22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL1993 PAZARTESf OLAYLAR VE GORUŞLER Devleti ekonomideküçültmenin sınırlan Beklenen, cari giderlere çare olsun diye kısa yoldan devletin mal varlıgınj en aza indirmek değil; sürekli zarar kapısı ya da politikacmın cirit alanı durumuna dönüşmüş kuruluşlardan devletin yakasını kurtarmak ve bunlann beklenebilecek sosyal sonuçlanna çözümler üretilmesini geciktirmemektir. Prof. Dr. ALİSAİT YÜKSEL bet gücüne sahiptirier? Devlet sübvansi- yonlanndan ötürfi! Sadece pazar ekono- misi teknik gelişmeyi sağlar demek, bir başka vönlü Meolojik sapiantının ifadesi olur. Birkaç istisna dtşında son üç, dört on yıl boyunca yalıuzca özel risk sermayesiv- ie finanse edflnriş hemen Mçbîr öoemli bu- luş yoktur. Tarihten beri tekniğin geitşi- minin temel motörieri, sa>aşlar >e silah- lanma sanayii obnuştur. Teknik gelişimi asıl sürükkyen, özeflikk askeri hazırlık ve harcamalardır." "Sağhklı bir ekono- mik kalkımna, GSMH'ren özel ve kamu sektörü arasında paylaşılmasını gerekli kılar. Huzursuz, açhk ve felaketlerin kol gezdiği bir dünyada, dünvaya sırt çevire- rek daha m biı >aşam düzeyinin gercek- leştirilmesi mümkiin değildir. Rekabet koşullanna uyabflme, Avnıpa'yı oJuştur- ma, gihenliği, sağtama, muhtaç ülketere yardım! Finansal politika yömuıdetı gö- rtişme gücü obnayan bir devletie bunlann T ürk kamu hukuku gelene- ğınde kavram olarak dev- let olması. gerekenin de çok üstünde büyüktür. Bir toplumda devletin böyle- sine büyümesi. bireyin küçülmesı ve bır oranda silinmesi sonu- cunu doğurur. Devlete karşı bireyi silen bir geleneğin. Batılı anlamdakı demok- rasi kavramıyla bağdaşamayacağı da acıktır. Modern Batı kültürü. ginşimi (inisiyatifı) ödöllendirme temeline daya- nır. Girişimı geliştirecek olan da hemen her zaman birevdir. Japon kalkınması- nın bile. Batılı türde bir ekonominin, bi- reyi temel alan hukuk sistemi ve akılcılı- ğa davanması gereğinın kavranması, bunun gereklenne uyulmasından sonra gerçekleştiği belirtıürf 1). Bireyin temel haklan \e uluslararası antlaşmalarla geliştirilen insan haklan türû kavramlarla ilgili bıhnç toplumda yerleşıp yaygnlaştıkça. bu an- lamda devletin ağırlığını sınırla- nna sokma gereksinimi de git- tikçe artan oranda varlığını duyuracaktır Bu nedenle "bö- tfin kunrnı ve kurallarıyla" de- mokrasinin verleşmesini ger- çekten benimsemiş toplumlar- da devlet bıhnç ve kavrarrunın, önemlı oranlarda küçültülmesi zorunludur. Ancak konunun. bununla kanştınlmaması gereken bır başka yönü vardır. O da, devle- tin finansal potansiyel ve mad- de varhğının küçültülmesi ola- rak ortaya çıkar. Bu aşamada konu. ekonomik gündemdeki yeri hiç kaybolmayan özelleş- tirme sorunuyla çak'ışmaktadır. Dünyanın özellikle gelişmiş. ekonomilerinde vaşanan; belirli ekonomi dallanndaki prodük- tivite gelişmesindeki farkhhklar sonucu ortaya çıkan istem (ta- lep) yapısı değişiklikleri. çalı- şanlan önce tarundan sanayive ve sonra da özel hizmet dalian- na itmektedır. Gelecekte. git- tikçe artan oranda insanın, kamuya dönük hizmetlerde ça- bşma olanağı bulması beklen- mektedir. Kültürel etkinliklere, eğatime, halk jağlığına. suyun, besinin temiz tutulması. yaşam koşullannın düzeltilmesi ve çevre korumaya, iç ve dış gü- venliğin sağlanmasına. ülkede tam çalıştırmaya (istihdama) dönük çabalara, hatta siyasal yakınlık duyulan belirli ülkele- re yardımlara yönelik istem ar- üşlannın karşılanması; devlet harcamalannın önemli boyut- larda artünlmasını zorunlu kı- lacaktır. İstem yapısında uzun dönemde ortaya çıkacak bu doğrultudaki kaymalar. kamu varhğjnda yüksek oranlı bir devlet payının elde tutulmasını da kaçınılmaz duruma sok- maktadır. Serbest pazar her derdin ça- resi değıl! Piyasa mekanizması her şeyden önce çevreye zarar verme gibı sınai üretimin yan sonuçlarını etkileyemez. Sağlık yatınmlan. eğitim. özellikle ka- ra ve demir yolu taşımacılık yatınmlan. iletişım ve daha bir dizi altyapı harcamalan pazar ekonomisi etki alanlan dışında kalır. Yaşam koşullannın dü- zeltilmesi açısından dünyada bugün her zamankınden daha çok zorunlu ve fakat serbest pa- zann ilgi çevresi dışında kalan alanlann artışına tanık olun- maktadır. Serbest pazar ekono- misi. tek başına, kamuyu ilgi- lendiren hizmetlerin bütiin alanlanna teknik gelişimi ulaş- tırabilme gücünden de yoksun- dur. Yüksek teknoloji, ancak devlet desteğiyle! Enerji gereksınimiru güven al- tına almak ya da olanlan geliştir- mek ve rasyonei kullanımı sağla- mak, ham madde savurganhğını önlemek, çevre koruması gibi ko- nularda yeni teknolojilerin geliş- tinlmeleri zorunludur. Bu da, devlet katkısı olmadan mümkün değildir. Günün teknoloji gelişim plan \e projeleri artık 60'b yılla- nnkinin bile kat kat üstündedir. Buniar için milyar dolarlik ser- vetlenn mobilize edilmeleri ge- rekmekte ve en az 10 ile 20 yıl arası bır planlama ve deneme dö- neminin göze alınıp finanse edil- mesi zorunlu olmaktadır. Böylesi finansal gücü -birkaç tröst dışın- da- gelişmiş ülkelerde de özel iş- letmelerin ortaya koyabilmeleri olanak dışıdır. Sanayi toplumun- dan bilgısayar iletişim çağına at- layışı ifade eden günümüzde, teknolojik gelişımde de devletin katkısına gereksinim büyük ola- caktır. Almanya'nın sosyal de- mokrat eskı malıye bakanlann- dan Hans Marthöfer yeni bir yayınında (2). yanıtlannı da vere- rek şu sorulan sıralar "Amerikan uçak endüstrisi dünyadaki tekelini neye borçludur? Amerikan hava kurvetkrinin harcamala- rna! Avrupa'lılar Airbus üreriminde mcin az çok reka- altından kalkılamaz. Elbette etkin bir ver- gi diizeni büyük önem taşır... Ancak belir- li sınırın ötesinde vergi yüküne yüklen- mek, sermayenin yeraltı ekonomisine ya da vergi cenneti olarak bilinen ülkelere kaçmasuıa neden olur." Modern kamu yönetimlerinde; daha etkin, daha prodüktif çalışmaya ve tu- tumluluğa özen. bugün temel kural ol- muştur. Bürokraside bile prodüktif görünmeyen alanlann kaldınlması tartı- şılmaktadır. Devlet sübvansiyonlanyla eskımiş ü'retim sıstemlerini elde tutma- nm. prodüktıvitesi tartışılacak seımaye yatınmlanna vergi kolavlıklan sağlama- nın ya da enerji kullanımını değişik bi- çimlerde sübvanse etmenin alışkanlıkla- nndan bu günün modern devletleri süratle uzaklaşmaktadırlar. özelleştirmede öncelikler Birey'e karşı demokratik açıdan dev- leti küçültmek gereği ortada. Fakat dev- let varlığını küçültmenin belirli titiz he- saplara dayanması gerekir. RasyonelJeş- tirme umudu olmayan devlet işletmele- rinde kapatma karan, elbette sanalı bir işlemdir. Zaten kârlı çalışan ya da özel teşebbüsün koşullan sağlanırsa. kâra dönüşebilecek işletmeleri ya da rayında yürüyen belirli işletmelerdeki % 10-15"- lık devlet paylannı satıvermek beceri değildir. Ozel alıcıdan. devraldığı "istihdam"ı aynen sürdürmesi elbette ıstenemeve- cektır. Fakat söz gelimi eski Doğu Al- man ışletmelerinin özelleşiinlmelerinde vapıldığı gibı, alıcı adayının istihdam projesinin araştınlması vealmacak böy- le bir projenin belirli sürelerde uygulan- ması yükümlülüğü gclirilebilir. Bankacılıkta devlet ağırlığı azalmah Özelleştirme konusunda kamu seıma- ye payı bulunan bankalann durumlan farklı ölçütlerle değerlendirilmek gere- kir. Partili atamalan ya da hısım-akraba kayırmalannda kullanabileceklen vehe- le köklü çıkar hesaplanna dönük kredi- lerin kolayca ayarlanabileceği birkaç devlet bankasının el altında bulundurul- masından ^tipik politıkacı"nın aldığı zevkin. tanımlanması güçtür. Özellikle Özal zamanının kimi atamalanyla -Çağ- layangiFin bir başka vesileyle kullandığı ünlü deyımiyle- "altları oyubnuş" bazı devlet bankalannın ileride benzer "elatma"lardan kesinlikle kurtanlmala- nnın yolu, ancak özelleştirmeden gecer. Bır Töbank enkazı Halkbank'a trilyon- lara mal olmuştur. Bir Emlak Bankası... Fonksiyonlarından tamamen uzaklaştı- nlmıştır. Pazarlamasını yaptığı binalann üretimleri, büyük payı gölüren "•yükleni- ci" (müteahhit)lere devredilmiştir. Dev- letten ucuza alınmış arsalann bölüm bölüm "yap-safçılaıa sergilendiği bir uygulamayı, devletin sosyal konut poli- tikası aracı olarak yorumlamak bayağı zordur. Beklentiler Özelleştirme başlığı yeni hükümetin neredeyse "ayırıcı işareti" (alameti fa- rika'sı) olmuştur. Onun için de kamuo- yu hükümetten ilk ciddi etkinliklerini başiatarak yükümlülük altına girdigi konularda artık güçlü bir ses ve soluk beklentisine girmiştir. Beklenen; cari gi- derlereçare olsun diye kısa yoldan devle- tin mal varlığını en aza indirmek değil: sürekli zarar kapısı ya da politikacmın cirit alanı durumuna dönüşmüş kuruluş- lardan devletin yakasını kurtarmak ve bunlann bekJenebilecek sosyal sonuçla- nna çözümler üretilmesini geciktirme- mektir. 1) Aron. Raymond. Sana>) Toplumu. Boğazrçi Yayıtılan (Çcv A.O GunerK s 176 vd. 2) Matthöfcr. Hans; Agcnda 2000 - Vc>rsehlacgc /ur Winschafb>- und Gcscllschaflspolıtik. Bonn- 1993.5.126.106. PENCERE Okul kimlıği, belediye pasomu, sağlık kimlığimi kaybettim. Hükümsüzdür. ' MEHTAPCİVİR Tek kartla üçbanka! 3'üncfi Binyıla 7 KaMı... "21 'inci yüzyıla 7 kala " deyişini bu köşede sık sık kul- lanıyorum... Vurgulaması hoş... Ancak Genel Yayın Yönetmenimiz özgen Acar'm kö- şesinde belirttiği gibi, yedi yıl sonra yalnız bir yüzyılı devirmekle kalmayacağız, Isa'dan sonra 2'nci binyılı bi- tirip 3'üncü binyıla başlayacağız. Gerçi bu ayrımların tümü yapay, kurgusal ve insana ilişkin varsayımlar; ama, sonsuzlugun boşluğunda yitip gitmek korkusu yüzünden zamanı bölüp takvime dök- mek zorundayız. Robinson Cruzoe batan gemiden kur- tulup ıssız adasına çıkınca, ilk iş olarak bir ağaca hangi yıl, hangi ay, hangi günde olduğunu neden yazdı?.. Her cocuk gibi ben de Robinson'u okurken ağaca bı- çakla kazılan takvimden etkilenmiştim. 12 Mart döne- rninde gözaltına alınıp Zrverbey işkence Köşkü'ne götü- rülünce, kapatıldığım hücrenin duvarına hemen yazdım: "79 Ekim, Perşembe, 1972!.." İnsan dünyadan yalıtıldı mı günlerini şaşırır; insanlık, evrenin ortasında kendisine bir takvim oluşturmadı mı zamandan soyutlanır; ama, ne yazık ki kullandığımız takvim uydurmadır. ~~ İsa'nın doğumu neden başlangıç olsun? Daha önemli bir dönüm noktası bulunamaz mıydı? • özgen Acar "Cumhuriyet'ten Okurlara" köşesinde, bu konuya ilişkin bir saptama yaptı: "Yedi yıl daha yaşarsak, 'yüzyıl'ın değil, 'binyıl'ın bittiğine, yeni bir 'yüzyıl'ın değil, yeni bir 'millenium '- un, yani binyıl'ın ba^ladı- ğına tanık olacağız. Insan- ların doğum tarihleri ya da sağlıkları ile orantılı olarak bir 'yüzyıl'dan öteki 'yüz- yıla geçmeleri çok kolay- dır. Oysa bir millenium'- dan öteki millenium a geçişe tanık olmak hiç de o kadar kolay bir iş değil. Ta^ rihin başlangıcı sayılan I.Ö. 3000 yılından bu yana, topu topu beş kez binyılbaşı' yaşandı." (Cumhuriyet- 6.6.1993) Ne var ki bu kez iş daha değişik. Çağımızda bir fut- bol maçında atılan golü bü- tün insanlık birlikte izliyor; 100 metre yarışında kırılan rekoru anında alkışlıyor; ilk kez tüm insanlık 3'üncü binyıla hep birlikte bilinçle girecek... Ama hangi bilinçle?.. • Kökeni Museviliğin öteki dünya öğretisine dayanan Hıristiyanlık inanışına göre 3'üncü binyılda çok şeyler olabilir, isa geri gelebilir... 3'üncü binyıla 7 kala, bu oğretinin ilginç bir yanı var; çünkü gökten inen bir me- lek, iblisi kıskıvrak bağla- yacak, binyıl için cehenne- me kapatacak, İsa ile birlik- te Hıristiyanlık için can verenlerin tümü dirilecek, binyıllık bir doğruluk döne- mi başlayacak, mutluluğa kavuşulacak... Şimdiye değin dünya hiçbir zaman Tann'nın is- tediği gibi olamadı, kötü- lükler yenilemedi, iyilik egemenleşemedi, düş kı- rıklıklarına yol açıldı. Oysa "zamanın başlangıcı"nda her şey ne kadar saf, temiz vegüzeldi!.. 3'üncü binyıla 7 kaldı; pe- ki, gezegenimize egemen tek bir devletin bu binyılda gerçekleşeceği doğru mu?.. Kutşal kitapların "Binyıl- cılık Öğretisi'ne inananlar için doğru... S8S0 0410 0H12 325b Akbank, Garanti ve Vakıfbank otomatik veznelerini birleştirdi. Artık Garanti 24 Akbank'ta geçer. Akkart Vakıfbank'ta geçer. Bankomat 7/24 Garanti'de geçer. Garanti 24 Vakıfbank'ta geçer. Bankomat 7/24 Akbank'ta geçer. Akkart Garanti'de geçer. Artık bu üç bankadan birinin kartıyla yukarıdaki işareti gördüğünüz 750 Altın Nokta'da para çekebilir, çeşitli işlemler yapabilirsiniz. tlill HUI "* ^ ^ { HIM • »1«4 01MMI — " - f »ın* j flLTIN NOKTfl AKBANK GARANTİ ftkıfBSik Batı, 3'üncü binyıla yak- laşırken bilimsel ve tekno- lojik devrimi gerçekleştir- mesine karşın, geri bir toplumsal ve ekonomik dü- zeni savunuyor; bu yüzden Hıristiyanlıkla Müslüman- lık arasındaki gerilim doru- ğatrmanıyor. Batı Hıristiyanlığı, komü- nizmi yenmenin keyfini çı- karamadan kendisine yeni bir düşman buldu: Islam köktendinciliği!.. Kapitalizmin ayıplarını ve acımasızlığını örtmek için, bir bahane olarak kul- lanılıyor Islam köktendinci- liği... SEDEFADASI SATILIK ARSA 1YOLDA 654 m 2 Müracaat: SedefAdası'nda MustafaTaşkan Tel:3824716 3266915-16 GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ Sara Ertuğrul Korie 30.000(KDViçinde) Çağdaş Yaymları Türkocağı Cad. İ9-41 Cağaloğlu-İsıanbul ödemeligönderibnez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear