25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 4 AĞUSTOS 1993 ÇARŞAMBA Her çiçeğinkendineözgü bakımıvarNESLİHAN KAYSERİLİOĞLL Zevkler \e renkler tartışılmaz de- mişler. Tartışılır mı. tartışılmaz mı. ay n bır konu. ama herkesın kendine göre bır ze\kı olduğu. ze\ksızliğın bile bır başka zevk turü olduğu da birgerçek. Giyımınden ızlemeyi ter- cıh ettiğı fılm türüne. ev dekorasyo- nundan hobilerine kadar herkes bır- birinden oldukça farklı ze\kler ser- gılı> or. Ancak çok viy ıda olmasa da insanlann yüzlerce yıldan bu yana değışmeyen bazı ortak zevklen ol- duğundan söz etmek de mümkün. Örneğın evinde bir tane bile olsun çıçek yetiştirmeyen var mıdır? İnsanlar. uyandırdığı hoş duygu- ları. hatta sağladığı duygusal doyu- mu fark cdelıden bu yana çiçeklen yanından eksık etmemiştır. Hemen her e\ de. en az birkaç saksı çiçek ye- tiştırilır. Ycnı açan bır çiçek karşı- sında sevınılır. haıta mutlu olunur. Kurumuş ya da ölmüş bir çıçek ıse her zaman huzun vermıştır. Onlann sağlıkh büyümeleri için her çiçek sa- hibi. y a deneme yanılma y öntemiyle edındıği ya da çevresinden öğrendi- ği bılgileri kullamr. Zaman zaman birbıriyle çelişen bilgiler yüzünden bazılanmızm yetiştırdiği çiçekler. bır türlü sağlıkh ya da uzun ömürlü olamazlar. Yapılan bazı araştırmalar. çı- çeklerin su. toprak ve ışık gibı temel ıhtı>açlardan başka. ilk bakışta oldukça ilginç gelcbileeek. bır çok değışık faktörden etkilendıklen yö- nünde. Örneğin aynı zamanlarda. aynı temel koşullar altında farklı miızık türlen dınletılen çiçeklerin farklı tepkiler \erdığı artık bilimsel birgerçek. Miiziğe göre titreşim Dınletılen müzık türüne göre çi- çeklerin farklı tıtreşimler verdıği, kı- milen son derece sağlıkh bır gelışme sergılerken kımilerininse saranpsol- duğu hatta öldüğü biliniyor. Çiçek- lenn tam da çözülememiş gizemli dünyalanna \e etkilendiğı dış fak- törlere ilişkın venlebılecek bir diğer örnek ise bulunduklan ortamın psı- kolojik atmosferi. Stresli ortamlar- da yetiştirilen çiçeklerin saranp sol- duğu ya da cılız kaldığı, oysa sevgiy- le, hatta güzel sözler söylenerek ye- tiştirilen çiçeklerin sağlıkh bir geliş- mc gösterdikleri söyleniyor. Aynı ortamı paylaştığımız çi- çeklerin. henüz bilmediğimız bu tip- ten ılgınç ihtıyaçlanndan önce. te- mel ihtıyaçlannı ve bunlann ölçüsü- nü acaba herkes tam olarak bilıyor mu? Menekşelerçok mu susar? Sar- dunyalar bütün giin güneş altında kalsalar. bana mısın demezler mi? Açelyalan soldurmamak için ne yapmalı? Difenbahyalara günlerce su verilmese kaktüsler gibi hayat- lannı idame eltirebihrler mi? Loş bir ortamda bırakmak peperomialan küstürür mü? Günbatımıy la birlikte yapraklannı büzüp ıçıne kapanıve- ren mimozalann bu tavn güneşe mi, yoksa bız mi bilmeden bır kusur işli- yoruz? Ne yazık kı bu konuda bizim elimizden bir şey gelmiyor. zira gün- düz ışığını aratmayacak bir ortam sağlansa da mımozalar, günbatımı- nın hemen ardından yapraklannı kapatıyorlar. Güneş ile belirgın bir değişim gösterecek denli sıkı bir iliş- kisı olan mimozalar. işin ilginci gü- Y.apılan bazı araştırmalar, çiçeklerin su, toprak ve ışık gibi temel ihtiyaçlardan başka, bir çok deği- şik faktörden etkilendikleri yönünde. neş ışığına direk olarak maruz kal- maktan da hoşlanmıyorlar. aksine güneş almayan loş ortamlan sevi- yorlar. Su ihtiyaçlan ise ne çok ne de az. Bütün çiçekler gibi düzenh ola- rak sulanması gereken mimozalann toprağı, yanm giin gibi kısa bir süre için kunı kalabiliyor. Aynca uzak- tan yapraklanna arada bır su sprey- lenebiliyor. Sardunya (pelargonium). yuka (yucca). küçük açan saksı gülü (ro- sa). punika (punica). zakkum (neri- um). oksalis (oxalis). kolonsa y a da kan çiçeğı (kalanchoe). gramofon çiçeğı (ıpomoea). hibiskus, kaktüs. karanfil (dianthus). dahlia. krassu- la, horozibiği (celosia) gibi çiçekle- rin gün boyunca direk güneş ışığı altında kalmalan gerekiyor. Bunlar arasında sardunya. yuka. rosa. zak- kum. oksalis, kolonsa. gramofon çi- çeğı, hibiskus ve karanfıller, ne çok ne de az sulanmalı. Düzenli ara- lıklarla ve kısa süreler için toprakla- n kuru kalacak şekilde su verildiğın- de bu çiçekler gereken suyu almış oluyorlar. Peperomialan, loş, azışık alan bir ortamda bırakmak ise onlan küs- türmüyor. aksine daha rahat edi- yorlar. Çok az su verilmesi yeterlı olan bu çiçeğin toprağı hafıf nemlı kaldığı ve arada bir yapraklanna su fışkırtıldığı takdirde sağlıkh gelişi- yorlar. Özellikle yaz mevsimi dışındakı zamanlarda çıçek açan sıklamenler ise aydınlık ortamlan seviyor. ancak güneş ışığına direk olarak da maruz kalmak ıstemıyor. Ne çok ne de az olmak kaydıyla orta karar bir ölçüde sulanması ge- reken \e belirli aralıklarla su sprey- lenmesinden hoşlanan sıklamenle- rin vapraklan zakkumlargjbi, yenil- diğı takdirde insan için zararlı mad- deler ıçeny or. Son zamanlarda ülkemizde ol- dukça yaygın olarak yetişlirilen çi- çekler arasında vrezyalar. evlerin baş köşelenni süslüyor. Vrezya da sıklamenler gibi direk güneş ışığına maruz kalmamak kaydıyla bol ışıklı ortamlan seviyor ve orta ölçüde su istıyor. Difenbahyalar Son zamanlarda moda olan bir diğer çıçek difenbahyalara gelecek olursak. dıfenbahya, toprağı her za- man nemlı kalacak şekilde bol su is- tiyor. Direk güneş ışığı almayan an- cak çok aydınlık ortamlan seven bu bitkinın. yenildiği takdirde ınsan sağlığı için zararlı olan yapraklanna arada bir su spreylenmesi gerekiyor. Menekşeler ise çok fazla olmasa da su isteyen çiçekler. ancak yap- raklanna kesınlikle su fışkırtıİma- ması gerekiyor. Aydınlık ortamlan seven menekşeler. sulanırken yap- raklanna su gelmemesi için ayn bir özen istıyor. Yaklaşık 35 çeşıt ve renkte olan açelyalan (rhododendron) soldur- mamak ıçın. toprağı her zaman nemlı kalacak şekilde sulamak ve direk güneş ışığı almayan ancak ay- dınlık ortamlarda yetişürmek yeter- li. Değışik türleri bulunabilen bir başka çiçek ıse aşk merdiveni (nephrolepis). Bol su isteyen aşk merdiveni de aydınlık ortamlan se- viyor ve arada yapraklanna su spreylenmesi gerekiyor. Yaz mevsiminlerinde çiçek açan bitkiler. daha çok bahçe çiçeklen. Ev ıçinde saksıda yetiştinlen ve yazın çıçek açan orîancalann, orta karar bir ölçüde sulanması ve direk güneş ışığı almayan ancak aydınlık ortamlarda bulundurulması gereki- yor. Turunç Marmaris'e 20 kilometre uzaklıkta küçük bir koyun çevresinde kurulmuş şirin bir yer Turunç 'Mavi Bayrak'ın en güçlü adayı OKTAY EKİNCİ TURUNÇ - Marmaris'ten Tu- runç'a gıderken. son günlerin beylık sorusunu biz de tak^ı sürücüsüne yöneltıyoruz. Acaba. PKK'nın An- talva'dakı eylemlen bu yörede de et- kilı oldu mu'1 Meğer. "Fenköylü" de bunu an- latacakmış. Cç-dört yıl önce İstan- buldan gelip Marmaris'e yerleşmiş. Mınibüsçüler kooperaüfinde çalışı- yor. taksıcilik yapıyor. Kımlığini korumak ıçın olsa gerek, taksinın üzenne de "Fenköylü" diye yazmış. Olanı biteni şöyle özetliyor. •'- 1991'de Körfez Sa'vaşı ilk dar- beyı vurdu. Geçen yıl sel felaketi be- limızı buktü. Bu yıl da PKK terörü bela oldu. Yıne de tunst var. yok de- ğil; ama. eskisi gibi tadı yok..." Yol boyunca sağlı-sollu dizilen, daha doğrusu "yükselen". çoğu devlet kredisiyle yapılmış milyarlık otellere bakıp, bu üç yıllık özeti de- ğerlendinyoruz. Türkiye'de turizm denilince, özel- likle 80'li y ıllarla birlikte hep çok y ıl- dızlı. lüks tesisler anlaşıldı. Devlet. pansıyonculuk yerine, salt "tur fır- malanna bağlı olan" büy^ük otel ve tatil köylenru teşvık etti. Öyle olun- ca da koca Türk turizmı. yurtdışın- dan tur düzenleyen şirketlerin "bır sezonluk" beklentilerine tutsak edil- di "Paket turizmi" denilen sıstemle. ön kayıtlan dış ülkelerde yapılan tu- ristler. ya paket olarak Türkıye'ye aetirildiler: ya da Feriköylü'nün ya- kındığı gibi'Körfez Krizi. PKK fa- lan derken "hazır paketlenmışken" başka ülkelere gönderildıler. Her iki durumda da turizm gelınrun önemli bir bölümü zaten "dışarda" tahsıl edılmış oldu... 1991"ı anımsıyoruz. Çok yıldızlı paket turizmı öylesine bır batağa gırmışti ki. Körfez Savaşı'na katılan Çol Ay ısı'nın askerlerini Türkiye"de jğırlamak bile. o yılın TURSAB yö- netıcılerince "kurtuluş yolu" olarak ılan edılebilmıştı. Turizmcıler. hü- kumet efradını da yanlanna alarak. ABD asken yetkilileriyle •"temas" yanşına girdiler. Rambolann "be- karlan" Istanbul'da, "evlileri" ise Antalya'da hem dınlenip, hem de "mora! toplasınlar" diye... Elbette. turizmcilerin bu tatlı düş- leri gerçekleşmedı. Dahası. Tür- kiye"nin"banşı savunduğu"yönün- deki. yine turizmı kurtarmaya dö- nük dış propagandalara da "'rambo se\gımiz" bü>-ük darbe vurdu.. 1992"nin sel felaketi ise, Marmaris için ne bir kötü kader, ne de beklen- medık bır sürprizdi. Dışa bağımlı paket turizminin bır gün mutlaka patlayacağı umudu imar polıtikası- na da öylesine damgasını vurmuştu Kış niifusu 1500'ii zor bulan Turunç'da otel ve pansiyonlardaki yatak sayısı 2500'den fazla. Ege ve Akdeniz 'deki kıyı yerieşmeleri içinde denizi en temiz katabilen tatil beldelerinden biri. kı. kıyı boyunca bir kanş boşluk bı- rakılmadan sıralanan dev otellerar- kalannı dağlara dönüp, turlannı beklemeye başlamışlardı. Ne var kı. turistlerden önce sel geldı ve yüzyıl- lardır ormanlık yamaçlardan denize doğru süzülen yağmur derelen. bu kez "beton kuşatmayı" aşamayın- ca. kenti sular altında bıraktılar. "Doğanın diyalektiği". Marmaris'e ve tunzm tüccarlanna unutulmaz bır "uyanda" bulundu.. 1993"ün "PKK talihsizliğıni" ise 1974'ten beri Turunç'da "Han Lo- kantasını" işleten, folklorcu dostu- muz Ahmet Kayıkçı ıle konuşuyo- ruz. Turunç, Marmaris'e 20 km. uzak- lıkta. küçük bir koyun çevresine ku- rulmuş eskı bır balıtçı köyüydü. Ruhi Su, ünlü "Zeybekler" uzunça- lanna çahşırken bu köye de gelmiş, yöresel ezgileri dinlemişti. 70"li ynl- İarda Turunç'a salt denızden ulaşı- labilirdi. Bır patıkayı andıran dağ- daki orman yolunu ise eşek ve katır- lardan başka hiçbir araç aşamazdı. 80'li yillann ortalannda. bu yol biraz daha genişletildı ve once jeep- ler, sonra da '"arabalanna acıma- yanlar"' Turunç'a karadan da ulaş- maya başladılar. Birkaç yıldır ise bu dağ yolu artık asfalt. Uzun ve keyıflı bır yolculukla denizden motorlarla ulaşmak hâlâ revaçta ıse de karayolu 15-20 dakıkada sizi Turunç'a ka- vuşturabiliyor. Ahmet Kayıkçı, Antalya'daki PKK bombalannın turizmi bu köy- de bile etkilediğini söylerken asıl so- nınun "imar bombalan" olduğunun altını çiziyor. Sayı hızla artıyor Kış nüfusu 1500'ü zor bulan Tu- runç'da, otel ve pansiyonlardaki ya- tak sayısı 2500'ü aşmış durumda. Yani. yazın 5 bin kişi bu küçük ko- yun çevresine toplanıyor ve bu sayı hızla artıyor. Turunç, tüm Ege ve Akdeniz'deki kıyı yerieşmeleri içinde denizi hâlâ en temiz kalabilen bir tatil beldesi ve o nedenle de 1994'ün en güçlü "mavi bayrak" adayı. Ama, bu adaylı- gında şansını yitirmemesi için, paket turizmi tuzağına karşı uyanık olma- sı. dev tesislerle dolup. "Mannaris'e benzememesi" gerekiyor. Turunçlular. bu tehlikeyi hemen yakınlannda görebilmiş olmanın şansını ıyi kullanmakta kararhlar. Altyapı hizmetlerinde muhtarhk ye- tersiz kalınca. toplanıp bir dernek kurmuşlar. "İş işten geçmeden". kö- yün kanalizasyonu yapılmaya baş- lanmış. Koyun karşı kıyısındaki kumsalı "kapatan" dört yıldızlı Ho- tel Turunç"un da fosseptiği bu kana- la bağlanacak ve atık sular bir ant- ma tesisinde toplanarak, güzel ko- yun daha uzun yıllar "Tunınçbûkü" 1 olarak kalması sağlanacak... Evet, Marmaris ve Turunç'da, tu- rizme bağlanan umutlann son üç yılhk düşmanı Körfez Krizı. sel fela- keti ve PKK terörü. Ne var ki, yine de bu acımasız düşmanlara "gelip geçici" gözüyle bakmak olası; ama, asıl '"kalıcı" düşmana, yani paket tunzminın "imar bombalanna" o gözle bakılamıyor. Çünkü. kıyılara dikilen beton yığınlan, turistin göre- ceği güzelhklen de ortadan kaldıran "kalıcı çirkinlıkler" olarak yükseli- yorlar. Turunç. ışte bu saldınya karşı da dostlannın ilgı ve desteğıni bekli- yor... Ücretsiz apartman gazetesi KAYSERİ (AA) - Kaysen'de 32 dairelik birapartmanın sakınlen. apartmanlan ıle ilgili haberleri içeren bır gazete çıkarmaya başladılar. SıvasCaddesı'ndeki •Çağlayan Apartmanı nın sorunlannıdile getıren. apartman sakınleriyle ilgili haberler veren 'Çağlayan Gazetesi' ıkı sayfa olarak ay lık y ay ımlanıy or \ e ücretsiz dağıtılıyor Ağustos ay ında ilk say ısı çıkan gazeteningenelyayınyonetmeni Hakan Topuzoğlu. yüzlerce kışinin yaşadığı apartmanlarda insanlann komşulannı dahı tanımadığını belırtcrck. "Gazetemiz aracılığıyla apartmandaki ilişkilcrin çok daha iyi olacağına inaımorum" dedi. Okul öncesi eğitim kurumlanna veliler "kurtancı", yöneticiler "karlı işletme" gözüyle bakıyorlar Okul öncesi eğitim kurumlannın çoğu yetersiz L/ zmanlar velilerden okul öncesi eğitim kurumlarında sorumlu müdür. çocuk bakıcısı ve gruplideri bulunup bulunmadığı . konusunda duvarlı olmalarını istiyor. ADANA (AA) - Çocuğun kişilik gelişimı ve gelecektekı yaşantısında önemli etkiye sahip olan okul öncesi eğitim kurumlanna. anne ve baba- lann "kurtancı", yönetıcılenn de "karlı işletme" gözüyle bakma- lannın. onanlmaz sorunlar doğurabileceği belirtıldi. AA muhabinnin sorulannı yanı- tlayan Adana Sosyal Hızmetler İl Müdürü Nihal Hameş, kreşlerle ılgı- lı çalışmaların sosyal hızmetler il mudürlüklen. bölge çalışma mü- dürlüklen ve millı eğitim müdürlük- len arasında bölündüğünü. bu uy- gulamanın, organızasyon konusun- da sorun yarattığı bildınldi. Ticari faaliyet Yönetmelıklerde de önemli eksik- lıkler bulunduğunu ve "ticari faali- yet" kapsamında yer alması nedeniyle, kreş kurma konusunda kısıtlamalann yetersiz kaldığını be- hrten Hameş. "Kar dürtüsüyle hare- ket edilmesinin" standartlan düşürdüğünü ifade etti. Hameş. bu konudaki görüşünü, " İstekli olan herkesin kreş açması önlenmelidir'" diyerek ifade etti. Bilinçli yaklaşım Çocuklann okul öncesi dönemde aldığı eğıtimın, kişilığinin oluşumu ve gelecekteki yaşantısında büyük önemi bulunduğunu kaydeden Ha- meş, şöyle konuştu: "Bu kurumlara. anne ve babalar kurtarıcı. y öneticiler de karlı bir işlet- me gözüyle bakmamalıdır. Görüş şekli böyle olursa. ileride halledilmesi zor sorunlar ortaya çıkabilir. Veliler. çocuklarının gelişimini h- lemeli, değişiklikleri gözlemelidir. Ne yediklerini. hangi eğitici oyunları oy- nadıklarını ve ne gibi bilgi-beceri faaliyetlerinde bulunduklannı araştı- rmalı. kuruluşlardan \erilen programlarla bunları karşılaştı- rmalıdır. Araştırma ve gözlemler, gelişme çağında iyi yerişen çocuklann daha sosyal davrandıklannı. uyumlu ol- duklarını. arkadaşlık kurduklannı \c bunu sağlıkh şekilde sürdiirdükkrini ortaya koyuyor. Ayrıca. çocuklann paylaşma duyguları daha gelişiyor." İlgi yetersiz deniyor Kuruma. en çok ücretlerle ilgili ^i- kdyetlerde bulunulduğunu kay- deden Hame^. "Ebeveynler, "Eğıtim ve ılgı yetersiz. Şu eksıklıklerı var' şeklinde yakınmıyorlar. Ama, °Bır hafta göndermedım. yıne de pa- rasını istiyorlar' şeklinde dert yanan- lar çok. Bu acı bir tablo" diye ko- nuştu. Üniversite mezunu uzman Nihal Hameş. mevzuatın okul ön- cesi eğitim kurumlannda, üniversite mezunu. ->osyal hizmet u/manı. ço- cuk golişimı u/manı ve psikolog ıse en di 5 yıl ılkokul öğretmenliğı yapmış bır çocuk bakıcısı ve her 20 çocuk için, kız meslek Hsesi çocuk gelışimi bölümü mezunu bır kışı ile 7 yıl kreşte çalışmış bır grup lıderi bu- lundurma zorunluluğu getırdiğini hdtırlattı. Hamc^. velilerden ayrıca. okul öncesı eğitim kurumLınnda sorum- lu müdur. çocuk bakıciM vc grup li- dcrı bulunup bulunmadığı konu- sunda da duvarlı olnularını ı^edı. • Insan kasabına milyarlık çelikkafesLondra, (AA)- Korku fılmlerinı bılegölgede bırakacak kadar vahşi cinay etler ışleyen ve öldürdüğü kurbanlannı elindekı neşterledılım dilim doğramayı adet edınen azılı İngılız katil Robert Mavvdsley (40). cezasını. kendisi için özel olarak y aptınlan çelik bir kafes içinde çekecek. Öldürdüğü kişıleri bir masaya yatınpelindeki neşterle amelıyat eden, onlan parça parça doğradıktan sonra kafataslannı parçalayarak beyinlennı dilimleyen sapık katil Mavvdsley, cezasını çekmekte olduğu Parkhurst Cezaevi'nde, cinsel tecavüz suçundan hükümlü iki mahkumu da doğrayarak öldürmesi üzenne. kaldığı koğuştan çıkartılarak kendisi için yaptınlan. birmilyar liralık çelik bir kafes içine alındı. İçinde özel bir tuvaleti bile olan, hay'v anat bahçelerindeki kaplan kafeslerini andıran çelik kafes içine konan ve diğer mahkumlardan ayn tutulan Mavvdsley'i ziyaret etmek isteyen yakınlan, onunla sadece kafesin dışmdan görüşebılecekler. Umutsuzluk, kalp krizi riskini arttmyor M r . D I C A l . \ K 1 B I Sürekli bunalan ve umutsuzluğa kapılan insanlann, kalp krizi geçirme olasılığı. ruh sağlığı yerinde olanlara kıyasla daha çok. Bunalım ile kalp hastalığı arasındakı bıyolojık bağlanü henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte. çalışmalar. bu tür kişilerin kalp atışlannın düzenslz olduğunu. bunun da zaman içinde daha ciddi kalp hastalıklanna dönüştüğünü, kimi zaman ölüme neden olduğunu ortaya koyuyor. Kalp hastalıklan riskini yüksehen sigaranın da bu durumu köriiklediğine inanılıyor. Bunahmlı kişinin sigarayı bırakamaması, kalp hastalıklannın ortaya çıkışını hızlandınyor. Ancak, araştırma konusu olan bunahmlı deneklerin, yüksek kalp hastalığı riskiyle yüz yüze olduğu görüldü. Ölüm oranı Ruh hastalannın doğal hastalıktan ölüm oranının, beklenenden yüksek olduğu uzun süredir biliniyor. Panik ve düzensizliğın de kalp krizıy le y akın ilişkisi olduğu yadsınamaz \'ınede araştırma, bu ikısı arasındaki bağlantının nedenine bir açıklama getirmiyor. A»ştırmada yaşlan 45 ile 77 arasında değişen ve hiçbir kalp rahatsızlığı olmayan 2.832 kışinin ruhsal durumlan incelcndı. Bunların % 11 I ınde depresyon. 10 8"ınde orta derecede umutsuzluk. 2.9'unda ise umutsuzluk sapıandı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear