Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURIYET 11 AĞUSTOS 1993 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Suçlularve sorumlular
Çağımız, ozgur ve uygar ınsan çağıdır Duşunceye saygının,
karşılıklı hoşgorunun, msana sevgının egemen olduğu bır
dunyada vaşı>oruz. Ülkemızı ozgur ve uygar ınsanlann
yaşadığı bır ulke halıne getırmek ıstıyorsak, vakıt geçırmeden
Ataturk'un eğıtım polıtıkasını yenıden gündeme getırmelıyız
M. İSKENDER ÖZTURANLI Atatürkçü Düşünce
Derneğiİzmır Şubesı Başkanı
B
undan 2500 yıl once
Sokrates tannlara ınan-
mamakla suçlanarak
600 kışılık bır halk mah-
kemesınce yargılarumş.
279 oya karşı 285 ovla
olum cezasma çarpünlmışü Her turlu
savunma hakkı tanınmıştı kendısıne
Alay bıle etmıştı yargıçlar kuruluyla
Boyle bır hak tanınmasa>dı. "Sokra-
tes'in Savunması" adlı o dunyaca unlü
yapıt çıkmazdı günyuzüne
Ne acıdır kı Soİcrates'ten 2500 yıl
sonra, 2 Temmuz 1993 Cuma gunu 37
aydm yazar, ozan ve sanatçımız, sor-
gusuz, yargısız ve savunmasız bıçımde
yakılarak öldürulmuştur \urdumuz-
da Dünya mahkemesı olan tanh
önunde nasıl hesap vereceğımızı du-
şunmeye başlamahyız şımdıden Bu
hesabı kolay veremeyeceğımızı de bıl-
mehyız Savunulacak yaru bulunma-
yan bu soykınmdan hemen hemen
hepımız, az va da çok sorumluyuz
Sıvas olayı, 63 yıl oncekı Kubılay
olayıru golgede bırakacak rutelıktedır
Bunun nedenlennı enıne bovuna ama
sennkanJı duşunmek zomndayız
Cumhunyetın 70 yılında bo>lesıne
ulanç vencı \e yuz kızartıcı bır olayı
yaratanlar hıç kuşkusuz bırdenbıre
çıkmış değıllerdır ortaya Ne kadar
kıştırtılmış olurlarsa olsunlar, arala-
nnda 18-20 yaşındakj çocuklann da
bulunduğu bu ortaçağ kafalı msanlar
hangı koşullarda yeüşıp buyumüşler
Ataturk bustünu ve Pır Sultan Abdal -
ın yontusunu yıkma, ınsanı yakma
noktasına nasıl gelmışlerdır9
Konu
çok onemlı ve savsaklanmayacak ka-
dar da cıddıdır
Bıhndığı gıbı Atatürk devnmırun
amacı çağdaş ve uygar ınsan yeüşür-
mektır Çeşıtlı yasalar ve duzenleme-
lerle ulaşılmak ıstenmıştır çağdaş
uygarük duzeyıne "Öğretim Birliği
Vasası" ılebaşlanmıştır ışe 3 Mart
1924 tanhb bu yasanın gerekçesınde
şu tumceler vardır
"Bir ulusun bireyleri ancak bir eğıtim
görebilir. tki türlü eğitim, iki türlü ınsan
yaratır. Bu ise du\gu >e düşuncede bır-
lik ve butunlüğu bozar Yasa onerimiz
kabul edılırse. Turkıve Cumhunveti'-
nde butun kültur ve bilim kunımlannın
tek bağlantı yen Eğitim Bakanbğı ola-
caktır."
Olmuştur da Eğıtım sıstemımız
çağdaş, uygar ve ulusal konuma getı-
nlmıştır Amaç her turlu saltçılığı ve
dogmacılığı yıkmak, gencıhk bağlan-
ru kopararak "fikri hfir, vicdanı hûr.
irfanı hür kuşaklar"yetışürmekür
Ataturk devnmı, Turk toplumunu
İslamcı bır monarşıden laık bır cum-
hunyete geçırmışür Laıklık, devnmın
ve cumhunyeun temel taşı olmuştur
Ataturk'e gore toplumsal olaylar de-
ğışmez, tartışılmaz ve sorgulanmaz
dın kurallanyla değıl, pozıüf bılımın
gozlemlen ve ölçulenyle çozulebılır
Inanç, toplumlar ıçın onemlıdır ama
ınancın yen devleün egemenlık alanı
değıl, tapınaklar ve vıcdanlardır Dev-
let duygularla yönetılemez, akıl ve bı-
lımle yoneühr "Dûşunmeden ınana-
caksın"kuralı devlet ışlennde geçersız-
dır Bu nedenledır kı "Dunyada her şey
için, uygarlık için, başan için en gerçek
yol gösterici bilımdir, tekniktir. Büim
ve tekniğin dtşında bır uyarıcı aramak
ayrnazlıkür. bılgısızlıktir, sapıklıktır"
dıyerek yobazlığj ve bağnazhğı bıhm-
le ortadan kaldırmaya çalışmışur
Akılcüığın duşmanı olan medrese eğı-
ümını bır yana atarak laık eğıtımı
benımsenmıştır Özgur ınsanı yarat-
mak ıçın başka yol yokiur
Ödüncü, çıkarcı siyasacılar
Ronesansla başlayan bıbmçağı ay-
dınlanmanın yolunu açmış, sıyasal ve
sosyal kuruluşlar aklın egemenlığıne
bağlanrruştır Gıderek sıyasal dunya,
hukuksal dunya, torel dunya değış-
mıştır Dınle devleün dınle felsefenın,
hukukun, sanatın ve ekonomının ay-
nlması sonucunda laıklık çıkmıştır
ortaya Insanoğlu ozgurluğün, de-
mokrasırun, laıkîığın aydınlık yolunda
yurumeve başlamıştır Ve ınsan, ınsan
olmuştur '*
Işte Ataturk'un berumsedığı çağdaş
ve uygar dunya goruşu budur Os-
manb ortaçağı da bu yoldan aşılacak
ve boylece ummet kavramından ulus
kavrarruna geçılecekür Turkıve, bu
duşunce bıçımı ıle çağdaş uygarlığa
kavuşacakür Kavuşmuştur da Ama
sonunda ne olmuştur0
Oy kaygılanyla dınsel genalığe
odun venîmışür once Turkçe ezanın
Arapçaya donuşturulmesıyle başla-
mıştır bu eylem (1950) Daha sonra
Oğretım Bırhğı Yasası uygulama ala-
rundan kaldınlmış ıkı başlı eğıüm sıs-
temıne geçılmıştır lzmlı ve ızınsız
Kuran kurslan, gereğınden çok açılan
ımam-hatıp okullanvla medrese oğre-
rumı başlatıhnışür Bu okullann tu-
munde çağdışı eğıtım pohtıkası uygu-
lanmıştır Bunlar yetmıyormuş gıbı,
ozgur ınsan yetıştırecek olan felsefe ve
manük dersİen kaldınlarak, ılk ve or-
taoğretımde dın dersı zorunlu hale ge-
ünlrruşür(1982)
Sı\as olayı, bu davranış ve uygula-
malann çok aa bır sonucudur Ve ak-
lımızı başımıza toplamadığımız tak-
dırde, bu gıbı olaylann sonu da gelme-
yecektır Yıllardan ben pompalanan,
odunler venlerek palazlanan Ataturk
ve laık cumhunyet duşmanlığı en so-
nunda tüylen urpertecek bıçımde Sı-
vas'ta patlak vermıştır 21 yüzyılın
eşığınde aklı zınare vurmak ısteyen şe-
nat devletı ozlemcılen, kendılen gıbı
duşünmeyenlen aforoz ederek Sıvas'ı
ateşe vermışlerdır Lygarhktan uzak
çağdışı odaklar, Turk ulusunun terte-
mız dm duy gusunu da somurerek, or-
taçağa ozgü bır davrarnş sergılemışler-
dır
Yıllar yıh devlet elıyle Atatürk düş-
manı ve laık duşunce karşıtı gençler
yeüşünlmışür yurdumuzda Ozgur
çağdaş ve ulusal eğıtımden vazgeçıl-
mış, Ataturkçu eğıüm polıtıkalan rafa
kaldınlmışür "Eğfâmdir ki bir uhısu
ya özgür, bağımstz. >üce bir toplum ha-
linde yaşatır ya da tutsaklığa surûkJer"
dıyen Atatürk'ün yolundan uzaklaşıl-
mışür Ataturk ılkelen bır yana aül-
mış, yapıüan teker teker yok edılmış-
ür Sıvas olayının gerçek suçlulan, bu
laıklık karşıtı polıtıkalan uretenler ve
uygulayanlardır
Sonuç
Çağımız, ozgur ve uygar ınsan çağı-
dır Duşunceye saygmın. karşılıklı
hoşgorunun, ınsana sevgının egemen
olduğu bır dunvada yaşıyoruz Ulke-
mızı ozgur ve uygar ınsanlann yaşadı-
ğı bır ulke halıne getırmek ısüyorsak.
vakıt geçırmeden Ataturk un eğjüm
polıtıkasını yenıden gundeme getırme-
lıyız Gereğınden çok açtığımız ımam-
haüp okullannı devlet okulu konumu-
na dönuşturmelıyız Kuran kurslannı
çağdışı olmaktan kurtarmabyız Eğı
üm sıstemımızı laıkleşürmehyız Ve
çağdaş uvgarlığa ancak Ataturk'ün
gosterdığı yoldan ulaşabıleceğımızı
hatırdan çıkdrmamalıyız
Tersı durumda ne uvgarlıktan, ne
çağdajlıktan, ne dınden, ne ımandan
ve ne de ınsanlıktan soz edebılınz
PENCERE
ARADABIR
Prof. Dr. MUSTAFA ALTINTAŞ
RektöPlüğün Utanç Verici
Haflfliği
6 Ocak 1993 gunlu Cumhunyet te Bagışlanan ve Pa-
zarlanan Koltuk Rektorluk başlıklı yazımıza ne sıyasal
çevrelerden ne YÖK ten ne yenı-eskı rektorlerden bır
tepkı geldı Tek ses 6 3 1993 gunlu Cumhunyet Gaze-
tesı nın Tartışma sayfasında Prof Dr Tahsin Tokma-
noğlu'ndan yargılarıma katılma doğrultusunda geldı
Sozunu ettığımız makalemızdekı ongorumuzu kanıtla-
yan ve fakat bızı uzuntuye boğan ve utandıran ışlem ıse
25 Hazıran 1993 gunlu Resmı Gazete de yayımlanan ve
Zonguldak Karaelmas Unıversıtesı Rektoru nu gorev-
den alan uçlu kararname oldu
Önce 6 Ocak 1993 gunlu makalemızı ozetleyeyım Ma-
kalemde, 1980 lı ve sonrakı yılların yıkıma uğrattığı ku-
rum ve değerlerden en onemlısının unıversıte ve unı-
versıte oğretım uyelığı oldugunu, akademık unvanlarla
unıversıte makamlarının dağıtımının çıkarlara ve son ar-
zulara dayandırıldığını unıversıtelenn gıderek medre-
seleştırıldığını unıversıte oğretımının gıderek nakle
dayandırıldığını ve unıversıtelenn dıplomalı cahıller
uretım merkezı ne donuşturulduğunu çağdaş ve ozerk
unıversıteyı yenıden yaratmayı programına alan DYP-
SHP Bırıncı Ortak Hukumetı'nm bunun tam tersıne unı-
versıteyı daha da kımlıkstzleştırecek ve unıversıter ya-
şam bıçemını daha da bozacak duzenlemelere ımza
attığını belırterek 7 7 1992 gun ve 21277 sayılı Resmı Ga-
zete de yayımlanarak yururluk kazanan 3826 sayılı ya-
sanın geçıcı 1 maddesınedıkkatçekmıştık
3826 sayılı yasanın geçıcı 1 maddesı yenı kurulan 21
unıversıte ve 2 yuksek teknoloji enstıtusunun kurucu
rektorlerının belırlenmesı yetkısını Mıllı Eğıtım Bakanı
ve Başbakan ın onerısıne dayandırmakta ıdı Mıllı Eğı-
tım Bakanı ve Başbakan bu yetkılerını 10 Kasım 1992 de
yaşama geçırerek toplam 23 rektor atamasını gerçek-
leştırmışlerdır Rektor adaylarının belırlenme surecı
yuz kızartıcı utanılacak orneklerın yaşanmasına neden
olmuş, Bakanlık ve Başbakanlık'ta ozel ofısler kurul-
muş, rektor adayları ılçe ve ıl partı başkanlarından ' tav-
sıye mektuplan taşımış ya da onların özel çaba ıçıne
gırmelerını sağlamış bakanlar mılletvekıllerı ve kentın
eşrafı araya sokularak sıyasal yetkıye kendını beğendır-
mek uğraşına gırışmışlerdır Gorev ıstemınde one çı-
kan, bılımsel ve yonetsel yetkınlık olmamış, daha lyı
"kapıkulu' olma ozellığı one çıkmıştır Devreye ekono-
mık sıyasal ve toplumsal yaşamda gıderek etkısını arttı-
ran tarıkatlar da gırmış her tarıkat kendı murıdı ya da
yandaşını rektor koltuğuna oturtarak bu kuruluşlar elıyle
genç ınsanları ve beyınlerı kendı denetımlerınde tutmak
ve bu arada yapılacak yatırımlardan da pay kapmak yo-
lunda oldukça başarılı olmuslardır Atanan çoğu kuru-
cu rektorun ılk ıcraatlarına bakıldıgında bu gerçek orta-
ya çıkacaktır Çok geçmeden, bu rektörlerın cevrelerın-
de oluşturdukları gerıcı kadrolaşma bızzat sıyası yetkıyı
bıle urkutur boyutlara varmıştır
Zonguldak Karaelmas Unıversıtesı Rektoru'nun başı-
na gelen ıse sıyasetçının elını, unıversıtenın ıçıne daldır-
masıntn ne denlı olumsuz ve onur kırıcı sonuclar doğu-
racağının orneğını oluşturmaktadır 10 Kasım 1992 gunu
Zonguldak Unıversıtesı Rektorluğu ne atanan Prof Dl-
keç en sıradan bır yardımcı hızmetlıye bıle uygun goru-
lemeyecek bır yontemle hıç bılgısı olmaksızın uçlu
kararname ıle rektorluk gorevınden 25 Hazıran 1993 ta-
rıhınde almmıştır Gorevınden azledılen rektor azıl ka-
rarını unıversıtesınm ışlerını ızlemek ıçın bulunduğu
Malıye Bakanlığı burokratlarından oğrenmek talıhsızlı-
ğıne ve kuçultuculuğune uğramıştır Hıçbır gerekçeye
dayandırılmayan bu azlın azlı oneren eskı Mıllı Eğıtım
Bakanı Köksal Toptan tarafından dıle getırılen gerekçe-
sı 'sıyası (asarruf olması ıle kendısının DYP ıl orgutu
tarafından sıkıştırılması ve bu baskıya DYP Kasım Ge-
nel Konresı'nde yenıden genel baskan adayı olmayı
duşunmesı nedenıyle boyun eğmek zorunda kalması
olarak açıklanmıstır Boyle alçaltıcı ve acınacak duru-
ma buyukbır acımasızlıkladusurulen rektore neYÖK,
ne rektorler komıtesı ne bırlıkte gorev yaptıkları Unıver-
sıtelerarası Kurul ne kurucu olduğu Zonguldak Karael-
mas Unıversıtesı Kurulları ve meslektaşları sahıp çık-
mamışlardır Tam tersıne azledılen rektorun boşaltüğı
yere atanan DYP den mılletvekılı adayı olan ve kazana-
mayan yenı rektor, aynı unıversıtede bırlıkte calıstığı bı-
nne karşı gostenimesı gereken duyarlılığı bıle goster-
me gereğını duymaksızm rektorluk postuna bağdas
kurabılmıştır Yenı rektorun bu posta oturma gerekcesı
de polıtık gelecek duşuncesıdır
Gorulduğu gıbı bılımsel kuruluşların ve onların yone-
tım organlarının belırlenmesı yetkısının sıyasal kadrola-
ra bırakılması hem bılımsel uğraşı sıyasallaştırmakta
sıyasetın emrıne bırakmakta ve hem de rektorluk de-
kanlık gıbı makamları onursuzlaştırmaktadır Bır rekto-
run duşurulduğu bu utanılacak ve acınacak duruma
unıversıte çevrelerının ses çıkartmamaları ıse çurume-
nın veyozlaşmanın boyutlarını gozlerımızın onune ser-
mektedır Onurlu unıversıte onurlu meslektas
1
TARTIŞMA
Kanıt
B
ırhukukdavasında
"sonıştunna"yıve
sonuçta davayı
uzatan
nedenlerdenen
onemlılen "ola>"a
ılışkın "kanıf'ların da\ a
açılırken sumılmaması (H L M K
md 179 3 236-^4) ve
zamanında toplanamamasıdır.
Kanıt (dehl) uvuşmazlığa
neden olan ey lemsel > a da
hukuksal "olav"ın, olduğu va
da olmadığı konusunda,
> argıçta bır kanı oluşturmak
ıçın usul hukukunun
kullanılmasına ızın v erdığı
ıspatvasıtasıdır
Kanıtiarın değerlendıriünesi
(takdın), toplanan kanıtlarla,
bır olay ın gerçekleşıp
gerçekleşmedığını yada bır
hususun v ar olup olmadığını
saptamaktır
Karutlann "otay"ın gerçeğıru
ortaya çıkarmaktakı kuv vetını
olcmek yetkısı, yerel \ argjca
aıttır Buyetkı.Yargıtay'ın
deneümıne bağımlı değıldır ve
olamaz
Değıştınlmesını zorunlu
gorduğumuz 1086 sayılı
HL MK'nın kabul etüği kanıt
\asıtalan;tanık(md 245-274)
Wlirkişi(md 275-286) keşif
(md 363-366) senet(md
287-336) ve ">erain"dır (md
337-362)
Tanık beyanlan, y argıcın
tumcelenyle tutanağa geçınlır
Tanık, Yangıtay yargıçlan ıçın
çok uzak ve vabancı bır kdnıttır
Hemen her konuda göruşlenne
başv urulmasıy la bilirkişiler,
••yargıcın dürbünü" olmak
verine. nerede>se "> argıcın
gozu" olmuslardır. Gunumuzde
bılırkışı raporu "Türk ulusu
adına" başhğının eklenmesıy le
kolavca karar 'a
donuşebılecek kadar gelışmıştır
"V argıçlanmızın sayesınde
"ozel ve teknik konu" sınınnı
çoktan aşmış olan
bılırkışılerden temel hukuk
kavramlannın anlamlannı,
yanlardan kımın haklı kımın
haksız oldugunu tınsel gıderım
(manevı tazmınat) koşullannın
oluşup oluşmadığını,
sozleşmeye ayktnlık bulunup
bulunmadığını oğrenebılmek
mumkundur
Bilirkışi ve raporu, V argıtav'ın
çelışkisidir. Yargıtav bır
yandan verel yargıcın
bıhrkışıye başv urmasında
y asaya aykınhk görmez,
"ola>"ın saptanış şeklıne ıtıraz
etmezken dığeryandanrapora
dayanarak karar v eren y argıcın
hukmunu. olayı da ınceleyerek
(bıhrkışının yenne aeçerek)
bozabılmektedır (HUMKmd
428 5 maddı meselenın
takdınndehataedılmesı)
Yargıcın bağımsızlığını,
\ argıta> 'ın amaç > e işlevinin
sınırlarını; "yargıç-
olay /hukuk4ıükmun denetimi"
ucgemnde sıkça duşunmek,
ıncelemek ve eleştirmek
zomndayız.
Yasanın belırlı bır kanıt ıle
kanıtlanmasını duyurduğu
hususlar başka bıçımde
kanıtlanamaz (H C M K md
287 Dhukmu yenne
kanımızca "hukuksal işlem
belgeyle, evlem tanıkla
kanıtlanır" denılmesı
mumkundur ve yeterlıdır
H ukuksal ışlemlenn ozel, yan
resmı, resmı senetlerle
vapılabıleceğının
ırdelenmesıyle. seneti
duzenkyen hükümlerin buyuk
bır bölumunden (hem de ağdalı
dılınden) kurrulmanm, (yasanın
anlaşılır hale gelmesınden
başka >hiçbırsakmcası
yoktur.
Bılırkışı kurumunun varlığı ve
ışle\ışı karşısmda. en geruş
anlamıyla ve her turuyle senede
karşı tum ıüraz, defı ve
-savunmalann yapılabılmesıne
hıçbır vasalengel
bulunmamaktadır
Hangı y asada, hangi
hususlarda, hangı kanıtlarla..
soruları >erine, onenmızuı
benimsenmesıy le. hem "Söz
uçar > azı kalır" ozdeyişine
canlılık, hem de yurttaşlara
(kendı y ararlan ıçın) "j azma"
altşkanhğı kazandırümışolur.
Allahfizerineedilen yemin
(HUMKmd 3^9) "laikhukuk
sistemi"ne >e
k
i
özgurlüğu"ne aykırıdır.
Bır dının tannsı uzenne yemın
etmenın, 'inananlarca'* anlamı
olsa da. o dının ya da hıçbır
dının "kulu" olmay an
yurttaşlar ıçın luçbır anlamı
yoktur Yemın eden ıçın tınsel
anlamı olmayan "sozlerin",
yargısal sonuç yaratabıleceğını
kabul etmek hukuk mantığı ıle
bağdaşamaz
"Y argısal adalete" ulaşma
yolunda. ">emın"ın j ararlı bir
"kanıt > asıtası" olmadığı
kanısındayız.
keşıf, çekişmeli yerde
(munazaalı mahalde), tanık ve
bıhrkışılenn de hazır
bulunmalanyla plan, resımve
fotoğraflann dosyava
konulmasıyla. tutanak (zabtt
v arakası) duzenlenerek > apılır
"Keşir', somut bır kanıt
v asıtasıdır ve "vakıanın sabit"
gorulmesınde y eterlı
olabılmektedır Ancak olayın
ıçıne gırmek ısteyen Y argıtay
için "keşif", y ıne de yerel
> argıcın, "takdirınde
isabetsızhk" edebıleceği
kanıtlardan bınsıdır valnızca.
Yargıç toplanan tum
kanıtlarla, uyuşmazlığın
"olay" kısmını aydınlatmakta
ve ırdelemekte özgûrdür
Hüküm y argıcındır. "Y argıtay,
'hükmün' yargKidır".
Av. Hulusi Metin
İslanbul
Kuran-ı Kerim ve şark kurnazhğı
K
oltuk kapmak,
caıze
koparmak,
yaranmakvb
nedenlerle
devlet
buyuklenne Kuran-ı Kenm
"hediye etmek" çok eskı bır
şark kurnazhğı ve
sahtekarbğıdır Cumhunyet
donemınde de yıllardan ben bu
sahtekârhğa, bu kurnazlığa
tanık oluyorve buyuklenmızın
kendılenne sunulan Kutsal
Kıtabı, hürmetle başlanna
gotürduklennı goruyoruz
Kuran'ı alıp başlanna
koyanlann, onun ıçenğını
bıldıklennı sanmıyoruz Çunku
Arapçasını anlamazlar,
Turkçesını de okuduklan
şüphelıdır Eğer okusalardı
Kuran'ın ıçınde neym olup
olmadığını bılırler ve televızyon
ekranlannda "Kuran-ı
Kerim'de her şey var!"
demezlerdı
Olayın çok eskı bır şark
kurnazhğından kaynakladığını
belırtüm Evet, bakınız
Kanuni'nın Karun kadar
zengın, ama "irtişaya raın
ohnuş", başını ruşvet
belasından bır turlu
kurtaramamış unlu vezınazamı
Rüstem Paşa'nın terekesınden
tam 6 bın (altı bın) adet mushaf
çıkmıştı Bunlannçoğuhedıye
ıdı1
Y ıne Sultan Süleyman'ın
gozde vezınazamı Makbul
Ibrahim Paşa, kendısıne her
gun onlarca Kuran armağan
edılmesınden bıkmış,
usanmıştı Ovle kı, belkı de
"cibilliyerinde merkuz olan"
kafırlık gayretıyle Ibrahım
Paşa. kendısıne sunulan
Kuran-ı Kenm'len - hâşâ - sağa
sola fırlatmaya başlamıştı
Gunun bınnde Makbul
Ibrahım Paşa efendısının bır
buyruğuyla "maktul" oldu
Kefere tanhlen - gunahJan
boynuna - koca vennn söz
konusu davranışından yola
çıkarak, paşarun. tüm yaşamı
boyunca asıl dınıne, yanı
Hınstıyanhğa bağlı kaldığını
yazdılar
Tanhımızın gerçek anlamda
buyüklen ıse bu tur şark
Yozlaşan bürokrasi
I
küdarlar
burokrasıdekı üst
duzey yoneüa
kadrolanna,
demokraük hak ve
hukuku koruyan,
alanında uzmanlaşmışkışılerı
değıl kendı polıtıkalannı
uygulayacak ve kendılenne
hızmetı on planda tutacak
bıreylen atamaktadırlar
çogunlukld Bu kadrolara
getınlen kışılere oylesıne farklı
ekonomık olanaklar
sağlamaktadırlar kı, hem
çalışırken hem de emekh
olduklannda "ek gösterge" adı
venlen ve bugun "esas
gösterge" tavanını kat kat
aşmış bır rakamla kendılenne
bağlamaktadırlar Buek
gösterge furyasından
vararlanmak ıçın pek çok
burokrat yasal görevlennı
dışlayarak, ıküdarlara
yaranmak ve böylece daha üst
kademelere geçebılmek
yanşınagırmışlerdır
Dolayısıyla paruzanhk alıp
yurûmuştur Uzuntüyle
behrtmek ıstenm kı, ne
muhalefet ve ne de etkılı koşe
v azarlanmız bu "ek gösterge"
furyasının sakıncalanna
değınmışlerdır
Devlet memuru gorevlennde
müdur.Gl Md ,müsteşarve
yardımalan, ünıversıtelerde
profesorluk, rektorluk,
dekanlık. Anayasa Mahkemesi,
Yargıtav, Dantştay, Say ıştay
gıbı yuksek yargı organlannda
başkanbklar ve uyelıkler,
hastanelerde başhekımlıkler,
Sılahb Kuvvetlenmızde
generallık, kuvvet komutanlığı,
Gl Kurmay Başkanlığı vb
görevlere gelebılenlere hem
çabşırlarken hem de
emeklıhklennde geçerlı olmak
uzere uygulanan ek gostergeler
ıle "yaşamboyu", hatta
"aileboyu" çok farkb ucretler
odendığı surece herkesten
kurnazlıklanna hıçbır zaman
ılüfat etmedıler Istanbul'un
alınmasından sonra, şehnn
kendı dualan sayesınde
fethedıldığım soyle\en ulemaya
Fatih, "Hayır, askerimle
aldmı!"dıyebıldı Benzerbır
tutumu Ataturk, Sakary a
Zaferi'nden sonra Ankara'ya
donduğu zaman sergjledı
Kendısını once "Şeyh
Hazretleri'nin" turbesını
ayarete "davet" edenlen
tersledı Çunku Sakary a
"melhame-i kfibrası", merhum
bır şeyhın sayesınde değıl,
Mehmetçığın kanı, canı
pahasına kazanılmışü
Bunca ıç ve dış tehbkelerle karşı
karşıya bulunduğumuz bır
sırada dın, ıman, v ıcdan.
Kuran, bayrak somürusü
y apmanın anlamı ve gereğı
yoktur
Partılıler arük bu tur
tutum ve davramşlardan
vazgeçmelı, devlet adamlanmız
ıse bu tuzağa duşmemeye özen
gostermebdır
Prof.Dr.ZekiAnkan
Ege Üniversitesi
Edebiyat Fakiütesi
erdem beklemek hayalalıkür
kanımca
Yanlış anlaşılmasmı onlemek
ıçın şunu belırtmek ıstenm kı,
ust duzey yoneücılenne, gorev
süresınce çok farklı olmamak
koşuluıleekodenek
\enlmesine karşı değıhm Ama
bunu emekbhkte de
surdurmeye "hayır" dıyorum
Aksı halde, devlet gorevhlenne
"devlet memuru" değıl
"hukumet memuru", hatta
"ikrjdar memuru" demek daha
doğru olur kanımca kı bu çok
saluncabdır
HAYRETTtNZtKAN
Emekli Kaptan
Medyanın Salıncağı
Medya Çiller'ı korukluyor
- Maşallah maşallah
- Sen Demır Leydı sın
- Sıkı dur
- Vuremekcıye
- Sakın gevseme
- Yuttur acı receteyı
- Ozellestır KIT lerı
- Zonguldak senı beklıyor
- Dunya Bankası arkanda
- Clınton la Kohl emrınde
- Işcıye yuz verme
- Çığne ez bastır
- Umudumuzu kırma
- Sen dışı Ozalsın
Medya-basın televızyon karması futbol maçında orta-
lığı bırbırıne katan azgın seyırcıye rahmet okutuyor Çıl-
ler'de Bayan Thatcher'ı gorme hırsına kendını kaptır-
mış gıdıyor gazeteler manset ustune manşet atıyor
- Çıller, Turk Thatcher ı
- Çıller Ozalgıbı
12 Eylul ortamında askerı fasızmın golgesınde yurt-
taşın canına okuyan yonetımlerın tadı kursagımızda kal-
mış, ıstıyoruz kı Çıller neo lıberalızmın dunyada doru-
ğuna çıktığı yıllarda Thatcher m ingıltere de yaptığını
yapsın, özal'ın 12 Eylul un yasaklı rejımınde yururluğe
koyduğu polıtıkalan uygulasın
•
Yoksa SHP-DYP koalısyonunun degıl medyanın baş-
bakanı mı Çıller^ Sankı sıyasal ıktıdar istanbul da ku-
rulmuş payıtaht Kostantınopl
Sankı koalısyonda SHP yok
Inönü Başbakan Yardımcısı değıl
Çıller tek başına
Ya DYP grubu?
Ona da boşver
Yenı başbakan gelıyor yumruğunu vuruyor general-
lerı emekli edıyor yuksek burokratları kovuyor, ışcının
kafasına balyozu ındırecek memurları şapa oturtacak
bırtelefonClinton'a bırtelefonKohl'e ıştamam' Çıller
yonetımınde halk malk oluyor seçım meçıme donuşu-
yor koalısyon moalısyon durumuna gırıyor partı grubu
martı grubu sayılıyor, varsa yoksa tek başına bır kadın
özallaşarak 1980 lerın altın yıllarına Turkıye yı zaman
tunelınde taşıyacak
12 Eylul faşızmının golgesınde yaşanan yasaklı yılla-
rın nostaljısı İstanbul da suruyor medyanın yayınlarına
yansıyor
Çıller bu ozlemlere yanıt verebılır mı?
Kımbılır'?
Friedman çoktan gozden duştu
Keynesçtlık uç verıyor
Thatcher ı Ingıltere de sıyasal gomutunetorenleyatır-
dılar
Bush secım sandığından cıkamadı
ûzal sızlere omur
Çıller yakın sıyasal gecmışın kapanmış deflerlerınde
kalmış eskı polıtıkalan basının tacı yaparak altı ay son-
rakı seçımlere nasıl ulaşır?
Saşkınlık bıraz daha surecek
Çıller ne bır seçım kazandı, ne de ıktıdar ya da muha-
lefette bır sınav verdı SHP payandalı koalısyon huku-
metının başbakanı dev gıbı sorunlarla karşı karşıyadır,-
yalnız ozelleştırmeyle mozelleştırmeyle aşılacak sorun-
lar değıl bunlar
Medyanın lunaparkında salıncağa bındığı an Çıller'ın
ısı bıtmıstır adı ustunde salıncak sallanır
Ama olduğu^erde
Sevgili
ALI'miz
Ani olarak ölümün
bizi tanımlanamaz
acılara boğdu. Ama
insanın insana yabancılaştığı bir
ortamda mücadelenle, yaşamınla
ve değer yargınla sonsuza kadar
benliğimizde ve kalbimizde
yaşayacaksın.
Eşi: Unzüe
Çocuklan: Zeliha, Cevahir, Berivan
Kaçar
ANMA VE MEVLİT
MUSTAFA KEMAL
SÜNNETÇİOĞLU
Aramızdan a\nlışınm 5 y ılmda senı se\ gı ve ozlemle
anıyoruz Allah'tan sana rahmet dılenz
AİLEN VE SENİ SEVENLER
A.NMA
12 Ağustos 1993 Perşembe eunu saat 11 OO'de
YENİKOY Kabnstanı'nda
MEVLİT
12 Ağustos 1993 Perşembe gunu saat 21 00 deevımızde
EV MERTER,SIMıT4Ş5 BLOK71
12 Eylül kansen vureğımızden bırparça dahakopardı
12 E\lul "emeklısı' subay arkadaşımız
ŞEREF KARTAL'ı
daragdcındd Mtırdıeımı? OMER V AZG AN'ın
Kansere \enık duşen AZİZ ERDEM'ın
Mamak Cezaevı ndevaşdmını bırakan AHMET
ERDOĞDU'nun vanına gonderdık
Dostlanmızın bdşi sdgolsun
E\ LÜL EMEKLİLERİ DERNEĞİ