22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 11 AĞUSTOS 1993 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Suçlularve sorumlular Çağımız, ozgur ve uygar ınsan çağıdır Duşunceye saygının, karşılıklı hoşgorunun, msana sevgının egemen olduğu bır dunyada vaşı>oruz. Ülkemızı ozgur ve uygar ınsanlann yaşadığı bır ulke halıne getırmek ıstıyorsak, vakıt geçırmeden Ataturk'un eğıtım polıtıkasını yenıden gündeme getırmelıyız M. İSKENDER ÖZTURANLI Atatürkçü Düşünce Derneğiİzmır Şubesı Başkanı B undan 2500 yıl once Sokrates tannlara ınan- mamakla suçlanarak 600 kışılık bır halk mah- kemesınce yargılarumş. 279 oya karşı 285 ovla olum cezasma çarpünlmışü Her turlu savunma hakkı tanınmıştı kendısıne Alay bıle etmıştı yargıçlar kuruluyla Boyle bır hak tanınmasa>dı. "Sokra- tes'in Savunması" adlı o dunyaca unlü yapıt çıkmazdı günyuzüne Ne acıdır kı Soİcrates'ten 2500 yıl sonra, 2 Temmuz 1993 Cuma gunu 37 aydm yazar, ozan ve sanatçımız, sor- gusuz, yargısız ve savunmasız bıçımde yakılarak öldürulmuştur \urdumuz- da Dünya mahkemesı olan tanh önunde nasıl hesap vereceğımızı du- şunmeye başlamahyız şımdıden Bu hesabı kolay veremeyeceğımızı de bıl- mehyız Savunulacak yaru bulunma- yan bu soykınmdan hemen hemen hepımız, az va da çok sorumluyuz Sıvas olayı, 63 yıl oncekı Kubılay olayıru golgede bırakacak rutelıktedır Bunun nedenlennı enıne bovuna ama sennkanJı duşunmek zomndayız Cumhunyetın 70 yılında bo>lesıne ulanç vencı \e yuz kızartıcı bır olayı yaratanlar hıç kuşkusuz bırdenbıre çıkmış değıllerdır ortaya Ne kadar kıştırtılmış olurlarsa olsunlar, arala- nnda 18-20 yaşındakj çocuklann da bulunduğu bu ortaçağ kafalı msanlar hangı koşullarda yeüşıp buyumüşler Ataturk bustünu ve Pır Sultan Abdal - ın yontusunu yıkma, ınsanı yakma noktasına nasıl gelmışlerdır9 Konu çok onemlı ve savsaklanmayacak ka- dar da cıddıdır Bıhndığı gıbı Atatürk devnmırun amacı çağdaş ve uygar ınsan yeüşür- mektır Çeşıtlı yasalar ve duzenleme- lerle ulaşılmak ıstenmıştır çağdaş uygarük duzeyıne "Öğretim Birliği Vasası" ılebaşlanmıştır ışe 3 Mart 1924 tanhb bu yasanın gerekçesınde şu tumceler vardır "Bir ulusun bireyleri ancak bir eğıtim görebilir. tki türlü eğitim, iki türlü ınsan yaratır. Bu ise du\gu >e düşuncede bır- lik ve butunlüğu bozar Yasa onerimiz kabul edılırse. Turkıve Cumhunveti'- nde butun kültur ve bilim kunımlannın tek bağlantı yen Eğitim Bakanbğı ola- caktır." Olmuştur da Eğıtım sıstemımız çağdaş, uygar ve ulusal konuma getı- nlmıştır Amaç her turlu saltçılığı ve dogmacılığı yıkmak, gencıhk bağlan- ru kopararak "fikri hfir, vicdanı hûr. irfanı hür kuşaklar"yetışürmekür Ataturk devnmı, Turk toplumunu İslamcı bır monarşıden laık bır cum- hunyete geçırmışür Laıklık, devnmın ve cumhunyeun temel taşı olmuştur Ataturk'e gore toplumsal olaylar de- ğışmez, tartışılmaz ve sorgulanmaz dın kurallanyla değıl, pozıüf bılımın gozlemlen ve ölçulenyle çozulebılır Inanç, toplumlar ıçın onemlıdır ama ınancın yen devleün egemenlık alanı değıl, tapınaklar ve vıcdanlardır Dev- let duygularla yönetılemez, akıl ve bı- lımle yoneühr "Dûşunmeden ınana- caksın"kuralı devlet ışlennde geçersız- dır Bu nedenledır kı "Dunyada her şey için, uygarlık için, başan için en gerçek yol gösterici bilımdir, tekniktir. Büim ve tekniğin dtşında bır uyarıcı aramak ayrnazlıkür. bılgısızlıktir, sapıklıktır" dıyerek yobazlığj ve bağnazhğı bıhm- le ortadan kaldırmaya çalışmışur Akılcüığın duşmanı olan medrese eğı- ümını bır yana atarak laık eğıtımı benımsenmıştır Özgur ınsanı yarat- mak ıçın başka yol yokiur Ödüncü, çıkarcı siyasacılar Ronesansla başlayan bıbmçağı ay- dınlanmanın yolunu açmış, sıyasal ve sosyal kuruluşlar aklın egemenlığıne bağlanrruştır Gıderek sıyasal dunya, hukuksal dunya, torel dunya değış- mıştır Dınle devleün dınle felsefenın, hukukun, sanatın ve ekonomının ay- nlması sonucunda laıklık çıkmıştır ortaya Insanoğlu ozgurluğün, de- mokrasırun, laıkîığın aydınlık yolunda yurumeve başlamıştır Ve ınsan, ınsan olmuştur '* Işte Ataturk'un berumsedığı çağdaş ve uygar dunya goruşu budur Os- manb ortaçağı da bu yoldan aşılacak ve boylece ummet kavramından ulus kavrarruna geçılecekür Turkıve, bu duşunce bıçımı ıle çağdaş uygarlığa kavuşacakür Kavuşmuştur da Ama sonunda ne olmuştur0 Oy kaygılanyla dınsel genalığe odun venîmışür once Turkçe ezanın Arapçaya donuşturulmesıyle başla- mıştır bu eylem (1950) Daha sonra Oğretım Bırhğı Yasası uygulama ala- rundan kaldınlmış ıkı başlı eğıüm sıs- temıne geçılmıştır lzmlı ve ızınsız Kuran kurslan, gereğınden çok açılan ımam-hatıp okullanvla medrese oğre- rumı başlatıhnışür Bu okullann tu- munde çağdışı eğıtım pohtıkası uygu- lanmıştır Bunlar yetmıyormuş gıbı, ozgur ınsan yetıştırecek olan felsefe ve manük dersİen kaldınlarak, ılk ve or- taoğretımde dın dersı zorunlu hale ge- ünlrruşür(1982) Sı\as olayı, bu davranış ve uygula- malann çok aa bır sonucudur Ve ak- lımızı başımıza toplamadığımız tak- dırde, bu gıbı olaylann sonu da gelme- yecektır Yıllardan ben pompalanan, odunler venlerek palazlanan Ataturk ve laık cumhunyet duşmanlığı en so- nunda tüylen urpertecek bıçımde Sı- vas'ta patlak vermıştır 21 yüzyılın eşığınde aklı zınare vurmak ısteyen şe- nat devletı ozlemcılen, kendılen gıbı duşünmeyenlen aforoz ederek Sıvas'ı ateşe vermışlerdır Lygarhktan uzak çağdışı odaklar, Turk ulusunun terte- mız dm duy gusunu da somurerek, or- taçağa ozgü bır davrarnş sergılemışler- dır Yıllar yıh devlet elıyle Atatürk düş- manı ve laık duşunce karşıtı gençler yeüşünlmışür yurdumuzda Ozgur çağdaş ve ulusal eğıtımden vazgeçıl- mış, Ataturkçu eğıüm polıtıkalan rafa kaldınlmışür "Eğfâmdir ki bir uhısu ya özgür, bağımstz. >üce bir toplum ha- linde yaşatır ya da tutsaklığa surûkJer" dıyen Atatürk'ün yolundan uzaklaşıl- mışür Ataturk ılkelen bır yana aül- mış, yapıüan teker teker yok edılmış- ür Sıvas olayının gerçek suçlulan, bu laıklık karşıtı polıtıkalan uretenler ve uygulayanlardır Sonuç Çağımız, ozgur ve uygar ınsan çağı- dır Duşunceye saygmın. karşılıklı hoşgorunun, ınsana sevgının egemen olduğu bır dunvada yaşıyoruz Ulke- mızı ozgur ve uygar ınsanlann yaşadı- ğı bır ulke halıne getırmek ısüyorsak. vakıt geçırmeden Ataturk un eğjüm polıtıkasını yenıden gundeme getırme- lıyız Gereğınden çok açtığımız ımam- haüp okullannı devlet okulu konumu- na dönuşturmelıyız Kuran kurslannı çağdışı olmaktan kurtarmabyız Eğı üm sıstemımızı laıkleşürmehyız Ve çağdaş uvgarlığa ancak Ataturk'ün gosterdığı yoldan ulaşabıleceğımızı hatırdan çıkdrmamalıyız Tersı durumda ne uvgarlıktan, ne çağdajlıktan, ne dınden, ne ımandan ve ne de ınsanlıktan soz edebılınz PENCERE ARADABIR Prof. Dr. MUSTAFA ALTINTAŞ RektöPlüğün Utanç Verici Haflfliği 6 Ocak 1993 gunlu Cumhunyet te Bagışlanan ve Pa- zarlanan Koltuk Rektorluk başlıklı yazımıza ne sıyasal çevrelerden ne YÖK ten ne yenı-eskı rektorlerden bır tepkı geldı Tek ses 6 3 1993 gunlu Cumhunyet Gaze- tesı nın Tartışma sayfasında Prof Dr Tahsin Tokma- noğlu'ndan yargılarıma katılma doğrultusunda geldı Sozunu ettığımız makalemızdekı ongorumuzu kanıtla- yan ve fakat bızı uzuntuye boğan ve utandıran ışlem ıse 25 Hazıran 1993 gunlu Resmı Gazete de yayımlanan ve Zonguldak Karaelmas Unıversıtesı Rektoru nu gorev- den alan uçlu kararname oldu Önce 6 Ocak 1993 gunlu makalemızı ozetleyeyım Ma- kalemde, 1980 lı ve sonrakı yılların yıkıma uğrattığı ku- rum ve değerlerden en onemlısının unıversıte ve unı- versıte oğretım uyelığı oldugunu, akademık unvanlarla unıversıte makamlarının dağıtımının çıkarlara ve son ar- zulara dayandırıldığını unıversıtelenn gıderek medre- seleştırıldığını unıversıte oğretımının gıderek nakle dayandırıldığını ve unıversıtelenn dıplomalı cahıller uretım merkezı ne donuşturulduğunu çağdaş ve ozerk unıversıteyı yenıden yaratmayı programına alan DYP- SHP Bırıncı Ortak Hukumetı'nm bunun tam tersıne unı- versıteyı daha da kımlıkstzleştırecek ve unıversıter ya- şam bıçemını daha da bozacak duzenlemelere ımza attığını belırterek 7 7 1992 gun ve 21277 sayılı Resmı Ga- zete de yayımlanarak yururluk kazanan 3826 sayılı ya- sanın geçıcı 1 maddesınedıkkatçekmıştık 3826 sayılı yasanın geçıcı 1 maddesı yenı kurulan 21 unıversıte ve 2 yuksek teknoloji enstıtusunun kurucu rektorlerının belırlenmesı yetkısını Mıllı Eğıtım Bakanı ve Başbakan ın onerısıne dayandırmakta ıdı Mıllı Eğı- tım Bakanı ve Başbakan bu yetkılerını 10 Kasım 1992 de yaşama geçırerek toplam 23 rektor atamasını gerçek- leştırmışlerdır Rektor adaylarının belırlenme surecı yuz kızartıcı utanılacak orneklerın yaşanmasına neden olmuş, Bakanlık ve Başbakanlık'ta ozel ofısler kurul- muş, rektor adayları ılçe ve ıl partı başkanlarından ' tav- sıye mektuplan taşımış ya da onların özel çaba ıçıne gırmelerını sağlamış bakanlar mılletvekıllerı ve kentın eşrafı araya sokularak sıyasal yetkıye kendını beğendır- mek uğraşına gırışmışlerdır Gorev ıstemınde one çı- kan, bılımsel ve yonetsel yetkınlık olmamış, daha lyı "kapıkulu' olma ozellığı one çıkmıştır Devreye ekono- mık sıyasal ve toplumsal yaşamda gıderek etkısını arttı- ran tarıkatlar da gırmış her tarıkat kendı murıdı ya da yandaşını rektor koltuğuna oturtarak bu kuruluşlar elıyle genç ınsanları ve beyınlerı kendı denetımlerınde tutmak ve bu arada yapılacak yatırımlardan da pay kapmak yo- lunda oldukça başarılı olmuslardır Atanan çoğu kuru- cu rektorun ılk ıcraatlarına bakıldıgında bu gerçek orta- ya çıkacaktır Çok geçmeden, bu rektörlerın cevrelerın- de oluşturdukları gerıcı kadrolaşma bızzat sıyası yetkıyı bıle urkutur boyutlara varmıştır Zonguldak Karaelmas Unıversıtesı Rektoru'nun başı- na gelen ıse sıyasetçının elını, unıversıtenın ıçıne daldır- masıntn ne denlı olumsuz ve onur kırıcı sonuclar doğu- racağının orneğını oluşturmaktadır 10 Kasım 1992 gunu Zonguldak Unıversıtesı Rektorluğu ne atanan Prof Dl- keç en sıradan bır yardımcı hızmetlıye bıle uygun goru- lemeyecek bır yontemle hıç bılgısı olmaksızın uçlu kararname ıle rektorluk gorevınden 25 Hazıran 1993 ta- rıhınde almmıştır Gorevınden azledılen rektor azıl ka- rarını unıversıtesınm ışlerını ızlemek ıçın bulunduğu Malıye Bakanlığı burokratlarından oğrenmek talıhsızlı- ğıne ve kuçultuculuğune uğramıştır Hıçbır gerekçeye dayandırılmayan bu azlın azlı oneren eskı Mıllı Eğıtım Bakanı Köksal Toptan tarafından dıle getırılen gerekçe- sı 'sıyası (asarruf olması ıle kendısının DYP ıl orgutu tarafından sıkıştırılması ve bu baskıya DYP Kasım Ge- nel Konresı'nde yenıden genel baskan adayı olmayı duşunmesı nedenıyle boyun eğmek zorunda kalması olarak açıklanmıstır Boyle alçaltıcı ve acınacak duru- ma buyukbır acımasızlıkladusurulen rektore neYÖK, ne rektorler komıtesı ne bırlıkte gorev yaptıkları Unıver- sıtelerarası Kurul ne kurucu olduğu Zonguldak Karael- mas Unıversıtesı Kurulları ve meslektaşları sahıp çık- mamışlardır Tam tersıne azledılen rektorun boşaltüğı yere atanan DYP den mılletvekılı adayı olan ve kazana- mayan yenı rektor, aynı unıversıtede bırlıkte calıstığı bı- nne karşı gostenimesı gereken duyarlılığı bıle goster- me gereğını duymaksızm rektorluk postuna bağdas kurabılmıştır Yenı rektorun bu posta oturma gerekcesı de polıtık gelecek duşuncesıdır Gorulduğu gıbı bılımsel kuruluşların ve onların yone- tım organlarının belırlenmesı yetkısının sıyasal kadrola- ra bırakılması hem bılımsel uğraşı sıyasallaştırmakta sıyasetın emrıne bırakmakta ve hem de rektorluk de- kanlık gıbı makamları onursuzlaştırmaktadır Bır rekto- run duşurulduğu bu utanılacak ve acınacak duruma unıversıte çevrelerının ses çıkartmamaları ıse çurume- nın veyozlaşmanın boyutlarını gozlerımızın onune ser- mektedır Onurlu unıversıte onurlu meslektas 1 TARTIŞMA Kanıt B ırhukukdavasında "sonıştunna"yıve sonuçta davayı uzatan nedenlerdenen onemlılen "ola>"a ılışkın "kanıf'ların da\ a açılırken sumılmaması (H L M K md 179 3 236-^4) ve zamanında toplanamamasıdır. Kanıt (dehl) uvuşmazlığa neden olan ey lemsel > a da hukuksal "olav"ın, olduğu va da olmadığı konusunda, > argıçta bır kanı oluşturmak ıçın usul hukukunun kullanılmasına ızın v erdığı ıspatvasıtasıdır Kanıtiarın değerlendıriünesi (takdın), toplanan kanıtlarla, bır olay ın gerçekleşıp gerçekleşmedığını yada bır hususun v ar olup olmadığını saptamaktır Karutlann "otay"ın gerçeğıru ortaya çıkarmaktakı kuv vetını olcmek yetkısı, yerel \ argjca aıttır Buyetkı.Yargıtay'ın deneümıne bağımlı değıldır ve olamaz Değıştınlmesını zorunlu gorduğumuz 1086 sayılı HL MK'nın kabul etüği kanıt \asıtalan;tanık(md 245-274) Wlirkişi(md 275-286) keşif (md 363-366) senet(md 287-336) ve ">erain"dır (md 337-362) Tanık beyanlan, y argıcın tumcelenyle tutanağa geçınlır Tanık, Yangıtay yargıçlan ıçın çok uzak ve vabancı bır kdnıttır Hemen her konuda göruşlenne başv urulmasıy la bilirkişiler, ••yargıcın dürbünü" olmak verine. nerede>se "> argıcın gozu" olmuslardır. Gunumuzde bılırkışı raporu "Türk ulusu adına" başhğının eklenmesıy le kolavca karar 'a donuşebılecek kadar gelışmıştır "V argıçlanmızın sayesınde "ozel ve teknik konu" sınınnı çoktan aşmış olan bılırkışılerden temel hukuk kavramlannın anlamlannı, yanlardan kımın haklı kımın haksız oldugunu tınsel gıderım (manevı tazmınat) koşullannın oluşup oluşmadığını, sozleşmeye ayktnlık bulunup bulunmadığını oğrenebılmek mumkundur Bilirkışi ve raporu, V argıtav'ın çelışkisidir. Yargıtav bır yandan verel yargıcın bıhrkışıye başv urmasında y asaya aykınhk görmez, "ola>"ın saptanış şeklıne ıtıraz etmezken dığeryandanrapora dayanarak karar v eren y argıcın hukmunu. olayı da ınceleyerek (bıhrkışının yenne aeçerek) bozabılmektedır (HUMKmd 428 5 maddı meselenın takdınndehataedılmesı) Yargıcın bağımsızlığını, \ argıta> 'ın amaç > e işlevinin sınırlarını; "yargıç- olay /hukuk4ıükmun denetimi" ucgemnde sıkça duşunmek, ıncelemek ve eleştirmek zomndayız. Yasanın belırlı bır kanıt ıle kanıtlanmasını duyurduğu hususlar başka bıçımde kanıtlanamaz (H C M K md 287 Dhukmu yenne kanımızca "hukuksal işlem belgeyle, evlem tanıkla kanıtlanır" denılmesı mumkundur ve yeterlıdır H ukuksal ışlemlenn ozel, yan resmı, resmı senetlerle vapılabıleceğının ırdelenmesıyle. seneti duzenkyen hükümlerin buyuk bır bölumunden (hem de ağdalı dılınden) kurrulmanm, (yasanın anlaşılır hale gelmesınden başka >hiçbırsakmcası yoktur. Bılırkışı kurumunun varlığı ve ışle\ışı karşısmda. en geruş anlamıyla ve her turuyle senede karşı tum ıüraz, defı ve -savunmalann yapılabılmesıne hıçbır vasalengel bulunmamaktadır Hangı y asada, hangi hususlarda, hangı kanıtlarla.. soruları >erine, onenmızuı benimsenmesıy le. hem "Söz uçar > azı kalır" ozdeyişine canlılık, hem de yurttaşlara (kendı y ararlan ıçın) "j azma" altşkanhğı kazandırümışolur. Allahfizerineedilen yemin (HUMKmd 3^9) "laikhukuk sistemi"ne >e k i özgurlüğu"ne aykırıdır. Bır dının tannsı uzenne yemın etmenın, 'inananlarca'* anlamı olsa da. o dının ya da hıçbır dının "kulu" olmay an yurttaşlar ıçın luçbır anlamı yoktur Yemın eden ıçın tınsel anlamı olmayan "sozlerin", yargısal sonuç yaratabıleceğını kabul etmek hukuk mantığı ıle bağdaşamaz "Y argısal adalete" ulaşma yolunda. ">emın"ın j ararlı bir "kanıt > asıtası" olmadığı kanısındayız. keşıf, çekişmeli yerde (munazaalı mahalde), tanık ve bıhrkışılenn de hazır bulunmalanyla plan, resımve fotoğraflann dosyava konulmasıyla. tutanak (zabtt v arakası) duzenlenerek > apılır "Keşir', somut bır kanıt v asıtasıdır ve "vakıanın sabit" gorulmesınde y eterlı olabılmektedır Ancak olayın ıçıne gırmek ısteyen Y argıtay için "keşif", y ıne de yerel > argıcın, "takdirınde isabetsızhk" edebıleceği kanıtlardan bınsıdır valnızca. Yargıç toplanan tum kanıtlarla, uyuşmazlığın "olay" kısmını aydınlatmakta ve ırdelemekte özgûrdür Hüküm y argıcındır. "Y argıtay, 'hükmün' yargKidır". Av. Hulusi Metin İslanbul Kuran-ı Kerim ve şark kurnazhğı K oltuk kapmak, caıze koparmak, yaranmakvb nedenlerle devlet buyuklenne Kuran-ı Kenm "hediye etmek" çok eskı bır şark kurnazhğı ve sahtekarbğıdır Cumhunyet donemınde de yıllardan ben bu sahtekârhğa, bu kurnazlığa tanık oluyorve buyuklenmızın kendılenne sunulan Kutsal Kıtabı, hürmetle başlanna gotürduklennı goruyoruz Kuran'ı alıp başlanna koyanlann, onun ıçenğını bıldıklennı sanmıyoruz Çunku Arapçasını anlamazlar, Turkçesını de okuduklan şüphelıdır Eğer okusalardı Kuran'ın ıçınde neym olup olmadığını bılırler ve televızyon ekranlannda "Kuran-ı Kerim'de her şey var!" demezlerdı Olayın çok eskı bır şark kurnazhğından kaynakladığını belırtüm Evet, bakınız Kanuni'nın Karun kadar zengın, ama "irtişaya raın ohnuş", başını ruşvet belasından bır turlu kurtaramamış unlu vezınazamı Rüstem Paşa'nın terekesınden tam 6 bın (altı bın) adet mushaf çıkmıştı Bunlannçoğuhedıye ıdı1 Y ıne Sultan Süleyman'ın gozde vezınazamı Makbul Ibrahim Paşa, kendısıne her gun onlarca Kuran armağan edılmesınden bıkmış, usanmıştı Ovle kı, belkı de "cibilliyerinde merkuz olan" kafırlık gayretıyle Ibrahım Paşa. kendısıne sunulan Kuran-ı Kenm'len - hâşâ - sağa sola fırlatmaya başlamıştı Gunun bınnde Makbul Ibrahım Paşa efendısının bır buyruğuyla "maktul" oldu Kefere tanhlen - gunahJan boynuna - koca vennn söz konusu davranışından yola çıkarak, paşarun. tüm yaşamı boyunca asıl dınıne, yanı Hınstıyanhğa bağlı kaldığını yazdılar Tanhımızın gerçek anlamda buyüklen ıse bu tur şark Yozlaşan bürokrasi I küdarlar burokrasıdekı üst duzey yoneüa kadrolanna, demokraük hak ve hukuku koruyan, alanında uzmanlaşmışkışılerı değıl kendı polıtıkalannı uygulayacak ve kendılenne hızmetı on planda tutacak bıreylen atamaktadırlar çogunlukld Bu kadrolara getınlen kışılere oylesıne farklı ekonomık olanaklar sağlamaktadırlar kı, hem çalışırken hem de emekh olduklannda "ek gösterge" adı venlen ve bugun "esas gösterge" tavanını kat kat aşmış bır rakamla kendılenne bağlamaktadırlar Buek gösterge furyasından vararlanmak ıçın pek çok burokrat yasal görevlennı dışlayarak, ıküdarlara yaranmak ve böylece daha üst kademelere geçebılmek yanşınagırmışlerdır Dolayısıyla paruzanhk alıp yurûmuştur Uzuntüyle behrtmek ıstenm kı, ne muhalefet ve ne de etkılı koşe v azarlanmız bu "ek gösterge" furyasının sakıncalanna değınmışlerdır Devlet memuru gorevlennde müdur.Gl Md ,müsteşarve yardımalan, ünıversıtelerde profesorluk, rektorluk, dekanlık. Anayasa Mahkemesi, Yargıtav, Dantştay, Say ıştay gıbı yuksek yargı organlannda başkanbklar ve uyelıkler, hastanelerde başhekımlıkler, Sılahb Kuvvetlenmızde generallık, kuvvet komutanlığı, Gl Kurmay Başkanlığı vb görevlere gelebılenlere hem çabşırlarken hem de emeklıhklennde geçerlı olmak uzere uygulanan ek gostergeler ıle "yaşamboyu", hatta "aileboyu" çok farkb ucretler odendığı surece herkesten kurnazlıklanna hıçbır zaman ılüfat etmedıler Istanbul'un alınmasından sonra, şehnn kendı dualan sayesınde fethedıldığım soyle\en ulemaya Fatih, "Hayır, askerimle aldmı!"dıyebıldı Benzerbır tutumu Ataturk, Sakary a Zaferi'nden sonra Ankara'ya donduğu zaman sergjledı Kendısını once "Şeyh Hazretleri'nin" turbesını ayarete "davet" edenlen tersledı Çunku Sakary a "melhame-i kfibrası", merhum bır şeyhın sayesınde değıl, Mehmetçığın kanı, canı pahasına kazanılmışü Bunca ıç ve dış tehbkelerle karşı karşıya bulunduğumuz bır sırada dın, ıman, v ıcdan. Kuran, bayrak somürusü y apmanın anlamı ve gereğı yoktur Partılıler arük bu tur tutum ve davramşlardan vazgeçmelı, devlet adamlanmız ıse bu tuzağa duşmemeye özen gostermebdır Prof.Dr.ZekiAnkan Ege Üniversitesi Edebiyat Fakiütesi erdem beklemek hayalalıkür kanımca Yanlış anlaşılmasmı onlemek ıçın şunu belırtmek ıstenm kı, ust duzey yoneücılenne, gorev süresınce çok farklı olmamak koşuluıleekodenek \enlmesine karşı değıhm Ama bunu emekbhkte de surdurmeye "hayır" dıyorum Aksı halde, devlet gorevhlenne "devlet memuru" değıl "hukumet memuru", hatta "ikrjdar memuru" demek daha doğru olur kanımca kı bu çok saluncabdır HAYRETTtNZtKAN Emekli Kaptan Medyanın Salıncağı Medya Çiller'ı korukluyor - Maşallah maşallah - Sen Demır Leydı sın - Sıkı dur - Vuremekcıye - Sakın gevseme - Yuttur acı receteyı - Ozellestır KIT lerı - Zonguldak senı beklıyor - Dunya Bankası arkanda - Clınton la Kohl emrınde - Işcıye yuz verme - Çığne ez bastır - Umudumuzu kırma - Sen dışı Ozalsın Medya-basın televızyon karması futbol maçında orta- lığı bırbırıne katan azgın seyırcıye rahmet okutuyor Çıl- ler'de Bayan Thatcher'ı gorme hırsına kendını kaptır- mış gıdıyor gazeteler manset ustune manşet atıyor - Çıller, Turk Thatcher ı - Çıller Ozalgıbı 12 Eylul ortamında askerı fasızmın golgesınde yurt- taşın canına okuyan yonetımlerın tadı kursagımızda kal- mış, ıstıyoruz kı Çıller neo lıberalızmın dunyada doru- ğuna çıktığı yıllarda Thatcher m ingıltere de yaptığını yapsın, özal'ın 12 Eylul un yasaklı rejımınde yururluğe koyduğu polıtıkalan uygulasın • Yoksa SHP-DYP koalısyonunun degıl medyanın baş- bakanı mı Çıller^ Sankı sıyasal ıktıdar istanbul da ku- rulmuş payıtaht Kostantınopl Sankı koalısyonda SHP yok Inönü Başbakan Yardımcısı değıl Çıller tek başına Ya DYP grubu? Ona da boşver Yenı başbakan gelıyor yumruğunu vuruyor general- lerı emekli edıyor yuksek burokratları kovuyor, ışcının kafasına balyozu ındırecek memurları şapa oturtacak bırtelefonClinton'a bırtelefonKohl'e ıştamam' Çıller yonetımınde halk malk oluyor seçım meçıme donuşu- yor koalısyon moalısyon durumuna gırıyor partı grubu martı grubu sayılıyor, varsa yoksa tek başına bır kadın özallaşarak 1980 lerın altın yıllarına Turkıye yı zaman tunelınde taşıyacak 12 Eylul faşızmının golgesınde yaşanan yasaklı yılla- rın nostaljısı İstanbul da suruyor medyanın yayınlarına yansıyor Çıller bu ozlemlere yanıt verebılır mı? Kımbılır'? Friedman çoktan gozden duştu Keynesçtlık uç verıyor Thatcher ı Ingıltere de sıyasal gomutunetorenleyatır- dılar Bush secım sandığından cıkamadı ûzal sızlere omur Çıller yakın sıyasal gecmışın kapanmış deflerlerınde kalmış eskı polıtıkalan basının tacı yaparak altı ay son- rakı seçımlere nasıl ulaşır? Saşkınlık bıraz daha surecek Çıller ne bır seçım kazandı, ne de ıktıdar ya da muha- lefette bır sınav verdı SHP payandalı koalısyon huku- metının başbakanı dev gıbı sorunlarla karşı karşıyadır,- yalnız ozelleştırmeyle mozelleştırmeyle aşılacak sorun- lar değıl bunlar Medyanın lunaparkında salıncağa bındığı an Çıller'ın ısı bıtmıstır adı ustunde salıncak sallanır Ama olduğu^erde Sevgili ALI'miz Ani olarak ölümün bizi tanımlanamaz acılara boğdu. Ama insanın insana yabancılaştığı bir ortamda mücadelenle, yaşamınla ve değer yargınla sonsuza kadar benliğimizde ve kalbimizde yaşayacaksın. Eşi: Unzüe Çocuklan: Zeliha, Cevahir, Berivan Kaçar ANMA VE MEVLİT MUSTAFA KEMAL SÜNNETÇİOĞLU Aramızdan a\nlışınm 5 y ılmda senı se\ gı ve ozlemle anıyoruz Allah'tan sana rahmet dılenz AİLEN VE SENİ SEVENLER A.NMA 12 Ağustos 1993 Perşembe eunu saat 11 OO'de YENİKOY Kabnstanı'nda MEVLİT 12 Ağustos 1993 Perşembe gunu saat 21 00 deevımızde EV MERTER,SIMıT4Ş5 BLOK71 12 Eylül kansen vureğımızden bırparça dahakopardı 12 E\lul "emeklısı' subay arkadaşımız ŞEREF KARTAL'ı daragdcındd Mtırdıeımı? OMER V AZG AN'ın Kansere \enık duşen AZİZ ERDEM'ın Mamak Cezaevı ndevaşdmını bırakan AHMET ERDOĞDU'nun vanına gonderdık Dostlanmızın bdşi sdgolsun E\ LÜL EMEKLİLERİ DERNEĞİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear