25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 11TEMMUZ1993 PAZAR 10 DIZIYAZI s. TannlarçıldırmışolmalıydıYıll 978: BiriAlevi diğeri Sünni iki çocuğun kavgası büyüdü. Cami bombalandıyalamyia beslendi. Savcı raporunda, sağa- Sünnilerin bir imha hareketinegiriştiğitü belirtmişti. Bir gün sonra 4 Eylül 1978 idi. Yani Sıvas Kongresi'nin 59. yıldönümü ve... Evet \e rama- zan bayramının ılk günü. Kimi- leri için "çifte bayram", ama kimileri için de "kötü bir rast- lantı." Çifte bayramın arifesinde AJevi Ali Karaaslan ile Sünni Osman Çevikdoğan'ın çocuk- lan kavga ettiler. Çocuk kavga- sı işte. Bugün dövüşür. yann banşırlar, demeye kalmadı ba- balar gırtlak gırtlağa gelditer. Bu bir kıvılcım oldu. Büyük olasılıkla. bilmeden çakılan bir kıvılcım... Çoğunlukla Alevıle- rin oturduğu Sıvas'ın Alibaba Mahallesi'ndeki çocuk kavgası, önce babalara, oradan komşu- lara, ardından mahalleye ve sonunda da tüm kente yayıldı. .Homeros'un dizeleri gibi: Tan- nlar çıldırmış olmabydı! Çatışma bir anda büyüdü. Daha ilk aşamada iki kadın öl- dü. Bu, gerginliğj iyice tırman- dırdı. Aynı anda Sünni mahal- lelerinde, Alevilerin oturduğu Alibaba Mahallesi kastedilerek "Aleviler Alibaba Camii'ni bombaladı" yalanı yayıldı. Ya- landı. Çünkü Alibaba Camii'- nde bomba bir yana, mantar tabancası bile patlamamıştı. Ama bazen yalan, gerçekten daha güçlü olabiliyor. Alevi ve Sünnilerin oturduğu Gökcebostan, Alibaba, Çarşı, Kepenek Caddesi, İnönü, Çu- kurbostan, Yeşilyurt, Kılavuz, Çayyuıt. Yüceyurt, Kınhr- mak, Aydoğan, Çiçekli, Alün- tabak, Yiğitler mahalleleri kana bulandı. Çarşıda Alevilerin yanı sıra Sünni de olsa CHP'lilerin dük- kânlan, işyerleri yakılıyor, yıkı- tayor, yağmalanıyordu. Once- den hedefler işaretlenmişti ve saldınlarburalara yöneliyordu. O kadar ki içinde tek bir Alevi oturmayan Yüceyurt Mahal- lesi'nde onlarca ev ve işyeri ya- kılıp yıkılmıştı. Güvenlik güçleri olaya el koymaya kalkıştığında iş işten geçmiş, ok yaydan çıkmışü. Ça- üşmalar ertesi gün de (Yani Ramazan Bayrarru'nm ilk günü ve Sıvas Kongresi'nin 59. yıldö- nümünde) sürdü. Konuştuğu- muz kimi Sıvaslılar. o günü, geçen haftaki cankınmını da gözöflüne alarak. 1. Sıvas olay- lan diye adlandınyor ve ekli- yorlar. O gün devlet. Sıvas'ta pusuya düşürülmüştü! 1. Sıvas olaylanrun kanlı bi- lonçosu şöyleydi: 9 ölü, 93 ya- ralı; tahrip ve talan edilmiş 350 işyeri ve 97 konut... Bir imha hareketi... Olaylann hazırhğı çok önce- den başlamışü. Yıllar önce eki- len tohumlann kanh meyvesi, insanlann inançlannın daha bir tutsağj olduğu ramazan ayuıda iyi (!) bir hasatla toplanmışü. Resmi raporlar, olay günü Sı- vas'a çevre illerin plakasıru taşı- yan çok sayıda araan geldiğini saptamaktaydı. Çaüşmalar sı- rasında Sünni saflannda sıkça duyulan sloganlar ilginçti ve beUi adresleri gösteriyordu: Kanımız aksa da zafer İsla- mın!.. Milliyetçi Türkiye!.. Müslüman Türkiye!.. Kömü- nistlere ölüm!.. Sıvas kâfırlere mezar olacak!.. Komünistler Moskova'ya!.. Sıvas'ın üstüne bir kara leke gibi çöken 1. Sıvas olaylannı soruşturan Savct Tümer Ün- ver, olaylann kendiliğinden ge- liştiği masahna itibar etmemiş olacak ki iddianamesinde şu so- ruyu soruyordu: "Milli ve dini beraberüğimi- zin âdeta sembolü olan bu gü- Cehennemde yedı saat Saat 14.00: MadımakOtel'e ilk taş atıldı HİDAYETKARAKtŞ Haldcnalacaklanmı alıpdaçıklığımda Pa>a Camisi'nin avlusunda bağınp çağı- ran. bayrak vakan kalabalığı gördüm. Oradakılcr Amcrikan havrağı dcdilcr. Bu ıcpkının bizim \arlığımızla ılgilı ol- duğunu anla>ıp i\cdı adımlarla olclc döndüm. Yol üzerindcki Cumhuriyct Lokantası bı/ım yemek yedığimız lokan- tayd'ı. Arkadaşlannçoğu\emekteydilero sırada. Lokanıanın kapısında Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Murtaza Dcmır'i gördüm. Birkaç arkadaş daense- bindcn caddcdc "Sıvas Aziz'c mezar ola- cak". "Dınsiz vali. seytan Aziz", "Mu- hammcd'in ordusu, laiklerin korkusu". "Şcnat gelccek. laiklik bitecek" diye bağı- rıyorlardı. 70-80 kişivdiler başlangıçia Bîrazdan nasıl olsa polis bizim göstenlere yapiığı kibi bunlara da engel olur, dağıtır- dı!. Kimilcrinin clinde küçük bcyaz ka- ğıllara yazılı bildınler vardı. Caminin vanından gecerken namazdan çıkanlann elindc de görmüştüm bu bildirılerden. "Müslümana" başlığını taşıyordu. M urtaz^ Demir'ı uyarmaİc. içeri girme- sinı ıstemek geçıi icimden. Ancak gösteri- cıler ıçın bir uyan nıteliği kazanmasından korkarak seslenmedim. Birdegöstericiler lokantayla ilgilenmeden yürüdüler. Ben onlann scki/-on melrc önündcydım. Oıclc gcldiğimdc bülüıı arkadaşlar gı- rışıcydi. Bcn odava çıktım. gcıirdıklenmi schpanın üzcnnc biraklım Eşim uyandı Dışandan gclcn gürüllülcrc kulak ka- bartıı. - Nc oluyor. di\c sordu. - Şcrıal ısıiyorlar. dcdim. Kalkıı yaiağından. Penccrcdcn alana baku. O sırada yürüy üşcülerin hükümet ka- nağına doğru gıllikleri görülüyordu. Külıür MerkezTne gitmışler sonradan öğrcndığimızc görc. Caddedc sloganlar alarak birkaç ke? gidip gcldılcr Hcr gidiş gelişlennde kala- balıeın sa>ısı arliyordu. Biz perdelerin arkasından izlcdık başlangıçta. Ancak dıkkat çekmeklen korkarak geri çekildık. Mclahaı Yavaşjı. bizim valizlenmizi hazırladı. Kanm kaçmaya hazır biçimdc givindi. Eşvalan bırakıp koridorlara çıklık. Sonra eşyalan da gciirip beklemeyc baş- ladık. İlk taş yanılmıyorsam saai 14.00 sıralannda atıldı. Camlar büyük gürültü- lerle ındı aşağı. Odalara düşen taşlann insanın beynine saplanan sesi, korkudan çok merak uyandınyordu çıkıp baksak mı dışanya di\e. Kımscdc korku bclırıisi yoktu başlan- gıçla. Ya da hcpimız korkuyorduk da sözcüklcre dökcmıyorduk. Gcnç arka- daşlar gülüp eğlcniyorlardı. Bir ara Asaf Koçak. o devckuşu karikaıürlennin ya- ralıcısı gcnç arkadaş. ağız mızıkasıyla bir scylcr çalmayı dencdi. Hava öylesinc ağırdı kı sürdürmedi. sürdüremedi. Gü- lüp cğlcncn gcnçlenn dc ncşcsi kısa sürdü. Hcpimız saldın olursa nc vaparız soru- sunu sorduk da. yangın çıkarsa nc yapa- nz sorusuna yanıt aramadık. Saldınyı iki yönlü düşündüğümüz hal- de yangın çıkanlabileceğine. bizı yakmak isicyeceklerine olasılık vermedik. Otelin ginşinden gelecek saldın için olcldckı ışc yarar demir çubuk. küllük ayağı. odalarda unutulan çıtalar. sehpa, sandalvc ayaklan birer savunma aracı olarak hazırlandı. Otclın girişindeki mcr- divcnlcrin önüne masalardan. sandalyc- lcrden barikatlar yapıldı. Merdıvenlerde gcnçler. şairler. yazarlar cllennde sopa- larla beklemeye başladılar. Bıtmez tüken- mez bir taş saldınsı sürüyordu. Cehen- nem gibiydi ortalık. Sık sık gelen telefon- lara Kamber adında bir arkadaş bakıyor. dışanyla bağlantımızı kuruyordu. |(Lam- ber, Ankara'ya yaralı geldı. Sürecek mak Oteli"ni yakanlan da So- lingen'deki dazlaklardan farklı görmüyorum. Bütün bunlarla Türkiye'nin sivil toplum olma- sının engellendiğini düşünüyo- rum" Avukat Dalak, arkadaşlan- na göre daha yaşlı. 1978 cankı- nmı sırasında avukat olarak görev yapmıştı. Onun değerlen- dirmeleri ilginç: "1978"de Sıvas halkımn Alevi-Sünni çatışması diye bir düşüncesi yoktu. O olayda in- sanlar habersiz bir şekılde çatış- manın içine düştüler. Olayı, olay sonrasında açılan davayı bir avukat olarak izledim. Ora- da olayın gerçek sanıklan yar- gılanmadı. 350 saruk yargılan- dı, içlerinden 20"si hüküm giy- di. Onlar da gerçek suçlular değildi. O zaman gerçek sanık- lar cezalandınlmadığı için, bu- gün bazı kişilerin cesareüendi- ğini ve 1993 saldınsıru gerçek- leştirdiklerini sanıyorum."' Söyleşinin bundan sonrası daha kısa yarutlarla dostça bir tartışmaya dönüştü. Önemli ve 1993 cankınmına ışık tutacağı- na inandığım için hemen hıç kısaltmadan aktarmayı yararlı buluyorum: "Türkiye'de köktenci dinci akımlarla ilgili gelişmeleri nasıl değerlendirdiklerini" sordum. Avukat Kaştan - Ben, bu köktenci, aşın dincı gibi kav- Y i ğ e n o ğ Atatürk'ün Cumhuriyetin temeUerini burada attık dediği günün bir gün öncesi. Yıl 4 Eylül 1978 ve ramazan bayramnun birinci günü. Ufak bir kıvılcım Sıvas'ı patlatmav a yetmişti. Bilanço: 9 ölü, 93 yaralı, yakıp yıkıbnış ev ve dükkanlar. nün arifesi niçin secilmişürT' Savcı'nın bu sorulara verdiği yanıtlar da özetle şöyle: Sıvas ahalisinin sosyal bün- yesindeki hassasiyet, cereyan eden anarşik olaylardan (Savcı 1978 öncesi çaüşmalan kastedi- yor. Ç.Y.) fevkalade etkilen- miş, sağ ve sol fraksiyonlann gizlı propagandalan nedeniyle Alevi ve Sünni mezhep kavgası ve çatışması şekline dönüşmüş- tür Sünni-sağcı topluluk içinde yüzleri maskeli kişilerin de bulunduğu Olaylann ge- nel karakterinin mezhep ve si- yasal görüş aynlığı nedeniyle hasım tarafın can ve mahnı he- def alan Sünni-sağcılann daha baskın olduklan bir imha hare- kâtmdan ibaret bulunduğu, in- celenen delil ve belgelerden anlaşılmaktadır. 1. Sıvas olayının üstünden 15 uzun yıl geçti. O yülarda henüz küçücük çocuk olanlar, on gün kadar önce, 2. Sıvas olaylann- da ellerini kana buladılar. Önü- müzdeki günlerde bu kişiler sartdık başlanna gidecek, oy kullanacak, ülkemizin geleceği- ni belirleyen bir işlev taşıyacak- lar. Aynı yıllarda birer genç olan kimi Sıvashlara ulaşıp, bunca yıl sonra, 1978 Sıvas cankınmı- na nasıl baknklannı anlamaya çahştık. Millet Partisi Sıvas Merkez İlçe Başkanı Avukat Mustafa Coşkun, Büyük Birlik Partisi üyesi Avukat Yavuz Kaştan, Avukat Mehrnet Temel ve CHP Sıvas eski il başkanı Avu- kat Baki Dalak'la söyleşük. Sorduk: "1978 olaylan, yeni yaşanan 1993 olayından sonra size nasıl görünüyor?" Millet Partili Avukat Musta- fa Coşkun yanıtladı: "O zamanlar da Aykut Edi- bali'nin görüşlerini benimsiyor- dum. Kültür dernekleri olayı- nın içindeydim. O zaman da olayı tam bir provokasyon, bir gizlî servis işi, bir kardeş kavga- sı olarak görmüştüm. Dernek- ten 'Ortada fıtne dolaşıyor. Sokağa bile çıkmayacaksınız' talimatı gelmişti. 1 Mayıs 1977 gibi, Sıvas taki 1978 olayı da, son olay da bana göre bir pro- vokasyondur. Her iki olayda da devletin aczi var. Bu aciz ka- bşta bir kasıt, bir ihmal. bir gaf- let, bir basiretsizlik mi var, bile- miyorum. Bu, bilerek bir aciz kalışsa bir darbe hareketinin habercisi midir? Sağası, solcu- su, Alevisi, Sünnisiyle Türkü ve Kürtüyle provokasyonlara alet olmamahyız. Benim görüşüm bu." Bu kez de Avukat Mehmet Temel yanıtlıyor: 'M978 olaylan sırasında 15 yaşında bir çocuktum. 1978'- deki Sıvas hadisesini, Türkiye'- ye 12 EylüFün getirilmesinin bahanesi olarak görüyorum. 1993 olayınınsa ülkemin şu an- da bölgedeki konumunu zayıf- latmasmdan, istemediğinıiz müdahalelere yol açmasından korkuyorum. 12 Eylül'den son- ra insanlar birbirlerini dinleme- ye başlamışlardı. Bu çaüşmala- nn yaratılmasıyla kesimler arasında birbirine güven ve say- gının yıkılmasından kaygı du- yanm. 1993 olayının faÛlerinin yakalanması. şefTafhk sağlan- ması şart." Avukat Kaştan'ın görüşleri şöyle: "Şu yorum çok basit ve banal gelse de herkesin üzerinde bir- leştiği gibi, 1978 olaylan sivil toplum olmayı başaramamış geri toplumlarda dış güçlerin uygulamaya koyduğu bir se- naryodur. 1993 olaylannda devlet yöneticilerinin ağır bir ihmali, hatta kastı vardır. Türk bayrağı açarak eylem yapanla- n, mal, mülk ve binalan tahrip edenleri PKK'hlardan: Madı- ramlan yanlış buluyorum. Bunlann bu aşamada konuşu- lup üzerinde yorum yapılması- nın da faydalı olacağına inan- mıyorum. Yanbş yorumlara yol açabilir. Bu yüzden bu ko- nuda konuşmak istemiyorum. Avukat Coşkun - Biz bir kez kendi bihmsel kavramlanmızı üretebilmiş değiliz. Hep ithal kavramlanmız var. Peygambe- rimiz tslamiyeü onayol olarak tarif etmiş. Bizim dışandan it- hal ettigimiz kavramlar da or- tayolu bulmarruzı engelliyor. Örneğin bir fundamentalizm ya da radikalizmi olduğu gibi çevi- rip almışız. Aynca junu da söy- lemek istiyorum: Oncelikle Is- lamiyet serbestçe, rahatça tartı- şılmalıdır. - Peki dinci kesim hazır mı buna? Coşkun - Büyük çoğunluk hazır. - Peki Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç,Tu- ran Dursun ve Uğur Mumcu'- nun öldürülmelerini nasıl açık- layacaksınız? Coşkun - Bu cinayetlerin din- ciler tarafından işlendiğine ınanmıyorum. Bunlan, kesim- ler arası diyaloğu engellemek isteyenler işledi. Katiller neden meçhul kalıyor? Devlet bu ka- dar güçsüz mü? Yetersiz mi? Halkl halka. bizi bize bırakmı- yorlar. Bıraksalar biz anlaşınz. Çağdaş kavramlanmızı da ken- dimiz üretiriz. Kaştan - Şu anda Türkiye'de yapılan her türlü tartışma, san- sasyon yaratmayı amaçlıyor. "Dinamit", "Yüksek Tansi- yon"... Bunlar bazı televizyon programlannın adian. Bizatihi bu programlann işimleri tahrik unsuru içeriyor. Örneğin bana göre HBBdeki Alevilikle ilgili programın da Sıvas'ta tahrikçi biretkisi oldu." Avukat arkadaşlarla sohbeti burada noktalayip sokağa cıkı- yoruz. Emekli öğretmen Gün- gör Malkoçoğlu var karşımız- da. Şöyle diyor. "Alevilerin başı sadeceşeriat- çılarla dertte değil ki. Yüz met- re kareye bir caminin düştüğü Sıvas'ta şimdilerde Bahailer de Alevileri örgütlemeye çalışıyor- lar. Bana göre son olay Alevi- Sünni çatışması değil; iîericilik- ten, laikükten, demokrathktan yana olanlarla şeriattan, teok- ratik düzenden yana olanlann çatışmasıdır...'" SÜRECEK Saat 14.45'te tçişleri Bakanhğı Müs- leşan ile yapnğan telefon görüşmesinde, olaylar karşısında güvenlik kuvreüerinin yetersiz kaldtğını, kalacağuu re bu ne- detüe komşu ilkrden kuvvet takriyesi is- teğbni arz ettim. Sayın Müsteşannun bügisi altmda, Kayseri ve Tokat vaüleri- nitelefonla arayarak acilkuvvet takviye- si talebinde bulundum. Daha önce aynntth olarak açıklanan olaylar svrasmda emniyet mensuplan sa- yıca yetersiz ohnahmna rağmen, görev- krini gayretle yapmaya çabşnuşlardır. Olaylara müdahalede gecikme ya da ih- mal söz konusu değildir. Vatandaşlara Ttarp silah kuUanılmasım hiç düşünme- dim. Silah kullanıbaydı çok sayıda vo- tandaşuruz ölebilirdi. Gösteridlergüven- fflc kuvretleriniyartp, Madımak Oteü'ne ıdaşmaya çahşvıca hamya ates açılrtuj- ttr. Madımak Oteti'nde toplanan kalaba- lığın engelknmesi, otelde mahsur kalan- ların kuriarümasma birarada çahşılmış- tır. Otelde çıkan yangının söndürülmesi- nin çok geç olmasuıa rağmen Aziz Kesiıt re 36 vatandaşırruz buradan sağ olarak kurtarılabilmiştir. Ölümier, panik ve bo- ğıdma sonucu ortaya çıkmıştır. Olaylann, Hükümet Meydaıu, Kültür M'erkeziçevresi, Madımak Oteliönünde obnast, Küttür Merkezi önüne dikümek üzere Kültür Bakanhğı'nca yaptvnlan Olanlar Anıtı'ntn geçici olarak kaldınl- ması uygulaması sırasında kızgın kala- bahk tarafindan caddelerde sürüklenme- si, zaten sayıları sııurh olan güvenlik güçlerinin bölünmesine ve etkinSklerinin zayıflumasma neden olmustur. İçişleri Bakamnuzla, valitikte yapılan değerlendirme toplantısından sonra, 02. 07.1993 günü saat 23.00'ten itibaren ikinci bir emre kadar Sıvas ilmerkezinde sokağa çıkma yasağı ilan edihniştir. Sokağa çıkma yasağından sonra, hat- kın zorunlu ihtiyaçlanıun karşdanması amaayla çıkanlan ikinci genel emir ör- neğiektedb.(Ek-S) Olaylann başlamast ile birh'kte görev başmdaki 3 vaa'yardıması değişik alan- larda görevlendirihniş, valilik ve kritik birimlerdeki yönetkikr re kamu perso- neli 24 saat çahşma düzeninegirmiştir. IV-\ 'aliliğimizce olaylar sebebıyle ön- ceden alman önleyici tedbirler ve bunla- nn uygulanmusı -Güvenlik önlemleri, il merkezinde gü- ventikten sorumlu birim olan Emniyet Müdürlüğü'nce ahnmıs,program doğrıd- tusunda ve olaylar sırasında görevüekip- lerin ve elemanlann hepsiningörev başın- da olduklan belirlenmiştir. \- Olmlar \onrasutda valiUğinnzce yapılan tasarrufhr - V'alilik re kritik birimlerde 24 saat çahşma düzenine geçibniştir. - Hasar tespit çahşmalan için görev- lendirme yapılnuş, en kısa sürede, 05.07. 1993 tarihi itibariyle konuyla ilgili mah- keme karannm ahnması yönünde işkm- ler hızlandmbrupvf. - ölenlerin kimlik belirleme çalısmala- n, otopsileriyürüten cumhuriyet savcıla- n ve emniyet görevh'lerinin işbirtiği ile tamamlanmak üzeredir. - Vatiliğimizce cenazelerin memleket- lerine uçak veya diğer araçlarlagönderil- mesi konusunda gerekti bağlantüar ger- çekleşthibniştir. - Polis, jandarma ve askerkrden olu- şan mevcutgüvenlik kuvvetiningörevi re dağıbnu pUmlanmtştvr. Garnizon Komu- tam, VaH Yardıması, Emniyet Müdürü, İl Jandarma Komutanı re MİT Mü- dürü'nün katılımı ile bir koordinasyon kurulu toplantısı yapıbmstır. - İl Milli Eğitim Müdürü başkanhğın- da kurulan komisyon, ilimize dışandan gelen polis,jandarma, askergücüne dahil elemanlann konaklama, iaşe ve ibate is- leriyle görerlendiriMstir. VI- Muhalli gazetelerde çıkan olay öncesi veva olay sonrası vazılar üzerine alman önlemler Mahalli basında çıkan ve Aziz AV.w» aleyhinde ifade ve yorumlar hulunan ha- berler ciddiye ahnnuş, ancak yasandığı şekilde bir toplumsalolay hiç kimse tara- fından (güvenlik ve istihharat birimleri dahil) kestirilememiştir. SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Canlarım Gitti, Canlarım!!•• Erdal Bey, çarşamba günü Dikmen'de cenaze töreni- nin başlayacağı yere giderken, yuhalanacağını biliyor- du. - Bu bırgörevdir, bunlar bizim ınsanlanmız. Kızgınlık- larını da sevinçlerini de bize söylerler; bağıracaklar, "is- tifa", mıstifa diyecekler ama, gitmemız gerekir, üzüntü- yü biz de paylaşacağız tabii... dedi. Erdal Bey. kalabalıkların, yürüyüşte geçenlerin kendi- sineyönelen ağızaalınmazsövgülerini bile bir "dostsi- temi" olarak algılamasını bilmişti. Saatler boyu orada güneşin altında bekledi. Ondan başka da orada parti li- deri yoktu! Erdal Bey, olayı nasıl öğrenmişti? Istanbul'da, nükleer kuruluşları gezerken haber vermişlerdi: - Efendim, Sıvas'ta olay olmuş! - Nedir? Ne olmuş? - Bir şey yokmuş efendim. (Saat 17.30 sıraları) Bir süre daha geziyor nükleer santralı. Meraklı oldu- ğundan yeniden soruyor: - Sıvas'la ilgili bir şey öğrendiniz mi? - Efendim, biraz büyükmüş galiba! Bunun üzerine Sıvas Valisi'ne telefon eder; Vali: - Bir şey yok efendim. hâkimiz duruma! -Peki.der Erdal Bey, kapatırtelefonu. Sonra, SHP'den milletvekillerı ararlar. 'Olaylar büyüyor" derler. Bunun üzerine yeniden arar Vali Karabilgin'i. Vali: - Evet, bize biraz takviye gönderilse iyi olur! der. Erdal Bey, hemen içişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu'- nu aramıştır: - Bak, Vali böyle böyle diyor, der... - Siz merak etmeyin efendim, biz gerekeni yapıyoruz! Eh, koca İçişleri Bakanı böyle diyor. Herkes dinlence- ye gitmiş de. fürkiye'de bir Erdal Bey kalmış değil. Koca hükümefte, bir tek o ilgilenmiş Sıvas olaylarıyla. Cena- zede de bir tek o var Aziz Nesin'le o konuşuyor; ortada, sorumluluğunu üstlenmiş, onu hiçbir zaman bırakma- yan bir insan olduğu için mi herkes Erdal Bey'e çattı? Gazeteler de çatacak adam arıyorlardı. Kimse. Tansu Çiller için bir şey yazmak istemiyordu ya, bir "hedef" de gerekliydi. Buyrun Erdal Bey. işte! Tansu Çiller neredey- di? Ortalık birbirine gırerken, neden konuşmuyordu? Bunu hiç yazan çizen yoktu! Gonül umduğundanküser, bunu biliyordum;Türkiye- de bugün Ondan başka, sorumluluk taşıyacak bir devlet adamı olmadığını düşünüyor çok kimse de onun için mi böyle haksızlıklar da yapabiliyor ne? Kalabalıklar; - Sıvas faşizme mezar olacak! diye bağırdığında. - Işimiz mezar zaten, başka işimiz yok! diye mırıldanı- yordu Erdal Bey. Yürüyüşün ertesi, sabah erken. Erdal Bey'i aradım te- lefonla. Gülüyorda - Bu sabahki gazeteleri gordün mü? Hepsi işi kolay ta- rafından almışlar, "Tepki alınca gitti..." Yok bilmem... - Ben sizi orada gördüm, yanınızdaydım. Yerinizden kımıldamadmız! ' - Onlan hiç yazmıyorlar, evet. - Şimdi, oradaki suçlamalar belli ki, gazetelerde çı- kenlardan bir kısmı. Şöy/e diyenler de var halk arasında: "Efendim, iki helikopter gönderemez miydi?" - Hayır, hayır bana söylediler. Ben de gerek İçişleri Bakanı'na, gerek valiye soyledim. Ben konuşurken, Başbakan ve Cumhurbaşkanı da duymuşlar, ondan sonra Genelkurmay Başkanı'na talimatverildi. Yani, be- nim yapacağım; benim başka ordum yök ki. Benim ye- • pacağım onlara söylemek... - Aziz Nesin'le konuşurken, "merak etmeyin" demiş- siniz! - Tamam, zaten o sayede gitti, onlan kurtardılar. Yani, devletin gücü öyle hop diye gitmiyor ki oraya. Tabii, sa- dece benim söylemem değil ama, Başbakan, Cumhur- başkanı hepsi de söylediler ve sonunda askeri gönderip müdahale ettiler. Bunlar kolay olmuyor... Pir Sultan Abdal anıtının kaldırılmasına Vali Karabil- gin karar vermişti. - Belediye Başkanı Karamollaoğlu'nun bir sorumlulu- ğu yok mu? - O ayrı hikâye! - Bütün bu olanlardan sonra, yine eylülde adaylığınızı koymamakta ısrarlı mısınız? - Tabii, açıkladım. Eylülde aday olmayacağım. Ankara'da hiçbir olay olmamasında, polisin sağduyu- lu tutumunun payı büyüktü. Aziz Nesin'i de polis kurtar- madı mı, "Polis Evi'nöe ağırlamadı mı? Canlarım gidi- yordu benim! Istanbuldaki törenlere gidemedim. Asım Bezirci, "Nâzım Hikmet" kitabını imzalarken, Strasbo- urg'da şunları yazmış: "Sevgili Mustafa Ekmekçi için, en iyi dilekler ve en güzel duygularla. 18.5.93" Rıfat llgaz da öldü. Onun "Cart Curt" kitabını imzalar- ken yazdıkları: "Mustafa Ekmekçi'ye: 'Derhaü' ve 'Asla!'s/z bir mem- leket istedik... Ne dersin, çartcurtlar memleketinin yaza- rı olarak? Sevgiler. 6.XI.İ984 Rıfat llgaz.'' Rıfat llgaz, oğlu Aydın'ın anlattığına göre, ciğerinde birdamarın pıhtıylajtıkanması sonucu ölmüştü. Birciğe- ri ise zaten çalışmıyordu. Metin Altıok'un cenazesi de bugün Ankara'da kaldırılı- yor. Gülhane'nin yanıklar bölümünde, Lütfiye Aydın ile Cafer Aydın, bir de 18 yaşında Serdar Doğan yatıyorlar... BULMACA f 8 9SOLDANSAĞA: 1 2 3 1/ Bez parçalanndan do- kunan adi kilim... Temel niteliğinde olan. 2/ Algı- lanan nesnelerin temel niteliği... Bir borcun ödenmesi için tanınan sü- re. 3/ Uzaklık anlatmak- ta kullanılan söz... Düş- manlık. 4/ Soyundan 6 gelinen kimse... Yunan mitolojisinde güzel sanat- lann dokuz perisinden 8 biri. 5/ Gövdenin kalça kısmını oluşturan kemik çaü. 6/ Zonguldak yöresine özgü bir halk oyunu... Ceylan. 7/ Ava kulübesi... Bir görevin yüriitülebil- mesi için merkez olarak seçilen yer. 8/ Akım halinde olan Şey-- Cehennem. 9/ Bir karidfcs türü... Bir ticaret senedinin üzerine yazj- lan kefıllik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Donatma. koyma" anlamında kullanılan denizcilik terimi... Şen. rahat. 2/ Serbest bu"akma... Kara- batağa benzeyen, siyah tüylü bir av kuşu. 3/ Bir nota... Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe. 4/ Gozleri görmeyen... Cıhz, za- yıf. 5/ Sincap. 6/ 19501i yıllarda ülkemizde büyük seyirci topla- yan ve sinemamızı yıllar boyu e^kileyen, Raj Kapoor'un hem yönettiği hem oynadığı Hint filmi... Yunan abecesinde bir harf. 7/ Ekvator kuşağındaki geniş çayırlara verilen ad... Ferit Edgü'- nün bir öykü kitabı. 8/ Sayı, tane... Üzerinden geçtiği insanlara mutluluk ve zenginlik getirdiğine inanılan mitolojik kuş. 9/ Yu- nan mitolojisinde Apollon ile Artemis'in annesi... "Altın kemer sıkmış ince belini/- - - boylanru sarasım gelir" (Karacaoğlan).
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear