Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4HA2İRAN1993CUMA • • * • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 13
Utanmakbirşeyi JMBU VahşetUie
r*f\r7YY\ £*r
7 K
. ^ N
(c
]
l
?ı n h u
nye t
) \ N e c
^ Y a b
^ncılar Sorumhısu Corae- lara karşı "gözünü dört açma
GÖZLEM
çozmez
ADNAVBİNYAZAR ~
SOLDVGEN - Geçen yıl
Mölln'de öldürülen üç Türk'-
ün davası görülürken Solin-
gen'de bu kez bir ev dolusu
Türk dıri diri yakılmak istendi.
Sonuçta, daha dal yaşlannda
beş Türk öldü, içlerinde bir de
yedi a\bk çocuk, üç yurttaşı-
mız ağir yaralandı. fnsan hak-
lannın beşiği sayılan Avrupa'-
nın ortasında oldu bu; göz
göre göre; Alman Başbakanı
Kohl'un, can güvenliğjnin sağ-
lanacajn yolunda söz verip
Türkiye'den döndüğü bir sıra-
da... Kohl'a, söz verirsin, biz
bildığimizi yapanz dercesine...
Törensel kurallar yerine ge-
tirildi. Devlet adamlan demeç
üzerine demeçler verdiler. De-
meclerinde, düşmanlık duygu-
lannı dostluğa çevirmeye çaba
gösterdiler. Uçaklar kalkü,
uçaklar indi; kucaklaşmalar,
görüşmeler... Bütün bunlar,
ölenleri kara toprağın koynu-
na biraz daha gömmekten baş-
ka işe yaramadı. Dünyamızda
ber önernli olay, kısa sürede
"geçmiş"in sayfalan arasına
kanşıveriyor. Sorumlular da
ancak olaylar karşısında tö-
rensel görevlerini yerine getiri-
yorlar.
Türkiye Cumhunyeü Bonn
Büyükelçisi Onur Oymen ise,
alışılmış törensel laflann dışına
çıkarak; bu ülkedeki insanımı-
zın Almanlar tarafmdan, çabş-
mak ûzere davet edildiklerini,
onlann can güvenliğı başta ol-
mak ûzere, her türlü gûvenlik-
lerinden Alman hükümetleri-
nin sorumlu bulunduğunu
belirtrnekle kabnadı; insan
varbğımızın Alman ulusal geli-
rine katkılannı, yalnızca Doğu
Almanya'nın kalkınması ıçın
beş milyar Mark'a yakın katkı
sağladığını anımsatmak gere-
ğini de duydu. Aynca, sorum-
luluk yüklenenlerin, bunu her
an halklanna anlatmalan ge-
rektiğini o ince diplomasi diby-
le belirtti.
Bundan şu sonuç çıkar:
Türkler, Almanlara yamanmış
bir halk değildir, emekleriyle
buradadırlar. Türkler, otuz
yülık Almanya tarihlerinde
onlann ekonomik gelişmeleri-
ne büyük katkıda bulunmuş-
lardır. ~Nîfekim Alman 'devlet
adamlan da bunu her vesileyle
dile geürmektedirler. Ama dıle
getirmelerine karşın, bunu bir
devlet poliükası saymaktan,
yûkümlûlüklerini açıklamak-
tan özellikle kaçınmaktadırlar.
Kuşkusuz, yükûmlülük birta-
kım sorumluluklar getirir.
Örnegin Türk insanı, ekono-
misine emeğini katüğı bu ülke-
de seçme/seçilme hakkına sa-
hip değildir. Yani, demokratik
bir ülkede, demokratik haklar-
dan yoksun yaşamaktadır. Ne
yazık ki, Türk pasaportu taşı-
yan insanımız, Türkiye açısın-
dan da bu haklardan yoksun-
dur. Ancak Türkiye'ye giriş
yapıyorsa oyunu kullanabilir,
secilme olanağa ise hiç yoktur.
Görünüşte, ısteyen, Alman
vatandaşlığma geçebilir. Ama
bu da neredeyse, başvurudan
vazgeçtirecek sıkı denetimlere
bağlanmıştır. 'Çifte vatandaş-
hk' konusu hep güncel tutul-
makla birlikte, sürekli askıya
abnmaktadır. Bunda, bizim
parlamentomuzun savsaklayı-
cı tutumu, Almanlara cesaret
vermektedir.
Aynca bir toplum gerçek
kimliğini kültürüyle bulur. In-
sanımız, yurtdışında da yoz bir
kültürleşme tuzağından kendi-
ni kurtaramıyor. Kültürü yal-
nızca dinsel bilgilerle donatma
anlayışma bağlayan eğiüm po-
litikasıyla, insanımız, yurtdışı-
na sızan şu ya da bu tarikatın
müritleri tarafından bin parca-
ya bölünmüştür. Etnik aynlik-
lan öne akanp kültüre sırt
dönmek de ayn bir konudur.
Önemli yaünmlar gerektir- :
diği için, kültürleşme olgusuna
Almanlar da iğreti bakıyorlar. '
Hiç ilgısi olmadığı halde Türk- .
leri lahmacun ve göbek dansı
kültürünün üreticisi olarak
görmek onlann işine geliyor. ı
Iki Almanya bırleştikten son- I
ra, beyni beslenen, insanı dü-
şünsel üretime yönelten ve bir
beğeni düzeyine ulaştıran kül-
türel etkinliklere neredeyse
hiçbir yatınm yapılmıyor. Öy-
sa çağimız, beyin kültürü cağı-
dır.
Devlet desteğiyle ayakta ka-
lan birçok kültür derneğinin
yeri sağlık koşullanna uymaz.
Kasaba kahvelerinden farkı \
olmayan bu 'oyun' ocaklann- |
da kültürcl üretim yapılmadıği
gibi, buralar kültürel dayanış-
ma sağlamaya da elverişli de- \
ğjldir. Atatürk, 'Türkiye ı
Cumhuriyeti'nin temeli kül- ı
türdür" derken, toplumlann, \
varhklannı kültürleriyle besle- i
meleri gerektiğini vurgulamak ;
istiyordu. İster ülke içinde, is- j
ter ülke dışında, toplumlar, !
aanlık da olsalar. kendilerini
bir kültür varhğı olarak kanıt-
layamıyorlarsa, onlara, Ziya
Gökalp'in "cemm-i gafır" de-
diği, "kalabalık" gözüyle ba-
karlar.
Gerçek bu iken, Alman tara-
fı bu tür derneklere yaptığı üç
beş kuruşluk yardımı, toplum-
lann özgürlüİc haklanna katkı
olarak niteler. Oysa, gercek
kültür hizmeti. toplumlann
kültürel kurumlaşmalannı ye-
rine getirerek sağlanabilir an-
cak. Bir kesimi ortaçağı dirilt-
meyi amaçlayan. bir kesimi
çözümü etnik parçalanmada
gören bir toplumun bu anlam-
da bir kültürel kurumlaşmayı
nasıl sağlayabileceğı aynca dü- {
şündürücüdür. Kültürel ku- ]
rumlaşma ve hak/hukuk yö- |
nünden saygın bulmadığj bir
topluma karşı. en korkunç
olaylardan bile; banştan. insan
haklanndan yana olan Alman
yurttaşlannın eylemleri göster-
melik kabyor. Bizlerin arasına
kaülarak sloganlar atan, ço-
cuklannın eline mumlar. çi-
çekler vererek yas'a katılan
Alman yurttaşlan, yalnızca
kendi vicdanlannı rahatlatmış
oluyorlar. Demokratik bir ül-
ke de olsa, 'Avrupalılık", "Or-
tak Pazar yurttaşı" gibi aynca-
lıklar ortaya atılınca, Türkler
kendiliğinden kenara itiliyor.
Hak sabihi olmayan, önem-
senmez. Bu yönden, devletce
haksız bırakılan azınlıklan, iç-
lerinde kötülük tohumlan üre-
miş "yerliler", çağdaş köle gjbi
görürler. Toplum katlannda
oluşan bu önyargı, sıradan
yurttaşlarda bile vahşete dö-
nüşebilir. Kendi ülkeleri içinde
de baş belası olan bu ruhtaki
adamlar ise. politik kesimlerin
şöyle bir göz kırpmasıyla, uzak
çağlarda bıraküklan, ama içle-
rinde hep yeşermek üzere bek-
leyen barbarlıklannı diriltirler.
Savunmasız insanlara saldı-
ranlar bunlardır. Türklerle
dostca yaşamayı insan haklan j
içinde gören Alman halkını
utandıran da bunlardır. Ne var
ki, yalnızca utanmak hiçbir şe-
yi çözümlemez. Almanlar,
kent kent, eyalet eyalet, parla-
mentonun kapısına dayanma-
dıkça; hükümetleri sarsmadık-
ça; üç beş kuruş yolsuzluk için
istifa ettirdikleri bakanlannı
çekilmeye zorlamadıkça; par-
lamento çatısı alünda, yaban-
alan üçüncü sınıf yurttaş
durumuna düşüren üyelerin,
bakanlann ayıplannı yüzlerine
vurmadıkça; utanmalan, tari-
he '"utanç" olarak geçecektir.
Ellerinde solgun çiçeklerle, ışı-
ğı ışık olmayan mumlarla yas
gösterileri ise, bir saman alevi
gibi, kara kara buluüara kan-
şacaktır.
KÖLN (Cumhuriyet) - Neo-
nazilerin Solingen'de yakarak
öldürdüğü 5 Türk için dün
Köln'deki Diyanet İşleri Türk-
Islam Birliği Camii'nde tören
yapıldı ve naaşlar öğleden son-
ra uçakla Türkiye'ye gönderil-
di. Köln'deki cenaze törenin-
den sonra çok sayıda Türk kent
merkezinde gösteri yapü, baa
dükkânlann vitrinlerini kırdı.
Çok sayıda Türk gözalüna
alındı. Bütün Almanya'da bay-
raklar dün yanya indirildi.
Alman Cumhurbaşkanı Ric-
hard von VV'etzsaecker ve Alman
pobükacılann yanı sıra TBMM
Başkanvekib Yddnmn Avcı,
Hükümet Sözcüsü Akın Gönen,
insan haklanndan sorumlu Dev-
let Bakanı Mehmet Kahraman.
Bonn Büyükelçisi Onur Öymen
ve Diyanet İşleri Başkan Yar-
dımcısı Sami Uslu törende birer
konuşma yapfalar.
'Özfirdiliyoruz'
Solingen'de ırkçı bir saldınya
kurban gjden beş vatandaşımız
için dün öğleden önce Solin-
gen'de tören yapıldı. Yedi bin
kişinin kaüldığı tören sakin
geçti. Törende konuşan Beledi-
ye Başkanı, "Bu utanç verici
olaydan ötürü Türklerden özür
diliyoruz" dedi. Vatandaşlan-
mızın tabutlan daha sonra
Köln'e nakledılerek Diyanet iş-
leri Başkanbğı'na bağb büyük
Köln Camii'nin avlusunda kıb-
leye doğnı yerleştirildiler. Türk
bayraklanna sanlmış tabutla-
nn arkasmdaki balkonda Al-
man ve Türk yöneticiler yerleri-
ni aldılar. Avluya sığmayan
cemaat, töreni, yandaki futbol
sahasına yerleştirilen dev ek-
randan izleme olanağı buldu.
TSt 14.00'te başlayan tören,
Alman ARD Televizyonu'-
ndan naklen yayunlandı.
Kohl katümadı
Başbakan Heunut Kohl'ün,
Türk ve Alman derneklerinın
ve mecliste grubu bulunan parti
temsilcilerinin cağnlanna kar-
şın törene kaülmaması tepkiyle
karşılandı.
Törene Almanya tarafından
kaülanlar arasında Cumhur-
başkanının yanı sıra Dışişleri
Bakanı Klaus Kinkei, Meclis
Başkanı Rita Sussmutfa, Çahş-
ma Bakanı Norbert Blüm, tçiş-
leri Bakanı Rudoif Seiters.
Yabanalar Sorumlusu Corne-
lia Schmalz-Jakobsen. Solın-
gen'in bağh olduğu Kuzey Ren
Vestfalya Eyaleti Başbakaru
Johannes Rau, Sosyal Demok-
rat Parti Meclis Grup Başkanı
Hans LTrich Klose. Yeşillerden
Avrupa Parlamentosu Millet-
vekili Claudia Roth ve eski Al-
man cumhurbaşkanlanndan
Waher Scheel bulunuyordu.
VVeizsaecker'den uyarı
Çok sıkı güvenlik önlemleri
alunda gerçekleşen törende ko-
nuşan Almanya Cumhurbaş-
kanı Richard von Weizsaecker.
Solingen'deki hain ve insanlık
dışı saldınyı kınadı ve öldürü-
lenlerin yakınlanna ve Türk
rnilletine başsağlığı dıledi. VV'e-
izsaecker, Mölln ve Solingen
olaylannı gerçekleştiren Alman
gençlerinin, tekil hareket etseler
bile 'genel yabancı düşmanı ha-
vadan ilham aldıklanru' açık-
lıkla dile getirdi. VVeizsaecker.
Almanlann tarihten ders alma-
lan gerektiğini ve bu gibi olay-
lan önlemekte politikaalann
yanı sıra ebeveynlere, öğret-
menlere, kiliselere görev düştü-
ğünü söyledi.
Türkleri, şiddete karşı şiddet-
le cevap vermemeye çağıran
Cumhurbaşkanı, Almanya'-
daki Türklerin artık "çifte va-
tandaşlık" hakkına kavuşması
gereği üzerinde durdu. Weizsa-
ecker. Ahnanlan da aşın sağcı-
lara karşı "gözünü dört açma-
ya'" ve Türk komşulannı
korumakta cesur davranmaya
çağırdı.
Yıldınm Ava, Mehmet Kah-
raman ve Akın Gönen de ko-
nuşmalannda vatandaşlan
"metanet ve soğukkanbbğa"
cağırdılar ve "bazı aşın grupla-
nn tahriklerine kapıbnmaması-
nı" istediler. Konuşmalan
yuhalamalarla kesilen Kahra-
man ve Gönen, Alman hükü-
metini. Türklerin can ve mal
güvenliğini sağlamak ve suçlu-
lan cezalandırmak için gerekli
önlemleri almaya davet ettiler.
Konuşmalardan sonrc ce-
maat namaz kıldı. Tabutlar
omuzlara abnarak cenaze ara-
balanna yerleşürildi ve Köln/
Bonn Havaalanı'na doğru yola
çıkamldı.
Tören sonrası gösteri
Köln'deki cenaze töreninden
sonra sayılan bin kadar Türk
kentte protesto gösterileri yap-
tı. Göstericiler önce Türklerin
yoğun olduğu Ehrenfeld sem-
tinde dükkânlann canılannı
kırdı ve bankalara saldırdı.
Türk dükkânlanna dokunma-
yan göstericiler, Aknan dük-
kânlannı kısmen yağmaladılar.
Gösterialer daha sonra,
Köln'ün şehir merkezine gele-
rek burada da mağazalann vit-
rinlerini kırdılar, dükkânlann
önündeki sergileri tahrip ettiler
ve otobüs duraklanyla telefon
kulübelerinde tahribat yaptılar.
Kentte olaylann ürmanması
üzerine Alman Sınır Koruma
Birlikleri ve özel timler gösteri-
cilere karşı devreye girdi.
Önemli kavşaklan kesen polis,
çok sayıda Türk ve Alman gen-
cini gözalüna aldı.
Öte yandan Hamburg'da da
gösteriler yapıldı. Çıkan olay-
larda 10 kişi yaralandı.
Kohl,Tûrk
heyetiyle görüşecek
Almanya Başbakaru Helmut
Kohl, cenaze törenleri için Al-
manya'da bulunan TBMM
Başkanvekili Yıldmm Avcı,
Devlet Bakanı Akm Gönen ve
Mehmet Kahraman'm yer aldığı
Türk heyeti ıle bugün bir görüş-
me yapacak.
Bu arada Türk heyeti, cenaze
töreninden sonra Almanya
Cumhurbaşkanı Ricnard Von
Weizsaecker ile Cumhurbaş-
kanhğı binasında bir görüşme
yapü.
Yeni kundaklama
Almanya'nın Alen kenünde
bir Türk dükkânı kundaklandı.
Çıkan yangın fazla büyümeden
söndürüldü. Dükkânda 5 bin
markhk hasar meydana geldiği
büdınldı.
Nazikr tarafından katiedilen vatandaşlannuz için dün Köln'de düzenlenen cenaze törenine ka-
dm-erkek oldukça kalabalık bir yurttaş tophıluğu katüdı. Tabutlara sanlarak gözyaşı döken iki
kadın vatandaşunrz tüm insanbğm ortak duygubınnı yansıtta. (Fotoğraf: REUTER)
Almanya gerçeği iç karartıyor
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLtN - "I have a dream"
(Bir düş görüyorum) Amenkah
zenci lider Martin Lutner King'-
in, ırkçılığa karşı adil bir dün-
yanın simgesı haline gelmiş bu
sözlerini, dün Almanya'daki
vatandaşlannuz pankartlanna
yazmışü. Irkçıhğa bu kez üçü
çocuk olmak üzere beş Türk,
üstelik medeniyeün beşiği sayı-
lan Avrupa'nın göbeğinde kur-
ban gitmişti. Geceleyin, sinsice
düzenlenen hain saldın, yahıız
Solingenb Genç ailesini değıl.
bütün Türkleri hedef almışü,
vurmuştu
Almanya dün Saime, Hiilya,
Hatice Genç, Gülsün İnce ve
Gûtistan öztürk için yas tuttu.
Ülkede bayraklar yanya indi-
rildi ve çeşiüi kenüerde trafık
kısa sürelerle durdu, Ham-
burg'ta, Berlin'de ve ülkenin
başka yerlerinde gösteriler dü-
zenlendi. Türkler işyerlerinde
Solingen şehitleri için saygı du-
ruşunda bulundu. Çocuklar
okula gönderilmedi. Dükkân-
lann kepenkleri açılmadı.
Türk bayrağına sanb, üstü
çiçeklerle bezefi tabutlar küçü-
cüktü. Sımsıcak kalpleri yana-
rak dağlanmış çocuklann, ka-
dınlann naaşlan soğuk çinko
tabutlarda vatana yolcu edildi.
Bir Kurban Bayramı herkeseı
zehır oldu. gurbette olme kor-
kusunu her zaman içinde taşı-
yan Türklerin yürekleri kan
ağladı.
Evde alelacele beyaz bir çar-
şafın üzerine kan kırmızısı harf-
lerle hazırlanmış bir pankartta
şöyle yazıyordu: "30 yıldır Al-
manya'dayız / 3 kuşakür Al-
manya'dayız / Teşekkürler
Abnanya."' Köln'deki, Solin-
gen'deki, Berlin'deki gösteriler-
de genç kızlar ve deb'kanblar,
onlan burada doğurup büyüt-
müş yaşb erkekler, başörtülü
kadınlar vardı.
Mölln ve Solingen'de sekiz
kurban veren Türkler nihayet
Almanya'da eşit haklara,
seçme-secilme hakkına kavuşa-
cak mı? Eğer şehiüerin ardın-
dan Alman hükümeti nihayet
bu adımı aüp Türklere "çifte
vatandaşhk" hakkı verirse,
Arslanlar ve Gençkr boşuna öl-
memiş olacak. Cumhurbaşka-
nının Köln Camii'nde bu talebi
açıkca desteklemesi yüreklere
su serpti. Ama Weizsaecker. sa-
dece temsil yetkisine sahip "so-
rumsuz" bir merci. Asıl ipleri
elinde tutan Başbakan Heİmut
Kohl. O ise dün cenazeye gelip
Abnan toplumuna Türklerin
haklannın korunacağına dair
en açık işareti vermektense
Bonn'daki nıtin kabine toplan-
tısına kaüldı.
Alman hükümetinin soğuk
tavnna maruz kalan Türkleri
bir de kendi içindeki hizipler
müşkül duruma sokuyor. Al-
manya'nın can daman olan.
otoyollannı oturma eylemleriy-
le trafığe kapaünak, ses getiren
banşçı bir eylemdi. Ancak ar-
dından, yıllardır Almanya'da
yabürmış bir varbk sürdüren
ama "küçük taş baş yarar" mi-
sab' cüssesinden çok gürültü çı-
karan sağ ve sol fraksiyonlar
duruma hakim oldular. "Tür-
kiye" sloganlanyla yürüyen ül-
kücüler. uzun süredir yatüklan
uykudan uyandı. Tekbir geti-
ren sankb gençler onlarla birlik
olup "kahrolsun faşizm" diye
inleyen solcularla kapıştı. Sağ-
sol kavgası kimi yerde Türk-
Kürt çaüşmasına dönüştü. Al-
man toplumu karşısındaki
manzaramız seyirlikti.
Kendilerine "Göçmen Der-
neğı" adını veren ve temel hak-
lan yıllardır savunan dernekler
ise sessiz kitleyi peşinden sürük-
leyemiyor. Yöneticilerin dar-
gınbklan, aynı eğilimi savunan-
lann anlamsız bölük pörçük
görüntüsü, hizipleşmeler ve
aüşmalar bu dernekleri gözden
düşürüyor. Zaten çoğu Alman
devletinin parasal yardımıyla
ayakta duran dernekler. çoğu
kez Türklere banşçı, ama ses
getiren eylemlerde önderlik et-
mekten uzak kahyorlar.
"Aman ürküüneyehm" kaygısı
ağır basıyor.
Almanya'da vatandaşhk ve
temsil haklan hiç olmadığı ka-
dar yakınlaşmışken, Türklerin
davasına en büyük zaran yine
Türkler veriyor. Dünkü yağ-
murlu günde Abnanya'da düş
görmeyip gerçeklere bakanla-
nn içi daha bir karardı.
TT(^TIR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
mak isteyen kapitalizme karşı bütün ulusça savaşı uy-
gun gören bir doktrini izleyen insanlarız.
Bu sözleri hiçbir devlet söyleminde duyamazsınız!
Mustafa Kemal'in şu sözleri de -bugün Amerikalılara
çağrışım yapar diye- pek anımsanmaz:
- Almanlarla dostolduk, Almanlar memleketimize, or-
dumuza, hükümetimize kadar girdiler. Bazı Almanlar,
bağımsızlık ve onurumuza karşı tavır almaya başladık-
lan anda hiçbir kayıt ve koşula bakmaksızın ruhen ve fii-
len isyan ettim.
Son yıllardaki "küreselleşme"adı verilen yeni ekono-
mik düzende Atatürk'ün şu sözleri de hiç anımsanmaz:
-... Geçmişte ve özellikle Tanzimat devrinden sonra
yabancı sermaye memlekette ayrıcalıklı bir yere sahip
oldu. Ve bilimsel anlamıyla denebilir ki, devlet ve hükü-
met, yabancı sermayenin jandarmalığından başka bir-
şey yapmamıştır.
Kurtuluş Savaşı, Batı emperyalizminin Ortadoğu ve
önasya'yı paylaşım planlarına karşı verilen silahlı sava-
şın adıdır.
Cumhuriyeti kuran bu savaştır.
Cumhuriyet, ne holding merkezlerinde kurulmuştur
ne Dünya Bankası ofislerinde!
Cumhuriyeti kuran; Kurtuluş Savaşı'nı yapan, çeşitti
etnik köken ve toplumsal kesimleriyle Türkiye halkıdır.
"Kuvayi Milliye"d\r, ulusal kongrelerdir, ordudur, Mec-
lis'tir.
Cumhuriyet, bu kongrelere, bu Meclis'e, bu orduya
dayanarak kurulmuştur.
Kurulan cumhuriyetin ulaşmak istediği amaç, bugün-
kü çoğulcu demokrasidir.
Cumhuriyet, tek partili bir modele dayanarak kuruldu.
Mustafa Kemal, o günlerde iki kez, tek partili modelden
çok partili modele geçmek için girişimlerde bulundu.
Ancak koşullar, çok partili modelin o günlerde kurul-
masına izin vermedi.
Mustafa Kemal ve arkadaşları, on-on beş yıl gibi ulus-
ların tarihlerinde hiç de uzun olmayan bir sürede dev-
rimleri gerçekleştirerek demokrasi adımlannı gelecek
kuşaklara bıraktılar.
Mustafa Kemal, "sosyal devrim adımlarının" kesinti-
ye uğramasından endişe ediyor ve devrimlerin genç
kuşaklarca savunulacağına inanıyordu.
- Gençler; geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdü-
ren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitim ile, bilgi
ile insanlıktaki üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce öz-
gürlüğünün en değerli örneği olacaksınız.
Ey yükselen yeni kuşak!
Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yüksel-
tecek ve yaşatacak siziersiniz.
Cumhuriyet savaşla ve devrimle kurulur, evrimlerle
yaşar ve barış içinde de kök salarak gelişir.
Her toplumsal aşama bir önceki ile bütünleşerek de-
mokratik yapıyı oluşturur.
Yetişen her yeni kuşak, toplumsal yapıyı daha da ge-
liştirerek devletin demokratikleşmesinde kendisine dü-
şen görevi üstlenir.
Bu evrim sürecinde, cumhuriyeti oluşturan devrimle-
UB karşıt oluşumlar da yaşanabilir. Bu karşıt görüşler
demokratik düzen içinde yapılanırlar. Çağdaş dünyada,
bir cumhuriyetin gücü, karşıt görüşlere tanıdığı özgürlük
ileölçülür.
Karşıt görüşlere sağlanan bu özgürlüğün sınırı silahlı
eylemlerdir. Hiçbir devlet silahlı eylemlere izin vermez.
Türkiye Cumhuriyeti, emperyalizme ve kapitalizme
karşı verilen Kurtuluş Savaşı ile kuruldu. Toplumsal cal-
kantılar ve devrim-karşı devrim dalgaları ile bugünlere
ulaştı.
Bugün, o görkemli savaşı yapanları ve gerçekleştir-
dikleri devrimlerle uygarlık yolunu açanları her gün
daha çok artan saygıyla anıyoruz.
Bütün köy yas tutuyor
Kanıu yapılarına saııat eseri
OKTAY EKİNCt
Avrupa kentlerindeki devlet
dairelerinin çoğu birer sanat ga-
lerisi gıbidir. Hele, o kent bir
Paris, bir Roma ya da Viyana,
Prag, St. Petersburg gibi kültü-
rel kimliğini "bütünüyle" koru-
yan uygarlık merkezlerinden
ise orarun resmi binalan da
mutlaka korunan mimarhk ya-
pıtlanndan birisidir ve daha gi-
riş holünden başlanmak üzere
hemen tüm koridorlan, odala-
n, hatta asansör kabinleri bile
özgün resimlerle, heykellerle
bezenmiştir.
Yine Avrupa ülkelerinde
devlet, plastik sanat piyasasının
da en güclü alıcılan arasında-
dır. Devlet yapılan da ait ol-
duklan ulusun kültür ve sanat
düzeyini yansıürlar...
Bizde ise "karnu binası" de-
nildi mı, mimarisinden deko-
rasyonuna dek olabildiğince
"soğuk" ve bir o kadar da "kül-
türsüz" yapılar anlaşıbr.
Kültür Bakanlığı'nın son yıl-
larda gercekleştirdiği bazı bina-
larla, kimi üst düzey devlet
yöneticilerine ait yapılann dı-
şında, hemen tüm devlet daire-
lerimizdeki "resmi" görüntü
birbirinin aynısıdır. Donuk
renkler, "çelik" masalar ve do-
laplar, suya sabuna dokunma-
yan "gri" bir ortam ve böylesi-
bir mekansal çevrenin yarattığı
asık suratlar, "ciddi" konuşma-
lar...
Kültür Bakanlığı, Anadolu'-
nun engin ve çok renkli uygar-
lık mozaiği ile ashnda hiç bağ-
daşmayan bu görüntüyü değjş-
ürmek, Baü toplumlannda
olduğu gibi devletin kendi bina-
lannda da sanat ürünlerini ser-
gileyip, çağdaş kültüre destek
olmasını sağlamak üzere yeni
bir yasa taslağı ha2arladı.
"Kamu Yapdannda Yer Aia-
cak Plastik Sanat Eserleri Ka-
nunu" adını taşıyan taslağa
göre yeni yapılacak ve onanla-
cak kamu yapılannın kesin
maliyetlerinin yüzde 3'ü, bun-
dan böyle plastik sanat eserleri-
neaynlacak.
Taslağın genel gerekçesinde-
ki deyişle; "geçmişten gelen
köklü kültür mirasımızı, günü-
müz çağdaş sanat üreümi ile
besleyerek geleceğe güçlü bir
sanatsal miras devretmeyi he-
defleyen bu yasa. ülkemiz insa-
runın, bu yöndeki küresel geli-
şimden pay alabilmesini" sağla-
yacak.
22 maddeden oluşan yasa
taslağına göre Kültür Bakan-
lığı'na bağlı bir "üst kurul" ve
yine Bakanlıkça bebrlenecek
bölgelerde "bölge kurullan"
oluşturularak, kamu yapılann-
da yer alacak eserler ve sanatçı-
lan belirlenecek. Mimarlar bu
kurullara başvurarak tasanm-
lannı yüklendikleri kamu yapı-
sında eserlerine yer verilecek
olan sanatçılan öğrenip, onlar-
la birbkte ortak projeler gebşti-
recekler.
Böylece, daha tasanm aşa-
masında sanat eserlerine de yer
aynlan kamu yapılan ihale edil-
diklerinde, maliyetlerinin yüz-
de 3'ü ile bu eserler saün alınıp
binalan süslemeleri sağlana-
cak.
Yasanın yürütme görevinin
Kültür Bakanlığı'na verildiği
taslakta, eserleri ve sanatçılan
bebrleyecek üst kurul ve bölge
kurullannın da "demokratik ve
katıbmcı" bir anlayışla oluştu-
rulması öngörülüyor.
Buna göre kurullar, bakanbk
temsilcilerinin yanı sıra sanatçı
örgütlen, güzel sanatlar fakül-
teleri, Mimarlar Odası birimleri
ve Bayındırlık Bakanbğı'ndan
üyelerin kaühmlanyla görev
yapacaklar. Kamu yapılannda
eserlerini gerçekleştiren sanat-
çılann ödemesinin ise yapıvı
yapüran kurum tarafından
karşılanması taslakta yer alan
diğer hükümlerden.
Kültür ve sanat çevreleri. mi-
marlar ve sanatçı örgütleri,
Kültür Bakanlığı'nın bu girişi-
mini, devletin ve toplumun çağ-
daşlaşması yönünde olumlu bir
adım olarak değerlendiriyorlar.
Taslağın yasalaşması halinde,
kamu yapılanndaki "soğuklu-
ğun" kısa sürede ortadan kal-
kabileceği ve devlet dairelerinin
salt "iş takip edilen" değil, çağ-
daş kültür ve sanat ürünlerinin
de izlenebildiği uygar mekanlar
olması bekleniyor...
• Baştarafi 1. Sayfada
Almanya'dan gelecek.
Köy girişinde ağaç dallanna
asılan pankartlarda siyasi lider-
ler bu tür saldınlara karşı daha
duyarb olmaya ve etkin önlem-
ler almaya çagnlıyor.
Taşova ilçesinden getirtildiği
bildirilen pankartlarda "Kol-
tuk savaşını bırakın, gurbetçile-
re bakın", "Ankara uyuyor,
Naziler yakıyor" ifadeleri kul-
lanıbyor.
Köy Hizmetleri'ne ait buldo-
zer ve kamyonlar bugün gele-
cek konuklann otomobilleri
için park yerleri ve yollar açı-
yor. Köyde ise tam bir ölüm
sessizliği hakim. Sokaklar
bomboş. Abnanya'da yaşayan
Genç ailesinin köydeki 2.5 katb
beyaz badanalı evleri başsağbğı
dilemek üzere gelen yakınlan
üedolu.. 200 haneli Merci-
mek köyünün nerede ise tümü
bırbiri ile akraba. Kadınlar bir-
birine sanbp aglayarak ağıtlar
yakarken, ailenin erkek bireyle-
ri soğukkanhbklannı koruma-
ya çabşıyor.
Genç ailesinin yakınlanna,
"Bugün cenaze törenine katıla-
cak olan Almanya Dışişleri
Bakanı Kinkel'i nasıl karşılaya-
caklannı" sorduğumuzda, ya-
nıtlan "Evimizde misafiredece-
ğiz. Acımızı onlar da paylaşı-
yor" şeklinde oldu.
Köyün erkekleri ise şöyle ko-
nuşuyorlar:
"Türkiye ve Almanya bu tür
saldııılan önlemek için çözüm
bulsun. Her alü ayda bir Türk-
leri yakmakla onlan Almanya'-
dan çıkaramazlar. İşçilerimizi
kanunlar nasıl gerektiriyorsa
öyle göndersınler. Aa hepimı-
zin. Ancak geride kalanlann
yaşamlan tehlikede. Abnan hü-
kümetinden burada yaşayan
vatandaşlanmızı korumalan
için etkıli önlemler ahnasını
beküyoruz. Biz Türkiye'ye ge-
len Almanlara böyle davranmı-
yoruz. Biz Abnanlarla dostuz.
Ama dazlaklara göre suçumuz
Türk ve Müslüman olmak. Biz
buradan Almanya'ya tabutla
gitmedik."
Taşova İlçesi Belediye Baş-
kanı Nihat Yıldınm ve kayma-
kam vekili Üsteğmen Aziz Koç,
Mercimek Köyü llkokulu
önündeki boş alanda yapılacak
cenaze töreni için dün hazırbk-
lan tamamladı. Köy mezarb-
ğında beşı yan yana dizılmiş ve
biri ayn yerde olmak üzere 6
mezar kazılı. Köy sakinleri Ta-
şova Kaymakam Vekili Aziz
Koç'un önceki gece alü mezar
kazıbnası yönünde kendilerine
emir verdiğini söylemelerine
karşın, Genç ailesi yakınlan ba-
zı gazetelerde çıkan ağır yaralı
Bekir Genç'in de yaşamını yitir-
diği yolundaki haberleri yalan-
ladı.
Cenazeler gekli
Köln'deki törenden sonra
Türkiye'ye uçakla gönderilen
cenazeler dün akşam saat 22.
30'da Merzifon Beşinci Ana Jet
Üs Komutanbği'na indi. Alan-
da cenazeleri Sanayi ve Ticaret
Bakanı Tahir Köse ile Amasya
Valisi Tahir Yüksel Öge karşı-
ladı. Bu arada ölenlenn yakın-
lan ve Alman komşulan ayn
bir uçakla geldiler.
Cenazeler bugün toprağa ve-
rilmek üzere Amasya'nın Taşo-
va ilçesine bağlı Mercimek
köyüne götürülecek ve büyük
bir törenle toprağa verilecek.
OLAYLAREV
ARDENDAKİ
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
hiçbir ABD Cumhurbaşkanı,
bu kadar büyük bir güven
kaybtna uğramamışto.
Ancak bütün bunlara baka-
rak bir sonuç çıkarmak için
aceleye de gerek yoktur.
ABD cumhurbaşkanları üç ay
için seçilmiyorlar. Clinton to-
parlanabilir; dün kendisini
şişiren bugün yerden yere
vuran çevrelerin değer yargı-
larını yerli yerine oturtacak
bir zaman dilimi içinde ger-
çek kimliğini ortaya koyabilir.
Bununla birlikte görülüyor
ki gelişmişlik düzeyi çok yük-
selmiş toplumlarda bile
"medya "nın oyunları, luna-
park aynaları gibi görüntüleri
çarpıtabiliyor; toplumu istedi-
ği gibi çekip çevirebiliyor; üç
ay öncesiyle üç ay sonrası
birbirine benzemiyor; halk
kitleleri gerçekleri doğrudan
göremiyoriar, kitle haberleş-
me araçlarını ellerinde bu-
lunduranların büyük yansıtı-
cılarından izliyorlar.
Türkiye bu bakımdan daha
da ilginç bir konumdadır.
lletişim dünyamızda tam
bir tekelleşme yaşanıyor; ya-
yın yaşamında, ister görsel
olsun, ister yazılı, bu sürecin
etkileri ağırdır. Bu ortamda
bir başbakan seçilecek, bir
de koalisyon hükümeti kuru-
lacaktır.
Esen rüzgarlara bakılırsa
bizde de ayakları yerden
kesik bir başbakan aramşının
havasına kendimizi kaptırmış
görünüyoruz, bizim de bir
Clinton'ımız olsun istiyoruz;
gelir gelmez Türkiye'nin ha-
vasını hem içte hem dış dün-
yada değiştiriverecek bir
başbakan "imajı"nm peşin-
deyiz.
Şimdiden söyleyelim ki bu
bir hayaldir...
Son yıllarda ülkemizde lu-
napark aynalannı sirklerden
alıp yayın hayatına çıkardık;
kamuoyunu aldatmakta
umulmadık başarılar sağlı-
yoruz. Ancak kamuoyunu al-
datmanın kendi kendimizi
aldatmak olduğunu unutma-
yalım.
Ciddi, güvenilir, çalışkan,
deneyimli bir başbakan ara-
mak yerine "imaj" peşinde
koşmak, Türkiye'ye yaraya-
cak bir iş değil, bir "fantezi"-
dir.
Ülkemizin içinde bulundu-
ğu ağır sorunlar ortamında
böyle bir "fantezi"yi kaldıra-
cakhalimiz var mı?
Andon'un büyük dostlan
Evren
ve
Gökhan'ı (Yalta)
yitirdik.
"Yüreğimiz cennetleri olsun".
ANDON
TÜRKİYE'NtN
KALBİ
ANKARA
Mehmed Kemal
20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı
Cad 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Ödemeli gonderilmez.
GEÇMÎŞ
ZAMAN
OLURKÎ
Sara Ertuğrul Korle
1
• 20.000 lira (KDV içinde)
j Çağdaş Yaymlan Turkocağı
1 Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
j Ödemeli gonderilmez.