25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4HA2İRAN1993CUMA • • * • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 13 Utanmakbirşeyi JMBU VahşetUie r*f\r7YY\ £*r 7 K . ^ N (c ] l ?ı n h u nye t ) \ N e c ^ Y a b ^ncılar Sorumhısu Corae- lara karşı "gözünü dört açma GÖZLEM çozmez ADNAVBİNYAZAR ~ SOLDVGEN - Geçen yıl Mölln'de öldürülen üç Türk'- ün davası görülürken Solin- gen'de bu kez bir ev dolusu Türk dıri diri yakılmak istendi. Sonuçta, daha dal yaşlannda beş Türk öldü, içlerinde bir de yedi a\bk çocuk, üç yurttaşı- mız ağir yaralandı. fnsan hak- lannın beşiği sayılan Avrupa'- nın ortasında oldu bu; göz göre göre; Alman Başbakanı Kohl'un, can güvenliğjnin sağ- lanacajn yolunda söz verip Türkiye'den döndüğü bir sıra- da... Kohl'a, söz verirsin, biz bildığimizi yapanz dercesine... Törensel kurallar yerine ge- tirildi. Devlet adamlan demeç üzerine demeçler verdiler. De- meclerinde, düşmanlık duygu- lannı dostluğa çevirmeye çaba gösterdiler. Uçaklar kalkü, uçaklar indi; kucaklaşmalar, görüşmeler... Bütün bunlar, ölenleri kara toprağın koynu- na biraz daha gömmekten baş- ka işe yaramadı. Dünyamızda ber önernli olay, kısa sürede "geçmiş"in sayfalan arasına kanşıveriyor. Sorumlular da ancak olaylar karşısında tö- rensel görevlerini yerine getiri- yorlar. Türkiye Cumhunyeü Bonn Büyükelçisi Onur Oymen ise, alışılmış törensel laflann dışına çıkarak; bu ülkedeki insanımı- zın Almanlar tarafmdan, çabş- mak ûzere davet edildiklerini, onlann can güvenliğı başta ol- mak ûzere, her türlü gûvenlik- lerinden Alman hükümetleri- nin sorumlu bulunduğunu belirtrnekle kabnadı; insan varbğımızın Alman ulusal geli- rine katkılannı, yalnızca Doğu Almanya'nın kalkınması ıçın beş milyar Mark'a yakın katkı sağladığını anımsatmak gere- ğini de duydu. Aynca, sorum- luluk yüklenenlerin, bunu her an halklanna anlatmalan ge- rektiğini o ince diplomasi diby- le belirtti. Bundan şu sonuç çıkar: Türkler, Almanlara yamanmış bir halk değildir, emekleriyle buradadırlar. Türkler, otuz yülık Almanya tarihlerinde onlann ekonomik gelişmeleri- ne büyük katkıda bulunmuş- lardır. ~Nîfekim Alman 'devlet adamlan da bunu her vesileyle dile geürmektedirler. Ama dıle getirmelerine karşın, bunu bir devlet poliükası saymaktan, yûkümlûlüklerini açıklamak- tan özellikle kaçınmaktadırlar. Kuşkusuz, yükûmlülük birta- kım sorumluluklar getirir. Örnegin Türk insanı, ekono- misine emeğini katüğı bu ülke- de seçme/seçilme hakkına sa- hip değildir. Yani, demokratik bir ülkede, demokratik haklar- dan yoksun yaşamaktadır. Ne yazık ki, Türk pasaportu taşı- yan insanımız, Türkiye açısın- dan da bu haklardan yoksun- dur. Ancak Türkiye'ye giriş yapıyorsa oyunu kullanabilir, secilme olanağa ise hiç yoktur. Görünüşte, ısteyen, Alman vatandaşlığma geçebilir. Ama bu da neredeyse, başvurudan vazgeçtirecek sıkı denetimlere bağlanmıştır. 'Çifte vatandaş- hk' konusu hep güncel tutul- makla birlikte, sürekli askıya abnmaktadır. Bunda, bizim parlamentomuzun savsaklayı- cı tutumu, Almanlara cesaret vermektedir. Aynca bir toplum gerçek kimliğini kültürüyle bulur. In- sanımız, yurtdışında da yoz bir kültürleşme tuzağından kendi- ni kurtaramıyor. Kültürü yal- nızca dinsel bilgilerle donatma anlayışma bağlayan eğiüm po- litikasıyla, insanımız, yurtdışı- na sızan şu ya da bu tarikatın müritleri tarafından bin parca- ya bölünmüştür. Etnik aynlik- lan öne akanp kültüre sırt dönmek de ayn bir konudur. Önemli yaünmlar gerektir- : diği için, kültürleşme olgusuna Almanlar da iğreti bakıyorlar. ' Hiç ilgısi olmadığı halde Türk- . leri lahmacun ve göbek dansı kültürünün üreticisi olarak görmek onlann işine geliyor. ı Iki Almanya bırleştikten son- I ra, beyni beslenen, insanı dü- şünsel üretime yönelten ve bir beğeni düzeyine ulaştıran kül- türel etkinliklere neredeyse hiçbir yatınm yapılmıyor. Öy- sa çağimız, beyin kültürü cağı- dır. Devlet desteğiyle ayakta ka- lan birçok kültür derneğinin yeri sağlık koşullanna uymaz. Kasaba kahvelerinden farkı \ olmayan bu 'oyun' ocaklann- | da kültürcl üretim yapılmadıği gibi, buralar kültürel dayanış- ma sağlamaya da elverişli de- \ ğjldir. Atatürk, 'Türkiye ı Cumhuriyeti'nin temeli kül- ı türdür" derken, toplumlann, \ varhklannı kültürleriyle besle- i meleri gerektiğini vurgulamak ; istiyordu. İster ülke içinde, is- j ter ülke dışında, toplumlar, ! aanlık da olsalar. kendilerini bir kültür varhğı olarak kanıt- layamıyorlarsa, onlara, Ziya Gökalp'in "cemm-i gafır" de- diği, "kalabalık" gözüyle ba- karlar. Gerçek bu iken, Alman tara- fı bu tür derneklere yaptığı üç beş kuruşluk yardımı, toplum- lann özgürlüİc haklanna katkı olarak niteler. Oysa, gercek kültür hizmeti. toplumlann kültürel kurumlaşmalannı ye- rine getirerek sağlanabilir an- cak. Bir kesimi ortaçağı dirilt- meyi amaçlayan. bir kesimi çözümü etnik parçalanmada gören bir toplumun bu anlam- da bir kültürel kurumlaşmayı nasıl sağlayabileceğı aynca dü- { şündürücüdür. Kültürel ku- ] rumlaşma ve hak/hukuk yö- | nünden saygın bulmadığj bir topluma karşı. en korkunç olaylardan bile; banştan. insan haklanndan yana olan Alman yurttaşlannın eylemleri göster- melik kabyor. Bizlerin arasına kaülarak sloganlar atan, ço- cuklannın eline mumlar. çi- çekler vererek yas'a katılan Alman yurttaşlan, yalnızca kendi vicdanlannı rahatlatmış oluyorlar. Demokratik bir ül- ke de olsa, 'Avrupalılık", "Or- tak Pazar yurttaşı" gibi aynca- lıklar ortaya atılınca, Türkler kendiliğinden kenara itiliyor. Hak sabihi olmayan, önem- senmez. Bu yönden, devletce haksız bırakılan azınlıklan, iç- lerinde kötülük tohumlan üre- miş "yerliler", çağdaş köle gjbi görürler. Toplum katlannda oluşan bu önyargı, sıradan yurttaşlarda bile vahşete dö- nüşebilir. Kendi ülkeleri içinde de baş belası olan bu ruhtaki adamlar ise. politik kesimlerin şöyle bir göz kırpmasıyla, uzak çağlarda bıraküklan, ama içle- rinde hep yeşermek üzere bek- leyen barbarlıklannı diriltirler. Savunmasız insanlara saldı- ranlar bunlardır. Türklerle dostca yaşamayı insan haklan j içinde gören Alman halkını utandıran da bunlardır. Ne var ki, yalnızca utanmak hiçbir şe- yi çözümlemez. Almanlar, kent kent, eyalet eyalet, parla- mentonun kapısına dayanma- dıkça; hükümetleri sarsmadık- ça; üç beş kuruş yolsuzluk için istifa ettirdikleri bakanlannı çekilmeye zorlamadıkça; par- lamento çatısı alünda, yaban- alan üçüncü sınıf yurttaş durumuna düşüren üyelerin, bakanlann ayıplannı yüzlerine vurmadıkça; utanmalan, tari- he '"utanç" olarak geçecektir. Ellerinde solgun çiçeklerle, ışı- ğı ışık olmayan mumlarla yas gösterileri ise, bir saman alevi gibi, kara kara buluüara kan- şacaktır. KÖLN (Cumhuriyet) - Neo- nazilerin Solingen'de yakarak öldürdüğü 5 Türk için dün Köln'deki Diyanet İşleri Türk- Islam Birliği Camii'nde tören yapıldı ve naaşlar öğleden son- ra uçakla Türkiye'ye gönderil- di. Köln'deki cenaze törenin- den sonra çok sayıda Türk kent merkezinde gösteri yapü, baa dükkânlann vitrinlerini kırdı. Çok sayıda Türk gözalüna alındı. Bütün Almanya'da bay- raklar dün yanya indirildi. Alman Cumhurbaşkanı Ric- hard von VV'etzsaecker ve Alman pobükacılann yanı sıra TBMM Başkanvekib Yddnmn Avcı, Hükümet Sözcüsü Akın Gönen, insan haklanndan sorumlu Dev- let Bakanı Mehmet Kahraman. Bonn Büyükelçisi Onur Öymen ve Diyanet İşleri Başkan Yar- dımcısı Sami Uslu törende birer konuşma yapfalar. 'Özfirdiliyoruz' Solingen'de ırkçı bir saldınya kurban gjden beş vatandaşımız için dün öğleden önce Solin- gen'de tören yapıldı. Yedi bin kişinin kaüldığı tören sakin geçti. Törende konuşan Beledi- ye Başkanı, "Bu utanç verici olaydan ötürü Türklerden özür diliyoruz" dedi. Vatandaşlan- mızın tabutlan daha sonra Köln'e nakledılerek Diyanet iş- leri Başkanbğı'na bağb büyük Köln Camii'nin avlusunda kıb- leye doğnı yerleştirildiler. Türk bayraklanna sanlmış tabutla- nn arkasmdaki balkonda Al- man ve Türk yöneticiler yerleri- ni aldılar. Avluya sığmayan cemaat, töreni, yandaki futbol sahasına yerleştirilen dev ek- randan izleme olanağı buldu. TSt 14.00'te başlayan tören, Alman ARD Televizyonu'- ndan naklen yayunlandı. Kohl katümadı Başbakan Heunut Kohl'ün, Türk ve Alman derneklerinın ve mecliste grubu bulunan parti temsilcilerinin cağnlanna kar- şın törene kaülmaması tepkiyle karşılandı. Törene Almanya tarafından kaülanlar arasında Cumhur- başkanının yanı sıra Dışişleri Bakanı Klaus Kinkei, Meclis Başkanı Rita Sussmutfa, Çahş- ma Bakanı Norbert Blüm, tçiş- leri Bakanı Rudoif Seiters. Yabanalar Sorumlusu Corne- lia Schmalz-Jakobsen. Solın- gen'in bağh olduğu Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakaru Johannes Rau, Sosyal Demok- rat Parti Meclis Grup Başkanı Hans LTrich Klose. Yeşillerden Avrupa Parlamentosu Millet- vekili Claudia Roth ve eski Al- man cumhurbaşkanlanndan Waher Scheel bulunuyordu. VVeizsaecker'den uyarı Çok sıkı güvenlik önlemleri alunda gerçekleşen törende ko- nuşan Almanya Cumhurbaş- kanı Richard von Weizsaecker. Solingen'deki hain ve insanlık dışı saldınyı kınadı ve öldürü- lenlerin yakınlanna ve Türk rnilletine başsağlığı dıledi. VV'e- izsaecker, Mölln ve Solingen olaylannı gerçekleştiren Alman gençlerinin, tekil hareket etseler bile 'genel yabancı düşmanı ha- vadan ilham aldıklanru' açık- lıkla dile getirdi. VVeizsaecker. Almanlann tarihten ders alma- lan gerektiğini ve bu gibi olay- lan önlemekte politikaalann yanı sıra ebeveynlere, öğret- menlere, kiliselere görev düştü- ğünü söyledi. Türkleri, şiddete karşı şiddet- le cevap vermemeye çağıran Cumhurbaşkanı, Almanya'- daki Türklerin artık "çifte va- tandaşlık" hakkına kavuşması gereği üzerinde durdu. Weizsa- ecker. Ahnanlan da aşın sağcı- lara karşı "gözünü dört açma- ya'" ve Türk komşulannı korumakta cesur davranmaya çağırdı. Yıldınm Ava, Mehmet Kah- raman ve Akın Gönen de ko- nuşmalannda vatandaşlan "metanet ve soğukkanbbğa" cağırdılar ve "bazı aşın grupla- nn tahriklerine kapıbnmaması- nı" istediler. Konuşmalan yuhalamalarla kesilen Kahra- man ve Gönen, Alman hükü- metini. Türklerin can ve mal güvenliğini sağlamak ve suçlu- lan cezalandırmak için gerekli önlemleri almaya davet ettiler. Konuşmalardan sonrc ce- maat namaz kıldı. Tabutlar omuzlara abnarak cenaze ara- balanna yerleşürildi ve Köln/ Bonn Havaalanı'na doğru yola çıkamldı. Tören sonrası gösteri Köln'deki cenaze töreninden sonra sayılan bin kadar Türk kentte protesto gösterileri yap- tı. Göstericiler önce Türklerin yoğun olduğu Ehrenfeld sem- tinde dükkânlann canılannı kırdı ve bankalara saldırdı. Türk dükkânlanna dokunma- yan göstericiler, Aknan dük- kânlannı kısmen yağmaladılar. Gösterialer daha sonra, Köln'ün şehir merkezine gele- rek burada da mağazalann vit- rinlerini kırdılar, dükkânlann önündeki sergileri tahrip ettiler ve otobüs duraklanyla telefon kulübelerinde tahribat yaptılar. Kentte olaylann ürmanması üzerine Alman Sınır Koruma Birlikleri ve özel timler gösteri- cilere karşı devreye girdi. Önemli kavşaklan kesen polis, çok sayıda Türk ve Alman gen- cini gözalüna aldı. Öte yandan Hamburg'da da gösteriler yapıldı. Çıkan olay- larda 10 kişi yaralandı. Kohl,Tûrk heyetiyle görüşecek Almanya Başbakaru Helmut Kohl, cenaze törenleri için Al- manya'da bulunan TBMM Başkanvekili Yıldmm Avcı, Devlet Bakanı Akm Gönen ve Mehmet Kahraman'm yer aldığı Türk heyeti ıle bugün bir görüş- me yapacak. Bu arada Türk heyeti, cenaze töreninden sonra Almanya Cumhurbaşkanı Ricnard Von Weizsaecker ile Cumhurbaş- kanhğı binasında bir görüşme yapü. Yeni kundaklama Almanya'nın Alen kenünde bir Türk dükkânı kundaklandı. Çıkan yangın fazla büyümeden söndürüldü. Dükkânda 5 bin markhk hasar meydana geldiği büdınldı. Nazikr tarafından katiedilen vatandaşlannuz için dün Köln'de düzenlenen cenaze törenine ka- dm-erkek oldukça kalabalık bir yurttaş tophıluğu katüdı. Tabutlara sanlarak gözyaşı döken iki kadın vatandaşunrz tüm insanbğm ortak duygubınnı yansıtta. (Fotoğraf: REUTER) Almanya gerçeği iç karartıyor DtLEK ZAPTÇIOĞLU BERLtN - "I have a dream" (Bir düş görüyorum) Amenkah zenci lider Martin Lutner King'- in, ırkçılığa karşı adil bir dün- yanın simgesı haline gelmiş bu sözlerini, dün Almanya'daki vatandaşlannuz pankartlanna yazmışü. Irkçıhğa bu kez üçü çocuk olmak üzere beş Türk, üstelik medeniyeün beşiği sayı- lan Avrupa'nın göbeğinde kur- ban gitmişti. Geceleyin, sinsice düzenlenen hain saldın, yahıız Solingenb Genç ailesini değıl. bütün Türkleri hedef almışü, vurmuştu Almanya dün Saime, Hiilya, Hatice Genç, Gülsün İnce ve Gûtistan öztürk için yas tuttu. Ülkede bayraklar yanya indi- rildi ve çeşiüi kenüerde trafık kısa sürelerle durdu, Ham- burg'ta, Berlin'de ve ülkenin başka yerlerinde gösteriler dü- zenlendi. Türkler işyerlerinde Solingen şehitleri için saygı du- ruşunda bulundu. Çocuklar okula gönderilmedi. Dükkân- lann kepenkleri açılmadı. Türk bayrağına sanb, üstü çiçeklerle bezefi tabutlar küçü- cüktü. Sımsıcak kalpleri yana- rak dağlanmış çocuklann, ka- dınlann naaşlan soğuk çinko tabutlarda vatana yolcu edildi. Bir Kurban Bayramı herkeseı zehır oldu. gurbette olme kor- kusunu her zaman içinde taşı- yan Türklerin yürekleri kan ağladı. Evde alelacele beyaz bir çar- şafın üzerine kan kırmızısı harf- lerle hazırlanmış bir pankartta şöyle yazıyordu: "30 yıldır Al- manya'dayız / 3 kuşakür Al- manya'dayız / Teşekkürler Abnanya."' Köln'deki, Solin- gen'deki, Berlin'deki gösteriler- de genç kızlar ve deb'kanblar, onlan burada doğurup büyüt- müş yaşb erkekler, başörtülü kadınlar vardı. Mölln ve Solingen'de sekiz kurban veren Türkler nihayet Almanya'da eşit haklara, seçme-secilme hakkına kavuşa- cak mı? Eğer şehiüerin ardın- dan Alman hükümeti nihayet bu adımı aüp Türklere "çifte vatandaşhk" hakkı verirse, Arslanlar ve Gençkr boşuna öl- memiş olacak. Cumhurbaşka- nının Köln Camii'nde bu talebi açıkca desteklemesi yüreklere su serpti. Ama Weizsaecker. sa- dece temsil yetkisine sahip "so- rumsuz" bir merci. Asıl ipleri elinde tutan Başbakan Heİmut Kohl. O ise dün cenazeye gelip Abnan toplumuna Türklerin haklannın korunacağına dair en açık işareti vermektense Bonn'daki nıtin kabine toplan- tısına kaüldı. Alman hükümetinin soğuk tavnna maruz kalan Türkleri bir de kendi içindeki hizipler müşkül duruma sokuyor. Al- manya'nın can daman olan. otoyollannı oturma eylemleriy- le trafığe kapaünak, ses getiren banşçı bir eylemdi. Ancak ar- dından, yıllardır Almanya'da yabürmış bir varbk sürdüren ama "küçük taş baş yarar" mi- sab' cüssesinden çok gürültü çı- karan sağ ve sol fraksiyonlar duruma hakim oldular. "Tür- kiye" sloganlanyla yürüyen ül- kücüler. uzun süredir yatüklan uykudan uyandı. Tekbir geti- ren sankb gençler onlarla birlik olup "kahrolsun faşizm" diye inleyen solcularla kapıştı. Sağ- sol kavgası kimi yerde Türk- Kürt çaüşmasına dönüştü. Al- man toplumu karşısındaki manzaramız seyirlikti. Kendilerine "Göçmen Der- neğı" adını veren ve temel hak- lan yıllardır savunan dernekler ise sessiz kitleyi peşinden sürük- leyemiyor. Yöneticilerin dar- gınbklan, aynı eğilimi savunan- lann anlamsız bölük pörçük görüntüsü, hizipleşmeler ve aüşmalar bu dernekleri gözden düşürüyor. Zaten çoğu Alman devletinin parasal yardımıyla ayakta duran dernekler. çoğu kez Türklere banşçı, ama ses getiren eylemlerde önderlik et- mekten uzak kahyorlar. "Aman ürküüneyehm" kaygısı ağır basıyor. Almanya'da vatandaşhk ve temsil haklan hiç olmadığı ka- dar yakınlaşmışken, Türklerin davasına en büyük zaran yine Türkler veriyor. Dünkü yağ- murlu günde Abnanya'da düş görmeyip gerçeklere bakanla- nn içi daha bir karardı. TT(^TIR MUMCU • Baştarafi 1. Sayfada mak isteyen kapitalizme karşı bütün ulusça savaşı uy- gun gören bir doktrini izleyen insanlarız. Bu sözleri hiçbir devlet söyleminde duyamazsınız! Mustafa Kemal'in şu sözleri de -bugün Amerikalılara çağrışım yapar diye- pek anımsanmaz: - Almanlarla dostolduk, Almanlar memleketimize, or- dumuza, hükümetimize kadar girdiler. Bazı Almanlar, bağımsızlık ve onurumuza karşı tavır almaya başladık- lan anda hiçbir kayıt ve koşula bakmaksızın ruhen ve fii- len isyan ettim. Son yıllardaki "küreselleşme"adı verilen yeni ekono- mik düzende Atatürk'ün şu sözleri de hiç anımsanmaz: -... Geçmişte ve özellikle Tanzimat devrinden sonra yabancı sermaye memlekette ayrıcalıklı bir yere sahip oldu. Ve bilimsel anlamıyla denebilir ki, devlet ve hükü- met, yabancı sermayenin jandarmalığından başka bir- şey yapmamıştır. Kurtuluş Savaşı, Batı emperyalizminin Ortadoğu ve önasya'yı paylaşım planlarına karşı verilen silahlı sava- şın adıdır. Cumhuriyeti kuran bu savaştır. Cumhuriyet, ne holding merkezlerinde kurulmuştur ne Dünya Bankası ofislerinde! Cumhuriyeti kuran; Kurtuluş Savaşı'nı yapan, çeşitti etnik köken ve toplumsal kesimleriyle Türkiye halkıdır. "Kuvayi Milliye"d\r, ulusal kongrelerdir, ordudur, Mec- lis'tir. Cumhuriyet, bu kongrelere, bu Meclis'e, bu orduya dayanarak kurulmuştur. Kurulan cumhuriyetin ulaşmak istediği amaç, bugün- kü çoğulcu demokrasidir. Cumhuriyet, tek partili bir modele dayanarak kuruldu. Mustafa Kemal, o günlerde iki kez, tek partili modelden çok partili modele geçmek için girişimlerde bulundu. Ancak koşullar, çok partili modelin o günlerde kurul- masına izin vermedi. Mustafa Kemal ve arkadaşları, on-on beş yıl gibi ulus- ların tarihlerinde hiç de uzun olmayan bir sürede dev- rimleri gerçekleştirerek demokrasi adımlannı gelecek kuşaklara bıraktılar. Mustafa Kemal, "sosyal devrim adımlarının" kesinti- ye uğramasından endişe ediyor ve devrimlerin genç kuşaklarca savunulacağına inanıyordu. - Gençler; geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdü- ren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ile, bilgi ile insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce öz- gürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüksel- tecek ve yaşatacak siziersiniz. Cumhuriyet savaşla ve devrimle kurulur, evrimlerle yaşar ve barış içinde de kök salarak gelişir. Her toplumsal aşama bir önceki ile bütünleşerek de- mokratik yapıyı oluşturur. Yetişen her yeni kuşak, toplumsal yapıyı daha da ge- liştirerek devletin demokratikleşmesinde kendisine dü- şen görevi üstlenir. Bu evrim sürecinde, cumhuriyeti oluşturan devrimle- UB karşıt oluşumlar da yaşanabilir. Bu karşıt görüşler demokratik düzen içinde yapılanırlar. Çağdaş dünyada, bir cumhuriyetin gücü, karşıt görüşlere tanıdığı özgürlük ileölçülür. Karşıt görüşlere sağlanan bu özgürlüğün sınırı silahlı eylemlerdir. Hiçbir devlet silahlı eylemlere izin vermez. Türkiye Cumhuriyeti, emperyalizme ve kapitalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı ile kuruldu. Toplumsal cal- kantılar ve devrim-karşı devrim dalgaları ile bugünlere ulaştı. Bugün, o görkemli savaşı yapanları ve gerçekleştir- dikleri devrimlerle uygarlık yolunu açanları her gün daha çok artan saygıyla anıyoruz. Bütün köy yas tutuyor Kanıu yapılarına saııat eseri OKTAY EKİNCt Avrupa kentlerindeki devlet dairelerinin çoğu birer sanat ga- lerisi gıbidir. Hele, o kent bir Paris, bir Roma ya da Viyana, Prag, St. Petersburg gibi kültü- rel kimliğini "bütünüyle" koru- yan uygarlık merkezlerinden ise orarun resmi binalan da mutlaka korunan mimarhk ya- pıtlanndan birisidir ve daha gi- riş holünden başlanmak üzere hemen tüm koridorlan, odala- n, hatta asansör kabinleri bile özgün resimlerle, heykellerle bezenmiştir. Yine Avrupa ülkelerinde devlet, plastik sanat piyasasının da en güclü alıcılan arasında- dır. Devlet yapılan da ait ol- duklan ulusun kültür ve sanat düzeyini yansıürlar... Bizde ise "karnu binası" de- nildi mı, mimarisinden deko- rasyonuna dek olabildiğince "soğuk" ve bir o kadar da "kül- türsüz" yapılar anlaşıbr. Kültür Bakanlığı'nın son yıl- larda gercekleştirdiği bazı bina- larla, kimi üst düzey devlet yöneticilerine ait yapılann dı- şında, hemen tüm devlet daire- lerimizdeki "resmi" görüntü birbirinin aynısıdır. Donuk renkler, "çelik" masalar ve do- laplar, suya sabuna dokunma- yan "gri" bir ortam ve böylesi- bir mekansal çevrenin yarattığı asık suratlar, "ciddi" konuşma- lar... Kültür Bakanlığı, Anadolu'- nun engin ve çok renkli uygar- lık mozaiği ile ashnda hiç bağ- daşmayan bu görüntüyü değjş- ürmek, Baü toplumlannda olduğu gibi devletin kendi bina- lannda da sanat ürünlerini ser- gileyip, çağdaş kültüre destek olmasını sağlamak üzere yeni bir yasa taslağı ha2arladı. "Kamu Yapdannda Yer Aia- cak Plastik Sanat Eserleri Ka- nunu" adını taşıyan taslağa göre yeni yapılacak ve onanla- cak kamu yapılannın kesin maliyetlerinin yüzde 3'ü, bun- dan böyle plastik sanat eserleri- neaynlacak. Taslağın genel gerekçesinde- ki deyişle; "geçmişten gelen köklü kültür mirasımızı, günü- müz çağdaş sanat üreümi ile besleyerek geleceğe güçlü bir sanatsal miras devretmeyi he- defleyen bu yasa. ülkemiz insa- runın, bu yöndeki küresel geli- şimden pay alabilmesini" sağla- yacak. 22 maddeden oluşan yasa taslağına göre Kültür Bakan- lığı'na bağlı bir "üst kurul" ve yine Bakanlıkça bebrlenecek bölgelerde "bölge kurullan" oluşturularak, kamu yapılann- da yer alacak eserler ve sanatçı- lan belirlenecek. Mimarlar bu kurullara başvurarak tasanm- lannı yüklendikleri kamu yapı- sında eserlerine yer verilecek olan sanatçılan öğrenip, onlar- la birbkte ortak projeler gebşti- recekler. Böylece, daha tasanm aşa- masında sanat eserlerine de yer aynlan kamu yapılan ihale edil- diklerinde, maliyetlerinin yüz- de 3'ü ile bu eserler saün alınıp binalan süslemeleri sağlana- cak. Yasanın yürütme görevinin Kültür Bakanlığı'na verildiği taslakta, eserleri ve sanatçılan bebrleyecek üst kurul ve bölge kurullannın da "demokratik ve katıbmcı" bir anlayışla oluştu- rulması öngörülüyor. Buna göre kurullar, bakanbk temsilcilerinin yanı sıra sanatçı örgütlen, güzel sanatlar fakül- teleri, Mimarlar Odası birimleri ve Bayındırlık Bakanbğı'ndan üyelerin kaühmlanyla görev yapacaklar. Kamu yapılannda eserlerini gerçekleştiren sanat- çılann ödemesinin ise yapıvı yapüran kurum tarafından karşılanması taslakta yer alan diğer hükümlerden. Kültür ve sanat çevreleri. mi- marlar ve sanatçı örgütleri, Kültür Bakanlığı'nın bu girişi- mini, devletin ve toplumun çağ- daşlaşması yönünde olumlu bir adım olarak değerlendiriyorlar. Taslağın yasalaşması halinde, kamu yapılanndaki "soğuklu- ğun" kısa sürede ortadan kal- kabileceği ve devlet dairelerinin salt "iş takip edilen" değil, çağ- daş kültür ve sanat ürünlerinin de izlenebildiği uygar mekanlar olması bekleniyor... • Baştarafi 1. Sayfada Almanya'dan gelecek. Köy girişinde ağaç dallanna asılan pankartlarda siyasi lider- ler bu tür saldınlara karşı daha duyarb olmaya ve etkin önlem- ler almaya çagnlıyor. Taşova ilçesinden getirtildiği bildirilen pankartlarda "Kol- tuk savaşını bırakın, gurbetçile- re bakın", "Ankara uyuyor, Naziler yakıyor" ifadeleri kul- lanıbyor. Köy Hizmetleri'ne ait buldo- zer ve kamyonlar bugün gele- cek konuklann otomobilleri için park yerleri ve yollar açı- yor. Köyde ise tam bir ölüm sessizliği hakim. Sokaklar bomboş. Abnanya'da yaşayan Genç ailesinin köydeki 2.5 katb beyaz badanalı evleri başsağbğı dilemek üzere gelen yakınlan üedolu.. 200 haneli Merci- mek köyünün nerede ise tümü bırbiri ile akraba. Kadınlar bir- birine sanbp aglayarak ağıtlar yakarken, ailenin erkek bireyle- ri soğukkanhbklannı koruma- ya çabşıyor. Genç ailesinin yakınlanna, "Bugün cenaze törenine katıla- cak olan Almanya Dışişleri Bakanı Kinkel'i nasıl karşılaya- caklannı" sorduğumuzda, ya- nıtlan "Evimizde misafiredece- ğiz. Acımızı onlar da paylaşı- yor" şeklinde oldu. Köyün erkekleri ise şöyle ko- nuşuyorlar: "Türkiye ve Almanya bu tür saldııılan önlemek için çözüm bulsun. Her alü ayda bir Türk- leri yakmakla onlan Almanya'- dan çıkaramazlar. İşçilerimizi kanunlar nasıl gerektiriyorsa öyle göndersınler. Aa hepimı- zin. Ancak geride kalanlann yaşamlan tehlikede. Abnan hü- kümetinden burada yaşayan vatandaşlanmızı korumalan için etkıli önlemler ahnasını beküyoruz. Biz Türkiye'ye ge- len Almanlara böyle davranmı- yoruz. Biz Abnanlarla dostuz. Ama dazlaklara göre suçumuz Türk ve Müslüman olmak. Biz buradan Almanya'ya tabutla gitmedik." Taşova İlçesi Belediye Baş- kanı Nihat Yıldınm ve kayma- kam vekili Üsteğmen Aziz Koç, Mercimek Köyü llkokulu önündeki boş alanda yapılacak cenaze töreni için dün hazırbk- lan tamamladı. Köy mezarb- ğında beşı yan yana dizılmiş ve biri ayn yerde olmak üzere 6 mezar kazılı. Köy sakinleri Ta- şova Kaymakam Vekili Aziz Koç'un önceki gece alü mezar kazıbnası yönünde kendilerine emir verdiğini söylemelerine karşın, Genç ailesi yakınlan ba- zı gazetelerde çıkan ağır yaralı Bekir Genç'in de yaşamını yitir- diği yolundaki haberleri yalan- ladı. Cenazeler gekli Köln'deki törenden sonra Türkiye'ye uçakla gönderilen cenazeler dün akşam saat 22. 30'da Merzifon Beşinci Ana Jet Üs Komutanbği'na indi. Alan- da cenazeleri Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse ile Amasya Valisi Tahir Yüksel Öge karşı- ladı. Bu arada ölenlenn yakın- lan ve Alman komşulan ayn bir uçakla geldiler. Cenazeler bugün toprağa ve- rilmek üzere Amasya'nın Taşo- va ilçesine bağlı Mercimek köyüne götürülecek ve büyük bir törenle toprağa verilecek. OLAYLAREV ARDENDAKİ GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada hiçbir ABD Cumhurbaşkanı, bu kadar büyük bir güven kaybtna uğramamışto. Ancak bütün bunlara baka- rak bir sonuç çıkarmak için aceleye de gerek yoktur. ABD cumhurbaşkanları üç ay için seçilmiyorlar. Clinton to- parlanabilir; dün kendisini şişiren bugün yerden yere vuran çevrelerin değer yargı- larını yerli yerine oturtacak bir zaman dilimi içinde ger- çek kimliğini ortaya koyabilir. Bununla birlikte görülüyor ki gelişmişlik düzeyi çok yük- selmiş toplumlarda bile "medya "nın oyunları, luna- park aynaları gibi görüntüleri çarpıtabiliyor; toplumu istedi- ği gibi çekip çevirebiliyor; üç ay öncesiyle üç ay sonrası birbirine benzemiyor; halk kitleleri gerçekleri doğrudan göremiyoriar, kitle haberleş- me araçlarını ellerinde bu- lunduranların büyük yansıtı- cılarından izliyorlar. Türkiye bu bakımdan daha da ilginç bir konumdadır. lletişim dünyamızda tam bir tekelleşme yaşanıyor; ya- yın yaşamında, ister görsel olsun, ister yazılı, bu sürecin etkileri ağırdır. Bu ortamda bir başbakan seçilecek, bir de koalisyon hükümeti kuru- lacaktır. Esen rüzgarlara bakılırsa bizde de ayakları yerden kesik bir başbakan aramşının havasına kendimizi kaptırmış görünüyoruz, bizim de bir Clinton'ımız olsun istiyoruz; gelir gelmez Türkiye'nin ha- vasını hem içte hem dış dün- yada değiştiriverecek bir başbakan "imajı"nm peşin- deyiz. Şimdiden söyleyelim ki bu bir hayaldir... Son yıllarda ülkemizde lu- napark aynalannı sirklerden alıp yayın hayatına çıkardık; kamuoyunu aldatmakta umulmadık başarılar sağlı- yoruz. Ancak kamuoyunu al- datmanın kendi kendimizi aldatmak olduğunu unutma- yalım. Ciddi, güvenilir, çalışkan, deneyimli bir başbakan ara- mak yerine "imaj" peşinde koşmak, Türkiye'ye yaraya- cak bir iş değil, bir "fantezi"- dir. Ülkemizin içinde bulundu- ğu ağır sorunlar ortamında böyle bir "fantezi"yi kaldıra- cakhalimiz var mı? Andon'un büyük dostlan Evren ve Gökhan'ı (Yalta) yitirdik. "Yüreğimiz cennetleri olsun". ANDON TÜRKİYE'NtN KALBİ ANKARA Mehmed Kemal 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemeli gonderilmez. GEÇMÎŞ ZAMAN OLURKÎ Sara Ertuğrul Korle 1 • 20.000 lira (KDV içinde) j Çağdaş Yaymlan Turkocağı 1 Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul j Ödemeli gonderilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear