22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 ARALJK1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 AMnılutşirket kupdu •ANKARA(AA)-Eski Başbakan Yıldınm Akbulut, devlet eski Bakanı Kemal Akkaya ile birlikte, "'Okata Ticaret ve Sanayi Limited Şirkeli"ni kurdu. Merkezi Ankara'da olan şirket, otomobil akm-satımı, araç bakımı, sigorta acenteliği, her türlü hava, kara ve deniz araçlanmn imali ve ticareti ile uğraşacak. Şirket, aynca turizm, inşaat, danışmanlık, yakıt-akaryakıt ve ev eşyası imali gibi konularda da faaliyet gösterecek. Toplam sermayesi 1 milyarliraolan şirkette Yıldınm Akbulut'un 700 milyon lira, Kemal Akkaya'nın da 300 milyon lira payı bulunuyor. ENKA Moskova ve Minsk'te •Ekonomi Servisi - ENKA, Moskova'nın Podreskowo Bölgesi'nde Alman Preussag Aenlagenbau GmbH ve İtalyan Nassetti Ettore S.p.A. firmalanyla birlikte konsorsiyum olarak 16000 m r lik bir fayans fabrikaa inşa edecek. Proje tutan 87.000.000 DM olan iş 23 ayda tamamlanacak. ENKA, Beyaz Rusya'da Minsk yakınlannda Tschist bölgesinde Alman Klöckner Industrie - Anlagen GmbH ve PreussagAnlagenbau GmbH fırmalanyla birlikte konsorsiyum olarak toplam 35000 m 2 ''lik bir fabrika gnıbu içinde mevcut gasbeton fabrikasırun rehabilitasyonu ile kuru harç fabrikası, beton-kiremit fabrikası, kireç fabrikası ile bunlara ilaveten demir gıderme tesisi, ısı merkezi ve tasfiye tesisi gibi altyapı inşaatlannı yapacak. Alman kredisi ile yapılacak bu proje tutan 200.000.000 DM olup iş 25 ayda tamamlanacak. Laspetkim-İş'ten SSK savunması • Ekonomi Servisi - SSK'run Çayeli Çocuk ve Kadın Doğum Hastanesi'ni satması sendikalan karşı karşıya getirdi. Laspetkim-lş Sendikası yöneticileri hastane satışını "'talan" olarak niteleyen Tek Gsda-İş Sendikası'na "Önce SSK'ya sahip çıksınlar, sonra eleştirsinler" diye değerlendirdi. Çayeli Hastanesi'nin, yüksek faizli devlet bonosu karşılığı Sağhk BakanlığYna devredileceğmi, buradan elde edilecek nema geliriyle sanayinin yoğun olduğu illerde kurulu tessislerin modernize edileceğini belirten Laspetkim-İş Sendikası yöneticileri, "Önemli olan Rize'de bir SSK kurumuna sahip çıkmak değil, SSK'run tümüne sahip çıkmakür" dediler. Fiskobirlik zorda • GtRESUN (AA) - Fındık Tanm Saüş Kooperatifleri Biriiği(FİSKOBIRLİK) yaklaşık iki aydır fındık alımı yapamıyor. Bu kampanya dönemıni 20 ağustosta açan FİSKOBİRLIK,40gün içinde üreticilerden 2 bin 214 ton kabukluiindık alarak karşüığında 31 milyar 321 milyon lira ödedi. 1 ekim tarihinden bu yana yaklaşık iki aydır ahm yapamayan FİSKOBİRLIK, geçen sezon 40 günlük süre içinde bölgedekı üreticilerden 140 bin ton dolayında kabuklu fındık alımı gerçekleştirmişti. TTK'ya yatnm • ZONGULDAK(AA)- Kömür havzasında iş kazalannı azaltmak ve kömür üretimini artürmak amacıyla 1994 yıh içinde toplam 350 milyar lira yatınm yapılacağı bildirildi. 1'lK Genel Müdürlüğu yetkililennden alınan bilgiye göre işgiıvenliği işçi sağbğını korumak ve iş kazalannı en aza indinnek amacıyla 10 milyon dolar tutannda alev sızdırmazmakine teçhizatı alımı, üretimi arttırmak amacıylada galeri acma, kuyu açma, dik damar " l rnekanizasyonu içinde 170 rnilyar liralık harcama yapılacak. AT Büyükelçisi Lake, Türk tarafının tekstil görüşmelerini terk etmesini eleştirdi 'Ihracatıııız bizi korkutuyor! 9 Ekonomi Servisi - Avrupa Topluluğu Türkiye Büyükelçisi Mkhael Lake, Türk heyetinin. "Avnıpa'nm iki kategoride damping soruşturmasuıa hazırlandığı" ge- rekçesiyle tekstil kotalan görüşmesinı terk etmesini eleştirerek "Gümriik biriiğiııiıı gerçekkştirUmesi, Tûrkiye'ye damping li- sana vemte bakkını bize tammıyor" dedi. Lake, Türkiye'nin hazır giyim ve kon- feksiyon ihracaunı 10 milyar dolara çı- kartma hedefinin, Avrupa için "korkutu- cu" olduğunu söyleyerek, "Bu, Avrupa'da bazı sektörlerdeki istibdamı etkileyecek. Hükümetter bunun üzerinde hassasiyetJe durmaktadırn şeklınde konuştu. İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhra- catçı Birliklerinin (İTKİB) düzenlediği Birinci Türkiye Hazır Giyim ve Konfeksi- yon Kongresi dün Sheraton Oteli'nde başladı. Kongrenin açılışında konuşan SHP li- deri ve Başbakan Yardımcısı Murat Kara- yalçın, sanayicilenn "gümrfik birliğine gj- derken bazı sektörlerin koruranası adma. konfeksiyon sektörûnün feda edilmemesi" talebini yanıtlayarak "ATye sirin sorun- lannızı çözerek gireceğiz" dedi. Karayal- çın'ın "Hiçbir bicimde başka sonmlan tarbşırken. başka sonıniann çözümünün yaratacağı sıkıntılan sizin sektörünüzfin öoÜDe getirnıeyeceğiz" şeklindeki sözleri sanayicılerden büyük alkış aldı. 'Birikimi kamulaştınmalıyız' Konfeksiyon sektörûnün tüm sorunla- ra karşın elde ettiği başannın bilgi ve de- neyim birikiminden kaynaklandığına de- ğinen Karayalçın "Bu birikimi Türkiye'- nin geleceği için, deyim yerindeyse, kamu- laşhrmak istiyonım. Bu birikim. tasamn gücünüz başka sektörlere de yaydmaudır" diye konuştu. tTKİB Başkanı Okan Oğuz da konuş- masında, Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 30'unu gerçekleştiren ve 1 milyon kişiye istihdam sağlayan konfeksiyon sek- törûnün önünün açılarak potansiyelini kullanma firsatı verilmesini istedi. Başbakanlık Başdanışmanı ve AT Ko- ordinatörü AK Tigrel de ATnin Türkiye'- ye karşı yükümlülüklerini ihmal ettiğini vurgulayarak "Avnıpa'nm ATnin Türki- ye'nin tekstil ve konfeksiyon ürünlerine kota uygulaması, anti-damping ırygula- ması, işçilerin serbest dolaşımına karşı çıkması ve mali katkıda bulunmaktan kaçı- nmasınm ortaklık anlasmasının ihlali an- lamına getdiğini" söyledı. Tigrel, ATnin Tûrkiye'ye üçüncü ülke- lere karşı kullanılan damping tüzüğünü uygulamasımn da haksızlık olduğunu vurguladı. Gümrük birliği kapsamında, gümrük- lerdeki son sıfırlamanın 1 ocak 1995 başı- nda tamamlanacağını belirten Tigrel, Toplu Konut Fonu'nun kaldınlmasının ise getireceği mali yük nedeniyle 1995 so- nuna kalabileceğini söyledi. 'AT kayıplan gidersin' Türkiye'nin AT nezdindeki Büyükelçisi Cem Duna da Toplu Konut Fonu'nun kaldınlmasının 1.2-1.4 milyar dolar gelir kaybına yol açacağını, bu rakamın güm- rük birüğinin getireceği diğer kayıplarla birlikte 3-4 milyar dolan bulacağına dik- kat çekerek ATden bu kayıplann gideril- mesini beklediklehni belirtti. Deutsch Türkische Bank Genel MüdüriiTozanTürkiye'nin 'itibanndan' emin 'Tahvillerimizkapışıkyor'tLKİN AYDCS Almanya'da kurulu Deutsch Türkische Bank'ın genel müdü- rü Salahattin Tozan uluslarara- sı rating kuruluşu Moody's'in Türkiye hakkında "menfı" gö- rüş bildirmesinin Türkiye'nin kredibilitesini düşürmeyeceğıru öne sürdü. Tozan. "Dünya ine- ğin boynuzlan üzerinde dönmü- yor. İneğin boynuzlan da Türki- ye'nin üzerinde dunnuyor" dedi. Hazine'nin ekim ayında Al- manya'ya 1 milyar marklık tah- vil satıp borçlanması çahşmala- nna da katılan Salahattin To- zan, son zamanlarda artış gös- teren Türkiye'nin dış borçlan ve tartışmalar yaratan Moody'- s'in uyanlan ile ilgili görüşlerini anlatü. Tozan, "Stand and Poor's şöyle yaptı. Moody's böyle yap- tı. Şirndi bütün buıilar konuşulu- yor, ama Türkiye para alabilecek güçte. Türkiye'nin borçlanmasında sıkışıklık ola- cağını sanmıyorum. Türkiye'de herkes kah- raman. Herkes bir şeyler biliyor ve söylü- yor. Felaket haberciliği herkesin hoşuna gi- diyor. Moody's hiç bir şev açıklamadı. Menfi bir şey açıklasada çok etkileyeceğini sanmıyorum" dedi. Selahattin Tozan bunun nedenlerini de şöyle anlattı: "Türkiye iyi yolda ve son de- rece düzgün gjdiyor. Bütün dünyaya baktığımızda Türkiye pariıyor. Şu anda Al- manya, İngiltere ve Japonya'da büyiime hızı son derece düşük. Bu ülkeierin elinde para birikimi var. Bu parayı birilerine verip para ka/anmaları lazun. Türkiye'nin kredi- biütesi otomarikman yükseliyor. Çünkü para Ortadoğu ülkelerine giremiyor. Rus- ya'da ne olacağı beili değil. Türkiye ise, geli- şen bir ülke ve ahlaki açıdan. bugüne kadar borçlannı öderoede biç problem çıkar- mamış. Ay rıca Tûrkiye'ye baktığımızja de- >amlı hareket >ar ve büyüyor. Dünya kredi sıralamasında Türkiye 35 ile 45 arasında gi- dip geliyor. Şu andaki sıralaması ise 40. Bu oldukça iyi bir yer. Türkiye dtşarıda tahvil sarmaya karar verdiğinde bu bankalara du- yunıluyor. Türk tahvüleri 4&dakika ile bir saat arasında kapşıhyor." " ALMAN\A-FRA.\SA GATT'ta ortakcephe Ekonomi Servisi -15 arahkta yapılacak GATT Uruguay Ra- undu öncesinde, Fransa ile Al- manya göriişmelerde ortak cephe oluşturmak konusunda anlaştılar. Önceki gün Bonn'da yapılan 11 saatlik görüşme sonrası Al- manya Başbakanı Helmut Kohl, Bonn'un Fransa'nm GATT görüşmelerindeki ko- numunu ABD'ye karşı savuna- cağmı açıkladı. Kohl, pazartesi günü ABD Başkanı Bill Clin- ton'a "Fransa'nın tarım üriinle- rinde bir denge sağlanması ko- nusunda haklı isteklerde bulun- duğu için dünya ticaretinden so- yutlanamayacağmı" ıletti. Bu görüşme sonrası Ointon basına, Almanya ile ABD'run 15 aralıktaki görüşmelerde so- nuca vanlmasırun gerekliliğinin altının çizildiğini açıklamışü. Balladur: 'Istekliyiz' Bu arada. Fransa Başbakam Eduard Balladur da Paris'in 100'den fazla ülkeyi ilgilendiren GATT görüşmelerinden iyi bir sonuç çıkmasını arzuladığını söyledi. Sorunun temeü GATT Uruguay Raundu'nu tıkayan anlaşmazlık. Fransa'- nm tanm ürünlerinin sübvansi- yonu konusundaki ısrarlılığı ve ABD'nin de buna şiddetle karşı çıkmasma dayanıyor. Bu anlaşmazlık yüzünden, geçtiğimiz yılın sonunda görüş- meler çıkmaza gjrmiş ve dünya bir uluslararası ticaret savaşı tehükesiyle yüzyüze kalmışü. Şimdi, Almanya ile Fransa arasmda vanlan anlaşma gere- ğince, Bonn'un Paris'i destekle- mesi, dengeyi ABD aleyhine bozacak bir gelişme olarak ni- teleniyor. Aynca Bonn ve Paris 11-12 aralıkta yapılacak olan AT top- lantılannda; işsizlik, büyüme ve dünya pazannda rekabet orta- mı ile ilgili sorunlara somut çö- zümler getirilmesi konusunda açıklama yaptılar. Borsa'da ilk inşaat şirketi Ekonomi Servisi - Borova Yapı Endüstri AŞ. 18 bin 500 lira fıyattan 7-8 aralık tarihle- rinde halka açılıyor. İMKB'- de işlem görecek ilk inşaat şir- keti olacak olan Borova Yapı Endüstri AŞ'nin sermayesi 5 milyar lira. Borova'nın bu yıl açıklanan ilk dokuz aylık net kan 7.6 milyar lira. Borova Yapı Endüstri AŞ'- nin halka acüması nedeniyle düzenlenen basın toplantıan- da bir konuşma yapan Yöne- tım Kurulu Başkanı Ersuı Borteçen İMKB'ye inşaat ile uğraşan ilk şirket olarak gir- melerinin sektördeki diğer şir- ketlere de örnek olmasını bek- lediklerini vurgulayarak, in- şaat sektörûnün Türkiye'nin gelişmesinde lokomotif bir sektör olduğunu belirtti. Bor- teçen, Avrupa'da bulunan in- şaat şirketleri ile işbırliği ça- lışmalannı sürdürdüklerinı ve bu çalışmalann 1994 yılnda meyvelerin vereceğine işaret ederek, halen 5 milyar olan sermayelerini önümuzdeki yıl yeniden değerleme fonundan 10 milyar liraya çıkanlacağını söyledi. Enısan tüketicisiyle buluştu Ekonomi Servisi - 20'nci yıh kutlamalan çerçevesinde Antalya'da düzenlenen "Emsan Yaz Kampanyası" şenliklennden sonra çahşmalar "kış kampanyası etkinlikleri" üzerinde yoğunlaştı. Yaz talıhlilerinden 240 çift ve 147 bayi Dedeman Antaly a Otel'de 3 gün boyunca konuk edilirken. kış kampanyası etkınliklerine katılacak 315 çift kurayla belirlendi. Yaz etkinlikleri kapsamında üretici ile tüketiciyi bir araya getıren panelde, öneriler ve şikayetler dile getırildi. Panele konuşmact olarak katılan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim görevlilerinden doçent Türkel Minibaş, ûlkemiz koşullannda üreticiyle tüketicinin karşı karşıya gelmesinin her zaman için mümkün olmadığıru söyledi. Minibaş. sözlerine şöyle devam etti: "Tüketme hakkımızı doğru kullanmalıyız. ödediğımiz bedelin karşılığını alabiliyor muyuz? Ürünü kullanmadan önce, kuUanırken ve sonrasında insan sağlığına zarariı olup olmayacağuıı arastırmalıyu. Satın alınan ürünün ekonomik çıkarlarımızı ve sağlığunızı ne kadar koruduğuna bakmak gerekir. Markadan çok kaliteye önem verümeli" dedi. NINEVRENINDEN ŞÜKKAN KETENCİ Balkondan Seyretmek Türk-lş, DİSK ve Hak-iş konfederasyonlan ile demokratik kitle örgütlerinin başkanları geçen pazartesi günü Kızılay'- da bildiri dağıttılar. Teröre ve özelleştirmeye karşı ortak eylem, çalışanların ortak sesi olmak, demokratik, hoş bir görüntü. Gerçekten ortak bildiride de vurgulandığı üzere terör ve özelleştirmeye karşı, çalışanlar adına kararlı bir savaşım verilecekse. Katilan kuruluşların Türkiye'deki tüm çalışanları temsil ettiğini düşünür ve etkili, sürekli eylem karanna bakarsa- nız, "çok önemli bir toplantı ve kararlar" söz konusu so- nucuna vanrsınız. Ancak kamuoyuna yansımasına, yara- tabildiği ilgiye göre değerlendirildiğinde, "dostlar alışve- rişte görsün" görüntüsünü yaratmadan öte bir anlamı yok diye de bakılabilir. Televizyon kanalları, gazeteler haber değerlendinme- sinde mi atladılar? Yoksa çalışanlar adına örgütlerinin ka- rarlı ve ortak savaşımı kararı mı inandırıcı değil? Türk-lş Başkanı Bayram Meral, ortak çalışma ve sava- şım programlarını açıklarken, "İşçi konfederasyonlan, artık ülke sorunlannı balkondan seyretmeyecek" demiş. Doğrusu önemli bir aşama. Demek ki Türkiye işçi sınıfının tek temsilcisi dma iddiasındaki Türk-iş'in bugüne kadar sorunlan balkondan seyrettiğini kabul ediyor. Özeleştiri, değişimi ve yanlışı düzeltmeyi de iceriyorsa, gerçekten bir erdemdir. Gelin görün ki biz Türk-lş'in, daha doğrusu yö- netiminin ne teröre ne de özelleştirmeye karşı anlamlı bir savaşım vermeye niyetli olduğuna hiç ama hiç inanmı- yoruz. Onlann savunmalarında soyleyecekleri gibi kendilerine karşı önyargılı olduğumuzdan da değil. Doğrudan doğruya kendi kararlan ve yapbklan işlere bakarak iş yapacaklan- ndan umutlu olamıyoruz. En önemlisi, Türk-lş en az son bir dört yıldır bir önceki ve bugünkü yönet'mi ile hiçbir konuda hiçbir ciddi etkinlik gerçekleştirmış değil. En sıradan ola- ğan sendikal işlevler dahi yerine getirilmeyip saltanatlı bir sendikaalık yaşamı seçiliyor. Örneğin beylere Türkiye'nin en lüks turistik otelleri de az geliyor. Türk sendikaalık sorunlarının tartışılacağı eğitim seminerleri için dahi yurtdışı, turistik geziler seçiliyor. Ipin ucunu kaçıranlar, Moskova'da sendikalarına milyarlara mal olan başkanlar kurulları toplantıları dahi düzenleyebi- liyorlar. Herhalde en çok sayıda sendikacı ile uluslararası sendikal toplantlara katılma rekoru bizimkilerde. Hiç de- ğilse katldıkları toplantılardan bir şeyler oğrenmeye çalı- şsalar. Dünya sendikacılığının ne yaptığına bakıp biraz ders alsalar. Ya da ayıp olmasın diye katıldıkları toplantı- larda katılımcı olmaya çalşsalar. Ne gezer? Gezip tozmak, alışveriş etmek üzere gittikleri her ulus- lararası toplantıda, ciddiyetsizlikleri, akıl almaz yüzsüz davranışları ile uluslararası sendıkacıların alay ve eleştiri konusu oluyorlar. Sendıkacılık hareketimizi temsil eden bazı en büyük başkanların sarhoş olup, kadınlara sarkın- tılık yapmak, kumara takılmak üzere yararbkları ünlerinin derecesini bir bilseniz? Bugüne kadar sendikacılık adına yapılan eksiklik, keşke ülke sorunlarının balkondan seyredilmesi ile sınırlı kal- saydı. Kişilik zaaflan, yozlaşma gibi sendikaalıkyapmaya önemli engel oluşturan sorunlar da bugünkü yazımızın gündemi değil. Türk-lş yöneticilerinin birden geçmiş dört yılının vurdumduymazlıgından sıyrılmak istediklerini. sen- dikaalık yapmaya karar verdiklerini de düşleyebiliriz. An- cak bu da çok fazla bir iyimserlik olur. Çünkü geçen ay için- de Adana'da sözde siyasete ağırlık koymak üzere aylarla hazırlandığı söylenerek yapılmış örgüt toplantısı ve baş- kanlar kurulu örneği önümüzde. Hiçbir işlevsel karar alt- nmaksızın bir-iki saatte bitirilen bir örgüt toplantısı ve do- laylı da olsa, en azından idelojık anlamda özelleştirmeye "evet" denilmiş bir başkanlar kurulu toplantısı.. Türk-lş'in DlSK'e ve Hak-iş'e bakışı da işin cabası. Türk- Iş'e bağlı sendikaların açtklan davalar nedeni ile DlSK'e bağlı sendikalann toplusözleşme hakları fiilen gaspedit- miş durumda. Türk-lş, uluslararası sendikaalık hareketini, ILO'yu ve kararlannı karşısına alarak, sendikal hak ve öz- gürlüklerin önünde önemli engel oluşturan çifte baraj, bu- günkü yetki sistemini savunmayı sürdürüyor. DlSK'in ve Hak-iş'in her yerde temsil edilmesini engellemeye çalışı- yor. Aynı şekilde kamu sendikaları platformu ve demokra- tik örgütlerle ilişkileri hiç sıcak değil. Şimdi tümü ile birlikte kararlı ve sürekli ortak eylem yapacağına siz inanabiliyor musunuz? Tabii Türk-iş bu halde de diğerlerinkı durumu çok mu parlak? DlSK'i. Hak-lş'i, kamu sendikalannı eleştiri masa- sına or^ırtmamamızın nedeni, "pirupak" olmalarından de- ğil. Sadece onların örgütlenme, var olma sorunlan içinde, emekleme aşamasında olmalarından. Kamu sendikaları henüzsendikal haklarını eldeedemediler. Örgütlenmeteri- nin önünde çok ağır engeller var. DİSK ve Hak-lş için ise yasaklar çok önemli engelleme aracı oluyor. Aynı yasalar 12 Eylül süreci içinde Türk-iş lehine kullanıldığı için şimdi yasaklar Türk-lş'i korumuş oluyor. Biz de doğai olarak ya- salar kollamasında işçilerin en büyük temsilcisi konumurv daki Türk-iş'in durumuna daha fazla ılgi duyuyoruz. O da ne yazık ki şu aşamada güvenilir ve inandıncı olmaktan çok uzak kalıyor. Keşke bizi yalana çıkanp utandırabilse- ler. Işçiler ve çıkartarı adına sevindirici bir şeyler yapsalar. Ortak platformda alınan kararlan, yaraülan güzel demok- ratik görüntüyü yaşama geçırebilseler. Konuk yazar Meksikaözelleştirmesiidealmidir? Prof. Dr. ORHAN ŞENER Miirnıura İ m\er%ite.si şlann so- Geçmiş yıllarda Meksika'nın özelleştirme uygulaması, IMF ve Dünya Bankası tarafı- ndan gelişmekte olan ülkelere ideal bir örnek olarak gösterilmışti Gerçekten. 10 yıllık bir süre içinde. Meksika hükümeti 1155 kadar kamu kuruluşunun o o80'ıni satma ve kapatma işinı başarmıştı. Özelleştirme nedeniyle elde edilen 21 milyar dolann tamamı dış borç öde- melennde kullanıldığından. ülke ağır borç \ü- künü bir dereceye İcadar hafifleterek. sosyal içerikli projeleri uygulamaya koyabildı. Alınan diğer önlemlerle enflasjon oranı %150'den 0 o 10'a kadar düşürülebildi. Özelleştirmenin olumsuz sonuçları Meksika özelleştirmesinin olumlu sonuçlan- na karşı olumsuz sonuçlan da yavaş yavaş or- taya gkmakta olup giderek etkilerinı göster- meye başlamıştır. Intemational Herald Tribu- ne gazetesinde ele alındığı biçimde, söz konusu olumşuzluklan şöyle özetleyebiliriz: (1) - Özelleştırme nedeniyle işsizlerin sayısı 400.000 kadar artmış olup, en önemli sosybe- konornık sorunu oluştuımuştur. - Özelleştirme süreci sonunda rekabet or- tamının ve venmliliğin beklenen ölçüde art- madığı saptanmıştır. - Devlet kuruluşlannın yeni sahiplerinin tü- ketıcılerin ve işçilerin sorunlanna karşı. eski- den burokratlann yaptıklan gibi. tamamen duyarsız kaldıklan gözlemlenmektedır. - özelleşürilen kamu kuruluşlannın mül- kiyeti halkın değil. fakal birkaç zengının eline geçmişıir. Öte yandan sermaye pıyasasının işle- yiş biçimınin. hisse senetlerinin mülkiyetınin belli bir kesımde topknmasına yol açuğı görül- mektedir. - Yabancı yatınmcılara yapılan satı^lü nucu başarısızlıkla sonuçlanmıştır Orneğın, İsveçliyatınmalarasatılanMcksıkanınenbü- yıik tersanesı. illas etmek üzeredir. Bunda, ış anlaşmazhklan nedeniyle işçilerin ışlerini ya- vaşlacma eylemi önemli rol oynamaktadır. - Kapatılan ışletmelerin sayısı satılanlann saynlannı geçmiştir. Ancak kapaıılan kamu ış- Ietmeleri nedeniyle sosyoekonomık sorunlar da giderek artmıştır. Örneğin. düzınelerce şe- ker fabrikaları kapatıldığından. hem şeker pancan üreticileri ve hem de bu alanda çalışan çok sayıda köylü işsiz kalmıştır. - Telefon işlelmc- lerinin özelleştıril- mesi sonucu ola- rak. binlerce aileye hızmet verileme- mekte ve telefon bağlantısı için bekleme süresı bir yıh geçmektedır. Özelleştırilen kamu bankalannın yenı sahipleri. yatınmlannın getirisini bir an önce maksimize edebilmek ıçın kredi faizlerini anormal derecede yükseltme eğilimıne girmiş- lerdir. - Özelleştirilen iki TV sistemi ise yine eskiden olduğu gibi kalitesiz, acıklı filmleri ve futbol maçlannı ekranda göstermeve devam etmekıe- dirler. - Özelleştirmenin hükümet tarafından bazı kimseleri daha da zenginleştirmek amacıyla kullanılması. özellikle sol basında şiddetle kri- tik edilmektedir. Böylece Meksıkalı 13 aılcnin özelleştirme nedeniyle mültimilyoncr olduklan \ urgulanmaktadır. - Özelleştırme programının amacından saptınldığı da görülmektedir. Şöyle ki uygu- layıcılar bilc özelleştirmenin amacının eko- nomıdc rekabet ortamının sağlanmasında de- ğil. fakat sosyal amaçlı desteklemeleri elimine ederek. verimliliği arttırmak olduğunu itiraf et- mek tedirler. - Satış için sırada bekleyen ve özelleştirilecek kamu kuruluşlannın %20'sini oluşturan bir pakctin satışı yönünden hükümet oldukça zor- İanmaktadır. Çünkü yatınmcılar karlı ve yö- nctscl iorunlan olmayan kuruluşlan almaeği- limi göstermektedirler. Meksika'nın özelleştırme uygulamasından yararlanarak. Türkiye'nin alacağı derslcr ko- 10 yıllık bir süre içinde, Meksika hükümeti 1155 kadar kamu kuruluşunun %80'ini satma ve kapatma işini başarmıştı. Özelleştirme nedeniyle elde edilen 21 milyar dolann tamamı dış borç ödemelerinde kullanıldığından. ülke ağır borç yükünü bir dereceye kadar hafifleterek, sosyal içerikli projeleri uygulamaya koyabildi. Alınan diğer önlemlerle enflasyon oranı %150'den %10'a kadar düşürülebildi. nusunda aşağıdaki değerlendirmeleri yapabili- riz. - Enflasyon oranının düşürülmesi. doğrudan doğruya özclleştirmenin bir sonucu değıldir. Şöyle ki çok sayıda kapatılan kamu kuruluşu- nun üretımden cekilmesi ve özelleştirilen fir- malann tekelleşme cğılımleri nedeniyle üretim ( düzeyi düşmekıedır. Arjantın uygulamasında olduğu gibi, halkın satın alma gücü önemli öl- çüde düştüğünden, yüksek fıyatlara karşı tü- kctıcıler talcplennı açıklayamamaktadırlar. Böylc bir ortamda enflasyon kendiüğinden duşmuş olur. Örneğin, düşük gclirli bir kimse için satın alamadığı bir çok ınal ve hızmelın fiyatının vükselmesinın i'azla biröncmi yoktur. Düşük gelırli aile sayısı arttıkça. fiyatlar genel seviycsinden doğrudan doğruya etkilenmeye- cck olan tüketici sayısı da artar. Böylece. cnf- lasyon oranı ülke düzeyinde yüzcysel olarak düşmüş görünür. Türkiyc'dc enflas.yon oranının yüksek düzeyde istikrar kazanmas'ı y a da bazı üîkelerde aşın derecede aşağı cekilmesi arasında fazla bir fark yoktur. Çünkü her iki durumda da toplumun refah düzeyi düşmüş- tür. Bu nedenle. Arjantin için enflasyon oranı düşük, fakat hayat pahalılığı son derccc yük- sek olan bir ülke tanımı yapılmaktadır. Bu ne- denle. Meksika özelleştirilmcsi dcğerlcndırilir- ken düşük enflasyon oranının toplum refahı ile olan ilişkısi göz önünde bulundu- rulmalıdır. Enflasyon oranı sağlıklı bir bıçımde düşürül- düğünde. toplum refahını da arttı- rma olanağı vardır. Bunun yolu ise bozuk ge- lir dağılımını düzeltmekten geçer. Ancak Mek- sika özelleştirmesi nedeniyle. az sayıda kişi zen- ginleşlirilerek ve özelleşen firmalar tekelci ko- numa geçerek gelir dağılımının daha da bozul- masına neden olunmaktadır. - Özelleştirme uğruna, Meksika'da yapıldığı gibi çok sayıda kamu kuruluşunu kapatmanın son derece yanlış olacağmı belirtmemizde ya- rar vardır. Şöyle ki kamu kuruluşlan ka- patıldığında. bundan sadece çalışanlann işleri- ni kaybetmelerini değil. fakal ayırca üretıcıle- rin ve tüketicilenn de önemli zararlarla karşı- laşmalan söz konusu olmaktadır. Yukarıdaki örnekle olduğu gibi. kapatılan şeker fabnka- larının işçıleri. şekerpancarı ürcticileri ve tüke- tıcılen özelleştımKdeıı oldukça zararlı çıkmışlardır. İşçılenn kapaıma nedeniyle ışsiz kalmalan. tükeıieilenn refah diizeylenııin diiş- mesi ve üreticilerın şekerpancan üreliminı dur- dumuldn ckononııye olııniMiz yönde yansır- ken. gelir djğılıınını d.ı bo/ın.ıkıadır. - Meksika ııyguLıınasıııdan çıkanlacuk baş- ka bir den>de o/elleşiırnıe gelinnın ekoııonıinin yeniden yapıKııımaMiıda değil de fakal borç ödemesinde \e büiçe açıkLınnm kapaiılnıası- nda kullanılrrusı ile ilgili bulunmakladır. IMF böyle bir uygıılamııya ö/elleşiınnenın leniel amacına aykın OIIIKIM nedeniyle şiddetle karşı çıkmakladır Ancak ağır N.ırç yııkü \e oldukça büyük büiçe açiklannı kapalnıakkı uğraşan ve bu bakımlardan oldukça zorlanan gelı^mekte olan ülkelenn. başka altematiflerı de yok gi- bidir. - Öıe yandan yukarıdaki açıklamalanmrza göre Türkiye'de yapıldığı gibi ozelleştımıegclir- lerinın toplanamayan \ergi gelırlennın yerine ikame edilmesi biçimindekı bir uygıılama ol- dukça yanlışiır Bu tür bir uygulama ile Meksi- ka'nın karşılaştığı özclleştinne sonrası sorun- lardan kurtulma olanağı yok gıbıdır. Bu neden- le.vcrgı toplanıamanın alierııatif sosyal maliye- tinin son derece yüksek olduğunu vurgulamada yarar vardır. - Özelleştirme yapma gcreğinin IMF tara- fından. özellikle borç yükü fazla olan ülkelere empoze edilmesi bir rasttantı değildir. Yani. borç yükü yüksek olan ülkeierin IMF'den kredi talep eimcİerı özelleşıirme siirecini bir an önce tamamlamalan koşuluna bağlanmıştır. Bu ne- denle. özelleştırme gereğı aşm dış borç yükü jllındaki ülkeler üzenne konulan ıpoteğiıı bir tür çözünıu oigusu olarak değerlendirilebilir. (I) Intcrnînıorul Hcı.ıld Tnbunc. 'ScjrN of \1C\İCO'N Scll Ofl. Pnvj|i7.ıtıon Plays ina Wcullh\ Tc« ". Thurvda\.OtUv
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear