25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT1993 PAZARTESİ DIZIYAZI Okııl ve hücre arkadaşı Pennçek, Mumcu nun yaşama renk katan bir insan olduğunu söyledi Laikliğiıı ödünsüz savaşçısı• Perinçek anımsıyor, 29 Nisan'a, 555 K'ya koşmıiştur lisede dersleri bırakıp Uğur Mumcu. Oralarda öğrenmiştir "Ankara'nın taşma bak, gözlerimin yaşına bak"ı. Elli yaşına geldiğınde bile dilindedir ______ bu türkü. . B—aı \ .^^ ; layan arkadaşlık, arsalarda futbol oy- . . _ , . . . namaktan 60'lann gençlik hareke- kaya gıbı sağlam. ödünsüz ama haya- çızgı.Cumnunyetdevnnınnamusçız- tine, hatta' Mamak Cezaevı'nin arka u n h e r ™ man S a k a > a almacak bır ya- gısidir Lisedeki Uğur kimse ölüme ı \ nkara Deneme Lisesi'nin öğ- rencilennden biridir. Cana yakınlığı. kurduğu sıcak. güzel ilişkilerle kısa sü- rede popüler olur. Henüz birinci sınıf- tadır. Yıne birinci sınıf öğrencisi bir başkasının, Doğu Perinçek'in ilgısini çeker. Üstelik aynı mahallede otur- maktadırlar. Tanışırlar, on beş yaşın- dakı p>opüler genç kendisini tanıştınr, "Ben, Uğur Mumcu'yum". Böyle baş- A u A R Ğ N K A UR L D \ A A ıu T 9 M I L C Y A u 0 R 'y I U R hücrelenne kadar uzar. H*ukuk Fakültesi'ndedebirlikte- dir Doğu Perinçek'le, Uğur Mumcu. TİPü Perinçek'le, Adil Özkol ile CHP'h Uğur Mumcu, Hüseyın Gün- düz ve Orhan Kayahan Hukuk Fakül- tesi Fikir ve Sanat OcağTnı kurarlar. 64"te Perinçek, 69*da da Mumcu asis- tan olur. Bir yıl da öğrencisi olur Pe- nnçek'in, Mumcu. "Epik tiyatrogıbidir. Uğur'la bırlik- te olmak" diyor Doğu Perinçek. Bir oyunu seyreden seyirciyken, birden kalkar koltuğundan. Artık seyirciliğin dışındadır. Kendisiyle birlikte alaya almaya başlar oyunu, oyunculan ve seyirciyi. Cezaevlerini bir şenlik yerine dönüştürür, taş duvarlan kaldınr, de- mir parmaklıklan krapon kağıdı eyler. Zulmün ve zorbalığın; zavallılığın. as- keri rejimin, copun yetersizliğınin, postalın komıkliğının farkındadır. Neşesi. üzerlerine kapanan sıstemin gülmeceliğındendir bir anlamda. Pe- rinçek anımsıyor, 29 Nisan'a, S55 K'- ya koşmuştur lisede dersleri bırakıp Uğur Mumcu. Oralarda öğrenmiştir "Ankara'nın taşma bak, gözlerimin yaşına bak"ı. Elli yaşına geldiğinde bi- le dilindedir bu türkü. Aydınlanma, laiklik, özgürlük mücadelesinde dik. şy y g ğ nını. en ciddı anlarda bile bulan ada- giden Uğur da odur. Evet, olgunlaş- mın tutarlılığının bir göstergesıdır bu. rruşür. bu olgunlaşmanın değişimini yaşamıştır. ama çızgisi eğilmeden, zig- zaglar çizmeden. Lise son sınıfta. lise Mumcu. Perinçek'lerin sırııfından da bir aday vardır ve o kazanır seçımi. Mumcu,öğrencilerehitaben trajikbir konuşma yapar, "Mumcu'nun mumu söndü arkadaşlar". 1959'dabirgazete çııcânrl<ır utun nayatı ooyunca ızledıgı c e m ı y e t i başkanbğına aday olmuştur Mumcu, duvarda gördüğü bu gazete- yi beğenır, kendisi de yazmak ıs- ter, yazar da. Bir süre birlikte çı- kanrlarKanncaKarannca'yı. 1974'te Perinçek hapisien çıküğında Kıbns sıkıyönetimi ilan edilir, karşı çıküğı için hakkında gıyabı tutuklama karan verilir. Üç yıl kaçak yaşar Perinçek. Bir gün gazetelerde Uğur Mumcu'nun evlendiğini okur. İlle de kutlamak is- ter, ama fırarilikten dolayı tedirgindir. Telgraf çeker, imza, "Kannca kara- nnca arkadaşın". Pennçek, yeniden yasallaştığmda karşılaşırlar, Mumcu, o telgrafın kendisini çok mutlu etüğinı söyler. U ± erinçek de unutamıyor Mum- cu'nun takhtlerini, espnlerini. Mende- res. İnönü, Demirel taklitlerini, tiyat- ral fıkralannı, mimiklerle, jestlerle, inişli çıkışb ses tonuyla anlaülan, her- kesi etkileyen fıkralannı. Ayşe'yi anımsıyor Perinçek. Utan- ma nedir bilmeyen. kendine son dere- ce güvenen Uğur Mumcu, Ayşe denil- di mı kızanr, mahcuplaşır. Perinçek'e göre, çok içten ve çok güzel bir aşktır bu. Ve bu da tutarlıbğın, sadakaün gös- tergesidır. Bugün kaç kişi on küsur yıJ sürdürür bir aşkı? Ya arkadaşbklan? Kaçımız. otuz yıl, otuz altı yıl önce başlamış arkadaşlıklanmızı koruyo- ruz hala?Demokrasi ve Birleşik Sosyalist Parti paneünde Mumcu, Perinçek(sağ başta), Yalçtn Büyûkdağlı ve Murat BeJge'v le. Ercüment Ulay, Mumcu'nun okul döneminde her türlü etkinliğe katılan bir öğrenci olduğunu söyledi Deneme Iisesrnin, gözdesi, 'Uğuriı uğur Mumcu'yu 1956 yilında ta- nıdım. Evlerimizin arası 70-80 metre idi. An- kara'nın Bahçelievler semtinde oturu- yorduk. Babamın işi sebebiyle Ankara'- ya taşınmıştık, Ankara'da tanıştığım ilk arkadaşlanmdan birisidir Uğur. Deneme Lisesi'ne gidiyorduk. O fen bölümüne, ben edebıyat bölümune gidi- yorduk aynı sınıfuı. O günİerden, o aramızdan aynldığı güne kadar Uğur ile dostluğumuz hiç kopmadı. Hele diyebilirim kı son 10 yıl en yakın dostlanmın başında idi. \J ğur benim can dostum, ben ise onun 'iş ve sermaye çevrelennden' tek dostu idim. Deneme Lisesinı aynı yıl bıtirdik. An- kara Hukuk Fakültesi'ne başladık, o ünıversıtede kaldı, daha sonra gazetecili- ğe başladı. Ben serbest hayata atıldım. Deneme Lisesi'nden mezun olduktan hemen sonra, Mezunlar Derneği'ni kur- duk. Dernek sebebiyle; okuldan, öğret- menlenmizden ve arkadaşlanmızdan kopmadık. Uğur içın, deneme arkadaş- lannın ve öğretmenlennin ayn bir yeri oldu. her zaman. Uğur'un gazeteciliği, yazarlığı denemeli arkadaşlan ile olan dostluklan ile hep atbaşı gitmiştir. • Onudostlan ile görmek isterseniz; Deneme Lisesi Mezunlan Derneğfnin faaliyetlerini izlemeniz yeterli olurdu. Uğur'u ve Güldal'ı mutlaka dostlan arasında görürdünüz. di. Gökova'ya yapılacak termik santralı yerinde incelemeye gelmiş Bodrum"a. İtalya'dan yeni dönmüştü, ne yaptın oralarda diye sordum. Başladı anlatmaya: Malum çok sen bir şe&lde anlatıyor. Her cümlesinde 2-3 isim, hepsi yabancı ülkelerde geçmiş olaylar, savcı isimleri, yakalanan ve ara- nan suçlular, ağcanın anlattıklan. bir noktasından aklıma geliyor. On- dan sonrakı noktayı unutmuşum. Kimdı, kim nerde idi derken. onun bahsettiğı Bulgann olaydakı fonksi- yonunu kaçınyorum. Buna benzer karmaşık olaylan çözme çabası ile sa- bahı sabah ettun. Bir saniye uyuyama- dım. Kan-ter içinde erkenden yatak- Uğur'unsuallen.ltâlyamakamlanhak- tan kalkum. , kındak1 düşünceleri,birsürütarih,bulu- _ Ugur erkenden Ankara ya gıtrnışo nan deliller. şüpheliler. varsayımlar. Bul- ^ r s l I e yakalayamadım Uğur u. Tabıı gar makamlanrun Ağca hak'kmdaki dü- Ankara'da buldum. aldım hırsımı. şüncelen, Papa'nm tavn, ttalyan polı- Çok guldük bu olaya. Bana kızdığı za- sinin hatalan. Uğur'un Türkiye'de yap- mış olduğu araştırmalannın olayın akışı üzerindeki tesirlen, tekrar bir Bulgar yetkilisırun görüşleri vs. vs. tam 4 saat aralıksız Uğur'u dinledik. Kafalanmız seniz; Deneme Lisesi Mezunlan Der- neği'nin faaliyetlerini izlemeniz yeterli olurdu. Uğur'u ve Güldal'ı mutlaka dostlan arasında görürdünüz. Onun hayatında Deneme Lisesi arka- daşlannın ap ayn bir yeri olmuştu. Her faalıyette. bütün Denemelıler. Uğur ile benı mutlaka birlikte dinlemek ıster olmuşlardı. Seyyahatte, yemekte. baloda hep yan yana olurduk. Bizi yan yana mıkrofona çıkartırlardı. Ç g y ğ man "Anlaünm Ağca'dan şimdi" der- di. E dopdolu doğru otele uyumaya gittik. %J yumak ne mümkün, onun tüm detaylan ile toparladıâ olay tam ışanda dolaşmayı, dışanda ye- mek yemegi sevmezdi. Kendi evinde ve- ya bir yakınının evinde dostlan ile otur- mayı sohbet etmeyi severdi. Eşi Güldal'- ın da tercihi böyleydı. Dışanda onu dostlan ile görmek ister- n son deneme gecesi sahnesinde: koluma girerek şu cümleleri söylemışti. Zira 400-500 kişilik toplantılarda. Oku- lun ilk mezunu bızlenn adetleri azarmış, genç mezunlar çoğunluğu almıştı. "Küçük kasabalarda Cumhuriyet Bayramlan'nda gecit törenı >apıbr arka- daşlar. kolejın önünde ilk okul talebeleri vardır. Onu orta ve lise talebeleri takip ederler, sonra meslek grubu temsilcilen geçerler ellennde mesleklerinı temsil eden araç-gereçlen ile. Mesela terzi ma- kası, hemşire tansiyon aleti ile. Daha sonra hemen hemen kortejin sonuna doğru "eski muharip gaziler' gecerken, kahraman oluşundan öte, yaşhlıkian se- bebiyle en çok alkışı onlar alirlar..." de- miştı. "Bizde Ercü ile pek bir şey yapmıyo- ruz mıkrofonda. ama alkışlanruz yaşı- mıza" demişti. Oysa onu dinlemek onu okumak her- kese büyük keyif vermişür. Yıllar önce, yakın iş ilışkisinde oldu- ğum bir dostumun sekreteri evlenecekti. Ben de bir hedıye almak istedim kızcağı- za. Başanlı. işinı seven cici bir kızcağızdı. Makbule geçsin diye kızcağıza sormak istedim bızzat kendisine. "Ercüment Bey, çok teşekkür ederim, sizin Uğur Mumcu'nun yakın dostu ol- duğunuzu biüyorum, bana Uğur beyin 'imzalı bir kitabını temin edebilirsenız. benım ıçin hediyelerin en kıymeth'sini yapmış olursunuz" dedi. Uğur'u çok özlüyorum... u.ğur'un kalemı kadar, hitabeti de zekasmdan nasibini almış, kabiliyetle- nnden birisidir. Mezuniyetimızı takip eden ilk yıllar- dayız. Okulda mezunlar fen-edebıyat gnıplan olarak ikiye aynimışiar, müna- zara yapıyorlar. Edebiyatlar, 'söz gü- müşse, süİcut alundır' tezıni savunuyor- lar. Edebıyat grubundan 3 kişi; Aydm Güven Gürkan, Doğu Perinçek ve Adil Özkol konuşmacı. Fen grubundan ko- nuşan 2 kişiden sonra; edebiyat grubu açık farkla önde, fen grubunun son ko- nuşmacısı Uğur. O da, edebiyatçılann tersine, 'sükut gümüşse, söz altındır' te- zini savunacak 3 '5 dakika geç kalarak koşa koşa ve kanter içinde Uğur kürsüye çıktı. Kucağında kırpkınnızı ibiği olan beyaz bir horoz var. Korkudan kanat çı- rpmakta olan horozu kürsüye bıraktı. Yüzlerce susan tavuk yerine, sesi çı- kan 'bir horoz benim tercihimdir' dedi ve kürsüden indi. Bu şok olay üzerine açık fark kapanmış ve Uğur sayesinde fen grubu münazarayı kazanmıştı. Fakat birden bire Uğur yok olmuştu. Epey sonra ortaya çıktı. Okulun yakınında kurulan pazardan almış horozu şebekesı karşılığında, ho- rozu verip şebekesini kurtarmak için kaybolmuş ortalıktan. Uzun yıllar geçtı. Yine ortalıktan kaybolmuştu. Hapıse atmışlardı Uğur'u. Sonradan hapisha- neye Adil de gelmis, hapisten çıktıklan gûn, Kızılay'da GIMA'nın bulunduğu binanın önünde Adil Özkul ile durmuşlar, tanıdıklannın tepkısini ölçüyorlar. O sı- rada eşim geçiyormuş oradan, seslen- mişler, eşim de boyunlanna sanlıp uzun müddettir görmedıği arkadaşlannı öp- müş. Uğur. "Bizleri öpüyorsun, ama biz hapisten yeni çıktık, senin ve Ercü'nün mesleği açısından sakıncab olmasm" de- yınce, eşimin cevabı, "A, vallahi bılmi- yordum" olmuş. M2t şimin bu çevabmdaki ince espri- yi çok sevmişti. Ailelerimizin birliktefiğı- nin ilk temel taşıdır, Uğur'un bu sevdiği anı. Bir şubat akşamı Bodrum'da bir mey- hanedeyız. Yıne Denemeli 5-6 arkada- şız. Tesadüfen yolda rasltlayan başka bir arkadaşımız Uğur'u bizım masaya getir- Mumcu dışanda eğlenmeyi pek sevmezdi. Onu ancak Deneme Lisesi'nin toplantılarında ve etkinliklerinde görebilirdiniz. Aile ziyareti ise Mumcu ve eşi GvA- dal'm en çok hoşlandığı bir olaydı. İşte bir ydbaşı gecesi. Ulay hindiyi kesmeye çakşıyor. Mumcu ise, espriyi patlatıyor, 'Sen onu kesemezsen o bizi kesecek' TAKIM ARKADAŞI HÜSEYİN ERSOY, MUMCU'YU ANLATTI 559 artık atulardayaşayacak%J ğur'la Ankara Bahçelievler Dene- me Lisesi sıralannda 36 yıl önce başlayan ve ölümüne kadar kesintisiz devam eden arkadaşlığımı bu satırlarda anlatmak be- nim için hem zor hem de bu satırlara sı- ğmayacak boyutta. Tüm sevenleri, onun kimliğini, ölü- münden sonra duygulan ile birlikte basın- yaym ve haberleşme araabğıyla bir kez daha açıklama fırsatını buldular. Edebıyata, şiire ve cumhuriyet tarihi- mizin gerçeklerini öğrenmeye o yıllarda merak sarmıştı. Okulda yapılan münazaralarda özel konumu ve becensi vardı. Nüktedan insanlan sever ve özelbkle politik, ınce esprilerden ve fıkralardan hoşlanır ve bunlan yakın arkadaşlanna anlatmaktan zevk alırdı. Ülke sorunlannın yoğun olduğu ve kendisini etkılediğı 6O'lı yıllar ve öncesi sıklıkla beraber olduğumuz o güzel gün- lerde bazen ciddı bır göriinüm sargiler. dakikalarca bana düzgün bir hitapla söy- levde bulunmaktan kendinı alamazdı Ben de bu konuşmalan onun hoşuna gı- den sözlerle durdurmaya çalışır ve birlik- te gülerdik. Okul sıralannda, sırufımızın futbolda kalesini korur, önünde ve yakınında be- raber oynamamızdan güven duyardı. Takımımız şanssız bir gol yediğinde ise çok üzülürdü. ğur'un hayatında geçen özellikle 70'h zorlu yıllar. bugünkü konumunun oluşumunda büyük rol oynamıştır. Ar- kadaşlar arasında dayanışma gösterilme- sini ister ve onlann sorunlan ile yakından ilgilenirdi. Onun yokluğuna dayanmaya çalışa- cağız. Anılan, tüm sevenleri ile birlikte vaşavacaktır. Varın:Uğur Yurdakul, Tanju Erdem. POLJTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Yerli Malı Teröp... Adını, Uluslararası insan Hakları Bildirgesi'nin 19. maddesınden alan Madde Ondokuz' diye bir örgüt var. Bu örgütün direktörü Frances D'Saura ülkemizde hiç durmadan yazar ve gazeteci öldürülmesi karşısında bi- zım Başbakan'a bır mektup yazıyor. Siz böyle bir örgütü duydunuz mu? Ben de duymadım. Bu örgütün içinde, ülkemiz ve dunyada, tanınan pek çok ünlü yazar bulunuyor: Mario Vargas Llosa, Arthur Miller, Harold Pinter. Edvvard Albee.. Bundan birkaç yıl önce Arthur Miller ve Harold Pinter bir kmayıcı mektuba daha imza atmışlardı. Başbakan'a yazılan mektupta özetle şöyle denilmektedir: "... Ocak 1992den bu yana Türkiye'de 11 gazetecinin öldürüldüğünü dehşetle ögrendik. Anladığımız kadarıy- la bu gazeteciler, Türkiye'nin bağlı kalması ve koruması gereken uluslararası yasalarla güvenceye alınmış ifade ve bılgılenme ozgürlüklerını kullanmak istedıkleri ıçın öldürülmüşlerdir (...) İfade ve bilgilenme özgürlüğü, de- mokrasi için bir temel oluşturmaktadır. Hükümetimizin bu 11 cinayetin failini adalet önüne çıkartmak için bütün olanakları kullanması ve Türkiye'de bundan sonra ga- zetecilere (yazarlara) bu tür saldırılar yapılmasının önü- ne geçmek amacıyla önlem alınması için çağrıda bulu- nuyoruz." Isterdik ki ülkemızi uyaran mektuplar yazacağına bu ünlü yazarlar övücü mektuplar yazsalardı. Türkiye'de insan hakları kıyımı ılgililerce de, yazarlarca da genel bir kanıdır. Önüne bugün değil yıllardır geçilemiyor. Geçmişe bakacak olursak, Meşrutiyet'ten bu yana gaze- teci kıyımı görürüz. Ahmet Samım, Ahmet Fehim, Zeki Bey, iştirakçi Hılmi, Hasan Tahsın kıyılan gazeteciler arasındadır. Bu öldürülen gazetecilerin hiçbirinin de ka- tili bulunamamıştır. Sadece Ahmet Samim'in mi katili bulunamadı? öte ki- şilerin de, Ahmet Fehim'in, Zeki Beyin, iştirakçi Hilmi'- nin, hatta Hasan Tahsin'in katilleri bulunamamıştır. İşti- rakçi Hilmi, Bozdoğan Kemeri'nin duvarları dibinde ölü bulundu. Hasan Tahsin de Kordon'a çıkan Yunanlılara tabancayla ateş ederken öldürüldü. Hasan Tahsin'in ha- ber alma örgütleri içindeki durumu biraz karışıkür, o^ sun!.. Sadece gazeteci öldürmüyorlar. Siyasetle uğraşan çoğu kişinin de katilleri bulunmuyor. Bulunsa bile karı- şık görüntüler çıkıyor ortaya... Muammer Aksoy'un, Çe- tin Emeç'in, Bahriye Üçok'un, Musa Anter'in öldürülme- leri karışık değil mi? Daha başkalarının durumu kao şık görünmez mi? Önemli olan artık katilleri araştırmak değildir. Şimdiye değin araştmldı, kanştırıldı da ne oldu? Köklü çare, terö- rü kökünden kazıyabilmedir. Terörün kökünü kazımadı- nız mı, bır süre susar, durulmuş gibi görünür, sonra yeniden patlak verir. Uğur Mumcu'nun kendisi bir terör uzmanıydı. Ne oldu? Teröre kendi kurban gittı. Katili bulunamayan cinayetler içeride de tartışılıyor, dışanda da.. Yerli de konuşuyor, yabancı da... Dostda il- gileniyor, düşman da... Devletler de karışıyor, hükümet- lerde... Ama adını koymuyorlar, filantopraklardayetişti- rilirj, fişmekan topraklardan içeri sızıyorlar. Yabancıyla İIİŞKİIİ bir durum ortaya çıktı mı, bunun adı Osmanlı'da teşrifat'tı.. Teşrifat diplomatların işidir... Çok var ki Os- manlı'nın teşrifatı unutulur oldu; yerine alafranga protc- kol geldi. Kimsenin teşrifat dediği yok, varsa da yoksa daprotokol!.. Damat Ferit Paşa sadrazam olunca şaşıranlar çok ol- muş, "Bu da neredençdrtr? " demişler. ' ' "Efendtm teşrifat bılir" demişler. "Sağına dönse Ingf-',' lizce koruşur, soluna dönse Fransızca.. Böylesini nere- de bulursunuz? Ingilizcesini öne almamız uzun yıllar Ingiltere'de kalışından, Britanya teşrifatına yakın olu- şundan... Terörun kökü dışarıda; bakalım yerli malı terör ne zaman ortaya çıkacak? Elimizi attığımızda bu da yerli diyebilecek miyiz? BULMACA SOLDANSAĞA: 1 2 3 1/Nanuk Kemal'in bir ti- yatro yapıtı. 2/ Ses... Düzenü olarak ekim ya- pılan arazi. 3/ Gölleri in- celeyen bılım. 4/ İticı neden, güdü... Denizcibk 4 dilinde "derli toplu, te- miz" anlamında kullanı- lan sözcük. 5/ Tavlada bir sayı... Dince kutsal sa- yılan bir yerin ziyareti... Neptünyum elementinın sımgesı. 6/ Bır nota... İşa- ret olarak yere dikilen çubuk. 7/ ABD'nin bir eyaletı. 8/ Çeşıtb belge ve işlemlere geçerlik kazandırmakla yükümlü kamu görevlisi... Ortaoyunu ve Karagöz argosunda Yahudi tıplemesine ve- rilen ad. 9/ Afrika'da büyük bir göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tranlı şair Şirazlı Sadi'nin ünlü yapıtı. 2/ Birim... Satrançta özel bir hareket. 3/ Bir soru eki... Gae- tano Donizetti'nin tanınmış bır operası 4/ Nesne. şey... Şaka. alay, mizah. 5/ Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılan her türlü dinsel resme verilen ad... "O yer " anJamında kullarulan sözcük. 6/ Yürek çarpınüsı. 7/ Bir elektroliz aygıtındaki artı kutup... Hindistan'da büyük top- rak sahibi prenslere verilen ad. 8/ Bır fotoğrafın, desenin ya da karikatürün gösterdiği şeyi belirten yazı... Tümör. 9/ "Bekliyo- rumöyle bir havada gel — Vazgecmek mümkün olmasm" (Orhan Veli)... Yan yanmış odun. L tLAN NAZİLLİ1. ASLİYE HUKUK NfAHKEMESt Esas: 1990/513 Karar: 1992/218 Davacı Hatice Tbnah vekili Av. Avni Ugan tarafından davalı Meh- met Tunalı aleyhine açılan boşanma davası dolayısıyle; NaziUi 1. As. Hk. Mah.nin 1.6.1992 tarih 1990/513-218 sayıh ilamı ile Bozdoğan üçesi Hisar mah. cilt 006/04, sah. 68, kiitük 3O9"da nü- fusa kan koca olarak kayıtlı bulunan 1339 d.lu Hatice Tunah Ue 1931 d.lu Mehmet Tünalı'nın M.K. 134. mad. gereğince ve 138/1 mad. uya- nnca boşanmalanna. 260.500 TL. yargılama giderinin davalıdan tah- siiine karar verilraiş olup, davalıya evvelce adresi meçhul oiduğundan gazete ile ilanen tebligat yapıldığından, işbu karann yayım tarihin- den itibaren onbeş gün içersinde temyiz yoluna bajvurabileceji, aksi takdirde hükmun kesinleşecefi tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 19571 TÜRKİYE'NİN KALBİ ANKARA Mehmed Kemal 20.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli gonderilmez. Futbol takunında kalecilik yapardı Mumcu(sağ başta ayakta) Canıtna Birmilyarikiyüzkırkbeşbin dokuzyüzelli kez seni seviyorunt. BETERBÖCEK * * * * * * * * * *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear