22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ŞUBAT1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYF* EKONOMI Banka alacaklan 9 trilyon • ANKARA (ANKA>- Bankalann tahsilı geçikmiş alacaklan geçen yılın ilk dokuz ayında 9 trilyon liraya yaklaştı. Türkiye'de faaliyette bulunan tüm bankalann 1991 yılısonunda 6 tirilyon 485 milyar lira olan toplam takipteki kredi alacaklan geçen yılıneylül ayı sonunda 8 trilyon 708 milyar liraya yükseldi. Macak sorunu en fazla devlei bankalanna yansıdı. Toplam alacaklann yüzde 70'inden fazlasını oluşturan 6 trilyon 142 milyar lirahk kısrrunı devlet bankalannın takipteki alacaklan olşturdu. Bütçenin beşte birifaize • ANKARA (ANKA)- Türkiye'nın geçen yılki konsolide bütçe gelirlerinin beşte birinden fazlası iç ve dış borç faiz ödemelerine gitti. Geçen yıl konsolide bütçeden 30 trilyon 545 milyar lirası iç borç, 9 trilyon 753 milyar lirası da dış borç faizi olmak üzere toplam 40 trilyon 289 milyar lirahk faiz ödemesinde bulunuldu. YDK'dan İller Bankası'na uyan • ANKARA (ANKA)- Yüksek Denetleme kurulu, İller Bankası'nın 56 yatınmının incelemeye alınmasıru istedi. Bu kapsamda İller Bankası'nı zarara uğratan firmalar kara listeyealınacak. YDK'nın İller Bankası Raporu'nda bankanın içme suyu, kanalizasyon ve yapı sektörûndeki 56 yatınmının incelenmesi istendi. Firmalann sözleşme süresi ve koşullan içinde işlenru bitirmedikleri. başlangıçtakinin yaklaşık on katı keşifartışı sağladıklannın belirtildiği raporda, söz konusu fırmalara yeni ihalelerde yer verilmemesi ve bunun diğer kamu kuruluşlanna duyurulması gerektiği ifade edikiı. EPOI Aksoy sepmayesini arttıpdı • ANKARA (ANKA)- İşadamı Erol Aksoy, sahibi bulunduğu Avrupa ve Amenka Holding AŞ'nin sermayesini 110 milyar liradan 200 milyar liraya yükseltti. İhale yasağı • ANKARA (ANKA> Devlet Su İşleri Genel Müdürlügü. İstanbul'da bulunan IlkerlerOtomotiv Sanayı ve Ticaret AŞ'yi alü ay süreyle ihalelere kaülmaktan yasakladı. YÖK ise. Ankara'da bulunan NükleomedTıbbi Malzemeler şirketini dört ay süreyle devlet ihalelerinden men cezası verdi. yönetimlepe19 trilyon lira •ANKARA (AA)- Geçen yıl mahalli idarelere yapılan ödemeler toplamının 19 trilyon lira olarak gerçekleştiği bildirildi. Böylece bir önceki yıl yapılan 11 trilyon lirahk ödemeler yüzde 80 oranında arttmlmış oldu. DAPtanıtıldı • ANKARA (AA>- Devlet bakaru Ekrem Ceyhun, Doğu Anadolu'nun kalkındınlması Projesi kapsamında, ortak yaünmlar ve yüzde 100 yabancı sermaye yatınmlan da dahil, her türlü kaynağuı düşünüldüğünü söyledi. Ceyhun, DAP ile doğudan batıya sermaye akışını durdurmak ve batıya akan bu sermayeyi geri getirmeyi hedeflediklerini belirtti. Fındık ihracı •TRABZON(AA)- Karadeniz Fındık İhracatçılan Birlıği tarafından Trabzon'da da ırtibat bürosu açıldı. Büro sayesinde fındık ihraç işlemlerinde kolayhk sağlanarak zaman kaybı asgariye indirilecek. Tarişbank kredi faizini indîndi • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Tarişbank, Tariş ortağı üreticilere verdiği kredi faizlerini. kullanım tarihlerine bağlı olarak yüzde 8 ile 10 arasında düşürdü. Tarişbank Yönetim kurulu Başkanı Prof. Oğuz Oyan amaçlannın üreticilere en iyi hizmeti en iyi koşullarda sunmak olduğunu ve bu amaçla kredilerin yeniden düzenlendiğini belirtti. Avrupalılar, ABD'deki canlanma ışığınm kendilerine yansıyacağı umudunda Sam Amca'dapişer, bize dedüşer MURATARIN Körfez Savaşı'ndan bu yana üstlerine ölü toprağı serpili olan sanayileşmış üîke ekonomileri, ABD ekonomisinin önderliğin- de, eski parlak günlerine dön- meyi bekliyor. Dünyadaki top- lam üretunin üçte birini gerçek- leştiren Amerikan ekonomisi- nin canlanması; sıfır büyüme hızı ve dev boyutlara ulaşan iş- sizlikle boğuşan Avrupa Toplu- luğu üyelerini umutlandınyor. 1992:Berbatyd! Dünya ekonomisi 1992"yi çok kötü bir performansla ka- patü. ABD, Japonya ve Avru- pa ekonomileri azalan büyüme hızı ve sürekli artan işsizlikle karşı karşıya kaldı. Halkın eko- nomik sorunlann büyümesi karşısındaki bezgınliğı iktidar- lan sarsar bir duruma geldi. Körfez Savaşı'nın 'fatihi' George Bu*, geçen kasımdaki seçımler öncesinde, Bill Clin- ton'ın ekonomi ağırlıklı seçim kampanyası karştsında yenilgi- ye uğradı. İşsizliğin yüzde 10'un üzerine çıküğı Fransa'da, iki a> sonra yapılacak genel seçımler önce- sinde, iktidardaki Sosyalist Parti'nin oy oranı kamuoyu yoklamalannda yüzde 20'nin altına inmiş gözüküyor. Bush, yenügiye uğradı. Eskiden' Amerika hapşırsa, Avrupa nezle olur' denirdi. Oysaşimdi'ABD ekonomisi canlansa, Avrupa ekonomileri kurtulur' deniyor ve 1992'yiberbat kapatan bütün Avrupalılar da buna inamp umutla bekliyorlar. Clinton, Bush'un ımrasçısı. Amerika, Körfez Savaşı'yla iyice derinleşen ekonomik dur- gunluktan çıkmak için büyük bir uğraş verdi. Bush kredi faiz- lerini aşın düşürdü. Amerikan Dolan'nın Japon Yeni, Alman Markı gibi kuvvetü dö\izler karşısında İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki en düşük değerle- rine inmesine seyirci kaldı. İşsizlik oranı yüzde 5.5 düze- yinden yüzde 7.5'in üzerine çıktı. İşini kaybetme korkusuy- la yaşamaya başlayan. hayat standardı gerileyen Amerikan halkı Bush'a ikinci kezsecılme şansını vermedi. Bill Clinton, seçimleri hükü- met harcamalannı arttırarak, ekonomiyi ateşleyeceğini söy- leyerek kazandı. Ama daha başkanhk koltuğuna yerleşme- den, ekonomide işler rayına oturmaya başladı. Bush'un ça- balan mevyvelerini veriyordu. Belki seçimler ocak ayında yapılsa Bush 'Körfez Savaşı Fatihi' unvanına bir de •ekono- mi fatihi' unvanını ekleyerek se- çim zaferi kazanabilirdı. Avnıpa'da işler kesat Avrupa'da Almanya bütün Avrupa Topluluğu ülkelerinin boğazını sıkıyor. Nasıl mı? Fa- izleri yüksek tutarak. Almanya Merkez Bankası, yüzde 4 düze- yindeki enflasyonu düşürmek icin, geçen yıl kısa vadede yüzde 10'un üzerinde faiz uyguladı. Avrupa Para Sistemi ile birbir- lerine bağh olan öteki AT üyesi ülkeler, paralannın aşın değer kaybetmesini önlemek için faiz oranını Almanya ile eşitlemek zorunda. Örneğin Fransa'da enflasyon yüzde 2, faiz oranlan yüzde 10'un üzerinde seyredi- yor. AT'de işsizlik oranının bu yıl yüzde 11 'e, gelecek yıl yüzde 11 5'e yükselmesi bekleniyor. Gerçekten de AT ülkeleri faizleri arttırmak zorunda mı? Bir bakıma evet... İşsiz sayısı üç milyona doğru ürmanan İngil- tere, eylül ayında artık Alman- ya'yla faiz yanşı yapamaya- cağmı açıklayarak Avrupa Para Sistemi'nden çıktı ve faiz- leri yüzde 5'e doğru çekmeye başladı. Sonuç, İngjlız Sterhni, beş ay içinde Amerikan Dolan karşısında yüzde 20 değer kay- betti, hala da durulmadı. Avrupa'run son 6 aydır en çok konuştuğu konu, Avupa Para Sistemi'nin geleceği. Ama para piyaşalan bir türlü şakin- leşmiyor. İtalyan Lireti, İspan- yol Pesetası'ndan sonra son he- def İrlanda Puntu">du. Punt yüzde lOdevalüeedildi. Bugün- lerde Danimarka Kronuna saidınlar ağırlaştı. Fransız Frangı ise. hep diken üstünde. Almanya tehlikesi İki Almanya'nın birleşmesi- nin faturası çok ağır oldu. Al- manya dev bütçe açıklan ver- meye başladı. Enflasyon yüzde 4'ün üzerine çıktı. Almanya, önce enflasyonu düşürmeyi isti- yor ve iç talebi kısmak için yük- sek faiz politikası uyguluyor. Ama bunun zaranru kendisi de görüyor. Almanya'da 1993'te ekonominin büyüme hızmın yüzde 0 ile 1 arasında olması bekleniyor. ABD ekonomisindeki can- lanma bütün dünyaya yansıya- bilir mi? ABD'de yükselen ışık Avrupa'yı kurtarabilir mi? Umut var. ama Almanya 'Ta- mam artık. Enflasyon karşı- sında istediğim hedefı tuttur- dum. Faiz oranlannı makul dü- zeye indirebilirim' demedikçe her şeyin toz pembe olması zor. GATT görüşmeleri, ABD ve AT kadar Japonya'yı da ilgilendiriyor Çıkrnaz sokakta çıkar arayışı Ekonomi Servisi-1986 yılında başlatılan ve iki yılı aşkın süre- dir de çıkmazdan kurtulama- yan GATT Uruguay Raundu görüşmeleri daha da uzayacak gibi görünüyor. ABD Başkanı Bill Clinton yönetimi, Gümriik Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşrnası (GATT) çerçevesinde sürdürü- len bu görüşmeler için, Kong- re'den ek süre isteyecek. Bush yönetimi sırasında, Uruguay Raundu için en geç 2 Mart 1993 tarihine kadar süre tanınmıştı Uruguay Raundu'nda kötü bir anlaşmaya imza atmaktan- sa hiç anlaşma sağlamamayı terort'eden ABD yönetimi, "RrMfİK^irrtıaflaHrrrjFdış pa- zarlardakı payını artUnp içerde yeni istihdam imkanlan yarat- ma ve ekonomisini büyüüne" arayışı nda. Yahepyahiç AT Komisyonu'nun ulusla- rarası ticaret görüşmelerinin yürütülmesiyle görevli yeni ti- cari başkanı Leon Brittan, ABD Başkanı Clinton'ın görevi dev- ralmasından bu yana, Atlan- tik'in iki yakası arasındaki tica- ret sorunlannı görüşmek üzere Washington'da bulunuyor. ABD ile AT arasında tanm sübvansıyonlan konusundaki uzlaşmazlık, Bush yönetiminin, Fransa başta olmak üzere. ATden ithal ettiği yılLk 300 milyon dolarhk işlenmiş tanm ürünlerine yüksek oranb güm- rük vergisi kojmasıyla ticaret savaşına tehlikesine dönüşmüş ancak son anda tehlike gidenl- mişti. Clinton, iktidara geldık- ten hemen sonra aralannda beş AT ülkesinin de ver aldığı bazı ülkelere "ABD'ye sübvansiyon- lu \e dampingli fıyattan çelik ihraç ettikkri" gerekçesiyle çok yüksek oranlı gümrük vergisi ko>ması>la. Atîantik'in iki kı- yısında yeniden ticaret savaşı alarmı çalmaya başladı. ABD'yi zıyaret eden Japon- ya Dışışleri Bakaru Michio Wa- tanabe, Clinton ile görüşmesın- de, "ABD Kongresi'nin Japon- >a"ya karşı alacağı tican misılle- me önlernlerini engellemesıni' istedi. VVatanabe, Japonya'nın 'Ticaret fazlannı diğer ülkeler yaranna kullanacağını. iç talebi arttıracagını \s pazarlannı ya- bancı mallara daha fazla aça- cağını' vaat etti. Clinton da Watanabe'ye 'Japonya ile ti- caretinde verdikleri açığı da- raltmak ıstivoruz' dedı. A T-L. Amerika 'mn arası muz tachnda Çikita savaşı! GLAYABU1L/EKVAÛOR/ BRtlvSEL (AA) - Bir yandan uluslararası tkaretin serbestieş- tirilmesine çalışılırken diğer > an- dan. karşılıklı ticaret ilişkilerin- de gerginlikler birfoirini iziiyor. Bunun en son örneği olarak A>- nıpa Tophıluğu'nun (AT) Latin Amerika ülkelerinden vaptığı muz ithalatına kota koyacağını biktinnesi üzerine harekete ge- çen Latin Amerika ülkeleri, AT- yi Inisflleme' ile tendit ettiler. AT'ye muz ihraç eden Latin Amerika ülkelerinden Kolocn- biya, Kosta Rika, Ekvador, Gu- klernahı, HondoraK NatarBsua- ve Panama Devlet Başkanlan zirvesinde, "AT ile ticaret ilişki- lerinde eşittiği sağla\Ki politika, strateji >e eylemlerin elirlenmesi amacıyla politikacılar ve uzman- lardan oluşan bir komite kurul- ması" karan alındı. Bu komite- de, ATye karşı aiınabitectk mi- sflkme önlemleri ek alınacak. L.Amerika dünya genelindc toplam muz üretiminin büyük ktsmım karşıladığından. AT'nin muz ithalatına kota koyma ka- rannı uygulamaya koyması en çok oniara zarar verecek. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA DurgunluktanÇıkınca Hem dünya ekonomisinin genelin- de hem de durgunluğun şiddetle de- vam ettiği gerekse bu durgunluktan çıkmakta olduğuna dair işaretlerin kuvvetlendiği ülkelerde önemli yapı- sal değişiklikler yaşanıyor. Ne var ki bu değişiklikler gelecekte daha mü- reffeh ve istikrarlı bir dünya vaat et- miyorlar. ABD ekonomisinde yaşanan deği- şikler özellikle önemli. Çünkü bura- da durgunluğun bittiğine ve bir ge- nişleme döneminin başladığına dair işaretter var. Örneğin geçen 12 ayda ABD'de sanayi üretimi ve GSMH yaklaşık % 2.9 büyüdü Ekonominin durumunu göstermek açısından en sağlıklı göstergelerden biri olan Sa- tınalma Müdürleri lndexi ciddi birsı- çrama jle kasım ayında % 55.4'den aralık ayında % 58e çıktı. Aynı dö- nemde öncü Göstergeler lndexi % 1.9 artb. Bu, 1983'den beri en şiddetli aylık artıştı. Belki de en önemlisi üretkenlik indexi % 2.7 ile son 20 yılın en büyük artışını gösterdi. Ne var ki işsizlik tüm bu gelişmelere ayak uyduramayarak bir yıl % 7.3'de kaldıktan sonra ocak 1993de ancak % 7.1 e gerileyebildi. Aynı dönemde gelir dağılımı daha da bozuldu ve en üst %20 lik gelir dilimi ile nüfusun geri kalanı arasındaki fark daha da açıldı. (FT. 8 şubat. sf.11). ABD'deki ekonomik toparlanma- nın bu sefer, bir öncekinden farklı olarak genişleyen tüketici talebine değil de hızla artan üretkenliğe da- yalı olması burada ekonominin yapı değiştirmekte olduğunu, karlılığı art- tırmak için giderek daha fazla tekno- lojiye yatırım yapan şirketlerin işçi çıkartmaya devam ettiği gösteriyor. ABD'de ekonomik toparlanma emekçi kesimine refah getirmiyor. Ekonomik yapısı ve emek pazarı ABD'den oldukça farklı olan ve ha- len bir durgunluk yaşamakta olan Japonya ve Almanyadaki gelişme- ler de benzer yönde. ûrneğin Japon sanayicileri arasında d'.ırgunluğun bugüne kadar alışagelmiş durgun- luklardan daha farklı olduğu yönün- de bir inanç kuvvetleniyor. Japon Araştırma Enstitüsü'ne göre artık iş çevrelerinde, ağırlık pazar payını genişleterek toplam karı arttırmak stratejisinden "kişi başına maliyet- leri ve personel sayısı nı azaltarak yeniden bir yapılanmaya gitmek yo- lu ile karlılığı arttırmaya" doğru kayı- gettrmeye başlaması bu duruma bir başka boyut da katıyor. Geçen yılarda hızla artan global- laşmenin bir sonucu olarak işsizli- ğin artış tarzında da daha önce pek görülmeyen bir özellik ortaya çıktı. Çok uluslu şirketlerin global reoga- nizasyona gitmeleri işsizliği birçok ülkede birden, bazen bu ülkelerdeki gelişmelerden bağımsız olarak arttı- cağını gösterdi. Geçen haftalarda IBM, önümüzdeki 2-3 yılda dünya Almanya'da işsizlik arttıkça ücretler de dûşüyor. yor. Japon sanayii 1980'ler boyunca yarattıgı kapasitesinin bugün artık bir fazla kapasite haline gelmiş ol- duğunu fark ediyor ve bunu daralt- mayaçalışıyor. Buna bağlı olarak da işsizlik bir yılda % 2.1 den % 2.4'e çıkıyor. Batı Almanya'da işsizlik resesyo- na paralel olarak, geçen yılda % 6. 2'den % 7.5'e çıktı. Bu yıl sonuna doğru resesyonun şiddetinde bir azalma beklenmesine rağmen iş- sizliğin hızla artmaya deva edecegi görülüyor. Bu arada Almanya'da sendikalar enflasyon oranının altın- da ücret artışlarını kabul ediyorlar ve böylece de gerçek ücretler ilk de- fa düşmeye başlıyor. Nihayet Al- manya'da işverenlerin 40 saatlik iş haftasına geri dönmek isteğini dile çapında 25000 işçiyi, Ford Motor Company ise 1993 yılında tüm Av- rupa'da 10.000 kişiyi işten çıkara- caklarını açıkladılar. Volksvvagen ise 1997 yılına kadar tüm dünyadaki şirketlerinden toplam 36.000 kişiyi işten çıkartacak. Demir çelik gibi bazı sanayi dalla- rımda global ölçekte bir gerileme yaşanıyor. Bu da işsizlik artışım glo- balleştiriyor. Örneğin uluslararası rekabete dayanamayan Avrupa de- mir-çelik sanayii önümüzdeki üç yıl- da 50000 kişiyi işten çıkartacağını açıkladı. Bunun 37000 kişisinin he- men 1993 yılında işten çıkarılacak ol- ması bu 50000 rakamının da iyimser bir rakam olduğunu, yıkımın aslında daha geniş çaplı olacağını gösteri- yor. Bu çöken sanayilerde ise kayıp olan işlerin, ekonomik toparlanma ne kadar güçlü olursa olsun bir daha geri gelmesinin hiçbir şansı yok. Dünya ekonomisinde ağırlık mer- kezinin değişmekte ve ABD / Avrupa ekseninden Uzakdoğu ya kaymakta olduğuna dair güçlü göstergeler de var. Uzakdoğu'da yeni sanayileşmiş ülkelerin büyüme hızlarının 1993'de Avrupa, ABD ve hatta Japonyanınki ile karşılaştırılmayacak kadar büyük bir hızla artmakta olması bu kanıyı güçlendiriyor. 1993 yılında Çin'in % 12, Malezya'nın % 7.6, Tayland'ın % 8.1,Taywan ın %7.6, Endonezya'nın % 6.9, Güney Kore'nin % 6.8, Singa- pur'un % 6 büyümesi bekleniyor. Aynı dönemde Çin, Tayvvan. ve Sin- gapur'un cari hesaplarındaki fazla- nın % 11 ve % 7 arasında artacağı ve diğerlerinin de açıklarmm hızla azalacağı tahmin ediliyor. Bu eko- nomilerin esas olarak yen anlamın- da olması, Japonya'nın ekonomik durgunluktan çıkması ile birlikte bu- rada son derecede güçlü bir bloğun oluşacağına işaret ediyor. Çok uluslu şirketlerin bünyesinde görünen, ama uluslararası sürtüş- melere yol açan yeni ve ilginç bir gelişme de bunların global emek pa- zarının özelliklerine bağ! olarak ko- laylıkla bir ülkede tüm işçileri işten çıkarıp bir diğerine göç etmeleri. Bu durumu ilginç kılan, Hoover örne- ğinde olduğu gibi bu tür gelişmele- rin artık eskiden olduğu gibi sadece az gelmişmiş ülkeleri değil, Ingiltere ve Fransa gibi gelişmiş ülkeleri de etkilemesi. Hoover'in geçen hafta- larda Fransa'daki 400 kişilik fabrika- sını, tüm işçileri çıkartarak ingiltere- ye taşıması bu iki ülke arasında sür- tüşmelere yol açt. Fransız Baş- bakanı, Ingilizleri işçilerine yeterin- ce sosyal haklar vermemekle ve böylece de AT içinde hasız rekabet ortamı yaratmakla ve Fransız işçile- rinin işlerini çalmaklasuçladı. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Solda Doğru BirlikCumhuriyet Uğur'un öldürülmesıyle birlikte yükselen top- lumsal istemi de göz önünde tutarak, sosyal demokrat parti- lerın bırleşmesı önerısinı yaptı. Ancak partılerın ustyönetım- lerınin değışik bıçımlerde görüş belirtmelerıne karşın, so- mut bir birleşme süreci başlatılamıyor. Son on yıl boyunca olduğu gibi solun birleşmesi konusundaki kısırlık sürüyor. Bu nedenle sorunun nesnel yönlerının ırdelenmesi gere- kiyor. Sağlıklı birleşme yalnız ve ancak doğru bir düzlemde olabilir. Ülkemızin sosyal demokrat partılerının bırleşmelerıni güçleştiren, giderek engelleyen nedenler iki ana başlık altı- nda toplanabilır Bunlar sıyasal örgütlenme ve düşunsel (ıdeolojık) farklılıklardır Ülkemizde tüm öbur partıler gıbı sosyal demokrat partile rin örgütleri de çatı ya da tepe noktasına göre bıçımlenir. Partilerın karar alma ve uygulama süreclerınde genel baş- kan kesın belirleyicı konumundadır. Genel başkana bağımlılık derecesine göre sıyaset yapma olanağı bulunması, daha doğrsu kayıtsız, koşulsuz tek kişiye bağlıhk anlayışı, sosyal demokrasının temel ılkeleriyle taban tabana ters bir durumdur. Sosyal demokrasınin doğasında katılımcılık ve çoğulculuk vardır. Bu partilerde sıyasal yük- selme, örgütün gelişmesine ya da partınin düşüncelerine yapılan katkıyla ölçülür, genel başkana bağlıiık derecesine göre değil. Örgüt içi demokrasının variığıdır ki sosyal demokrasının dayanağı olan toplum kesimlerinın, özellikle emeğıyle geçı- nenlerın partılerıyle bütunleşmelerını sağlar. Siyasetten uzaklaşrnalarını. partilerıne yabancıtaşmalarını önler. Sosyal demokrat partiler öncelıkle parti içi demokratık sıi- reçlerin işletilmesi konusunda görüş birliğine ulaşmalıdır. Sosyal demokratlann birleşmesinm ikinci, ancak kesinlik- le ikincıl olmayan düzlemı, düşünseldir. Sosyal demokrasinın evrensel ilkelerının ülkemize özgü koşullarla en uygun bileşıminin yakalanması sosyal demok- rat düşûnce üretiminin temelidir. Sosyal demokrası. uzun dönemde insanın ınsan tara- fından her türlü sömürüsunü, özgürlük, eşıtlık ve dayanışma, kısaca demokrası içinde sona erdırmeyi amaçlar Ancak ülkemizin koşullarında sosyal demokrasi iki ek yükü daha taşımak zorundadır. Bu iki yük, demokratikleşme ve ekonomik gelişmedir Sosyal demokratlar, ülkemizin demokrasi açığını ka- pamak ve bununla eşzamanlı olarak ekonomik gelişmesini sağlamak zorundadır. Laiklik ve çağdaşlaşma ilkelerı doğrultusunda devlet yapısının demokratıkleşmesi ve yeniden kurumlaşması bü- yük öncelik taşıyor Yalnız demokratıkleşen devlet yapısıy- ladır ki etkin, verimli ve eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerı eksiksiz yapabilen bir sosyal devlet oiuşabilir. Ekonominin üretım olanaklannın genişletilmesi, üretım yapısının ileri teknolojileri kullanma yönünde dönüşumunün sağlanması, özel ve kamu tüm toplumsal üretici güçlerın bu amaç doğrultusunda ışbırlıği konularında sosyal demokrat- ların somutönerıler gelıştırmelerı gerekiyor. İşsızlere iş bul- ma, bölgesel gelişme ve kentleşme sorunları çozüm üretil- mesini bekliyor. Ülkemizde solculuk, tıpkı dolar karşısındaki TL gibi sürekli değer yıtiriyor. Buna kirşılık dünyada sosyal demokrasınin tezleri özellikle demokrası ve teknoloji bağlamında giderek güçlenıyor. B^u çelişkinin gıderilmesinde ülkemizin sosyal demokrat- lanna çok büyük bir görev ve sorumluluk düşüyor. Toplumun ezilen, haksızhğa uğrayan, yoksullaşan kesim- leri sosyal demokrat partüerin birleşmesıni, yıllardır büyük bir özlemle istiyor. Bu toplumsal isteme ve özleme yanıt ve- rHmeoı vw olankoşuMsrdaçök daha büyük btr gerekliHk otu- \ yor. Çağdaş uygariığı yakalamadayeni bir atılımı gerçekleş- tirmek, özellikle son yıllarda aşınan ve giderek yitinlen doğ- ruluk, dürüstlük ve erdem gibi ahiak değerlerinin egemen kılınmasını sağlamak ve hakça bir düzeni yaşama geçirmek, sorumluluk duygusu taşıyan tüm sosyal demokratlan göre- ve çağınyor Yapılması gereken olabıldiğince katılıma bir yaklaşımla örgüt anlayışı ve düşünce düzlemindeki somut konulan ele almak ve bırleşmenin yollarını açmakîır. Bu noktada, kendılerıni sosyal demokrat ve bununla eşan- lamlı olarak demokratık sosyalist bıçıminde niteleyen tüm kişi ve kuruluşlara önemli bir görev düşüyor. Sendikaların, meslek oda ve bırliklerinin, gençlik ve çiftçi örgütlerınin ve bıreylerin sosyal demokratlann bırleşmesı konusunda yo- ğun bir çaba harcaması gerekiyor. OPEC'te üretim karmasası Uretimkısılacak, ama nasıl?VİYANA (AAh Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) bakanlan petrol fıyatlanndaki düşüşü durdurmak için üreti- min büyük ölçüde azaltılması konusunda anlaşmaya van- rken, hangı ülkenin üretımini ne kadar kısacağma ılişkin gö- rüşmelerdeki tıkamkhk çözüle- medi. OPEC üyeleri Kuveytin dahi fedakarlık yapmasmı iste- dıler. OPEC'in nisan-haziran dö- nemi üretimini belirlemek için Viyana'da önceki gün bir arava gelen 11 ülkenin bakanlan. yo- ğun görüşme trafiğine rağmen sadece üretımin en az günlük 1 milyon varil azaltılması konu- sunda anlaşmaya varabildiler. Bu arada Irak'ın Kuve>tten çekilmesinden sonra yapılan OPEC toplantılannda bugüne kadar herhangi bir kotaya dahil edilmeyen Kuveyt'ten ilk kez petrol üretimini kısması istendi. Kuveyt ise 50 milyar dolarhk savaş sonrası ödeme \e tamirat çalışmalan sürerken kendisin- den üretimi azaltması gibi bir fedakarlık beklcnemeyeceğinı bildirdi. Endonezya ile Cezayir bakanlan da üretim kısıntısı için ikna edilemedi. OPEC'in toplantılannda üretimin azaltılması için. en çok mücadele veren Suudi Arabis- tan ile İran, KörfezSavaşı sı- rasında üretimlerini en çok arttıran ülkeler olmuşlardı. Bu > r üzden şirndi diğer üyeler, en büyük üretim kısıntısmı bu iki ülkenin yapması konusunda ısrar ediyorlar. Kartelin en güç- lü üyesi Suudi Arabistan ise her üyenin üretim kısıntısından payma düşeni gerçekleştirmesi için baskı yapıy or Son yıllarda sürekli olarak belirlenen kotalan aşan OPEC ülkeleri, alınan kararlan uvgu- lamıyorlar. Kış için günlük top- lam 24.4 milyon vanl üretim be- lirlenmişken, OPEC'in toplam üretimi 500 bin varil daha fazla gerçekleşti. MERKEZ BANKASI KURLARI IS|«BATI99S dNK 1 ABD Dolan 1 Alman Markı 1 Avustralya Dolan 1 AvusturyaŞilini 1 Belçıka Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fın Markkası 1 Fransız Frangı 1 HollandaFlorını 11sveç Kronu 1 fsviçre Frangı 100 İtalyan Lireti 1 Japon Yenı IKanada Dolan 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1 S.Arabistan Rıyali •Mz «u|| $*nş 9067.83 5498.99 6149.81 784.41 266.94 1436.37 1539.52 1624.19 ^ 488700 1218.83 5934.45 588.63 75.25 7226.51 1294.11 12903.52 2417.95 908600 EFEKTtF ALt? 9058.76 5510.01 i 5493.49 6162.13 6057.56 785.99J 78363 267.47 1439.25 1542.61 1627.44 264 27 142201 1524.12 1622.57 4896.79! 488211 1221.27 5946.34 120664 592852 589.81' 58274 75.40! 74.12 724099 1296.70 12929.38 711811 1281.17 12890.62 2422.80 238168 MTIŞ 9113.26 5526.54 6180.62 788.34 268.27 1443.57 1547.24 1632.32 4911.48 1224.93 L 596418 591.58 75.63 7262.71 1300.59 12968.17 İ430.07
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear