22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ÖZELEK1 70.YIL Cumhuriyet 29 Ekim 1993 Atatürk Duyuyor musun, kaç yıl oluyor, 1 Yiğit göldenmızden, köpürmüş sulanmızdan Sonsuzluğa civar olan vakti; Ilen çahşmamızda, Sıcak uykulanmızdan. Gün, henüz çok erken, Duyuyor musun "saat kaç" dediğini. Parlak ve kardeş ülkelere yönelmiş, Nesiflerin kahraman hayatında Ölmediğinı. Bir demdi hala hatırlanm. Kelime-i şahadetle ağır ağır, Vatan canla aaz idı. Varbğın bır sabah havasıyle dolmuştu göğsümuze Uluslar büyük oğullariyle soluk alır. Kim ölmemış bır aşkjn mevsıminde, Ne Leyla kalmış ne bahar, Ölüm bir bağışıdır insana kainatlann. Madem kı geceler uzun, madem ki gûndûzler kopuk, Ölmeyen neye yarar? Görülmüş aydınbğınla birlikte, Sultanlardan başka bir sultan; Kol hakkı kadar hafıf, Doğuya, batıya. Yaşamak köyler arkasından. Çarpılmış bütün ihtilalleri bütûn devirlerin Cihangirane bir hırsın rûyalanyle ahmak. Yalnız senin gözlerin raahrem yerlerde durmuş, Yalnız serun alnında tnsanın şerefı hak. Üzenne, muhabbetle pariar, Ağır karanlıklarda Altay yıldızlan. Kucaklannda gizlice işledikkri bayrak Gülümser, ıraklardan Üzenne. esir ormanJann kızlan. Sen de öldün cıharu süsleyen bır bakışla Artık senin de servilerin tok, Ulu hikmetleri arasında aklın çaresiz, Sen de bır yön gibi kaldın. lsmın var, cisrrun yok. Bir evliyasin ki yeni zamanlar ışığın, Bağlanır gönüller hürriyete sende. Pencerende uluslar görür birbirlerini Haşre kadar belkı Çinden. belki Maçinden, Bir mum değil, bir ınsan yanar türbende. Artık fethedılemez, ıstılalarla, ateş ateş, Uzak ihtıyarlar nazlı tarlalannı eksin, Artık hiçbir üstün ınsan gelmiyecek dünyamıza Sen ûstün değilsin Atatürk, Gerçeksin. Verdığin selamet genişledikçe asil, Dalgalanır, şafakla. Kişilenn talihı kadennle büyûyor, Duyuyor musun seni yaşatıyoruz dost, düşman, tnanmakla. Duyuyor musun, yürüyor her şey, An, hala o andır. Genç ellerimde hürriyet ve cesaret, Uzan. daha uzan dağlanma, Kı senin fatihandır. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA Ozveriyle gelişen Türk Sineması ONAT KLTLAR Belkı de yeryüzünde sade- ce Türk Sineması. baş- langıcından günümüze ka- dar siyasal ve toplumsal ge- lişmelerle bire bir paralel yü- rüyen bır sanat dalıdır. Bu sonuca varabilmek için bir- kaç nirengi noktasına bak- mak yeter: llk fılm gösterisi Sultan AbdfiBıamit'in sarayında yapılmıştır llk Türk fılmi, Bınnci Dünya Savaşı başlangıcı- nda. ordunun isteğıyle Fuat L'zkınay tarafından Ayeste- fanos'tâki Rus abıdesinin yıkıüşını belgelemek için çe- kilmiştir. llk sansür uygulaması, Mütareke yıllannda işgal kuvvetleri tarafından "Mû- rebbiye'" fılmine karşı ger- çekleştirilmiştir. cih etmeye başlamışlardır. Bu dönemde ucuz ve kolay eğlence aracı olan sinema tüm ülkede büyük yaygınbk kazanmıştır. Gecmişe göre daha özgür- lükçü. yükselen toplumsal taleplere daha çok yanıt ve- ren 1961 Anayasasfnın ardı- ndan, sinemamızda da ger- çekçi ve toplumcu fılmlerin sayısı hızla artmıştır. Ancak, 1970'te Yılmaz Güney tarafından yapılan "Umut" filmınin gösterimm- den sonradır ki, genel rejım, toplumsal yapı. yerleşik dü- şüncelerle sinemaran da yol- lan ağır ağır aynlmaya baş- lamışür. Muhalif konular ve söy- lem, tıpkı edebiyatta olduğu gibi, bir yandan popüler ürünler devam ederken. öbür yandan yönetmenler, kendı kışısel üsluplannı ge- Yıbnaz Güney "Umut" fibninde. Cumhuriyet'in ilanından sonra. uzun yıllar Türk Sine- ması. başta Muhsin Ertuğnıl olmak üzere, Kemalist reji- min temel ülkülerine hızmet eden konulan işlemiştir: "Bir Millet Uyamyor"dan "Ateşten Gömlek"e kadar ulusal konular. Gene bu dö- nemde, Cumhuriyet'in baş- langıç yıllannın Batılılaşma ve çağdaşlaşma ilkelenne uygun, biraz "secilmiş" ko- nular ve üsluplar sinemaya egemen olmuştur. 1946'da çok partilı rejime geçişle birlikte, ülkeye De- mokrat Partı'nin öncüsü ol- duğu "popülist" bakış açılan egemen olmuş, hemen ardı- ndan, 1948'de rüsum yasası- ndan yararlanan Türk film- leri de geniş halk kitlelerine seslenen popüler türlen ter- bştirmişler, sinema alanında "çeşitiüık" öne çıkmıştır. Bugün sinemamızın göste- rimden sansüre, fınansman- dan teknik altyapıya, TV re- kabetinden Ainenkan tekel- lerine kadar sayısız sorunu vardır. Bu kısa sergılem yazısında bu sorunlara gjrmek olanağı yok. Ama gene de. kendi ulusal kültürümüzün önemb ve zengin parçalanndan biri olan ulusal sinema sa- natımızm, yokluklar içinde ozveriyle gelıştiğini, sadece ülkerruzde değil, uluslararası alanda da yüzümüzü ağar- tan sanatçılar yetiştirdiğıni mutlaka bilmebyiz. Bu açıdan, Türk sine- masının objektifınden görü- nen gelecek görüntüsü bence hiç de karanhk değil. 'Çalıkuşu'ndan 'Kara Kitap'aALPAY KABACALI 1923'ten günümüze ulaşan süreçte şiir. roman. hikâye, deneme, eleştin gibi alanlarda yer alan yetmiş yılbk gebşmeleri kısa bir yazmın çerçevesi içine sığdırmak çok güç. Sözü edilen alanlarda yapıt verenlenn adlanru anmakla yetınsek bile yazının sonu- na ulaşabiliriz. Bu nedenle çok genel bır panorama vermekle yetineceâz. "Milli Edebiyat" akımı, Cumhu- nyetin ılk yıllannda da etkinliğını sürdürdü. Hececı şaırler, şimdi Kur- tuluş Savaşı'nı, Anadolu'yu dile ge- tiriyorlardı. Bu akımın dışında ka- lan Ahrnet Haşim ve Yahya Kemal. aruzun son büyük temsılcileri ola- rak özgün ürünler veriyorlardı. 1928'de adlannı duyuran genç "Yedi Meşafcciler", hece veznıyle yazdıklan şiirlerinde bıreysel duygu ve izlenimlerini dile getirdiler. Aynı tarihlerde Nâzım Hikmet Türk şiiri- nin ufuklannı genışleten bır çıkış yaptı. ölçüyü ve uyağı bir yana bıra- kan Nâzım Hikmet şiiri, yepyeni bir sesle toplum sorunlanna eğiliyor ve derin yankılar uyandınyordu Necip Fazıl, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ah- met Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Ta- rancı gibi şairler de artık adlannı du- yurmaya başlamışlardı. Nâzım Hikmet'in susturulduğu 1930'lann sonunda. "Garipçiler" diye tanınacak üç genç şair, Orhan V'eü, Metih Cevdet Anday ve Oktay Rifat, "şairane"ye savaş açülar, söz sanatlannı dışladılar Bu yeni şıir anlayışı başlangıçta geniş ölçüde eleştirildıyse de çok geçmeden geçer- lik buldu ve Türk şiirini önemb ölçü- de etkiledi. Yine aynı tarihlerde Türk edebi- yatına. kendinı yenileyerek bugüne kadar gelecek zengin bır şıir daman eklendi: Fazıl Hüsnü Dağlarca. 1940'larda toplumcu bır anlayışla verdikleri ürünlerle adlannı duyu- ran Rıfat Hgaz, Cahit Irgat, Hasan İzzettin Dinamo, Ömer Faruk Top- rak, Şükran Kurdakul, Arif Damar, A. Kadir. Enver Gökce. Mehmed Ke- mal, Ahmed Arif gıbı imzaiar, sonra- dan kendi seslerini bulacak ve şiin- mizde özgün yerler edineceklerdi. Aynı tarihlerde yazın alanına gıren Attilâ tlhan, Sabahattin Kudret Ak- sal, Asaf Halet Çelebi, Necati Cu- malı, Özdemir Asaf, Ceyhun Atuf Kansu, Behçet Necarigjl ve Cahit Kü- lebi de yeni şiirin dilini ve alanıru ge- nişleten ustalar olarak seçkınleştiler. 1950"lerin ıkınci yansmda geçer- bk bulmaya başlayan "İkinci Yeni", bir bakıma Ganp akımının getirdiği şiır anlayışma bir tepki olarak de- ğerlendirilebilir. Kapalıbğı ve "şaira- ne"yi ön plana çıkaran ikinci Yeni hareketi içinde görünen başlıca şaır- ler Cemal Süreya, Edip Canse>er, Turgut L'yar, İlhan Berk, Ece Ayhan ve Kemal Özer'dı. Bu şairler daha sonra şıirlerinin alanını daha da ge- nişleterek özgün yapıtlar verdıler 1960 sonrasında toplumcu bakış açısıyla toplum sorunlannı ele alma eğılimi geçerlik buldu. Gülten Akın, Ataol Behramoğlu, Hasan Hüseyin, Tekin Sönmez, Metin Demirtaş, Sennur Sezer, Kemal Özer vb. şairler bu anlayışa bağlı kaldılar. Aynı dö- nemde Melih Cevdet Anday. Oktay Rıfat. Can Yücel, Sezai Karakoç, Ahmet Oktay, Ali Pösküllüoğlu. Öz- demir Ince, Hilmi Ya>ıu, Ülkü Ta- mer vb değışık esın ve duyarlıklarla yükJü şıirlenyie dikkatlen çektıler. 1970"ler ve 80'lerde Refik Dur- baş'tan Metin Altıok'a. Eray Can- berk'ten Ahmet Erhan'a. Hüseyin Yurttaş'tan Ismet ÖzeTe, Behcet Ây- san'dan Enis Batur'a uzanan geniş bir şiir coğrafyası içerisinde gelişip çeşıtlenen şürimız, bugün de aynı gelişim çizgisi üzerinde yürüyor. Nazun Hikmet Cumhuriyet ilan edildiği tarihte Türk romanı, yalnızca elli yıllık bir birikimin mırascısıydı. Buna karşın kimisı milb edebiyat akımına bağlı, kimisı bu akımın dışında kalmış, ama hepsi de belirli bir başan düze- yinin üzerine çıkmış romana ve hikâyeciler yetışmişti' Hüseyin Rah- mi Gürpınar, Halide Edib Adıvar, Reşat Nuri Güntekin. ^akup Kadri Karaosmanoğlu, Pevami Safa, Sela- hattin Enis, Mahmut Yesari, Osman Cemal Kaygılı, Aka Gündüz, Refik Hah't Karay vb... Bu yazarlardan çoğu en başanb yapıtlannı Cum- huriyet dönemınde verdı. Bunlardan Yakup Kadri, Tanzımat'tan 1950'- lere uzanan tarihsel dönemlerden Halide Edip Adıvar kesitler veren romanlanyla seçkin- leşti. Selahattin Enis ve Refik Halid ile Fahri Celalettin (Göktulga) ve Memduh Şevket Esendal, modern hikâyenin yol açıası kımhğinde gö- ründüler. İlk verimleri 1930'lann ikinci yansında ve 1940'larda yayımlanan yazarlardan Sabahattin Âli ıle Sait Faik, modern hikâyenin gerçek ön- cülen oldular. Sabahattin Ali, çağının toplumsal sorunlannı yansı- tan romanlanyla da ılgı çekti. Sadri Ertem de roman ve hikâyeleriyle çağına tanıklık etti. Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçh), deniz ınsanlannın yaşamını konu alan yapıtlar verdı. Abdülhak Şinasi Yakup Kadri Karaosmanoğlu Hisar, romanlannda bugüne geçmi- şin prizmasından baktı ve geçmiş öz- lemını dile getırdı. Ahmet Hamdi Tanpınar, bır yandan gecmışle bu- gün arasında bir bağdaşma arayışı- nda, bır yandan da ıç dingjnlığine ulaşma çabasında bir yazar olarak belirgınleşir. Haldun Taner'ın hikâyelennde de aynı arayışlara rastlanır. Kemal Tahir ve Samün Kocagöz, yakından tanıdıklan yörelerin ya- şamından kesitler verdiler. kimı za- man da belirli tezler çerçevesinde tartışma getıren birer romana kim- liğinde göründüler. Romanlannın arka planına yakından tanıdıklan vörelerin sorunlannı ve insanlannı Aziz Nesin Haldun Taner yerleştiren Kemal Bilbaşar ile Necati Cumalı da aynı kuşaktan sayılabilir. Orhan Kemal. Çukurova ve İstan- bul'u eksen alan hikâye ve roman- lannda geçım sıkıntısı çeken. vaşa- ma kavgası veren insanlan keskin bır gözlemcilik ve aydınbk bır ger- çekçilikle yansıttı. A>TO gözlem gü- cüne ve gerçekçıbğe daha sonra yetı- şen Köy Enstıtülü yazarlar kuşağı- nda (Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Osman Şahin) ve hikâyecı Bekir Yddız'da da rast- lanır. İlk ürünleri 1950'lerde yayımla- nan Yaşar Kemal, birçok dile çevril- mış olan romanlan göz önüne abndı- ğında, "çağdaş bir Homeros" olarak değerlendınlebıbr Aziz Nesin, Rıfat Dgaz \e Muzaf- fer tzgü mizah alanındakı roman ve hikâyeleriyle seçkinleştiler. 1950 sonrasının romancı ve hikâyecilenni belirli kümelere ayı- rmak pek güçtür Her bıri edebiyata katkılar getıren orta kuşak ve genç kuşak yazarlanndan baalannı an- makla yetmiyoruz Oktay Akbal. Zeyyat Sdimoğlu. Adalet Ağaoğtu, OğiH Atay, ^'usuf Atılgan, Nezihe Meriç, Vüs'at O. Bener, Erhan Be- ner. Füruzan, Sevgi Soysal, Leyla Erbil, Pınar Kûr. Sevim Burak, Ad- nan Ozyalçıner. Tahsin Yücel, Demir Özhî, Örhan Duru, Tomris Uyar. Fe- rit Edgü, Seliın İleri, Nedim Gürsel, Nazlı Eray, Latife Tekin, Orhan Pa- muk... Deneme ve eleştin türünde ürün veren Cumhunyet kuşağının ilk temsilcilen Nurullah Ataç, Orhan Burian, Sabahattin Eyuboğlu, Suut Kemal Yetkin. Azra Erhat, Vedat Günyordur. So'nraki kuşak arasından, top- lumcu bir görüş açısıyla nesnel eleş- tıri anlayışını sürdürme çabası har- cayan Memet Fuat, Fethi Naci, Asım BezircPnın yanı sıra deneme türüne katkılarda bulunan Melih Cevdet Anday, Nermi Uygur, Salâh Birsel gibi yazarlar yetışti. Günümüzde Bema Moran'dan Tahsin Yücel'e. Füsun .\katlı'dan Konur Ertop'a. Mehmet H. Doğan'- dan Semih Gümüş'c uzanan eleştir- menlerden ve deneme alanında da ürün veren birçok yazardan söz ede- bilıyoruz Müzikte çokseslilikten ortak dile EVtN İLYASOGLU Cumhuriyet ile değişım geçiren en önemli sanat dabmız müzıktir denebi- br. Saray müziği ve halk müağj olarak çağlar boyu yaygınlaşmış teksesli mü- zığe 19. vüzyılla başlatılan çokseslilik uygulamalan 1920'b yıllarla kurum- laşmıştır. Yurtdışmda eğitim görüp Cumhunyet'ın ilk yıllannda yurda dö- nen ılk bestecı grubu, aynı zamanda öğretmen, yorumcu ve müzık kurum- lannın kurucusu olarak görev aldılar. Türk Beşteri olarak anılan bu öncüler, Cemal Reşid Rey, Llvi Cemal Erkin, Hasan Ferid Alnar, Ahmet Adnan Say- gun ve Necil Kazım Akses'tır. İlk ku- şağın ılk çabşmalan. bildık bir teksesli ezgjyi armonı ile zenginleştirmektır. İkinci dönemlennde daha derin bir kontrpuan tekniğı ve daha gızemb ıçe- rik seçerler Hemen her binnin son dö- nemı ıse kendine özgü bir somutla- madır. Saygun'un Yunus Emre Ora- toryosu 1950de Leopoid Stokovvski tarafından New York'ta seslendınldi- ğinden beri Avrupa ve Amerika'da bırçok kez çalınmış. 1982 Kanada Kış Obmpıyatlan'nın tarutım müziği ola- rak kullanılmıştır. Sonrakı çoksesb bestealenn kımı mutlaka bildık bır halk ezgisıni kullanmaktan yana ol- muş, kimı çağdaş yöntemlerin getirdi- ğj yeniliklere katılmış ve bebrgjn bir ezgi değil. soyutlama yolunu seçmiş- tır. İlhan Usmanbaş, Bûlent Arel. tlhan Mimaroğlıı gıbı bestealerimiz. yurtdışmda seslerini duyurmuş. ödül- ler kazanmışlardır. Arel ve Mimaroğ- lu, elektronik müzık türünün gehşme- sıne dünya çapında imza atmış sa- natçılardır. Bugün çokseslı besteoleri- mizin 4. ve 5. kuşaklanndan söz edebi- liyoruz. Genç kuşağın Avrupa ve Amenka'da yavgınlaştığını. yabancı radyo ve televozyonlarda onlarla söy- leşı yapıldığını. vapıtlannın ça- bndığım duyuyoruz. Cumhunvet'ten bu yana açılan konservatuvarlanmız. radyolanmız. operalanmız, orkestralanmız ve ko- rolanmız müzik yaşamında kurum- laşmayı sağladı. Opera tarihine im- zasun atan Leyla Gencer yetışti. Gü- her-Süher Pekinel, İdil Biret, Hüseyin Sermet. Gürer Aykal, Suna Kan, Ayla Erduran gibi yorumcular seslenni dünvanın dört bir yanında duyurdular. plaklanyla compact discleri ile duyurmak- talar. Klasik Türk müzı- ğınde ve Türk halk müziğınde Cumhun- yetten bu yana yapı- lan en önemb çalışma. derlemeler ve nota yazımı olmuştur. Hü- seyin Saadettin Arel, Suphi Ezgi ve Salih Murat Uzdflek, Türk müziği perdelen üstüne yaptı- klan araştırmalarla ses sistemini dı- sipline oturtmuşlardır. Mesut Cemil de Türk müziğıni ve Batı müağini iyi bılen, ikı ortamın birleşmesi için ortak paydalar arayan ilericı sanatçılar- dandır Halk müziğınde Gazimihal ve Sansözen'ın araştırmalan, derledıkle- n türküleri notaya gecınp arşıviemele- ri başlıca zengınliklerimızden olmuş- tur. Saygun ıle Bda Bartok'un Ada- na'nın Osmanıye ilçesinde yaptıklan ıncelemeler. bizim çoksesb müzığımı- ze olduğu kadar Bartok gibi 20. yüzyıbn en büyük bestecılennden bın- ne ışık tutmuştur. Hafıf müzik dünyasına önce Türkçe sözlerle gırdik. Fecri Ebcioğlu'nun uyarlamalan, benzer çalışmalan do- ğurdu. Gıderek bıze özgü çalgılarla bırleşen hafif müzık dünyasında bızım ezgilenmiz yer aldı. Modern Folk Üç- lüsü, Yeni Türkü, Timur Seiçuk'un çalışmalan bu başlangıcın ürünüdür. Caz müziğinde ise gerçekten dünya çapında sanatçılar yetiştirdik Caz. bi- raz da bizim taksim geleneğine benze- yen doğaçlamasıy la ülkemızde ilgi toplayan bır alan. Aydm Esen, Okay Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu 1950'de Leopoid Stokowski tarafından New York'ta seslendirildiğinden beri Avrupa ve Amerika'da birçok kez çalındı ve 1982 Kana- da Kış Olimpiyatlan'nın tanıtım müziği ola- rak kullanıldı. Temiz, Burhan Öcal gibi isimler kendi bestelenyle ve topluluklanndakı il- ginç birîeşimlerle dikkati çektiler. Sonra neler olmadı kı müzik dün- yamızda! Gelişen medya olanak- lannın, gebşen teknolojınin bir yönü de bizim müziğımize dokundu. Ara- besk aldı yürüdü. Kaset dünyası, tica- n amaçb müzık kasıp kavurdu. Mega starlar, assobstler, ganp giysıb kadı- nlar. televızyon ekranlannı sardı sar- maladı. Avaz avaz bağıranlar. ses-soz bırleşımıni hiçe sayanlar, güftenın an- lamını hiç bıbneyenler, halen her gece her saat oradalar Ekranda! Orhan Gencebay arabeskı başlatmakla nite- leniyor. İbrahim Tatlıses, kendine ozgü bir yorumla halk ezgilerini ara- beske bıtıştiriyor ve bir "myth" yaratı- yor. Geniş killenin merakını uyandır- mak için göbek dansçılan. mankenler. eskimiş sinema oyunculan bırer birer okuyucu oluyor. Müzik değil. görsel- lık önde şımdılerde. Onca yıl TRT de- netım koydu. arabeske hayır dedi \e her şey kaset dünyasıyla bir dolu rad- yo ve televizyon kanab ile paıladı. Bel- ki de başımıza ne geldiyse bu yasak- lardan geldi. Şimdılerde bu çok karga- şa olayına müziğımizın zenginleşmesi diyenler de var, müzığımizin çöküntüye uğ- radığını söy- leyenler de var. Dunyanın her ye- rinde. tarihın her dönemınde eğlence müziği ve cıddi müzık ayn ızleyici kitlesınin malı ol- muştur. Her bıri ne kadar bır dığennın alanına adım atmıştır. bılemeyız. Bu arada 1970"lerden bu yana yaygınlaşan festivallerden söz etmek gerek. Ne çok şey kazandırdı festival- ler. Önce İstanbuî'da. sonra Ankara ve İzmır'de. Dunyanın en ünlü sanatçı- lannı, klasik müzikte olsun, cazda ol- sun, dızimızin dıbine getırdi Artık yalnız festivallere de bağımlı değılız dış dünyayı duymak için. Daha geniş kitleye seslenen stat konserierimiz var. Pavarotti'den Madonna'va kımlen dinlemıyoruz ki! Dedelerimizın, baba- lanmızın Çakıl Gazınosu'nda Safiye Ayla'yı dınlemesıne benziyor biraz da bu alışkanbk Bıze yüzyıllar boyu abşageldığımız teksesbbkten sonra çokseslibğın gır- mesı Cumhuriyet ıle yaşıt. Batı'nın 12. yüzyıldan beri geliştırdığı çokseslilik yöntemi bizde 70 yıldan ben geliştı. Öyle bir hızla gebştı kı teknolojınin son durağı olan bilgisayarda soluk abyor. Batı'nın çağlar boyu aştığı yolu öyle ya da böyle 70 vılda aştık ve de tekno- lojinın olanaklarından yararlanmaya başladık bile. Yalnız beste yapıp mü- zık yaratırken değil Batı'da bugun yapılanı anlamakta da bu kısacık bıri- kım yardımcı oluyor. Her konuda ol- duğu gibi modayı izleyebiliyoruz. Or- tak dil konuşabibyoruz. Düşünüyorum da, bugün Türk mü- zığinı hiç bilmeyen bır yabancıya an- latmak durumunda kaldığımda ne ör- nekler çalanm. nasıl tanıtınm! Her- halde Abdülgadir Meragi'den yola çıkanm. Dede Efendi. Hacı Arif Bey, Suphi Ziya Özbekkan, Bekir Sıtkı Sez- gin gjbı bır özet venrim Turk klasik müzığınden. Sonra halk türkülen dın- letınm Karadeniz havalan. Aşdi Vey- sd, Ege'nın zevbeği. Çoksesb örnek- lerden Saygun'un Yunus Emre'st. Çel- lo konçertosu. Cemal Reşid'ın Kati- bim Çeşitlemelen. Fatih Senfomsi. Al- nar'ın Kanun Konçertosu, Erkin'ın Koçekçesi. Tüzün'ün Esintılen. İlhan Baran'ın Dönüşümleri. Lsmanbaş'ın 3. Senfonisi, Tarcan'm Sakarya'sı. Bü- lent Arel'in Mımıanalan. MimaroğJu'- nun Bovvery Bum'u, Pekinelkr ile Bob James'ın JS.Bach vorumlan, Aydın Esen'ın. Yeni Türkü'nün muzikleri. Sezen Aksu'nun \e İbrahim latlısesın seslen. Bütün bunlann bıreşımınde 70 yılbk Cumhunyet'ın toplumsal olarak getirdiği her şeyın yansıdığını da an- latmaya çalışınm onlara.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear