25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ1993 PAZAR PAZAR YAZILARI Gümüşgecede rockfestivaKAy dolunay, gümüşı ışıklannı romantik zamanlar davetiyesi gibi üstümüze yollu- yor. Ortada romantik olmayı gerektirecek bir durum yok. Dolunayla bağlantılı roman- tiklik öznel algılama sonucu oluşuyor. Oysa altta her taraf- tan yükselen kesif metalik ses- lerde ritm bulmaya çalışan kcndinden geçmiş vücutlar var. Çitlerin kenanndan yük- selen idrar kokusu yol kenarla- nna dızıli çadırlarda satılan burger ve sosislenn kokusuna kanşıyor. Ellerinde karton portakal suyu taşıyan gençler. içtiklen portakal suyuna rağ- men yalpalıyorlar. Çünkü sa- tışlar artsın diye meydana al- ko! sokmak yasak. O karton- lann içinde kimbilir ne var? Hippi kılıklılar, mini etekli vamnlarla van vana oturuvor ısveççe, Norveçce. Danimar- kaca ve daha az oranda da olsa Almanca ve İngilizce konuş- malar birbirine kanşıyor. Yer her yıl bu zamanlarda olduğu gibi yine Roskilde. Ko- penhag'a banliyö olamayacak kadar uzak, trenle yanm saatte gıdılecek kadar yakın Roskil- de'nin hemen dışındaki yeşil alan. Çadırlar ve metalik ses- ler. düzenleyicilerinin ve bası- nın Kuzey Avrupa'nın en bü- yük rock festivalı diye anmayı pek sevdiği Roskilde Festiva- li'nin tüm hızıyla devam ettiği- nin işaretçisi. Roskilde'nin bi- let başansı artık banko. Daha festival başlamadan 50-60 bin kişi biletlerini-önceden alıyor. Roskilde Festivali rock festi- vali olarak tanınıyor, ama programına bakıldığında sa- dece rock değil her tür müziği bulmak mümkün. Kaldı ki Roskilde artık sadece mûzik festivali de değil. Gerçı. yeşil alanın beş ayn köşesine kuru- Ian devasa çadırlarda öğlen 12'den sabahın 4'üne kadar ar- dı ardına sahneye çıkan müzik gruplan. insanın nerede oldu- ğu konusunda bir an için bile şüpheye yer bırakmıyor. ama gümüş takıdan prezervatife kadar akla gelebilecek her şe- yin satın alınabildiği çadırlarla yiyecek ve bira çadırlanndan oluşan bu dev çadırkent, ma- sajdan fal okutmaya kadar her tür ticari faalıyetin de bir arada buiunabıleccği koca bir eğlen- FERRUH YTLMAZ ce merkezi. Göçmen ve mülte- cilerin örgütü IND-Sam'a ay- nlan yerde, Botswana'dan ma- sallar ya da Arap göbek ha- vasını dinlemek mümkün. IND-Sam'ın kulübesindeki et- li ekmek satan siyah uzun saçh kız. aralarda teybe Yonca Ev- cimik koyuyor. Neil Young bu yılki progra- mın ağır topu dolunayın ay- dınlattığı gümüş gecede en az 30 bin kişi dinliyor. Young'ı. Günesin son ışıkİannı "Dünya Çadın"nda sahneye çıkan Ce- zayirli Rai prensi Cheb Mamf- yle' uğurlamıştık. Red Hot, Chiü Peppers'in şarkıcısı hasta olduğu için tüm Avrupa turne- sini iptal etmiş. Ama olsun Lou Reed'in yeniden oluşturduğu Velvet Underground da var programda. Chris Isaak, Mid- night Oil. sonra -dedim ya adı rock festivali ama rockdan ibaret değil program- cazcı Ray Charles da grubuyla Ros- kildede. Bu yılki festivalde kültürel faaliyetlere de iki mil- yon kron (3 milyar 300 milyon TL) aynimış. Ben programın ve programı izleyenjerin yalancısıyım. Niel Young"ı dınledikten sonra diskoteğe gjtmedim. Basına aynlan bölümde bira içip dolu- nayı seyrettim. Dışardaki hay- huydan sonra kafamı dinle- dim. Dolunaylı gecelerin ro- mantik olması gerektiğini dü- şündüm, dolunaylı romantik geceler düşledim. Sabahın ilk ışıklanyla geceyi yalpalayarak tamamlayanlan çadırlara yol- cu ettim. çadırlanna ulâşa- mayıp çimenliklerde sızanlann üstünden atlayıp uykusunu ta- mamlamış taze gençlerle taze ekmek, çikolatalı kek ve kah- veli kahvaltı yaptım, Afrika danslan seyreuim. Botsvvanali kadının "Âfrikab olmak ne- dir" diye varoluşçu sorulara cevap arayışını dinledim. Bu her yıl tekrarlanan organize curcunayı nasıl kağıda dökebi- leceğimi düşündüm. Gazetecilikviriisüve kaçaıı firsatlarMasaya yatınlmış durumdayım. Yaşamım ve geleceğim tartışılıyor. Olanla olması gereken arasındaki aynmdan dolayı babacança kulak- lanm çekiliyor. Doğru yol gösteriliyor bana. Anlayabilsem. ah anlayabilsem bir!.. - Harcıyorsun kendini. büyük fırsat kaçınyor- sun! - Böyle gazetecilikle-mazetecilikle geçmez ha- yat. para kazanmak Jazım para! - Bak. daha genç sayılırsın: gazetecilik bir he- vestir, geçer, ama ınsan yaşlandıkça paranın önemini daha iyi anlar. - Canım illa yazmak istiyorsan, ilerde anılannı yazarsın, hatıra defteri tutarsın falan... Değil mi efendim? - Rusya gibi bir memlekette. dili ve ülkeyi bu kadar iyi bilen biri olarak başına talih kuşu kon- muş da senin haberin yok! Bir dönem çevirmenliğini yaptığım bana sem- pati duyan bir firma yöneticisi ve daha yeni tanıştığım birkaç işadamıyla restoran söyleşisi- nin merkezi oluveriyorum birden. Meslek seçimimin sanık sandalyesine oturtul- duğu bu dostane mahkemenin havası alkol ko- MOSKOVA kuyor. Çevreden içkili kahka- halar yükseliyor. Ara sıra ma- samızın yanından geçen kısa etekli uzun bacaklar, savcılarçn (yoksa yargıçlar mı desek?) ko- nuşmalannı bölüyor. dikkat dağıtıyor, özneyi unutturup yüklemi isabetsizleştiriyor. Böyle anlarda duruşmaya kısa bir ara verilerek kadehlcr kaldınlıyor. Sonra yine bana dönülü- yor: . - Bak. ben senin ağabeyin sayıhnm. Seni sev- dim. Öyle herkese ısınmaz benim kanım. Gel bana yardımcı ol. Birlikte para kazanalım. Yann ailen olur. çoluğun-cocuğun olur... Piş- man olmazsın bak! - Yahu ben ona yüz defa söyledim. Ka- zandığının iki katını önerdim. - Hasta vallahi, gazetecilik virüsü girmiş da- marlanna... - Tamam, bırak sevsin gazeteciliği. Ama gaze- tecilik de para. Paran olursa gazeten de olur, ga- zetecilerin de. Bu düzen böyle!.. - Gel, bizim şirketin Moskova müdürü ol. HAKAN AKSAY Aynca halkla ilişkilere, aylık bültenimize fılan da yardımcı olursun. Böylece meslekten de kopmazsın. Sana bir de güzel kartvizit bastırdık mı... Yine dağjlıyor dikkatler. Ki- ralık vücutlann hoş parfümle- — — ^ — ^ ^ — riyle, kiracılann dolar yüklü cüzdanlannın meşin kokusu birbirlerini buluve- riyor ustaca. Duruşmaya ara veriyoruz. Daha yeni tanışmamıza karşın beni. "kardeşi gibi" seven işadamı, herhalde yalnızca böyle du- mmlarda kullandığı şehvetli bakışlanru karşıda- ki kıza dikerkeri, kulağıma eğiliyor: - Yahu, senin dilin kuvvetli. Şuna iki laf edip de masaya çağırsan... Ona bu durumlara uygun birkaç İngilizcesöz- cüğün. ilgili mesleğe mensup tüm bayanlarca anlaşılabileceğırü söylüyorum. Bana "mekteptey- ken" çok iyi bildiği İngilizceyi şimdi biraz unut- tuğunu itiraf ediyor. Ben de ona el kol işaretle- rinden yararlanmasını öneriyorum. Başını geri atıp bana uzaktan dikkatle bak- mak istercesine gergin bir havaya giriyor. Belli ki artık beni "efendi" bulmuyor; hatta artık "kar- deşi gibi" sevdiğinden bile kuşkulanıyonım . Ortak tanıdığımız ortamı yumuşatma misyo- nunu üstleniyor: - Haydı içkileri bitirip bara gidelim, orası daha neşelidir. Ve bana dönerek ötekilerinin duyabileceği bi- çimde şaka yapıyor: - Sen de gazetecilik virüsüyle yaşa kardeşim. Günah bizden gitti! Az önceki sahneden dolayı kuyruk aası du- yan saygıdeğer, fırsatı kaçırmıyor: - Bir gün mülakat istemek için peşimizden ko- şarsın ve "Ağabeyim bana ne güzel öğütler ver- mişti" deyip uzak görüşlü olmadığına yanarsın. Ama son pişmanhk fayda vermez! İşte sonunda "ağabeyim" ile anlaştığımız bir konu çıkıyor: Evet, uzak görüşlü değilim. Öyle ki "mülakat istemek için" onun peşinden koşa- cağım günleri bile aklımda canlandırmayı. bece- remiyorum. Görüşümün en uzak noktası pazar gününe kadar gidiyor. Kendi kendime, "Bu adam pazar yazısına ne güzel malzeme olur" di- yerek keyifle içkimi yudumluyorum. İspanyol genciucuz kurtıddu Dış Haberler Servisi - Boğa gureşi İspanyol gelenekleriıide neredeyse bir \ aşam biçimidir. Arenalarda matadonındev boğalarla mücadelesini izleyen İspanyollar zaman zamankendjleride boğalarla karşı karşıya gelmek isterler. Bu fırsatı da Pamploma kentinde heryılyapılanbir haftasüreli festival svasmda bol bol ekk ederler,900metrelik mesafeleri boğalarla birlikte koşarak katederler. Şu anda süren Pamploma festhalindede geleneksel koşulann üçüncüsü dün y apüdı. Ancak boğayla yan yana koşan gençlerden biri, boğa birden aksi yöne dömince boğanın kafası ûzerinde kaldı. Neys« ki İspanyol gencinin başına ciddi birşey gelmedi. (Fotoğraf: REUTER) HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞl'NA MUVAZZAF SUBAY OLARAK İSTİHDAM EDİLMEK ÜZERE PERSONEL ALINACAKTIR TABIT/U7.MAN TABÎP ECZACI DİŞ TABİBİ/UZMAN DİŞ TABİBt IIAKİM rEnSONEL-ULAŞTinMA -LEVAZIM SAÖLIK İDAI1ECISİ BEDEN EClTİMt OCnETMENt AL1NACAK TEnSONELİN S1N1F VE BRANŞLAnl : a . MUIIENDİS/YUKSEK MUllENDlSLER : c . ( 1 ) BtLGtSAYAB d. ( 2 ) ELEKTIIONİK c . ( 3 ) UÇAK f. ( 4 ) ENDtlSTnl g . (5) MAKİNA lı. b. EGİTİM U7.MAN1 ' 1 . İSTEKLİLEROE ARANILAN NlTELİKLEn : a. TllnK Valandaşı olmak, I s t ihdam y e r i n i n S z e l l i ğ i n e d e n i y l e . Bi Igi sayar Mûhnndi sl iği dı şındaki s ı n ı f ve bratnşlar içh erkck ol S i v ı l ve a s k c r i o k u l l a r d a n çı ka r ı Imaml ş olmak, S a b ı k a s ı z olmak ve y a p t ı r ı l a c a k g û v e n l i k soruşturmasından oiumlu sonuç almak, DOzel t i lnoni ş nûfus kafdlna göre 16 Ağustos 1993 tarihi itilwri i l e lisans ögronioani yapnn ş olanlar 30, lisansüstü öğrenimini tanamlamış olanlar ise 35 yaşından bfiyûk Dİnmrak, gözleri 2 dereceden (azla bozı* olmnak, erkekler için onaz 1.6B On., bayanlar için enaz 1.59 Qn. 'den kısa olmaiTBk, boy vc ki lo arasında aşı rı farfc buluıiHiıiik, f. En az 4 y ı l s ü r e l i F a k ü l t e ve Yûksek Okulu kendi nam ve h e s a b ı n a b i t i n n i f olmak, g . Mühendis b r a n ş l a r ı i ç i n iyi d e r e c e İ n g i l i z c e bilmek, h . Mühcndisler ö n c e l i k l e . lSTANBUL'da Ilava lla rp Okulu'nd'a ö ğ r e t im Uyesi olarak i s t i h d a m e d i l e c e k ve akademik k a r i y e r yapmalarına imkan s a ğ l a n a c a k t ı r . OĞnENİM İLE İLGtLİ KOŞtlLLAR : MUHENDtS/YUKSEK MllllENDlS. * TABlP/PnATlSYEN TAB lr , ECZACI, DİŞ TABİBİ/UZMAN DİŞ TABİBİ : ECİTİM UZMAN1 : II A K 1 M PEnSONEL SUBAYI ULAŞTinMA SUBAYI LEVAZIM SUBAYI SAĞLIK İDARECİSİ BEDEN EGITİMİ ÖĞRETKENİ U n i v e r s i t c l c r ı n i l g i l i F a k ü l t e l e t i n d e n mezun olmak. : U n i v e r s i t e l e r i n E ğ i t i m Fakfll t el e r i n i n ; E ğ i t i m P r o ğ r a m l a r ı v e ö ğ r e t imi i l e E ğ i t i m Y ö n c t i c i l i ğ i vc Deııet i c i 1 i ğ i bölüml e r i n d e n mezun olmak. : Hukuk F a k ü l t e s i m e z u n l a r ı n d a n h a l i h a z ı r yedek s u b a y l ı g ı n ı yapmakta o l a n l a r . : Hukuk F a k û l t e l c r i , I ş l e t m e F a k ü l t e l e r i , S i y a s a l B i l g i l e r F a k ü l t e l e r i n i n ; l ş l e t m e , Kamu Y ö n e t i m i , U l u s l a r a r a s ı t l i ş k i l e r b ö l û m l e r i , B a s ı n v e Yayın Yûksek Okulundan mezun olmak. : M ö h c n d i s l i k Fakûl t e l e r i n t n Makina, Ertdüstri v e l ş l e t m e Möhendi s l i ğ i b ö l û m l e r i , Teknik E ğ i t i m F a k ü l t e l e r i n i n Makina v c Motor b ö l f l m l e r i , F a k ü l t e l e r i n t ş t e t ı ı m bölûmOnden mezun olmak. : Z i r a a t F a k ü l t e l e r i n i n Gıda B i l i m i ve T e k n o l o j i s i bölümû, F a k ü l t e l e r i n Gıda M O h e n d i s l i ğ i v e T e k s t i l M ö h e n d i s l i ğ i b ö l û m l e r i , F a k ü l t e l e r i n ; t k t i s a t v e l ş l e t m e bölümünden mezun olmak. : Uni v c r s i t e l c r irı S a ğ l ı k l d a r e s i YGksek Ofculu mezunu olmak. : U n i v e r s i t e l e r i n Beden E ğ i t i m i ve Spor bölümû mezunu ve O ğ r e t m e n l i k S c r t i f i k a s ı n a s a h i p olmak. BAŞVUnU İÇİN İSTENEN BELGELKR : a. Muvazzaf subay olma isteğini (Branşı ile) ve kişisel öz geçmişini içeren dîlekçe ve iki adet fotoğraf, b. Son 3 (Uç) ay içinde alınan Adli Sicil Raporu, c. Yetkili makamlar tarafından oııaylı resimli Nûfus Hûviyet Cûzdanı örneği, d. Noterden onayl• Diploma Sureti vcya Okul Çıkış Belgesi ile Mezuniyet Derecesi (Transkript) Belgesi, varsa lisansüstü öğrenimine ait belge, ' e. Yedek subay terhis belgesi sureti (Yedek Subaylık hizmelini bi t i renler'in 16 Agustos 1993 tarihi itibarı ile 1 (Bir) yılını doldurmamış olmaları şarttır. Ancak yedek subaylık hizmetini mOteakip yûksek lisans, master, doktora gibi uzmanlık ûğrenimine baslayan ve bu öğrenimi bitirdikten sonra müracaat edenlerde bu süre aranmayacak 11 r ). BAŞVUHU ŞEK1.1 VE TARİHİ a. Nitelikleri u y t m r olanlar, basvurularını; "Mv.K.K.Iıgı Personel Başkanlığı 061t0 Bakanlıklar/ANKABA" adresine, 4. maddede belirtilen belgelerle engeç 16 Ağustos 1993 tarihine kadar bizzat veya posta ile yapacaktır. b. Yukarıdaki branşlar için müracaat edecek ycdrk subaylar; bu belgelerin"MlWAZZAF SUBAY OLUn" kayıtlı nitelik belgesi ile birlikte bağlı bulundugu Komutanlık kanalından müracaat sûresi içinde gönderil- mesini sağlayacaklardır. c. Nuksan belge gönderen, başvuru tarihini geciktiren veya nilclikleri uygun olmByanların dilekçesine işlem yapı lmayacak 11 r. d. Sınav ve mülakat tarihleri başvuranların adresine bilahare biIdiri1ecektir. 'RobinGonzales' ödünvermiyorHer şeyin modası olur da ekonominin modası oımazmı?Olur. Allı pullu kumaşlar önierinde, elle- rinde kocaman kocaman makaslar modacılann: ölç, biç, kes, dik, istediğin gibi. Dar gelirse şansına, bol gelirse şansına. Klasik sistem modaydı bir zamanlar. Sosyal refahın ardından koş- tuk bir süre. Şimdi de yeni bir moda biçi- miymiş gibi neo klasiğe dönüyoruz. Siyah ve beyazın modası geçmiş; ikisi arasında döner durur dünya. Friedman, Keynes bi- çer diker, dünya giyer. Krallar halktan zorla toplanan vergileri zevk ve safa içinde yerlerken hani bir halk kahramanı jardır. ormanlann iyilik kralı Robin Hoodî bir baskın yapar krahn hazi- nesine, kaçınr ve yoksul halka dağıtır. Bu- gün, Robin'in ruhu, sosyal refah devlet- lerinde yaşar. Sağlık hizmetleri ücretsizdir. Devlet. eğitimi sağlamakla zorunludur. İş- sizlere. emeklilere Robin ruhunun sıcak eli uzanır. Ülkenin ulusal zenginliğini yeniden dağıtır bu el. Yoksul ile varsılın dayanış- ması, insanın kardeşlıği. Sosyal demokrasinin sosyal refahma an- cak ahşıyorduk ki "'Robin'e Ölüm!" sesleri daha bir yükselmeye başladı. Yeni bireko- nomik kriz dünyayı önüne katmış, koştu- ruyor. Kasalar boşalmış; yani kamu açık- lan büyümüş: Robin'e çalıp dağıtacak bir şey kalmamış. Almanya, Fransa kamu harcamalannı, sağlığa. eği- time aynlan kaynaklan kısıyor. Ve fberik yanma- dasında. İspanya'da. üç milyon işsizin her şeye rağ- men yeniden başa getirdik- ı - ^ _ _ ^ _ ^ _ leri sosyalistlerin lideri Ro- bin Felipe Gonzalez direniyor. Sosyal re- fahtan ödün vermiyor. Sosyal refah, herke- sin ışi olması demek, tüm sosyal güvencele- rin sağlanması demek. Üç küsur milyon iş- sizin olduğu bir toplumda bu da olduğu kadar sosyal refah demek. Robin Gonzalez'in işi zor. Kahraman olmak zor. Eğitim için. sağlık için, işsizlik - emeklilik için. yani olmadık şeyler için ver- gi vermek istemeyen işverenlerden demok- ratik yöntemlerle "çalabilmek' zor. Hani liberaller sürekli 'devletin küçûltül- mesinden' söz ederler. Devletin sıfırlanma- sından. Yani devletin yok olmasından. Re- agan'ın bir sözü vardır: "Bu ülkenin en bü- yük sorunu, devlettir". Çünkü devletin ol- duğu yerde kovboylar istedikleri gibi at koşturamazlar. Bugûnlerde sıkca dinozor- fardan bahsediliyor. Bu da Danvin'i hatır- latıyor bana. Güçlüye karşı güçsüzû koru- yan bir sosyal refah devletınin olrnadığı; güç- îünün yaşadığı, güçsüzün yok olduğu bir dünyaya doğru mu gidiyoruz yoksa? Dinozorlar yeniden doğar. Ve dinozor- lan altedecek yeni Robinler doğurur haDc- Ofke ve umııtlarm çirkintablosu . Güneşin tüm ışınlannı gfinön her saarinde dik indirdiği bir Washington cuması. İnsanın içi- ni dışını sırılsıklam eden rropik sıcak t-skisindcn hızlı şakıvor!.. New N'ork ve Virgina'ya inen otobanlann şeritleri ağır ağır ilerleyen araclarla dotu. Bos- ton'dan geletı dostumuzu havaa- lanından alıp Ariington'daki ere dönüyoruz. Sesi alabildiğine gür ve yasaksız bir radyo kanalında çalinan Elton John'un "l'm Still Standiıtg" parçası... FM'in sevi- len kanalından sevimaz bir ha- ber dujTirulujor Kenrin güne\- batısında cinayet!... On beş da- kikalık yolu bir saatte alıyoruz. Sıktşık trafiğin bunalrısını soğuk icecekler \e meyve ile atacağız. Pınl pınl aydınlatdmış bir sü- permarketin raflarr arasındaki yolda tekerlekli tel arabayı ite- rek ilerüyonız. Dört bir yanda kameraiar var. Altşveriş >apa- nı. kasada çalı- şanı ve soygun girişimlerini gözlüyor. Kapı- da da otomatik silahlı polis. KVASHINGTON FUAT KOZLUKLU laki ve dinsel yasalara uyumla rakip tutan muha- fazakar çerçe- veli değerlen- dirmeleri ge- çen yemeğin Market ağzma kadar mal ve tii- sonunda, gfinlük polisiye olay- ketici dolu. Kaset kuyruğunda lan dinliyonız TV "den. yimıi dakikadan fazla bekliyo- Perşetnbe günü San Fransis- rnz. co'da adamın birinin binamn Sınırsız rüketim ilkesine göre 34'üncü katından gelişi gûzel ateş kurulmuş sistemden bir kesit \ ar edip 8 kişi) i öldürdüğu haberinin karşımızda. son gelişmeleri aktanlıyor. New Dosrum, Amerikan toplu- V'ork'ta yakalanan ve 17 kadını munda tam isteklerin tatmini- öldürdüğü bildirikn sapığın sor- nin, bireyi mutlu kılmava yet- gusu. VV'ashington'da yüzme ha- mediğini anlatıyor. Sadece vuzunda çocuklara ateş eden Amerikan toplumu mu? Günü- zanlı gencin yakalanışı, yoldan müzde her yerde diye ekliyorum. gecenlere arabasından ateş edip Eve adım atışunız yerel haber- kimini öldüren, kimini sakat bı- lerin başladığı saate rastlıyor. rakan adam, bültenJerin ilk sıra- Dolu yağmayı yalnızca bazı ah- lannda. Masadan kalkamıyoruz. Dehşet, kan ve cinsel saMmlar dostla sohbetin ikinci perdesini oluşturuyor. Televizyon kanal- lannda öldürmeyi, soymayı ve ateşetmeyi öğretmeriterle savaşn nasıl olması gerektiği aray^bır derken gece yansmı buluyonız. Yol > orgunu dost, sistemin ge- listirdiği, insanlardaki içgü- dülerden en güçlüsü olan. yaşa- mı korumak ve yaşamda kala- bilmek güdüsünün artık işlemez hale geldiğini söylerken uykuya dalıyor. VVashington dinlencesi neşeii gevezelikleıie başlamıştı. Ancak kaygılı scssizliğe eklenen bir ezgj gibi neşeii ge>ezelik monoloğuy- la sünnedi. Esinti umudu, camın tüm kanatlannı açryorum. Ka- ranlık, öfke ve umutlarm çirkin tabiosnnu çizerken bana da ev oiuvor. Kitleleriıı sevgilisi: Mona Salıliıı STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Stüdyoda yapılan TV tartı- şmasına. blucin-kazakla geli- yor. Kızıl saçlan kısacık kesil- miş. diken diken. Eşinden, ço- cuklanndan rahatlıkla söz edi- yor. ama mesleğini özel ya- şantısına taşımamaya özen gös- teriyor. Sosyal demokratlann son iktidan sırasmda çalışma bakanıydı; şimdi parti sekreteri. Adı: Mona Sahfin. Son yapılan halkoyu yokla- masında sosyal demokrat seç- menlerin yalnızca yüzde 28'i Parti Başkanı Ingvar Carlsson'a güvendiklerini açıklarken bu oran. Mona Sahlin için yüzde 72'ydi. Muhalefet lideri olarak Carlsson sürekli olarak silikle- şirken Sahlin açıksözlülüğü, akılalığı ve "bizden biriliğiyle" yıldızlaşıyor. Yabana basının sorulannı yanıtladı ge- çenlerde. Her zamanki rahatlığıyla Başba- kan Carl Bildt'e başbakan olduğu için saygı duyduğunu, ancak politikasına karşı olduğunu söyledi. Göçmenlerin. göçmen olduklan için iş piyasasında olumsuz karşı- landıklannı. memleketlerinde yûksek eği- tim yapmış olanlara, becerilerinin dengi olanaklar tarumadığını kabul ediyor. Göç- men ana babadan Isveç'te doğan ve İsveç vatandaşı olan kadının soyadından ötürii uzmanı olduğu konuda iş bulamadığını, ama bir İsveçliyle evlenip soyadı değiştir- dikten bir hafta sonra iş bulduğunu anlattı. Basında kürtaj konusunda aç:,. tartışmaya katılmış. evlenmeden önce edindiği erkek arkadaşlanndan biriyle olan ilişkisi sırasında hamile kalınca kürtaj yaptırdığmı açıklamıştı. "Her işe insan önce kendisinden başlamalf" demişti daha önce. Sözleriyle inananı doğruluyordu şimdi de. Politik yaşantısı, sorunlann doğrudan doğruya üstüne gitmesiyle şekilleniyor. Sendika toplantılanna katılıyor. öfİceyi üzerine çekmekten çekinmiyor. İşsizlik fur- yasından en fazla payını alan işkollanndan birinde çalışan boyacılann sendikasının kongresine katılmış ve o ana dek bağınp çağıran boyaalan, konuşması süresince sustur- muş; hepsinin alkışlarınj top- larruşü. Kendisine, genç ve gü- zel bir kadın olarak değil, mesle- ğine düşkün bir politikacı ola- rak bakılmasıru istiyor. bir ga- zetecinin sorusu üzerine iri mavi gözlerini boncuk boncuk açtı ve sözcüklerin üzerine basarak şu yanıtı verdi: -Eğer genç bir kadın olduğum için bir yere getirildiğimi arüar- sam oturduğum sandalye han- gisi olursa olsun, o an istifa ede- rim! Buna karşılık. kadın olduğu için hemcinsîerinin işsizlikten en büyük payı almalanna aynca üzüldüğünü söylüyor. Bizim so-. rumuz üzerine anne olmaktan gurur duyduğunu ve kadınlann yalnızca bu duyguyu paylaşma- İannın. birbirlerini anlamalan için önemli bir köprü oluştur- duğunu söyledi. Son 1 Mayıs'a sosyal demokrat işçi tarihinin en görkemli meydanı olan Nor- d Ban'da katıldığı zaman yanında 3 yaşı- ndaki oğju vardı. Annesi kürsüdekonuşur- ken küçük Daniel, kürsünün içindeki boş- luğa oturmuştu. Kamuoyu yoklamalan, halkın orta sağ koalisyonundan. onun işsizliği kamçılama poliükasından artık bıktığını gösteriyor. Şu anda seçim olsa, sosyal demokratlann iktidara geçme olasılığı oldukça yûksek. Soru, partide bir kabuk değiştirme za- manının gelip gelmediği. Bunun için de işe baştan başlamak jjerekir. Kitlelerin sevgilı- sı Mona Sahlin, Isveç'te yeni bir işçi hare- ketini başlatabilir...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear