22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 ŞUBAT1993 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER CUMHURIYETTEN OKURLARA ÖZGEN ACAR Demokrasi İçin İstihbaraL.. Yabancı basm yayın okullannda "istihbarat" kelimesi "taşlannın çoğu kaybolmuş ya da dağılmış bir mozaik panonun titiz, sabırlı ve dikkatli bir çalışma ile yeniden ortaya çıkarılmasma" benzer bir tanımlama ileanlatılır. Gazetecilerin, mozaik restorasyonu yapan uzmanlar- dan pek farkı yoktur. iyi bir gazetecinin gören gözlerinin olmasının ve sabrının yanı sıra burnunun da iyi koku al- ması gerekir. Anımsayacaksınız, 3 şubat günü Cumhuriyet'in birinci sayfasında, Jak Kamhi'ye suikast düzenleyenlerden bi- rinin çeşitli sokak eylemlerindeki görüntüsünü ve işbir- likçi arkadaşlarını gösteren üçfotoğraf yayımlamıştık. Fotoğrafların altında şu başlık vardı: "Bu adamların tetikçiyle bağlantıları ne?" Arkadaşlarımız, mozaik panonun kaybolan bazı önemli taşlarını bir araya getiriyor ve polisin her neden- se o ana kadar kullanmadığı bir yöntemle bazı sanıklara ilişkin ipuçlarını ortaya koyuyorlardı. Sorunun yanıtı 10 gün sonra Istanbul Emniyeti'nden geldi. Cumhuriyet'in, üzerlerine dikkati çektiği kişilerin Jak Kamhi olayını düzenleyen teröristler olduğu açık- landı. Bu açıklama üzerıne Milliyet veTürkiye gazeteleri bizim 3 şubat tarihli fotoğrafımızı sayfalarına aktardılar. Acaba Cumhuriyet'in uyguladığı bu yöntemi emniye- tin "istihbarat" birimleri daha önce dikkate alsalardı, bu sanıkların kaçması önlenebilir miydi? Emniyetin foto-film merkezi bu gösteri ve eylemlerde binlerce fotoğraf ve yüzlerce video çekimi yapmıştı. Bu görüntüler -Cumhuriyet Haber Merkezi'nin yaptığı gibi- önceden kare kare incelense, eylemlerde öne çıkan "//- der görünümlü mükerrer kişiler" gözlemeye alınsaydı, acaba Jak Kamhi'ye suikast teşebbüsü ya da Uğur Mumcu olayı daha doğmadan önlenebilir miydi? ••• Haftalarca önce bu köşede de yazdık. "Batman'da ga- zete sattırılmıyor. Valilik, anayasanın 28. maddesi gere- ğince basm özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alamı- yor" demiştik. Gün gecmiyordu ki Türk basmında Batman çıkışlı pek çok "faili meçhul" olay\ar\ yayımlanmasın. Ister Batman Valiliği, ister Içişleri Bakanlığı ve ister MİT; Batman'dakı terör olaylarının yatay ve dikey bir is- tihbarat haritasını çıkarsaydı. acaba Türkiye'deki pek çok terör olayı önlenebilir miydi? ••• Uğur Mumcu'nun öldürülmesinden sonra, Cumhuri- yet'e ipucu verecek vatandaşlar için iki telefonumuzu ayırdık. Bu telefonlara pek çok ihbar geldı. Ancak her nedense hiçbir güvenlik yetkilisi aradan üç hafta geçtiği balde "Cumhuriyet''e başvurup "bu ihbar- lardan yararlanabilir miyiz?" diye sormadı. Herhalde bu telefonları dinlemeye almış olacaklar ki böyle bir başvuruya gerek görmediler. Çünkü Türkiye'- de "istihbarat" denilince akla en kolay yöntem olarak önce "telefonları dinlemek" geliyor. Türkiye'de güvenlik güçlerinın en önemli eksiği "istih- barat"sızlıktır. Çağın gereği olan; yasal, vatandaşın kişi- lik haklarını çiğnemeyen, teknolojik gelişmelerle besle- nen güvenilir bir haber alma örğutlemesi ve bunun sonucunda güvenlik güçlerinifı her düzeylnöe "&tken uyarı" ağının kurulması, Türkiye'de demokrasirnrfyâşa- ması için zorunludur. Bugün size, üç yeni arkadaşımızı tanıtacağım. Ger- çekte her üçü de mesleğin deneyimli ve kıdemli eleman- ları... Orhan Ertnç'in adını pek çok okurumuz anımsayacak- tır. Orhan'la Cumhuriyet'te yıllarca çalıştık. Ben 1960'ta Cumhuriyet'te gazeteciliğe başladığımda o üç yıllık bir gazeteciydi. 1963te Cumhuriyet'e muhabir olarak geç- tikten sonra istihbarat şefi, yazıişleri sekreteri oldu ve yıllarca benim yazıişleri müdürlügümü yaptı. 1981 de ayrıldıktan sonra değişik gazetelerde yazar, genel müdür ve yönetici oldu. Orhan Erinç, Istanbul Üni- versıtesi lletişim Fakültesi'nde yıllarca ders verdi ve öğrenci yetiştirdi. Sekiz gazetecilik başarı ve Türk Dil Kurumu ödülü sa- hibi olan Orhan, "Gazeteciler Cemiyeti"r\de 19yıl yöne- ticılikyaptı. 1989dan buyanaTürkiye GazetecilerSendi- kası Genel Başkanı olan Orhan Erinç basın dalında pek çok başarılı toplusözleşmeye imza attı. Evli ve iki kızı olan Orhan Erinç, yıne yuvaya döndü. Orhan'ın birikim ve deneyimlerinden bundan böyle "Genel Yayın Danışmanı" olarak yararlanacağız. Ûteki iki arkadaşırhızın başarılı çalışmalannı zaten birkaç aydır izliyorsunuz. "Hazreti Ali-Muaviye Kavgası" dizisinin araştırmacı yazarı Oral Çalışlar'm imzasını gazetemizde sık sık gö- rüyorsunuz. Bu araştırmasından dolayı bu yıl Gazeteci- ler Cemiyeti'nin başarı ödülünü aldı. Tarsus Koleji'nden sonra SBFmezunu bir "68kuşak"- lı... 12 Mart ve 12 Eylül tutuklularından... 1978'de Aydınlık gazetesinin genel yayın yönetmeni... Cezaevinde iken katıldığı Yunus Nadi Yarışması'nda 1987de birincilik ödülünü kazanmıştı... 1988'de Hamburg Senatosu'nun daveti ile gittiği Al- manya'da islamiyeti araştırdı... Bir başka "68 kuşak'U ise Aydın Engin... Kendisini okurlarımız daha çok "Dewr/Sü/eyman"adlıtiyatrooyu- nunun yazarı ve yöneticisi olarak tanırlar. Kendideyişiyle,oyıllarda50yiaşkın "öerûar'filmse- naryosu yazdı. "Hiçbirinin altına imza atmaya değmez- di... Atmadım..." diyen Aydın, buna karşılık Cumhuri- yet'te sosyal güvenlik konusundaki bir araştırma ile "Bekirağa Bölüğü'nden Kontrgerillaya" araştırmaları- na imzasını attı. Aydın, önce Yeni Ortam gazetesinin yazıişleri müdürü ve daha sonra Politika gazetesinin genel yayın yönet- meni oldu. 1979-80'de dört kez tutuklanıp 7 yıla mahkûm olunca, çözümü Almanya'ya siyasal sığınmada buldu. Bazı Alman gazetelerindeçalıştı. Almanya'dayaşamını kazandığı "taksişoförlüğü" ile ilgili anılarmı yazdı. Oral ve Aydın'm şu sıralarda nelerin peşinde oldugunu yakın gelecekte birlikte öğreneceğiz. Güven dolu, sevgi dolu günler dileğiyle...ı ÖLUM Kurtuluş Savaşı gazisi KASIM AKAV'ın eşi, canımız annemiz NACİYE AKAY'ı bugün öğle namazından sonra Moda Camisi'nden Tanrısına uğurlayacağız. ÇOCUKLARI: SADİYE AKAY, MÜCELLA ÇALIMCIOGLU, MÜNEVVER YE1VER, UĞUR AKAY IstanbııTayeniturizmmerkezi Beşiktaş'taki Akaret Evleri 25 milyon dolara restore edilerek Turizm Kompleksi' haline getirilecek. • Net Şirketler Grubu'na bağlı Netyapı tarafından restore edilecek olan Akaretler Evleri, mimari özellikleri korunarak üst katlan suit otel, alt katlan ise restoran, cafe, butik, sanat galerisi olarak düzenlenecek. Sıra evlerin bazı bölümleri ise yabancı işadamlan için İş Merkezi haline getirilecek. İstanbtıl Haber Servisi- İstanbul yeni bir turizm merkezi daha kazanıyor. Beşiktaş'ın simgesi Akaret Evleri restorasyon işlcmlerinin tamamlan- masından sonra "Turizm Kompleksi" olarak hizmelegirecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanan projenin Tu- rizm Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskan BakanbğYnca da kabul edilmesinden sonra uygulamaya geçilecek. Apari Otel ve Turizm Merkezi'ne dönüştü- rülmek üzere Vakıflar Genel Müdür- lüğü'nden yap-işlel-devrel modeliylc Net Holding tarafından kiraianan Akaretler Evleri, imar planının İstan- bul Büyükşehir Belediyesi'ncc uzun süredir onaylanmaması nedeniyle res- torasyon çalışmalanna başlanamıyor- du. Planın geçtiğimiz günlcrde onaylan- masının ardından restorasyon çalı- şmalan tekrar gündeme geldi. Tarihi Akaretler Evleri, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası çcrçevesinde Turizm Merkezi olarak saplandığı için gelişim projesinin son onayi Tu- rizm Bakanlığı ve Bayındırlık vc İskan Bakanlığı'nca yapılacak. Bakanlıklann onayından sonra Net Şirketler Grubu'na bağlı Netyapı tarafından restore edilecek olan Aka- retler Evleri, mimari özellikleri koru- narak üst katlan suit otel. alt katlan ise restoran, cafc, butik, sanal galerisi olarak düzenlenecek. Sıra evlerin bazı bölümleri ise ya- bancı işadamlannın kullanımı için İş Merkezi haline getirilecek. Nelyapı Genel Müdürü Haltık El- ver, bölgenın lunzm mcrkczı olması nedeniyle projelerin Turizm Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca da onaylanması gerektığini belirlerek, restorasyon çalışmalanna bu yılın so- nuna kadar başlanacağını söyledı. Projenin 25 milyon dolara maloacağı- nı ifade cdcn El'ver, çalışmalann 1995 yılına kadar lamamlanacağını bclirtti. Projenin bakanlıklarda onaylanma- sı işleminin 6 ay sürcbileccğini kayde- den Haluk Elvcr şunları söyledi: "Halen binalarda oturanlar var. Bı- zım açmış olduğumuz lahliyedavalan da sürüyor. Hepsinin lamamlanması da zaman alacak. Kiracılann çıkması ruhsatın alınmasından sonra tamam- lanacak. İlk proje 1988 yılında çizilmişti. Onaylama işlemlerinin uzaması nede- niyle restorasyon çalışmalanna başla- namıyordu. Bclcdiycnin projcyi onay- lamasından sonra çalışmalarda önem- li bir adım kaydcdildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile aramızdakı anlaşma gereğince yapılacak çalışmalar üç ayn aşamada yapılacak. Sıra evler içinde Atatürk'ün Birinci Dünya Savaşı sı- rasında kaldığı bir cv dc var. Bu tarihi yapı Atalürk Müzesi olarak değerlen- dirilecck." HalitRefiğEvren'ısuçbuh• Yorgun Savaşçı'nın yönetmenifiJminbaşma gelenlerden devrin Cumhurbaşkanını sorumlu tuttu • KİŞfÜKÜ OLSAYOI Bu işin baş sorumlusu. bence Kenan Evren. Çünkü Evren'in meseleye sahip çıkması gere kiyordu. Kenan Paşa eğer kişilikli bir devlet reisi olsaydı, kültürlü bir devlet reisi olsaydı. o zaman Kemal Tahir'i savunurdu. Evren Paşa maalesef bir aydın düşmanlığı içindeydi. ^ w Bu kadar ciddi suçlar işlcndiysc o fılmle, nedcn mahkemeye vermiyorlar beni o zaman? • HBB'nin "Yorgun Savaşcı"sı gün- • FİLMİNDIŞINDATUTULDUM Film. önce benim denetimimden geçsin isterdim. Ben yinefilmindışında tutuldum. Usulen Ankara'ya davet edildim, orada da resmi hiçbir görüşme yapılmadı. AHL' ANTMEN TRT ekranlannda "programlandı- ğından" 10 yıl sonra ekrana gelebilen "Yorgun Savaşçı" dizi filminin yönet- meni Halit Refiğ. yakıldığı söylenen fil- minin başına gelenlerden yedinci Cum- hurbaşkanı Kenan Evren'i sorumlu tut- tu. Refiğ, "Bu işın baş sorumlusu, bence Kenan Evren. Çünkü Evren'in mesele- ye sahıp çıkması gerekiyordu. Kenan Paşa eğer kişilikli bir devlet feisi olsaydı, külturlü btrdev let reisi olsaydı, o zaman Kemal Tahir'i savunurdu. Kemal Ta- hır'i tıpkı Mehmet Akiri. Yahya Ke- mal'i, Ziya Gökalp'ı vc hatta hatta Nazım Hikmet'ı savunması gerekü'ği gı- bi savunması gerekirdi. Ama biz hep birlikte biliyoruz ki Evren Paşa maale- sef bir aydın düşmanlığı içindeydi. Sü- rekli olarak bir asker-sivil aydın fobyası içine girmişti" dedi. Ordu içindeki grup HBB televizyonunun ikincı bir "Yor- gun SavaşçTyı yayına sokacağını açık- lamasından hemen sonra ortaya çıkan- lan "yanmış" film, ilk "Yorgun Savaş- çı" konusunda sonılanmtzı yanıtlayan Köprüden atladı Sevgilîler Günü'nde intihar • Boğaz Köprüsü'nde taksi- den fırlayarak kendini aşağı atan ve cesedi bulunamayan genç. ardında bir kadın resmi- nin kazılı olduğu bakır tablo ve 'Hülya hanıma saygılanm- la'yazısını bıraktı. İstanbul Haber Servisi - Kim- liği belirlenemeyen 20 yaşlann- da bir genç. önceki gece sabaha karşı Boğaz Köprüsü'nden at- ladı. Geride yalnızca bir poşet içinde, üzerinde bir kadının res- mi kazılı bakır bir tablo bıraktı. Tablonun ön yüzünde içinden ok gecen bir amblem ve "Bulut 93" yazısı. arka yüzünde de "Galıp Bulut" ve "Hülya hanı- ma saygılanmla" yazısı... 20 yıl- dan geriye kalanlar şimdilik yalnızca bunlar. Gencin cesedi bulunamadı, kim olduğu ve intihar nedeni ise henüz bilinmiyor. O 8 maddenın hiçbir gecerliliği yok. Bir kerc bu gerekçclcrin her biri. ciddi birer suç unsuru oluşturuyor. Ermeni propagandası yapıldığmdan luıun da Atatürk'ün 'san ırktan' geliyor gibi göstcrilmcsi, Kurtuluş Savaşı'nın gereklı olmadığı. Çerkcs Ethem'e millı kahraman görüntüsü verilmesi gibi saç- masapan gerckçclcr. Ben bu suçlan işlc- diysem gcrçekten, nasıl böyle serbestçe geziyorum? "Bu kadar suç işJedıysem..." REFİĞ-Bötün bu olup biteniere rağmen, vatandaşlık, kültür, sanatçı, sanat eseri gi- bi ka>Tamların hala despot devlet kavramının üstüne çıkmadığını anJıyoruz. Halit Refiğ, "Ordunun içinde bir gru- bun" zamanında komünistlikten mah- kumiyet almış bir yazann, Kemal Ta- hir'in romanının filme çekilmesini içine sındiremediğini söyledi. Refiğ konuş- masını şöyle sürdürdü: "Kemal Tahir'in romanının filme çe- kılmesinde ordunun yardımcı olması konusunda bir burukluk hissetti bu grup. Ordu nasıl oldu da komünistlik- ten mahkum edilmiş bir adamın roma- nının filme çekilmesinde bu kadar des- tek oldu? Ama kitabın komünistlikle il- gisi yok ki. Kitap, milli mücadele ger- çeklerini anlalıyor olduğu gibi. Dola>ı- sıyla ordunun yardım etmesinde bir mahzur yok. Ama bu sözünü ettiğim grup, ycdircmedi bunu kendine ve bu temayı kendilerinc göre filmden gerek- çeler de bularak, yapılan 'yanlışf kendi- lerince düzeltmeyc kalkülar." • Zamanında filmin vakılmasına ge- rekçe olarak gösierilen 8 maddeye bakın- ca, her birinin bir bütiin olarak ele alındı- ğında, filmin birkaç sahnesine değil, tü- miine yöneldiği göriilü>or. Peki, 1979 yılında filmin senaryosu incelendiğinde nasıl oldu da bu 'sakınca'lartn hiçbiri "gö- rülmedi" de devlet desteğiyle çekilmesine izin verildi? deme gelir gelmez, sizin "Yorgıın Sa- vaşcr'nızın onca yıldan sonra sait bir "ti- cari rekabet" nedeniyle ortaya çıkmış ol- ması sizi rahatsız etmedi mi? • Tabii etti. Ama filmin son hesapta or- taya çıkmasından yinc de memnunum. Bu vesıleyle ortaya çıkma imkanı var deselerdi, ben izin vcrirdim. Ama benim beklentim, bana rcsmcn haber vermele- riydı. Film, önce benim denetimimden gcc- sin islerdim. Ben yine filmin dışında tu- tuldum. Usulen Ankara'ya davel edildim, orada da rcsmi hiçbir görüşme yapı- lmadı. "Yorgun Savaşçı"nın ortaya çıkması, zoraki bir durum. TRTnin de bunca geçcn zamandan sonra eğcr bu dizinin yönetmeni olan bana ve dizinin kaynaklandığı romanın yazarı Kemal Tahir'e hala bir düşmanlığı yok idiyse, yapılan haksızlığı tamirclmek için "Yor- gun Savaşçı"yla ilgili eseri tanıtacak yan yayınlar yapmalan gerekiyordu, öyle program aralanna ilan sıkışlırmak de- ğil. Burada hep işin başından ben sürge- len bir tutum var... Bu mal bizimdir, biz devlctiz. Bizim dışımızdakiler kuldur. Biz kutsal devleti temsil ediyoruz. do- layısıyla kullann ellerini göbekleri üstü- nc bağdaştınp boyunlannı eğmelcri gc- rekiyor. Bütün bu olup bilenlere rağ- men, vatandaşlık, kültür, sanatçı. sanat cscri gibi kavramlann hala despol dev- let kavramının üstüne çıkmadığını anlı- yoruz. Bakanken yapmadı şimdi öneriyor • Eski Milli Eğitim BakanıveANAPBolu Milletvekili Avni Akyol öğretmene alternatif bir örgütlenme biçimi önerdi. Akyol'un önerisi, TBMM'de kabul edilirse, eğitim alanında hizmet verenler, "oda" çatısı altında örgütlenecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Millı Eğitim Bakanı ve ANAP Bolu Mil- letvekili Avni Akyol , Milli Eğitim Bakanı Köksal Top- tan'ın hazırladığı, "Türkiye Öğretmen Yardımlaşma Kurumu"na alternatif bir örgütlenme biçimi önerdi. Akyol'un önerisi, TBMM'- de kabul edilirse, eğitim alanında hizmet verenler. "oda" çatısı altında örgülle- nccek. Avni Akyol. özel ve rcsmi kurumlarda görev yapan öğretmenler, eğitim uzmanı ve yöneticılcr ile ilköğrelim müfcttişleri, üniversitelerde mesleğini icra eden öğretim elemanlannın "meslek oda- lan" çercevesinde örgüllen- mesini içcren "Türkiye Eğı- tim-Öğretim Meslek Odala- n ve Meslek Birliği" yasa önerisini hazırladı. Akyol'- un yasa önerisindc, bütün il- lerde en az 50 üyenin katılımıyla oluşlurulacak "meslek odalan"nın, diğer meslek odalan gibi bir "oda- lar birliğT'ne bağlı olmasını öngörüyor. "Eğitim ve öğretim meslcklerinin Türk milli eğilirhinin amaçlan yö- nündc gclişmesıni sağla- mak, meslek mensuplannın hak vc menfaatlerini koru- mak" amacıyla kurulması öngörülen meslek odalan kapsamında, çeşitli "ihtisas komisyonlan"nın kurul- masına da olanak tanmıyor. Sendikal yetki tartışması Moğultay:' Yargının kararıııasaygılıyız 9 ]VıîlrL»£u*'«» 'ffknorftfktrra' I r n c g l m a Ortakö> Mevdanı soğuğa karşın her nuKieer e vepeçevre Kuşatmah a f t a ^nu ojduğu ^ d ü n de »kala balıktı. Kimj zaman konserler verilen, khni zaman oyunlar sergilenen meydanda bu kez nük- leer santrallara karşı imza kampanyası vardı. Çepecevre dergisi, Ortaköy Mevdanı'nda kur- duğu bir standda "Nükleer santrallara hayır" diyenleri imza vermeye çağırdı. Yaptığı açıkla- mada, dünyada pek çok ülkenin nükleer santrallardan vazgecrikleri, ancak kullanıldıktan sonra devre dışı bırakılan santralların da nükleer artık ve uranyum depolamaları nedeniyle potansiyel tehlike olmaya de\am ettikleri belirtildi. Açıklamada ayrıca dünyanın en değerli kuş alanlanndan Göksu deltasına 30 km. uzaklıktaki Akkuyu'ya kurulması planlanan sant- rala karşı duyarlı olunması istendi. (Fotoğraf: HAYRETTÎN SAĞANAK) GÜNEŞGÜRSON ANKARA - Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sendikalann yctki tartışmalanna uzak duru- yor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Moğultay, sen- dikalann istatistiklere yönclik iti- razlan değerlendirirken, yargının vereceği karann dikkate almaca- ğını belirterek. "Yargının verece- ği karar, bizi bağlar. Yargının ka- ranna saygılıyız" dedi. DİSK'e bağlı Genel-Iş Scndikası Genel Başkanı İsmail Hakkı Önal da. Belediye-İş Sendikası'nın hak- lannda açtıklan yctki ıtirazı da- vasına ilişkin açıklamalann "ha- yali beyanlara" dayandığını ileri sürerck. "Genel işler işkolundaki işçi sayısı, Türkıye'de yeni kuru- lan belediyelerdahil. 200bıni bul- muyor" dedi. Sendikalann bir ışkolunda yet- kı almasında anahlar rolünü oy- nayan işkolu istatistiklerinin ya- rattığı tartışma, yeni boyutlar ka- zandı. Çalışma Bakanı Moğul- tay, çeşitli sendikalann istatistik- lerdc "sahtecilik" yapıldığı savıy- la Ankara'daki iş mahkemelerinc dava açmasını. "yargı yolu açık" diye değerlendirdi. Moğultay, is- latistiklereyönelik itirazlarla ilgi- li olarak, şunlan söyledi: "Doğru yaptığımıan bir işare- tidır. Yargı yolu açıktır. Bize inli- kal edene göre bir işlem yapıyo- ruz. Yargının vereceği her karar, bizi bağlar. Dolayısıyla bizden kişıscl sıkıntılan yok. Bizim mar- kamız dürüstlüktür. Bizim dü- rüstlüğümüzü lartışmıyorlar ki. Diyorlar ki, bizim hakkımız var. Pekı, hakkınız varsa, yargıya gi- din. Siz, yargıdan kanıtlargeürir- senız. biz de uygulanz onu. Kal- kıp diyorlar mı ki, bakanlık şunu yapn, bunu yaptı? Düşünce tarzı- dır. Yargının karannı saygıyla karşılanz". İstatistiklcrde itiraz konusu olan genel işlcr işkolundaki Ge- nel-İş Scndikası Genel Başkanı Ismail Hakkı Önal, Belediye-İş Sendikası'nın itiraz gerekçesinde yer alan "müken^r" ve "gecer- şız" üyelik savlannı yalanladı. Önal, Belediye-İş Sendikası'nın istatistiklere esas olan üyelikleri- nin "notere değil, beyana dayah" oldugunu ileri sürdü. Ergenlik çağuıdaki Türkgenci 'temiz' çıktı ŞEBNEM GÜNGÖR ANKARA - Çocukluklan. yetişkinliğe geçişte bir basamak olan ergenlik döneminin Türkiye'- de nasıl geçirildiği araştınldı. Araştırma sonu- cunda, bugüne kadar dünyada yapılan bilimsel çalışmalarda elde edilen veriler doğrultusunda '•potansiyel suç ve risk" grubu olarak bakılan Türk genci aklandı. Doç. Dr. Hajuk Özbay. Doç. Dr. Nail Şahin, Hacettepe Üniversitesı Sosyal Hızmctler Yeksckokulu araştııma_görev- lileri Gül Hmcal, Serpil Güngör, Emine Öztürk. Aliye Mavili, Mehmet Aybaş ve Erol Gökü tara- fından gerçekleştirilen araştırma, ergenlik döne- minin Türk genci için "bir çatışma, kriz. çalkantı veya kımlik bunalımı dönemi olmadığını" gös- terdi. Araştırma sonucunda, ergenliği "kriz ve çalkantı" dönemi olarak geçiren gençlerin ora- nının sadece yüzde 20 olduğu saptandı. 12-22 yaş grubunda bin 167 çalışan genç ile 11-21 yaş arasındaki 1055 öğrenci gencin katılımıyla top- lam 2 bin 222 ergen üzerinde gerçekleştirilen araştırma verilenne göre, gençlerin yüzde 80'ini bu dönemde olumlu bir benlik imajı göstererek, "birey olarak kendilerini oldukça beğendikleri- ni" ifade etliler. Gençler, böylece, toplumdaki genel kabulün aksine, ergenlik dönemınde, kişilik arayışından çok, kendi kişiliklerini gelişlirmeyeçalıştıklarını, bu dönemde organizmalanndakı değişiklıkleri kolayca kabul ettiklerini ve benimsediklerini göstcrdiler.Prof. Dr. Mualla Öztürk Çocuk Ruh Sağlığı ödülü kazanan araştınmada, öğrencilik ve çalışan gençlerin ergenlik dönemini farklı algıladıklan vc geçirdiklcri de saplandı. Araştı- rma verilenne göre, öğrenci gcnçlcr, çalışan gençlere oranla bu dönemde birey olarak kendi- lerini daha çok beğeniyorlar. Buna karşın. öğ- renci gençler, özcllikle lise son sınıfa dcnk gelen 15-17 yaş grubu arasında çalışan gençlere oran- la, gelecek konusunda daha karamsar ve kaygılı oluyorlar. Oğrenci ve çalışan gençlerin ergenlik dönem- lerinin ayn ayn olarak da ele alındığı araştırma- ya göre. çalışan kızlar, aynı gruptaki crkcklcrc oranla gelecek konusunda daha kaygılılar. özel- liklc. cınscl tutumlar ve duygusal açıdan çalışan genç kızlar bu dönemde kendilerini, yaşıtı çalı- şan erkck ve öğrenci ergenlcrc göre daha az be- ğeniyorlar. Çalışan gruptaki crkcklcrisc, bircysel idealler. sosyal ilişkilcr ve sorunlarla başa çıkma konu- sunda kişisel olarak kenditerini pek başanlı bul- muyorlar. Öğrenci ergenler grubunda ise, kızlar, yaşıtlan erkcklere oranla kişisel olarak kendile- rini daha az beğeniyorlar. Araşurma verilerine göre, çalışan ergenler grubunda en sorunlu yaş 14 olarak belirlenir- kcn.öğrencileriçin buyaş 17 olarak bclirleniyor. Araştırmada, buna gerekçe olarak, lise son sınıf- ta üniversilc giriş sınavlannın etkisiyle yaşanan gclccck kaygısı gösteriliyor. Araştırmada, çalışan gençlerin, kendilerini, mcslck-eğitim amaçlan, bireysel idealler, uyum ve aile ılişkilcri açısından "olumsuz" bulduklan kaydedilirkcn, öğrenci gençlerin ise, duygusal lon. patoloji, cinsel tutumlar açısından kendile- rini "olumsuz" değcrlendirdiklcri vurgulanıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear