Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4 HAZİRAN1993 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
TSE'den koımt
uyansı
•IGAZİANTEP (AA) -
Türk Standartlan Enstitûsü
(TSE) Gaziantep Bölge
Müdûrü Sedat Cengiz,
"Konut inşaatlannda
kullanılacak tûm malzeme
TSEbelgeliolmalıdır.
Böylece, kalitesiz konutlarda
hergün bir sorunla
karşılaşmaktan kurtuluruz"
dedi. Cengiz, konut sahibi ohnak
isteyenleri uyararak şöyle
konuştu: "Oncelikle,
kooperatif ana sözleşmesi
iyice okunmah ve özellikle
ilave bir madde olup
olmadığına bakılmalı.
Kooperatif yöneticileri
arasında veya müteahhit
araanda akrabalık olup
olmadığı araştınlmalı.
Kooperatifin arsasının alınıp
alınmadığı, alındıysa
kooperatif adına mı, değil
mi, ipotek var mı kontrol
edilmeli. Arsanın şehir planı
içinde olmasına,
kooperatifin üye sayısının
yapılacak konut sayısıyla
orantısına, kooperatifin
altyapı ve sosyal tesisleri olup
olmadığına bakılmalı,
aynca, projelerin belediye
tarafından tasdik edümiş
olmasına özen gösterilmeli."
Ayrmtriı tetefon
faturası
• ANKARA (AA)-
Abonelerin telefonlanndan
yaptıklan şehirler ve
uluslararası görüşmeler
konusunda aynnüh bilgi
veren özel faturalara ilgi
giderek arüyor. Ülke
genelinde geçen yılın
sonunda 650 bin olan
aynnülı fatura alan abone
sayıs, bu yılın nisan ayında
100 bin artışla yaklaşık 750
bine yûkseldi. Aynntılı
fatura, Türkiye'de en fazla 82
binle îstanbul aboneleri
tarafından talep ediliyor.
Bunu 68 binle Lzmir, üçüncü
olarak da 38 binle Ankaralı
aboneler takip ediyor.
YemSanayii'ııden
fareyemi
• ANKARA (AA)-Yem
Sanayii ve Ticaret AŞ, fare
yemi üretimine de başladı.
Ağırlıkü olarak büyükbaş ve
kanatlı hayvan yemi üretimi
yapan genel müdürlüğe bağjı
fabrikalarda özel sipariş
üzerine yanş atı, kültür
bahgı, kedi-köpek yemi gibi
yemlerin yanında fare yemi
üretimine de başlandı.
Verilen bilgiye göre
üniversite ve araştırma
merkezlerinin
kboratuvarlannda kobay
olarak kullarulan ve
besJemesiçoğu zaman
problem olan fareler için özel
formüller ile ûretilen yeme,
TÜBİTAK ve araştırma
merkezlerinden yoğun talep
bulunuyor. Fare yeminin
kilosu, formühıne göre 4-5
bin lira arasında satılıyor.
Köytere5.9
milyap
• ANKARA (ANKA) - lller
Bankası, 1992yıhnet
kanndan 152 köye toplam 5
milyar 863 milyon lira
dağıtacak. İUer Bankası'nın
olağan genel kurulunda
alınan karar uyannca
bankanın net kannın yûzde
55'inin 'Köy Kalkınma Payı'
alunda dağıtılması
kararlaştınldı. Kararagöre,
banka, her ilden ikişer köy
olmak üzere toplam 152 köye
pay dağıtacak. lller Bankası
1992 yılında 21 milyar 340
rnilyon lira vergj öncesi kar
etmiş, 10 milyar 680 milyon
lirahk vergi karşılığmdan
sonra netkan, 10müyar660
milyon lira düzeyinde
gercekleşmişti. Buna göre
bankanın 152 köye
dağıtacağ] 'Köy Kalkınma
Payı'nın toplam tutan 5
milyar 863 milyon lira olarak
hesaplandı. Paydan her köye
yaklaşık 38.6 milyon lira
düşecek.
Hak-jşdûnyaya
açAyop
JANKARA(ANKA)-
Hak-lş
Konfederasyonu'ndan
yapılan açıklamaya göre
sendika yöneticilerinin
yurtdışında yaptıklan
temaslardan olumlu
sonuçlar alındı. Hak-tş'in
ILO Genel Kurulu'na
katılma yönündeki isteği
Dûnya fş Konfederasyonu
tarafından desteklendi. Bu
arada Hak-tş'in,
Uhıslararası Hür İşçi
Sendikalan Konfederasyonu
(ICFTU) üyeliği için yapüğı
başvurunun olumlu
değerlendirildiği de
kaydedildı. Avrupa İşçi
Sendikalan Konfederasyonu
(ETUÇ) ise Hak-lş'in üyelik
başvurusunu bu yıî karara
bağlayacağını bildirdi.
Özel sektör, "gönüllerindeki başbakarTdan, AT ile ilişkilerde "dikkatli davranış" bekliyor
Çifler'eheıııdesteklıeıııuyan
BÜLENT KIZANLIK
Yeru başbakanın önüne 'AT dosyası'-
yla çıkmaya hazırlanan özel sektörün AT
ik ilişkiler gözönûne ahnınca gönlündeki
tek başbakan adayı Tansu Çiller. ÎKV ve
TOBB'un gümnlk birliğine yönelik çah-
şmalan son hızla devam ediyor.
Geçen ayki iş dünyası zirvesinde AT ile
ilişkiler konusunda özel sektörün en ûst
kuruluşlanndan bir anlamda vekaletna-
me alan tktisadi Kalkınma Vakfı Başkanı
Sedat Alaoğlu, gümrük birliğı sürecinin
Tûrkıye'nin aleyhine işlediğine dikkat
çekti. Bu ay Kopenhag'da yapılacak AT
Devlet ve Hûkûmet Başkanlan Zir-
vesi öncesinde Cumhuriyet'e görüş-
lerini açıklayan Sedat Aloğlu,
DYP'teki başkanhk ve başbakanhk
yanşı nedeniyle AT ile ilişkiler ve
gümrük birliği konulannın, bir sü-
redir iyice gündem dışı kaldığını
hatırlattı. Aİoğlu, başbakanhğa Er-
dal tnönü'nün vekalet ettiği gecici
hükümete "Kopenhag'taki zirvenin
sonuç bildirgesinde Türkiye ile kay-
dedılen ılerlemenin yer almaanın
sağlanması" ile ilgüi uyanda bulun-
duklannı söyledi.
Gümrük birliğinin başlangıç tari-
hi ile ilgili olarak eksık bilgiye dayab
demeçler verilmesinin. Türkiye'yi
AT karşısında zor durumda bıraka-
rak, "Yükümlülüklerini yerine geti-
remiyor" imajı yaratacağını savu-
nan Sedat Aİoğlu, bu çerçevede isım
vermeden Tansu Çiller'i deeleştırcrek
şunlan söyledi:
"Bızim bazı siyasi iradeler ve bazı
bürokraüar. 1 Ocak 1995diyor. Biz
19% başı diye başlamıştık. Çünkû
genel olarak böyle bir yargıya
vanlmıştı. 1988 yılında Ali Tigrel
başkanlığında ıkı tane çok yoğun
Brüksel müzakeresi oldu. O tarihte
Türk tarafı 95'in sonunda Türkiye'-
nin gümrük birüğini gerçeklestire-
bileceğini beyan etti. Şunu da söyle-
mişler
(Biz 92 yılı sonuna kadar üze-
rimize düşenleri eksiksiz olarak ye-
rine getireceğiz.93-95 sonuna kadar
olan dönemdeki gelişmelerle ilgili
bu hadıse artık tek taraflı değıl. Siz-
den de bir takım beklentilerimiz var.
O beklentilerin de harekete geçmesi
laamdır. Bu beklentilerin yerine
gelmesi kaydıyla biz 95 sonunu ger-
çekleştıreceğiz.)
gerçekleştirebileceği bir tarih olmasmda
fayda var. Bu AT yetkililerinin görüşü."
"tş alemı zorluklardan kacmaz zorluk-
lara hazırhkb olmak ister. İKV olarak
gümrük birliğıne en çok sahip çıkan kuru-
luş bizız. Bunun gerçekleşmesini istiyonız.
Am»bu gercekleşmenın makul bir tanhte
olması gerekır. 1995 başı ya da sonu dedi-
ğiniz hadise, yüzde 30'luk bir zamanı de-
ğiştirir." şeklinde konuşan Sedat Aİoğlu,
yanlış ifadeleri şöyle yorumladı:
"Tahmin ediyorum bu hadise çeşitb ku-
rumlardakı sorumluluk ve yetkı dağıhmı-
ndan kaynaklanıyor. Gümrük birliğı ko-
nusu bugün bincok bakanlıkta genel mü-
ğer konunun birinci plana çıkması gayet
doğaldır. Ama tahmınımiz hazıran so-
nuna kadar bu iş de belirlenmiş olacaktır
ve büyük bir ihtimalle hükümet yeni bir
yapıda oluşacaktır. Biz diyoruz ki 1.5
ayhk gecikme>i telafi edicı bir hız ıçerisin-
de AT bakanhğı kurulmuş olsun. Gerçek-
ten diğer bakanlıklarla olan koordinasyo-
nu ve siyasi irade tasarrufunu sağlayabile-
cek durumda olsun. tki bakanlık arasında
tartışma konusu olacaksa olmaz. Hatta
öyle ki AT bakanbğının başbakan
yardımcılığı şeklinde tarif edilmesinde ge-
reklilik var."
İKV Başkanı Sedat Aİoğlu, AT ile iliş-
'Tarih 1995 sonu'
* • 'İş alemi zorluklardan
kaçmaz zorluklara
hazırlıklı olmak ister. İKV
olarak gümrük birliğine en
çok sahip çıkan kuruluş
biziz. Bunun
gerçekleşmesini istiyonız.
Ama bu gerçekleşmenin
makul bir tarihte olması
gerekir. 1995 başı ya da
sonu dediğiniz hadise,
yüzde 30'luk bir zamanı
değiştirir."
yayla da ilişkileri rahat kurabilmeli. Peri
padişahının oğluna kız aramıyoruz. Bun-
lar tercih edilen konular. Bunlann hepsine
uyan kişıleri bulmak da o kadar kolay ol-
mayabiür. O partinin siyasi tercihıdir.
Ama o siyasi parti yaptığı siyasi tercihte
başarüı olmazsa zaman içerisinde onun
faturasını ödeyerek altından kalkar."
Aİoğlu, başbakan tanımına en çok
uyan Tansu ÇiUer'in gümriik birliğı yan-
lışını da şöyle yorumladı:
"Orada eksik bilgi var. Şu anda Türk si-
yasetinin olması gereken sırasında değil
gümrük birliği konusu. Bu işler sonuç-
lanınca(başbakanlık seçimi) bu hadise
masanın üzerinde tekrar birinci
sıraya gelecektir. O zaman
bakıldığında bu tarihin ne olması
gerektiği ortaya çıkacak."
tKV Başkanı Sedat Aloğlu
Iş dünyasında 'gümrük birliği'alarnu
ATde de bizim siyasi ıradelerimiz
ve bûrokratlanmızın 1 Ocak 1995
demesini biraz hayretle karşıladılar.
Brüksel'de yoğun temaslarda bu-
lunduğumuz AT yetkilileri de 1
Ocak 1995'i rnüzakerelenn tamamlanması
için daha sıkışık bir tarih olarak görüyor-
lar. Bir taraftan sıkışık müzakereler bir ta-
raftan 88 yılında Türk hükümetınin gön-
derdiği heyetin 1995 yılı sonu demesine
rağmen 1 Ocak 1995'i niye ısrarb olarak
dile getırdiğımizi bizanlayamıyoruz."
İKV Başkanı ATnin de işin aceleye ge-
tirilmesini istemediğini, ancak gecıkil-
memesı konusunda da görüş birliği bulun-
duğunu beUrterek, gümrük birliğinin baş-
langcını şöyle tanımladı:
'öyle bir tarih obnab ki ne öne gelmeli,
ne sonraya iülmeb. öne gelmesi zaten zor,
ama fazla ileri itümesi de kredibliteyi sar-
sar. tşi geciktirebilecek bır intiba vermeye-
cek olan, fakat pratik olan ve ikı tarafm da
İş dünyası yeni hûkümet ve yeni baş-
bakanın önüne ilk olarak AT dosyasını
koyacak ve "gümrük birüği" konusunun
bir sonuca bağlanmasıni isteyecek.
Gcrekirse bu yönde baskı yapacak. İşveren
keshni önümüzdeki dönem toplusöz-
leşmelerde alacağı tavn da bu alandaki
gelişmelere göre beiirleyecek.
AT ile ilişkiler de gözönûne aündığında
özel sektörün tek başbakan adayı Tansu
Çiller. Ne varki, onun da bugünlerde AT ile
gümrük birliğinin başlangıç tarihini yanlış
telaffuz etmesi tşadamlarını tedirgin
ediyor. Yine de bunu başbakanlık
heyecanma verip "Yanuşı gjdeririz"
diyorlar. özel sektör diğer yandan da yeni
başbakanı ve Türkiye'nin gümrük birliği
görüşmelerindeki stratejisini yönkndirmek
üzere politikalar üretiyor. Özel sektörün
AT temsilcUİğini >ürüten tktisadi
Kalkınma Vakfı,
u
Beyin futması" diye
adlandınlan ve aralannda eski bürokratiar
ve bilim adamlannın da bulunduğu bir
gruba gümrük birliğinin çerçevesini
çizdiriyor. Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) biim esindeki sektör
komiteleri de İKV ve onun "Beyin
fırtınası" grubuyla sektörierin rekabet
gücünü ortaya çıkaracak büyük bir
envanter hazniıyorlar.
İstihdam darboğazı
dürlük seviyesindedır. Bakanbklar seviye-
sındeki genel müdürlüklerde de farldı gö-
rüşler çıkabiüyor ortaya. Siyasi iradenin
yetkisıni kullanarak bunun takvimini or-
taya koyması ve karşı tarafla mutabakat
sağlaması gerekli. (Bir AT bakanhğı ku-
rubrıabdır) ısranmız bu yüzden. Yübaşı-
nda gümrük birliği konusu Türkıye"nin
yapmış olduğu gümriik tarifelerindekı de-
ğışikbk AT ve EFTA lehine yapılan belü
baa indirimlerden açıkbğa çıktı. Hedef ta-
yin edümiştir ve ortabkta çok önemli bir
adım atıünıştır. Bu konu gerek hüküme-
tin gerek iş aleminin gündemine gırdi. Sa-
yın Cumhurbaşkanı'nın vefatı, ardından
cumhurbaşkanının seçimi, başbakanhk
konusu ister istemez ikıncı plana itti. Di-
kileri gözönûne alarak, özel sektörün gön-
lündeki başbakanı da şöyle tanımladı:
"Serbest piyasa ekonomisini benim-
semiş obnab. Ancak fikir olarak benim-
semek yeterli değil, bunu bilmek de lazım.
Ekonomi bilen bir başbakan olması
lazım. Dış ilişkileri de kuvvetb olan bir
başbakan da fayda var. Çünkü gümrük
bıriiğine gıderken, Avrupa'da Türkiye'nin
ikinci bir başkenti olacak: Brüksel. Güm-
rük bırbğıne geçtiğiniz noktadan itibaren,
ekonomiyle ilgili abnış olduğunuz birçok
kararlann ana poütikasının Brüksel politi-
kasıyla uyum içerisinde obnası lazım. Iş
aleminin kurumlan sadece Ankara'ya git-
meyecekler. Brüksel'e de gidecekler. Hat-
ta şimdi bile başladılar. Onun için dış dün-
Gümrük biriiğinın en önemb
sosyo-ekonomik sonuçlanndan
birinın de istihdam darboğazı
olacağını, bugünkü koşullar sür-
dükçe bu darboğazm aşılmasının
çok zor olacağını da savunan
İKV Başkanı Aİoğlu. görüşlerini
şöyle açıkladr.
"Gümriik birbğinin en önemli
sosyal sonucu istihdam konusu-
dur. Gümrük birliğine gerekh ön-
lemleri almadan geçersek istih-
dam problemi çok büyüyebibr.
Türkiye'nin 20 milyon civannda
işgücü var. 2 milyona yakın bir
kısmı maalesef işten yoksun. 8
milyonu tanmda çahşıyor. Geri
kalan imalat sanayiinde ve
hizmet sektöründe çabşıyor.
Yaklaşık 2 milyon civan sendi-
kab var. Bu 1992 yıbnda olan tab-
lo. Her istihdama giren kadar iş-
yeri açıhnarruş. Türkiye'nin nüfu-
su genç obnası nedeniyle her sene
milyonun üzerinde hatta 2 milyo-
na yakın işgücü gelecek. Bugün 1
milyon 800 bin işsizimiz var diyo-
ruz. Her sene gelecek 1.5-2 milyon
kişiye iş imkanı acamazsak bun-
lar işsizlik ordusuna girmiş ola-
cak. "
Aloğlu sendikalann aşın ücret
artışı taleplerinin de istihdamı
olumsuz etkileyeceğinı ileri sürdü.
Aloğlu şunlan söyledi:
"Türkiye'de sendikacıhk an-
layışı böyle gıderse, bu konu
korktuğumuz sonuca bıa daha
çabuk götürür. 2 milyon kişi için
ne alabilirsem, ne kopartabilir-
sem kardır düşüncesiyle gidiyor.
Yani amaç sendikab sayısını 10
milyona nasıl çıkarabihrimden
uzaklaştı, 2 milyonun ücretlerini
nasıl yükseltebılınm oldu.
Bugün 2 milyon sendikab işgücünün
yılbk mab'yeti 13-14 bin dolara geldi. Bu
mabyet verimUKk hesabıyla ATyi geçmiş
durumda. Bu yerü sennayeyi yeni yatınm
yapmakta korkutuyor. Yabancı sermaye-
ye de önemli ölçüde ikaz oluyor."
Aloğlu yeni devreye sokulacak işgüçleri
için bugünkü maliyetlere ulaşacak talep-
lerde bulunulmamasını, 2 milyon mevcut
sendikab için sağlanacak ücret artışlannın
da enflasyonla parelel düşünülmesini ve
reel amş beklenmemesini istedi.
Sedat Aloğlu. ATnin Türkiye'deki işçi-
lerin Avrupa'da serbest dolaşımma daha
uzun yülar izin vemneyeceğini de savuna-
rak," Vatandaşa kendi ülkemizde iş bul-
mak zorundayız." diye konuştu.
Dondurmadaesnafsanayki savaşı• Endüstriyel dondurmacılarla pastaneler bir taraftan
kıyasıya rekabet ederken bir taraftan da tüketimi
artürmaya çalışıyorlar.
MERtHAK
tZMtR - Sıcak günlerin 'tath
serinleticisi' dondurma müşteri
anyor... Yılda kişi başına sade-
ce 0.6 Htre dondurma tüketen
Türkiye'de ice-kream ve don-
durma satıcılan tüketimi arttır-
mak amaayla uğraşırken bir
yandan da birbirleriyle pazar
savaşı veriyorlar. Her iki kesi-
min de hedef kitlesi, çocuklar.
Pastacılar önde
Köşe başlannda bir bakkalın
önüne kurulu buzdolabından
ya da pastanelerin yuvarlak ko-
valanndan külahlara doldunı-
lan beyaz, yeşil, kahverengj,
san, kırmızı dondurmalar abcı
bekliyor. Geçen yıllarda yaşa-
nan ve süregelen pastacüarla
ice-kreamcılar arasındaki 'pa-
zar kavgası' dondurma tüketi-
mini biraz olsun artürdı. Ancak
istenen tüketim bir türlü ger-
çekleşemiyor. Türkiye'de geçen
yıl 36 milyon ton dondurma tü-
ketilirken bu pazardan en bü-
yük payı pastacılar aldı. 1992'-
de pastacılar 20-22 milyon litre,
endüstriyel dondurmacılar ise
14-16 milyon litre dondurma-
satışı gerçekleştirdiler. Buna
göre Türkiye'de kişi başına dü-
şen dondurma tüketimi sadece
0.60 litre dolaymda oldu. Bu
oran ABD'de 26, İsveç/te 11.75,
İngiltere'de 7.52, İspanya'da
4.63, Fransa'da 4.10 litre ola-
rak gerçekleşiyor.
Diğer ülkelerde dondurma-
nın daha yüksek oranda satıl-
masının nedenlerinden birinin
yaygın olan 'ev içm dondurma'
ahşkanhğından kaynaklandığı
bildiriliyor. Yine bu ülkelerde
• Donduraıanın yaz yiyeceği olarak kabul edilmesini
aşmaya çalışan dondurmacılar, tüketimin dört mevsime de
yayüabihnesi içinev tipi dondurma üretmeye başladılar.
fazla dondurma satmayı amaç-
lıyoruz."
Panda Dondurmalan Yöne-
tim Kurulu Başkanı Yûksel Ef-
ler de endüstriyel dondurmanın
ilk aşamada bölgesel kaldığını,
ancak daha sonra Türkiye ge-
neline yayılmaya başladığını
söyledi. Yüksek teknolojinin
gjrmesiyle üretimin artüğjnı be-
lirten Erler, "Ancak hep yaz yi-
yeceği olarak görüldüğü için
pazar küçük kaldı'" dedi.
dondurmanm 4 mevam tüketi-
len bir 'tath' olması da satışı art-
uran faktörlerden diğeri. Tür-
kiye'de ise sadece yaz aylannda
tüketici bulan dondurma, kışın
gehnesiyle birlikte ortadan kıs-
men kayboluyor.
Algida Pazarlama Müdürü
Hakan Behlil, dondurma tüke-
timin 4 mevsime de yaygınlaştı-
rüması için çahştıklannı söyle-
di. Bu yıl piyasaya sürdükleri
Carte D'or türü dondurmayla
evlerde dondurma tüketimini
arttırmayı amaçladıklanm vur-
gulayan BehJil, "Türkiye gene-
ünde satılan dondurmanın yüz-
de 60-65 pastane, yüzde 35-40
da endüstriyel dondurmadır.
Özelh'kle endüstriyel dondur-
ma Türkiye'nin her yerine ula-
şamadı. Bu yüzden dondurma
tüketimi de oldukça az. Şehir-
lerde endüstriyel dondurmanın
satışı ağırlıkta. Kentlerde pi-
yasmın yüzde 50'den biraz faz-
lasını endüstriyel dondurma
elinde tutuyor. Algida'da bu
yüzde 50'nin yüzde 60'mda pay
sahibi" diye konuştu.
Evde dondurma
Evler için özel olarak ûretilen
Carte D'or'un dondurma tükeT
timini daha da artüracağına
inandıklannı belirten Behlil,
şunlan söyledi:
"Şu anda dondurma tüketi-
mi ıstenilen boyutta değil. Biz
bu pastanın büyümesi için çalı-
şıyoruz. Kimse 'Ben bugün
dondurma da yiyeyim' diye
evinden çıkmaz. Bunun için si-
zin ona ulaşmanız lazım. Biz de
en çok dondurma tüketilen yer-
ler olan İstanbul, Izmir, Bursa,
Muğla, Antalya ve Ankara'da
kurduğumuz dolaplarla tüketi-
çiye ulaşmaya çahşıyoruz.
Özellikle endüstriyel dondur-
malar için dolap sayısı çok
önemli. Şu anda dondurma ih-
tiyacmı yaymak için çabşıyo-
ruz. 1-2 yıl yayılma stratejimiz
devam edecek. Bu yıl geçen se-
neye oranla yüzde 50-60 daha
Alışkanlıklar değişmeli
Erler, "Alışkarüıklan değiş-
tirmek lazım. Kışın yenilebilir
bir ürün olduğunu insanlara
anlatmak zorundayız. Aynca
dondurma bir tür besindir. Biz
10-15 ilde satış yapıyoruz. Satış
noktalanmızı çoğaltmak için
de çahşıyoruz.'" diye konuştu.
İzmir Pastaalar Derneği Ba-
kanı Fevzi Okumuş ise ıce- kre-
amalann kendi pazarlannı da-
ralttıgını söyledi. Yabancı şir-
ketlerin dondurma yerine buz
krem sattıklanru, bu yüzden de
halkın kandınldığmı savlayan
Okumuş, "Her apartmanın
altına makinalannı koydular.
Ama dondurma yerine buz
krem satıyorlar. Halkı kandın-
yorlar. Televizyonda yaptıklan
reklamlarla özellikle çocuklan
kandınyorlar. Bizler eşit şart-
lardaki her türlü rekabete vanz.
Pastane ve kafeteryalar harici
hiçbir yerde açıkta külahh ya
da buz krem saulmamah" dedi.
Buz krem satılacak yerlerin
belediyelerden ve odalardan
ruhsat alması gerektiğini de be-
lirten Okumuş, aksi durumda
yasanın kendilerine verdiği
hakka dayanarak dava açacak-
lannı söyledi.
MIKRO
DİNCTAYANC
OMu Olacak...
Dört-beş gündür, bır dostun otomobiliyle yollardayız.
Yollar bitdiğimiz yollar da 'haller' bildiğimiz haller değil.
Her şeye bir haller
1
olmuş!
Bir depo benzinle gene yaklaşık 500 kilometre yol gi-
diyoruz, ama yüzde 10 caba' ödemecesine... Dostum
arada bir durup geride kalanlara ya da gideceğimiz yer-
de bekleyenlere telefon ediyor, ama artık telefon etme-
nin de yüzde 25'e ulaşan bir cabası' var! Akşamları, gün
inerken içtiği iki kadeh rakının tadının hatıriadığı gibi'
olduğunu söylüyor, ama rakının 'cabadan'ı yüzde 60'a
varıyor (Ne de olsa Tekel zammına eklenmiş bir de 'iş-
letmeci zammı' söz konusu!) Ne de olsa turistik' yöre-
lerdeyiz...
Soğuk meşrubatın adının 'normal' olduğu Ege köyle-
rinde 'sıcağa yakın' meyve suyu, ayran yada kola içmek
insanı 'serinletemiyor.' Ama çay-kahve fiyatları da hem
zamlı (çay ve şeker zammından kaynaklanıyor ve 'se-
kersiz' içseniz de fark etmiyor!) hem de 'turistik!
Yüzde 10,25,50 derken dostumun tepesi atyor. "Oldu
olacak, cebimdekini tüketinceye değin gezip içeceğim.
Bir yerine iki-üç telefon edeceğim" diyor. Dediğini de
'hemen' uygulamaya başlıyor. Artık Egenin en olmadık
antik yörelerine girip çıkıyoruz. Dostumun rakı sevgisi-
ne, 'sıcak kesen' bira sevgisi de eklendi... "Oldu olacak,
şundan da yiyelim" lafını diline bir doladt ki sormayın
gitsin...
O böyle konuştukça ben düşünüyorum ve düşündük-
çe de zamlann 'zamanlamasını' yapan 'büyüklerimize'
giderek artan bir 'hayranlık' duyuyorum. Kolay mı, her-
kesin uzun bir tatili özlemle bekleme arifesinde zamları
dizmeyi 'akıl etmek!'
Kimbilir kaç yüz bin (belki de milyon) kişi birer-ikişer
ya da 'ailece' tatıl yörelerine akın etmiş durumda... Burv
lar ya kendi arabalarına ya otobüslere ya da uçaklara
'akaryakıttan' kaynaklanan zamlı' bedeler ödüyorlar
'oldu olacak' diyerek...
Herkesin geride bıraktığı birileri vardır. Eh durum bu
olunca telefonların önündeki kuyruklara şaşırmamak
gerek. Onlar da oldu olacak'ı basıp jeton üstüne jeton
atarak 'hasretgidermekte...'
'Oldu olacak, bu akşam da felekten bir gece çalalım'
diyenler kaç yüz bindir dersiniz?
Insanoğlu bir kez kentten, gündelik yaşamından ve
'stres'lerinden arındı mı, gözü kararıyor olmalı. 'Oldu
olacak'ların sayısı hızla arüveriyor. Artık ne harcanan
paranın, ne o paranın harcanmasının bayram sonrası
bütcelerini kuşa çevireceğinin ne de kentlere dönüşte
karşılaşılacak 'sürprizler'in önemi kalıyor.
Oysa iki üç gün sonra karşılaşılacak sürprizlerle ya-
şanmak zorunda kalınacak gündelik yaşam'da oldu
olacak
1
lafının hiçbir değeri olmayacak. Kuşkum yok ki
Istanbul'un taksi vedolmuşları 'kaç aydır zam gördüğü-
müz yok' gerekçesiyle, akaryakıt zammını katlayarak
müştertye 'ciro etme' hazırlıklannı çoktan tamamlamış-
lardır.
Şehiriçi telefonlarının temmuzda gelecek faturaları-
nın kaç 'oldu olacakçı'nın saçlarını diken diken edeceği-
ni şimdiden görür gibiyim.
Eh bayram boyunca müdavimlerinden' yoksun kalan
istanbul (ve de tüm tatil dışı kentlerin) restoranları, mey-
haneteri ve ille de barları da bardak ve kadehlerini çok-
tan 'parlatmışlar'dır.
Dostumun "Oldu olacak, bu gece de beş yıldızlı bir
otelde kalalım" sözleriyle kendime geliyorum... Garip
garip bakıyorum suratına. O, aldırışsız ekliyor: "Kork-
ma, hesaplar benden... Nasıl olsa, bu ay bizim maaş kat-
sayılan da belli olacak..."
"Olacak da; ne olacak vede nasıl olacak?" diyegeçiri-
yorum içimden. Şimdi işim yoksa oturup o katsayıyla
gelecek zammın, son üç haftada gelen 'anti-zamlar' ta-
rafından çoktan yenilip yutulduğunu anlatacağım...
Neyse ki dostum, bana olanak tammadan sürdürüyor
konuşmasını: "Devletin vereceği, işverenin yapacağı
zamla yetinirsem ne olayım? Ek iş bulacağım. Hem de
vergisi, fonu, kesintisi olmayacak bir iş..." Dostumun se-
si, perde perde yükseliyor Yüzü de kızardı!
Düşüncelerimi mi okudu acaba? Eğer öyleyse yan-
dım; çünkü tstanbul'a dönmez ve 'oldu olacakları'ylaya-
şamaya karar verip kafasına koyduğu ek işi Ege'de bul-
maya kalkıverir.
"Oldu olacak, bu akşam ben de sana eşlik edeyim"
diyorum, sırf dostumu yatıştırmak için!..
Ana fikir: Tatilin bitmesine bir şey kalmadı. Oldu ola-
cak keyfimizi bozmayalım.
Anafikrinanafikri: Kendiniçokakıllı bellemiş 'birileri',
'bu millet nasıl olsa her zamma alışır ve de sesini çıkart-
maz' fikr-i sabitine kapıldı Oldu olacak, tatil dönüşü bir
de 'ses çıkartmayı' denesek mi?
Oncu Ankara Belediyesi
Et içinde organize
sanayiibölgesi
ANKARA (AA) - Ankaralı-
lann et ihtiyaçlannın çağın ge-
reklerine uygun biçimde sağ-
lanması için 'organize et sana-
yii bölgesi' kunıluyor.
Ankara'ya 35 kilometre
uzaklıkta Sincan ilçesi Çoğlu
Köyü'nde 110 hektar alana k\ı-
rulacak organize et sanayii
bölgesinde yer alacak tesisler-
de saatte 75 büyükbaş ve 400
küçükbaş hayvanın kesimi
yapılacak.
Bölge içinde bulunacak
canlı hayvan borsasmda gün-
de 1830 büyükbaş ve 7350
küçükbaş hayvamn aüm-
satımı yapılabilecek. Et bor-
sası kesimhane, soğuk depolar
ve sosyal tesislerin de yer ala-
cağı tesislerin, 1995 yıbnda
devreye alınması planlanıyor.
Ankara Büyükşehir Beledi-
yesi öncülüğünde kurulacak
Ankara Et Işletmelen Sanayii
ve Ticaret AŞ (ANET) tarafın-
dan işletilecek bölgeyle gelecek
25-30 yıl içinde Ankara'run et
alanındaki tüm gereksiniminin
karşılanması hedefleniyor.
Bu arada ANETin kuruluş
sermayesi 1 milyar lira olarak
belirlenirken sennayeye Anka-
ra Büyükşehir Belediyesi yüz-
de 60, Belko Kömür ve İhtiyaç
Maddelen Dağıtım Ltd Şti
yüzde 18, Ankara Ticaret Bor-
sası yüzde 10; Ankara Halk
Ekmek ve Un Fabnkası AŞ
yüzde 10, Belso Ankara
Soğuk Hava Deposu Işletmeci-
bği Gıda Sanayii ve Ticaret AŞ
de yüzde 2 oranında ortak ola-
caklar.
Daha detaylı irdelendiğjnde
Ankara Organize Et Sanayii
Bölgesi'nde günde 50 ton
kapasiteli donmuş muhafaza
derjolan yer alacak.
Bölgede 3080 büyükbaş,
4100 küçükbaş kesilmiş
hayvanın pazarlanmasına ola-
nak sağlayacak kapasitede et
borsası yer alacak. Günde 23
ton et parçalama ve sınıflandı-
rma ünitesi de bulunacak tesis-
lerde 650 kişiye doğrudan iş
olanağı yaratılacak.
Bölge içinde aynca 50
parselde farkb kapasitelerde
besi işletmesi yer alacak. Bu iş-
letmelerde bir dönemde 5 bin
büyükbaş hayvamn besisi
gerçekleştirilebuecek.'
Belediye yetkilileri, Anka-
rahlann et ihtiyaanın halen
'Çok değişik, son derece
sağbksız. kontrolden yoksun"
kaynaklardan karşılandığmı
söylediler. Bu olgunun insan
sağhğını ciddi boyutta tehdit
ettiğini vurgulayan yetkibler,
tüm olumsuzluklann gideril-
mesi amaayla kurulacak An-
kara Organize Et Sanayii
Bölgesi'nin, Avrupa Toplulu-
ğu ve ABD standartlannda
olacağını vurguladılar.