25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuhyet Imtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmeni: Özgen Acar •Genel Görsel Yönetmen AB Acar •Düzenleme. Musuf» Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın Danışmanr Orhan Erinç • Yazı- işleri Müdürü: Celal Başlangıç •Haber Mer- kezı Müdürû: Mustafa Balbay • tstanbııl Haberien Şenay Kalkan •Dtş Haberler Ergun Balcı • lş - Ekonomı. Dinç Ta>anç »Yun Haberleri: Mehmet Saraç • Makalelcr Sami Karaöreo «Spor: Abdülkadir Yücehnan «Dü- zeltme. Abdullah Vana Ankara Tetnsilası Cöneyt Arcayürek • Haber Müdürlen. Işık Kansu, Hakkı Erdem Müessese Müdüru- Erol Erkut •Koordmatör: AtatürkBulvanNo.125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Td. 4195020 (7 Hat), Telex Alraet Korutean •Muhasebe: Bfllent Yener 42344, Fax.(4)4195027 • IzmırTemsılcıa Serdar Kn*, H.Zıya Blv. 1352S.2/3Tel 831230Telex:52359.Fax:(51)895360»AdanaTerasilcisı:ÇedıYiJenogluInönüCd 119S.No: 1 K.at: l,Tel:52255O-522601-522492 Tetex:62155.Fax:(71)522570 «Idare Hüseyüı Gürer •işletme.önderÇefik «Bügı-lşlem: Nafl Inal «Bılgısayar Sıstem: Mörüvet ÇBer • Reklanv Reha Işrtman Yıyntayaı ra Basan: Y enı Gün Haber Ajansı, Baan ve Yayıncıhk A Ş. TûrkocagıCad 39,41 Cagaloglu 34334 tst PK 246tstanbulTel: 5120505Telex 22246, Fax (115138595 10TEMMUZ1993 İmsak 3 37 Güneş' 5 34 Öğle 13.14 Ikindi 17.13 Akşam 20.45 Yatsr 22 32 bir yıldırparamparça B O S N A K L A R ' I D R A B O S N A C E H E N N E m*k Ergin Hacıosmanoviç Batı poütîkası Bosna 9 da iflas etti Dış Haberler Senisi - Geleceğiıı tarihçileri Bosna-Hersek dramını değerlendirirken sonına kuşkusuz birçok açıdan y aklaşacaklar. Ama bunalım hangi açıdan ele alınırsa alınsın. Batı'nın uzak görüşten yoksun gaflet politikası. değerlendiımelerde herhalde en önemli yeri tutacaktır. Eski Yugoslavya'da Slovenya ve Hırvatistan'daçatışmalar başlayınca Almany a'nın bu iki Cumhuriyeti tanıması. onu diğer AT ülkelerinin izlemesi fede rasyonun parçalanmasına giden yolu açtı. Oysa birliğjn gevşek bir konfederasyon çatısı altında devam etmesi umutları henüz sönmemişti. Bosna-Hersek'te ise Sırp saJdırdarı başladığı zaman Batı kararlı bir tutumla Sırplan cay dırabilir ve trajediy i önley ebüirdi. Ancak v asat Batılı liderlerin çekingen tutumu, AT ülkelerinin kendi aralannda anlaşamamaları, diplomatik temaslarla zaman kaybedilmesi Sırplara aradıklan fırsatı verdi. Cenevre > e New York'ta y apılan görüşmeler, Sırplar tarafından zaman kazanmak ve ele gecirdikleri topraklarda "Etnik Temizlik" kampanyasını genişletmek için fırsatlar olarak değerlendirildi. Vance-Owen Planı Geçen y ıl ortaya aülan Vance-Owen planı, AvTupa tarafından bunalunın çözümü için son umut olarak nitelendirildi. Plan, Bosna Hersek'in lOözerk bölgeye ayrılmasını öngörüyordu. Müslümanlar, Sırplar ve Hırvatlara üçer bölge veriliyor, Saraybosna da açık bölge oluyordu. Vance-Owen planı birçok açıdan yetersizdi. En çok ekştirilen y anı ise Sırplar'ın ele geçirdikkri toprakların önemli bölümûnû tutmalanydı. Clinton'ın tutumu ABD Başkanı Ginton, Beyaz Saray 'a geldikten sonra Vance-Owen planını eleştirerek Bosna konusunda yeni bir plan hazırlayacağını bildirdi. Ne var ki, Clinton'm açıkladığı plan Vance-Owen planına destek vermekten öteye gitmedi \e büyük dnş kmklığı y arattı. Clinton'ın Müslümanlara silah ambargosunun kaidınlması önerisi ise Batı Avnıpa ve Rusya'run direnişi ile karşılaştı. Ö/ellikle Ingiltere ile Fransa. öneriye şiddetle karşı çıktılar. Bu iki ülke Sırp mevzilerine sımrlı hava akınlan düzenlenmesini de, Bosna'daki askerlerini tehlikeye atacağı gerekçesi ile kabul etmediler. Clinton havlu attı Ve sonunda Başkan Clinton, ringe havlu attı. Bey az Saray mayısta yaptığı açıklamada, Bosna-Hersek konusunda bundan sonra girişimde bulunmay acağını, Avrupa'nın öncülüğünü kabul edeceğini bildirdi. ABD'nin bu açtklamasından sonra Bosna-Hersek'te Sırp saldınlan yoğunlaştı. Sırplar artık açıkça Vance-Owen planının "öldüğünü" söylüyorlardı. Snrp-Hınat Planı Haziranda Bosna-Hersek'te etnik temele dayanan üç devlet kurulmasını öngören Sırp-Hırvat planı ortay a atıldı. Sa\ aş alanında ise Sırplarla Hırvatlar işbirliğj yaparak Müslümanlara salduıları yoğunlaştırmışlardı. Sırp-Hırvat Planı, saldırganın zaferini simgeliyordu. Batı Avnıpa ve ABD'nin yeşil ışık yaktığı planda Bosna'daki savaşın sonuçlan meşrulaştınlıyor. Planda Sırplar'a ülkenin %70'i, Hırv atlar'a % l^i, nüfusun %44'ünü oluşturan Müslümanlara ise geri kalan %15'i bıraküıyor. Ancak son günlerdeki yoğun Sırp-Hırvat saldırdarı, Müslümanlara %15 oranında toprak bile bırakılmayacağının işareti say ılıyor. Sonuç olarak, Bosna'da Müslümanlann y azgısı Sırplarla Hın atlar'ın eline bırakılmtştır. Batı'nın, Balkanlar'da bir Müslüman devletin kurulmasmı istemediği y olundaki iddialar büyük ölçüde inandıncılık kazanmıştır. Bosna-Hersek'te saldırganlık ödüllendirilmiş, potansiyel saldırganlar her yerde yüreklenmiştir. Sırplar'ın bundan sonra Kosova'da "etnik temizlik" politikası uygulamay a kalkışması beklenebilir. Bu olgu da yeni bir Balkan savaşına yol açar. Bosna-Hersek, Batı'nın politikasının iflası olarak tarih sayfalarında yerini alacaktır. -8- Tıpkı bızım gibi. Biz de Sa- raybosna'da yaşıyoruz Saraybosna'ya posta ulaşımı yok. Karmaşık yollardan ken- te ulaşabilen sınırlı sayıdaki mektuplarda hep akrabalann, yakmlann. dostlann. arkadaş- İann endişe ve üzüntü dolu so- rulan var? Bu doğal, eşinizden gelen, çocuğunuzdan gelen bir mektubu düşünün. Yıllarca birlikte olmaya, her gün birbi- rinizi görmeye ahşmışsınız. Yani doğal olana Sonra sa- vaş başlamış. Bir yıldır bırbıri- ni göremiyor ana babalar, eş- ler, sevgililer. nişanlılar, çocuk- lar. Arada iletişim olmaksızın geçen bir yıl bu. Ve kimbilir daha ne kadar sürecek.. Saraybosna'nın bu kuşatma günlerinde dünya ile tek bağ- lantısı iki kanaldan ibaret bir telefon hatü. Koskoca kent için sadece ıkı kanal. Biriyle konuşabilmek için 10-15 gün sıra beklemenız gerekiyor ve sıra geldiğın- de sadece birkaç dakıka vaktiniz var. Bir meslektaşım. Türkiye'de çıkan Cum- huriyet Gazetesi'nden Sinan Gökçen, hepı- mizi saran bu kuşatılmışlık, ıletişimsizlik duygusunu en canlı yaşayan taraklardan biri oldu. Kızım Rea"dan aylar sonra aldığım ilk mektubu bana o getırdı. Split'te kanm ve kızımla karşılaşmış ve mektup ge- lirmiştı. Kızımın, küçücük Reamın mektu- bundan bir cümle aktaracağım: Kızunhakh -> Baba, neden gelmıyorsun öteki babalar gibi? Hiç olmazsa 15 günde bir..." Rea orada, Split'te buradaki alıştığı ha- yatı yaşamıyor. Her gün ölüm korkusu içinde değil. Gününün bir bölümûnü sığı- nakta geçirmiyor. Ama kızım hakh. Birlik- te olsak her şey daha güzel olurdu. Bu bağlar, bu anılar, bu düşünceler, bu kaygılar. burada Saray bosna'da hayatta kalabılecek dırencı venyor bana. Şubat başında bana ulaşan mektubunda Rea'nın yazdıkları beni şaşırtıyor. Kızım 11 yaşında oldu. Ama yazdıklanna baktığımda onun ne kadar olgunlaştığını görüyorum. Şöyle yazıyor Rea: "Sevgili babacığun, Telefon konuşmamızdan bir gün sonra yazıyorum. Çok mutlu oldum, ama aynı zamanda çok da üzüldüm sesini duyunca. Uzun siire sonra seni duyduğum için mut- lu, ama ne zaman buraya geleceğini bil- mediğim için üzgünüm. Her kapı çalmdığında, senin o cehennemden kurtu- lup yanumza geldiğini düşünüyorum. Sınıf birincisi olduğumu söyleyerek kendimi övmeme izin verir misin? Güzel yazmaya çalışıyorum, ama pek çok kişi elyazımın kötü olduğunu söylüyor. Oysa ben en güzel yazıyı 'biz solak- lar'vn yazdığını düşünüyorum. Dün gece rüyamda, bir daha hiç gitmemek üzere geldiğini gördüm. Uyandun ve ağladım baba. Şimdi de ağlıyorum, ama korkma yazmayı sürdürece- ğim. Burada, okulda Hırvatça ko- nuşmak zorundayız. Ama bir Bosnalıya rastladığımda dün- yanın en güzel diliolan Boşnak- çaya geçiyonım hemen. Çünkü bu dili dünyanın en iyi babası olan benim babam da konusu- yor. Onun kızı onu her gün sabırsızlıkla bekliyor. Ama ne yapabiliriz ki? Sakalhlar bize rahat verrfayorlar. Öteki çocukları babalarlyla gördüğümde onlar için her şe- yin ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum. Ama umuyorum ki bu savaş bitecek ve biz bir araya geleceğiz. Sonra da kim- senin bizi ayırmasma izin ver- meyeceğim. Eğer buraya gelebilirsin ken- dine meyve ve sebze alabilmen ve kendine gelebilmen için bü- lün paramı sana vereceğim. Çok mu soğuk Saraybosna baba? Ben burada Igman'ı, bu mevsimde orada nasıl kayak yaptığımızı düşünüyorum. Sonra kar ve kışın insanları YeL eni ve daha elverişli birfirsat kollamaktan başka çare yoktu. Yeniden döndüğüm Saraybosna'da kafamda tek düşünce uğulduyordu: "Kızınu görmeky sadece bir kez de olsagörmek. Sonra ölsem bile..." Çelikten bir "umııt kusu". Bosnaldan dünyaya bağlayan tek köprii. Yüreğimin çarpıntısını dışarıdan duyuyordum sanki. İçinde benim gibi gazeteci olan 7 kişinin bulunduğu Hercuks uçağı pistte ilerlemeye başladığında ben çoktan "uçmaya" başlamıştHi... nasıl öldürdüğunü auşünüp hayal kur- mamı erteliyonım. Belki gelecek kış hep birlikte oluruz baba. Ama ben bunun daha da ö'nce ola- cağını umuyorum. Saraybosna'ya dönme- yi sabırsızlıkla bekliyorum. Inanıyorum ki kentimizi eskisinden daha güzel olacak kadar yenileyeceğiz...'' Bu mektup uğnına Rea'nm mektubu bana bir şeyler yap- mam; kızıma. kanma kavuşmam için hare- kete geçmem gerektiğini karşı konulmaz bir açıklıkta kavrattı. Dobrinja'ya geçip. oradan da Split'e ulaşmam gerekiyordu. Soğuk bir gece, bu ölümle yaşam arası- nda kılpayı bir çizginin egemen olduğu yolu aşmak için yola çıktık. Düşman hat- İannı yaracak ve güvenlikli bölgeye ulaşa- cakük. İlkın Saraybosna Havaalanı pistinı aşmamız gerekiyor. Bu ise ilkin bir dızi can sıkıa işlem demek. Bırleşmış Milletler Banş Gücü'nün (Unprofor) denetlediği bölgeye ulaştık sonunda. Artık buradan ıtibaren dikenli tellerden, gece karanh- ğında önceden sezilemeyen denn çukurlar- dan. nöbetçilerden ve en önemlisi Çetnik keskin nişancılanndan korunmamız için sadece şansa ihtiyacımız var. Dört kişi Dobnnja kasabası ile havaa- lanını ayıran asfalt yola çıktık. Aynı anda üzenmize kurşunlar yağniaya başladı. Bizi ayışığı ele vermişti. Asfalt üstünde kolayca seçiliyorduk. Av hayvanı gibıydik. Kendı- mizi son anda birçukura attık. Biraz bekle- dik ve yeniden yola çıktık. Ama aynı anda ates, başladı. Uçüncü denemeden sonra böyle açık hedef halinde yolu aşamaya- cağımızı kavradık ve.. evet geri döndük. Tepeden tırnağa çamur içindeydım. Her yanım dikenli tellerden, dikenlerden ve çahlardan sıynk içındeydi. Birçok yenm kanıyordu. Yeni ve daha elverişli bır fırsat kolla- maktan başka çare yoktu. Yeniden döndü- ğüm Saraybosna'da kafamda tek düşünce uğulduyordu: "Kızımı görmek, sadece bır ılar beni uOnca keskin nişancdanna rağmen ıskaladüarbeni vebenReama kavuştum. Herşey sisler içindegibiydi. Anımsadığımtek şey\neredeyse 30dakika kızıma sanUhğımveonu bırakmadığım. "Baba, neden gehniyorsun öteki babalar gibi? Hiç olmazsa 15 günde bir..."Kızım Rea telefonun bir uçunda öbür ucunda ona kavuşmak yangınıyla kavnılan ben... İnsanlann se>dikleriyle bir aradaolabilmesibukadarmızor... kez de olsa görmek. Sonra ölsem bile..." Bir rastlantı mı? Kaderin -ona inan- masam da- bır armağanı mı? Saraybos- na'da BM Banş Gücü binasında BM Mültecıler Yüksek Komisen Larry Ho- Brgvort'la konuşuyordum. Banagazete- ciler ıçın serbest dolaşım ve Saraybos- na'ya insani yardım getiren uçaklarla yolculuk edebilme karan abndığmı söy- ledi, Üstelik bunu pek doğal, sanki beni dolaylı ilgilendıren bır şeymış gibi söy- ledi. Yüreğim çarpmaya başladı. Hemen ertesı sabah BM Banş Gücü binasma ye- niden gitüm. Oradan bir zırhlı araçla Sırp barikatlannı aşarak Saraybosna Havaalanı'na götürüldüm. Yüreğimin çarpınüsını dışandan duyuyordum san- ki. İçinde benim gibi gazeteci olan 7 kişi- nin bulunduğu Hercules uçağı pistte iler- lemeye başladığında ben çoktan "uçma- ya" başlamıştım galiba... Split'e yolculuk sadece 40 dakıka sür- dü. Sonra uçak süzüldü ve piste kondu. İlk hissettiğim, deniz kokusu oldu. Ad- ria'nın neredeyse unuttuğum başdöndü- rücü kokusu. Çevremde pml pml ışıklı, bakımlı turizm acentelen, kahveler, alımlı dükkanlar. Kınlmamış tek bir camın bile kalmadığı, yıyecek, ıçecek ve umut adına hiçbır şeyin kalmadığı bir cehennemden sonra Split bir düşler ül- kesı gibi. Iskalanmış bir Saraybosnalı Gümrük kontrolü yapan memur "İşte bir ıskalanmış adam daha" dedı. Şakayı (şakaymış) anlamadım. Ne demek iste- diğini sordum. Gene güldü, "Kurşun ya da fuzenin isabet etmediği tüm Saray- bosnahlar birer ıskalanmış insandır" dedi. Hakb. Sırplar beni ıskaladı. Onca kes- kin nişancılanna rağmen ıskaladüar beni ve ben Reama kavuştum Size Rea ve Tanya ile karşılaşmamı aynntıü anla- tamam. Her şey sisler içinde gibiydi. Anımsadığım tek şey, neredeyse 30 daki- ka kızıma sanldığım ve onu bırak- madığım. Spüt'te kısa bir süre kaldım. Ama bu bana geleceğimi planlama, halkım için nerede, nasıl yararlı olabilirim sorulan-. na daha sakin yanıtlar bulma olanağı verdi. tstanbul'a uçacağım bir süre son- ra. Orada yaşamımın doğal bır uzantısı, aynlmaz parçası olan mesleğimi sürdür- me imkamm olacak. Ama biliyorum ki hayatım bir daha hiç eskisi gibi olmaya- cak. Ne benim için, ne Tanya ne de Rea için... BİTTİ Kaptan Cousteau'nun başlattığı kampanyada dünyada 2.5 milyon imza toplandı Çevre içinTürkiye'den20bin imza tZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - "Ge- lecek Kuşaklann Haklan" adı alunda, daha temiz bir çevre yaratmak için başlaü- lan imza kampanyasına 20 bin yurttaş kaüldı. Kaptan Coustean'nun önderliğin- de, dünya genelinde başlatılan imza kam- panyasında da bugüne dek 2.5 milyon imza toplandığı bildirildi. Kampanyanın Türkiye önderligini ya- pan İzmirli Güzel Yücel, bugüne dek ola- ğanüstü bir calışma göstermemelerine karşın, elden ele ulaşan bildırilerle imza sayısının Türkıye'de 20 bini bulduğunu belirtırken. çevreden duyulduğu oranda kendısıne başvuranlara bildiriyı ulaştıra- bildiğini söyledı. Güzel Yücel kampanya- ya ilişkin şu bilgileri verdi: Hedef 100 bin imza "İmzalanacak bildirge, beş ana madde- den oluşmaktadır. Özetle bildirgede, yer- yüzünün mırasında ve mülkıyetinde payı olan her kuşağin, gelecek kuşaklann vasısı • "Gelecek Kuşaklann Haklan"' adı altında, daha temiz bir çevre yaratmak için başlatılan imza kampanyasının Türkiye önderligini yapan îzmirli Güzel Yücel bildirgede yeryüzünün mirasında ve mülkiyetinde payı olan her kuşağin, gelecek kuşaklann vasisi olduğundan insan hürriyetine, onuruna ve yeryüzündeki yaşama verilecek her türlü zaran önlemekle yükümlü olmasınının vurgulandığını açıkladı. olduğundan insan hürriyetine, onuruna ve yeryüzündeki yaşama verilecek her türlü zaran önlemekle yükümlü olduklan vur- gulanmaktadır. Ben böyiesi bır bildiriye Türkiye'den de katkıda bulunacağımıza inanarak öncü- lük etmek istedim. Elbet imza sayısını, daha da artırmak düşüncesindeyiz." "Gelecek Kuşaklann Haklan" imza kampanyasının Türkıye'deki öncüsü Gü- zel Yucel, ülke genelinde 100 bin imzaya ulaşmayı hedeflediklerini yurgulayarak. "Bu hedefe ulaşmak için, özellikle eylül ayından itibaren etkin bir çahşmaya gire- ceğiz. Yurtdışındaki baa örgütlerle bağ- lantı kuracağız.Özellikle de Almanya ile. Yani oralarda kampanya için neler yapıü- yorsa. bunu Türkiye'de de gerçekleştir- mek için. Asıl o zaman kampanyanın daha büyük yankı uyandıracağına inanıyoruz" diye konuştu. Güzel Yücel. "İnsanlann doğanın bir parçası olduğu gerçeğinı. bizım neslimızın acilen kabul etmesi gerekiyor. Doğayı yen- mek değil, onunla banşık olmak önemli" görüşünü bir kez daha yineleyerek. eylül ayından itibaren yurtdışından getirmeyi planladıklan etkinliklerin yanında, yurt içinde de kendi çabalanyla baa etkinlik- ler gerçekleştireceklerini sözlerine ekledi. Antalyada Uğur Mumcuşöleni •Ankara Sanat Tiyatrosu'nun sergilediği 'Sakıncalı Piyade'yi iki bin kişi izledi Haber Merkezi - Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), demokrasi şe- hidimiz Uğur Mumcu'nun aynı adh yapıtından tiy atroya uyarla- nan "Sakıncalı Piyade'Hi An- talya'da sergiledi. Oyun ön- cesinde, "Konyaalü Âçıkhava Tiyatrosu'nun bombalanacağı" söylentilerine karşın 2 bine yakın kişinin izlediği oyun, gös- teri şölenine dönüştü ve "bir dö- neıtı, ülkemizde oynanan oyunlan" gözler önüne serdi. Bombalama söylentileri üzerine, tiyatroda sıkı güvenlik önlemleri alındı. Polis. kapvda tüm izleyid- leri tek tek aradı. AST oyuncularının, Sıvas kattiammı kınayarak başla- dıkları oyun süresİDce, seyircimn alkışları dinmek bilmedi. Sakı- ncalı Piyade'nin final sahnesiıı- de, kalleşce katledilen yazanmız Uğur Mumcu'nun görüntüsü sahneye yansıdtğında ise ayağa kalkan 2 bin kişi dakikalarta alkış tufanı esrirdi. AST oyunculan, 13 kez kulise gidip, yeniden sahneve döndü. Topluluğun, Ruhi Su ile birlikte, Uğur Mumcu'nun çok sevdiği "Ankara'ıun Taşına Bak" marşını söylemesiyle oyun sona erdi. Tiyatroyu boşaltan kalaba- lık, yollarda da Ankara Marşı'nı -söyleyerek dağıldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear