14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÎAYFA CUMHURİYET 30 KASIM1993 SALI 2 OLAYLAR VE GORUŞLER Türkiye'deüniversite reformu yapılabilir mi? YÖK heyulasını unıversıtenm başına saran, nıtelıksız bırtakım tadrolann ıçenkten yoksun kısır çekışme ve dıdışmelen olmuştur Üniversite kendıne bır kurumsal kımlık orta\a ko>amayınca her dönemın eyyamcısı bazı oportunıstlen, uruversıteyı bıreysel ışletme halıne getırebılmışlerdır Bu koşullar altında en ıyı nıyetü sıyasal ktidar dahı unıversıteyı bu gırdaptan kurtaramaz. RTOVAN AKIN Boğaziçi Üniversıtesı İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğreüm Görevlisi ven olmadığı halde gelıp geçen butun sıyasal ıktıdarlar unıversıteyı bılımsel. malı ıdan bakımdan gerçekten ozerk duruma geurecek anlamlı hıçbır gın- şımde bulunmamışlardır Ne ıkı kez tek başına sıyasal ıktıdan elde ederek hukümet kuran ANAP ne de DYP- SHP koalısvonu unı\ersıte>e ılışkın bır program gelıştırebılmışlerdır 80-93 MGK donemı ıse. üniversite açısından mevcut sısteme yaltaklanma \e fahn doktora payesı verme yanşı şekhnde geçrruştır Bu dönemın oğre- tım elemanlan dokusu bıraz yakından ıncelendığjnde kolayca bırkaç gruba ındırgenebılır Bınncı grup hemen bu- tun ıktıdarlara \anaşmakta hıçbır beıs gormeyen unıversıtenın kadrolannı kaynaklannı, döner sermave ışletme- lennı yağmalamaktan başka akade- mık hıçbır oryantasyonu olmayan kesımdır Bunlar alaturka tüccarlar- dır. İkıncı grup ıse çok sayıda meslek- taşının 1402 ıle ünıversıteden tasfıye edılmesıne sevıra kalarak. gu>a sert muhalefete başlamıştır Ancak bu ey- lem planı. kendı odalannda. arkadaş toplantılannda. kapalı kapılar ardın- da nutuk çekmenın otesıne geçeme- mıştır Intellıgentsıamızın çekırdeğını olu^turan bu kesıme pasif demokratlar alen Turkıvede yurur- lukte bulunan yuksek- oğretım mevzuatı dort temel alanı duzenle- mektedır Bu mevzuat şıtlı zamanlarda ya- pılmış kanun ve KHK'lerden oluş- ınaktadır Duzenlenmış olan alanlar kronolojık sıra ıtıbanv le çerçeve nıtelı- Jındekı Yuksekoğretım Kanunu. Yuksekoğretım Kurumlan Teşkılatı Hakkındakı Kanun ^ uksekoğretım Kurumlan Oeretım Elemanlannın Kadrolan Hakkında KHK \e Yukse- koğretım Personel Kanunu'dur (') Hıç kuşkusuz Turkıj e'de yuksekoğ- retım duzenının ana eksenını, koydu- gu esaslarla YÖK oluşturmaktadır Bır kapalı otonter rejım tarafından konulan ve ana>asal guvence altına alınıp daha da guçlendınlerek tepesın- de Yuksekoğretım Kurulu. Yuksek- oğretım Denetleme Kurulu ve Ünıver- sıtelerarası Kurul'un bulunduğu hıye- rarşık üniversite vapılanmamız on vılı aşkın bır zamandan ben yandaşlar muhahfler sarmalında sonuçsuz zıtlaş- malan yaşamaktadır Geçen bu 12 yıl suresınce, MGK- nın unıversıteye gı>dırmış olduğu şab- lonu açıkça savunan hıçbır akademıs- dı>ebılınz Uçuncusu ıse, kendı halın- de apolitik kesımdır Rejımın onu ıyıce açıldıktan sonra Ankara ve Istanbul'un klasık unıversı- telennde bırtakım Oğretım Uyelen Derneklen kurulmuştur Bu ıyı nı>etlı gınşımler fevkalade sınırlı kalarak. bu orgütlenmenın önderlen YÖK'e Mılb Eğıtım Bakanlığı kontenjanından uye seçılıp seçılemeyeceğı ve>a son rektor- luk atamalannda lutfedılen adav adaylan ısım tespıtı yanşmasına kım- lenn neden gıremeveceklen mucadele- sıne kendılennı kaptırmış gorünmek- tedır Bana o>le gelıyorkı. bazılan unıver- sıtedekı mevkı kavgasında dolaylı da olsa taraf olabılmevı demokratıkleş- menın olçutu sayabılmektedır Unıversıtelenmızı ılgılendıren çok sayıda yasa değışıkhğı yapılmasına rağmen hıçbır onemlı reformun >apı- lamamasının gerçek nedenı unıversıte- de patronajı ellennde tutan baa çevre- lenn önce mıhtanzrrun sonra da ANAP ve DYPnın nabzını tutmada olağanustu becen sahıbı olmalandır SHP de büyük umutlaria girdiği koalis- vonda muhafazakâr ortağına savısal destek sağlamak dışında bir işlo ustle- nememenin sıkıntılarını yaşamaktadır. Sonuç olarak SHP. DYP lehıne kal dırdığı parmaklann karşılığında se- çımlerde desteğını aldığı toplumsal kesımler lehınde kayda değer hıçbır ta- sarrufta bulunamamışür Lnıversıte mensuplan bu kesımler ıçmde herhal- de en onde gelenlerdır Süleyman Demirerın başkanlığın- dakı bınncı koahsyon donemınde. Turk devnmının temel dıreklennden bın olan Tevhıd-ı Tednsat Yasasfna ınanmavan Mıllı Eğıtım Bakanı. son- radan DYPlı olmuş MHP-UGD- UOD maası malum kışılerle ıttıfak yaparak once Meclıs Komısyc ıiu nda engelleme yapmış sonra da benzen dunvada gorulmemış bır Şark kurnaz- hğı esen olan duzmece bır rektör aday adayları behrleme sıstemının mucıdı olmuştur SHP de bu saçmalığı de- mokratıkleşme yonunde onemlı bır gelışmesayabılmıştır (2 ) Bu, doğuşunda "illeti" duzenleme- run ılgınç bır noktasına temas edece- ğım Kanun, ada> gosterme önseçimle- rinde bır yandansadece oğretım uvele- nnı "seçmen veterlilfğini haiz" gormekte. ote vandan ucretlı olarak- ders veren emeklı oğretım u>elennı bırden fazla unıversıtede onseçmen >apabılmektedır Kanun kovucu. unıversıtede sayıca oğretım uyelennden fazla olan oğre- tım gorevlısı okutman. araşıırma go- revlısı gıbı akademık personelın tem- >ız kabıhvetlennı. ıradelennı yok saymaktadır (3 ) Rektorluk atamalanndan hemen sonra bu şaıbelı durumu ortadan kal- dırmak uzere seçımlenn yenıleneceğı ve onseçmenler topluluğunun genışle- tılerek tum oğretım elemanlanna yayı- lacağı şeklındekı koalısvon hukumetı- nın temınatı bırçok konuda olduğu gıbı havada kalmıştır Bu çarpık gelışmelenn son derece doğal bır sonucu olarak uzun yıllar üniversite ıçı ıktıdardan uzak tutul- muş bazı ıhtıraslı çevreler. Coşkun Kırca'nın ıfadesıyle zamanın resmi cumhurbaşkanı ıle kurduklan ıvı ılışkı- ler sayesınde ozlemını duvduklan mevkılere atanmışlardır Ancak ıkı donem mutlak monarşiyi yaşavan unı- versıte şımdı de 92 vanşması galıplen- nın kendılenne bağlı bır oligarşi >arat- ma çabalanna sahne olmaktadır Bu çabalardan çıkartılması gereken ders şudur kj bazı egemenler, unıversı- tenm sa>gın bır kımlık kazanmasını sağlayacak, serbest butun akademık personeh eşıt derecede ırade ve seçme veterlılığıne sahıp goren bır anlayışa geçışı her defasmda başka bır hile üe engeUemişlerdir. Bana oyle gebyor kı YÖK heyulası- nı unıversıtenm başına saran, nıtelık- sız bırtakım kadrolann ıçenkten yok- sun kısır çekışme ve dıdışmelen ol- muştur Üniversite kendıne bır kurumsal kımlık ortaya koyamayınca her dönemın eyyamcısı bazı oportu- nıstlen unıversıteyı bıreysel ışletme halıne getırebılmışlerdır Bu koşullar altında en ıvı nıyeth sıyasal ıktıdar da- hı unıversıtevı bu gırdaptan kurtara- maz (') 2547 savıtı YÖK 4 11 1981 2809 savıh Teşküat Yasası 28 3 1983 kadrolar haklandakı 78 nolu KHK 2 9 1981 2914 savılı Persond Kanunu da 11 IO1983tanhlıdır f) Geçen yaz buvuk gurultuler koparan 2547'de 3826 ıle >apılan degışıkhğın I ' a maddesı ön xqta- ler kuruiu u,ın salt ı,oğunluk tnle aramamakta, oğre tım uvesı savısmın vansını toplantı veter savısı ola rak gormcktedır bu savınm sağlanamaması duru munda ıkıncı toplanu ıçin "gdncsen de oiur/karşı takımn adajı önûnu kesebdtr" tehdıdı ıle oğretım uvelennı kuharı sokmaktadır (') Son rektorluk ada> ada>lan belırieme seçımle nnın ne kadar temsıü oldugunu betrlemek uzere bazı \enlere goz aunakta fa>da \ar örneğın ODTt 'de oğreum uvelen toplam akademık perso ncloranı984 3390 = %45 tstanbulÜnnersıtespbı klasık bır uruversıtemızde 1532 48I7 = %M venı savılabılecek Marmara L ruversıtesı nde 874 2602 = ° o33 mensubu bulundugum unıversıtede bu oran217 1130= "oMavannda sevTetmektedır ^ı ne kendı çalıştıgım üniversite olması dola>ısı>la so- nuçlannı vakından bıldiğım Boğaziçi Üru\ersıtesı nde rektorluge T Ozal tarafından atanan oğretım uveynın adav ddavı onscçımlennde aldığı o> top- lam ogreum jvesı oranı S" 7 2'< 7 = ' > .24 ve alınan ov loplam oğretım elemanı oranı ıse ^7 1130= •8 5 gıbı son derece alız \e hıç temsıb clma>an bır duru muvansıtmaktadır Bkz Kadrolar Hakkında KHK No "8 ARADABIR ERKUT SEZGEV "Kuzıı Kuzu Dinlemek..."Sayın Memet Fuat, kultur ve demokrası sorunlannı ır- deledığı yazılarında, demokrası kavramının onu ge- lıştıren kulturel boyut ıçınde kazandığı anlamla bu boyutun eksıklığınden kaynaklanan yorum yetersızlığı arasındakı karşıtlığa parmak basıyor, yaşadığımız so- runların ardında yatan bu eksık boyutun ne olduğuna ışık tutmaya çalışıyor Örneğın son yayımlanan yazısın- da şoyle demış Kısacası, demokrası bızde ıyıce alışı- lan yığıtlığı dışlıyor Yanmak yok kelle fırlatmak yok Sen konuşacaksın herkes kuzu kuzu dınleyecek, onlar konuşunca da sen kuzu kuzu dınleyeceksın ' (Sırça Koşk, Cumhurıyet 18 Nısan ) Kuşkusuz bu tumcede 'kuzu kuzu dınlemekle 'vurgu- lanan, demokrasının şıddete karşı duşunmeye, duşun- ceye değer veren yonudur Nekı duşuncenındeğerının ancak dusunmenın gerçekten ıfade bulduğu, kendısını gosterdığt yerde kendını gosterdığı gerçeğını gozonune alırsak, "kuzu kuzu dinlemek kavramını bıraz açmak Sayın Memet Fuat ın yazısının da acıklık getırmek ıstedı- ğı noktaya bıraz daha ışık tutabılır Demokrası her şeyden once dusunmenın kendı ışığı- nın/değerlerının farkına vardığı bır kultur kavramıdır Kavramı durağan (statık) olarak değıl, duşuncenın zen- gınleştırdığı dınamık bır kavram olarak dusunmek uy- gun olur Demokrası kendısını ortadan kaldırmaya yonelık, sozgelımı antılaık 'dusuncelere 'tolerans gos- termezse yme de demokrası olur mu turunden post- modern guncel soruların da yanıtı bu kavramı gelıştı- ren kendı ışığının farkına varmış etkın duşunme duyarlı- ğıyla ona henuz yabancı edılgın (reaktıv) duşunme arasındakı farkta yatıyor Dusunmenın değerlerının farkına varmış bır kulturde, tartışmanın goruş/duşunce ıfade etmenın, eleştırıyı da- vet etmenın, karşıtlıkların duşunen ınsanlar ıçın onemlı değerler ıfade ettığını demokratık kurumların bu değer bılıncını ıfade ettığı olçude demokratık/katılımcı olabıldı- ğını burada not edebılırız Boylece demokrası dusunmenın değerlerının farkına varmış ınsanları gereksıyor Dusunmenın değerlerının farkına varılması bu duyarlığın gelışebılmesı de ger- çekten dusunen mış gıbı davranmayan araştırma- nın/duşunmenın sorumluluklarını yuklenen eleştıren eleştırıyı davet ederek duşunen, yanıtı onceden bellı ol- mayan soruların belırsız ufkunu yuzleyen, ılgısı gosten- ye, goruntuye değıl oze yonelık olan ınsanları gereksı- yor Yanı egemen olan kulturde, eğıtım kurumlarında, unıversıtelerımızde yeşermesı neredeyse olanaksızlaş- mış bır ınsan tıpını1 Bu konuya parmak basan Sayın Ahmet Cemal'ın saptamalarına katıldığımı soylemem az gelır onları neredeyse kendı gozlemlerımın bır ıfade- sı olarak gorduğumu belırtmek ısterım Sanırım, 'kuzukuzudınlemeyı 'de, duşunmeduyar- lığı araştırıcı bır etkmlık duzeyıne varmış ınsanın eleştı- ren, eleştırıyı dahayeterlı duşunce sentezlerıne varmak uzere kullandığı, tartıştığı araştırma/dıyalog bağlamı ıçındedoğru olarak yorumlayabılırız Boylece dıyebılırız kı, 'kuzu kuzu dınleme eleştırel duyarlıkla dınleyen, katılmadığı duşuncelerden kendı duşunme dınamıklerı- nı harekete geçırmek uzere yararlanabılen, orneğın on- ları yenı dusuncelere/sorulara sıçrama tahtası olarak kullanmanın yollarına duyarlı olanaklarını araştırabı- len yetersız olarak gerıde bıraktığı dusuncelerın bıle kendı duşunmesı ıçın boyle bır basamak değerı tasıdığı- nı unutmayan ınsanın dusunmesıdır Duşunme ancak bu dınamıklerı kullanabıldığı zaman kendı yaratıcı ışığını onun değerını ayrımsayabılecek bır etkmlık duzeyıne ulaşabılır, ancak o zaman kendı ya- ratıcılığının koşullarını oluşturma koruma gelıştırme çabasını, heyecanını paylaşabılır OKURLARDAN Çöp sepeti... Türkiye Cumhuriyeti'nın 8'ına mutevefîa Cumhurbaşkanı. dev let kesesınden debdebelı >aşamayı çok severdı BM\V marka tenezzuh vasıtalanna olan tutkunluğu malûm Aradan az zaman uz zaman geçtıkten sonra zamanın munalıflen ıktıdar olmuşlar ve onlann da, "Devletin parası deniz jeme>en domuz" duşuncesınden nasıplennı almakta olduklan anlaşılmakta HLBER namı ılebılınen Cumhurbaşkanlığı Koşku ıçın 2 mılyon Turk lırasına urbuşon (yanı şışe açacağı) ve 6 mılyon Türk lırasına da çop sepeü koşkun tefnşı nedenıyle alınacakmış 1 Ocak 1955 v,ıhnddnbend>lıkekmekparasını hıçbır zaman 6 mılyon Turk lırası ustuneçıkaramayan bır kışı olarak kendımı tırbuşondan ıyı çop sepetınden duşuk gormek ne acı değıl mı 1 Ne vazık kı bırçop sepeti kadar degenm yok 1 Mete Apak - Kı/ıltoprak / İstanbul TARTIŞMA Aydınlanmıza açık mektup!. B ıldığınız gıbı devleümızınbır kamu kuruluşunun duzenledığı 1. Din Şûrası, l-5Kasım 1993 tanhlen arasında vapıldı Buşûra, 70vıllıklaık cumhun>etımızde dev letın duzenledığı ılk şûradır Sozcuğun anlamını doğrular bıçımde "otıunp konuşanlar"'ın tumu Sünni-İslam bılımalen ıdı Beş gunluk tartışma. bır "•DegerlendinTie Raponı" ıle sonaerdı Bu satırlarda bu şûravaılışkjn.kımı gozlemlenmı ulusumuzun aydınlanna ıletmek ve yakınmakıstıvorum Şoyle kı, 1 - Şûra başlamadan bırkaç gun onceSn E)ıyanet İşlen Başkanı. doğum > en olan Erzurum'da v aptığı konuşmada "teronı yapanlar ateistlerdir" demıştı Ateızmın ne oldugunu bılmeyış gıbı geldı bana Ben, kışısel olarak son bırkaç yılda aamasızca oldurulen Bahn> e L çok. Turan Dursun, L ğur Mumcu, Çetin Emeçvb nınkatıllennın,Snas kınmını > apanlann ateızmın tersıne İslamcı olduklanna ınanı>orum Ateızme genış bır ınceleme v e kulturle v anlır Ateızm, hoşgoru ıle aynı kefededır 2- Şûranın açdışını yapan Sn DevletBaşkanımız "Din derslerini zonınlu yapmamr/ dirte verdiğimiz onemi göstcrir" dedı Bence bu zorunluluktan bu goruntu çıkmaz Çıksaçıksa "sekiz yıllık çocuk oğretiminde bile olsa ınanç ozgurlıiğıine onem>erilme>iş"çıkar Ben. çocuğuma sızın onerdığınız dınsel bılgılen vermek ıstemı>orsam bızı zorlamaya ne hakkınız var 9 Sorunlu din derslennın tezelden kaldınlmasını beklerken Sn Cumhurbaşkanı'nın bu tumcesı başta \nadolu Alevikri olmak uzere tum aydınlanmızı uzmuştur 3- Şûranın açılışında yetmış >ıldan ben ılk kez bır kamu kuruluşunun toplantısı Llusal Marşımızın onune geçen Kuran ıleaçıldı BavrakveUlusal Marş, bır ulusun alnını dık tutan somut kavramlardır Kuran. ınancın sımgesıdır Bence, Ulusal Marş'tan sonra okunmahydı 4- Kuran okunurken Sn Başbakan, janında getırdığı eşarbı ıle başmı orttu Okuma bıtıncedeçıkardı Sn Çilkr orada başbakan olarak oturuy ordu Kadm ve>a erkek olma durumu orada akla gelmez. gelmemehdır Arka kısımda oturan bayan din bılgınlen ıse başlan açık durumda, Kuran'ı saygı ıle gururla dınledıler Laık Cumhunyetın Başbakanı da devlet gıv sısı ıle başı açık olarak dınlemelı ıdı 5- Şura suresınce > apılan tarüşmalarda bır ara \ ahudilerin cenncte gıdemeveceğı vurgulandı Ortaçağda. Hıristiyan endulıjanslanna benzeyen bır durum mu doğacak 1 Bılemıyorum Ancak şunu bılıyorum kı şu anda dev letımızle Israıl dev lctı banş ıçensındedır 6- "Bedende su değme>en j erin cehennemdc > anacağı" \ argısı "teyenunum" konusu ışlenırken bır hadıs bıçımınde dıle getınldı Osmanlının son gunlennde İngiliz askerlen Istanbul'd gırerken son Mectis-i Mebusan'da da, "Mezarlıkta vetişen ağacın mey\esi venir miT > "tartışılı>ordu Tartışma konulan benzıyor Durumumuz benzemesın 7- Şûra boyunca Alevıler de dıle getınldı Sn Prof. Niyazi OktemveSn Prof. YaşarNuri Öztürk, sureklı ırdeleyıp durdular,"\levilere de yanaşın >e onları da içinize alm" dı> e Bır Alevı çocuğu • e araştırmacısı olarak lv Sakınha! Eksikolsun"dıyorum Alevılığı salt İslam çıkışh sayan kışılenmızzaten Dıyanet'ın yanındalar Ancak. Alevıhkte İslamın oncesındekı özgün ınançlann uzantısı gorulmuyor mu 1 Ezılen, kovalanan ınançlann bırleşıp y enı bır ıman oluşturduğu \levılık sıstemınde "İnsanı, Tanrı goren; eenneti >e cehennemi obnazla> an: Tanrı nefesiv le doğup Tanrı tşığına donen" bır ınsanın Dı\ anet orgutunde ne ışı var° "V uzlerce yıllık ınsan saygınlığı, şıır, muzık ve semahıan oluşan guzel sanat Dıyanet orguıunde bıter gıder 8- Bu konuda kuçumser bıle olsa en doğru tümceyı bır çağnlısöjledı "Alevfler camiye gitmivor. Niyeçağıralmı?'' Bu şûra, laıklık kav ramıru zedelermştır Bırsonucada varamamıştır Ancak, kesın bır şeybelırmıştırlaoda bu orgutun kalkmasının gerektığıdır Çağdaşdevlet dınsel erke sahıp olmav a kalkmaz Onungorevı. bıreylenn ınanma ve tapınma ozgurluğunu guv enceye almaktır Bu mektubum yetkılılerce umarsanmayacaktır Bunu bılıyorum Önun ıçındır kı aydınlaraseslendım Bır seslendığım daha v ar Uyan Gaa Paşam uyan, Şu ülkenın halıne bak Nejat Birdoğan Yanıta yanıt S ayın Gülcegün, 7 Kasım 1993 tanhlı gazetede v ayımlanan vanıtında kanun onensının yetennce anlaşılamadığından bahısle, bunu anlaşılır kılacağını duşunduğu açıklamalarda bulunmaktadır Yazı salt açıkJamalardan oluşsa> dı, boy le bır y anıt y azmay a gerek olmayacaktı Ancak yazıda şahsımla ılgıb suçlamalara da v er v enlmıştır Yanıtın son bolumunde "kişisel kininı" nedenıv le kendısını suçlamaya çalıştığım. bunu > aparken de hukukı bılgı v e yeteneklenmın za>ıfbğını gosterdığımı soylemektedır Gazetenm bu bolumu meslekı nıtehklenmı gostermenın ven değıldır Sayın mılletvekıh tek bır yazıdan yola çıkarak boylesıne kesın bır kanıya nasıl varabılmış 9 Kışısel kın ıddıasına gebnce, once kmın sozluk anlamını okumak ıstıyorum Öçalmayı amaçlayan gızlı duşmanlık. earez şekhnde tanımlanmıştır (T D K Soz ) Savın mılletvekılını hıç tanımam Kendısı de benı tanımaz İnsanlar bırbırlennı tanımadan nasıl km. garez duyabılırler. doğrusu anlay abılmış değılım Sanınm burada maksadı aşan bır ıfade tarzı kullanılmış "Si> asi tanr" dense çok daha doğru olurdu Mılletvekıh yanıtında. onende sılah ya da uyuşturucu madde ıle ılgılı bır tanım ya da ıfade bulunmadığınıvazı\or 1918 sa>nlı Kaçakçılığın Men ve Takibine tlişkın Kanun, sılah v e uyuşturucu madde kaçakçılığı suçlannı da kapsamaktadır Doğaldır kı bu kanunda yapılacak bır değışıkbk bu şuçlan da ılgılendırecektır Özelbkle47 md 'yeeklenmesı onenlen fıkra ıle aracın musaderesı zorlaşünlmakta. netıce olarak bır kaç ganban şofore venlecek hapıs cezalan ıle -kı buyuk olasılıkla bunlar maşa olarak kullanılmaktadırlar- kaçakçılıkla mucadele edılebıleceğı ıddıaedılmektedır Ozel hukukdakı "kusursuz sorumluluk"' ılkesının karşılığı ceza hukukunda "objektif sonımluluk'Mkesıdır 47 maddedekı araç sahıbının sorumluluğu da objeküf sorumluluk ılkesının gereğıdır Araç mabkı dıkkatb, ozenlı. sorumlu dav randığında bılgısı dışında bu suçun ışlenmesı çok zordur Güneydoğu Anadolu Bolgesı'nde halkın tek gecım kaynağının nakh>ecıbk olduğu, 47 md 'nın haksız uygulanması sonucu bu sektorun durma noktasına geldığı behrtılmektedır Bu madde naklıyecılığı yasaklayan bır madde değıldır Sadece kaçak eşya ve madde naklıyecılığını yasaklamakta, ancak bu yasağa uyulmadığında yaptınm uygulanmaktadır Burada Güneydoğu'da nakbyeabk değıl. kaçak eşy a v e madde naklıyecılığı vapıldığı gıbı bır sonuç çıkmaktadır Bır mılletvekılının gorevı ıse > asalara uygun olmayan şey lenn savunmasını yapmak değıl. oradakı bu koşullan değıştırmek, ekonomık, sosyal ve sıyasal tedbırler alınmasını sağlamaktır Fakır halkın, esnafın tek geçım kapısı oldugunu soyledığı naklı>ealığı korumak, tabıı kı utanç vencı bır davranış değıldır Ancak anlayamadığım bır nokta. herbın bırkaç yüz mılyon, hatta mılyar olan araçlan ahp da nakbyecıbk yapan kaç tane fakır yaşamaktadır bu memlekette17 Fakır halk edebıyatı arkasında korunmak ıstenen kaçak eşya v e madde nakbyecılendır Sayın mılletvekılı bolgesıne hızmet etmek ısüyorsa v e temel ınsan haklannın can sıperane savunucusu ıse oncebkle oradakı msanlann yaşama hakkını korumanın çarelennı arasın Yaşama hakiının guv encede olmadığı her gun onlarca ınsanm yargısız ınfaz, faılı meçhul ve ınsafsız, vahşı bır savaşta olduğu ulkemızde hepmızın oncelıkb gorevı bunu durdurmanın, buna son v ermenın > ollannı aramak olmalıdır Demokrasıyı tum kurumlan ıle u> gulamak olmalıdır Ve bolgede kabcı ekonomık, sosyal tedbırler almak olmahdır Sosyaldemokrat Halkçı Partı denveonun mılletvekıllennden beklenen budur A\. Kadriye Gökçadır PENCERE Silaha Silah, Fikre Fikir... Almanya'nın PKK'ya ılışkın kararı onemlı bır donum noktasını vurguluyor Cunku Doğu Bloku dağıldıktan sonra oluşan Yenı Dunya Duzenı (yada duzensızlığı) sıslı, ıkırcıklı, kuşkulu bır ortam yarattı, sıyasal harıtaların yenıden çızımı yo- lunda heveslerı korukledı Pekı sıyasal harıtalar değışıyor mu'' Kuveyt ın smırları değışmesın dıye Amerıka dunyayı ayağa kaldırdı, Korfez Savaşı nı goze aldı, Bırleşmış Mılletler ı devreye soktu ama her olayda bu tutum be- nımsenmıyor Balkanlar da, Kafkasya da, Ortadoğu'da gucu gucu yetene bır kavga var Turkıye Cumhurıyetı'ni bu kavganın kuyusuna cekmek ve Anadolu yu parçala- mak ısteyenlerın elle tutulur gozle gorulur bır tırmanma surecıne gırdıklerı de açık Arkadaşımız Nursun Erel'ın 28 Kasım 1993 gunu Cumhurıyet te yayımlanan haberı, yaşanan olayları tum boyutlarıyla ozetleyen bır belgeyı gun ışığına çıkardı, Emnıyet Genel Mudurluğu'nce hazırlanarak Başbakan Tansu Çiller'e sunulan raporda PKK'nın ayrıntılı bır fo- toğrafı cekılıyor 1978 de Dıyarbakır'da kurulan PKK (Partıya Karkeren Kurdıstan) 'Doğu ve Güneydoğu Anadolu yu ıcıne alacak bağımsız, bırleşık ve demokra- tık bır Kurdıstan devletı kurmayı amaçlıyor ve bu hede- fe varmak ıçın sılahlı sılahsız her yolu denıyor Yenı Dunya Duzenı kargaşasında, bu hevesı besle- yecek dış destekler zengın • Emnıyet Mudurluğu nun raporunda PKK nın sılah ve malzeme kaynakları şoyle açıklanıyor Sovyetler ın da- ğılması uzerıne bırer sılah deposu halıne gelen Kafkas ulkelerı, 1982 de Israıl ın Lubnan ı ışgalı sonucunda FKÖ nun terk ettığı sılah ve muhımmat Korfez Savaşı sonucunda Irak ordusunun Kuzey Irak'ta bıraktığı sılah ve malzeme Pekı, bu sılahları alabılecek parayı PKK nereden bulu- yor'? Bağıs haraç soygun ve uyuşturucu kaçakçılığının boyutları Ortadoğu dan Avrupa'ya kadar uzanıyor Ölay bu noktaya nasıl tırmandı9 Dış desteklerı ne olursa olsun, PKK Türkiye'de kurul- du gelıştı.tutundu PKK'nın kanadına kuvvet veren guç, 12 Eylul faşızmı- nın zulmudur Neyın ne oldugunu bılmekten uzak beş generalın geleceğe bakısındakı korluk, ulkenın temelle- rınıdınamıtleyenyatırımların Anadolu yaekılmesıneyol açtı cunta, şenatçılarayeşıl ışıkyakarken ' boluculuğun ustune gıdıyorum dıye ışkence sıyasetını benımsedı Beş generaiın hukumetınde Başbakan Yardımcılığı yapan Ozal'ın da bu konuda katkısı buyuktur Apo'nun eskı Cumhurbaskanına sempatısı boşunadeğıl' Tur- kıye nın batısını Belcıka luksune doğusunu Hındıstan sefaletıne mahkûm eden ekonomık sıyaset 1980'lerde dortnalaydı özal ın Korfez Savaşı ndakı tutumuyla "fe- derasyon a ılışkın fıkırlerı VVashıngton'un Anadolu ya bakışıyla çakısıyordu PKK bu ortamda boy atıp serpılmek olanaklarına ka- vustu, Lozan ı dışlayıp Sevr den soz açmanın entel ke- sımdekı lezzetı duyumsandı • Almanya'nın PKKyı sınırdışı etmesıyle hıç kuşkusuz her şey bıtmez Kurt sorununda yapılacak ılk ış, terorle duşunceyı bırbırmden ayırmaktır Boluculuğun Anadolu'da Anadoluculuğa karşı du- rabılecek bır fıkrı yoktur etnık çelışkıye oncelık veren hıçbır dusunce çağımızın aydınında geçerlıtık kazana- maz Ancak fıkır yasakları surdukçe, Turk aydını, fıkırle- rıne karşı olduğu boluculerın dusuncelerını serbestçe soylemelerınde gereklı ortamın yaratılması ıçın sava- şım vermek zorunda bırakılacak bu kapsamda Batı da demokrasının doğal koşullarını savunacaktır Sılahın uzerıne sılahla gıdılır Fıkrın ustune fıkırle TEŞEKKÜR Hasekı Hastanesı Kardıv olojı Enstıtusü nde geçırmış olduğum by-rjass amebvatında benı y enıden sağlığıma kavuşturan Sa>ın Prof.Dr. Rüstem Olga'ya, Yrd. Doç. Dr. Mehmet S. Büal'e, Dr. Bekir Kavhan'a, Dr. Mustafa K. Çalık'a, Dr. M. Aü Yüksel'e ve Dr. L. Ertan Sağbaş'a, Prof. Dr. Nuran Yazıcıoğlu, Doç. Dr. Rasim Ener, Dr. Aida Bavçiç, Dr. Murat Ersanlı, Dr. Halis Hoş ve Dr. Kenan Dönmez'e, Yoğun bakımın tum hemşıre v e yardımcılanna. Fız> oterapıstler Mehmet Zi> aettin, Necdet Orman \ e Mehtap özdirenç'e 17 Servıs hemşırelen Fahriye Özturk, Pervin Özcan, E^engul Fidan, Şukran Eyüboğlu, Neriman Özdemir'e 17 Servıs yardımalan \yfer Korkmaz. Şerife KızıJçalı, Hamza öz, Salih Sancar ve Şukran Kınıkmaz'a. Kardıyolojı Enstıtusü Sekreten ıvı ınsan ıyı dost Sayın İsmail Gerçek'e Amelıv aüm anında bana kan veren arkadaşlanm Necati Güngör, Zeyneİ Kı> anç, Erol Saraç, Nalan Karden, V ildan Güven ve Aynur Voldaş'a Amebyat sonrası benı yalnız bırakmayan dost, arkadaş ve akrabalanma ıçten teşekkurlenmı sunanm HÜSEYİNKIVANÇ 20 GÜNDE ÎKÎNCt BASKI KIYAMET MAHKEMESİ •MTT »O TUNCAY ÖZKAN "Tam btrvurgun, tam btr soygun... Styasetç-burokrat-mafya uçgenınde lurtiye'ye ahlmış en büyük kank. Bu kitabı mutlaka okuyunfa",Turktye 'nin nasıl soyulduğunu görün." Emin ÇÖLAŞAN, Hürriyet 11.11.1993 "Tuncay özkan, kitainna anlamlı bir ikmci başlık koy- muş.. Yeğen Yahya' dan başlayarak bizi soyanlan ne- redeyse ığneyle kuyu kazarcasına çtkartmtş." Yalçuı PEKŞEN, Hürriyet, 9.11.1993 "Yeralh dünyasının butun unlüluleri, politik arenanm rahmetli ve yaşayan starlanyia hayalı ütracat konusu .." m Tempo, 47. Sayı Kanm 1993 ÜHlT BÜTUN KİTAPÇILARDA KuıUy-Ankum 26-27*Faks:417MW
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear