdost- luk, neler yaşadık, ne yokuşlar aştık. Yarın ona teşekkür edeceğim yeniden. ••• Her zaman yazarım. Sevdiklerimiz ölmez. Ama kimi kişiler hiç ölmez, bombalara, kurşunlara karşın... Soluk- larını yitirmez, halkın ortak soluğu olur giderek. Geçen yıl bir ocak günü, Uğur Mumcu'nun bombalandığı sokak çiçek bahçesine dönüştü bu yıl. Elimde karanfiller, kala- balığa daldım, neler gördüm, neler duydum... Kulağım- da "Eyhalkım unutma 6/z;'diyenlerin özlemi, yüreğim- de unutulmayanların sevinci, gözümde yaşlar, sönme- yen bir mumun ışığıyla aydınlandım, mutlandım. Cinayetin karanlığı sürüyor, ama olaym görkemli ay- dınlığı var. Uğur Mumcu'nun ışığı giderek parlıyor. Olay- lar, gerçekler, özlemler doğrultusunda. Eşi GüMal, oğlu, kızı da bu güzel gerçeğin bilinciyle gülümsüyor. Elindeki karanfilleri gösteriyor bana. Kuşadası'ndan yollamışlar, zarfın içinde renkleri biraz solmuş. ama sol- mayan bir sevgiyi, bir özlemi simgeliyor. Güldal Mumcu'ya büyük hayranlığım var. Olayı güzel yaşıyor, acısını güzel taşıyor; neler yitirdi, yitirdikleriyle neler üredi, neler yeşerdi, bilincini güzel hissediyor Güzel gülümsüyor. Oğluna ve kızına sarılarak umutla bakıyor geleceğe. Okuldaki başarıları, parlak notlarını anlatıyor gözleri parlayarak. Salonda yakın dostlar, Ali Sirmen, Kerim Afşar, Uğur Alacakaptan, Gencay Şay- lan.Uğur ile konuşur gibi, bir espri ya da öyküsunü din- ler gibi gülümsüyorlar. Evdeki varlığını hiç yitirmemış, kapı açılıp içeri gelecekmiş gibi... Evde, sokakta, baş- kentte, anakentlerde, tüm ülkede Uğur'a yaraşır bir yıl- dönümü sözün kısası. Öldüğüne inanamıyor, daha çok yaşadığım hissediyor insan. Yorgun savaşçılara, umudunu yitirenlere, neme la- zımcılara, olup bitenleri seyretmekle yetinenlere, ödün verenlere, tepkisini belirtmeyenlere de uyarı bu olaylar. Kim ölüyor kim yaşıyor.. kimi zaman yaşarken karanlığa gömülenler var. Tepelerde oturmasına karşın bellekler- den silinenler, bir ses, bir iz bırakmadan göçüp gidenler, parlak törenlere karşın sönüp kaybolanlar. Dahası ya- şarken ölenler, alanlarda, kürsülerde soluğunu tüketen- ler, inandırıcı sözler edemeden sözcüklerle danseden- ler... Uğur Mumcu kurtlarla dans eden bir yazar bence. Kurtlara karşın sözünü esirgemeyen, gerçeği yazmak- tan geri kalmayan, halkının çıkarlarını savunan, ödün vermeyen bir aydın, bir savaşçı. Uzun bir yürüyüşün yol- cusu, bir öncü. öncüler ölür, öldürülür, ama savaşlar sürer değil mi? Yıldönümünde düzenlenen törenler, sevgi, saygı göste- rileri de kanıtlıyor bu gerçeği. Bu gerçeği yaşamak mutlu bir olay kuşkusuz. Karanlı- ğı delen, umudu yeşerten bir olay. Ama daha mutlu bir olay var bence. Bu olayı güzel yorumlamak ve gereğini yapmak. Bir gerçek karşısında davranışını saptamak da bir görev değil mi? Kişi ya ot gibi yaşar ya insan gibi. Belki bir Mumcu ola- maz, ışığıyla karanlığı delemez, ama delmek için çaba gösterebilir, o ışık selinde yerini alabilir. Aydınlık sabah- lara uyanmanın başka yolu yok. Önce özumüzün karan- lığını delelim Oyun oynamadan, ödün vermeden. kimli- ğimizi saptayalım bir. Yerimiz neresi kımin yanındayız, kimin karşısında. Soruları yanıtlayalım, özümüzü aydın- latalım, sonra bir damla katalım ışık seline. Yitik dostlara da içten bir selam. BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Fırtınalı havalarda rüzgânn yelkenler üze- rindeki basınanı azalt- mak için yelken yüzeyle- rini küçültme işlemi. 2/ İpliklerin boyanmak is- tenmeyen bÖlümlerinin ağaç İcabuklan, yaprak- lar ya da balmumuyla sanlarak boyaya batınl- ması yoluyia uygulanan bir tür boyama tekniği... Kısa bacaklı bir köpek cinsi. 3/ Afrika'da bir ül- ke... Tann. 4/ Yankı... Türkçe'de adın durum eklerinden biri. 5/ Es- ki dilde ayak izi... Büyük sopa. 6/ Eylemleri olumsuz yapmakta kul- lanılan ek... Uskumrugillerden bir balık. 7/ Yosunlann kökü andıran tutunma organı... Metal parlaklıği verilmiş deri. 8/ Başansızlık. 9/ Yaratıasının adı bilinmeyen ya- pıt... Uzakbk işareti. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Pa- çavra tabanlı ve örme konçlu ayakkabı. 2/ Eli açık. cömert, yiğit... Diş köklerini kaplayan sert madde. 3/ Yeniçerilere verilen ilk üç aylığın adı... Yankı. 4/ Süt ve yoğurt çalkalamaya yarar küçük yayık... Oynak kemik- lerin arasındaki açılan genişletme>e yarayan kaslann genel adı. 5/ Zarara uğrama tehlikesi... Bir soru eki. 6/ Evrensel alıci olan kan grubu... Bir düşünce biçiminin yazıb ya da sözlü anlatımı. 7/ Bir meyve... Bir işi yerine getirmek için verilen söz. 8/ Yalın. gösterişsiz... 9/ Zeki ve becerikli olmadığı halde kendini öyle sa- nan. İLAN T.C. BAKIRKÖY 2. SÛLH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993 271 Mahkememize açılan vasi tayini davası sebebiyle. İst. Eminönü, Eminsinan Mah. C: 008 12. S: 28, K: 1276'da nüfusa kayıth Samoel ve Kayani'den olma 1942 doğumlu Karabet Apel'e, Jst. Bakırköy, Yenimahalle, C: 065,07. H: 856, K: 2'de nüfusa kayıtlı ve Bakırköy. Cevızlik Mah. Muhtar Halit Kıran Sk. No: 16'da ika- met eden ablası 1933 doğumlu Maryam Tozcu'nun vasi olarak tayi- nine mahkememizce verilen 993(271-857 sayılı ve 8.11.1993 tarihli karar ile karar verilmişür. ttirazı olanlann dosyamıza müracaatlanna, aksi takdirde kesinle- şeceği hususu ılan olunur. 8.11.1993 Basın 1007
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear