25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI OzaFıniziııdeÇankaya'yayoleuluk Turgut ÖzaVın Çankaya'yı hedeflediğigünlerde Demirel "Bu iktidar 26 Marthn üstiineyattı. Çankayafirsatı bir daha elinegeçmezcti. Halbuki 1987'de halka 'Bana bir beş sene daha verin, köşeyidöndüreyim' diyordu. Özal bugün kaçmaktadır. Ashnda cumhurbaşkam seçilntiyor\kendisi başbakan olarak Çankaya'yaçıkıyor. Bir cumhurbaşkanhğı sorunu doğacaktır Türkiye*de. Üikefiiti bir başkanhk sisteminegidiyor "şekünde tepki gösteriyordu -5- T erör ürmanıyor, günde on- larca insan ölüyor, enflas- yon almış başııu gidiyor, cumhurbaşkanı bir türlü seçilemıyordu. Bu ortam- da gündeme bir de Cum- hurbaşkanı Vekili Çağla- yangil'in haziranda sürelen dolacak beş senatörûn y'enne yenilerini ataya- mayacağı konusugeldi. Başbakan De- mirel, bu görüşü savunan ana muhale- fet lideri Ecevit'e şu yanıü verdi: "Sayın Ecevit ırmağı görmeden pa- çalan sıvamış gibi geliyor bana. Sayın Çağlayangil oraya yûrûyerek gelmedi ki, anayasa getirdi onu oraya. Biz tar- tışılacak hiçbir şey yapmayız. Sayın Ecevit şimdiden bu beyanlanyla ana- yasanın üzerine çıkmaya başlamış. Türkiye'nin anayasa sıkıntılan vardır. Ben bunu on yıldır söylüyorum. Ana- yasa değışıklıği kaçınılmazdır. Tûrki- ye eninde sonunda isükran anayasa değjşikliğinde bulacakür. TBMM'nin önündeki en önemli sorun cumhur- başkanlığı konusudur." Diktaya gkliş mi? Anayasa değişikliğj konusunu par- tisinin TBMM ortak grubuna da ge- tirdi, şu açıklamada bulundu: "Rastgele bırisinin cumhurbaşkanı seçilmesınde kımsenin menfaati yok- tur. Parlamento cumhurbaşkanını se- çemiyorsa millet seçmelidir. Bunun için iki cümlelik bir anayasa ve 7-8 maddelik bir seçim kanunu değişikliği gerekiyor. Bunu on günde yapanz, 15 gün sonra da millet cumhurbaşkanını secer. Ben bu safhada bir başkanhk sistemi düşünmüyorum. Söylediğim, cumhurbaşkanını milletin seçmesi- dir." Bu sözler muhalefete yaylım ateşi başlattı. "Anayasa değışikliğinin dik- taya yol açacağı yolunda iddialar var" şeklindeki soruyu şöyk yanıtladr. "TBMM'nin cumhurbaşkanını seç- mesi dikta olmuyor da, milletin seçme- si niye dikta olsun? TBMM'yi seçen milletdeğilmi?" ... ,.. . ^J AP'nin hazırladıgı biri gecia uç maddelik anayasa değişikliği önergesi- ne ilk imzayı Demirel attı. Cumhur- başkanını milletin seçmesini destekle- yen AP Temsilciler Meclisi'ne il baş- kanlan da "erken seçim" önerisi getir- di; 30Ağustosmesajı Durmaksızın konuşuyor, her iddia- yı cevaplamaya çalışıyordu. 25 Mayıs 1980 Pazar günü düzenlediği basın toplantısında, Çağlayangü'in senatör atamaması yolundaki görüşlere katıl- dı, "Madem ki tartışma konusu haline getirilmiştir, öyleyse seçmemeüdir" dedi ama, cumhurbaşkanı vekili 12 Temmuz 1980 Cumartesi gûnü Genel- kurmay Başkaru Semih Sancar, eski Başbakan Ferit Melen, eski Yargıtay Başkaru Cevdet Menteş, cumhurbaş- kanhğı Genel Sekreteri eski Dışişleri bakanlanndan Haluk Bayülken ve Ankara Gazeteciler Cemıyeü Başkaru Beyhan Cenkçi'yi kontenjan senatör- lüğüne atadı. Bu dönemde cumhurbaşkanı aday- lannda değişıklik oldu. Bilgiç "Millet seçsin" diyerek çekıldi, yerine AP Ma- nisa Milletvekili emekli Orgeneral Fa- ik Tûrûn getirildi. CHP de TBMM Başkaru Cahit Karakaş'tan sonra CHP Ankara Milletvekili emekJi Ora- miral Kemal Kayacan'ı aday gösterdi. CHP, hükümeti dûşürmek için ata- ğa kalktı, gensoru önergesi verdi. Medis'te söz alan Demireî, gensoru- nun "sen git ben geleyim" anlarnı taşıdığını vurguladıve gûvenoyu is- tc4i. Meclis, 214'e karşı 227 oylaazın- hlc hükümetine güvenini yeniledi. nı ve Başbakan Turgut özal'dı. 37 yıl- lık arkadaşı ve DPT Müsteşan'ydı. Milletvekili seçiminde tek başına ikti- dar olan ANAP'ın yerel seçimlerdeki oyunun gerilemesine can simıdi gjbi sanldı, "Çankaya'ya çıkamazşın" di- ye tutturdu. Meclis, Turgut Özal'ı 8. Cumhurbaşkanı seçti. Demirel, 1 Kasım 1989 Çarşamba günü yapılan oylamayı Meclis'teki odasında bulunan monitörden izledi, sonra da gazetecilere şunlan söyledi: "66 yıldır görülmeyen bir olay cere- yan etti. Sayın özal'ın aldığı oy %20'- ye tekabül eder (Yerel seçjmi kastediyor). De- mek ki %80'nin reddet- tiğj bir siyasi heyet, mil- letin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanlığı ma- kamına bir olup bittiyle Sayın özal'ı oturtmaya karar verdi. Cumhurbaşkanhğı çantada keklik tşte 12 EytöİMiceiııde Memleketmıden'poiitikacı'maıızaralan... Gazeted.Demirere "Ecevit deyİDcenedersiniz?, Ecevit'e de Demiret deyin- ce ne dersiııiz" diye sonıyor. tkjanden de södü yanıt yok. Yanıtlar fotoğraflarda gorüldüğü gibi... 1. C umhurbaşkaıu Ken an Evren, 5 Ağnstos 1985te gazeteierİB saKp ve yazarlanyla birlikte KalenderOnJuevi'nde... Çorum, Sıvas ve Fatsa'da büyük olaylar çıktı. Genelkur- may Başkaru Orgeneral Ke- nan Evren, anılan yerlere gitti. 30 Ağustos mesajmda sıkıyö- netimin kaldınlmasmı önerdi, şöyle dedi: "Meclisterin çalı- şmamasından milletimiz ıstırap duyuyor. Devlet otori- tesinin düştüğü zafiyet de, anarşi ve terörün üreyip geliş- mesine elverişli bir ortam ya- raüyor." Evren aynca, MSP liderinin Genelkurmay'dakı kutlama ve Amtkabır ziyaretine gelmeme- sini eleşürdi, "Erbakan 30 Ağustos'a karşı mı" diye sor- du. Lıderler arası söz düellosu sürüyor, cumhurbaşkanı seçi- lemiyordu. 12 Eylül 1980'e bu ortamda gelindı. özal geliyor 12 Eytül'de politika yapması yasaklanan Demirel, yeni biryöatem buMo-Kayseri-Mersiıı-TralHon demedi, ber nikahta tanıkjher cenazede cemaat oklu. FotoğrafDenürel'i 21 Kasm 1980'de toprağa >erilen eski ba- kanlardan Turhan Kapanlı'nuı cenazesinde gösteriyor. Demirel ve Ecevit, eşleriyle birükte 1982 Anayasası halk oylamaayla Hamzakoy'a sürüldü. CHP lideri ha- kabul edMu Kenan Evren Türkiye'- pishaneye girdi, AP Genel Başkanı ıki nin 7. Cumhurbaşkanı oldu. partidenarkadaşlanylaZincirbozana 1983'te iki üder yeniden siyasete gönderildi. başladılar. Bu arada Evrenin süresi doldu, gene cumhurbaşkanı arayışı başladı. Bu kez Doğruyol Partisi'nin Genel Başkaru olan Demirel, yeni cumhurbaşkanı adayına da karşıydı. Aday, Anavatan Partisi Genel Başka- Şimdi artık Türkiye'- de tartışmah cumhur- başkanlığı dönemi baş- lamıştır. Millet istemeye- cektir. Bunu demokıasi- nin zaferi gibi görme halkı yanıltmışür. Millet sağ olsun. Millet bunu da aşar. Umanm ki mil- let zarar görmeden bun- dan çıkar. Bu netice za- ten sürpriz değildi. Daha önceden Cumhurbaş- kanlığı kısvesini giymiş dolaşıyordu. Cumhur- başkanlığı'nı cebinde keklik sayıyordu." Gazeteciler sordular; "Seçimi kaza- nırsaruz Özal'ın elinden başkanhğı ahr mısınız?" Şu karşılıkta bulundu: "Ni- ye alayım, ne yapayım? Anayasada değişiklik sağlayacak çoğunlukla gele- ceğiz. Bu iktidar 26 Mart'ın üstune yattı. Çankaya fırsatı bir daha eline geçmezdi. Halbuki 1987'de halka 'Ba- na bir beş sene daha verin, köşeyi dön- düreyim' diyordu. özal bugün kaç- maktadır. Ashnda cumhurbaşkam se- çilmıyor, kendisi başbakan olarak Çankaya'ya çıkıyor. Bir cumhurbaş- kanlığı sorunu doğacaktır.Ülke fıili bir başkanhk sistemine gidiyor." 1991 seçiminde D YP tek başına ikti- dar olamadı. Demirel Sosyaldemok- rat Halkçı Parti'yle ortaklık kurdu, 30 yıllık siyasal yaşamında Başbakanlık makamına 7. kez oturdu. Şimdi o da '864 rakımh tepe' yollannda. Olur mu olur; Demirel bu, önce tut- turur, sonra tuttuğunu kopanr!.. Türkiye'de ve dünyada 1980'den 1993'e Türkiye gene aa günler gördü. MHP Genel Başkan Yardımcısı eski Gümrük ve Tekel Ba- kanı Gün Sazak 27 Mayıs 1980'de, aynı yıbn 15 temmuzunda CHP tstan- bul Milletvekili Abdurrahman Kök- saloğlu, dört gün sonra da 12 Mart dönemi başbakanlanndan Nihat Erim, üzerinden üç gün geçince eski DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler katledildiler. Türkiye'nin Atina Büyü- kelçiliği Idari Ataşesi Galip Özmen'le kızı Neslıhan şehit oldular. Hocalann hocası.ünlü kalp uzmam Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli, 1980 ağustosunun ilk yananda kalbine yenil- di. 12 Eylül'e bir hafta kala. Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, azınhk hükümetinin dı- şandan destekçisı MSP ve CHP'nin oylanyla düşürüldü. Kuşadası'- nda koroner yetmezhği geçiren Zeki Müren, Ege Universitesi Tıp Fakül- tesi yoğun bakımında tedaviye alındı. 300 bin soydaşımızı kovalayan Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov, Sovyetler Birli- ği'ndeki "dışa açılma" ve "yeniden yapılanma" politikalan- ndan sonra tüm görevlerinden aynldı. BİTTİ Sesiıısuya düşerçağddaronbinlerime O N B I N L ER ÎCİN YAZD1 Seni öldüren karanhk güçler bundan 13 yıl evvel 3 ağustos 1980 de oğlum Faruk Tuna'yı da öldürmüştü. Biz hala bu da- vanın takipçisiyiz. Şimdi senin de devamlı takipciniz. En>neTıma, M.Tank Tuna, Ba- ban ve Tuna aiksi Sevgili Mumcunun anısı önün- de saygıyla eğiliyonım. Sen bi- zime gözümüz kulağımızdın. Cumhuriyetimizin yılmaz savu- nucusuydun. Sensiz yaşamak bana büyük üzüntü veriyor. BurakSalkay» Ülkemiz halklannın yılmaz öz- gürlük, demokrasi savaşçısı Mumcu'nun katillen herkese çok iyi bilinmektedir onlar en- gerek ve çiyanlardır. Onlar çü- rüyen diş dökülen et ve bir daha geri gelmemek şarüyla kaybo- lup gjdeceklerdır. Halkımızın ekonomik demokratik müca- delesi sonucu yok olmaya mah- kuındur. Sizi herzaman saygıy- la anacağjz. Rahat uyu Uğur Mumcu. T.Fıkret Seni hunharca öldürenleri la- netliyorum. Mücadeleni sürdü- receğiz. Av.Güler özdemir Küçücük sohbetlerinde insani değerleri açığa çıkanrken ilk ki- tabında seni tanıdım. Verdiğin mesajlarla belli kitleye hitap edip örümcekli kafalarda soru ışaretleri yarattın. Bunu haz- medemeyenler karanlığı seven- lere sana yapılanlan insanlık adma lanetliyorum. Açüğın boşluğu yeni nesil daha daha çalışarak kapatacaktır. Bizlere güven. AvJSevim Akat Sevgili Uğur Mumcu, senin için ne yazacağımı bilemiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum. 1- Kahrolsun laik düşünce düş- manlan, 2- Kahr olsun Atatürk düşmanlan, 3- Kahrolsun de- mokrasi düşmanlan, 4- Kah- rolsun şeriat düzeni kurmak is- teyenlerin tümü. YunusLysal Türk ulusunu olduğu kadar Cumhunyet gazetesıne de ahn- ıruş bir karşı (düşman) tavır bu. Lanet olsun! Kınıyorum. Başı- mız sağolsun. Muazzez Menemencioğlu Sayın Uğur Mumcu, merhaba. Size merhabalanmız hiç tüken- meyecek. Mumlar sönmeyecek daha da güçlü yanacak. Tüm Dünya vatandaşlan için çaüş- ün, araştırdın, konuştun. Bu emeklerin nesiller boyunca mil- letlere ışık tutacak. Yılmaz hu- kuk savunuculuğun önünde dünya milletleri sana selamdu- racak. Bu konuda rahat uyu. Sen herzaman bizimle yaşaya- caksm. Mumlan söndüriime- yecekler. 24 ocak 1993 senin varhğının devamı hiç bitmeye- cek. Ruhun önünde saygı ile eğiliyorum. Rahat uyu. Tülay Turancıoğlu Devrimciler ölümsüzdür sen hep yaşayacaksın. Ekrem Adı SURECEK UğurMumaı'ya IZDUŞUMLER Sesin düşer suya çağıldar Suyun nabzı atar ellerinde Usuldan bir esinti tutar Çiseler yüreğime sevginin damlaları.. Yüzünün bahçesinegirip gülümser uzaklardan Kalıcı sevdalardan izdüşümler Süzülür akşam danseden duygulardcm Yelkovan kuşlan sana doğrugiderler.. Tükenen çareleh ararken boşanıryağmur Güngörmedik deniz diplerinin karanlığına Maviyağıyoryağmur sonrası, tek dur Ölümü çalar türkü yakar yokluğuna ölmece kırçıl çahlardayabansıl Ayrılır vücudum ikiye asıl Ölümcülyaşlar dolar yüreğime Sesin düşer suya çağıldar onbinlerime. Kıbns'b ozan Ilkay Adalı'nın Kıyıdaki ağaç adlı kitabından ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Halit Çelenk'in Anlatüklan: (2) Unutmayın Denizleri Savunman Halit Çelenk, "ölüm cezas/"nı, ona neden karşı çıkmak gerektiğini anlatırken, şöyle diyordu özet- le: "- Şimdibiz, demokrasi diyoruz; hukuk dilinde demok- rasinin karşılığı 'hukuk devleti'd/r. Hukuk devleti, huku- ka bağlı olan devlet, yani bütün çalışmalarında, uygula- malarında, yargısında, yasamasında, yürütmesinde hukuk kurallarına ve insan haklarına saygı duyan devlet demektir. Anayasa Mahkemesi de onu öyle tanımlıyor. Yani hukuk devletini, siyasal anlamda demokrasi, ama hukuk anlamında hukuk devletini, insan haklarına daya- lı devlet olarak anlıyor. Şimdi elbette ki hukukun temelinde insan hakları var ve insan haklannın başında da 'yaşam hakkı' geliyor en başta. İnsanlık tarihine bu açıdan biz, 'insan hakları için verilen mücadeleler tarihi' diyebiliriz. Bu sizlere birşeyi anımsatabilir: Hani Marksistteoride, İnsanlık tarihi sınrf mücadeleleri tarihidir' der, doğrudur. Şimdi daha geniş bir anlamda ve daha değişik bir açıdan baktığımız za- man, 'İnsanlık tarihi, insan hakları mücadelesi tarihidir' demek mümkündür. Çünkü insan haklarının, insan hak- ları mücadelesinin temelinde, emeğin karşılığını alma mücadelesi vardır. Şimdi biz böyle soyut olarak 'insan hakları 1 diyoruz sürekli. Nasıl 27 Mayıs 'tan sonra herkes 'Anayasa' diyor idiyse, bugünkü geçtiğimiz şu yıllarda da, bugünkü şu ortamda da, insan hakları bugün en yüksek düzeyde sa- vunulan, insanlann sürekli onun için savaşım verdikleri bir dönemi yaşıyoruz..." Halit Çelenk, konuşmasında, insan hakları savaşımı- nın köleci toplumdan bu yana geçirdiği evreleri anlarö; emeğin karşılığını alma savaşımının yanında, aynca in- sanlık için bir onur savaşımının da olduğunu belirtti. Halit Çelenk, Kimya Mühendisleri Odası'nın sa- lonunu dolduranlara konuşuyordu: "- Şimdi biz hep öteden beri diyoruz ki, 'devlet insan içindir; devlet insan için vardır; devletin varlık nedeni, sebebi hikmeti, insan haklarına saygı göstermek, onun mutluluğunu sağlamaktır'. Demek ki, hukukun temelin- de, insan haklarına saygı ve bu insan haklarının başında da yaşam hakkına saygı geliyor." "- Yaşam hakkının üç yönü var Anatomik yönü, kültü- rel yönü, moral yönü. Birkere anatomik olarak, biyolojik olarak sizi ortadan kaldırıyor. Bu kavramlann farklarını arkadaşlanm çok daha iyi bilirler; benim kastettiğim fi- ziksel varlığımn ortadan kaldınlması. Bir defa fiziksel varlık ortadan kalkıyor; ikincisi moral yönden insan yok ediliyor. Yani, insanın onuru yok ediliyor. Yani her üç açıdan da insan, gerek fiziksel yönden, gerek moral yönden, gerek entelektüel yönden bütün varlık, bütün bu birikim ortadan kalkıyor ölüm cezasıyla. Bugün çağımı- zın dünyasında, eski Yunan felsefesinden bu yana 'Her şey insan içindir' düşüncesi, demokrat insanlarda, de- mokrasiye saygılı insanlarda, insan haklarına saygı gösteren insanlarda yerleşmiş bir ilke. Bu ilkeyi ortadan Italdırıyor ölüm cezası..." Halit Çelenk, ölüm cezasını çeşitli acılardan inceler- ken, Prof. Faruk Erem'in şu sözünü anımsattı: "- Hukukta bazı düşünceleri yazarsınız; anlatırsınız; mümkün olmaz anlatmak. Insanlara düşüncelerinizi, anlatacağınız şeyi tam anlamıyla veremezsiniz. Onuan- cak görmek gerekir." ' Halit Çelenk, "Ben, Faruk Hoca'nm bu sözüne yürek- ten inanıyorum" dedi. Ölüm cezasının insan denilen yaratığı nedenli aşağılâyıcı bir ceza olduğunu anlatıyor- du: "- Şimdi Deniz Gezmiş'i düşünün; genç, atak, heye- canlı, demokrat, birikimi olan, kültürlü, demokrasi sava- şımı veren, yurdunu seven, Bağımsız Türkiye!' diye bağıran, Amerikan emperyalizmine karşı çıkan, yerli fa- şizme, medyalara karşı çıkan, toprak ağalarına karşı çıkan, bu kadar canlı, bu kadar atak, bu kadar devrimci ve hareketli bir insan. Bir de arkadaşlar, sehpaya bakı- yorsunuz: Böyle geliyor; güya cellat, işte sandalyeyi çekiyor; o da tekmeliyor sandalyeyi... 'Şırak' diye bir ke- re düşüyor. Şimdi böyle düştüğü zaman boyun kınlıyor; boyun kırıldıktan sonra, ip yavaş yavaş dönmeye başlı- yor. ip, böoöyle dönüyor; böyle, böyle, böööyle dönüyor; tabii o da dönüyor. Belden aşaöısı silkiyor, silkiyor, silkiyor. Şimdi, üz- mek için söylemiyorum; ölüm cezasının insani ne kadar aşağıladığını anlatmak istiyorum, üzmek için değil. Ben, o olaydan sonra, üç ay hiç uyumadım. 94 kiloy- dum, 90 kiloya düştüm. On dört kilo verdim. Daha sonra- ları da, onluk diyazemle uyumaya başladım... Arkadan gözler iniyor, arkadan burun akıyor, arkadan salyalar akıyor. Şimdi arkadaşlar, o Deniz gitti; o demin anlatma- ya çalıştığım o Deniz gitti! Yusuf, o Yusufgitti! O Hüseyin, o birikimi olan Hüseyin gitti!.." Halit Çelenk konuşmasını bitirdiğinde, dinleyenler gizli gizli gözyaşlannı silmeye çalışıyorlardı. Sevgili okurlar, unutmayın Denizleri! Ölen, öldürülen tüm devrimcileri unutmayın! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3^4 5 _6 1/ Reşat Nuri Güntekin'in bir tiyatro yapıtı. 2/ Düz ve geniş arazi... Maran- gozlukta tahta üzerine boydan boya açılan ka- nal. 3/ Bir tür iskambil oyunu... Geceleri dolaşa- rak insanlara kötülük et- tiğıne ınanılan hortlak. 4/ 6 Her dört yılda bir yapılan uluslararası büyük spor gösterisi. 5/ Yasal olma- yan cinsel ilişki... Eylem- leri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 6/ "Getirdi acz gö- rüp aşk müşkil olduğunu/— hü- nerlere üstad gördüğün gönlüm" (Fuzuli)... Güneş doğmadan önce- ki alaca karanhk. 7/ tnce talaş. 8/ Eski Türklerde toplumsal ve ör- gütsel içerikli büyük ziyafet... Bil- giçlik taslayan kimse. 9/ Serseri Yahudi de denilen ve Hz. tsa'ya çarmıha doğru giderken kötü dav- randığı için ebediyen yaşamaya ve durmadan yürümeye mahkum edilen efsanevi kişi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Fazü Hösnü Dağlarca'ya 1977 Sedat Simavi Vakfı Ödülü'nü kazandıran şiir kitabı... Soyundan gelinen kimse. 2/ Güveler fa- milyasından küçük bir kelebek... Sevinç belirten bir ünlem. 3/ Eskimolann besin olarak yararlandıklan, kurutulmuşu ise he- kimlikte damar genişleüci olarak kullanılan bir cins deniz yosu- nu. 4/ Tespihlerin baş tarafına geçırilen uzunca parca. 5/ Katma, ulama... Organ. 6/ Ensiz olarak dokunmuş parçalann yan yana eklenmesiyle oluşan nakışlı ince kilim... Tecrübeli, us- ta. 7/ "Sadıklan tahkir ile red kaide oldu/Hırsızlara ikram ü - - -yenicıku" (ZiyaPaşa)... Utançduyma.8/KazDağı'nınmito- lojık dönemlerdeki adı... Bir yapının ortasındaki üstü açık yer. 9/ Lamba... Bir kürk hayvanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear