Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS1993 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
OzaFıniziııdeÇankaya'yayoleuluk
Turgut ÖzaVın Çankaya'yı hedeflediğigünlerde Demirel
"Bu iktidar 26 Marthn üstiineyattı. Çankayafirsatı bir
daha elinegeçmezcti. Halbuki 1987'de halka
'Bana bir beş sene daha verin, köşeyidöndüreyim' diyordu.
Özal bugün kaçmaktadır. Ashnda cumhurbaşkam
seçilntiyor\kendisi başbakan olarak Çankaya'yaçıkıyor.
Bir cumhurbaşkanhğı sorunu doğacaktır Türkiye*de.
Üikefiiti bir başkanhk sisteminegidiyor "şekünde
tepki gösteriyordu
-5-
T
erör ürmanıyor, günde on-
larca insan ölüyor, enflas-
yon almış başııu gidiyor,
cumhurbaşkanı bir türlü
seçilemıyordu. Bu ortam-
da gündeme bir de Cum-
hurbaşkanı Vekili Çağla-
yangil'in haziranda sürelen dolacak
beş senatörûn y'enne yenilerini ataya-
mayacağı konusugeldi. Başbakan De-
mirel, bu görüşü savunan ana muhale-
fet lideri Ecevit'e şu yanıü verdi:
"Sayın Ecevit ırmağı görmeden pa-
çalan sıvamış gibi geliyor bana. Sayın
Çağlayangil oraya yûrûyerek gelmedi
ki, anayasa getirdi onu oraya. Biz tar-
tışılacak hiçbir şey yapmayız. Sayın
Ecevit şimdiden bu beyanlanyla ana-
yasanın üzerine çıkmaya başlamış.
Türkiye'nin anayasa sıkıntılan vardır.
Ben bunu on yıldır söylüyorum. Ana-
yasa değışıklıği kaçınılmazdır. Tûrki-
ye eninde sonunda isükran anayasa
değjşikliğinde bulacakür. TBMM'nin
önündeki en önemli sorun cumhur-
başkanlığı konusudur."
Diktaya gkliş mi?
Anayasa değişikliğj konusunu par-
tisinin TBMM ortak grubuna da ge-
tirdi, şu açıklamada bulundu:
"Rastgele bırisinin cumhurbaşkanı
seçilmesınde kımsenin menfaati yok-
tur. Parlamento cumhurbaşkanını se-
çemiyorsa millet seçmelidir. Bunun
için iki cümlelik bir anayasa ve 7-8
maddelik bir seçim kanunu değişikliği
gerekiyor. Bunu on günde yapanz, 15
gün sonra da millet cumhurbaşkanını
secer. Ben bu safhada bir başkanhk
sistemi düşünmüyorum. Söylediğim,
cumhurbaşkanını milletin seçmesi-
dir."
Bu sözler muhalefete yaylım ateşi
başlattı. "Anayasa değışikliğinin dik-
taya yol açacağı yolunda iddialar var"
şeklindeki soruyu şöyk yanıtladr.
"TBMM'nin cumhurbaşkanını seç-
mesi dikta olmuyor da, milletin seçme-
si niye dikta olsun? TBMM'yi seçen
milletdeğilmi?" ... ,.. . ^J
AP'nin hazırladıgı biri gecia uç
maddelik anayasa değişikliği önergesi-
ne ilk imzayı Demirel attı. Cumhur-
başkanını milletin seçmesini destekle-
yen AP Temsilciler Meclisi'ne il baş-
kanlan da "erken seçim" önerisi getir-
di;
30Ağustosmesajı
Durmaksızın konuşuyor, her iddia-
yı cevaplamaya çalışıyordu. 25 Mayıs
1980 Pazar günü düzenlediği basın
toplantısında, Çağlayangü'in senatör
atamaması yolundaki görüşlere katıl-
dı, "Madem ki tartışma konusu haline
getirilmiştir, öyleyse seçmemeüdir"
dedi ama, cumhurbaşkanı vekili 12
Temmuz 1980 Cumartesi gûnü Genel-
kurmay Başkaru Semih Sancar, eski
Başbakan Ferit Melen, eski Yargıtay
Başkaru Cevdet Menteş, cumhurbaş-
kanhğı Genel Sekreteri eski Dışişleri
bakanlanndan Haluk Bayülken ve
Ankara Gazeteciler Cemıyeü Başkaru
Beyhan Cenkçi'yi kontenjan senatör-
lüğüne atadı.
Bu dönemde cumhurbaşkanı aday-
lannda değişıklik oldu. Bilgiç "Millet
seçsin" diyerek çekıldi, yerine AP Ma-
nisa Milletvekili emekli Orgeneral Fa-
ik Tûrûn getirildi. CHP de TBMM
Başkaru Cahit Karakaş'tan sonra
CHP Ankara Milletvekili emekJi Ora-
miral Kemal Kayacan'ı aday gösterdi.
CHP, hükümeti dûşürmek için ata-
ğa kalktı, gensoru önergesi verdi.
Medis'te söz alan Demireî, gensoru-
nun "sen git ben geleyim" anlarnı
taşıdığını vurguladıve gûvenoyu is-
tc4i. Meclis, 214'e karşı 227 oylaazın-
hlc hükümetine güvenini yeniledi.
nı ve Başbakan Turgut özal'dı. 37 yıl-
lık arkadaşı ve DPT Müsteşan'ydı.
Milletvekili seçiminde tek başına ikti-
dar olan ANAP'ın yerel seçimlerdeki
oyunun gerilemesine can simıdi gjbi
sanldı, "Çankaya'ya çıkamazşın" di-
ye tutturdu. Meclis, Turgut Özal'ı 8.
Cumhurbaşkanı seçti.
Demirel, 1 Kasım 1989 Çarşamba
günü yapılan oylamayı Meclis'teki
odasında bulunan monitörden izledi,
sonra da gazetecilere şunlan söyledi:
"66 yıldır görülmeyen bir olay cere-
yan etti. Sayın özal'ın aldığı oy %20'-
ye tekabül eder (Yerel
seçjmi kastediyor). De-
mek ki %80'nin reddet-
tiğj bir siyasi heyet, mil-
letin birliğini temsil eden
Cumhurbaşkanlığı ma-
kamına bir olup bittiyle
Sayın özal'ı oturtmaya
karar verdi.
Cumhurbaşkanhğı
çantada keklik
tşte 12 EytöİMiceiııde Memleketmıden'poiitikacı'maıızaralan... Gazeted.Demirere "Ecevit deyİDcenedersiniz?, Ecevit'e de Demiret deyin-
ce ne dersiııiz" diye sonıyor. tkjanden de södü yanıt yok. Yanıtlar fotoğraflarda gorüldüğü gibi...
1. C umhurbaşkaıu Ken an Evren, 5 Ağnstos 1985te gazeteierİB saKp ve yazarlanyla birlikte KalenderOnJuevi'nde...
Çorum, Sıvas ve Fatsa'da
büyük olaylar çıktı. Genelkur-
may Başkaru Orgeneral Ke-
nan Evren, anılan yerlere gitti.
30 Ağustos mesajmda sıkıyö-
netimin kaldınlmasmı önerdi,
şöyle dedi: "Meclisterin çalı-
şmamasından milletimiz
ıstırap duyuyor. Devlet otori-
tesinin düştüğü zafiyet de,
anarşi ve terörün üreyip geliş-
mesine elverişli bir ortam ya-
raüyor."
Evren aynca, MSP liderinin
Genelkurmay'dakı kutlama ve
Amtkabır ziyaretine gelmeme-
sini eleşürdi, "Erbakan 30
Ağustos'a karşı mı" diye sor-
du. Lıderler arası söz düellosu
sürüyor, cumhurbaşkanı seçi-
lemiyordu. 12 Eylül 1980'e bu
ortamda gelindı.
özal geliyor
12 Eytül'de politika yapması yasaklanan Demirel, yeni biryöatem buMo-Kayseri-Mersiıı-TralHon demedi,
ber nikahta tanıkjher cenazede cemaat oklu. FotoğrafDenürel'i 21 Kasm 1980'de toprağa >erilen eski ba-
kanlardan Turhan Kapanlı'nuı cenazesinde gösteriyor.
Demirel ve Ecevit, eşleriyle birükte 1982 Anayasası halk oylamaayla
Hamzakoy'a sürüldü. CHP lideri ha- kabul edMu Kenan Evren Türkiye'-
pishaneye girdi, AP Genel Başkanı ıki nin 7. Cumhurbaşkanı oldu.
partidenarkadaşlanylaZincirbozana 1983'te iki üder yeniden siyasete
gönderildi. başladılar. Bu arada Evrenin süresi
doldu, gene cumhurbaşkanı arayışı
başladı. Bu kez Doğruyol Partisi'nin
Genel Başkaru olan Demirel, yeni
cumhurbaşkanı adayına da karşıydı.
Aday, Anavatan Partisi Genel Başka-
Şimdi artık Türkiye'-
de tartışmah cumhur-
başkanlığı dönemi baş-
lamıştır. Millet istemeye-
cektir. Bunu demokıasi-
nin zaferi gibi görme
halkı yanıltmışür. Millet
sağ olsun. Millet bunu
da aşar. Umanm ki mil-
let zarar görmeden bun-
dan çıkar. Bu netice za-
ten sürpriz değildi. Daha
önceden Cumhurbaş-
kanlığı kısvesini giymiş
dolaşıyordu. Cumhur-
başkanlığı'nı cebinde
keklik sayıyordu."
Gazeteciler sordular; "Seçimi kaza-
nırsaruz Özal'ın elinden başkanhğı ahr
mısınız?" Şu karşılıkta bulundu: "Ni-
ye alayım, ne yapayım? Anayasada
değişiklik sağlayacak çoğunlukla gele-
ceğiz. Bu iktidar 26 Mart'ın üstune
yattı. Çankaya fırsatı bir daha eline
geçmezdi. Halbuki 1987'de halka 'Ba-
na bir beş sene daha verin, köşeyi dön-
düreyim' diyordu. özal bugün kaç-
maktadır. Ashnda cumhurbaşkam se-
çilmıyor, kendisi başbakan olarak
Çankaya'ya çıkıyor. Bir cumhurbaş-
kanlığı sorunu doğacaktır.Ülke fıili
bir başkanhk sistemine gidiyor."
1991 seçiminde D YP tek başına ikti-
dar olamadı. Demirel Sosyaldemok-
rat Halkçı Parti'yle ortaklık kurdu, 30
yıllık siyasal yaşamında Başbakanlık
makamına 7. kez oturdu. Şimdi o da
'864 rakımh tepe' yollannda.
Olur mu olur; Demirel bu, önce tut-
turur, sonra tuttuğunu kopanr!..
Türkiye'de ve dünyada
1980'den 1993'e Türkiye gene aa
günler gördü. MHP Genel Başkan
Yardımcısı eski Gümrük ve Tekel Ba-
kanı Gün Sazak 27 Mayıs 1980'de,
aynı yıbn 15 temmuzunda CHP tstan-
bul Milletvekili Abdurrahman Kök-
saloğlu, dört gün sonra da 12 Mart
dönemi başbakanlanndan Nihat
Erim, üzerinden üç gün geçince eski
DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler
katledildiler. Türkiye'nin Atina Büyü-
kelçiliği Idari Ataşesi
Galip Özmen'le kızı
Neslıhan şehit oldular.
Hocalann hocası.ünlü
kalp uzmam Ord. Prof.
Dr. Ekrem Şerif Egeli,
1980 ağustosunun ilk
yananda kalbine yenil-
di. 12 Eylül'e bir hafta
kala. Dışişleri Bakanı
Hayrettin Erkmen,
azınhk hükümetinin dı-
şandan destekçisı MSP
ve CHP'nin oylanyla
düşürüldü. Kuşadası'-
nda koroner yetmezhği
geçiren Zeki Müren, Ege
Universitesi Tıp Fakül-
tesi yoğun bakımında
tedaviye alındı.
300 bin soydaşımızı
kovalayan Bulgaristan
Devlet Başkanı Todor
Jivkov, Sovyetler Birli-
ği'ndeki "dışa açılma"
ve "yeniden yapılanma" politikalan-
ndan sonra tüm görevlerinden aynldı.
BİTTİ
Sesiıısuya düşerçağddaronbinlerime
O N B I N L ER
ÎCİN YAZD1
Seni öldüren karanhk güçler
bundan 13 yıl evvel 3 ağustos
1980 de oğlum Faruk Tuna'yı
da öldürmüştü. Biz hala bu da-
vanın takipçisiyiz. Şimdi senin
de devamlı takipciniz.
En>neTıma, M.Tank Tuna, Ba-
ban ve Tuna aiksi
Sevgili Mumcunun anısı önün-
de saygıyla eğiliyonım. Sen bi-
zime gözümüz kulağımızdın.
Cumhuriyetimizin yılmaz savu-
nucusuydun. Sensiz yaşamak
bana büyük üzüntü veriyor.
BurakSalkay»
Ülkemiz halklannın yılmaz öz-
gürlük, demokrasi savaşçısı
Mumcu'nun katillen herkese
çok iyi bilinmektedir onlar en-
gerek ve çiyanlardır. Onlar çü-
rüyen diş dökülen et ve bir daha
geri gelmemek şarüyla kaybo-
lup gjdeceklerdır. Halkımızın
ekonomik demokratik müca-
delesi sonucu yok olmaya mah-
kuındur. Sizi herzaman saygıy-
la anacağjz. Rahat uyu Uğur
Mumcu.
T.Fıkret
Seni hunharca öldürenleri la-
netliyorum. Mücadeleni sürdü-
receğiz.
Av.Güler özdemir
Küçücük sohbetlerinde insani
değerleri açığa çıkanrken ilk ki-
tabında seni tanıdım. Verdiğin
mesajlarla belli kitleye hitap
edip örümcekli kafalarda soru
ışaretleri yarattın. Bunu haz-
medemeyenler karanlığı seven-
lere sana yapılanlan insanlık
adma lanetliyorum. Açüğın
boşluğu yeni nesil daha daha
çalışarak kapatacaktır. Bizlere
güven.
AvJSevim Akat
Sevgili Uğur Mumcu, senin için
ne yazacağımı bilemiyorum.
Ama şunu çok iyi biliyorum. 1-
Kahrolsun laik düşünce düş-
manlan, 2- Kahr olsun Atatürk
düşmanlan, 3- Kahrolsun de-
mokrasi düşmanlan, 4- Kah-
rolsun şeriat düzeni kurmak is-
teyenlerin tümü.
YunusLysal
Türk ulusunu olduğu kadar
Cumhunyet gazetesıne de ahn-
ıruş bir karşı (düşman) tavır bu.
Lanet olsun! Kınıyorum. Başı-
mız sağolsun.
Muazzez Menemencioğlu
Sayın Uğur Mumcu, merhaba.
Size merhabalanmız hiç tüken-
meyecek. Mumlar sönmeyecek
daha da güçlü yanacak. Tüm
Dünya vatandaşlan için çaüş-
ün, araştırdın, konuştun. Bu
emeklerin nesiller boyunca mil-
letlere ışık tutacak. Yılmaz hu-
kuk savunuculuğun önünde
dünya milletleri sana selamdu-
racak. Bu konuda rahat uyu.
Sen herzaman bizimle yaşaya-
caksm. Mumlan söndüriime-
yecekler. 24 ocak 1993 senin
varhğının devamı hiç bitmeye-
cek. Ruhun önünde saygı ile
eğiliyorum. Rahat uyu.
Tülay Turancıoğlu
Devrimciler ölümsüzdür sen
hep yaşayacaksın.
Ekrem Adı
SURECEK
UğurMumaı'ya
IZDUŞUMLER
Sesin düşer suya çağıldar
Suyun nabzı atar ellerinde
Usuldan bir esinti tutar
Çiseler yüreğime sevginin damlaları..
Yüzünün bahçesinegirip gülümser uzaklardan
Kalıcı sevdalardan izdüşümler
Süzülür akşam danseden duygulardcm
Yelkovan kuşlan sana doğrugiderler..
Tükenen çareleh ararken boşanıryağmur
Güngörmedik deniz diplerinin karanlığına
Maviyağıyoryağmur sonrası, tek dur
Ölümü çalar türkü yakar yokluğuna
ölmece kırçıl çahlardayabansıl
Ayrılır vücudum ikiye asıl
Ölümcülyaşlar dolar yüreğime
Sesin düşer suya çağıldar onbinlerime.
Kıbns'b ozan Ilkay Adalı'nın Kıyıdaki ağaç adlı kitabından
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Halit Çelenk'in Anlatüklan: (2)
Unutmayın Denizleri
Savunman Halit Çelenk, "ölüm cezas/"nı, ona neden
karşı çıkmak gerektiğini anlatırken, şöyle diyordu özet-
le:
"- Şimdibiz, demokrasi diyoruz; hukuk dilinde demok-
rasinin karşılığı 'hukuk devleti'd/r. Hukuk devleti, huku-
ka bağlı olan devlet, yani bütün çalışmalarında, uygula-
malarında, yargısında, yasamasında, yürütmesinde
hukuk kurallarına ve insan haklarına saygı duyan devlet
demektir. Anayasa Mahkemesi de onu öyle tanımlıyor.
Yani hukuk devletini, siyasal anlamda demokrasi, ama
hukuk anlamında hukuk devletini, insan haklarına daya-
lı devlet olarak anlıyor.
Şimdi elbette ki hukukun temelinde insan hakları var
ve insan haklannın başında da 'yaşam hakkı' geliyor en
başta. İnsanlık tarihine bu açıdan biz, 'insan hakları için
verilen mücadeleler tarihi' diyebiliriz. Bu sizlere birşeyi
anımsatabilir: Hani Marksistteoride, İnsanlık tarihi sınrf
mücadeleleri tarihidir' der, doğrudur. Şimdi daha geniş
bir anlamda ve daha değişik bir açıdan baktığımız za-
man, 'İnsanlık tarihi, insan hakları mücadelesi tarihidir'
demek mümkündür. Çünkü insan haklarının, insan hak-
ları mücadelesinin temelinde, emeğin karşılığını alma
mücadelesi vardır.
Şimdi biz böyle soyut olarak 'insan hakları
1
diyoruz
sürekli. Nasıl 27 Mayıs 'tan sonra herkes 'Anayasa' diyor
idiyse, bugünkü geçtiğimiz şu yıllarda da, bugünkü şu
ortamda da, insan hakları bugün en yüksek düzeyde sa-
vunulan, insanlann sürekli onun için savaşım verdikleri
bir dönemi yaşıyoruz..."
Halit Çelenk, konuşmasında, insan hakları savaşımı-
nın köleci toplumdan bu yana geçirdiği evreleri anlarö;
emeğin karşılığını alma savaşımının yanında, aynca in-
sanlık için bir onur savaşımının da olduğunu belirtti.
Halit Çelenk, Kimya Mühendisleri Odası'nın sa-
lonunu dolduranlara konuşuyordu:
"- Şimdi biz hep öteden beri diyoruz ki, 'devlet insan
içindir; devlet insan için vardır; devletin varlık nedeni,
sebebi hikmeti, insan haklarına saygı göstermek, onun
mutluluğunu sağlamaktır'. Demek ki, hukukun temelin-
de, insan haklarına saygı ve bu insan haklarının başında
da yaşam hakkına saygı geliyor."
"- Yaşam hakkının üç yönü var Anatomik yönü, kültü-
rel yönü, moral yönü. Birkere anatomik olarak, biyolojik
olarak sizi ortadan kaldırıyor. Bu kavramlann farklarını
arkadaşlanm çok daha iyi bilirler; benim kastettiğim fi-
ziksel varlığımn ortadan kaldınlması. Bir defa fiziksel
varlık ortadan kalkıyor; ikincisi moral yönden insan yok
ediliyor. Yani, insanın onuru yok ediliyor. Yani her üç
açıdan da insan, gerek fiziksel yönden, gerek moral
yönden, gerek entelektüel yönden bütün varlık, bütün bu
birikim ortadan kalkıyor ölüm cezasıyla. Bugün çağımı-
zın dünyasında, eski Yunan felsefesinden bu yana 'Her
şey insan içindir' düşüncesi, demokrat insanlarda, de-
mokrasiye saygılı insanlarda, insan haklarına saygı
gösteren insanlarda yerleşmiş bir ilke. Bu ilkeyi ortadan
Italdırıyor ölüm cezası..."
Halit Çelenk, ölüm cezasını çeşitli acılardan inceler-
ken, Prof. Faruk Erem'in şu sözünü anımsattı:
"- Hukukta bazı düşünceleri yazarsınız; anlatırsınız;
mümkün olmaz anlatmak. Insanlara düşüncelerinizi,
anlatacağınız şeyi tam anlamıyla veremezsiniz. Onuan-
cak görmek gerekir." '
Halit Çelenk, "Ben, Faruk Hoca'nm bu sözüne yürek-
ten inanıyorum" dedi. Ölüm cezasının insan denilen
yaratığı nedenli aşağılâyıcı bir ceza olduğunu anlatıyor-
du:
"- Şimdi Deniz Gezmiş'i düşünün; genç, atak, heye-
canlı, demokrat, birikimi olan, kültürlü, demokrasi sava-
şımı veren, yurdunu seven, Bağımsız Türkiye!' diye
bağıran, Amerikan emperyalizmine karşı çıkan, yerli fa-
şizme, medyalara karşı çıkan, toprak ağalarına karşı
çıkan, bu kadar canlı, bu kadar atak, bu kadar devrimci
ve hareketli bir insan. Bir de arkadaşlar, sehpaya bakı-
yorsunuz: Böyle geliyor; güya cellat, işte sandalyeyi
çekiyor; o da tekmeliyor sandalyeyi... 'Şırak' diye bir ke-
re düşüyor. Şimdi böyle düştüğü zaman boyun kınlıyor;
boyun kırıldıktan sonra, ip yavaş yavaş dönmeye başlı-
yor. ip, böoöyle dönüyor; böyle, böyle, böööyle dönüyor;
tabii o da dönüyor.
Belden aşaöısı silkiyor, silkiyor, silkiyor. Şimdi, üz-
mek için söylemiyorum; ölüm cezasının insani ne kadar
aşağıladığını anlatmak istiyorum, üzmek için değil.
Ben, o olaydan sonra, üç ay hiç uyumadım. 94 kiloy-
dum, 90 kiloya düştüm. On dört kilo verdim. Daha sonra-
ları da, onluk diyazemle uyumaya başladım... Arkadan
gözler iniyor, arkadan burun akıyor, arkadan salyalar
akıyor. Şimdi arkadaşlar, o Deniz gitti; o demin anlatma-
ya çalıştığım o Deniz gitti! Yusuf, o Yusufgitti! O Hüseyin,
o birikimi olan Hüseyin gitti!.."
Halit Çelenk konuşmasını bitirdiğinde, dinleyenler
gizli gizli gözyaşlannı silmeye çalışıyorlardı.
Sevgili okurlar, unutmayın Denizleri! Ölen, öldürülen
tüm devrimcileri unutmayın!
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3^4 5 _6
1/ Reşat Nuri Güntekin'in
bir tiyatro yapıtı. 2/ Düz
ve geniş arazi... Maran-
gozlukta tahta üzerine
boydan boya açılan ka-
nal. 3/ Bir tür iskambil
oyunu... Geceleri dolaşa-
rak insanlara kötülük et-
tiğıne ınanılan hortlak. 4/ 6
Her dört yılda bir yapılan
uluslararası büyük spor
gösterisi. 5/ Yasal olma-
yan cinsel ilişki... Eylem-
leri olumsuz yapmakta
kullanılan ek. 6/ "Getirdi acz gö-
rüp aşk müşkil olduğunu/— hü-
nerlere üstad gördüğün gönlüm"
(Fuzuli)... Güneş doğmadan önce-
ki alaca karanhk. 7/ tnce talaş. 8/
Eski Türklerde toplumsal ve ör-
gütsel içerikli büyük ziyafet... Bil-
giçlik taslayan kimse. 9/ Serseri
Yahudi de denilen ve Hz. tsa'ya
çarmıha doğru giderken kötü dav-
randığı için ebediyen yaşamaya ve
durmadan yürümeye mahkum
edilen efsanevi kişi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Fazü Hösnü Dağlarca'ya 1977 Sedat Simavi Vakfı Ödülü'nü
kazandıran şiir kitabı... Soyundan gelinen kimse. 2/ Güveler fa-
milyasından küçük bir kelebek... Sevinç belirten bir ünlem. 3/
Eskimolann besin olarak yararlandıklan, kurutulmuşu ise he-
kimlikte damar genişleüci olarak kullanılan bir cins deniz yosu-
nu. 4/ Tespihlerin baş tarafına geçırilen uzunca parca. 5/
Katma, ulama... Organ. 6/ Ensiz olarak dokunmuş parçalann
yan yana eklenmesiyle oluşan nakışlı ince kilim... Tecrübeli, us-
ta. 7/ "Sadıklan tahkir ile red kaide oldu/Hırsızlara ikram ü - -
-yenicıku" (ZiyaPaşa)... Utançduyma.8/KazDağı'nınmito-
lojık dönemlerdeki adı... Bir yapının ortasındaki üstü açık yer.
9/ Lamba... Bir kürk hayvanı.