22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
• 10TEMMUZ1993CUMARTESİ CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Edebiyatın tüm dallannda emek vererek toplumsalgerçekleriyansıtanRıfatllgaz'lasonsöyleşi 'NeyibMğimi bitayecekler'TUNA ERDEM Rıfat ngaz."senin basm şeref kartın var mı" diye sorup bir kahkaha attı \e ekledi. "beriım var: Kısa bir süre öncey- di. henüz Sıvas olaylan yaşanmamışn, Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz'ın Ata- köy'dekievindekonuşuyorduk. Rıfat II- gaz son derece neşeli ve canlı görünüyor- du. gök mavisi gömleği ve bordo desenli lacivert kazağıyla. Masmavi gözleri. fotoğraflanndan böyiesine çarpıa olduğu anlasılamayan ışıltılar saçıyordu çevresine. Konuş- mamız boyunca Türkiyenin yakın geç- mişirun bir panoramasını sunan anı- lannı sanki yenıden yaşıyormuşcasına coşkuyla anlattı. Sadece arasıra haürlayamadığı baa adlan oğluna soru- yordu. Yaklaşık bir saat sonra yorulmuş olacak ki. koltuğa uzandı. Rahatsız et- memek kaygısıyla gitmeye davrandık, itiraz edip. konuşmasını sürdürdü. Gençlere dene> imlerini anlatmakıan son derece hoşlandığı anlaşılıyordu. Kendısıyle yıne gençlere anılannı ak- tardığı bır toplanüda söyledikleri üzeri- ne yöneltilen eleşurilerle ilgili olarak gö- rüşmeyc başladık önce. Gençlerle iletişimi O, şiırleri. romanlan, oyunlan. hika- yeleri. makalelen ile yaşadığı üjkenin toplumsal gerçekJerini yanatüğı gibi, 83 yıllık yaşamında tanık olduğu olaylan ve anılannı yeni kuşaklara aktarmaktan kaçınmayarak resmi tarihe alternatif su- nan bır yazardi. Bu nedenJe üniversite öğrencılen sık sık kendisini düzenledik- leri etkınliklere davet ediyor ve bu bilgi binkiminden yararlanmaya çahşıyor- lardı. Ancak konuşmanuzdan birkaç gün önce Ilgaz. Orta Doğu Teknik Üni- versitesi'nde düzenlenen böylesi bir et- kinlikte aktardığı anılanndan dolayı Zülfü Ltvaneti tarafından eski çckişmele- ri yeniden gündeme getirmekle suç- lanmıştı, Ilgaz, Livaneli'nin olayı yanlış aktarmasından ve üslubundan iizüntü duyduğunu belırterek. olayın nasıl geliş- tiğini anlattı: "Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin düzenlediği Nizım Hikmct gecesinde bir konuşma yapmak üzere beni Ankara'ya çağırdılar. îkinci gece, Rıfat Ilgaz gecesi dûzenledıler \e o gece bana soru yö- neltııler Sorulardan biri. "Nâzım Hik- met'Ic Peyami Safa arasında sürekli bir çelişki olrauştur. Bunun nedenleri ne- dir?" oldu. E\et dedım, Peyami Safa ile Nâam Hikmet'in arası bir zamanlar iyiymiş. sonra nedense gerilim başlamış aralannda. Safa. her vesileyle Nâzım'a takılırmış. materyalist oluşundan dolayı Nâzım'ı eleşürmiş. Düşsel baa şiirler yazdığını ima ederek bunlan materyalıst bırinin vazmaması gerekir diye eleştirir- miş. Peyami Safa. bütün yazarlanmıza sıradan çatmıştır. 1927 yılmda Peyami Safa ile Ahmet Haşim arasında da tartı- §ma cıkmış. Peyami Safa "Sen Arapsın" diyerek Ahmet Haşim'e takılmış bir yazısında. Safa'nın çattığı yazariar Ahmet Haşım de "Çanakkale'de sa- vaşırken Arap değl Tiirköz. yedeksu- bayız. gidiyoruz oralarda Ingilizlere karşı savaşıyoruz. Oysa sen Türk oldu- ğun halde her vesileyle savaştan kaçıyor- sun. çürüğe çıkanyorsun kendini. rapor alıyorsun. biz savaşırken Arap oluyo- ruz Sız ıse cephe gerisinde esrannıa içip keyfinize bakıyorsunuz. Savaşa geünce biz. dınlenmeye geünce siz..." diyerek ce- vap vermiş. Soruyu soran çocuğa da aynı bu örneğı aktardım. Aslında Peya- mi Safa ile Aziz Nesin arasında da benzer bırtartışmaolmuştur Safa. Aziz Nesin'- in ordudan. askerlerinı beslemek ıçın kendisıne verilen hayvanlan sattığı için atıldığını söylemiş, Aziz Nesin de ""Sivil bir insan nasıl askeri belgelere ulaşabilir ki" diye cevap vermişti. Ben som üstüne Peyami Safa'run sadece Nâzım'a degü. tüm yazarlara çatuğmı göstermek için Ahfnet Haşim olavıru aktardım. Ben hiçbir şeyden çekinmem Zülfii Lhaneli de tutrnuş Peyami Sa- fa"\ a esrarkeş dediğimi yazmış. Oysa bunu diyen Ahmet Haşım. ben sadece bu tartışmayı yansıtıyonım. Zülfü Liva- neii de işi abanarak "Biz yazarlardan 1yi sözler bekliyorken sız birbırinizi suçlu- yorsunuz" diyor. Ben Peyami Safa"nın Ahmet Haşim'e, Nâzım Hikmet'e, Aziz Nesin'e çattığını. bu adamın herkese çaUığını, durmadan eleştırdiğini belirti- yorum. Zülfü Livaneii beni suçlayarak "Sen Peyami Safa'ya sataşıyorsun. onu Ankara'da. Ben davalann. mahkemele- rin içindeytm* o yüzden onlarla görü- şemiyorum. Ankara'da arkadaşlardan sonradan öğrendi. Ankara'da bir tutuklu varmış o sıra- larda: Adnan Veli. Veli'nin tutukluluk nedeni İtalyan ajam olmak. Hapse ka- dar girmiş bu sebeple. Bu tahmin falan değil. rivayet de değil. mahkeme dos- yalan var. Sonra bu adam iftiraya uğ- rayıp yanhşlıkla da giremez. çünkü riya- seti cumhur orkestra şefinin oğlu. Buna rağmen yatıyor hapiste. Onunla aynı ko- ğuşta yatan arkadaslar var, onlar da an- latıyor. Örneğsn Zihni Anadol. "Adamın dışanda casusluk yaptığı yetmiyormuş gibi içeride de bizi ıspiyonİuyordu" de- miştı. Orhan Veli. şiirlerinde bıle sözde bızledalga geçıyor. "İlahi kızılak ağacı, bu sene bir tane verdin, gelecek sene bir tane daha verirsin", "Sol elim acemi elim" falan gibi. Madem bunlar bilin- ladım. Çalçene'de mizah yazalanm. Açı- kgöz'de şiirlerim yayımlandı. Her ne ka- dar kendimi tümûyle şiire verdiğim dö- nemde mizahla uğraşmadımsa da, şiir- den mizaha da atlamadım. Benim için paralel olarak gıdiyordu bunlar. Ben öğ- retmen okulunu bitirdim. Gazi Eğitim'i.. Türkçe öğretmeniyken üni\ersiteye gitmeye başladım. Tam bitirecekken "Sınıf' isimli kıtabım Bakanlar Kurulu karanyla toplatıldı ve ben de öğretmen- likten \e üniversiteden uzaklaştınldım. Öğrencilik de öğretmenlik de yanm kaldı. Bu kez Babıali'ye gelip gazeteci ol- dum. O zamandan beri Babıali'nin ada- rruyım. Marko Paşa Marko Paşa. Esat Adil'ın Sosyalist Partisrnce düşünülmü$ bir gazeteydi. Bizim öğretmenlikle bir ilgimiz kalmayı- nca partiye gider gelir olmuştuk. Partı EYECEKLE kaianlara ne bvrakaç esrarkeşlikle suçluyorsun" dıyor. Nere- deyse beni azarlayacak . Bu tavır hoşu- ma gitmedi. Elbette orada konuşulanlan aktarabilir, ama tümüyle yansıtır. Bir kısmını aiması yanlış Beni böyle suçla- masına üzüldüm, bunu ona yakıştıra- madım. Ben suçlamıyorum ki Peyami Safa'yı "Evet. böyle yergiler yapardı. sa- taşırdı" diyorum. Bu yapuğı iyidir veya kötüdür diye yargıda bile buİunmuyo- rum. . Ben demiş olsaydım bunu sakla- mazdım, cekinmezdim. Benım görevim ' burada öğrencilenn sorusuna cevap ver- mek. - Livaneii vazısında. Orhan Veli Kanık'ın kardeşi Adnan Veli için İtalvan ajanı dediğinizi de söylüyor. Bu da bir sonı üzerine mi giindeme geldi? Bunu da "Neden Nâzım Hikmet, Or- han Veli'nin şiir tarzjnj beğenmezdi"' so- rusunun üzerine anlattım." Sınıf isimli kitabımın toplatıldığı günlerde tutuk- landım. hatta ben yokken eve gelmişler. Ben kitabımdan dolayı arandığımdan evde bulunmuyorum. Evde ne kadar şüpheü gördükleri mektup, kağıt, yazı varsa bir tahta bavula dolduruyorlar. Ankara Hapishanesi'ne benim bavul gi- diyor, ben de iki-üç ay sonra ortaya çıkip gidiyorum ve o sıralarda arkadaşlanm çaltıcı akımı savunuyorlar: şiir ıdeoloji- den yana olmaz. şıirde fıkir olmaz. şiir bir dünya görüşünü yansıtmaz. ancak bilinçaltının yansımasıdır diyorlar, ne- den bizlerle dalga geçerek görüşlerini açıgı vııruyorlar. - Siz, yazın hayatına şiir > azarak baş- ladınız, sonradan mizah \ azarlığına gecti- niz. Toplumsal olaylan yansıtmada mi- zahın daha etkili bir yöntem olduğunu mu düşündümiz?; -» : Ben şüre J936- 1927lerde başladım. Kastamonu'daki gazetelerde şiirlerim yayımlandı. Aynı yıllarda "Çalçene" isimli bir mizah gazetesınde de yazılanm yayımlandı. Benim şiirim çok eskilere gi- der, ama mizah da ondan aşağı kalmaz. Yusuf Niyazi isimli bir bey. haftaiık bir dergi çıkanyordu. Yusuf Niyazi ba- bamın arkadaşıydı. Ben ortaokul. lise çağlanma gelince Niyazi amcaya gidiyo- rum ve şiir yazdığımı söylüyorum. Getir bakalım görelim diyor ve görünce de "Çok güzel" diyor. Her hafta bir şiirimı yayımlayacağını söylüyor. Böylece "Na- zikter" gazetesinde "Her Hafta Bir Çi- çek" köşesinde şiirlerim yayımlanmaya başlıyor."Acıkgöz" gazetesinde de yayı- mlanıyor sonradan. Ben mizaha şiirle aynı vıllarda 1926-27 yillannda baş- üyelcri de bana bir teklifte bulundular bir dergi çıkaralım diye. O zamanlar der- gı imtiyazı alınamıyor kolay kolay. Biz- leredergi imtiyazı vermıyorlar. Sorumlu müdüriin yıiksekokul mezunu olması şartı var. Esat Adıl'de para var. ama im- tiyaz yok. Benim üniversiteden arka- daşım Hasan Tanrıkut'ta da imtiyaz \ardı. İkisıni bir araya getirip "Gün" isimli bir edebiyat ve sanat dergisi çıkar- maya başladım. Ben de şiirlerirrü orada yayımlıyordum. Derken Sosyalist Par- ti'nin üyeleri. Aziz Nesin'le bana bir de mizah dergisı çıkarmamızı önerip para toplamaya başladılar. Ama Aaz vazgeç- ti bu işten. "Bu işe bağlanmayalım, ileri- de başka işler düşünüriiz" dedi. O sıralarda rıükümet değışti. ben de ciğerlenmden rahatsız olduğum için bel- ki öğretmenlığe iade edilirim diye uma- rak başvurdum Nitekim tayinim çıktı ve bu yüzden Marko Paşa'yı ılk Saba- hattin ÂB çıkardı. Ama üç ay sonra yine öğretmenlikten ahnınca ben de dönüp katıldım dergiye. Ama herkesin sandığı gibi Marko Paşa'yla başlamıyor mizah yazılanm, çok eskiiere uzanıyor. - Mizahın son yıllardaki dururoumı nasıl buluyorsunuz? Mizah son yıllarda yalama oimuş, yani etkisıni sürdüremiyor. Eskiden mi- zah haysiyetli birişti. Savcılarçok titizdi. Ömeğin, bana açılan davalardan biri, yazdığım şu mizahi öykü yüzündendi: Mizah yalama olmuş Bır devriye, kürsülerden atanlann da, şu apartmanlarda y atanlann da diye bağnyor ve hemen cumhurbaşkanına hakaretten iceri alınıyor. Bu mizahi öy- küyle cumhurbaşkanına hakaretten sor- guya çekildim. Dergi matbaadan top- latıldı. Bugün herhangi bir gazeteyı açıp baktığınızda. bir okur mektubu bile açı- kça hakaret ıçerebijiyor. Kimse de üze- rinde durmuyor. Örneğin. ben "Bunu artjk Mısır'dakı sağırsultan bileduydu" diye yazdığımda, fsmet Paşa'ya sağır de- din diye cumhurbaşkanına hakaret da- vası açılmıştı. Üstelik İsmet Paşa sa- ğırdırdesem bu hakaret mi olur? Zaten ben de İsmet Paşa'ya demiyo- rum, Mısır'daki sağır sultan bile duydu diyorum. Şimdi artık yazı ustalığıyla. dolaştıra dolaşüra söyleyip okura anlat- mak kalmadı. Şimdi herhangi bırgazete- de bizim zamanımızdaki ölçülere göre elli tane cumhurbaşkanına, Meclise ha- karet davasına konu olacak yazı buluna- bilir Eh. böylece mizah yalama olmuş. - Rıfat llgaz Kültür Eti'nin Refah Par- tili Beledije Başkanı'nca "Necip Fazıl Ktsakürek Kültür E*ı""ne çevrilmesi bü- yük tepkilere \ol açmıştı. Acaba bu tepki- lerden sonra bu konuda bir geliş/ne oldu mu? Afi Talip Özdemir Bakırköy Belediye Başkam'yken kültür evine benim adımı verdiler. Bir- ıki ay sonra o bölgede bir seçim yapıldı ve Refah Partisi orada ka- zandı. İlk iş olarak. daha birinci haftası- nda, sanki bütün belediye işleri Rıfat II- gaz Kültür Evi yüzünden aksıyormuş gibi adını değıştirip Neap Fazıl Kültür Evi yaptı. Necıp Faal'a böyle bir kültür evi lazımsa sen yap bunu, aç ve adını koy. Biz Necip Fazıl'a karşı değiliz. Ben öğretmenliğim sırasında Necip Fazıl'ın şıırlenni öğrencilenme öğrettım ve bunu övünerek söylüyorum. Haksızlıktır, buna karşmm O zamanlar, Fransa'dan ılk geldiğı dönem de şiınni çok beğenirdim, Hece- cılerden ileri görürdüm onun şiirim, hat- ta bır yazı bloku olarak onun "Hevke!" isimli şiirim öğrencilenme yazdırdıın Hala ezberimde bu şiir. Benım onunla bir sorunum yok. sağ olsaydı onun da benimle bir sorunu olmazdı. Fakat bu- gün bana karşı olanlar. düşüncelenm- den ötürü sevmeyenler, beğenmeyenler. eleştirenler. benden hınanı böylece alı- yor. Daha öncekı belediyelerce onuru- ma ismimin verildiği kültür evlerini söke söke elimden alıp Necip Fazıl'a veriyor- lar. Bu haksızlıktır. buna karşıyım. Ben bunu mahkemeye verinm. nitekim Re- fah Partili bu belediye başkanıru mahke- meye verdim. Fazla bir manevi tazminat. istemiyoruz. Sadece bin lira istiyoruz. bir de mahkeme masrafmı ödesin diyoruz. Bu artık hukuk meselesi olmuştur. Ma- dem ki bemm adıma olan bır yer benim elimden alınıp başkasına verilmıştir. bunu hukuk işi haline getirmişlerdır. Ama bunun altında bana karşı ol- manın yattığı anlaşılıyor, çünkü yaptığı konuşmada. "Ben şeriatçıyım, Rıfat II- gaz'lara karşıyım" dedi. Sen kamu hiz- metinde biradamsın, şeriatçı olamazsın, bu bır suçtur. Nitekim gazetelerde bu- nun bır suç duyurusu kabul edılmesi ge- rektiğı yazıldı, ama bir sonuç alınamadı. Rıfat Ilgaz, belki de son röportajını bitirince," Yaşadıkça" adlı şiir kitabını imzaladı ve içine "yaşadıkça en içten sevgilerle" yazdı: Yaşadıkça... Eğer kitaplannı okumazsak, Rıfat Ilgaz'ı değil, insanlığımızı, yaşama direncimizi gerçekten yitireceğiz Sınıfın yazan Karadenizlidelikanlı SEN^X R SEZER Rıfat Ilgaz, kısa bir lanımlamayla : Karadenizli delikanlıdır. Zeki ve alaycı. Zor durumlan hep yaşamarun alaycılığıdır bu. hüzünle kahkaha yan- yanadır. Bır ayaği takada. teknede. bir ayağı gûç tırmanılır yamaçlarda ol- manın tek dayanağıdır mizah. Gurbete dayanmanın tek yolu. 1940 kuşağının, her biri şiırimize bir başka ses geürmiş toplumculan içinde, o "güçlüklere şa- kayla direnen sesi"yle görünür. Onu bir başka sözcükle tarumlamak gerektiğin- de "Sınıf demek yeterlidir; "SINIFın ozanıyım mimh HABABAM SINIFI- nın yazanyım ünlü". Rıfat Ilgaz, şiirden romana, öyküden oyuna, anıdan köşe vazısına her yazdığı- nda bu Karadenizli delikanlı kimliğini korur. Karadenizlib'ği bir folklor mal- zemesı olarak değil. bir tavır olarak be- nimser. 1942 yılında Yürûyüş dergisin- de. "sanatçının kendinden söz etmesi ve öznel bir biçimde dış dünyayı ele aiması, oluşturduğu yapıta toplumsal özelliği kazandırmaz. Sanatçı. herşeyden önce çevresini. toplumu kavrayabilecek ileri bir düşünce sistemine sahip olmalıdır" diye özetlediği sanat anlayışını. tüm yazdıklannda korumuştur. Bu yüzden şıirlerinde, öykülerinde, romanlanndaki ınsanlar "yaşar". Yaşamarun en önemü özelliği olan "sürekli değişim"'i taşır. Il- gaz'ın anlattığj bölge çok iyi tanıdığı Ka- radeniz kıyısı da olsa, çelişkiler. Türki- ye'nin herhangi bir kentindekilerle örtü- şür. Insanlar. sınıflannın gerçeğini yaşar çünkü, mahallede. okulda, askerde. dü- ğünde, kahvede. Yurdumuzun sık sık yaşadığı depremlerden birini Tosya'dan anlatır o: "Ateşler kül bağladı sobaiarda ; Tos- ya kan uykulardadır • Dilküşa mahalle- sinde bir cam kızardı bir anne çocuğu- nu emziriyor ... Değiştı bir anda man- zara. ' yok oldu ınsan emeği...ı ... Ço- cuğunu emziren kadırun / Soğudu me: mesinde sütü Yann Çeltik fabrikası,/ İş başı çalamaz, artık uyandıramaz çalsa da ' yedi yüz Tosyalıyı uykudanl" Deprem gelip geçer, yardımlar gelir. patronla işçi aynı kazan- dan yer, aynı çadırda gecelerler. Beş gün "en- kaz altında kalan" tiftik işçisi de. üç gün kurtan- Imayı bekleyen çeltik hamalı da bir süre sonra ışirün başına dönecektir. Tüm çekilenler unutula- caktır. Belki bunlardan biri, ara sıra "gündeliğı- ni verenlerle / ayru ka- zandan yediğini" anı- msayacaktır. Rıfat Ilgaz'ın yaşamı- nda bu şiirin ve şürin yer aldığıSınıf(1944)adirki- tabın ayn bir yeri var. Biürkişi raporunu da ye- tersiz sayan bir yargıç grubu, onu bu kitaptan yargılamış ve mahkum etmiştir. Gerekçeleri arasında" Tosya Zelze- lesi" adh şiir de var. Rıfat Ilgaz'ın bu mahkumiyeti onu yalnız işsiz bırakma- yacakür. Adı dergi ve yayınev leri için bir umacı kimliği kazanacaİctır. Takma ad- lann dönemi başlayacaktır. Hep şair olarak kalsa da, okulundan uzaklaştı- nldığı için. ekmeğini kitabın her türlü iş- çiliğjnde arayacaktır. Bu işçilikler arası- nda dizicilik de vardır. Rjfat Ilgaz'ın yaşamı ve sanatı tek söz- cükle de özetlenebilir: Sı- nıf. Yalnızca kitabının adı sınıf olduğu, şairin "topluma yeni bıçimler vermekte olan işçi sınıfı- nın değiştırici bıreyi" ol- ması gerektiğine ınandığı için değil. Sınıf yargılanırken. göriişü abnan "bılirkişi" kitapta "isnat edilen suçu" bulmakla ye- tmmemiş. "eserin hiçbir edebiyat değeri ol- madığını" da eklemiştir. Mahkeme bu görüşü "şu halde kitap edipler için değil. üslup ve be- >anın basitliği itibanyla avam için yazdığı anlâşı- lıyor" diye tamamla- mıştır. Edebiyat dünyamız. Rıfat Ilgaz'ı ve benzer biçimlerde yargılanıp hüküm giymiş 1940 Kuşağı'nı dışlamak için yeterli 'gerekçeli hüküm'e kavuşmuştur böylece. Okur. onu yayı- nladığında severek okusa. kitaplan ar- darda baskı yapsa da edebiyatçı- lanmızın bir bölümünün bakış açısı de- ğişmeyecektir. Onu şairlığjnden soyutlayıp. gülmece- ci olarak nitelemek kolaylanna gelecek- tir. Sıvasta, acımasız koşular altında yi- tirdığimiz Asun Bezirci'nin bır kıtaplık incelemesı bile pek şey değiştirmez. (Asım Bezirci'nin ölüm koşullan yüzün- den kimi çevrelerce değerinin anlaşı- lması gibi.) Sık sık çağdaşı Orhan Veli ile kıyaslayıp. etkj araştırması. kişilik yı- pratılması denemelerine girişilır.(Yazar ve şairlerin tokuştunılacak yumurta ol- madığı akla gelmez.) Rıfat Ilgaz "önce" şairdir: "Once şiır- de sevdim kavgayı Ozgürlüğü kelime kelime şıirde.' Türk romanının coğraf- yasına kattığı Karadenizli kadını anlatı- rken de şairdir. Hababam Sınıfı'ndaki Piyale İhsan'ı yererken de. Bir şairden söz ederken en zor şey. '•geçmiş zaman" takılannı kullanmaktır. Ben kullan- madım. 1940 toplumcu kuşağının, görüşlerin- den dönmemış, son bir ikı kişisinden bi- rini yitirdik. Eğer kitaplannı. şıırlenni okumazsak gerçekten yıtireceğiz. Rjfat Ugaz'ı değil, insanlığirnızı, yaşama di- rencimizi. Rıfat Dgaz'ın ilk Mtabı YARENLIK basında nasdkaışılarırnıştı "Rıfat Ilgaz. genç neslın en çok vaat eden şairlennden biridir. Hatta o, şim- diden çağdaşlan arasında kendıne has bir üslupla sivrilmiş görünüyor." Perte> Naili Boratat "Rıfat Ilgaz halk-şairi. köy-şairi ol- mak gayretinde değil, fakat kendisi halktan olduğu için. halkla beraber ya- şadığı, duyduğu için ve sanatının da ehli olduğu için şıirlerinde temiz. güzel bir dil. halkın dili beliriyor ve Rıfat Ilgaz 'halka inmek' gayretinde olan, zoraki köy şiirleri yazan. halk şiirlennin kalıbını alarak halk şain olduklannı sa- nanlardan çok daha fazla. onlann erişe- meyeceğı kadar, bugünün halk şairi oluyor." Behice Boran "Geçen seneden beri Rıfat Ilgaz'ın şi- ırlerinı merakla takip ediyorum. "Kı- taplar' isimli şürinı Yarenîik'ten ewel Serveti Fünun'da okuduğurn zaman. görünüşte basit denebilecek birkaç çizgi ile, bütün bir Tartuffe tipinı, etrafımı- zda bol bol bulunan "kalp Sfenks' tipini bütün riyakarlıği. sinsiliği ve fazilet, fe- ragat sımsarlığ] ilecanlandırdığını göre- rek içimden onu tebrik etmiştim. " MuzafTer Şerif Başoğlu "O. bir saltanatın şiirini terennüm et- miyor. halkın derdini dert edınıyor. Bü- tün memlekete yayıldığı gün, layık ol- duğu değeri bulacaktır." Abdüihaki Gölpınaıiı "Şairin en dikkat çeken tarafı. Türk cemiyetindekı emekçi ve yan emekçi sınıfın iktisadı. içtimai ve moral cephe- lerinı birkaç mısra içinde çizivermesin- deki ustaiıktır." F_sat Adil Müstecablıoğlu "Bütün kitabı birkaç kere okumuş olmama rağmen fazladan söylenmiş tek bir mısra, hatta kelimeye tesadüf etme- dım. Varenlik ufak bir hacim ıçersinde yepyenı bır anlayışa ve estetiğe dayanan mana bütünlüğünü haiz kuvvetli şiirler arzetmektedir." Fahir Onger "Konuştuğumuz. işittiğimiz. bildiği- mız kelimelerle. düşünmeden, özenme- den, gelişıgüzel hissini veren mısralarla öyle bir anlatışı var ki. her parçada ha- kiki hayat sahnesinin birsa/nasını bulu- yoruz." KemalSalihSd "Şair büyük mevzulara, palavralı şeylere hiç yanaşmamış, basit, gündelik hadıselerden. apartman kapıalanndan, kolculuktan yetişme bir memur olan babasından, sanatoryum arkadaşlan- ndan. mahalle komşulanndan bahsedı- yor. Hemen bütün şiirlerinin mevzuu. kendi küçük dertleri. arzulan. Ama hayret! Bunlann hiçbıri sadece Rıfat Il- gaz'ın dertleri değil... Hepsi. hepsi geniş bir kitlenin, bir insanlığın dertleri. Sos- yal şair nedir diyenlere bu kitabı göster- mek lazım." Sabahattih Ali Rıfat Ilgaz İçin MEMETFUAT Rıfat Ilgaz, kimilerinin sandığı gibi, başlangıçtaki parlak çıkışını sürdüremerniş, arkalarda kalmış güçsüz bir şair miydi, yoksa susturulmak, ezilmek, yok edilmek istenen, ama şiirinin üstüne yığılan kayalann arasından sıynlıp gün ışığına ulaşarak gene sesini duyurmayı başaran güçlü bir sanatçı mı? Rıfat Ilgaz'ın yeni bir şiir kitabı yayımlandığında. Eren- köy'den kalkıp Kadıköy'e gittigim, orada bulamazsam vapura binip Karaköy'e geçtiğim günleri anımsıyorum. Bir N'âzun Hikmet vardı deb gibi sevdiğim, bir de Rıfat Il- gaz... Süssüz, yalın, duygulu, sevgi dolu bir ince alayla sar- malanmış şiirler... Güç koşullar altında, borç harç yaşayan halktan insanlann dili. deyimleri, konuşma özellikleri, tür- lü olumsuzluklara karşın umutsuzluğa, bezginliğedüşme- yen düşünce dünyalan... Toplumsala şairlerin genellikle Nâam Hikmet etkisin- de yazdıklan o yıllarda Rıfat Ilgaz çok değişik bir anlayışla gelmiş, kendini kısa sürede sol çevrelere kabul ettirmeyi başarmıştı. ÎJk kitabı YarenHk övgülere boğuldu. Şiirlerini övenler arasında Sabahattin Ali, Pertev Nafli Boratav, Be- hice Boran, MuzafTer Şerif Başoğlu. Abdüibaki Gölpınarlı. Esat Adil Müstecablıoğlu, Fahir Onger, Kemal Salih Sel, Refi Cevat Ulunay, Yusuf AhıskaJı, Omer Bedrettin Uşaklı gibi adlar vardt. Ulunay onu Orhan Veli'ye üstün tutarak şöyle diyordu: "Bu çeşit realizm yeni edebiyatın en kuvvetli bircephesi- dir. Süleyman Efendinin nasınna benzemiyor." Böyiesine benimsenen bir çıkıştan sonra, kitaplan ko- vuşturulmaya. Rjfat Ilgaz ise cezaevi ile sanatoryum ara- sında gidip gelmeye başladı. En kötüsü de, dergilare, yayı- nevlerine yapılan baskılarla şiirlerini yayımlama olanağı elinden alındı: Kapandı yüzümüze dergi kapaklan, Bir varmış bir yokmuş olduk sağhğımızda. Dergi yöneticilen boyun büküp özür dilediler, o ise ala- cağı yanıtı önceden bildiği için kimseye bir öneride bulun- mazdı bıle. Günümüzün şairlerine böyle bir şeyin olabile- ceğini anlatmak kolay değıldir. Ara ki bulasın sayfalarda Şair Rıfat Ilgaz'ı. Düştükse itibardan Ölmedik ya, yaşıyoruz işte, Yaşıyoruz dedik. yaşıyoruz be. Heeeey, fincancı katırlan! Şair Rıfat Ilgaz hiçbir yasaya sığdınlamayacak bir yolla susturulmuş, ama o bu kez bir mizah yazan olarak sesini duyurmanın yolunu bulmuş, yeniden gün ışığına çıkmayı başarmıştı. Sonraki yıllarda. baskılardan kurtulunca gene şiire döndüyse de. artık çok ünlü bir mizah yazan, bir ro- mana olarak şiir yazıyordu. Rıfat Ilgaz'ın Türk şiirinde önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Yalınlığı, şiiri hem dış. hem de iç biçim sanat- lanndan uzaklaştınşıyla düzyazrya çok yakjn yerlerdedo laşmış. sınırlan zorlamıştı. Başka hiçbir Türk şairi anayol- dan bu kadar uzakiarda şiir aramayı göze alamadı. Toplumsala etkinJüklere katıldıği için susturulmasa. şiiri nasjl birgelişme gösterecekti? Bunu hep merak etmişimdir. Sonraki Rıfat Ilgaz, baskılan aşıp ünlü bir mizah yazan, bir romana kimliğiyle şiire dönen Rjfat Ugaz, başlangıçta- ki yönelişlerinden uzaklaşmış. ustalığın ortak alanlan- ndan ses veren bir şairdi. Ne zaman bu konu üzerinde düşünsem, sanki siyasa - polis gücüyle - Türk şiirindeki önemli bir deneyi ,yanda kesrniş gibi gelir bana. ,ft,,,^ [ KAHVELER, GAZETELER Kimini vurguncu yaptı 39 harbi, Kimini karaborsaa. Laf olur diye dost çayı içmeyenler, Mahkemelik oldu rüşvet yüzünden. Gaz fişi, ekmek karnesi derken Kimler kanşmadı ki, piyasaya. "Kimini sefil etti 39 harbi, Kimini şair etti." Beni de gazete tiryakisi. Dadandık kahvelere ajans yüzünden. Bir bardak ıhlamur bedeline Yeni nizamdan demvuran yazılar okuduk Düştük eli kalem tutup da Eli silah tutmayanlann peşine, Cenk meydanlannı dolaştık. Denizler geçtik, dağlar aştık, Gün oldu kınldı kanadımız, Kaldık çöllerde. Gün oldu, Urallardan vurup Ulaşmak istedik Kızılelma'ya. Yürüdük şehir şehir, Bir de ne görelim, Arpa boyu yol gitmişiz! Düşenin dostu mu olur, Zafer nerde, biz orda: "Meserret"te kurtardık Sivastopol'u, •'îkbal'degirdik Berline, Atikali kahvesinde patladı Atom bombası. Pes dediler. bir yaz akşarru Şehzadebaşı'nda Japonlar. Çektik zafer bayrağını kapıya! RIFAT ILGAZ KİTAPLAR Üç odah bir ev kiraladığım gün, kurtulacak kitaplanm merdiven altındaki şeker sandığından. Belki de gün geçtikçe, tabanmda halı döşeli bir kitaphğım olacak. Benden söz acıldı mı önce kitaplanmın sayısı söylenecek sonra baremdeki derecem... Bense herşeyden uzak. kitaplanmın ortasında kendimi unutacağım! Evde bulunmadığım günler "Meşgul!" diyecek beni soranlara güleryüzlü hizmetcim. Başka bir gün masamın başında en kahn kitabımı okur görünürken bastıracak misafırlerim... En yakın dostumun bile dalgın dalgın bakıp yüzitne adını soracağım! Çıkanrken gözlüğümü eski mahalle arkadaşıma "Nerde tanıştıktı, yabancı gelmiyor yüzünüz?" diyeceğim; dalgınhğım onlan güldürmeyecek. Sorarlarsa dünyanın gidişini duvardaki büyük adam resimlerine bakarak Eflatun'dan satırlar okuyacağım. RIFAT ILGAZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear