25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 1993 CUMARTESİ 10 DIZIYAZI 89 yaşında işkenceye direndi Çagdaş Bir , /Bektaşi Mistigi Hamdullah Erbil I ki ay sonra askeri cezaevinden çıküğımda, "Kefaret olsun oğul; orası hayat mektebidir, umanm artık önünûzdeki yo- lun zorluklannı daha iyi göre- biliyorsunuzdur ve ona göre daha dıkkatli davTanırsınız" diyerek son derece sevınçle ve güler yüzle karşılayıp bağnna basmışü beni. Gençlik yıllannın yoğun emeğıyle elde ettiği serveti ve kurduğu dûzeni ıle mutlu bir yaşamı vardı. Osmanlı dönemindeki sahiplerinden satın aldıği tarlalannı or- lakçıya ektirir, ürünü yanya bölerdi. Aynca, sayısı 300 ile 500 arasında deği- şen koyun sürüsüyle de hayvanahk ya- pardı. îler yıl 2-3 çobanı olurdu. Evin di- ğer işlerinı ıse o evın emektarlanndan, büyük gehni Hoşe ile kûçük oğlu Zeynel Abidin yaparlardı. Torun yolu gözlemek Eğer üç erkek torununun de\Ttmci mücadele içerisinde yer almalan olma- saydı, hiçbir aa yûzü görmeden ömrü- nün son yıllannı mutlu bir şekilde geçi- rirdi diyebilirdim. Ama bizlenn tutuk- lanmalan. kaçak düşüp aranmalanmız, sık sık tekerrür eden jandarma baskı- nlan ve en çok da tonınlannın yokluğu- nun hasreüni çekmesi onu son yıllannda epeyce üzdü. Fakat her şeye ragmen me- tanetıni ve inancını hiçbir zaman yitir- medi. Bir defasında eşımle bana şöyle bir haber göndermişti; o yıl, 1978, mahke- mede idamla yargılanıyordum ve cezae- vinde sürekli işkence altındaydık: "Sakın metanetıni yıtirmesin ve zalime boyun eğmesin. Kendisinden önce gi- denler, bu yola ne derece layık olduk- lanru gösterdiler; onlar ne cellatlann kıhçlan alünda teslım oldular. ne de iş- kence tezgahlannda. Umudunu kaybet- mesin ve zayıf tarafını dûştnana asla gös- lermesin." 12 Eylül'ün tornasında Bu davanın sonunda ben ve arkadaş- lanm, önce ıdam, sonra da müebbet ha- pis cezası aldığımızda, 90 yaşında ol- masına rağmen Mamak Asken Cezie^ vi'ne kadar gehp, 12 Eylül'ün o işkence- lerle dolu karanhk günlerinde yine bana teselli vermiş ve güçlü olmarru istemişti. Cezaevinin 12 yıl süren işkence ve zulüm günlennde de manevi gücüyle hep yanımızdaydı. 1981 yıhnda faşist cuntanın doğrudan denetımi altındaki o ünlü Kahraman- maraş sorgulan sırasında 89 yaşındaki bu ihtiyan da sorgulamalara götürdüler ve işkencehanelerinde üç gün işkence et- tiler. O sırada yanında bulunan Deli Ço- ban (Hüsevin Özen), Meluli'nin büyük bir güçle direndiğini, işkence seanslan- nda bizzat bulunan sıkıyönetim komu- tanını. gözlerinin sıkı sıkıya bağh ol- masına rağmen, tanıyarak ona karşı öf- keyle bağınp devnmci mücadele içerisin- dekı gençlıği savunduğunu hala anlatır. Benim cezaevinde oluşum; ortanca to- runu Seyfullah'ın, artık ülkede bannma koşullannın kalmaması, sürekli jandar- ma ve polis takibine ugra- ması ve polisin aileyi de taciz etmeye başlaması üzerine, Dedemin de onayıyla 1979 yılında ül- keyi terk etmesi ve cun- tanın ilk icraatlan arası- nda vatandaşbktan çı- karnlması; küçük torunu Lütfullah'ın cunta koşul- lanna rağmen 1981 baş- lanna kadar mücadele alanında kaldıktan sonra, faşist cunta kuvvetlerinin rastgele bütün köylülere işkence etmeye başlama- lân, birçok arkadaşının yakalanması ve dost namına kimsenin kal- mayıp da bütün Uişkilerin kopması üzerine aynı şe- kilde yurtdışına çıkması ile bırlikte, evin işlerine, mal'a mülke bakacak kimsesi kalmamıştı. Küçük oğlu Zeynel Abi- din artık yaşlanmış, tek başma her işe koşturamı- yordu. Ne var kı o, to- runlannın hasretini çek- menin dışında bu olanla- raüzgündeğildi. Esir düşmek Bir mektubunda şöyle yaayordu: "Evet, düşma- na karşı sonuna kadar di- renmek gerekir; ama ça- resiz kahnca onun eline esır düşmektense, emin bir mevkıye çekilip kendi- ni korumak evladır. Geç- mişte Hz. Muhammet, Hz. Ali, nice padışahlar, nice saltanat sahipleri bu tür durumlarla karşı- laşmışlardır. Ama buna rağmen sen, esir düştüm diye kendini üzme. Tes- lım olmadan sürdürülen esaret de bir ulviyettir." Bizim güçlü olduğu- ' taat döneınlerde bize bağlılıklannı dile getiren, etrafımızda pervane dönen insanlar şim- di birdenbire etrafımızdan çekiJmişler ve bırakın zaman zaman bizim ailemizi sor- mayı, bu yolun aalanna ve zuhnüne kat- lanarak bu yolda ölen, tutuklanan başka birçok dostun ailelerinin de yanlanna uğramaz olmuşlar, hatta arkamızdan atıp-tutmaya başlamışlardı. Aynı mektubunda Dedem şöyle de- vam ediyordu: "Bir zamanlar sana, bu yola kuru bir hevesle, ya da kişisel çıkar- lannı gözettikleri için gelenler olacakür; bol zamanda bunlan ayırt etmek çok zor olur, o yüzden herkese güvenmeyin, de- mişüm. Şimdi görüyorum ki, bu insan- lar birer birer kendilerinı belü etmekte- ler. Musibet zamanlan, bır anlarnda da gerçek dostlan seçme, ayırt etme zaman- landır. tşte senin de gerçek dostlannı se- çeceğin zaman şimdidir. Şimdi sızı terk etmeyen. şimdi yanınızda bulunan dost- 12 Eylül faşist cuntasuun ülkede uyguladığı katliam, zulüm ve işkencelerden 1981 yılında 87 yaşındaki ihtiy ar Meluli'nin payına da çok şe\ düşer: Kahramanmaraş operasyonlannda binden fazla köy lü. kadın ve yaşlı gözaltma alınır, gözaltına götürmedikleri halka tarlalarda ve köy meydanlarında zulüm \e işkence > aparlar; ekinler tarlalarda kalır, koyunlar dağiarda hırsıza-kurda yem olur. Gözaltindaki işkenceler tam 7 ay sürer; Fehmi özarslan ve Mehmet Ceren işkence altında öldürülürler, Meluli üç gün gözleri ve elleri bağlı olarak işkence altında tuttıhır. îşkencecilere boyun eğmevişi hala köylükrin ve deMİmcilerin dilîerindedir. Bu iki şiiri de işkencelerden sonra kaleme alır. 12 Eylül 1980'e karşıyazüanşürlerden Yirminciasrın sonunda neler Kuzu kurî ağzvnda anneler meler Yükselmişferyatlar gökleri deler Sanki yeryüzünde kopmuş kıyamet Sağagöz yumuldu zulüm hep sola Başını kaşısa suç olur kele Yapılan işkence almmaz dile Yapmamıştır bunu asla bir millet Kadınlar da işkenceye koyulmuş Külot gömlek sırtlarmdan soyulmuş Kimiyalvarmakta kimi bayılmış Duyulmamış bunca iğrenç hakaret Edepsiz alçaklar komite oldu Toplandı masumlar zindanlar doldu Taze açılacak güller hep soldu Unutulmaz bu acıklı cinayet Nemrud-Firavunu çoktan geçtiler Fitnefesat tohumunu saçtılar Kuduz köpek gibi halka düştüler Kalmadı zerrece adli adalet Meluli 'm kız gelin boyanmışyasa Görülmemiş bir devlette bu yasa İnsanlık dışıdır her şey hülasa Ne vicdan, ne insaf, ne de merhamet i Seksenbirafetitaştıheryana Yükseldidalgalarsola çevrüdi \ Selsesiduyulducem-icihana Değditazefıdanlandevirdi | Kıydınicemazlummasuminsana Buzettiheryanıkastıkavurau | Çalındıherilaebumatemsazı Çvrpmvrgöİlerin ördeğikazı Bahçelere sankisamyelideğmiş Solmuşgoncagüller boynunu eğmiş Ne bunugören var, nekimse duymus Sellere kapümış binîerce kuzu Tek kalmısyuvadagüvercin kuşu Aynlmısyanmdan se\gilieşi Akıyor durmadangözününyaşı Yarası ağırdır ciğerdesızı Melulim mahzundurgönülbağlan Kuşlar ötmezyas çekiyordağları Tarihleryazmamış böyle çağlan Karalargiyinmişgelailer-kızlar lannız gerçek dostturlar; onlarla birliğini mutlaka sürdürmelisin. Çünkü bu işin başında birbirinize verdığıniz ıkrann de- ğeri şimdi meydana çıkmaktadır. Verdi- ğin ikran hiçbir zaman bozma." 90'lıyaşlar tnsanın kendısıne böylesine manevi güç veren bir yakını olduktan sonra daha yıllarca o işkencelere katlanabüir. 97 yülık ömründe, haklı gördüğü hiçbir davadan taviz vermemışti. Kendisi zor durumdayken bile o baş- kalanru teselli etmiş, onlara manevi güç vermişti. Bunlar elbette, sağlam bir ira- denin, engin bir bilgi yükünün ve hiçbir zaman duygusalhğa kapılmadan karar verebilmenin üninüydüler, ama, onda, fazladan bir şey vardı: Ta çocukluğun- dan aldığı, "doğrudan asla yüz çevirme- mek, verdiği ikrardan asla dönmemek ve insanlan sevmek" eğitimı ruhuna işle- mişti. 9O'lı yaşlara geldığınde eski dostlan- nın hemen hemen hepsıni kaybetmişti. Goşe'nin ölümünden sonra musahıbi ve iş ortağı Hasan'ı, Kıyno'yu, Pazarcıklı Ali Baba'yı, Tepebaşh Ibrahim'i, Kötü- reli (Kara Hasan) Hasan Güngör'ü, Aziz Efendi diye sık sık andığı Uzunyay- lalı Aziz Özcan'ı birer birer kaybetmenın üzüntülerini yaşadı. Kaybetüği dostlannı sevgi ve rahmet- le anar, onlara ilışkin anılannı anlatarak onlan yadetmeye çalışırdı. Onun, geç- mişine pişmanlık duyduğunu hiçbir za- man görmemiştık. "lnsan anılanndan kopamaz elbette, ama geçmişe pişmanh- kla bakmak bugünü karartır ve sizınle birlıkte etrafınızdakileri de mutsuz eder" derdi. Bır tek Uzunyaylah Aziz özcan'ı, ölümünden önce. Ânkara'da hasta ya- tağındayken ziyaret edemediği için üzü- lürdü. Ona hıtaben, eski günlerinde yazdığı şiirleri de vardı. Ancak. Aziz Amca Ankara'da hasta yatarken kendisi de hastalanmıştı. Bir- çok defalar Maraş'a doktora gitti. Bir defansında, Dedem doktora gittikten sonra, baktım Bağdat Anam evdeki bü- tün kapkacağı indirmiş yıkıyor. bir yan- dan da ağlıyor. Ağır hastaydı; gençlik yı- llannda safra kesesini aldırmış, karaci- ğeri de sürekli rahatsızdı. Hayaunda ne sıgara içrruş ne de alkol kullanmıştı; ama yağmurlu, fırtınalı ve yayan, uzun Erzurum ve Halep yolcu- luklan onu çok yıpratmıştı. SÜRECEK A\ cbıılık bir Türkiye için nice Mumcu'lar yetişecek O N B I N L E R ICIN YAZDI Sen bizim sesimizdin. Eser ve düşüncelerinle bize ışık tutuyordun. Ancak bu devam edecek. Suikast iğrenç birşey. Ne yaak ki böyle şeylen yapabilen ve böylesine çirkin düşünceler içinde y aşayan kişilerle birlikte yaşamak zorunda kalıyoruz. Gülsüm Şengüler/tTÜ Demokrası şehidi kalpaksız Kuvay-i Milliyeci, büyük insan, ölümsüz insan Uğur Mumcu. Seni öldürdüklennı zanneden eli kanlı caniler aslında seni öldüremediler. Seni ölümsüz yapülar. Biz senin ve Atatürk'ün fıkirierinin savunuculan olarak bu fikirleri sonsuza dek yaşatacağız buna emin olabilirsin. Her sabah senin yazılann ve fıkirlerinle güne başlayan biri olarak seni çok özleyeceğim. Nur içinde yat şehit Mumcu. Birol Durfaan/Serbest mahasebed Demokrasi şehidimiz. sizleri öldüren kişilerin kanlan yerde kalmayacaktır. Kısaca şu an bunu yazabiliyorum. Çok çok üzgünüm anlatamam... KibriyeLğurlu Ey katiller siz bir Uğur Mumcu'yu öldürdünüz binîerce Uğur Mumcu dostu sizi lanetlemek üzere buradadır. Uğur Mumcu ölmedi. Cumhuriyet sonsuza kadar yaşayacaktır ilkeleriyle. tbrahim Taşkaya/lşportacı Evet! Üzüntüm sonsuz. Ama gördüm ki bu ülkede demokrasi devam edecek. Susmayacağız! Halime Demek ki daha fazla dayanamadılar aydınüğına, kudurdu yarasalar. Ama müsterih ol, rahat uyu Mumcu. Senden milyonlarca mum türedi. Sen ölemezsin! CahitYücel Laik ve özgür bir Türkiye için elele vermeliyiz. Laiküği ve demokrasiyi savunan herkesi yok edecekJerini zannediyorlarsa çok yanılıyorlar. Düşünüyorum ve düşündüklerimi yazma özgürlügüne sahibim. Aydınlık ve özgür bir Türkiye için nice Mumcular yetişecek ve senin düşüncelerin sonsuza dek yaşayacaktır. Duygu Hayta SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Sağlık nedeniyle emeklilik SüfU' Eşimin erkek kardeşi, bir ruh ve sinir hastalıklan hastane- sinden aldığı raporda, bastabğmm sürgit seyirii olması nedeniyle çauşacak dunımda obnadığı ve başkasının sü- rekli bakımına da muhtaç bulunması dolavsıyla, TC Emekli Sandığı'ndan yetim maaşj almaktadır. Kendisi 1948doğumludurve 1975-1980 yıllan arasında sigortalı olarak çaltşnnştır. Halen çalışamadığı için ve hastahğı nedeniyle 1990 yüından bu yana isteğe bağlı si- gortaya prim ödetnekteyiz. Sanırutı prim ödeme gün sayı- sı 3.600 dolayındadır. Bu dunımda isteğe bağlı sigortalı olan eşimin kardeşi, sağlık nedeniyle emekli olabilir mi? YANTT: Çalışamayacak kadar hasta, bedensel ya da zihinsel özürlü olanlar, belirü koşullarla. malûllük ya da yaşlılık aybğm- dan yararlanabilirler. Malûllük aylığı yönünden: a) Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği saptananlar, b) Çalışma gücünün üçte üdsinden daha azını yitırmiş dunım- da olup "yapuan tedavi sonunda, kurum sağlık tesisleri sağlık kurullannca düzenlenecek raporlarda çahşabilir dunımda olnu- dığı belırtilen"ler, c) İş kazası ya da meslek hastabğı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60'ını yitirenler, Sosyal Sigortalar Yasası'nın malûllük sigortası uygulamasın- da "malûl" sayıbrlar. Bu konumda olanlara malûllük aylığı bağ- lanabilmesi için" toplam olarak 1800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortalı bulunup, sigortalılık süresinin her yıh için ortalama ola- rak 180 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalan prirru ödemiş" olmalan koşuldur. Ancak, "sigortab olarak ılk defa çahşmaya başladığı tarihte malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya anzası bu- lunduğu, önceden veya sonradan, yeterb belgelerle tespit edılen sigortalı, bu hastalık veya anzası sebebiyle malûllük sigortası yardımlanndan yararlanamaz." Yakınınızın durumu, malûllük aylığı bağlanması için öngörii- len bu koşullara uygunsa, kendisine malûllük aybğı bağlanır. Yaşbbk aylığı yönünden: Sigortalı olarak ilk kez çahşmaya başladığı tarihte malûl sayıl- mayı gerektirecek derecede ridiuıliK veya anzası bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan, "Sigortahlar, yaşlan ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sıgor- tab bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlıhk ve ölüm sigor- talan primi ödemiş ohmak şarüyla yaşbhİc aybğından yararla- nır." Bu durumda yakınınız, sağbkb olarak sigortalı çalışmaya baş- layıp sonradan çahşamayacak duruma geldiyse ve bunu Sosyal Sigortalar Kunımu sağlık kunımlanndan alacağı raporla kanıt- larsa, kendisine 3600 gün malûllük, yaşlüık ve ölüm sigortası pri- mi ödemiş bir sigortab olarak malûllük aybğı bağlanır. Yakınınız. sigorta kapsamında çahşmaya başladığında hasta durumda ise bu kez kendisine, 15 yılbk sigortabhk süresi içinde en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası pnmi ödemiş bir sigortab olarak yaşbbk aybğı bağlanır. Sigortadan malûllük ya da yaşbbk aybğı bağlanması, bu kez TC Emekb Sandığı Yasası'nın 74. maddesi uyannca "yaşlan ne olursa olsun" malûl ve muhtaç durumda olan erkek çocuklara bağlanan yetim ayhğmdaki, "muhtaçlık" durumunun sona er- mesini gerektirebileceğınden, yakınınızın Emekb Sandığı'ndan abnakta olduğu yetim aybğının kesıbnesine neden olabilir. POLTTIKAVEOTESI MEHMED KEMAL Başmda Kotanlan.. Demokrat Parti'nin gelmesiyle demokraiinin gelece- ği sanılmıştı. Oysa her seçimde, demokrasiden uzakla- şıldı. Iktidarının parlak günlerinde Menderes, "Odunu koysam milletvekili çıkarırım" diye diye askeri ihtilalin eteklerine yapıştı. Gerçekten de daha 54 seçimlerinde muhaliflerini ezmiş.silme gelmişti. Kim derdi ki Çakır- beyli çiftiiğinin ela gözlü beyi, utangaç toprak ağası, günün birinde "Garp Cephesi Komutam" Ismet Paşa'yı alaşağı edecek ve yerine bir diktatör kesilecekti. Diktatörlerumulmadıkgünlerde, umulmadıkbiçimler- de gelirler. Menderes demokrasi yolculuğuna çıkmış, çevresinin kışkırtmasıyla acemi bir diktatör olmuştu. On yıllık iktidar sarhoşluğundan ancak Yassıada duruşma- larında ayılabilmişti. Avukat Burhan Apaydın'a "Sen- den kellemi kurtarmanı istiyorum, başka birşeydegil!.." demişti. Ihtilallerde kelle kurtarıldıktan sonra gerisinin kolay olduğunu biliyordu. Bugün de, aradan bunca yıl geçtikten sonra hâlâ de- mokrasiyi aramıyor muyuz? Çırpınıp çalkanmamız demokrasi için değil mi? Bir genel secimi demokrasi çığlıkları atarak sona erdiren, ancak bir koalisyonla hü- kümet kurabilen Demirel, sonunda kendini Çankaya'ya dar attı. Mesut Yılmaz da bunu bildiği için Demirel'in omuzlarında durmadan Çankaya falına bakmaktadır. Baba gıtmiş, cemaati ardında kalıvermiştir. Özal'ın gidi- şinde cemaati nasıl bölük pörçuk kalmıssa, Demirel'in Çankaya'ya çıkışıyla da öyle olmuştur. Hertrafik kazasında nasıl kan aranırsa, başbakan bo- şalmasında da koltuğa oturtulacak can aranmaktadır. Erdal Bey'inoyları tek başma yeterli değil!.. Bugünküta- sarım, demek, çok eskiden kotarılmış, sırası gelince uygulamaya konuyor. Demokrasimizi yenilerken yazarlarımızı da eskitiyor muyuz? Bizim gibı eskilere gençler,dinazorlar adını tak- mışlar. Her yetmişi devirene dinazor mu diyeceğiz! Me- lih, ben, llhan, Sami Karaören, Cumhuriyet'in dinazorla- rı mıyız? Oktay Akbal yetmişi devirmiş, Şükran Kurdakul ellinci şiir yılını tamamlamış. ikisi için de törenler yapıldı. Üstü- nüze afiyet rahatsızdım, iki törene da katılamadım. Şük- ran, ellinci yıldönümü için bir şiir kitabı çıkardı. Oktay için çok yazmışlığım vardır. Oktay Akbal'la yıllarca aynı gazetelerde yazdık. An- kara'da çıkan Barış'ta ikimiz de köşe yazarıydık. Vatan'- da yazmıştık. En son Cumhuriyet'te birlikte olduk. Son ayrılmalarda Milliyet'e gitti. Melih Cevdet ikisi için "Çokyaşasınlar"dedi."Çokya- şasınlar da ürünleri çoğalsın ' Bizde genellikle çok ya- şasınlar, çok görsünler derler. Çok görmek degil, çok yaşamak, bol ürün vermek en iyisi... Oktay Akbal ı bir elli yıla yakın var ki tanırım. Şair Ke- nan Harun'un çağrılısı olarak Ankara'ya gelmiş, Kutlu da mı, özen de mi şairler ve yazarlar çevresine toplan- mış, o zaman tanımıştım. O yıllarda Oktay Akbal "önce Ekmekler Bozuldu'nun ünlü yazarıydı. Kenan Harun da tanınmış bir şairdi. Hey gidi gençlik günleri, nasıl ucarı nasıl taşarıydık! Sonra Oktay Istanbul'dan Ankara'ya geldi. Oktay Akbal, Salah Birsel, Behçet Necatigil, Naim Ti- rali gençlik yıllannda birarada görünürlerdi. Birinin adı anıldı mı ötekilerinki arkadan gelirdi. Ankara'da o yıllar- da Suat Taşer, Fethi Giray, Suphi Taşhan, ben birarada görünürdük. Şairler, yazarlar demek o dönemde dallara konmuş sığırcıklar gıbi... Oktay'ın yetmişinci yılını candan kutlar, uzun ömürler, bol ürünler dilerim. Şükran'ın da ellinci şiir yılı bir kez daha kutlu olsun! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Nâzırn Hikmet'in bir 1 tiyatro yapıü. 2/ Vücut- taki AIDS virüsünü sap- 2 tamakta kullanılan test... 3 Agı. 3/ Üflemeli bir cal- gı...Argodabirçiğnemlik 4 afyona verilen ad. 4/ Ni- c şastayı parçalayarak şe- kere çeviren bir enzim. 5/ 6 Topraktan yapıbnış, j kulpsuz ve küçük çöm- lek... Rıhümın su üstün- 8 de olan bölümü. 6/ Bir g gösterme sıfatı... Kara- göz ve ortaoyununda Ermeni tip- lemesine verilen ad... Tüy, kıl. 7/ Hayvan damı... Büyük kent serse- risi. 8/ Malatya'nın bir ilçesi. 9/ Bir göz rengi... Bir geminin alabildıği yük miktan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Fuzuli'nın Şah Ismail'e sunduğu ünlü mesnevısi. 2/ Bir bağlaç... Sa- türn gezegenine verilen bir başka ad. 3/ Suudi Arabistan'ın para bi- rimi... Seciye, karakter. 4/ Sulak yer... Kimi av hayvanlannı çekmek için kullanılan cığırtkan kuş. 5/ Bir yazırun sonuna yapılan ekleme... Hollanda'nın pla- ka işareti. 6/ Bir renk... Eski Türklerde yağmur yağdınp yel es- tirdiğine inanılan büyü taşı. 7/ Basımcıükta harfler ya da satır- lar arasındaki açıkbk... Hafıf ve yavaş sesle söylenen. 8/ Bir bağlaç... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleşmesi. 9/ Kinaye... Karşısında- kine vurmak için parmaklara geçirilen demir parçası. ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN TtYATRO BÖLÜMÜNE ÖĞRENCt ALINACAKTIR Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölumü'ne 1993-94 öğretim yılı için önkayıt ve yetenek sınavı ile 25 öğrenci alınacaktır. 1) ÖNKAYIT İÇİN BAŞVURMA ŞARTLAR1 1991 veya 1992 OSS sınavlannda geçer puan (en az 105 puan) almış ol- mak veya 1993 ÖSS <;mavmda eşit ağırlıklı puan bölumünden geçer pu- an alarak 2. bas?muk sınavına katılmaya hak kazanmış olmak, 2)ÖNKAYıTTARİHLERİ VE İSTENİLEN BELGELER önkayıt içın gereklı şartları taşı^n adaylar 7-18 Haziran 1993 tarih- leri arasında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğrenci Işleri'ne ÖSS bi- rinci basamak veyaÖYS ıkincı basamak smavı sonuç belgelerinden bi- rinin fotokopisi (asıllan yanlarında bulundurulacaktır) ile 2 adet fotoğraf getirerek önkayıt )aptırabileceklerdir. 3) YETENEK S1NAV1 TARİHLERI Suresi içinde önkayıt yaptıranların yetenek sınavlan21-3OHaziran 1993 tarihlerinde yapüacak tır. Sınav g un ve saatleri Ue sınav şekilleri önkay ıtlar sırasında ilan edilecekur. Yetenek sınavları, "Tiyatro Tarihi veTeonsi", "Dramatik Yazarlık" ve "Oyunculuk Sanatı" olmak uzere uç a>n dalda yapılacaktır. Hangı dalda sınava katılacağınıaday önkayıt sırasında kendi belirleyecektır. Isteyen aday her uç dalda da sınava katıtabilir. Açıklayıcı sınav yönergesi ile "Oyunculuk Sanatı" bilim dalı için ha- zırlanan oyun parçalan Dil ve Tanh-Coğrafya Fakültesi Öğrenci lşleri'n- den temin edilebilecektir. DUYURULUR. ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ: KÖY ENSTİTÜLERİ Mehmet Başaran 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-hlanbul Odemeli gonderilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear