22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 NİSAN1993 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ülkemizin turistik bölgelerinde yoğun yapılaşma "altematif turizm" arayışlannı gündeme getirdi Turizmdedeğişimrüzgarlan• BİflEYSEL TURİZM Büyük turizm kompleksleri yerine küçük grup ve bireylerin • DENİZ-KUM-GÜNEŞ'E ALTERNATİF Kano, rafting, bisiklet, trekking, mağara, taleplerinin karşılanmasına yönelik küçük organizasyonlar öneriliyor. Bu dağ, yayla turizmi gibi etkinlikleri içeren turlar düzenleyen şirketler, önceden çerçevede turizm bölgesinin doğal, kültürel ve geleneİcsel yapısını temel alacak akla gelmeyen problemlerle karşılâştılar. Sektör temsilcileri altyapı oluşmadan turizm mimarhğı öneriliyor. ASÜMAN ABACIOĞLU A M L 4 L İSTANBUL-tZMİR - "Turizmde çe- şitliiik" hedefi doğrultusunda Turizm BakanlığVnın etkinliklerine karşın sek- tör temsilcileri gerekli altyapı oluştur- madan turizm çeşitlendırmesinin istenı- len düzeye gelemeyeceğini vurguluyor- lar. Turizmciler. bu konuda adımlann sağlam ve yavaş alılmasını istiyorlar. "Altematif Turizmin" az sayıdaki uygu- layıcılan da olumsuz bir tablo çizerken, başansızlığm "'Ülkemizde doğaya yöne- lik saygısız uygulamalardan" kaynak- landığını savunarak, "Turizm çeşitlen- dirmesi için devletten tek beklentimiz doğanın korunmasıdır. Gerisi arkadan gelir" dıyorlar. Ağırlıklı olarak "Güneş, deniz, kum" turizmine yönelmenin sakıncalan, kıyı- larda aşın yapılaşma ve çevre kirlenme- siyle kendint belirgin biçimde gösterince Tunzm BakanlığTnın öncülüğündc farklı turizm arayışlan başladı. Kano, rafting, bisiklet, trekking, mağara, dağ, yayla turizmi gibi etkinlikleri içeren tur- lar düzenleyen şirketler. önceden düşü- nüimeyen problemlerin ortaya çıkma- sıyla geri adım atmak zorunda kaldılar. Turizm çeşilliliği konusunda şu anda gerek iç ve gerek dış potansiyelin büyük olduğunu söylemenin zor oİacağını be- lirten Altematif Turizm şırketi yönetici- lerinden Vedat Vural. "Sattığımız ürünü kendimiz yaratmaya. kendimiz pazar bulmaya çalışıyoruz" dedi. Kültür ve doğa turizmine yönelik çalışan Fest Tu- rizm şirketinin yöneticisi Fanık Pekin de bu tür turizm alanında elkinlik gösteren bazı şirketlenn kapandığım yineleyerek, "Turizm çeşitlendirmesi konusunda iler- leme degjl , tersine gerileme var" diye konuştu. Konuyla ilgili görüşlerini belir- ten TURSABGcnel Sekreteri Talhay Ça- maş, Bakanlığın altematif turizm olayını turizm çeşitlendirmesinin istenilen düzeye gelemeyeceğini vurguluyor. başlatma yönündeki çabalannı olumlu ledikleri panelde Türkiye'de şimdıye karşıladıklannı ve desteklediklerini be- kadar uygulanan kitlesel turizmin so- lirterek, "Ancak, henüz Türkiye'de ge- nuçlan değerlendirildi. Panele katılan nel olarak lurizmin çözülmemış sorun- lan var. Girişimciyi bu jönde düşündür- mek çok güzel ama bu tür turlan prog- ramlara almak yanhş. Önce altyapının lamamlanması gerekiyor" diye konuştu Boğaziçi'nde panel Boğaziçı Üniversitesi'nde düzenle- nen "2000 yılına doğru turizm mimar- lığj" panelınde bir araya gelen mımar- lar, öğretim üyeleri, yatınmalar, plan- lamacılar değişen turizm anlayışıyla birlikte Türkiye'de luıizm ve turizm mimarlığının geleceğini tartıştı. Boğa- ziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üni- versitesi Turizm Yapılan Araştırma ve Uygulama Merkezi Mimarlık Fakül- tesi ile Turizm Geliştirme ve Eğitim Vakfrnın (TUGEV) ortaklaşa düzen- Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Mü- dürü Leyla Özhan "Aşın yoğun bölge- lerde yeni yatırımlann frenlenmesi amacıyla geçen yıldan iıibaren yaünm teşviklerini kaldırdık. Dengeli bir ge- lişme. uzun vadede kendi geleceğini tüketmeyen bir lurizm gelişmesini amaçlıyoruz. Bunun ıçin de geç kalmış sayılmayız." dedi. Turizm Bakanlığı Yatınmlar Geneî Müdürü Seyhun örs'ün verdiği bilgi- lere göre 1970'lerde dört kurumun, İmar ve İskan Bakanhğı, Orman B&- kanlığı. Kültür Bakanlığı ve Turizm Bakanlığının haarladıklan plan, Gü- ney Anialya'da 25 bin yataklık bir tu- rizm yapılanmasını öngörüyordu. Ar- tan talep karşısında değişıklığc uğ- rayan plan 66 bin yatak kapasitesine çıkanlmış. Şu anda ise yaklaşık 38 bin yatak kapasitesine erişilmiş. Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Meral Korzay planın entegrc bir plan olmadığını, yan gelişmelerin (yöredeki tanmsal faaliyetin yapısındaki değiş- me, nüfusun kontrolsüz ölçüde artma- sı, canlanan ekonomik aktivitenin yö- renin sosyo-ekonomik yapısında yol açtığı değişimler) göz önüne alın- madığından yakındı. Panele katılan Surrey Üniversitesi (Londra) öğretim üyelerindcn Prof. Ered Lawson, Türkiye'nin kitle turiz- mi uygulayan diğer Akdeniz ülkeleri- nin deneyimlerinden ders alması ge- rektiğini söyledi: "Kıyılardaki doğal güzelliklerinizi koruyarak daha içeri- lerde turistin talep ettiği standartlarda konforu sağlayan turistik tesislerini kurar ve bu ikisini bir arada yaşatırsa- nız olağanüstü bir bileşim olur." Eğitimcibirliğe lıazırlaıııyor • 500 bin eğitimcinin aynı çatı altına toplanması çalışmalan sürûyor. İki büyük sendika olan Eğitim-İş ile Eğit-Sen de birleşmeye sıcak bakıyor. Eğitim- Iş Genel Başkanı Niyazi Altunya, birleşme konusunun 'emmuzda yapılacak genel kurulda görüşüleceğini ve bir karara bağlanacağını belirtti. NECATİAYGDS İZMtR- Eğitim işkolunda çalışan yaklaşık 500 bin eğitim- cinin aynı çatı altında birleşme- si için Eğitim-İş ile Eğit-Şen'de genel merkez düzeyindekj çalış- malar sürüyor. Eğitim- İş Ge- nel Başkanı Niyazi Altunya, birleşme konusunun temmuz- da yapılacak genel kurulda gö- rüşüleceğini ve bir karara bağ- lanacağını belirtti. Birleşmeye sıcak bakuklannı söyleyen Eğit-Sen Genel Başkanı İsmet Aktaş da genel kurullannda t Eğitim- İş'k'birleşme karaft al- I dıUadnı ^nımsaj^rak. "Genel kurulu» bize verdiği görevi ye- rine getirmeye çalışıyoruz" de- di. Eğitim işkolunda birleşme çabalan sürüyor. Bu alanda ça- lışan iki büyük sendikada da birleşmeye sıcak bakılıyor. Bir- leşrnenin gerekli olduğnu belir- ten Eğitim-İş Genel Başkanı •Niyazi Altunya, şu görüşlere yer verdi: "Yurt genelinde 50 bin üye- miz var. Birlik konusunda iş kolumuzdaki bütün sendika- larla görüşüyoruz. Birleşmeyle ilgili şubelerimizin görüşlerini derliyoruz. Genel kurulumuz var. Buradan çıkacak karar önemli. İdeal olarak tüm eğitim çalışanlannın bir çatı altında birleşmesini amaçlıyoruz. " Eğitim-İş Genel Başkanı Al- tunya, " Sendikamızda sağ par- ülere oy verenler , sol partilere oy verenler hatta sosyal demok- rat çizgi dışında sol görüşlü olanlar da var. Yani biz ideolo- jik görüşe bakmıyoruz" diye konuştu. Birliğin eğitim emekçilerinin zorunlu olduğuna inandıklannı söyleyen Eğit-Sen Genel Baş- kanı Ismet Aktaş da, Eğilim-lş yöneticileriyle iki kez görüştük- lerini ancak kesin bir sonuç ala- madıklannı vurgulayarak şun- lan söyledi: _ — • -> - " EğitirB-İş'le birieşme fcdnu- $unda'genel kurulun-bize<verdi- ği görevi yerine getirmek üzere görüşmelere başladık. Eğit-Sen olarak Eğitim-lş'le yaptığımız görüşmelerde sonuç olarak, bu iki sendikanın birleşmeleri önünde nesnel bir engel olma- dığını saptadık. En geniş eğitim emekçısinin talebi birliktir. 45 bin üyeye sahip Eğjt-Sen birliğe çok açık ve nettir. Mümkün olan en kısa sürede bu birlik gerçekleştirilmelidir. Eğit-Sen olarak üzerimize düşen sorum- luluğumuzun bilinciyle hareket ettik ve edeceğjz. Birîiğe karşı çıkmak eğiu'm emekçilerine karşı sorumluluktan kacmak anlamına gelir. Dikkat! 8mayısta 4 HaydiGökova'ya' • Gökova Termik Santrah'nın eylülde deneme üretimine alınacağı haberi çevrecileri harekete geçirdi. SOS Akdeniz Grubu çevre dostlannı 8 mayısta yapılacak Gökova çıkartmasına davet etti. ÖZCANÖZGÜR MUĞLA - "Gökova Termik Santrah çahştınlacak mı, çahş- nnlmayacak mıT Bu sorunun yanıtı hala bir netlik kazanmaz- ken, santralm eylül ayında de- neme üretimi yapacağı haberleri, Muğla'da verilen radyasyon alarmı ile termik santrallara karşı yeniden yükselen muhalefet, yö- rede her kesim tarafından pay- laşıhrken SOS Akdeniz Grubu çevre dostlannı 8 mayıstaGöko- va çıkartmasına davet etti. Gökova Termik Santrah'nın deneme üretimi için dahi çalıştı- nlmaması için, Muğla tl Çevre Koordinasyon Kurulu tarafın- dan düzenlenen 8 mayıs Gökova Çıkartması için haarlıklar son şeklini alırken, SOS Akdeniz Grubu da "Haydi Gökova'ya" diyerek, bütün çevre dostlannı ören'e davet etti. SOS Akdeniz Bodrum Grubu'ndan ve Yeşiller Partisi eski genel başkanlanndan Bilge Contepe'nin imzasıyla yayı- mlanan bildiride şöyle denildi: "45 kilometre çapındaki alan içinde yer alan Yatağan, Yeniköy ve Gökova termik şeytan üçge- ainde, Gökova santralı da devre- ye girince. günde 40 bin ton dü- şük kaliteli ve uranyumlu linyitin yaküması sonucu bölge, asit yağ- murian ve radon gazlan ile ce- henneme dönecek. Hiç kimsenen hiçbir nedenle Gökova cennetini jehenneme çevirmeye hakkı ola- maz." Sadece Yatağan'da son 10 yıl içinde 800 hektarhk bir alanda, 300 ton uranyum bulunan, 20 jıilyon tonluk bir kül dağının jluştuğunu, doğu-batı istika- îietinde 5, kuzey-güney istika- metinde 30 kilometrelik bir ilanm baca gazlannın tehdidi iltında bulunduğunu ve 187 bin nektar tannı ve orman alanının tahrip olması sonucu, TEK 'in sa- dece 1992 yılında ödediği tazmi- nat mıktannın 5.5 milyar liraya ulaştığını belirten Bilge Contepe, bildiride şöyle devam etti: "Tüm bu olumsuzluklara karşm, sadece 302 emisyonunu ölcerek Yatağan Termik Sant- ralı'nı radyasyon alarmından sonra yeniden devreye sokmak insan ve çevre sağlığı açısından büyük bir sorumsuzluktur. Sa- dece desülfinzasyon da termik santrallar için bir çözüm değildir. Ne aadır ki, uzman bürokrat- lanmız hala Avrupa'da terk edı- len yüksek baca politikalannın savunuculuğunu yapmaktadı- rlar. Tüm dünya, sera etkisinin baş sorumlusu CO2 emisyonunu 2010 yılına dek yüzde 50 azalıa- bilme çarelerini ararken, azot ok- sitlere, ozona, uranyuma, kar- bondioksite çare bulmadan mev- cut kurulu 10 bin MVV termik gücü 2010 yılına dek dörde katla- mayı planlayan bir enerji politi- kasını savunmak sorumsuzluk- tan da öte bir cehalettir." "Demokrasilerde zorbalık ka- bul edilemez" diyen Bilge Conte- pe. tüm yetkili kurum ve kuruluş- İan yasalara uymaya çağırmak, onlan altematif enerji politika- lanna zorlamak için 8 mayısta Gökova'yı kuşatacaklannı belir- terek, şu çağnyı yaptı: "Uluslararası bu platformda amaç, tüm duyarlı mücadele gruplannın korunması yönet- meliğine de aykın olarak çalıştın- lan, halk ve çevre sağlığını tehdıt eden tüm tesislere gerekirse el koymak üzere Gökova'da oluşa- cak halk inisiyatifine katılmaya çağınyoruz. Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkma sahiptir. Çe\rcyı geliştir- mek, çevre sağlığını korumak vc çevre kirlenmesinı önlemek dev- letin ve vatandaşlann öde\idir." 4Erzurum • Londra-Sidney maratonunayalnızca 1968 modelarabalar katıhyor. Motor ve vites değiştirmekyasak. Ancak amortisör vefren gibimekanik parçalaryenilendi. 25yılönceki ilk ralliçok çekişmeügeçmiş ve olağanüstüilgi toplanuştı. Bütün motorlar 68devirK...Haber Merkezi - Londra-Sidney arasında koşulan Lombard Maratonu, 17 nisanda Londra'nın Chelsea Limanı'ndan hareket eden 106 arabayla başladı ve öntj^kî _a)çsam^ İstanbul'a ulaşt'ı. Otomobîfeter, ^i^Tıstifo-. bul'dan lzmit'c giderek bu'ada özel bir eÂp gerçekleştirdilcr. Kısa bir süre önce ölen, Türkiye'nin en eski rallicisi Renç Koçibey'in adının verildiği bu özel etabı koşan sürücü- ler, buradan Ankara'ya gittiler. Burada Elmadağ özel etabına katıla- cak olan otomobil- ler, daha sonra Erzu- rum'a hareket ede- cek ve Trabzon üze- rinden Ankara'ya dönüp, hava yoluyla Hindistan'a gidecek- ler. îlki 1968'de yapı- lan ve bu yıl 25. yı- ldönümü kullanan maratona katılan 21 ülkeden 200'ü aşkm otomobilci, aralan- nda Türkiye'nin de bulunduğu 10 ülkeyi geçecek ve saatte or- talama 160 km. ya- pacak. Otomobilcile- rin, lngiltere ve Türkiye dışında uğradıklan ve uğrayacaklan ülkeler şunlar: Belçiİca, Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan. Bulgaristan, Hindistan ve Avustralya. 1968'dekı ilk ralli çok çekişmelı geçmiş ve olağanüstü ilgi toplamışlı. Ford, Leyland, Citroen, Lancia, Porsche, Hillman, DAF, Moskvitch (22. olduklan halde, o zamanki SSCB'de birinci olduklan ilan edilmişti) ka- zanmak için kıyasıya yanşmışlardı. Fabnka deslekli ekıpler eşliğinde dünyanın en ünlü sürücüleri yanşmaya katılmışiı. J968'de yan^rr^yı kazanan Andre» Co- r^ifâıı^kendinj amanfı şp büyük umayol sû-J rİicusü ilan efmıştı. C6wan, bu yıf 1968'de' kultendığı Hillman Hunler ile ralliye tekrar katıldı. Ancak, arabası büyük ölçüde yeni- lenmiş durumda. Çağdaş teknoloji, katılan tüm eski arabalan tanınmaz hale getirmiş. Maratonculardan Gavin Green (sağda), babası Evania birlikte, 68 model Escort'umın önünde. OtomobiUer, dün "Renç Koçibey özel etabı"m koştular. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL) tan'da yedek parça bulmanm sorun yarat- mayacağı sanılıyor. Yanşmayı düzenleyen Nick Brittan. Ya- nşmaya jkatjlarfca£abalann.0»tajamâ>dfie- «rinin 27*^njSİrÇn<;yaklaşvk ^mıfconjira) olduğunu benrtîyor. Bu denli pahalı olma- lannın nedeni, yanş için buyuk ölçüde yeni- lenmiş olmalan. Eski araba satan galeriler- den alınıp hiç değiştirilmeden yanşa girecek arabanm kazanma şansı hiç yok. Arabalar Mosk- vitch'den Porsche 91 l'e kadar değişen bir çeşitlilik sergili- yor. A^Tistralya yapısı V8-gücünde Holden Monaro ve Ford Falkonlar, Avustralya çöllerin- de hız yapma yete- neklenyle üstünlük sağlayabilir. Bu yıl 1968'deki yol izteniyor. Yalnı- zca eski Yugoslavya ve Afganistan gibi güvencesiz ülkeler- den geçilmiyor. An- kara'dan iki Rus An- tonov askeri kargo uçağı, arabalan Yeni 1968 maratonuna kablanlardan 24'ü bu yıl tekrar yanşıyor. Katılanlann çoğunlu- ğunun amatör olduğu rallide İngıliz, Av- rupalı ve Avustralyah eski ralli şampiyonlan da şanslannı yine deniyor. 1968"in aksine, fabrika destekli takımlar ve servis ekibi yasak. Yolculuk sırasında parça değ^şimi gerekirse, yoldaki servis is- tasyonlanndan yardım ısteniyor. Araba- ların çoğunluğunun 25 yıllık olduğu Hindis- Delhi'ye taşıyacak. Buradan Himalaya etek- lerinden geçerek Bombay'a ulaşılacak. Ara- balar yeniden ucaklara yüklenip Perth'e in- dirilecek. 5 bin 600 kilometrelik bir yolculuk- tan sonra Sidney'e vanlacak. Yanşmanın öngörülen bitiş tarihi 16 Mayıs. Eski yanşmacılann isteği üzerine artık gece yolculuğu yapılmıyor; geceleri otellerde konaklanıyor. Her arabada sadece iki sürü- cü bulunuyor. 1968'de sürücü sayısı üçtü. Hamaldan sigorta direnişi AHMETBİRGÜL KALMAYACAK « ER!UGRUIKURÇU RAGtP ZAKtfOLU ASLAN8AŞR KAMOĞUI MJDOGAN BCANKANA8 SABHÖZER NEMHMUKOÇ CE1İNÖZEL M.SUHİKÖSE MÜMCOYIAN HMtPNOE MAHMUTKIUNÇ KEMMOKUTAN AHME1 DMUeiAŞ 3EDAT YURTO« SEOAT ASIANTAŞ HEVZATÖBAY HÛSEYİNKAYTAN CEMŞBKNCÖ tnmmç omHm KÛÇÛK NİSAN'DA AKtFKURIUtUJ GÖtOAİMSOY HAŞİMHAŞİMİ OSMANtYE - Hacılar çarsı- sında çalışan iki yüz kadar hamal yıllardan beri güvencesiz çalışük- lannı belirterek "Çocukîanmızı doktora götürecek para bulamı- yoruz. Aldığimız ücretlerle ancak zorla karnımızı doyurabiliyoruz. Artık sigortalı çalışmak istiyo- ruz" dediler. Hacılar çarşısında yıllardır ha- mallık yaparak geçimlerini sağla- yan hamallar Cumhuriyet'e yap- tıklan ortak açıklamada şunlan söylediler: "Fıslık mağazalannda yıllar- dan beri taşıma, indirmc ve yük- leme yapıyoruz. Buradan aldıği- mız ücret bizleri tatmin etmiyor. Çoluk çocuklanmızla hastalan- dığımız zaman doktor ve ilaç pa- rasını bulamıyoruz. Her birimizin 5-6 çocuğu var. İşyeri sahipleri, bu insahlara bir geçmiş olsuna dahi gelmiyorlar. Sigorta memuru geldiği zaman patronlan hemen bizleri dükkan- dan çıkanyor. Her defasında bu olayı yaşa- maktan bıktık. Artık hiçbir ycre bizi gönderemezler. Sigorla yet- kililerine sesleniyoruz: içinde bu- lunduğumuz durumu görün ve bizlerin sıgorlah olmasına yardıma olun. Artık sigortalı çalışmak ıstiyoruz." CUMHÜRİYETTEN OKURLARA OZGEN ACAR "ÖzalÖldü,YaşasınŞeriar Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın ölümünün ardından çok değişik duygusal, dinsel ve siyasal olaylar yaşandı. Beklenmedik ölümün yarattığı değerlendirmeler toplu- mun her kesımınde değişik biçimlerde kendini gösterdi. Şu anda Turgut Özal'ı ya da Özal dönemini tartışmak, değerlendirmek için zaman henüz çok erken. Gözyaşlarının dinmediği, acıların sürdüğü bir ortam- da yapılacak her türlü eleştirinin eksik ya da övgünün abartılı olması kaçınılmazdır. Turgut özal'ı ve özal dö- nemini en tarafsız ve en objektif biçimde tarih değerlen- direcektir. Bir kitap yayıncısı olsaydım, sadece gelecek kuşakla- ra "Kalem Efendileri" adlı bir kitap derlemesi bırakmak isterdim. ûzal'ın ölümü üzerine kasideler yazan kalemşörlerin öykülerini bu kitapta toplardım. Yıllarca sonra bu kitabı "Türk basını"n\r\ bu yüce kalemşörlerine "ayna" niye- tiyledağıtırdım. Acaba ne görürlerdi dersiniz? • • • Merhum özal için çarşamba günü Ankara'da "devlet" ve perşembe günü de istanbul'da "vasiyet" törenleri yapridı. Eğer her iki törene katılmadıysanız, en azından bu iki cenaze töreninin bazı bölümlerini televizyonlardan izle- mişsinizdir. Devletin televizyonu olan TRT kanalındaki canlı yayın boyunca bu törenlerde bağırılan "laikliği istemezük" sloganlarını bilmem hiç duyabildiniz mi? Ne acıdır ki laikliği korumaya ant içmiş bir cumhurbaş- kanının cenaze töreni "şeriat" isteklerine dönüştü. özal'ın cenaze töreni, Türkiye'ye "şeriat"\ getirmek is- teyenlerin, Uğur Mumcu'nun cenaze törenindeki "laik- lik" sloganlarına karşı bir tepkiyi oluşturdu. Bakalım bir "yazar'a ve bir "cumhurbaşkanı"na ait bu cenaze törenlerindeki oluşumları tarih nasıl deger- lendirecek? Hangisine "devrimci" diyecek? Işin bir başka ilginç yanını, Türkiye Cumhuriyeti'nin televizyonu olan TRT yarattı. TRT, törenlerde sürekli bir biçimde atılan "laiklik istemezük"sloganlarını dinleyici- lere duyurmamak için, yayının sesini kısarak garip bir sansür uyguladı. Duymak, görmek, konuşmak istemeyen üç maymun heykelini bilirsıniz. Cenaze töreninde TRT herhalde "sa- ğtr maymun" rolünü oynadt. Sadece TRT mi? Törende "şeriat" isteklerini içeren pankartlar da her nedense ünlü kalemşörlerin gazetelerine hiç yansıma- dı. Bu sloganlara haberlerde de yer verilmedi. Kalem- şörlerin gazeteleri de "kör maymun"dan farksızdı. Sonra da bazıları TRT'nin tarafsızlığından, gazeteleri- nin bağımsızlığından söz ediyorlar. Bazı insanların ba- ztlarına mideleri ile bağlı olduklan gibi acaba "sağır maymun"lar ve "kör maymun'iar da bazılarına "ka- /em'leri ve "objektif"\en ile mi bağlı oluyorlar? Olağanüstü olaylarda, örneğin Körfez Savaşı'nda ya - dagenelseçımterde gazetelerin satışlarının artmastdo- ğakkr. özalın ölümünden sonraki bir-iki gün tüm gâzâ^ telerir sahşlannda da benzeri bir artış gözlendi. Ancak şapka âüşüp kel görününce, kalemşörlerin gâ^ zeteterintn satıştafsnın, bir önceki haftaya kıyasla gerile- diği gözlendi. Buna karşılık gazete okurlarının objektifli- ğine güvendiği Cumhuriyet'in satışındaki sürekli artış dikkati çekti. Satış 70 binlerin üstüne çıktı. • • • Saygın bir gelişme gösteren "Strateji" kuruluşunun yaptığı ilginç bir kamuoyu araşbrmasının sonuçlarım Hürriyet Gazetesi geçen hafta içinde açıkladı. Araştırmada, en çok satışa göre Milliyet, Sabah, Hür- riyet biçiminde olan diziliminin "okura ulaşma ve bir gazeteyi birden fazla okuyan kişilerin sayısı" dikkate alındığında ise tam tersi bir durum olduğu ortaya çıktı. Hürriyet yüzde 32.7, Sabah yüzde 30.7 ve Milliyet yüz- de 216 oranı ile okura ulaşıyorlardı. Bu sıralama hiç kuşkusuz reklam veren kuruluşlar için en önemli bir öl- çüydü. Buna karşılık satış sıralamasında 8. sırada olan Cum- huriyet "okura ulaşmada ve okunurluk "değerlendirme- sirtde yüzde 5.8 oranı ile 4. geliyordu. Bir başka deyişle 70 binlik satışa sahip Cumhuriyet, ansiklopedi vererek milyonluk satış yapan üç gazete ile boy ölçüşüyordu. Türkiye'de ansiklopedi desteği ile en çok satan üç ga- zetenin hemen ardından Cumhuriyet'in gelmesinin an- lamı açıktı. Cumhuriyet "okunan" gazeteydi. Cumhuri- yet sadece gazeteydi. Türk okuru Cumhuriyet'e güveni- yordu. Okunurluk ve okura ulaşabilirlik sıralamasında Cum- huriyet'in (70 bin) arkastnda kaianlar, Türkiye (300 bin), bir başka ansiklopedi pazarlayıcısı Meydan (220 bin), Zaman (130 bin) ve Bugün (110 bin) geliyordu. * • • Yarın lütfen bir Cumhuriyet alın. İlginç bir işbirliğini okurlarımıza duyuracağız. Salı günü de bir başka açıkla- mayı göreceksiniz. Açıklamalarımız birdizi halinde haf- ta boyunca sürecek. "Strateji" kuruluşu bizim için de bir araştırma yaptı. Cumhuriyet okurlarının ya da okur olmayanların Cum- huriyet'ten bekledikleri saptandı. Bu istekler doğrultu- sunda yaptığımız çalışma ve hazırlıkları size bu hafta boyunca duyuracağız. ••• Dünyanın en etkin, en ciddi gazetesi The New YorkTi- mes'ın ulaştığı ailenin, değişik zevkleri olan üyeleri, aralarında kavga etmezler. Herkes gazetede kendi iste- diği bölümü kolayca seçer. Şimdiye kadar siyah-beyaz yayımlanan bu ciddi gaze- tenin "boya//"değil "sanatdeğerlirenkli "olarakyayım- lanmaya hazırlandığını da okumuşsunuzdur. Yıllardır bu gazeteyi zevkle okumuş bir insan olarak şimdi The New York Times'daki bu değişikliği ben de merakla bekliyorum. Mutlu günler dileğiyle... "Zaman herşeyin ilacı" olabilirdi Ama setıin yokluğunun asla... TEOMAN FEHİM 1929 -1991 Bizlere öğrettiklerin önünde saygı ve sevgi ile anıyoruz seni... AİLEN GULERYUZLU CİDDILIK Vedat Günyol 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yoymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Öderaeli gonderilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear