25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13MAYIS1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Üç küçük çocuk gürültüye gitti • Kütahya'da 3 erkek çocuğu boğazlannı keserek öldüren sapık katil Muzaffer Sağır, suçunu itiraf etti. Katil, çocuklan gürültü yaptıklan gerekçesiyle öldürdüğünü söyledi. • Kamaya dayanamadı Giresun'un Piraziz ilçesinde çocuğu olmayan kadm üzerine kuma getirilince tabanca ile intihar etti. • YÎZÛk İÇİn dnayet Gaziantep'te bir genç altın yüzükleri için bıçaklanarak öldürüldü. • Koca Itayap Gaziantep'te kocası tarafından dövülen bir çocuk annesi kadın intihar etti. KÜTAHYA (Cumhuriyet) - Kütah- ya'da bir evde boğazlan kesilerek öldü- rûlen 3 küçük çocuğun "giz"i ay- dmlandı. Sanık olarak yakalanan akli dengesi bozuk Muzaffer Sağır'ın suçunu itiraf ettiği öğrenildi. Sanık Sağır. çocuk- lan gürültü yaptıklan için öldürdüğünü söylerken, otopsi sonucu çocuklara teca- vüz edümediği belirtildi. Kütahya'da önceki sabah harabe ha- lindeki bir evde cesetleri bulunan üç ço- cuğun öldürülmelerini soruşturan. Cumhuriyet Savcısı Çoşkun Mutluer, olayın meydana geldiği yerde inceleme- lerde bulundu. Sanık Muzaffer Sağır, Kütahya Baro- su tarafından görevlertdirilen avukatın yanıda verdiği ifadede. evde yattığı sıra- da çocuklann kendisini rahatsız eltiğjni öne sürerek. bu yüzden simrlendiğini, çocuklan önce bıçakladığını sonra da boğazlannı kestiğinı söyledi Saruk. ço- cuklan nasıl bıçaklayıp dolaba taşıdığını da söyle anlattı: "Zaman zaman beni kızdınrlardı. Olay günü ben üst katta yatıyordum. Alt kattan çocuk sesleri geliyordu. Büyük çocuğun elinde sigara vardı ve içiyordu. Küçük çocuklar bağınşıyordu. Beni ra- hatsız etmelen sinirime dokundu. Her zaman belimde taşıdığım bıçakla önce Abdurrahman'a vurdum. Daha sonra Fatih ile Ahmet"i yakalayarak bıçakla- dım. Ölmedikleri gerekçesiyle boğazla- nndan ve vücutlannın muhtelif yerlerin- den kestim." MuzaÇfer Sağır. olayda kullandığı bı- çağı 3 gün önce Samanpazan'ndaki bir dükkandan satın aldığmı. cinayetten Msnra ise Petrol tş Kahvesi"ne gıderek çay çtiğini ve üzerindeki kanlan temizle- diğini dl- anlattı. Tecavüz > ok Cumhuriyet savcısı Coşkun Mutluer. otopsi sonucunda çocuklara tecavüz edilmediğinin kesinleştığini ve sanığın suçunu itiraf ettiğini söyledi. Sanık Mu- zeffer Sağır çıkanldığı ilk mahkemede tutuklanarak cezae\ine gönderildi. Öldürülen cocuklardan Fatih ve Ab- durrahman Akboğa dün Kütahya'ya bağb Alanyurt köyünde toprağa verildi. Defın sırasında cocuklardan bazı- lannın fenalık geçirdiğı görüldü. Ahmet Özkaya adlı çocuğun cenazesi Sultan- bağı Mezarlığı'nda defnedildi. Gaziantep'te bir genç altın yüzükleri için bıçaklanarak öldürüldü. Kıbns ma- hallesi Kume\ler'de önceki gece yansı kahvehaneden çıkan Mahmut Yalçın (18) evine gitmek isterken karşısına çıkan bir kişi tarafından bir bahceye gö- türüldü. Genci bıçaklayarak öldüren katil, ikı parmağını kesip yüzüklerini aldıktan sonra kaçtı. Polis yetkilileri Mahmut Yalçın'ın vücudunda 34 bıçak darbesi bulunduğunu cinayetin yüzük nedeniyle işlenmiş olabileceğini söylediler. Gaziantep'te kocası tarafından dö- vülen bir çocuk annesi kadın ıntihar etti. Fatma Knrt (19) adlı kadın bir süre önce kocası Halil kurt tarafından dövülerek babasının evine bırakıldı. Fatma Kurt girdiği bunalım üzerine Üçoklar Mahal- lesi'ndeki evde kendini asarak yaşamına son verdi. Giresun'un Piraziz ilçesinde çocuğu olmayan kadın üzerine kuma getirilince tabanca ile intihar etti. tlçenin Şeyhli Mahallesi'nde oturan Şükran Güneş'in (50) çocuğu olmaması üzerine kocası Mustafa Güneş imam nikahıyla Aynur Günpş'le ikinci evliliğini yapu. Güneş gece kocasına ait nıhsatlı tâbaneayla ha- yatına son verdi. Ozel radyo-TV'ciler TBMM'de Anayasa değişikliği seçinıden sonra • Özel radyo ve televizyonlara yayın imkânı sağlayacak anayasa değişikliğinin, cumhurbaşkanlığı seçiminin 3. turundan sonra görüşülmesi kararlaştınldı ANKARA (Cumhuriyet Bû- rosu) - TBMM Danışma Kuru- lu, özel radyo ve televizyonlara yayın yapma imkânı sağlaya- cak anayasa değjşikliğjni, cum- hurbaşkanlığı seçiminin 3. tu- rundan sonra, 18 mayıs günü toplanacak genel kurulda gö- rüşme karan aldı. özel radyo ve TV yasasının da 26 mayısta görüşülmesi kararlaştınldı. Ulaşürma Bakanhğı'nın ge- nelgesiyle yayınlanna son veri- len çok sayıda özel radyo ve TVnin temsilcileri dün TBMM'ye gelerek, ANAP, CHP, DYP, SHP grup başkan- vekilleriyle görüştüler. Partile- rin grup başkanvekiUerine, kendilerine verilen anayasa de- ğişikliği sözünün unutulduğu- nu söyleyen özel radyo TV temsilcüeri, yasal imkânın bir an önce tanınmasını istediler. Bunun üzerine, ANAP yöneti- ıcileonjn önerisiyje TBMM1 DSnTşrhî'-Kuhiftr feplaHdı.: ANAPyöneticileri, anayasanın 133. maddesinin değişürilme- siyle ilgih göriişmenin. dün ger- çekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimi 2. turunun tamamlan- masından hemen sonra yapıl- masını istediler. *Genelge geri çekilsin' Kendisini ziyaret eden radyo-TV temsilcileriyle birlik- te basın toplanüsı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Uluç Gûrkan, iküdann. Kenan Ev- ren'in öngördüğü yayın ilkeleri- ni anayasa hükmü haline getir- meye çahşüğmı, bu nedenle değişiklik önerisine destek ver- mediklerini belirterek "Eğer gercekten iyi niyetliyseler ana- yasa değişikliğini hemen bugün (dün) görüşebilirlerdi"dedi. DYP, SHP ve ANAFın Anayasa Komisyonu'ndan ge- çen 133. maddeyle ilgili ortak bir degişiklik önergesi hazırla- dıklannı anımsatan Gürkan, "İktidar ile ana muhalefet geri- ci anlayışta buluştu. Ozel radyo-TV yayınlannı düzenle- yen kanunun bir sansür kanu- nu olması için ellerinden geleni yaptılar. Sabah, Hasan Mutiu- can konseriyle başlayıp akşam Harp Okulu marşıyla yayınlan kapatma anlayışı bu" diye ko- nuştu. SHP Genel SekreteriCevdet Selvi de, radyo-TV yayınlannı devlet tekeline veren anayasa- nın 133. maddesinin değiştiril- mesi gerektiğjni söyledi. Selvi, dün yapüğı açıklamada, silah zoruyla kabul ettirilen anayasa- nın çağın gereklerini karşılama- dığını belirtti. Şelvi, açıklama- sında şöyle dedi: '•Radyo-TV yayınlannda or- taya çıkan durum, vakit geçir- meden bir düzenleme yapılma- sını zorunlu kılrruştır. Radyo- TV yayınlanndaki devlet teke- lini kaldırrnak. bütün partilerin ortak seçim vaadidır. Özel radyo-TV yayınlanna izin veri- ürken belediyelere de birer ka- nal tahsis edilmesi, yerel yöne- timlerin gelişen koşullarla artan görevlerini yerine geü'rmelerin- de yardımcı olacaktır, aynca demokrasimizin gelişmesine yardımcı olacakur." 'Yainde infazlara memur protestosu İstanbul Haber Senisi - Çeşitli kamu çalışanlan sendikaları bir basın açıklaması \aparak 30 nisanda polisin Kadıkö>'de bir e\e >aptığı ope- rasyonda iki kişinüı öldürülmesini kınadı. Tüm Mali>e-Sen, Eğit-Sen, Sağlık-Sen, Bem-Sen, Tüm Bel-Sen, Tarım-Sen, Örkam-Sen, Tüm Gıda Sen, Tüm Haber Sen'e bağlı çalışanlar dün Cağaloğlu'nda trafiği kapatarak yaptıklan açıklamada opcras\onda öldürülen Şengül Vıldıran ve Lğur Vaşar Kılıç'ın tek suçlannın demokran'k üniversite mücadelesi \ermeleri olduğu belirtilerek •'Artık sıradanlaştırılmava ve kamuo>una kanıksatılmaya çalışılan yerinde infazlar çığrından çıkmcş durumda... Bi/ler bu u>guİamaları karşı sesimizi yükseltmezsek sıranın bize de geleceğini bilmemiz gerekir" dcnildi. Öte \andan 30 nisandaki operas>onda öldürülen Şengül ^'ıldıran'ın ailesi infazlan protesto et- mek için iki günlük açlık grevi yaptı. Yıldıran ailesinin Maltepe Çam sokaktaki cvinde vapılan açlık grevine Şengül Yıldıran'ın annesi Yaz- gülü. ablası Yurdagul, kızkardeşi Çiğdem, babası Seyit Aii Yıldıran. Ozgür-Derii aileler. hÖ-DER*li öğrenciler katıkli. Açlık greviııe katılanlar \aphklara açıklamada, Şengül \ıMıran \e Lğur Yaşar Kılıç'ın istenildiğinde her bulunabilecek kimseler oiduğu belirttiler. HBB'deki Yüksek Tansiyon programında Aleviler sert dille eleştirildi Aleviliktarbşmasına büyüktepki • HBB Televizyonu'nda dün gece yayımlanan Yüksek Tansiyon programında konuşan İstanbul eski vaizlerinden Hasan Ali Buldan'm Aleviler için "safnklar." sözcüğündiiifflanması, ^azeteîhizi ariyart yüzlbrc^ • kişi tarâfından protesto edildi. Buldan, bölücülükle suçlandı. izleyici. Buldan'ın Alevi toplumuna hake- ret edişini şiddetle kınadılar. Aleviler için "sapıklar" kelimesini kullanan Buldan. düşüncelerinin yanısıra konuşma tarzı ile de eleştirildi. Yüzlerce izleyici gazetemiz santralmın kihtlenmesine neden olurken, Hasan Ali Buldan, Aleviler kadar Sünniler tarafın- dan da protesto edildi. Bir okurumuz "Sünniler adına konuşan bir insanım. Buldan'ın Sünnilik adına değil de şeriat adına konuştuğunu iddia ediyorum. Sün- Haber Merkezi- HBB Televizyonu'nda dün gece yayımlanan Yüksek Tansiyon programının konusunu oluşturan Alevilik tartışması, büyük tepki yaratu. İstanbul eski vaizlerinden Hasan Ali Buldan, gaze- temizi arayan yüzlerce kişi tarafından "bölücülük"le suçlandı. Erhan Akyıkiız'ın haarladığı programa katılan Araştırmaa - Yazar Cemal Şener'- in Alevi toplumunun görüşlerini aktarma- ya çalıştığı program bovunca yurdun bir- çok yerinden gazetemizi arayan yüzlerce niler adına böyle bir kişiyi TV'ye çıkart- mak çok ayıp" derken, bir b^şkası da ''Laik Türkiye, dincı gcçınen buiesanJara karşı dikkatli olmalı. Bu zihniyeti, değil Türkiye'den Dünya'dan atmak gerekir" diye konuştu. Samsun'dan aradığını söyleyen başka izleyici ise Buldan'ın tavnnın "bölücülük" olduğunu söylerken. Antalyalı okuru- muz, "Demokratik düşünen insanlar için bu kadar namussuz ve şerefsizce bir suçla- ma yapüamaz" dedi. İzleyiciler Hasan Ali Buldan kadar HBB Televizyonu'nu da kınarken "Böyle bir konuşmaaya böyle bir televizyonda nasıl yer verilebiliyor" dediler. Galeri • Atölye 232 64 26 • 23O 21 87 Karlı TekePde toplu sözleşnıe masasıtstanbul Haber Servisi - Tekel Genel Müdürii \e Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akba>. dün Tek Gıda-tş Sendikası ile başlatnklan tophnş sözleşrae görüşmelerinin başlaması nedeni\le > aptığı basın açıklamaşında kurumla ilgili bilgi vererek "İlk 4 ayda ihracatları 92 milyon dolara ulaştı. bunun 62 milyon dolarlık kısmı Doğu ve Gü- neydoğu nıtünlerinin Rusya ve Ukrajna'ya ihraç edUmesinden ekle edildi" dedi. Akbay, Tekel ürünlerine yapıl- ması beklenen yüzde 18-24 ara- sındaki zamma ilişkin "Bu konuda taktir ve tastih hakkı Bakanhğa aittir" diyerek açıklama yapoıak- tan çekindi. Akbay, geçen yılki ra- kamlarla Tekel'in 571 milyar lira safı karı olduğunu. gayri safi kann ise 762 mih ar lirav ı bulduğunu be- lirtti. " Tekel harinenin imkan- lannı zoriamıyor, aksine bütün dûnyada okluğu gibi ürunlerinden aluıan yüksek vergi nedeniyle kay- nak yaraöyor" diyen Akbay, 1992 rakâmlanna göre hazineye yak- laşık 15 trflyon ödeme yaptıklannı vurguladı. Tekel'in vergi borçlan olduğu- nun hatırlatılması üzerine ise Ak- bay, kendilerine destekleme görevi verihnesi nedeniyle kurumun za- man zaman vergi ödemelerinde süunbya düştüğünü, gecikme ve tecil zamlanm ödemek zonında kaklıklannı. ancak bunu hazine- den talep edemediklerini söyledi. Akbay, bu yıl tütün piyasasına 380 bin ton tütün stokuy la girdiklerini, fazla ihracata rağmen bu yılki 320 bin tonluk üretimle, 500 bin ton stoka ulaşacaklannı sözlerine ek- ledi. Bu arada Tekel Genel Vlüdür- lüğü adına Kamu-İş ile Tek Gıda- İş Sendikası arasında 34.500 dai- mi olmak üzere yaklaşık 45 bin Tekel işçisini kapsayan 15. dönem Toplu Iş Sözfcşme görüşmeleri dün başladı. Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Balta. ortalama 23 bin 500 lira saat ücreti alan Te- kel işcisi için, ilk 6 ayda yüzde75, ikinci altı ayda yüzde 50, ikind yü her iki 6 ay için yüzde 40 zam talep ettiklerini açıkladı. Tekel Genel Müdürü ve Yö- netim Kurulu Başkanı Mehmet Akbay da "1922 mali yılı toplam harcamalan içinde yüzde 38, gayri safi sanş hasılatı içinde ise yüzde 19'dur. Toplam işçilik giderleri- miz 1992 yılında 4,5 trilyon liraya ulasnuştır'* diyerek, görüşmelerin mümkün olan en kısa dönemde karşılıklı menfaatleri dengeleyen şartlarla sonuçlandınlması gerek- riğini belirtti Kamu-İş Sendikası Başkanı Naci Önsal y aptığı açıklamada, "Ülkenin ekonomik şartlan. Te- kel'in olanakları ve Tek Gıda-İş Sendikasımn talepleri arasında or- tak bir nokta bularak. bugüne ka- dar oiduğu gibi iş banşını bozma- dan sözleşmemizi bitirmeyi umu- yorum'" dedi. Orhan Balta, ücret maddeleri dışmdaki talepleriyle ilgili bilgi \e- rirken, Tekel'de işgüvencesi gibi bir sorunlannın olmadığım, işçi say ısının 38 bine düştüğünü vurgu- layarak. "Bu dönem taslağımızda ilk kez taşeronlaşmaya karşı tek- liflerimiz ver alıvor." dedi. YUNUS TONKUŞ Heykel Sergisi 29 Hisan-15 Mayıs O Yedâuyulaf Çktmaı 6/7 (Q ((düŞainyolrnuoıkiEi) O) Einmlağ Tel. 232 S9 59 Yalçın Gökçebağ Resim Sergisi 1-29 Mayıs 1993 ' Y A P I K R E D i KÂZIVI TAŞKENT SANAT GALERİSİ Istıklâl CaCdesi-Bevogiu KASIM KOÇAK 30 Nisan - 28 Mayıs 1993 RESİM SERGİSİ SEVİMCE SANAT GALERİSİ EFLATUN SOKAK 5/2 FENERYOLU KADIKÖY TEL : 338 53 28 CTESI 11 00-19 00, PAZAR HARIÇ SAIR GÜN 13 00-15» 00 A n n a F a i r c h i l d B a l c ı Resim Sergisi * Yonca Modem Sanat l (Pazargünkridışındai Valılonağı Caddesi N'o. n 7 2Nışantası-Istanbul Tt\ 230 3Ü 80 R. Sezai Polat Resim ve Heykel Sergisi 5-29 Mayıs! 993 Y A P I K R E D İ B E Y O G L U SANAT GALERİSİ Galeri Atölye 232 64 26 EROL AKYAVAŞ AKSANAT • DEVLET GÜZEL SANATLAR GALERİSİ • Galeri Nev Maçka Cd 33 - i.il <r (>3 Heykel Sergisi 4-25MayıslW. 1100-1800 (ftzargunkndışmda) IstüUal Caddesı 141 Beyoghı-laanbul K\ 252 16 98 ONDERBUYUKERMAN ! G A R A \ T 1 S ^ ^ ^ T G A L E R İ S İ ÎEM SANAT GALERİSİ GÜRHAN YÜCEL " Zamon, Melcan ve inson" 11 Mıyıs-12NaxiraR »*«»• («. M. C. Otbın Enek WL (4/7 «»00». M3M luanbul WIII!« 06 « SELMA GÜRBÜZ Turkıye - Hollando Laie Festtvolı Kapsamında Resim Sergısı 3-31 Mayıs 1993 Topkapı Saroyı Alayköşkü {Gultiane parlu ginşı) Hergun 10.00-18.00 Galeri Atölye 232 64 26 230 21 «7 KAMUOYUNA Kâğıthane Belediyesi'nden atılan 340 işçinin direnişi Anka- ra yürüyüşü ile taçlandı. Kâğıthane'de devam eden açlık gre- vi 10. gününe ulaştı. Direnışçi işçilerin kazanımı Türkiye işçı sınrfının kazanımı olacaktır. Bu nedenle farklı işkollarındakı iş- çi ve emekçiler ile ilerici devrimci herkesi Kâğıthane direnişıni desteklemeye çağırıyoruz. EMEĞİN BAYRAĞI GAZETESİ Yazı İşleri Müdürü BÜLENT GENÇ DOGAN ERDOGAN'ı (1944-1979) Sevgili varlığına duyduğumuz ondört yıllık özlemimiz ve 'Daha güzel bir dünya' inancına olan bağlılığımızla anıyoruz. Ailesi ve yakınları adtna Elif, Senem, Burhan Erdoğan $e %«U.. Nationoi Associationfor Gifted Chüdren - Londra Işbirliği ile 6 -12 YAŞ GRUBU ÇOCUKLAR İÇİN - İNGİLİZCE, - MATEMATİK (İNG.) - FEN (İNG.) •SPOR YAZ PROGRAMI ABANT TURBAN OTEL 23 Temmuz 1993 -11 Ağustos 1993 11 Ağustos 1993 - 31 Ağustos 1993 TAM PANSİYON PETCK ÇOCUK ÖZEL EĞİTİM KURUMLARt LTD. ŞTİ "Kaşifler Kulubü" Şehtt Fefhi Sok. No: 38 Acıbodem - İST. Tel: 340 11 66 - 340 08 47 TOKTAMIŞ ATEŞ Laiklik Kavramı ve Benzer Kavramlar Bugünlerde laiklik kavramı üzerinde çok konuşulma- ya başlandı. Sık sık vurguladığım üzere; toplumsal ya- şantımızın heryanındagördüğümüzkavram karmaşası, laiklik konusunda da son derece yanlış anlaşılmalara yol açıyor. Bu bakımdan laiklik ve benzer kavramlar üzerinde biraz genişliğine durmayı yararlı gördüm. Laiklik kavramı eski Yunancadaki laikos' kavramın- dan gelir ve 'din adamı olmayan insanlan' nitelendirir. Zaten Yunancadaki bu laikos sözcüğü de halk anlamına gelen 'laos' sözcüğünden türemiştir. (Bülent Daver, La- iklik s.3) Eski Yunan'da ruhban sınıf üyesi "kleros' olma- yan kişiler, laikos' idiler. Daha sonra bu sözcük 'laicus' olarak Latinceye geç- miş ve Türkçeye de Fransızcadan gelmiştir. Ziya Gökalp laik sözcüğü yerine 'la-dini' (bir anlamda 'din dışında kalan 1 ) sözcüğünü kullanırken örneğin Müşir Ahmet Pa- şa 'la-ruhbani' (bir anlamda 'ruhbanlar dışında kalan') sözcüğünü kullanıyordu. Laiklik kavramının en çok karıştınldığı kavramlar se- cularizm' ve 'tolerans' (hoşgörü) kavramlandır. Ingiliz- ce ve Almancada zaman zaman laik anlamında da kul- lanıian ve bu nedenle Türkçede de anlam bulanıklığına yol açan 'secularizm' kavramı (Türkçede 'sekularizm' olarak kullanıyoruz) Latincedeki seacularis' sözcüğün- den kaynaklanmaktadır ve dünyaya ait' (dünyevi), maddeye ait' (cismani) anlamlarma gelmektedir. (A. Al- tındal, Laiklik) Webster'de bu sözcük, "dine ve kiliseye bağlı (bağımlı) olmayan; ruhbanlara ait olmayan, top- lumsal ahlak standartlarının dine ve dinlere göre değil güncel hayata göre düzenlenmesinden ve ayarlanma- sından yana olunması" vb anlamlarma gelmektedir. Ve bu kavram bu biçimiyle laikliğin bir dizi unsurunu içer- mekte ve laikliğe benzemektedir ama, laiklik değildir. Zaten biraz aşağıda laikliğin farklı tanımları üzerinde durduğumuz zaman, sanıyorum bu husus daha iyi görü- lecektir. Laiklikle karıştırılan bir diğer kavram "hoşgörü'dür (to- lerans). Aslında hoşgörülü olmak; laikliktençok, sekuler olmaya yakın görünmektedir. Fakat ne laikliktir, ne de sekulerlik. Hoşgörü; bireysel ya da toplumsal olarak, kendisine çok aykırı olsa bile, başkalarına tanınan öz- gürlüktür. Hatta özgürlük tanımanın da ötesinde. aykın düşünceye sıcak ve sevecen bir yaklaşım söz konusu- dur. Kimi zaman laiklikle karıştırılan ve kimi zaman da bi- linçli olarak laikliği sevimsiz göstermek için l?'klikmiş gibi sunulan bir diğer kavram da 'ateizm' yani 'tanrıtanı- mazlık'tır. Aslında ateizm; ne laikliktir ne de sekularizm. Zaten Arnavutluk'ta yaşanan kısa bir dönem hariç tutu- lursa, bir devletin ateist olma örneğine de rastlanmaz. 20. yüzyıla damgasını basmış olan sosyalist devletler- de din kurumuna karşı saldmlar oiduğu ve özellıkle din adamlarının ciddi baskılar yaşadığı yadsınamaz. Ancak bu sosyalist devletlerden hemen hiçbiri, anayasalarına dinsiz' olduklannı yazmamışlardır. Baskı altında tutsa- lar bile, hemen hiçbiri ibadethaneleri kapatmamıştır. Aroavutluk bunun tek istisnasıdır. Türkiye'de Atatürk ve laik cumhuriyetimize ilişkin en sistemli saldırı, 'dinsizlik' ya da 'tanrıtanımazlık 1 suçla- mastdtr. Cumhuriyetm 'ibadet özgürlüğünü' ortadan kâldfrdiğf ve"carrtifetin afcır yapıldiğt' yalanı da yaygın bir biçinride kullanılmiştır. Oysa ki bunu ileri sürenlerin birçoğunun da iyi bildiği gibi ne laiklik dinsizliktir ne Tür- kiye Cumhuriyeti dinsizliği özendirmiştir ne ibadet edenlere baskı yapılmıştır ne de camiler ahıra dönüştü- rülmüştür. Hatta tam tersine; eski fotoğraflardan göre- bildiğimiz üzere, Osmanlı Imparatorluğu'nun son dö- nemlerinde yıkılmaya yüz tutan mezbelelikler içinde bo- ğulan pek çok cami, pırtl pınl hale getirilerek ibadete açılmıştır. Ayrıca Türkiye'de dini inançlarının gereğini yerine ge- tirdiği için baskı gören insanlardan çok daha fazlası, oruç tutmamak vb gibi dini vecibelerini yerine getirme- dikleri için baskı görmüştür. Ve hatta dayak yemiştir. Bireysel olarak 'ben laikim' demek, "ben kimsenin inanç ve düşüncesine karışmıyorum, kimse de benim din ve vicdan özgürlüğüme karışmasın" demektir. Bu ifade aynı zamanda bireysel olarak sekularist bir yakla- şımı ve hoşgörüyü de kapsar. Zaten kavram karmaşasının kaynağı burasıdır. "Ben laikim" demek. asla "ben dinsizim" demekdeğildir. "Be- nim dinim sizi ilgilendirmez, ben de sizin dininizi merak etmiyorum " demektir bu. Ancak, "ben laik değilim" de- mek, sadece "ben Müslümanım" demek değildir. "Ben kendi inancımı sana kabul ettireceğim; eğer zorla ya da ikna ile bunu kabul etmezsen seni toplumun dışına süre- ceğim" demektir. Burada ne laiklik kalmıştır ne de sekularizm. Ayrıca hoşgörü de kalmamıştır. Zira bir hoşgörüden bahset- mek için "Ben Müslümanım, Müslüman şeriatına göre yaşayacağım. Başkaları nasıl yaşarlarsa yasasınlar, beni ilgilendirmez" diyebilmek gerekir. Ama bunu söy- leyene de pek rastlanmaz. Keşke söyleyebilseler... Mahalle imamının elde fener 'âlem basması' sadece Ahmet Rasim'in kitaplarında yazan bir hayal değildir... Gazetecilere Mumcu ödölü • Haber Merkezi-Trakya ve Edirne Gazeteciler Cemiyetleri tarafından bu yıl ortaklaşa dûzenlenen "Uğur Mumcu Gazetecilik Yanşması" sonuçlandı. 7 dalda toplam 101 eserin değerlendirildiei yanşmada 23 gazeteciye ödûl verildi. Değerlendirme sonuçlanna göre, 'Fotoğraf dahnda Hürriyet gazetesinden Tufan Baş.'Araşürma tnceleme' dahnda Demokratik Köprü'den Mehmet Özgürel, 'Röportaj' dahnda Hürriyet gazetesinden Lütfü Karakaş birinci oldular. 'Spor' dahnda Fotomaç'tan Recep Karagöz. 'Güncel Yazılar' dahnda tbrahim Bitikli ve 'Haber' dahnda Hürriyet gazetesinden Erdal Özcan da birinciliğe deger görüldüler. 'Sayfa Düzeni'nde ise Önder gazetesinin 3.12.1992 tarihli sayıa birincUik ödülünü aldı. Fransa'dan y • ANKARA (AA)- Gazetemiz yazarlanndan Kültür eski Bakanı Prof. AhmetTaner Kışlah'ya Fransa'nın Ulusal Liyakat Nişanı verildi. Fransa Büyükelçihği'nde dûzenlenen törende bir konuşma yapan Prof. Kışlali, Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkilerin tarihi boyutuna değindi. Fransa'nın Türkiye Büyükelçisi François Dopffer de yapüğı konuşmada Kışlalı'nın Fransız kültürüne olan katkılannın önemine değinerek, "Bu nedenle size bu nişanı vermekten onur duyuyorum" dedi. Dopffer, Kışlah'nın gazeteci, eğitimci ve pohtikacı kimliklerini Türk ve Fransız halkıyla paylaşmaya büyük özen gösterdiğini söyledi ve Prof. Ahmet Taner Kışlalı'nın dostu olmaktan şerefduyduğunu kaydetti. Mumcu parkına uluslararası katkı • Haber Merkezi - Birleşmiş Milletler Eğitim, BiUm ve Kültür Örgütü UNESCO'nun bir alt komitesi olan CCTVS (Uluslararası Gönüllü Kuruluşlar Eşgüdüm Kurulu) tarafından dûzenlenen Uluslararası Gönüllü Gençlık Çahşma kamplanna katılan bir grup Ahnan ve Yugoslav öğrenci genç Gebze Belediyesi'nin konuğu olacaklar, Dün Gebze'ye gelen 26 kişilik grup beledıye tarafından İnönü mahallesinde yaptınlan Uğur Mumcu Parkı'nda gönüllü olarak çahşacaklar ve Gebze'nin tarihi ve turistik yerlerini gezecekler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear