Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL1993 PAZARTESİ
8 DUNYADA GEÇEN HAFTA
Avustralya kraliçeyiarbkîstemiyor
EDİPEMİLÖYMEN
LONDRA- Avustralya Başbakanı
Paul Keating, 2001 yıhndan itibaren
arlık Kraliçe Elizabeth'i devlet
başkam olarak görmek îstemiyor.
Bunu hem İngiltere Başbakanı'na
hem de Kraliçe'ye bizzat söyledi. Hem
de Kraliçe'nin şatosunda, hafta
sonunda misafırken.
Avustralya'nın Devlet Başkanı hala
Krahçe Elizabeth. Kendisini. atadığı
bir genel vali temsil edivor. Başbakan
John Major ise "Sorun, hüküroetiınizi
değiL, Kraliçe ile Avustralya'yı
ilgikndirir"" diyerek işe kanşmadı.
Başbakan Keating, halkının görüşünü
yansıtıvor. Avustralya'nın İngıliz
kültür ve geleneği ile ilişkisi azaldıkça
halkta ortaya çıkan yabancılaşma
duygusunun bir sonucu bu. Büyük
Okyanus bölgesindeki ülkelerle ilişkisi
daha yoğunlaşan Avustralya'da artık
akla gelen ilk ülke İngiltere değjl.
Japonya. Yöre ülkeleriy le ekonomik
ve tican ilişkisi daha da yoğunlaşan
Avustralya için İngiltere, artık tarihte
kalrruş ve aşılması gereken bir ilişki
anlammda. İngıltere. 1997'deHong
Kong'dan da çekilecek. Böylece,
ingiltere
Uzakdoğu'daki en önemli ve tarihi
kalesini Çin'e bırakacak. Avustralya,
bu sırada yöredeki bu büyük
değişimden yararlanmak istiyor.
Avustralya'nın İngiltere'nin
denetiminden çıkmak istemeşi
1970'lerde başlayan milliyetçi
eğilimlerin sonucu. 1974yılında.
İngiliz milli marşından vazgeçilmışti.
Ancak Avustralya'nın yönetım biçimi
değjşmemiş ve 1949'da Kanada.
Güney Afrika ve Yeni Zelanda ile
bırlikte "dört büyük dominytHTdan
biri olarak katıldığı İngıliz Uluslar
Topluluğu'ndaki üyeliği sürmüştü.
İspanyol ve Hollandalı
maceraperestler, Avustralya'ya ilk
ayak basanlardı. Ama İngiltere,
hepsini sollayıp geçti ve kolonı kurma
girişimlerini 1780'lerdebaşlattı.
îngiltere'deki azılı tutuklulann
sürüldüğü. ımparatorluğun uzak bir
köşesi olarak görülen Avustralya,
yerlilerle İngıliz kuvvetlen arasındaki
caüşrnalarla yavaş yavaş İngiliz
yönetimine geçti. 1830'lardan itibaren
Avustralya, mahkumlann sürgün >eri
olmaktan çok, imparatorluğun
önemli hammadde kaynaklanndan
birihalinegeldi. 1868'de
Avustralya]ya lutuklu yollanmaktan
vazgeçildi. İki yıl sonra sınırlı bir
demokratikleşme sağlandı ve 1890'da
ilk parlamento kuruldu. 190I'de
bağımsızoldu. Birinci Dünya
Savaşı'na Avustralya 300 bini aşkın
askerle katıldı. Bunlann onbinlercesi
Çanakkale'deki başansızçıkarmada
öldü. Yine onbinlercesi İkinci Dünya
Savaşı sırasında Uzakdoğu'da
imparatorluğu savundu. Ama
A\ ustralya artık yeter diyor.
Sosyal
demokratlar
birlikiçinde
GÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM-Sosyal
demokratlann en büyük yasa
organı olan kongre, geçen hafta
içinde yapıldı ve Ingvar
Cartsson, yeniden başkan
secildi. Partinin ikınci güçlü adı
Mona Sahlin de önceki genel
sekreterin istıfasından sonra
atandığı genel sekreterliğe. bu
kez oy birliğiyle seçilmiş oldu.
Merkez yöneüm kurulunun
dört üyesi yeniden seçilirken
beşınci sandalyeye, gençlik
kollannın eski başkanı Anna
Lindh getirildi. Kongrede daha
önceden AT konusunda bir
karara gidilmeyeceğı
açıklanmış olduğu halde bu
konu, konuşmacılann en çok
rağbetetüği konuydu. Ingvar
Carlsson, parti yönetiminin
çizgısi olarak AT'yle karşıbklı
görüşmelerin
tamamlanmasından sonra
yeniden toplanarak AT'ye evet
mi, hayır mı deneceğine İcarar
verilmesi görüşünü dıle getirdi.
Yapılan oylama sonucu. 306
delege bu görüşü onayladı.
yalnızca 25'i karara karşı çıktı.
Carlsson'un en geç
1995'te yapılacak
referandumdan önce partinin
lideri olarak yerinin güçlendıği.
bu konuda kongreye kendi
görüşünü kabul ettirmesiyle
yeniden kanıtlanmış oldu.
Ingvar Carlsson şöyle konuştu:
Şimdi, vatandaşlann ve
ücretlerin Avrupası'ru
oluşturmaya çalışacağız. Halk
oylamasının yanıtlayacağı soru
şudur. AT üyeliği bize
kendimizin. Avrupa'nın ve
dünyanın geleceğini
şekillendirmek için daha geniş
olanaklar sağlayacak mı°
Sosyal demokratlann
kongresinde, tarihsel bir adım
aüldı ve bir yıl sonra yapılacak
genel secimlere katılacak her iki
adaydan birinin kadın
isvec
olmasına karar verildi. Merkez
yönetim kurulundaki beş
üyeden üçünün kadın olması,
oldukça açık bir ipucu
oluşturuyor. Kongre üyelerinin
tartıştığı ve görüş ayrıhğında
olduğu konu, mülteci
politikasının sertleştirilmesi
yönünde parti y önetiminin
aldığı karardı. En büyük
eleştiri. kadın kollan başkanı
Margareta \Vhinbergden
geldı. Whınberg, bu karann
yalnızca bencilliğı
yasallaştırmayı amaçladığıru
söyledi. Sosyal demokrat
öğrenci kolu başkanı Monica
Löwström partisini. geleneksel
uluslararası dayanışma
ılkesinden sapmakla suçladı.
t İ İ m h î r î l i * l l a n M f i l l İ h V Bugünlerde biracdar Almanya'nın Münih kentine
y IIUII IfU d t ü d i 1, 1T11X11111 C ^ ^ ^ N a s ı l
^ « a , , ^ i k i h a f t a
boyunca su
gibi bira akacak Münih'te. Geleneksel ekim bayramı çerçevesinde dünyanın dört bir yanından gelecek yaklaşık 6 milyon biracı için 7
milyon Utre bira lahsis ediMi.' (Fotoğraf. REUTER)
Üç günlükyağımırlıayatı felçetti
FERRUHYILMAZ
KOPENHAG - Danimarka'da gecen
hafta Filistin-İsrail anlaşmasıyla ilgili
haber ve yorumlann gölgesinde geçti.
Gazetelerin geri kalan sütunlan bir
haftadır kısa aralıklarla sürekli yağan
yağışlann açtığı zararlara ve yine tabii
ki Danimarka'daki yabancılarla ilgili
taıtışmalara aynldı. Geçen hafta üç gün
boyunca hiç durmadan yağan \ ağmur,
normal olarak yağışa ılişkin
Danımarka'da hayaün akışını büyük
ölçüde etkiledi. Sadece ev lerin bodrum
katlan değil, otoyollar bile sular altında
kahrken, yağışlar birçok yerde trafıği
felce uğrattı, evlerin cephelerinde
hasara yol açtı ve telefon sistemınWer
yer çökertti. Kopenhag'daki en buyük
hastanelerden olan Hvidovre hastanesi
bile telefonsuz kalınca, acilen telsiz
telefonlan devreye sokmak zorunda
kaldı. Kopenhag ve çevresinde toplam
3500 telefon, yagışlann yarattığı
tahribat yüzünden işlemiyor.
Yabancılara gelince. Yabancılar
yasasının sertleştirilmesi yönündeki
tartışmalan başlatan Sosyal Demokrat
Parti, kendısinden biraz daha sert
önerilerde bulunan muhafazakar
partiye sert tepki gösterdi. Bazı sosyal
demokrat belediye başkanlan bile
Türkiyeli göcmenlerin Türkiye'den
evlenerek eşlerini yanlanna
getirmelerinin yasaklanmasını önerirken,
parti lideri Poul Nyrup Rasmussen, bu
yönde biryasa tasansı hazırlayarak
önceki hafta açıklanan muhafazakar
partinin önerilerini insan haklanna
aykın buldu ve muhafazakarlan
yabancılara karşı olmakla suçladı.
Rasmussen. Türkiyeli göçmenleri
kastederek belli bir grup yabana için
özel yasa çıkanlamayacağını sözlerine
ekledi. Sosyal demokratlara yakm Det
Fri Aktuelt gazetesine göre kongrede
yabanalarla ilgili yasalann
sertleşürilmesini ve özellikle
Danimarkayabancılann evlenerek eşlerini
yanlanna getırebilmelerinin
zorlaşUnlmasını tartışan sosyal
demokratlar yabancılann eşlerini
yanlanna getirebilmek için eşlenne
bakacaklan yolunda bir belge
ımzalamalannı önerecekler. Ancak
böy le bir öneri birçok özel durumda
özel ızni mümkün kıldığı için. önerinin
pratikte fazla bir etkisi olmayacak.
Hükümet ortağı merkez demokratlar
bu nedenle yabancılar yasasının
yeniden sertleştırilmesinin anlamsız ve
gereksiz olduğunu savunuyorlar.
Buna karşılık Eğitim Bakanı. Ole Vig
Jensen, evlenerek Danimarka'ya gelen
yabancılan Danimarkaca öğrenmeye
zorlayacak bir yasa tasansı hazırlığı
içinde olduğunu açıkladı.
Geçen haftanın başka bir gelişmesi de
televizyon ikinci kanalında
Danimarka'daki N'azilerle ilgili
yayımlanan programdan sonra. "Det
Nationale" partisi lideri Albert Larsen
hakkında iki yıl önce Kopenhag"takı bır
bombalı suikast nedeniyle soruşturma
açılması oldu. Olayda çalışmalannı
ırkçılığa karşı mücadele konusunda
yoğunlaştıran "Entemasyona]
Sosyalistler" adlı grubun bürosuna
gönderilen bombalı pakeun paüaması
sonucu lokalde bulunan bir genç
ölmüştü. Televizyonda yayımlanan ve
Det Naüonale Partisi lideri Albert
Larsen'le yapılan konuşmalann gizli
teyp kayıüan, Larsen'in bombab
suikasttan haberlı olduğunu
göstermişti. Larsen suikast hakkında,
"Domuzun idamı gerçekleşti" şeklinde
konuşmuştu. Polisşımdi. Nazı
gruplanyla yakın ılışkiler kurarak bu
gruplarla yaptığı konuşma ve
görüşmeleri teybe ve videoya kaydeden
Freda Farmand Rasmussen'in
arşivindeki bantlara el koyarak gözden
geçirmeye başladı.
AMLARKAMLAR
ECMEL BARUTÇU
Ne Çabuk Umıtduyop»
Konuşmamıza devam ediyorduk eski CHP'li dostum-
la.
- Her gün, dedi, gazetelerdeki haberleri okudukça
insanın maneviyatı bozuluyor. Her taraf kokuşmuşluk ve
yolsuzluk içinde yüzüyor sanki. Her sabah gazeteyi ele
alınca kötü kişilerle teşerrüf ediyoruz. Oysa iyijer o ka-
dar çok ki. Bunlar sessiz kahramanlar. Aslında kötüler,
kamu kurum ve kuruluşlanndaçalışan iyilere de kötülük
ediyor. iş için onların yanına giderken insanın adeta
ayağı sürtüyor. Halbuki içlerinde ne kadar mükemmel
olanları var. Geçenlerde kendi kusurumdan dolayı ge-
cikmiş bir işim için üst üste birkaç gün Kartal Beledi-
yesi'ne gitmem gerekti. Fen işleri Müdür Muavıni Nuran
Keriş işimle meşgul oldu. Odası, devamlı vatandaşlarla
dolu. Herkesın değışik tonlarda ifade ettiği dertlerini dirv
leyip bunlara derman bulmaya nasıl çalıştığına şahit
oldum. Bu kadar dertli karşısında gösterdiği sabrın hay-
ranı olmamak mümkün değil. Sempatik tavrı hiç değiş-
miyor. Genç ve hoş bir hanımefendi. Üstelik mühendis..
Sozünü kestim. Başbakan Tansu ÇiUer için duyduğu
beğeniyi kastederek,
- Beğendiğin hanım memurlara bir yenisi daha katıl-
dı herhalde, dedim.
- Maalesef Başbakan Tansu Çiller'e asıl kendi yan-
daşları güçlük çıkarıyor. Yukardan, aşağıdan her yan-
dan kösteklemeye çalışanlar var. Ama, o bildiği yolda
ilerliyor Bizde iş yapanlara destek değil hep köstek olu-
nur. Halkevleri, Köy Enstitüleri gibi mükemmel kuruluş-
lar hep bu "milli hasletimizin" kurbanı olmuştur. Birinci
Dünya Savaşı'nın mağlubu Almanya, 15 yıl içinde dün-
yanın en güçlü ülkesi haline geldi. İkinci Dünya Savaşı'-
nda da ezilip yerle bir oldu. Ama yine aynı süre içinde
dünyanın en güçlü ekonomik devlerinden biri oldu. Biz
70 yıldır didinip uğraşmamıza rağmen bir türlü kalkına-
mıyorsak bunun elbette bir sebebi olmalı. Oyle değil mi?
Bıraksınlar kadıncağızı iş yapsın.
- Zaten aldırış ettiği yok. Ozelleştirmeyi başlatmanın
sevincini yaşıyor şimdi, dedim.
- Şimdi de, dedi, takmışlar kafayı Murat Karayal-
çın'a. Ona akıl veriyorlar göya. "Aman sen Erdal Inonü
gibi olma. Onun hükümetteki tutumu yüzünden SHP'nin
oy oranı %9'a düştü" diyorlar. Yani, hükümette illa kav-
ga edeceksin ki makbul olasın. Ülkeyi düşünen yok. Var-
sa da yoksa da parti. Erdal inönü'nün öyle güzel sözleri
var ki çok öğretici. "Oyumuz düştü diye eleştiriyorlar.
Düşerse düşsün" diyor. Yani oy kaybediyoruz diye hü-
kümetten ayrılacak ve ülkeyi badireye sürukliyeceksi-
niz. Hangisi daha önemli? Zamanı gelince muhalefete
geçer, tekrar güçlenirsin. Iktidardayız diye ağlamanın
alemi var mı?
- Bu söyledıklerın, dedim, bana müşterek dostumuz
İhsan Sabri Çağlayangilin sözlerini hatırlattı. Bilirsin,
ben Çağlayangil'i çok takdir ederim ve ona büyük saygı
duyarım. AP'den gelen tazyiklere rağmen Dışışleri Ba-
kanlığı'nı "politize" etmemiştir. 1980 öncesinde, ülke-
mizde sağ-sol çatışmalarının iyice tırmandığı terör
döneminde Sofya'da büyükelçi iken eşiyle birlikte oto-
mobil ile Avrupa'ya geziye giderken onları Sofya'da
ağırladık. O sırada Türkiye'deki anarşi ve terör ortamın-
dan iki büyük parti AP ve CHP arasındaki kurulacak "bü-
yük koalisyonla" çıkılabileceğine inanılıyordu. Kendisi-
ne "İki büyük parti olarak neden bir araya gelmiyor
sunuz" diye soruştum. Bana, "Bak Ecmel, Batı Al-
manya'da Hıristiyan Demokratlarla Sosyal Demokratlar
büyük koalisyon kurdular. Sonuç Hıristiyan Demokratla-
nn aleyhine oldu. Biz de böyle bir koalisyona gidersek
AP kaybeder" demişti.
- Halbuki, dedi dostum, büyük koalisyon 1980'den
önceki o dönemde kurulsaydı 12 Eylül ara rejimi olmaz-
dı. Ama, ders almayan o kadar çok ki...
Divan pastanesınden kalktık, vedalaşıp ayrıldık. O
Göztepe'ye doğru yöneldi. Ben Suadiye'y©-
BillClintonyönetiminindış poKtikaçıkmazı
ERGtN YILDIZOĞLU
İkinci Dünya Savaşfndan I989"a kadar ABD dış
politikası ve askeri stratejisi bir Sovyet tehdıdi ve bir
dünya savaşı olasılığına göre şekillendi. Bu. ABD li-
derliğinde ve NATO araalığı ile sağlanan Batı itti-
fakının topyekun savaş ihtiyaçlanna göre oluşturul-
muş bir dış politika ve askeri strateji demekti. Soğuk
savaşm ardından SSCB'nin ve nükleer tehlikenin or-
tadan kalkmasına bağh olarak yeni bir uluslararası
durum doğunca ABD'de de yeni bir dış politika ve
askeri strateji arama ihtiyacı oluştu. Clinton yöneti-
minin dış politikası ve askeri stratejisi bir üçüncü
dünya savaşı olasıhğından uzaklaşarak, gelecekte
çıkması olası bölgesel savaşlara göre şekillenmeye
başladı. Bu, bir genel/global dış politika stratejisi
yokluğu ve dolayısıyla da büyük bir zayıflık olarak
yorumlanıyor.
ABD Devlet Başkaru'nm Ulusal Güvenlik Danı-
şmanı Anthony Lake'e göre "bundan böyle ABD so-
nınlara karşı her birini tek başına ele alarak onun
özelliklerine göre (case by case) tavır alacak." Bu ifa-
deler, gecmişte soğuk savaş boyunca, her sorunu,
SSCB tehlikesi ve üçüncü dünya savaşı olasıhğına
göre oluşmuş bır genel çerçeve içinde ele almak an-
layışı ile taban taban zıt bir yaklaşımın gittikçe daha
fazla öne çıktığını gösteriyor. Bu gelişmenin etkileri-
ni, geçenlerde yayımlanan savunma ihtiyaçlannı
gözden geçıren dokümanda da görmek mümkün.
Doküman, Ointon hükümeü'nin bütçe açığmı azalt-
ma planına uygun olarak ABD savunma harcama-
lannı kısmanın yollannı araştınyor ve öneriler geliş-
tiriyor.
Doküman, soğuk savaşın yerini bölgesel gergın-
liklerin ve Birleşmiş Milletler güçlerinin banş sağla-
ma etkinliklerinin alacağı varsayımından hareket
ediyor. Bu bağlamda doküman. hedefini, ABD güç-
lerinin Körfez Savaşı büyüklüğünde iki savaşı (örne-
ğin Irak ve Kuzey Kore ile) birden kazanabilecek ve
bu sırada da BM banş gücüne bir katkıda bulunabi-
lecek şekilde yeniden düzenlemek olarak tespit edi-
yor. ABD'nin yeni dış politikasının bir dığer bileşeni
de multiliteralizm (çokyönlülük). Bu, ABD'nin
uluslararası planda bölgesel çatışmalara müdahalc
ederken tek başına davranmaktan ziyade BM'nin
desteği ile oluşan bir meşruiyet ile davrarunak istedi-
ği anlamına geliyor.
Bütün bunlar bir dış politika ve askeri strateji
oluşturmaya yeter mi? Birçok gözlemciye göre yet-
miyor. İlk eleştiri Clinton yönetiminin bir dış politi-
ka doktrininden yoksun olduğu, bu yüzden case-by
case tutumunu, yani aşın bir pragmatizmi tercih etti-
ği şeklinde. İkinci eleştiri yukanda aktardıgım mü-
dahale gerekçelerinin en önemli prensibini, ABD
ulusal çıkarlannın önceliği prensibini gözardı ettiği-
ni söylüyor.
Soğuk savaş döneminin uluslararası dengeleyici
unsurlan bugün artık yok. Bu yüzden merkez üÜce-
lerinin orta büyüklükteki. az gelişmiş, dolayısıyla
ekonomik krizi büyük bir şiddetle yaşayan ülkelerin,
yann ne yapacağı bellı olmayan yöneticılerini kont-
rol altında tutmalan eskiye göre oldukça zor. Bu ko-
şullarda uluslararası ekonomik ve politik sistemi di-
siplin altında tutmak merkez ülkelerin karşjsına git-
tikçe daha sık ve yakıcı bir sorun olarak çıkıyor.
ABD dış politikası büyük bir yanılsama üzerinde
duruyor: Bugün bir dünya savaşı ihümali ortadan
kalkmıştır... Birincisi, ilk dünya savaşı tam da böyle
çok kutuplu bir dünyada çıkmıştı. Ikmcisi. SSCB
yıkıldı, ama Rusya Federasyonu >ine benzer ekono-
mik ve politik dürtülerle hareket ederek Balkanlar'-
da, Türki cumhuriyetlerde, hatta Afganistan'da tek-
rar eski etkinliğini kurmak için adımlar atıyor.
Üçüncü olarak. bir taraftan nükleer silah sahibı ül-
kelerin sayısı artarken diğer taraftan bunlan kontrol
edecek uluslararası anlaşmalar yapüamıyor: Dör-
düncüsü, Çin yeni bir güç olarak dünya sahnesine
hem de Ortadoğu'da petrol ye nükleer silahlarla da
ilişkili olarak giriyor. Beşincisi, Kuzey Afrika'da ve
Ortadoğu'da, orta sınıflan ve emekçileri Bau'ya
karşı birleştiren bir akım, radikal Müslümanlık güç-
leniyor. Nihayet ABD, AT ve Japonya arasında
ekonomik ve politik uyumsuzluklar gittikçe artıyor.
ABD dış politikasının en zayıf yeri bu duruma uy-
gun bir genel bir stratejiden yoksun olması. Birinci
Dünya Savaşı merkez ülkelerin sömürgecüik reka-
betınin bir aşamasında ve İngiliz hegemonyasmın
zayıflamasına da bağb olarak çıkmıştı. Şimdi ulusla-
rarası durum korkutucu bir şekilde giderek ve göz
göre göre 19. Yüzyıl'ın sonundakine benziyor.
Galeri • Alölye 232 64 26 • 23O 21 87
ÜNİVERSİTE DÜZEYİNDE SANAT EĞİTİMİ
B _,
T.C. MHJJ EĞITİM BAKANLIĞI ÖZEL SERTÎFÎKA
istasyon sanat merkezi
DÎLEYEN HERKESE AÇIK SANAT ÇALIŞMALARI (H.IÇİ-RSONU) RESlM,
SERAMİK, TAKI, ÇOCÜKLARLA SANAT, GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK
I Kl NK.OV F.1T.MKFKNDI OI>. 36 SANAT K(KSKL 585 4İ 31 - ( i hat>
TKSVIKIYI-: M.-\CK.\ CAD. MACK;\ P.\L-\S 240 5<» 50 230 66 lV>
Bir Resim Sergisi
SEMRA GÖNEY
ŞULE ULUSOY
TÜLİN TANMAN
GÜZİN TANGÖR
14-25 Eylül
AKM Sergi Salonu
TaksimTel25l 56 00
Galeri
Atölye
232 64 26
230 21 87
ANONSTAN YAZA VEDA
Aylık Plastik Sanatlar dergmız
ANONS, Eylül ayından itibaren
yine sizlerle birlikte
Bayinizden vesonaigalerikrinden eânebtörsmiz
ANONS PLASTİK SAHATIAR DERGİSİ
232 64 26 • 233 97 38
Deniz
kenarında,
doğa
ile
içiçe
ASSOS
ÇAĞIN
MOTEL
tam pansiyon
160.000 TL.
Tel: (191)24042
24043
Devren satılık
yüksek cirolu
parfümeri
3101959
İ R A S İ Z İ Ç A Ğ I R I Y O R !
A t t D İ r e k t O f Grafık eğitimi görmüş,
en az 3 yıl muteberbir ajansta Art Direktöriûk yapmış-
AtOİyG Ş e f l Grafık eğitimi görmûş, grafikte yerişmiş,
en az 3 yıl muteber bir ajansta Atölye Şefliği yapmış,
basun tekniklerinden anlayaru.
1
Grafik eğitimi görmûş, en az 3 yd
muteber ajanslann grafik bölümlerinde yetişmiş~
Tûm ügililerin ooız yaş altında olması, Macintosh
(Design Soıdio) kuUanabilmesi, erkeklerin askerükle
en az iki yıl ilişkisi bulunmaması zorurüudur.
Yabancı dil bilenler tercih edilecektir.
Randevu almak üzere 275 4 8 42 - 4 3 numaralı
telefona başvurmanızı rica ederiz.
REKLAM AJANSIAŞ
Kore Şetiitleri Cad. Atılım I; Merkezi 28J4 Zincirlikuyu - Istanbul