Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuhyet
Imtiyaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmeni: Özgen Acar •Genel Görsel Yönetmen AB Acar •Düzenleme. Musuf»
Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya •
Genel Yayın Danışmanr Orhan Erinç • Yazı-
işleri Müdürü: Celal Başlangıç •Haber Mer-
kezı Müdürû: Mustafa Balbay
• tstanbııl Haberien Şenay Kalkan •Dtş Haberler Ergun Balcı
• lş - Ekonomı. Dinç Ta>anç »Yun Haberleri: Mehmet Saraç
• Makalelcr Sami Karaöreo «Spor: Abdülkadir Yücehnan «Dü-
zeltme. Abdullah Vana
Ankara Tetnsilası Cöneyt Arcayürek • Haber Müdürlen. Işık Kansu, Hakkı Erdem Müessese Müdüru- Erol Erkut •Koordmatör:
AtatürkBulvanNo.125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Td. 4195020 (7 Hat), Telex Alraet Korutean •Muhasebe: Bfllent Yener
42344, Fax.(4)4195027 • IzmırTemsılcıa Serdar Kn*, H.Zıya Blv. 1352S.2/3Tel
831230Telex:52359.Fax:(51)895360»AdanaTerasilcisı:ÇedıYiJenogluInönüCd
119S.No: 1 K.at: l,Tel:52255O-522601-522492 Tetex:62155.Fax:(71)522570
«Idare Hüseyüı Gürer •işletme.önderÇefik
«Bügı-lşlem: Nafl Inal «Bılgısayar Sıstem:
Mörüvet ÇBer • Reklanv Reha Işrtman
Yıyntayaı ra Basan: Y enı Gün Haber Ajansı, Baan ve Yayıncıhk A Ş.
TûrkocagıCad 39,41 Cagaloglu 34334 tst PK 246tstanbulTel: 5120505Telex 22246, Fax (115138595
10TEMMUZ1993 İmsak 3 37 Güneş' 5 34 Öğle 13.14 Ikindi 17.13 Akşam 20.45 Yatsr 22 32
bir yıldırparamparça
B O S N A K L A R ' I D R A
B O S N A C E H E N N E
m*k
Ergin
Hacıosmanoviç
Batı poütîkası
Bosna
9
da iflas etti
Dış Haberler Senisi - Geleceğiıı
tarihçileri Bosna-Hersek dramını
değerlendirirken sonına kuşkusuz
birçok açıdan y aklaşacaklar. Ama
bunalım hangi açıdan ele alınırsa
alınsın. Batı'nın uzak görüşten
yoksun gaflet politikası.
değerlendiımelerde herhalde en
önemli yeri tutacaktır. Eski
Yugoslavya'da Slovenya ve
Hırvatistan'daçatışmalar
başlayınca Almany a'nın bu iki
Cumhuriyeti tanıması. onu diğer
AT ülkelerinin izlemesi fede
rasyonun parçalanmasına giden
yolu açtı. Oysa birliğjn gevşek bir
konfederasyon çatısı altında
devam etmesi umutları henüz
sönmemişti. Bosna-Hersek'te ise
Sırp saJdırdarı başladığı zaman
Batı kararlı bir tutumla Sırplan
cay dırabilir ve trajediy i
önley ebüirdi. Ancak v asat Batılı
liderlerin çekingen tutumu, AT
ülkelerinin kendi aralannda
anlaşamamaları, diplomatik
temaslarla zaman kaybedilmesi
Sırplara aradıklan fırsatı verdi.
Cenevre > e New York'ta y apılan
görüşmeler, Sırplar tarafından
zaman kazanmak ve ele
gecirdikleri topraklarda "Etnik
Temizlik" kampanyasını
genişletmek için fırsatlar olarak
değerlendirildi.
Vance-Owen Planı
Geçen y ıl ortaya aülan
Vance-Owen planı, AvTupa
tarafından bunalunın çözümü için
son umut olarak nitelendirildi.
Plan, Bosna Hersek'in lOözerk
bölgeye ayrılmasını öngörüyordu.
Müslümanlar, Sırplar ve
Hırvatlara üçer bölge veriliyor,
Saraybosna da açık bölge
oluyordu. Vance-Owen planı
birçok açıdan yetersizdi. En çok
ekştirilen y anı ise Sırplar'ın ele
geçirdikkri toprakların önemli
bölümûnû tutmalanydı.
Clinton'ın tutumu
ABD Başkanı Ginton, Beyaz
Saray 'a geldikten sonra
Vance-Owen planını eleştirerek
Bosna konusunda yeni bir plan
hazırlayacağını bildirdi. Ne var ki,
Clinton'm açıkladığı plan
Vance-Owen planına destek
vermekten öteye gitmedi \e büyük
dnş kmklığı y arattı. Clinton'ın
Müslümanlara silah
ambargosunun kaidınlması önerisi
ise Batı Avnıpa ve Rusya'run
direnişi ile karşılaştı. Ö/ellikle
Ingiltere ile Fransa. öneriye
şiddetle karşı çıktılar. Bu iki ülke
Sırp mevzilerine sımrlı hava
akınlan düzenlenmesini de,
Bosna'daki askerlerini tehlikeye
atacağı gerekçesi ile kabul
etmediler.
Clinton havlu attı
Ve sonunda Başkan Clinton, ringe
havlu attı. Bey az Saray mayısta
yaptığı açıklamada,
Bosna-Hersek konusunda bundan
sonra girişimde bulunmay acağını,
Avrupa'nın öncülüğünü kabul
edeceğini bildirdi. ABD'nin bu
açtklamasından sonra
Bosna-Hersek'te Sırp saldınlan
yoğunlaştı. Sırplar artık açıkça
Vance-Owen planının "öldüğünü"
söylüyorlardı.
Snrp-Hınat Planı
Haziranda Bosna-Hersek'te etnik
temele dayanan üç devlet
kurulmasını öngören Sırp-Hırvat
planı ortay a atıldı. Sa\ aş alanında
ise Sırplarla Hırvatlar işbirliğj
yaparak Müslümanlara salduıları
yoğunlaştırmışlardı. Sırp-Hırvat
Planı, saldırganın zaferini
simgeliyordu. Batı Avnıpa ve
ABD'nin yeşil ışık yaktığı planda
Bosna'daki savaşın sonuçlan
meşrulaştınlıyor. Planda Sırplar'a
ülkenin %70'i, Hırv atlar'a % l^i,
nüfusun %44'ünü oluşturan
Müslümanlara ise geri kalan
%15'i bıraküıyor. Ancak son
günlerdeki yoğun Sırp-Hırvat
saldırdarı, Müslümanlara %15
oranında toprak bile
bırakılmayacağının işareti
say ılıyor. Sonuç olarak, Bosna'da
Müslümanlann y azgısı Sırplarla
Hın atlar'ın eline bırakılmtştır.
Batı'nın, Balkanlar'da bir
Müslüman devletin kurulmasmı
istemediği y olundaki iddialar
büyük ölçüde inandıncılık
kazanmıştır. Bosna-Hersek'te
saldırganlık ödüllendirilmiş,
potansiyel saldırganlar her yerde
yüreklenmiştir. Sırplar'ın bundan
sonra Kosova'da "etnik temizlik"
politikası uygulamay a kalkışması
beklenebilir. Bu olgu da yeni bir
Balkan savaşına yol açar.
Bosna-Hersek, Batı'nın
politikasının iflası olarak tarih
sayfalarında yerini alacaktır.
-8-
Tıpkı bızım gibi. Biz de Sa-
raybosna'da yaşıyoruz
Saraybosna'ya posta ulaşımı
yok. Karmaşık yollardan ken-
te ulaşabilen sınırlı sayıdaki
mektuplarda hep akrabalann,
yakmlann. dostlann. arkadaş-
İann endişe ve üzüntü dolu so-
rulan var? Bu doğal, eşinizden
gelen, çocuğunuzdan gelen bir
mektubu düşünün. Yıllarca
birlikte olmaya, her gün birbi-
rinizi görmeye ahşmışsınız.
Yani doğal olana Sonra sa-
vaş başlamış. Bir yıldır bırbıri-
ni göremiyor ana babalar, eş-
ler, sevgililer. nişanlılar, çocuk-
lar. Arada iletişim olmaksızın
geçen bir yıl bu. Ve kimbilir
daha ne kadar sürecek..
Saraybosna'nın bu kuşatma
günlerinde dünya ile tek bağ-
lantısı iki kanaldan ibaret bir
telefon hatü. Koskoca kent için sadece ıkı
kanal. Biriyle konuşabilmek için 10-15 gün
sıra beklemenız gerekiyor ve sıra geldiğın-
de sadece birkaç dakıka vaktiniz var.
Bir meslektaşım. Türkiye'de çıkan Cum-
huriyet Gazetesi'nden Sinan Gökçen, hepı-
mizi saran bu kuşatılmışlık, ıletişimsizlik
duygusunu en canlı yaşayan taraklardan
biri oldu. Kızım Rea"dan aylar sonra
aldığım ilk mektubu bana o getırdı. Split'te
kanm ve kızımla karşılaşmış ve mektup ge-
lirmiştı. Kızımın, küçücük Reamın mektu-
bundan bir cümle aktaracağım:
Kızunhakh
->
Baba, neden gelmıyorsun öteki babalar
gibi? Hiç olmazsa 15 günde bir..."
Rea orada, Split'te buradaki alıştığı ha-
yatı yaşamıyor. Her gün ölüm korkusu
içinde değil. Gününün bir bölümûnü sığı-
nakta geçirmiyor. Ama kızım hakh. Birlik-
te olsak her şey daha güzel olurdu.
Bu bağlar, bu anılar, bu düşünceler, bu
kaygılar. burada Saray bosna'da hayatta
kalabılecek dırencı venyor bana.
Şubat başında bana ulaşan mektubunda
Rea'nın yazdıkları beni şaşırtıyor. Kızım
11 yaşında oldu. Ama yazdıklanna
baktığımda onun ne kadar olgunlaştığını
görüyorum. Şöyle yazıyor Rea:
"Sevgili babacığun,
Telefon konuşmamızdan bir gün sonra
yazıyorum. Çok mutlu oldum, ama aynı
zamanda çok da üzüldüm sesini duyunca.
Uzun siire sonra seni duyduğum için mut-
lu, ama ne zaman buraya geleceğini bil-
mediğim için üzgünüm. Her kapı
çalmdığında, senin o cehennemden kurtu-
lup yanumza geldiğini düşünüyorum.
Sınıf birincisi olduğumu söyleyerek
kendimi övmeme izin verir misin? Güzel
yazmaya çalışıyorum, ama pek çok kişi
elyazımın kötü olduğunu söylüyor. Oysa
ben en güzel yazıyı 'biz solak-
lar'vn yazdığını düşünüyorum.
Dün gece rüyamda, bir daha
hiç gitmemek üzere geldiğini
gördüm. Uyandun ve ağladım
baba. Şimdi de ağlıyorum, ama
korkma yazmayı sürdürece-
ğim.
Burada, okulda Hırvatça ko-
nuşmak zorundayız. Ama bir
Bosnalıya rastladığımda dün-
yanın en güzel diliolan Boşnak-
çaya geçiyonım hemen. Çünkü
bu dili dünyanın en iyi babası
olan benim babam da konusu-
yor. Onun kızı onu her gün
sabırsızlıkla bekliyor. Ama ne
yapabiliriz ki? Sakalhlar bize
rahat verrfayorlar.
Öteki çocukları babalarlyla
gördüğümde onlar için her şe-
yin ne kadar güzel olduğunu
düşünüyorum. Ama umuyorum
ki bu savaş bitecek ve biz bir
araya geleceğiz. Sonra da kim-
senin bizi ayırmasma izin ver-
meyeceğim.
Eğer buraya gelebilirsin ken-
dine meyve ve sebze alabilmen
ve kendine gelebilmen için bü-
lün paramı sana vereceğim.
Çok mu soğuk Saraybosna
baba? Ben burada Igman'ı, bu
mevsimde orada nasıl kayak
yaptığımızı düşünüyorum.
Sonra kar ve kışın insanları
YeL eni ve daha elverişli birfirsat kollamaktan başka çare yoktu. Yeniden
döndüğüm Saraybosna'da kafamda tek düşünce uğulduyordu: "Kızınu
görmeky sadece bir kez de olsagörmek. Sonra ölsem bile..."
Çelikten bir "umııt kusu". Bosnaldan dünyaya bağlayan tek köprii. Yüreğimin çarpıntısını dışarıdan duyuyordum sanki. İçinde
benim gibi gazeteci olan 7 kişinin bulunduğu Hercuks uçağı pistte ilerlemeye başladığında ben çoktan "uçmaya" başlamıştHi...
nasıl öldürdüğunü auşünüp hayal kur-
mamı erteliyonım.
Belki gelecek kış hep birlikte oluruz
baba. Ama ben bunun daha da ö'nce ola-
cağını umuyorum. Saraybosna'ya dönme-
yi sabırsızlıkla bekliyorum. Inanıyorum ki
kentimizi eskisinden daha güzel olacak
kadar yenileyeceğiz...''
Bu mektup uğnına
Rea'nm mektubu bana bir şeyler yap-
mam; kızıma. kanma kavuşmam için hare-
kete geçmem gerektiğini karşı konulmaz
bir açıklıkta kavrattı. Dobrinja'ya geçip.
oradan da Split'e ulaşmam gerekiyordu.
Soğuk bir gece, bu ölümle yaşam arası-
nda kılpayı bir çizginin egemen olduğu
yolu aşmak için yola çıktık. Düşman hat-
İannı yaracak ve güvenlikli bölgeye ulaşa-
cakük. İlkın Saraybosna Havaalanı pistinı
aşmamız gerekiyor. Bu ise ilkin bir dızi can
sıkıa işlem demek. Bırleşmış Milletler
Banş Gücü'nün (Unprofor) denetlediği
bölgeye ulaştık sonunda. Artık buradan
ıtibaren dikenli tellerden, gece karanh-
ğında önceden sezilemeyen denn çukurlar-
dan. nöbetçilerden ve en önemlisi Çetnik
keskin nişancılanndan korunmamız için
sadece şansa ihtiyacımız var.
Dört kişi Dobnnja kasabası ile havaa-
lanını ayıran asfalt yola çıktık. Aynı anda
üzenmize kurşunlar yağniaya başladı. Bizi
ayışığı ele vermişti. Asfalt üstünde kolayca
seçiliyorduk. Av hayvanı gibıydik. Kendı-
mizi son anda birçukura attık. Biraz bekle-
dik ve yeniden yola çıktık. Ama aynı anda
ates, başladı. Uçüncü denemeden sonra
böyle açık hedef halinde yolu aşamaya-
cağımızı kavradık ve.. evet geri döndük.
Tepeden tırnağa çamur içindeydım. Her
yanım dikenli tellerden, dikenlerden ve
çahlardan sıynk içındeydi. Birçok yenm
kanıyordu.
Yeni ve daha elverişli bır fırsat kolla-
maktan başka çare yoktu. Yeniden döndü-
ğüm Saraybosna'da kafamda tek düşünce
uğulduyordu: "Kızımı görmek, sadece bır
ılar beni
uOnca
keskin
nişancdanna
rağmen
ıskaladüarbeni
vebenReama
kavuştum.
Herşey sisler
içindegibiydi.
Anımsadığımtek
şey\neredeyse
30dakika
kızıma
sanUhğımveonu
bırakmadığım.
"Baba, neden gehniyorsun öteki babalar gibi? Hiç olmazsa 15
günde bir..."Kızım Rea telefonun bir uçunda öbür ucunda ona
kavuşmak yangınıyla kavnılan ben... İnsanlann se>dikleriyle
bir aradaolabilmesibukadarmızor...
kez de olsa görmek. Sonra ölsem bile..."
Bir rastlantı mı? Kaderin -ona inan-
masam da- bır armağanı mı? Saraybos-
na'da BM Banş Gücü binasında BM
Mültecıler Yüksek Komisen Larry Ho-
Brgvort'la konuşuyordum. Banagazete-
ciler ıçın serbest dolaşım ve Saraybos-
na'ya insani yardım getiren uçaklarla
yolculuk edebilme karan abndığmı söy-
ledi,
Üstelik bunu pek doğal, sanki beni
dolaylı ilgilendıren bır şeymış gibi söy-
ledi. Yüreğim çarpmaya başladı. Hemen
ertesı sabah BM Banş Gücü binasma ye-
niden gitüm. Oradan bir zırhlı araçla
Sırp barikatlannı aşarak Saraybosna
Havaalanı'na götürüldüm. Yüreğimin
çarpınüsını dışandan duyuyordum san-
ki. İçinde benim gibi gazeteci olan 7 kişi-
nin bulunduğu Hercules uçağı pistte iler-
lemeye başladığında ben çoktan "uçma-
ya" başlamıştım galiba...
Split'e yolculuk sadece 40 dakıka sür-
dü. Sonra uçak süzüldü ve piste kondu.
İlk hissettiğim, deniz kokusu oldu. Ad-
ria'nın neredeyse unuttuğum başdöndü-
rücü kokusu. Çevremde pml pml ışıklı,
bakımlı turizm acentelen, kahveler,
alımlı dükkanlar. Kınlmamış tek bir
camın bile kalmadığı, yıyecek, ıçecek ve
umut adına hiçbır şeyin kalmadığı bir
cehennemden sonra Split bir düşler ül-
kesı gibi.
Iskalanmış bir Saraybosnalı
Gümrük kontrolü yapan memur "İşte
bir ıskalanmış adam daha" dedı. Şakayı
(şakaymış) anlamadım. Ne demek iste-
diğini sordum. Gene güldü, "Kurşun ya
da fuzenin isabet etmediği tüm Saray-
bosnahlar birer ıskalanmış insandır"
dedi.
Hakb. Sırplar beni ıskaladı. Onca kes-
kin nişancılanna rağmen ıskaladüar
beni ve ben Reama kavuştum Size Rea
ve Tanya ile karşılaşmamı aynntıü anla-
tamam. Her şey sisler içinde gibiydi.
Anımsadığım tek şey, neredeyse 30 daki-
ka kızıma sanldığım ve onu bırak-
madığım.
Spüt'te kısa bir süre kaldım. Ama bu
bana geleceğimi planlama, halkım için
nerede, nasıl yararlı olabilirim sorulan-.
na daha sakin yanıtlar bulma olanağı
verdi. tstanbul'a uçacağım bir süre son-
ra. Orada yaşamımın doğal bır uzantısı,
aynlmaz parçası olan mesleğimi sürdür-
me imkamm olacak. Ama biliyorum ki
hayatım bir daha hiç eskisi gibi olmaya-
cak. Ne benim için, ne Tanya ne de Rea
için...
BİTTİ
Kaptan Cousteau'nun başlattığı kampanyada dünyada 2.5 milyon imza toplandı
Çevre içinTürkiye'den20bin imza
tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - "Ge-
lecek Kuşaklann Haklan" adı alunda,
daha temiz bir çevre yaratmak için başlaü-
lan imza kampanyasına 20 bin yurttaş
kaüldı. Kaptan Coustean'nun önderliğin-
de, dünya genelinde başlatılan imza kam-
panyasında da bugüne dek 2.5 milyon
imza toplandığı bildirildi.
Kampanyanın Türkiye önderligini ya-
pan İzmirli Güzel Yücel, bugüne dek ola-
ğanüstü bir calışma göstermemelerine
karşın, elden ele ulaşan bildırilerle imza
sayısının Türkıye'de 20 bini bulduğunu
belirtırken. çevreden duyulduğu oranda
kendısıne başvuranlara bildiriyı ulaştıra-
bildiğini söyledı. Güzel Yücel kampanya-
ya ilişkin şu bilgileri verdi:
Hedef 100 bin imza
"İmzalanacak bildirge, beş ana madde-
den oluşmaktadır. Özetle bildirgede, yer-
yüzünün mırasında ve mülkıyetinde payı
olan her kuşağin, gelecek kuşaklann vasısı
• "Gelecek Kuşaklann Haklan"'
adı altında, daha temiz bir çevre
yaratmak için başlatılan imza
kampanyasının Türkiye önderligini
yapan îzmirli Güzel Yücel
bildirgede yeryüzünün mirasında ve
mülkiyetinde payı olan her kuşağin,
gelecek kuşaklann vasisi
olduğundan insan hürriyetine,
onuruna ve yeryüzündeki yaşama
verilecek her türlü zaran önlemekle
yükümlü olmasınının
vurgulandığını açıkladı.
olduğundan insan hürriyetine, onuruna ve
yeryüzündeki yaşama verilecek her türlü
zaran önlemekle yükümlü olduklan vur-
gulanmaktadır.
Ben böyiesi bır bildiriye Türkiye'den de
katkıda bulunacağımıza inanarak öncü-
lük etmek istedim. Elbet imza sayısını,
daha da artırmak düşüncesindeyiz."
"Gelecek Kuşaklann Haklan" imza
kampanyasının Türkıye'deki öncüsü Gü-
zel Yucel, ülke genelinde 100 bin imzaya
ulaşmayı hedeflediklerini yurgulayarak.
"Bu hedefe ulaşmak için, özellikle eylül
ayından itibaren etkin bir çahşmaya gire-
ceğiz. Yurtdışındaki baa örgütlerle bağ-
lantı kuracağız.Özellikle de Almanya ile.
Yani oralarda kampanya için neler yapıü-
yorsa. bunu Türkiye'de de gerçekleştir-
mek için. Asıl o zaman kampanyanın
daha büyük yankı uyandıracağına
inanıyoruz" diye konuştu.
Güzel Yücel. "İnsanlann doğanın bir
parçası olduğu gerçeğinı. bizım neslimızın
acilen kabul etmesi gerekiyor. Doğayı yen-
mek değil, onunla banşık olmak önemli"
görüşünü bir kez daha yineleyerek. eylül
ayından itibaren yurtdışından getirmeyi
planladıklan etkinliklerin yanında, yurt
içinde de kendi çabalanyla baa etkinlik-
ler gerçekleştireceklerini sözlerine ekledi.
Antalyada Uğur
Mumcuşöleni
•Ankara Sanat Tiyatrosu'nun sergilediği
'Sakıncalı Piyade'yi iki bin kişi izledi
Haber Merkezi - Ankara Sanat
Tiyatrosu (AST), demokrasi şe-
hidimiz Uğur Mumcu'nun aynı
adh yapıtından tiy atroya uyarla-
nan "Sakıncalı Piyade'Hi An-
talya'da sergiledi. Oyun ön-
cesinde, "Konyaalü Âçıkhava
Tiyatrosu'nun bombalanacağı"
söylentilerine karşın 2 bine
yakın kişinin izlediği oyun, gös-
teri şölenine dönüştü ve "bir dö-
neıtı, ülkemizde oynanan
oyunlan" gözler önüne serdi.
Bombalama söylentileri üzerine,
tiyatroda sıkı güvenlik önlemleri
alındı. Polis. kapvda tüm izleyid-
leri tek tek aradı.
AST oyuncularının, Sıvas
kattiammı kınayarak başla-
dıkları oyun süresİDce, seyircimn
alkışları dinmek bilmedi. Sakı-
ncalı Piyade'nin final sahnesiıı-
de, kalleşce katledilen yazanmız
Uğur Mumcu'nun görüntüsü
sahneye yansıdtğında ise ayağa
kalkan 2 bin kişi dakikalarta
alkış tufanı esrirdi.
AST oyunculan, 13 kez kulise
gidip, yeniden sahneve döndü.
Topluluğun, Ruhi Su ile birlikte,
Uğur Mumcu'nun çok sevdiği
"Ankara'ıun Taşına Bak"
marşını söylemesiyle oyun sona
erdi. Tiyatroyu boşaltan kalaba-
lık, yollarda da Ankara Marşı'nı
-söyleyerek dağıldı.