Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21EYLÜL1993SAU CUMHURİYET SAYFA
DUNYADAN
Haitinezamanterörsüz yaşayacak?
J
ean-Claude Duvalier'nin dik-
tatörlüğü zamanında muha-
liflerin öldürülünceye kadar
işkence gördüğü Fort-Dimac-
he hapıshanesınden bırkaç yuz met-
re ötede. iki ceset yolun ûzerinde
kan gölü içinde yüzüyor. Yakınlar-
daki La Saline gecekondu semti san-
kinleri uyaruyor. Yoldan geçenler
gece yansı öldürülen bu iki genci
tanımaya çalışıyor. Belki de bir
yakınlan ya da arkadaşlan. Sürgün-
deki Cumhurbaşkanı Jean-Bert-
rand Aristide'in ismını soylemek ya
da resmınin bulunduğu bir afişi ya-
pıştırmak ölümle sonuçlanabiliyor.
Demokrasıye dönüş ıçin 3 tem-
muzda imzalanan Nevv York Ant-
laşması'ndan sonra Amerikan Dev-
leüeri Örgütü'nün ve Birleşmiş Mil-
letier'in Gözlem Heyeti bugüne ka-
dar yüz kadar infazla karşılaştı. Ha-
ilililer bu infazlan gerçekteştirenlere
"bağblar" diyor. Bu katiller, askeri
polis tarafından genellikle yoksullar
arasından toplanıyor. Tabanca ve
cop taşıyan bu kişiler gerçekleştir-
diklen şiddet eylemlenyle yeni baş-
bakan Robert Marval'ın hükümeti-
nin çalışmasını engelliyor.
Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı
Marie-MicheUe Rey'in Ulusal Sa-
ray'ın yakınındaki bürolan iki kez
saldınya uğradı. Saldırganlar içeri-
dekilere saatler boyu korkulu anlar
yaşattı. Dağıtüklan bildirilerde dar-
be savunuculannı Aristide yanlı-
lanna karşı harekete geçmeye
çağıdı. Amaçlan Aristide'in sürgün-
den dönüş tarihi olan 30 ekime ka-
dar Haiti'de "lavalas" (Aristide
yanlısı militan) bırakmamak. Bu
bildirileri yazan kişiler için, demok-
rasi yasa ve Uzi marka makinah ta-
bancalar anlamına geüyor.
IOrdu hükümete
karşı itaatsiz
Yeni hükümctın gelmesiyle umut
ışıklan belirmişti. Malval hükümeti-
nin göreve başlamasıyla uluslarara-
sı ambargolar kalktı. Ama bu umut
ışıklan çabucak söndü, yerlerini ka-
ramsarliğın karanhğına bıraktı. Hü-
kûmetin göreve başlayacağı gün
yapılan törenler şırasında olaylar
çıktı. Birçok Aristide yanlısı Ulusal
Saray'ın önünde coplarla dövüldü.
Sarayın içindeyse askeri hiyerarşi
kızgınlığıyla kendini gösterdi. Kur-
maylar tören sırasında yeni bakan-
lan selamlamadan salondan dışan
çıkü.
DuvalieryanHan sürgündeki
Cumhurbaşkanı Aristide'in
ülkeye dönmesini isteyenlere
yaşam hakkı tanımıyor.
SopaJarla dövülüp serbest
bırakılanlar kendilerini şanslı
sayıyor. Saint-Marc'ta
duvariara Aristide'in
portrelerini asarken
yakalanan altı genç
öldürüldükten sonra
parçalanarak köpeklere
atıldı.
Jean-Claude Dmalier Jean-Bertrand Aristide
Bu kızgınlık kısa sürede itaatsizli-
ğe dönüştü. Bunun en somut örneği
de Malval'ın ordunun başındaki
General Raoul Cedras'tan ve polis
örgütünün başındaki Albay Michel
Francoisdan bakanlann güvenlık-
lerinin sağlanmasını istemesiyle or-
taya çıktı.
Bu olaydan üç gün sonra asker-
lerle "bağUlar"ın suç ortaklığı açık-
ça görüldü. "Bağlılar" Port-au-
Prince Belediyesi'ne saldırdı. Bu sı-
rada içeride bulunan başbakan.
Evans Paul'e görevini iade ediyor-
du. Bakanlar Kurulu üyeleri. saldır-
ganlann elinden zor kurtuldu. Sal-
dın sırasında Evans Paul sempatiza-
ru beş kişi yaşamıru kaybetti. Tüm
bu olaylar polısın gözü önünde ya-
şandı.
Terör tüm hıayla devam etti. 11
eylülde Aristide'in geri gelmesi ıçin
destek veren zengın tüccar Antoine
Izmery öldürüldü. Katiller hıç çe-
kinmeden bir ayinin ortasında. ya-
bancı gazetecilerin ve uluslararası
gözlemcilerin gözü önünde onu öl-
dürdü. Üniformalı pohsler yine ha-
reketsiz kaldı. Kimsenin güvenhği
kalmadı. Uluslararası sivil gözlem-
ciler de ölüm tehlikesiyle karşı karşı-
ya. Darbecilenn yandaşlan. milli-
yetçilık adına ülkedekı "beyazlar"ın
gitmesini isüyor. İstenmeyen yaban-
cılar arasında Birleşmiş Milletler
arabulucusu Dante Caputo'da bulu-
nuyor. Ama yabancı mödahekyi
protesto etmek içın Haıtı bayrağı ta-
şıyan arabalann sayısı çok az.
IAfîş asanlar
köpeklere yem oldu
Port-au-Prince'e yüz kilometre
uzaklıktaki yirmi beş bin nüfuslu
Saint-Marc kentinde saat yediden
sonra yollar bomboş. Kımse dışan-
ya çıkmıyor. Bu kentte bulunan iki
yüz kadar "bağlı" çevreye dehşet sa-
çıyor. Saint-Marc'ın biraz ilerisin-
deki Gonaives'de yabancı ziyaretçı-
ler ihtiyatla karşılanı>or. Çünkü be-
yazlann yanında görünmek ciddi
sorunlann çıkmasına vol açabilir.
En şanslı olankr sopalarla dövü-
lüp bırakılanlar. Saint-Marc'ta du-
variara Aristide'in portrelerini asar-
ken yakalanan altı genç ise öldürül-
dükten sonra parçalanarak köpek-
lere atılmış.
NVashington'da sürgünde bulu-
nan Aristide, Genera! Cedras'ı ve
Albay François'yı yeni terör dalga-
sının sorumlulan olarak suçluyor ve
bunu Haiti'de demokrasinm yerleş-
mesine karşı yapılacak ikmci bir
darbe olarak nitelendiriyor. Gene-
ral Cedras'ın imzaladığı anüaşmaya
uvacağını uman birçok dıplomat
bugün sılahlı gruplann askerlerle
suç ortaklığı yaptığını gözlemekten
başka birşey yapamıyor.
ÂBD Büyükelçısi, Anstide tara-
fından seçilen 50 Haıtilinin ABD'de
eğitildığini açıkladı. Görevleri cum-
hurbaşkanını korumak olacak. An-
cak Birleşmiş Milletler üniforması
alünda Haiti'ye gönderilecek 500
askerin ve 567 poüsin olaylara mü-
dahale etme yetkilen olmayacak.
Görevleri, Haiti polislerinin eğitil-
mesı ve profesyonelleştınlmesi, yol-
lann köprüierin onanmı, halkın aşı-
lanmasıyla sınırlı kalacak.
Maval'ın sürgündeki kişilerin ül-
kelerine geri dönmesiyle ilgili kara-
nnın sınırlama getirmemesi endişe
yarattı. Çünkü bu karar sayesinde
bugün Fransa'da sürgünde bulunan
Jean-Claude Duvalier de ülkesine
dönebiliyor.
Ama bu geri dönüş ülke içinde
büyük kanşıkhklara neden olabilir.
Bu arada yaklaşık iki buçuk aydır
30 ekimi bekleyen halk oldukça en-
dişeli Çoğunluğunu Aristide yanlı-
lanrun oluşturduğu bu kesim, Aris-
tide'in geri dönmesini uzun bir ka-
busun sonu olarak nitelendiriyor.
Ama yetkililer ve halk bu tarihe ka-
dar çıkması beklenen büyük bir
ayaklanmadan çekiniyor.
Jean-Micbei Caroit
Eşcinseller
çocuk sahibi
olmalı mı?
H
aber Merkezi - ABD'de eş-
cinsel çiftler "aile değerle-
rira" keşfederken, bu çi-
ftlenn çocuk büyütmelerine ilişkin
taruşmalar gjderek büyüyor.
Muhafazakar çevreler, eşcinsel
ya da lezbiyen çiftlerin çocuk bü-
yütmelerine şiddetle tepkı gösterir-
ken, bazı lıberal kesimler karşıtgö-
rüşü savunuyor.
Geleneksel tutuculuğuyla bili-
nen Virgınia eyaletinde kısa bir
süre önce sonuçlanan davada,
mahkeme, April VVade adlı sevgih-
siyle yaşayan lezbı>en Sharon Bot-
toms'ın iki yaşındakı çocuğuna ba-
kamayacağına karar verdi. Muha-
fazakarlar mahkeme karanru coş-
kuyla karşıladı.
I Eşcinsellerin
I çocuklan kim?
Uzmanlar, ülkegenelindeki
a
eş-
cinsd aik" sayısının milyonlara
ulaştığını kaydediyor. California
ve Nevv Yorİc gibi liberal eğilimli
eyaletlerde ıse, eşcinsel çiftler co-
cuklannın bakımıru üsüenebıli-
yor.
Eşcinsellerin çocuklan genellik-
le daha önceki evliliklerinin ya da
ilişkilerinin sonucu doğan çocuk-
lar. Ancak, baa eşcinsel çiftler, ev-
latlık edinmeyi de isüyorîar.
Lezbiyenlerde, anne olmak iste-
yen kişi "sum döUenme" yoluyla
çocuk sahibi olabiliyor. Lezbiyen-
ler genellikle "güven duyduklan"
bir erkek arkadaşlannın spermi ile
suni döllenme yoluna gidiyor.
Erkek eşcinseller ıçin "iş" biraz
daha karmaşık. Suni döllenmeyı
kabul edip doğum yapacak bir ba-
yan bulmanın zorluğunun yanı
sıra olay, hukuki açıdan da karga-
şaya yol açabiliyor.
IEşcinsel ailelerin
çocuklan sorunlu
Başlangıçta para için suni döl-
lenmeyı kabullenen kadınlar, ileri-
de çocuklanna sahip olmak için
dava açabiliyor. Erkek eşcinseller,
yalnızca Florida ve Nevv Hamps-
hire eyaletlerinde evlatlık edinebi-
liyor. Toplumbilimciler tarafın-
dan yapılan araştırmalar, eşcinsel-
lerin çocuklannın da, cinsel terah-
lerinı anne ya da babalan gibi ya-
pacaklanna ilişkin bir tezi doğru-
lamıyor. Ancak, bilim adamlan ve
araştırmacılar, "eşcinsel aik düze-
ra" içinde büyüyen çocuklann,
kimlik arayışı ve sosyal ilişkilerin-
de "çok ciddi sıkıntilar" yaşadı-
klannı vurguluyor.
Silikon yerine
şekerli su
vejelatin
H
aber Merkezi - Kadınlarda
göğüslen bü>oitmek ıçin kul-
lanıkn süıkon protezterin ye-
rini şekerh su ve jelaonden oluşan
protezler ahyor.
Frankfurt'ta Dr. Atanet D Sgai'-
ninyapüğıameliyaüa göğüslenne'^e-
iterii protozfcr" yerieşbrilen hasta-
lann, yeni göğüskrinden çok mem-
nun oİdukJan ve süıkondaki olumsuz
etkilenn ortaya çıkmadığı belirtildi.
Süikonlann üp dünyaanda uzun
zamandır tarüşıJdığına dikkat çeken
U2manlar, silikon yastıklann zaman-
la sertleştiklenni ve patlayarak doku-
lara akrjğmı kaydederek, bu duru-
mun kadınlarda ağn ve olumsuz et-
küere yol actığını anımsattı.
Buna karşüık, şekerli protezlenn
her zaman yumuşak kaldığı ve pat-
layıp dokulara azma olasıhğının ol-
madıgı vurgulandı.
En son teknolojiyle inşa edikaiş olanThanikin 1912 yıimda New York'tan Southampton'a yola çıkarken batacağı kimsenin aklına gelmiyordu. Ancak gemi 2 saat 40dakikada sulara gömüldü.
Titanic dayanıksız çelikten battı
Sljf ^fUi JJork eimcö
G
emi uzmanlannın son değer-
lendirmelenne göre, Titanic
fadasında onca insanın öl-
mesi, buzdağından daha çok. gemi-
nin çelik aksammın kalitesizliğinden
kaynaklanıyor.
Enkazdan alınan örnekler, düşük
kaiiteli çeliğin, geminin daha tuziı
yanlmasına ve batmasına neden ol-
duğunu gösteriyor. Kaiiteli çelik
kuüanılmış olsaydı gemi bir süre da-
ha su üstünde kalabilecek. yardım
gemıleri ulaşması ıçin daha fazla za-
man olacak, böylece pek çok yaşam
kurtanlabilecekti.
1912yıhnda, Nevv York'tan Sout-
hampton'a doğnı yola çıkan Tita-
nic. daha bu ilk yolculuğunda. Ku-
zey Atlantik'te bir buzdağına
çarpmıştı. Gemi, 2 saat 40 dakikada
sulara gömüldü. Kaza, 1500 kişinin
ölümüyle sonuçlandı.
Çalışma, enkazdan toplanan
ipuçlanna ve Titanic'le benzer yapı-
lara sahip olan Olympic ile Britan-
nic'in başına gelen kazalarla yapılan
karşılaştırmalara dayanıyor.
Çalışmaya göre, geminin bu ka-
dar hızlı batmasınm en büyük nede-
ni, soğuğa karşı oldukça dayanıksız
olan düşük kaiiteli çeliğin kullanıl-
ması.
Titanic'in buzlarla kaplı Atlas
Okyanusu'ndaki yolculuğu sırasın-
da, gemi teknesinın sıcaklığı 31 fah-
renheit dereceye düşmüştü.
Çalışmayı yürüten ekıbın başkanı
yVilliarn H. Ğarzke, "Sonın, buzda-
ğının sağlamlığından çok, çelik lev-
halarm da> anıksızlığından kaynak-
lanıyor'1
diyor.
Garzke'nin dört uzmanla birlikte
yürüttüğü çalışma şu cümlelerle so-
na eriyor: "Titanic'in gerçek rrajedi-
si. daha kaiiteli bir çeliğin kullanıl-
mamış olmasından kavnaklanıvor.
Daha bi yapım teknikİeri \e daha
kaiiteli celik. geminin kavbını önle-
yebilir, en azından daha fazla savıda
Alman erkeği biriktirdiği her kuruşla zevkin doruğuna ulaşıyor
Haber Merkezi - Almanya'da her iki
evlilikten biri kocanın cimriliği
nedeniyle boşanmayla sonuçlanıyor.
Alman kocalar, akla getmeven
yöntemkrle masraflan kısmaya
çalışırken eşlerini çüeden çıkanyor
>e kendilerini boşanma > argKinın
önünde buluyor.
Almanva'da ya> ımlanan Bild
gazetesinin iinlü boşanma
avukatlarından Hermann
Messmer'in açıklamasına dayalı
habennde, kadınlan yıldıran
cimrilik örnekleri şöyle sıralanıyor:
Evde kalan eşinin üşüyeceğıni bile
bile işe giderken evdeki kaloriferi
kapatmak. eşinin kredi kartını
blokeettırmek, eşinin sporklübüne
üyelığini gizlice iptaJ ettırmek.
lokantada kendısine pahalı \ cmek
seçerken eşine en ucuzunu sıpariş
edıp hesabı da yıne eşınc ödetmek.
en küçük harcamalann bile hesabını
sormak.
Alman kocalann cimnhğı
konusundaki listenin ashnda çok
uzun olduğu kaydedilen yazıda,
eşlerin kocalarmın cimriliğini
affetmedikleri ve mahkemeye
gittikleri belirtilirken, kocalarının
bir kereye mahsus ihanetleri bile
affedebilen kadmlann cimrilik
konusunda katı davrandıklan öne
sürüldü.
Cimriliğin bir hastalık olduğunu
ileri süren Messmer, ancak
psikolojik bir tedavının başanlı
olabileceğinı belirtiyor.
Psikolog Oaus-Peter
Müller-Thurau ıse "Cimri erkekler
her şeyin fiyatını bilir. ancak değerini
biimez. Her kunışun hesabını tutar.
gereksiz harcanan paranın ardından
yas tutarken, biriktirdikleri her
kuruşla zet kin doruğuna ulaşırlar"
diyor.
yolcu ve tayfannı kurtanhnasuu sağ-
layabUirdi."
ITitanic'in batacağı
akla gelmiyordu
Titanic'in batması 20. yüzyüın en
büyük facıalanndan biri olarak de-
ğerlendiriliyor. En son teknolojiyle
inşa edibniş olan bu son derece lüks
yolcu gemisinin, batması olasılığı
akla bile getirilmıyordu. Kuzey İr-
landa'da Harland&VVolff tarafın-
dan yapılan geminin kaptanı, 60
yaşmdaki Edward Smith'tı. Smith.
dünyanın en fazla aylık alan kapta-
nıydı. Geminin batmasından son-
raysa, Smith'in becerileri sorgulan-
maya başlandı.
Titanic niye battı sorusu. bilima-
damlannı yıllarca uğraştırdı. Gemi-
nin enkazı ilk kez I985'te, Dr. Ro-
bert D. Ballard tarafından bulundu.
Dr. Ballard. geminin resimlerini
çekmiş. gemide 1987, 1991 ve 1993
yıbnda yapılan incelemelerde ise ba-
zı örnekler alınmıştı. Buzdağına
çarptığında gemide kocaman bir
yanğın açıldığı şeklindeki varsayı-
mlann aksine, Ballard ve arkadaş-
lan. böyle bir yanga rastlayamamış,
bu da geminin batmasıyla ilgili giz-
leri daha da derinleştirmişti. Gemi.
hiç kuşkusuz çarpma anında. ikiye
yanldı. Ancak son yapılan incele-
melere göre, çarpışmadan sonra or-
taya çıkan daha pek çok yank, ge-
minin batmasında önemli bir rol oy-
nadı. WiUiamJ.Broad
Hindistan
Hinduların
abahsı
Müslüınaıı
azınlık
H
indistan'da Müslüman
azınlığa karşı başlatılan
şiddet hareketleri orta sınıf
Hintlileri kaygılandınyor. Hindu
ve Müslümanlann bir arada banş
içinde yaşadıklan dönem tarihe
kanşıyor.
Hindular, Müslümanlara karşı
besledikleri düşmanca duygular-
dan bağımsız olarak bir kimlik
arayışı içinde: Kim olduklanru, ne-
reye gıttiklerini, sonunda nereye
varacaklannı sorgulayıp duruyor-
lar. >
Hindistan'ın polıtik yapısı son
dört yıl içinde büyük bir değişim
geçirdi. Hindistan'ı bağımşızlığa
kavuşturan Kongre Partisi, gjderek
artan yolsuzluk ıddialan ve partı içi
yozlaşma nedeniyle dağılmak üze-
re. Kongre Partisi'nden boşalan
yere yerleşen Bharatıya Janata
Partisi (BJP) Hinduizmin yeniden
doğuşu ve Hindu millıyetçiliğinin
güçlenmesi için çalışıyor. Bugüne
dek toplum içinde varlığını sessizce
sürdüren Hindu milliyetçiler, ilk
kez bır parti tarafından temsil edili-
yor. Birkaç yıl önce parlamentoda
iki sandalye ile temsil edilen parti,
bugün Kongre Partisi'nin karşısı-
na güçlü bir muhalefet partisi ola-
rak dikiliyor. En yakın zamanda
ıktidara geçeceğine mutlak gözüyle
bakılıyor.
Son yapılan bir kamuoyu yokla-
masına göre BJP ile Kongre Partisi
arasındaki fark 32 sandalyeye düş-
müş durumda. Gerçekte ise iki par-
ti arasındaki sandalye farkı 130.
Siyasi gözlemciler BJP'nin güç-
lenmesini, yalnızca Kongre Parti-
si'nin zayıflamasına bağlamıyor.
BJP'nin, Hindulan Müslümanlara
karşı kışkırtarak amacına ukştığı
iddia ediliyor.
ISinek küçûktür,
ama mide bulandınr
Yeni Delhi'nin gecekondu ma-
hallesinde bir televızyon dükkanı
işleten Dhirendra Kumar Bhatia,
Hindu olduğunu vurgulayarak
Hindistan'dakı dığer Hindulann
durumunu şöyle özetlıyor:
"Hindu olduğumuzu açıklamak-
tan utanç duymamahyız. Bugüne
dek bu konuda kendimize güvendiği-
mizi söyleyemem. Hindistan'da
Hindular çoğunlukta, ancak ken-
dilerine tarunan haklar çok kısıtlı.
Kongre Partisi Müslümanlara daha
yakın." Bhaüa, Hındistan'daki 105
milyon Müslümanın, 700 milyon
Hindu karşısında bir güç oluştur-
madıklan halde ülkedeki sorun-
lann pek çoğunun Müslümanlann
başmın altından çıktığını ileri süre-
rek sözlenne şöyle sürdürüyor:
"Evet azınlıktalar. Ancak azuıuk
ohnalan ortalığı bulandırmalanna
engel değil. Sinek küciikrür, ama
mide bulandırır. Bence önce Hintli,
sonra Müshîman okhıklannı hatır-
faunalan gerek."
BJP, iktidara gelirlerse yürütece-
ği poütika hakkmda aynntılı bilgi
vermiyor. Ancak ikili görüşmeler-
de ve basm toplantılannda bazı gö-
rüşleri açıklık kazanmış durumda.
Parti, her fırsatta nükleer silahlara
sahip olduklanru hatırlatarak ulus-
lararası alanda ne denli güçlü ol-
duklannı vurgulamak istıyor. Tü-
ketım mallan üretimine yönelik ya-
bancı sermaye girişine kesinlikle
karşı çıkıyor. Yabancı sermayenin
yalnızca yüksek teknoloji gerekti-
ren alanıarda kullanılmasına sıcak
bakıyor.
NovYorkTımes