22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS1993 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Şimdide dağ evi, bağ evi, kır evi! Daha düne kadar kın ve kırsal yaşamı bir ilkellik göstergesi olarak kabul etmiş olan kentliler, şimdilerde akıl almaz bir doğa tutkunu oldular!.. Yeni kentleşmedönemlerinin sonu kent ile biten mahallelerinin, sitelerininyerini günümüzde Yoncaköy, Sefaköy, Altınköy, Doğaköy gibi adı köy ile biten yerleşmeler aimakta. Doç. Dr. ORC AN GÜNDÜZ DEÜ Mimarlık Fak. ^ w lkemizde, 1950'ü yıl- • T lardan itibaren yogun • I biçimde yaşanmakta • I olan kentlere göç ol- ^ ^ 3 gusu, kentlerimizin ^ ^ • ^ ^ yetersiz altyapılan ne- deniyle fıziksel bir bozubna sürecini başlatırken, kentlerin yeni yerleşenle- rinin kent yaşamı ile bağdaşmayan davranışlan, kentlerin yerli halklan tarafından eleştirel ve hatta aşağılayicı tepkilerle dile getirilmişür. Kırsal alanlann uçsuz bucaksız doğal ortam- lannda özgûrce hareket eden bireyle- rin, at koştururken, gazel okurken, bahçelerine kilim silkeleyip terasına paılıcan biber dizılerini asarken ve çöplerini bahçeye atarken gösterdikle- ri rahaüık ve abşkanbklan: her şeyin katı kurallara bağlı olduğu kent me- kanlannda araba kullanırken. avazı çıktığınca bağırarak satış yaparken, apartman balkonundan hab silkeler- ken yinelemelerini çok yadırgamamak gerekir. Çağdaş anlamda bir kent kül- türüne zaten sahıp olmayan kent/köy kanşımı kalabalık yerleşimler için bu oluşumlar sonuçta kaçınılmaz olmak- tadır. Ancak kentlerimizin bu çok bo- yutlu toplumsal sorunu, yazımızın asü amacı değildir. Kentlenn yaşamına ayak uydurma- da zorlanan, geleneksel yaşantılannı. giyinme ve yeme ahşkanlıklannı bu yeni ortamlarda da sürdüren kırsal ke- simin mütevazı ve mahcup temsilcile- n, kendilerinin oluşturduklan yerle- şimlerinde ve yapılannda birbirlerine ve doğaya karşı duyarlı bir tutum içe- nsindedirler. Yasadışı ve altyapısız ol- malanna karşın, havadar ve manza- ralı konumlan, bahçeleri, ağaçlan ve tavuklan ile bu gecekondu yerleşmele- ri, kentsel yaşama uyum sağlama böl- geleri olarak. toplumsal yaşam ve doğa ile ilişkiler açısından günümüz- deki planlı kentsel yerleşimlerin çoğu- na kıyasla daha sağlıkb bir yerleşım düzenini sergilemektedirler. Kentleş- me sürecini ancak bir kuşak önce ta- mamlamış olan kentlerin yerli halkı ıse sahıp olduklan teknoloji gücü ve kat mülkiyeti yasasının körûklediği rant hırsı ile doğal çevrelerini tüketmişler. toplumsal ilişkileri yok ederek bir kım- lik bunalımına düşmüşlerdir. Kentlilerimiz, kentlerin bu sağlıksız ortamlanndan kaçışı, yakın çevredeki eldeğmemiş (bakir) kıyı kesimlerinde aramışlardır. Başlangıçta ölçülü ve iyı niyetli bir davranış biçiminde olan bu doğa özlemi, zaman içerisinde aşın bir isteme ve modaya dönüşünce, kentler- de yaşanmış olan olumsuzluklar tek- rarlanmaya başlanmıştır. Bu şirin tatil beldelerimizdeki bozulmalar salt fızik- sel çevrede değil, zanaatlan çiftçilik ve balıkçüık olan yerel halkın üretim tarzlannda, geleneksel degerlerinde ve yaşam biçimlerinde hızlı değişimlere neden olmuştur. Sıtelere dönüşen tarlalann getirdiği rantlar ile bir dönem refaha kavuşan yerel halk, kolay elde edilmiş rantlan ayru hızla tüketirken. sonuçta do- ğasını, zanaatını ve kimbğini yitirmış- tir. Ancak yazımız bununla da sınırh değildir. Konumuz ve güncel senaryo- muz, kentlerimizin, kıyı kasa- balanmızm tüketihnesinden sonra, şimdilerde yaşamakta olduğumuz ye- ni bir olgu; üçüncü konut, kır evi. dağ evi, bağ evi. çiftlik evi (her nasıl adlan- dınrsanız) olarak nitelenen yeni bir sendromdur. tlkellik saydıklanna koşuyorlar! Daha düne kadar kın ve kırsal yaşa- mı bir ilkellik göstergesi olarak kabul etmiş olan kentliler, şimdilerde akıl al- maz bir doğa tutkunu oldular!.. Yeni kentleşme dönemlerinin sonu kent ile biten mahallelenrun. sitelennin yerini günümüzde Yoncaköv Sefaköy. Al- tınköy, Doğaköy gibi adı köy ile biten yerleşmeler aimakta. Kentlerin sağlık- sız gelişimini gözlev en ve kentlenn ge- leceğinden umut kesenler, bu yeni köy yerleşimlerini gelecekteki yaşam me- kanlan olarak görüyorlar. dolayısıyla da kentlerin çöküşüne seyirci kabyor- lar. Herkes sebze bahçelerinın, meyve ağaçlannın, çim ile kaplı büyük bahce- lerin, bahçelennde tavuklann. ördek- lerin ve kangal köpeklerin özleminde. Ancak. unutulan bir gercek var ki biz kentliler artık doğa ile birlikte yaşarnanın nimetlerini. kurallannı ve bedelini çoktan unuttuk. Gençlerimiz ve çocuklanmız ıse o deneyimlere za- ten hiçbır zaman sahip olamadılar. Dolayısıyla bu yeni tutku bir heves, bir moda. bir statü göstergesi ve rant amaçb olmaktan öteye geçememeye mahkum. Avrupa ve Amerika'nın ge- niş çim yüzeylerini. Ege Bölgesi gibi kurak yörelerin olumsuz koşullanna karsm yaratma çabalan, Sıvas'ın sert karasal ikliminin kangal köpeklerini gene ayru yörelerde evcil süs köpekle- rine dönüştürme örnekleri, doğa bilin- cinden ne kadar uzak olduğumuzun kanıtlandır. Okul ile dershane arasında, TV/Bil- gisayar karşısında toprağa ayaklannı basmadan yetişen çocuklanmızdan. düzgün giysileri, nazık ve bakımb tır- naklan ile bizçiftlik evi sahipleri ve sa- hibelerinden toprakla, gübreyle uğraş- malannı, çapa yapıp, yabani otlan ayıklamalannı beklemek hiç de ger- çekçi olmayacaktır. Aynca, bu bekle- lerin yeni malikleri, tüm hayallerine karşın. güvenbk ve sağlık konulann- daki endişeleri. çocuklann okula, kur- sa, özel derslerine. çalışan bireylerin de işyerlerine ulaşımdaki sorunlan nede- niyle bu doğal ortamlarda sürekli ya- şama konusunda içtenlikle kararlı de- ğiller. Ayru nedenle. şehirdeki lüks ko- nutlannı ve yazhklannı dayah döşeli tutmaktalar. Asbnda, gerçeğı söyle- mek gerekırse. bizler toplum olarak henüz kentlerin sorunlanna dayana- mayacak kadar kentlileşemedik. Yeni model arabalara. elektroniğin harika- lanna, kentlerin sunduğu lüks tüketim üriin ve hizmetlerine karşı doygunluğa erişemedik. Kentlerimizdeki aşın hır- sımızın ve tüketim abşkanbklanmızın bu doğal alanlara taşınması sürecinin sonunda doğal alanlarda yaratılacak bozulmalar, bu yazmm ana nedenini oluşturan kaygılardır. Bireysel olarak, siteler halinde ya da ticari amaçb ola- rak yapılan yüzme havuzhı, saunab/ jakuzüi, çanak antenh, lüks ithal mal- zemeb ve abartıb mimariye sahip tesis- lerin hızla yaygınlaşmakta olması bu kaygılanmızı doğrulamaktadır. Çeşitli kamu kuruluşlannın birbir- lerinden kopuk olarak verdikleri olur- lar ile el değmedik doğal alanlarda ya- ratılmak istenen bu yeni yerleşmelerin. onay aşamasında değerlendiribneyen, çevrede yaratacağı muhtemel olum- suzluklardan baalannı, genel hatlan ile şöyle özetleyebiliriz: - Kırsal alanlarda, inşaat ve iskan aşamalannda, yoğun araç trafığini ta- şıyacak yeni, geniş yollann yerel bitki örtüsü ve yaban hayaünda, peyzajın doğal yapısında neden olacağı bozul- malar. Araç trafığinin yaratacağı toz, gürültü ve trafık güvenliği sorunlan, - Yol ve site inşaatlan için gerekli kaya. taş. çakıl gibi dolgu ve inşaat malzemelerinin elde edilmesi sırasında doğal çevrede yaratılacak bozulmalar, kirlenmeler ve kötü görünümler, - Gerekli enerjiyi sağlayacak yüksek gerilim hatlannın, altyapı inşaatlan- nın. antma tesislerinin ve su depolan- ran doğal peyzaj icerisinde yaratacağı fıziksel ve görsel çirkinlikler, - Yaraülan büyük hacimli su talebi- nin yüzey ve yeraltı su kaynaklanndan aşın su çekimiyle karşılanmasının su kaynaklan üzerinde yaratacağı baskı- lar. cevre köylerinin zirai sulama ve kullanım amaçb su kaynaklan üzerin- deki olumsuz etkiler, - Çıftbk evlerinin ve sitelennin pis su kanalizasyon sistemlerinin yapım ve kullanım aşamaiannda denetlenmele- rinin, mevcut denetim mekanizması icerisinde yetersiz ohnalan sonucu ya- raülacak kirlilik sorunlan, fosseptikle- rin sızdırmasızlığırun sağlanması. sız- dırmasız fosseptiklerin atıklan için uy- gun deşaıj alanlannın yaratıbnası, an- tma tesislerinin sağbklı çabşmalannın denetlenmesi sorunlan, - Konutlann ve sitelenn çöplerinin doğal çevrede kirbhk ve kötü görü- nümler oluşturmalan, - Doğal ortamlarla bağdaşmayacak derecede abartıb olan ve verimli kulla- nıbnayan bu tesislerin gerçekleştiril- mesi için yapüan büyük harcamalarla ulusal kaynaklann israf edilmesi. Sonuç Son 20-25 yılbk, kıyılara hücum ve ikincı konut deneyimlerimiz, yukan- daki kaygılanmızda ne kadar hakb ol- duğumuzu bizlere acı bir şekilde ka- nıtlamıştır. Aynı hırs ve mantık ile bir çevre düzeni planına bağb olmaksızın, bireysel girişimlerle ve rastgele oluştu- ruuTiakta olan bu yeni yerleşmelerin doğal ortamlarda neden olacağı fızik- sel. ekolojik ve görsel olumsuzluklan önceden kestinnek için konunun uz- manı ya da müneccim olmak da gerek- miyor. Bu yazıdaki tartışmalar ve sergile- nen olumsuz tablo, kesinbkle gercek doğaseverlere ve doğada yaşamı bir yaşam biçimi olarak benimsemiş olan kişilere yönelik değildir. özellikle sı- cak yörelerde yaygın olan kıra, yayla- ya, bağa göçme geleneği, doğa ile bir- likteliği, doğayı tanıma, özümseme ve koruma olarak kabul etmiştir. Bu ör- neklerdeki yapılar ve yaşantı son dere- ce yabn ve ölçülüdür. Amaç doğaya müdahale etmek, doğayı değiştirmek değil; doğanın bir parçası olarak o gü- zelbklerden yararlanmakür. öte yan- dan, lcırsal alanlara, köye göçmüş. ye- rel halk ile bütünleşrniş ve kentsoylu birikimini, yeteneklerini yörenin kül- türel ve ekonomik değerlerini geliştir- mek için kullanmış. gercek köylü ol- muş kişilere de ancak saygı duyulur. ÇocHuğumuzda söylediğimiz bir tekerleme vard'. evL evine köylü köyü- ne... diye. Ayru ie'kcrlemeyi günümüz- de acaba köylü köyüne, kentli kenti- ne... diye mi yinelesek? TARTIŞMA Bizim çocuklanmız... S okaklarda yançıplak. yalınayak çocuklara sıkça ü l d f c S y^ coğu.Kîmijeto.n. kimi bilet, kimi su satmaya çabşıyor. kimi de dileniyor. Çoğunlukla ezilen. belli grup^a^ca dövülen. ellerinden , jjaralan alınan bu çoeuklar, ,ner^esgibi acımasız sömürü düzeninde çırpınıyorlar. Yaşamak. hayatta kalmak için. Sosyal devlet ilkesini kâğıt üzerinde bırakan. herkesin kendi başının çaresine bakmasjnı önercn. faktn daha fakir. güçsüzü daha güçsüz bırakan. zengıni sevenlerin kurduğu düzenin ürünleridır bunlar. Sokaklara itilen bu çocuklar elbette ileride cemiyete kin beslemis kişıler olarak ortaya çıkacaklardır. Hayatta kalabilirlerse. 23 nisanlarda süslü salonlarda, süslü çocuklara nutuk atan, çeşitli vesilelerle gösteri yapan sivasiler bu kimsesiz çocuklan gormemekte, işi nutuklarla geçiştirmeye çalışmakudırlar. Türkiye'nin geleceği olan çocuklar bir avuç zengin çocuklan değildir. Bu kimsesiz çocuklara da sahip cıkalım. Av. Sadi Hasan Avna PENCERE Çin Ejderhası?.. Ergun Balcı, yüzeysel dış politika yazısı yazmaz; çoğu zaman lelsefi ya da ideolojik içerikleriyle taröşma kapı- larını açar, değişik yaklaşım açtlarını yakalar, derinleşir, düşündürür; insanaesin verir. Dün Balcı'nın "Çin veSe- naryolar" başlıklı yazısını okurken, elime bir kalem al- dım, şu satırların altını çizdim: "Çin, çok değil, 10 yıl içinde dünyadaki dengeleri att- üst etmeye aday görünüyor. Kimi Batılı yazarlar, Çin'in dengeleri köklü biçimde etkilemesi için 5 yılın bile yeter- Ii olduğunu öne sürüyor. 10 yıl ya da 5 yıl. Gercek şu ki Çin ekonomisinin inanılmaz biçimde büyümesi Batılı stratejistleri şimdiden ciddi biçimde düşündürüyor. Batı, piyasa ekonomisine geçmekte olan Çin'in kay- dettiği gö'z kamaştıncı başarı karşısında neden kaygıla- nıyor? Piyasa ekonomisinin başarısına sevinmesi ge- rekmez mi?" Hayır... Yazıyı okuyunca anlıyorsunuz ki bu şaşırtıcı büyüme, "Batı'dan pek hoşlanmayan otoriter bir yönetim altında gerçekleşir, aynca bu yönetim nükleer silahlara sahip olursa, piyasa ekonomisinin verdiği sevinç uzun süre- mez." Piyasa ekonomisiyle demokrasiyi özdeşleştirmeye çalışan kimi görüşlerin ne denli eksik kaldığı Çin'de bir kez daha ortaya çıkıyor; ama, benim üzerinde durmak istediğim konu bu değil; Batı'nın Çin'in gelişmesi karşı- sındaki "kaygısı "dır. • Yirminci yüzyılın başında Çin bir "afyon sömürgesi" değil miydi? Batı, o dönemde Çin'den hiçbir "kaygı" duymuyordu; Çinliler sarı ırktandı, aşağılık görülürdü, kimi lokantanın kapısında da şu yazı okunurdu: "Çinliler ve köpekjer buraya giremez." Çin sömürgeciliğe ve emperyalizme başkaldırdığı za- man tedirginlik kaynağı oluşturdu; gezegenimize ilişkin kararlar Batı'da alındığı için kimse buna şaşmadı. Çin devrimi Batı'yı ürküttü. Komünist Partisi bugünkü Çin'i yönetiyor: Ekonomide serbest piyasa yöntemlerini de kullanıyor. Batı "otori- ter" yönetimden hoşlanmıyor; ama, demokrasi mi isti- yor? Güney Kore'de, Suudi Arabistan'da, Kuveyt'te Batı'nın böyle bir derdi yok. Islamcı devlet düzeni Suudi Arabistan'daki gibi ehlileştirilmiş ise Bat'yı tedirgin et- mez; Iran'daki gibiyse Batı hop oturup hop kalkar. Batı'- nın Bosna'da. Kuveyt'te, Çin'de, Pakistan'da uyguladığı ölçütlerdeğişiktir. Batı, gezegenimizde "P?*. 1 rr.oıkezlı" bir dünya düze- ninin sürmeci i^in elinden ne geliyorsayapmaktadır. Bu düzenin de sömürüye dayandığı söz götürmez; yeryü- zündeki eşitsizlik bu nedenle yoğunlaşmaktadır. Peki Komünist Partisi'nin öncülüğünde hızla kalkınan Çin, geçerli düzeni bozar mı? • Aydınlanmadevrimi Batı'da gerçekleşti, bütün dünya- ya yayılıyor; "eleştirel aklın mahkemesinde herşeyyar- gılanacak" ya aklanacak, ya mahkûm edilecek. Bu yön- tem dünyaya yayıldıkça, Batı'nın işi güçleşecek... Batı, Çin'in kalkınması karşısında sevinemiyor... Kaygılanıyor... Nükleer silah Batı'nın elinde oldukça kaygıya yer yok; ama, ya Çin'de olursa? • A rkası 17. Sayfada ERS LIGfiT: İnce siluet, hdfif, dinâmik bir l ElfS LIGHT: Daha az alkol, daha az kaloriyle hdfif, yepyeni birbira. İçimi çok rahat. Çok keyifli. Çağdaş yaşamın her anında mutluluk, serinlik, dinamizm. Daha ince bir siluet, daha ince bir yaşam için... Soğuk isteyin, soğuk için. Hafİffeyin. DAHA AZ ALKOL DAHA AZ KALORI ffesLight, \v2de 35 daha azalkol veyvaie 35 daha az kaloriiçerir. Bileşiminde hiçya§yoktur. Karbonhidrat oranı çok dûşûktûr. Ideal soğukluğu olan 6-8 derecede içilirse tadına daha çok vanltr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear