22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 ARALIK1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DUNYADAN Saddam'BatakhkInsanlan'nıyokediyorIrak'ın güneyindeki batak- lıklarda yaşayan Madanlar, kimyasal silahlann kullaruldığı savaşta çok acılar çekmiş. Saddam'a meydan okuyan Madanlar, yok edilme tehlikesiyle karşı karşıya. K urumuş kamışlardan oluşan yığınlann yanarken saçüğı ışıkta uzun elbiseler içınde geleneksel bir dansın ritmini tuttur- muş nplayarak danseden adamlar göziiküyordu. Danseden adamlar, bir yandan sağ ellerini kafalannın üzerinde sallarken öte yandan tek- rar tekrar "Saddam hazretleri, sen- den korkmuyoruz. Senden korkmu- yonız çünkü bir bütüaüz. Güçlüyüz. Bataklıktaki böceklerden bir farkm yok" diyorlardı. Ancak tüm bunlar elkileyici bir gösteri olmaktan öteye gitmiyor. Dicle ve Fırat'ın bırleştıği noktanın altında, güney Irak'taki bataklıklar- da yaşayan bu insanlar evlerinin, çıftlîklerinin ve tarihi uygarlıklan- nın Saddam Hüseyin'in ordusu tara- fından yürütülen acunasız bir kam- panyayla yok edilmesi tehdidi altın- da yaşamlannı sûrdürmeye çabşı- yorlar. Batakhk Araplan yani Madan- lar, binlerce yıldır dünyanın bu kö- şesinde yaşıyorlar. Bugûnkü şans- sızbklan, sınınn ötekı tarafından, İran'dan yönetilen ve Madanlar arasında destek bulan bir Şii isyan hareketinden kaynaklanıyor. Irak hûkümeti, isyanalan bastırmak için. 1980lerde Kuzey Irak'ta Kürt- lere karşı yürütülene benzer ve bir bölgede yetiştirilen tüm ürünü ve ta- rımsal araçlan yok etme amacı taşı- yan bir politıka sürdürüyor. Son ay- larda, bölgede yaşayan 200 bin Ba- takhk Arabının üçte bin evlerini ter- kederek kaçmayı uygun gördü. Ka- çanlardan yüzlerce belki de binler- cesi öldürüldü. Bataklığı besleyen su yollan ve ır- maklar, kanallar. hendekler ve ba- rajlar aracılığıyla kesilerek bölgenin yansmdan fazlasını kunıttu. Askeri birlikler, kamıştan yapılmış basit kulübeleri bombalayıp yakarken bölgeye giden tüm yiyecek ve ilaçla- Saddam, Madanlan yok etme peşinde Ülkenin güneyinde yaşayan "Batakhk insanları" yönetimce '"asi" olarak görülüyor. nn da yolunu kesiyorlar. Uluslara- rası yetkililer henüz bunu doğrula- madıysa da, tanıklar eylül ayında kimyasal silah kullanıldığını bildiri- yorlar. Tüm bu yapılanlar. Bataklık Araplannın en azından bundan 4 bin yıl öncesinden Sümerliler döne- minden bu yana sürdürmüş ol- duklan bir kültür ve yaşam tarzını öldürmektir. Kamış yataklan, küçük göller ve halkın sadece tekne- lerle birinden diğerine yolculuk ede- bildiği adalarla bezenmiş ırmaklann oluşturduğu baş döndürücü labi- rent. çağlar boyunca ayn bir toplum olarak yaşamlannı sürdürmelennı sağlamış. Irak'ın 20 mılyonluk nü- fusunun yüzde 6O'ı gibı Şiı olan Ba- taklık Araplannın soylan Bedevı- lerden ve Irak'a köle olarak getiril- miş Afrikahlardan geliyor. Bahkçı- hk yaparak, pirinç ve su sığın yetişti- rerek yaşamlannı sağlıyorlar. Elekt- riğin ya da telefonun bulunmadığı kamış kulübelerde yaşıyorlar ve Sü- mer sitelerinde ortaya çıkanlanlara çok benzer kanolarla yolculuk edı- yorlar. Çoğu Iraklının neredeyse hiç anlamadığı son derece ağır aksanlı bir Arapça konuşuyorlar. Bölgedeki araa parçalannda. bir- birinden ayn yüze yakın aşiret yaşı- yor. Bu aşiretler, eski düşmanlıkla- nnı sürdürmenin yanı sıra ortak ge- leneklerine ve inançlanna da hâlâ sıkı sıkıya bağlılar. Sözgelimi, ba- takhğın ortasında Hufcyd adında büyülü bir adanın bulunduğuna inanılıyor. Saraylar, palmıyeler, nar bahcelen ve devasa sığırlarla dolu bu adaya yanlışlıkla yolu düşen bın- nin büyüleneceğı ve aşiretıne dön- düğünde konuşamayıp sadece an- lamsız sesler çıkartacağ sanılıyor. Salgın hastalıklann kol gezdiği nemli batakhk bölgesi. bır labırent şeklinde yayılan su yollan ve 5, 6 metre yükseklikteki kamışlanyla yabancılar için ulaşıma tamamen kapalı bır bölge olarak kalmıştır. Bölge, bu nedenle tarihın hiçbır dö- neminde merkezı yönetim altına alı- namamış ve yüzyıllardır isyanlann ortaya çıktığı yer olma özelliğini ko- rum'uştur. Orneğin. 1869'dan 1883 yılına kadar Basra civanndakı ba- taklıklan kurutmak zorunda bırakı- lan Afrikalı köleler Basra'yı yağma- layıp. Ahvaz kentini ele geçırmış ve Bağdat'ın bırkaç kilometre yakınla- nna kadar ilerlemişlerdi. Dönemin halifesı nihayet ayaİdanmayı bastır- mayı başardığmda birlikleri. isyan lidennin başmı zaferle Bağdat'a ta- şımışlardı. Buna rağmen batakhk, çok uzun süre yabancılann idaresi altına girmeyi reddetti Osmanlılar, I. Dünya Savaşı sırasında hem Türklerin hem de İngılizlerin kamp- lanna baskınlar dıizenleyen Batak- hk Araplanyla sık sık çarpışmak zo- runda kahyordu. Batakhk bölgesine düzenlenen ilk büyük işgal, 1980'lerde sekiz yıl sü- ren İran-lrak savaşı sırasında ger- çekleşti. Bırliklerine hareket serbes- tisı tanımak isteyen Irak, sınınndakı pek çok bölgeyi kunıttu. 1991 'deki Körfez Savaşı'nın ardından güney Irak'ta gerçekleşen bir Şii ayaklan- ması bastınlınca. aralannda ordu kaçaklannın da bulunduğu onbin- lerce ısyancı batakhğa kaçtı. Ma- danlar tarafından konımaya alınan bu insanlann bü>oik çoğunluğu bu- gün İran'a kaçtılar. Anlaşılan Madanlar, Saddam Hüseyin'in gerilla hareketini bastır- mak.amaciyla bu kadar ilen gidebi- leceğini hiç hesaba katmamışlardı. Belkı de koca batakhk bölgesinin gerçekten de kurutulabıleceğini dü- şünememişlerdı. Irak'taki İslami Devrim Yüksek Konseyi'nın başı olan Ayetuüah Humeyni Bekir Ha- kim. Tahran'da yapılan bir görüş- mcde "Irak hûkümeti, kendi ideoloji- sini ve siyasi programmı Batakhk Araplanna kabul ettirmekte başan- sız oldu. Bataklık Araplan kendi kendine yeten bağunsız bir toplum. Yer değiştirebiliyorlar. Ancak Sad- dam Hüse\ in'inki gibi birrejim,ken- di konrrolü dışındaki herkesi her za- man bir tehdit olarak görür. Bu ne- denle rejim, bataklığın tüm yaşam kaynaklannı kesmeye, yalnızea böl- gedeki insanlan değil hayvanlan da öidürüp orayı bir çöle çevirmeye ka- rar verdi" diye konuştu. Devlet tarafından yönetilen Irak medyası ise Batakhk Araplanna yö- nelttıklen saldınlarda aşın ırkçı bır tutum izleyerek bölge halkını"Iraklı ohnayan aşağı bir ırk" olarak tanım- lıyor. Hükümct. Kuzey Irak'ta yap- tığı gjbi rejimin kirli işlerini üstlen- meye gönüllü Batakhk Araplanna para ve silah vererek aşiretleri birbi- rine düşürüyor. Hakim, "Rejim, bir hükümet milisi kurmak amacıyla hiç bir sosyal smıfı ya da konumu olma- yan insanlara silahlar, yiyecek ve para verdi. Aflelerini gecindirmek ve geieneksel liderliğe karşı koymak için bunu kabul edenler oldu" dedı. Böylesi bir kültürün yok olmasıyla dünya ne kaybeder? Belki de umur- sayan çok az kişi çıkacakür. Ancak Irak'ta yaşanmış bir başka olayı anımsayın: 1980'lerde kuzey Irak'- taki en isyankar Kürt aşıreti olan Barzanileri. Köylerini terketmeye zorlanıp pis kamplara toplandıktan sonra 12 yaşının üstündeki erkekle- nn çoğu ortadan kayboldu. Kadı- nlann ve çocuklann tutulduğu kampta su yoktu. Geçimlerini sağ- lamalanna yarayacak hiçbir şey yoktu. Umutsuz kadınlar Erbil ve Bağdat'ın sokaklannda hayat kadı- nı olarak çahşmaya başladılar. Bir yaşam tara yokedildı. Batak- lıkta sürdürükn kampanyanın amacı da aynı gözüküyor. Üstelik de istediklenni başarmalanna çok az kaldı. Chris Hedges Honduras Devlet Başkanı sözverdi Artık sivil yönetimle ordunun işbirliğine son verilecek. Demokrasi işlerliğe kavuşturulacak H onduras'ın seçimle işbaşına gelen yeni cumhurbaşkanı, ülkenin iki önemli gücüyle mücadele edeceğini söyledi. Cum- hurbaşkanı Carlos Roberto Reina'ın güç olarak gördüğü iki unsur, silahh kuvvetler ve yasadışı etkınliklerde bulunan devlet adamlan ve iş adam- lannın yol açüğı yoz düzenden olu- şuyor. Cumhurbaşkanı Reina muhale- fettekı Liberal Partinin bir üyesi. İşbaşına gehr gelmez söz konusu iki kuvvete karşı savaş açüğı takdırde çok büyük bir dırenişle karşılaşaca- ğını bihyor. 67 yaşındaki eskı dıplo- mat, secmenlerden ihüyacı olan des- teği göreceğinden emin, çünkü halkın artık değışırn ıstediğini bili- yor. Yıllardır diktatörlük veya aske- n idareyle yönetilen Hondurashlar, artık demokratik bir yönetim iste- diklerinı oylanyla behrttiler. İ İktidardaki güçlere karşı çıkdamıyor Yeni Cumhurbaşkanı, partısı ile birlikte baskı yönetimine karşı yıl- lardır mücadele verdiklenni behrte- rek şöyle konuşuyor^Tutuklandık, cezaevlerine tıkıldık, sürgüne gönde- rildik ve\a birdenbire ortadan yok ol- duk." Bu sözleriyle bir Latin Ame- rika ülkesı olan Honduras'ta, ikti- dardaki güçlere karşı gelenlerin si- yasi kıyıma uğradıklannı ima ediyor. Cumhurbaşkanhğı seçimlerini kaybeden adaylardan Oswakk) Ra- mos Soto verdiği bır demeçte, Rei- na'nın vaat ettiği değişildiklen yaptığı takdirde, silahh kuvvetler ta- rafından devrileceğini öne sürdü. 1980'h yıllarda ABD, Honduras'ı Güney Amerika'daki etkinh'klerini gerçekleştirmek için bir basamak olarak kullanıyordu. Dolayısıyla Si- Yeni yönetim öncesinde Honduras başkanlan genelkurmayla samimi ilişkiler icindeydi. lahh Kuvvetler'in desteğine ihtiyacı vardı. Latin Amerika'nın en fakir ülkelerinden biri olan Honduras'ta, Silahh Kuvvetler bütçeden en bü- yük payı aüyordu. Reina ordunun bütün defterlerini kamuoyuna açacağını ve bütçesini kısacağmı söylüyor. Ülkesinde bü- yük bir temizliğe girişiceğini, işe ön- ceh'kle yargı organlanndan başla- yacağını kaydediyor. Sistemden çı- kar sağlayan işadamlannın ve poh- tikaalann, Reina'nın temizlik hare- katından rahatsız olacağına kesin gözüyle bakıhyor. Ülkede bulunan yabancı bir dip- lomat, Reina'nın bu ahlakı devrimi gerçekleştirmek için gerekli enerjiye sahip olup olmamasının en önemli sorun olduğunu belirtiyor. Bır Liberal Parti lideri, iktidara gelmekle dene>imlerini zenginleştir- me şansına sahip olduklannı öne sü- rerek. "Carlos Reina'nın dûrüstlü- ğüne güveniın var. Ancak ikrJdarda kalmak istiyorsa bedeüni çok ağır ödeyecek" diye konuşuyor. Reina bu iddialan reddederek. "Ben 50 yıl- dır başkalannın yaptığuu yapmak için mücadele etmedim" dıyor. Reina, Londra ve Paris'teeğitimi- ni tamamlamış bır hukuk adamı. 1960'dan 1963e kadar ülkesinmPa- ns elçiliğini yapmış. Londra'da da tıcaret ateşesı olarak bulunmuş. Tüm yaşamı boyunca ülkesinin kal- kınmasında etkin bir rol oynamak istemiş. Artık ıpler elinde. Mike O'Connor Fiji: Parlamento 19 ocakta feshediliyor Lautoka ~^ ~~—öuva 1 ^.VANUA • \ £t lîloıt^t FÜİ PASİFİK OKYANUSU YENİ ZELANOA H Fijı'nin geçici devlet başkanı Ratu Sir Kamisez Mara parlamentonun feshedilmesini kabul etti. Buna göre parlamento 19 ocakta feshedilecek ve bunu izleyen 37 gün içinde seçimlere gidilecek. Başbakan Sitiveni Rabukanın ısıeğı üzerine feshedıhnesı kabul edilen parlamento üç gün önce hükümetın önerdiğı bütçe tasansıru onaylamamıştı. Muhalefet, koahsyon hükümetinin 7 üye- sini kendi tarafına çekerek bütçenin kabul edilmemesini sağladı. Yedi üyenın muhale- fetten yana o> kullanması ve bütçenin onay- lanmaması. koalisvon hûkümeti için önemli yenilgi oluşturdu. Bu yerulgınin temeh 1987'de yapılan hükümet darbesınde yatı- yor. Darbeden sonraki ilk genel seçim 1992 yıhnda yapıldı ve burada milletvekilkrinin ikiye aynldığı gözlendı. Bir kısım milletveki- linın darbeyi gerçekleştiren General Rabu- ka'dan, dığerlennin de darbeyle dağıtan eskı hükümetın Maliye Bakanı Joseph Kamika- mica'dan yana olduğu görüldü. Spnuçta Ra- buka, muhalefet partısinin (Fijı İşçi Partisi) desteğini alarak başbakan oldu. Başbakan olduktan sonra aldığı eleştiriler 5 kasımda parlamentoya sunduğu bütçe ta- sansında kesin olan tek şey, bölgeden kaçan binlerce kişinin Jran'da ya da hükümetin toplama kampjannda çürümekte olduğu. doruğa çıktı. ÖzeUikle kamu harcamalan bütce tasansının en çok eleşürilen bölümü- nü oluşturdu. Muhalafetin tasan>ı reddet- mesı üzerine Başkaban Rabuka, Cumhur- başkanı Mara'ya parlamentonunun feshe- dilip yeniden seçıme gıtmesmi önerdi. Mara karan ahnasında etkili olan nedenlen şöyle açıkhyor: "Bütçenin kabul edilmemesi sadece baş- bakana değil, aynı zamanda hükümete gü- vensiziik oyu>la aynı anlamda. Bu durumda başbakanın önerisini kabul etmekten başka çare bulamadun". Mara'nın önenyi kabul etmesı uzenne Rabuka televizyondan halka seslendı: "Tüm vatandaşlardan sakin obnalan ve bu beklenme> en krizi çö/ecek anayasal süre- ci kabul etmelerini istiyorunı. Barışın bozul- maması için hiçbir vasadışı olayın gerçekleş- memesi gerekli." Romenhaberahna örgütügizinikoruyor R omanya'nın. daha önce işle- diği suçlarla tanınan ve ye- niden şekillendirilen habe- ralma servisinin şefi. söyleşi teklifı- ni kabul ediyor. Tıpkı casus ro- manlanndaki gibi... Yeni semsin başında, daha önce Romanya'nın komünist beyinlerinin eğitildiği akademide profesör olan, VirgO Magureanu bulunuyor. Secuntate adıyla bihnen eski gizli polis örgütünün anti-terönst, "ana- yasanın savunucusu" gibi rollennı resmi olarak üstlenen servisin şefi Magureanu, görevi hakkında pek de Batılı ohnayan görüşlere sahip. Kendısiyle, eskisiyle karşılaştınl- dığında çok daha sıcak bir görünü- me sahip olan, servisin yeni karar- gahında söyleşi yapıyoruz. Önce. Romanya Senatosu'nun çok yakın bir zamanda onayladığı, devletin korunması ve *4 mesleki" sırlarla ilgili geniş kapsamh bir yasa hakkı- nda konuşuyoruz. Romenlerin çoğu, yeni yasayı geriye doğnı atılrmş bir adım olarak nitehyor Yasa, "bilimsel, teknolojik ve eko- nomik etkinlikleri" gızlilik kap- samına sokuyor. Magureanu. "Demokrasilerde basm, ya yavnnlamayı reddederek ya da ilgili tarafları büginin kay- nağından haberdar ederek, bu tip en- formasyonlan saklı tutar" dıyor ve ekliyor: "Her nevse, zaten yasa ta- sansımn aynntılannı bilmek benun işim değil. Ben, ilkesel önem taşnan sorunlarla ilgilenirim.'" Romen Haberalma Servisi (Hü- kümet. "Enformasyon Senisi" diye adlandırmayı tercih ediyor), 1990 martında, diktatör Nikolay Çavu- şesku'nun görevinden alınıp eşı Elena ile birlikte idam edilmesinden üç ay sonra kuruldu. 53 vaşındaki Magureanu, Çavu- şeskulann kısa süren soruşturma- sında da görülüyordu. IBatılı üikelerin yanıt beklediği sorular Eskiden politik bir tutuklu olan Gabriel Andreescu, "Açıklamalar yaptığı su götürmez ama konuş- malan içerikten yoksun" diyor. Andreescu konuşmasını şöyle sür- dürüyor: "Devlet sırlanyla ilgili yeni yasa korkunc. Kabul edilirse, görece daha demokratik olan bir anayasayı paçavraya çevirecek." Batılı hükümetlerin dört yıl bo- yunca Romanya'ya yönelttikleri ve hiçbir zaman tatmin edici bir yanıt alamadıklan sorular şunlar: Magu- reanu'nun servisindeki kaç üye Se- curitate'tan geliyor? Eski Securita- te üyelerine ne oldu? Paralı ajan- lann kalbura çevirdiği bir toplum- da. bu görevi hâlâ sürdüren kaç ajan \ar? Kuşkusuz hiçbir gerçek casusun, tüm içtenliğiyle açıhnası beklene- mez. Magureanu. totaliter propogan- da konusunda uzmanlaştığı Mark- sist-Leninıst yıllanndan devralmış olsa gerek, ruhsuz bir ses tonuyla konuşuyor: "Eski Securitate'taki bfitûn çauşanlann yaklaşık yüzde 17-20'si bizünle birlikte." Magureanu eylül aymda Parla- mento'ya birbirinden farkh rakam- lar verdi. Ancak bu rakamlann an- lamlı bir bütün ifade edebileceği bir bağlam sunmadı. Yine de Securitate'ın resmı kade- melerinın bir noktaya kadar temiz- lendiğı su götürmez. Romanya'- dakı Batılı yatınmcılar, şimdı işa- damlığına soyunan eskı Sepuritate görevlîlenn. en sevimh ohnasa da en güvenilir ortaklan oluşturduğu- nu söylüyor. IŞavaş suclulannın listesı açıklanacak mı? Magureanu, eski Secuntate üyle- nni ıçeren üstenin basılıp basılma- ması konusunda şunlan söylüyor: "Şimdiye dek hiçbir ülke. suçlu ol- madıklan takdirde görevlilerin isim- lerini açığa >ıırmadı." Sonra da, dört yıldır verilen fakat hiç yerine getırilmeyen bir sözü tekrarlıyor: "Savaş suclulannın listesini çıkar- maya niyetliyiz." Servıs bünyesinde çalışan ajan sayısı sorulduğunda. Magureanu'- nun Halkla İlişkiler Müdürü Niko- lay Ulienı. patronundan önce yeti- şiyor: "Yeteri kadar çok değil." Ancak, Magureanu daha sonra, gizlı. vakur bir ses takınarak. şa- kayla kanşık "OMukça çok" dıyor ve ekliyor: "Bütün haberalma örgütleri. ajan çalıştırdıklarını kabul ediyor. Her servis kendi işbirlikcilerine güvenir. Çok üeriye gitmemek ve demok- ratik ülkelerde kullanılanlardan daha başka amaçlarla kullanma- mak koşukıyla biz de kendi adamlannuzı yaratmaya çaltşıyo- nız." Magureanu, oğlunun eğitim gör- düğü ABD'yi ilk kez geçen yaz ziyaret etmiş. Merkezi Haberalma Örgütü CIA'nin Şefi R. James Wo- obey Jr."dan da bır randevu kopar- maya çahşmış ama geri çevrihniş. Söyleşinin başında Magureanu, Çavuşesku'nun görevden alınması sırasında yaşanan ve hiçbir zaman açığa kavuşturalamayan olaylarla ilgili, çahşanlann yeni hazırladığı bazı "ender bulunur bdgelerle" ilgi- lenip ilgılenmeyeceğımizi sordu. Ulieru, gerçekten ilgılenip ilgilen- mediğimizden iyice emin oldu. Evet. dedik. Belgeler elimize hiç ulaşmadı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear