25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24AĞUSTOS1993SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demokratikleşme vaatlerinin yerini Çiller'in tehditlerine bıraktığını söyleyen DİSK Genel Başkanı Nebioğlu: Işçi sınıfi Çiller'e rağmen bütünleşecek GÜNMJRtLHAN DİSK'in Ören Abdullah Baştürk Eğitım ve Dinlenme Tesisleri'nde ikin- cisini gerçekleştirdiği Genişletılmiş Ogan Toplantısı dün saat 10.00'da Genel İş Sendikası Genel Başkanı tsmail Hakkı Ünal'ın açış konuş- masıyla başladı. Toplantının ilk konuşmacısı DİSK Genel Başkanı Ketnal Nebioğlu, bugü- ne kadar demokratikleşme doğnıltu- sundaki vaatlerin yerini Çiller'in teh- ditlerine bıraktığını belirtti ve ışçi sını- fırun Çiller'e rağmen toplumla bütün- leşerek haklanru geliştırmesi gerektiği- ni söyledi. Nebioğlu, Türkiye'deki siyasal boş- luğun hiçbir siyasal parti tarafından doldurulamadığını, boşluğu doldura- cak bir toplumsal muhalefet hareketi • DİSK'in Ören'deki tesislerinde gerçekleştirdiği Genişletilmiş Organ Toplantısı'nda Türkiye'deki siyasal boşluğun hiçbir siyasal parti tarafından doldurulmadığına dikkat çekilerek, boşluğu dolduracak bir toplumsal muhalefet hareketin bulunmadığı da vurgulandı. de bulunmadığıru vurgulayarak şun- lan söyledi:" Türkiye işçî smıfı ve DİSK bu tablo karşısında sessiz kalma- yacak. tşçi sııiıfı \e diğer toplumsal kat- manJarın arasını açmaya çalışan Sayın Çiller'e rağmen toplumla bütünleşerek haklarımızı genişletmeliyiz. Demokra- siyi yaşamın tüm alanlarına egemen kıl- malıyız. DİSK'li olmanın anlanıı bu- dur." Hükümetin, sermayenin talepleri dogrultusunda ekonomik ve politik uygulamalannın toplumun geniş ke- simlerini sefalete ittigini belirten Nebi- oğlu, anti-demokratik, yasakçı ve baskıcı uygulamalann ısrarla uygu- landığı bu davranışın ise Kürt sorunu- nu içinden çıkılmaz bir hale getirdiğinı savundu. Toplantıya kaülan, DİSK'in Eski Genel Sekreteri ve TBMM üyeli- ğinden düşürülen HEP Milletvekili Fehmi Işıklar da söz alarak "Ben böl- ge halkmın yüzde 85 oyuyla secikfîm. Dokunulmazlığının kaldırılması yo- lundaki talep ise Meclis Anavasa Ko- misyonu tarafından reddedikti. Ana- vasa Mahkemesi'nin kararı. halkın ve Meclis'in iradesine aykırıdır" dedı. So- runun Kürt halkının varlığını red- dedip. baskı yöntemleriyle çözüleme- yeceğinı belınen Işıklar, "Ben bu ger- çeği dile getirdiğinı için cezalandınl- dun" dedi. Işıklar aynca insanlann düşündüklerinı söyledikleri için ceza- landınlacağına, düşüncelere neden olan olumsuz faktörlerin ortadan kal- dınlması gerektiğıne de değinerek. so- runun tek çözümünün banş ve de- mokrasi olduğunu belirtti. Türk ve Kürt halkının birbirlerinin kamburu olsalar bile birlikte yaşamak zorunda olduklanru da ıfade eden Işıklar sözle- rine şunlan ekledi "Türkiye'nin bürün- lüğü. birlikte yaşama isteğinin yaratıl- masından geçer. Bu soruna çözüm bu- lunmazsa yapacağınız toplu sözleşme, örgütleyecegiz sendika hiçbir işe >a- ramaz." Vergi politikalan üzenne bir tebliği sunan ekonomist (Arslan Başer Kafaoğ- lu da özelleştirmelerin, devletin küçül- tülmesi operasyonlannın asknda yar- gısız ınfazlann yaşanabildiği bir yöne- tim mekanizmasına ekonomik aîtyapı oluşturmak anlamına geldiğini söyle- di. Kafaoğlu, DİSK adma katıldığı Özel İstihdam Komısyonu'nda sun : duğu önenleri ise şöyle sıraladr" Gelir vergisi tarifi değiştirilmelidir. Dolaylı vergiler ve fonlar azaltılarak. dolaysız vergilendirme sistemine geçilmelidir. Vergiler ydlık gerçek kazanç üzerin- den safl gelirden alınmalıdır. Vergi affı uy gulamaJarından > azgeçilmeli \e mua- fiyet kaldırılmaİKİır. Ayrıca emekcile- rin vergi yükü hafıfletilmelidir." Memur sendikalarmdan altenıatif taslak • Memur sendikalan yasa taslağı, bu hafta tartışmaya açıhyor. Memur sendikalanna 'grev ve toplusözleşme hakkf getirmeyen taslağa, memur sendikalan 'grev ve toplusözleşme hakknçeren alternatif bir taslakla karşılık verecekler. ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosu) - İktidarda 21. ayını dol- duran koalisyon hükümeü, me- murlara verdiğı örgütlenme hakkı sözünü yerine getirmek için harekete geçti. Memur sen- dikalan yasa taslağı, bu hafta tartışmaya açılıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Meh- met Moğultay. kamu çalışanla- nnın örgütlenmesini düzenle- yen yasa taslağının tamamlan- dığını. bu hafta içınde sendika- lann görüşüne açacaklannı söyledi. Memur sendikalanna Eğitim-iş Yönetime katılım çağnsı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Öğretmenler. "bu öğretim yılına, okul müdür- lerine "yönetime katüon" çağnsı yaparak başlamaya hazırlanıyor. Eğitim-İş Sen- dikası'na üye öğretmenler, yönetim kademelerinde'ka- triımı' sağlamak ve "sendi- kacüığı işyerlerine taşrnıak" için eylül ayında harekete geçecekler. îlk aşamada, okullarda sendika temsilci- liği ıçın oda ısteyecek olan öğretmenler, eğitim çalışan- lanrun yönetsel duzenİemelere ilişkin kararlara katılımı için bir eylem programı oluşturdular. Eğitim işko- lunda örgütlü olan Eğitim- tş Sendikası, katılım sağ- lanmasında bir model geliş- tirmek için harekete geçti. Bu çerçevede sendika ta- rafından eylül ayından iti- baren yürürlüğe konulmak üzere bir eylem programı hazırlandı. "Yönetim kade- melerinde ve işkolunda yaşa- nan demokrasi kuirürünün sığlığını giderecek otoriter eğilimlerin yerine, demokra- tik geJenekleri yerieştir- mek" amacıyla hazırlanan eylem programında bazı et- kınliklere de yer verildi. "grev ve toplusözleşme hakkı''' getırmeyen taslağa. memur sen- dikalan "grev ve toplusözleşme hakkı" içeren alternatif bir tas- lakla karşılık verecekler. Fiili olarak 3 yılı aşkın bir sü- redir faaliyet gösteren memur sendikalannın görev ve yetkile- rinin tanımlandığı yasa taslağı, çarşamba-perşembe günleri memur sendikalanna açıklana- cak. Grev ve toplusözleşme hakkı içermeyen taslak, ancak kamu çalışanlanna bütçe hazır- lama, katsayı belirleme. ücret artışı konulannda yapılan çalış- malara kaülma yetkileri getiri- yor. Kamu görevlilerinin örgütlü olduklan memur sendikalanna "tüzel kişilik kazandırmak" ve "hukuki kimliklerini beiirie- mek" üzere hazırlanan taslakıa. örgütlenmenın "hizmet kotu" şeklinde düzenlenmesi öngörü- lüyor. Sendika üye ve yönetici- lerine, kamu işverenine karşı "yargı güvencesi" getıren tas- iakta. sendika aidatlanmn ma- aş bordrolanndan kesilmesine olanak tanınıyor. Kamu çalışanlanna "grev ve toplusözleşme hakkı" venlmesi- ne ılışkın bir düzenleme. koalis- yon hükümetının programında ve protokolünde yer almaması- na karşın; SHP'nin programın- da yer aldı. Ancak yasa taslağı- nın oluşturulması sürecinde DYP kanadında yer alan Dev- let Personel Başkanlığı'nın bağ- h olduğu Devlet Bakanhğı. ko- nuyla ilgili görüş bildirmedi ve öneri geliştinnedi. Alternatif taslak Hükümetin memur sendika- lanna ilişkin yasal düzenleme oluşturma hazırlıklan şubat 1993 tarihinden beri sürerken kamu çabşanlan da bir çalışma içine girdi. Kamu Çalışanlan Platfonnu'nu oluşturan sendi- kalar ile bu platform içinde yer almayan sendikalar "kamu gö- revlileri sendikalan" kanun tas- lağı ya da "ortak çalışanlar ya- sa"taslağı hazırlamak üzere bir araya geldiler. Bu amaçla "Eşgü- difan Komitesi" oluşturan me- mur sendikalan, "grev >e toplu- sözleşme hakkı" içeren bır tas- lak oluşturdu. Taslakta. "iş kolu" esasına göre örgütlenme öngörüldü. İnönü'nün Ada'daki evinde 100'e yakın dinkyici Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı anmak için biraraya geldi.(Fotoğraf:KAAN SAĞANAK) Sait Faik ve Hüseyin Rahmi Gürpınar her yıl düzenli olarak anılıyor t! 1 ikiustayazar AZMt KARAVELİ Dünyada bir eşı bulunmayan güzellik- teki Prens Adalan, adını Doğu Roma İmparatorluğu döneminde hükümdar- lann muhaliflerini bu beş adadaki ma- nastırlara sürgüne göndermesınden almış. Günümüzde ise bu adaiar, yaşa- mın zorunlu stresinden kaçan ınsanlar için gönüllü bir sürgün olma ışlevını gö- rüyor. Prens Adalan, sessızliğiyle, temiz havasıyla, yeşiliyle. faytonlanyla yüzyıl- lardân beri sanatçılar için büyük bir esin merkezi olma özeUiğmı koruyor, özellikle kimı edebiyatçılar için vazgeçilmez bir mekan durumunda. Düzenli anma Adaiar deyınce bu doğa cenneü'ne tut- kun sayısız yazar arasından akla hemen iki usta geliyor: Sait Faik Abasıyanık ve Hüseyin Rahmi Gürpınar. Adalarda yaşa- nan sorunlara karşı seslennı duyurmak için bir araya gelen bir grup insanın oluş- turduğu Ada Dostlan Derneş. her yıl bu yazarlan düzenli olarak anıyor. Fırsat buldukça Prens Adalan'na yüz- meye gelen bir başka ada tutkunu. İsmet İnönü'nün evi pazar günü işte böyle bir anma toplantısına sahne oldu. Evin bah- çesindeki ağaçlann gölgesinde, İstanbuP- un o dayanılmaz sıcağını hissetirmeyecek bır serinlikte. aralannda Abidin-Güzin Dino, Tiraje Dikmen, Zeynep Avcı, Ce- vat-Gönül Çapan, gibi yazarlann ve sa- natçılann bulunduğu 100'e yakın dinle- yia Hüseyin Rahmi Gürpınar'ı anmak için bir araya geldi. Ada gençliği ilgisiz Gözler dinleyıcıler arasında genç ede- biyatçılar bulma umuduyla çevreye yö- neliyor. Birkaç dakika sonra bunun boş bir ginşım olduğu ortaya çıkıyor. Aile- siyle gelen birkaç kişı dışında ada gençliği toplantıya ilgi göstermiyor. Gençlerin Gürpınar'ı çok sevdiklerini söyleyen ede- biyat öğretmeni Perihan Ergun yanılıyor mu yoksa? Ancak gençliklerini ruhlan- nda yaşayan dinleyici kitlesi Füsün Akatiı'nın bir saate yakın süren konuş- masmı dikkatle dinliyorlar: "Hüseyin Rahmi her şeyden önce Türk edebiyatı- nda kendine özgü farklı bir yere sahiptır. Bu farklılık sınıfsal konumuna bakma- dan. seçkinlerden zıyade, halkı eserlerin- de yansıtmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle Gürpınarı edebiyattan çok ede- biyat sosyolojisı açısından değerlendir- mek gerekir" diyor Akatlı. "Edebiyattan sanattan gaye herhalde bir menfaat-i içtimaiyyedir" diyen Hü- seyin Rahmi'nin bu sözlerini toplantıya kaulması beklenen ancak son anda ge- lemeyeceğinı bıldiren Vedat Günyol 1966'da şöyle yorumluyordu. "Sanat karşısında H.R Gürpınar'ın belirli bir tu- tumu var. Ona göre sanat varbğının nede- nini belli bir amaca hızmeıte bulur. Bu amaç insanhğın uyanması ılerlemesidir." Akatb'da Gürpınarı akla, bilime, yakın pözitivist bir aydın olarak tanımlı- yor. "Gürpınarın eserlerinde üç temel konu göze çarpar. Toplumsal adalet kav- ramını onun birçok yapıtında gözlemle- yebiliriz. Ezilen kadını yapıtlannda dile getiren gene ilk o olmuştur. Gürpınar, dıni de eserlennde sıkça kullanırdı." Yozlaşmaya karşı mücadele Cumhuriyet dönemi öncesinde dini ko- nulara farklı bır bakış açısıyla yönelen Gürpınar döneminde laık anlayışı benim- seyen sayılı aydmlar arasına girmiştir. Akath'dan sonra söz alan Hüseyin Rah- mi Gürpınar. Lisesi Edebiyat Öğretmeni Bayram Bayram da onun laik anlayışını bugün daha çok korumamız gerektığini belirtıyor. Son olarak söz alan Perihan Ergun usta yazann özellıklerinı anlatarak başladığı konuşmasını. adalardaki yoz- laşmaya karşı mücadelenin gereklilığine kaydınyor. 30 AGUSTOSTA MILLI PİyAMGO ARAYIS TOKTAM1Ş ATEŞ Demokrasi Sonınu İSKİ skandalı patlak verdiğinden beri, bu konuda hiç- bir şey yazmadım. Kimi dostlarım eleştirmeye başladı- lar. "Neden yazmıyorsun" diye soruyorlar. "Sizden olunca yazamtyorsun, değil mi?" diye dalga geçenler de var. Hepsinin canı sağolsun. Canları sağolsun da ne yazayım. "Göknel'in yaptıkları en ağır biçimde cezalandınlmalıdır ve bu işin arkasında başkalan da varsa, kulaklarmdan tutularak TV ekranlan ve gazete manşetlerine çıkartılmalı" mı diye yazayım? Boş laf bunlar. Türkiye'nin sorunu, İSKİ sorunu ya da Göknel sorunu değildir Türkiye'nin sorunu, demokrasi sorunu ve arada kalmak sorunudur. Türkiye'nin boğazına kadar rüşvetçamuruna bulandı- ğını bilmeyen yoktur. Hele son on yılda, topluma ege- men kılınmaya çabalanan yeni 'yükselen değerler' çer- çevesinde bu iş normal olarak'değerlendirilmeye baş- lanmıştır. Çalarak çırparak gemisini yürüten; kendinden güçlü- sünün önünde kırk takla atan; kendinden guçsüzünün önünde arslan kesilen; kesesini doldurabilmek için en temel değerleri bile ayaklar altına almaktan çekinme- yen insan, günümüzün 'muteber insanı'ö\r. İş bitlrici' insandı r. 'Becerikli' i nsandı r. 'Vizyon sahibidir.' Hatta ki- mi şaşkınlara göre hem 'ilerici' hem de 'devrimcidir.' Eğer haram sofrasında çöplenirken 'suçüsfü'yakala- nırsa, beceriksiz' ve 'şanssızdır.' Bu da her genç kızın başına gelebilir ve elbette birilerinin 'hamamın na- musu'nu kurtarmalan gerekir. Zavallı Göknel şimdi ha- mamın namusunu kurtarıyor ve toplumumuzda yolsuz- luklara 'katiyen' izin verilmediğini gösteriyor... Toplumun tüm ahlak değerlerini altüst ederseniz; emek, çalışma, dürüstlük, doğruluk, özveri vb. kavram- ları neredeyse 'çağdışı' ilan ederseniz başka ne bekle- yebilirsiniz ki? ISKl'de rüşvet döndüğünü bilmeyen var mıydı? Daha kapısına gelirken "Meselenız nedir ağabey?" diye ya- naşan kopuk kılıklı aracılar içeride kimlere güvenıyor- du? (Merak eden varsa söyleyeyim, aynı adamlar aynı yerde dolanıyorlar). Açıktan para vermeden su sorunu- nu çözen bir Allah'ın kulu var mıdır Istanbul'da? Gümrüklerde, tapuda, belediye imar dairelerinde rüş- vetsiz iş döndüğünü söyleyebilecek bir tek şerefli insan var mıdır bu toplumda? Topçular Araba Vapuru Iske- lesi'nde çalışan vapurlarda bulaşık suyu gibi çay 5 bin liraya, içi boş sandviç 8 bın liraya satılırken iskeledeki simitçiyi kovalayan görevli. bu işi babasının hayrına mı yapıyor sanıyorsunuz? Sürücü ehliyeti almak için insanlarkuyruklarda birbir- lerini ezerken kimileri güzel gözlerinin hatırı içm mi el altından alıyorlar belgelerini? Yıllarca yasalara aykırı olarak korsan yayın yapan te- levizyon şirketleri, başkalan yasalara aykırı işler yapın- ca, namus tımsali kesildiler. hukuk devletinden söz edı- yorlar. Yıllardır el altından teşviklerle desteklenen bir kısım basın, şimdi kıyameti kopartıyor. Belediye ya da Ha- zjne'nın 100 kuruş eden arazisini 3 kuruştan kapatıp ko- nut kooperatifleri kuran kımi gazeteciler de namus kumkuması' oldular. Hele aracılık ve komisyonculukla gazetecıliğin sentezinı yaparak milyarder olan kimi üç- kağıtçılann, sore^/nafcten'-görüntip konuşmaları, miğ- demi bulandırıyor." K - ~"~ " > Daha öncesi var mı bilemem. ama devletten sağlSya- cağı çıkar karşılığında, ilgili siyasal partıye bağış yapma zorunluluğunu MSP'nin getirdiğı soylenir. Ve bu süreç hiç kesilmeksizin, bugüne kadar gelmiştir. Bunu bilme- diğini söyleyen yalan söylemektedir. Eğer sol partilere, geniş bir kitleye dayanma olanağını tanımazsanız, ör- gütlerle organik bağ kurmayı engellerseniz, aynı şeyi onlar da yapar. Ama bütün bu işlerin temel koşulu yakalanmamaktır, minareyi çalmadan kılıfını hazırlamaktır Ergun Göknel, yaşamının sonbaharında esen tatlı bir rüzgarın sarhoş- luğu içinde, terk edilen bir kadının neler yapabileceğini unutunca, bir çuval inciri berbat etti. Siz şimdiki yayga- raya bakmayın. iki ay içinde her şey unutulur. Çünkü sis- tem boyle işliyor, çünkü sistem buna dayanıyor. Türkiye'de işleyen sistem, en kötü sistem örneklerin- den biridir. Çünkü 'arada kalmış'bir sistemdir. Totaliter desek değil, demokrat desek o da değil. Bu tür yolsuzlukların 'feriştahı' totaliter sistemlerde yapılır. Ama kimsenin gıkı çıkmaz (Devrilene kadar ta- bii). Tüm kurumları işleyen bir demokraside ise yolsuz- luklar daha minimal düzeydedir. Çünkü kontrol meka- nizmaları işler, denetim vardır, Türkiye'nin sorunu, demokrasi sorunudur özgürlük- çu demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçi- remeden, İSKİ gibi olayların önü alınamaz. Ama ortaya çıkar ya da çıkmaz, o başka... Slikon şimdi de ayakkabıda • Magazin/TV' Senisi- Özellikle ünlü mankenler ile ses sanatcüan başta olmak üzere bir çok kadının göğüslerini büyütmek için tercih ettiğı ve gıderek "moda" halıne gelen slikon, şimdi de spor ayakkabılannda kullarulıy or. Tycoon fırmasınm. 1993 sonbahar koleksiyonu için Güney Kore'den ilk kez ithal ettiği beyaz slıkonlu ayakkabılar piyasaya sürüldü. Slikonlumodeller nubuk ve süet grubunda yer alıyor. Tycoon'un, basket, tenis. aerobik,jogging ve outdoor gruplanndan oluşan 30 çeşıt ayakkabı modellerinin fıyatlan ise, beyaz deri grubunda 350-600 bin. outdoor line nubuk grubunda da 550-950 bın TL arasında değişiy or. Trafik kazaları: 29 ölü • Haber Merkezi - Yurdun çeşıtli yerlerinde meydana gelen trafik kazalannda dün de 29 kişı yaşamını yitirdi. Iğdır'ın Karakoyunlu ilçesi yakınlannda polis panzeri ile birminıbüs çarpıştı. Kazada Hakim Palay, İmmet Tavşan ve Ali Faik Alkan öldü. Malatya'nın Yazıhan ilçesi yakınlannda 44 ED 791 plakalı otomobil virajı alamayarak uçuruma yuvarlandı. înfılak eden otomobilde bulunan Hurşit Tektaş. CaferTektaş. Vehap Aslan ile Hüseyin Ören yanarak hayatlannı kaybettiler. Diğer kazalarda ölenlerin ısımleri ise şöyle: İstanbul'da Mustafa Ünlü, Mustafa Öztürk ve kimliği belirlenemeyen bir kadın, Ankara"da llgaz Akbaş ve Mesut Ismaıl, Kayseri'de Osman Keletelioğlu, Hanife Atak, Gazıantep'te Mehmel Kıratoğlu. Konya'da Ahmet Benderli, Bursa'da Hatice Seçkin,Trabzon'da Kanı Küçük, Rıze'de İsmail Büyükbaş, Bursa'da Ahmet Kardeş, Sıtkı Kasapoğlu, Malatya'da Gaffar Küçük, Şanlıurfa'da BekırOlgaç,Tekirdağ'da Mahmut Gurkan. Cahıt Coşkun, Adana'da Emınc Gökhan, Antakya'da Şerif Dudaklı, Ayşe Didar. Amasya'da Fatih Kaya, Masa Saraç.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear