22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÖZELEK1 70.YIL Cumhunyet 29 Ekim 1993 UĞURMUMCU İki Yanılgı... Yakın tarıhımızı gereğı gıbı bılıyor muyuz^ Hayır, pek bılmeyız Kurtuluş Savaşı'nın gızlı tuta- nakları bıle yenı yenı yayımlanıyor Yakın tarıh gereğı gıbı araştırılmıyor Araştırı- Imadığı ıçın de kokenlerı yakın geçmışe kadar uza- nan yanılgılar bugunun sıyasetıne de yon verıyor Yanılgılardan bırı "Kemalist" sozcuğune verılen anlamdan kaynaklanıyor Bazılarımızın dılınde "Kemalizm, eşittir, ya- sakçtlfc" anlamındadır "Kemalist" sozcuğunu ılk kez kullananlar Atatürk ılkelerını savununlar değıldır Bu sozcuk, ılk kez, 1919-20 yılları arasında Amerıkan basınında ve Ingı- lız gızlı belgelerınde geçer Amerıkan basını "Kemalistler" kavramını "Bolşe- viklerte IşbJrliğl yapan millici güçier" anlamında kul- lanmıştır Kemalistler, Amerıkalılar ve Ingılızlerın dıllerınde, ulkesı ıçın çarpışan ulusal guçlere verılen addı Kurulu düzenle savaşmak yerıne tarıhle hesaplaş- maya gırmeyı yeğleyen bır kısım şematık Marksıst, Kurtuluş Savaşı nın emperyalıst ordularına karşı ve- rılen bır Kurtuluş Savaşı olduğunu yadsıyıp, kendı kuçuk dunyalarmda oluşturdukları yapay oğretılerle uğraşıp dururtar Bunu yaparken de Kurtuluş Savaşı'nın soylu bır dı- renış olduunu da unuturlar Batılı kapıtalıst emperyalıstlerın düşman bıldıklerı "Kemalizm' şematık Marksıstlerın de boy hedefıdır' Ikıncı yanılgı Kurtuluş Savaşı'nda bır kısım Kurt- lerle Ingılız gızlı servısı arasında kurulan ılışkılerın göz ardı edılmesıdır Bugun Kurtuluş Savaşı ıle ılgılı Ingılız belgelerı açı- klanmıştır Bu belgeler, Kurtuluş Savaşı'nda "ingillz bUhbarat Servtel" ıle "Kürt aşiretterl" arasındakı ılışkılerı kanıtlıyor Nedense bazı tarıhçılerımız kapıldıkları Ataturk duşmanlığı nedenıyle bu belgelere bakmıyorlar Değerlı araştırmacı Buyukelçı Bilal Şimşlr'm "ingl- liz Belgeterlnde Atatürk" adlı belgesel yayını 1973 yılında Turk Tarıh Kurumu Yayınları arasında yayı- mlanmıştı Bu belgesel kıtabın 38 sayfasında yayımlanan 19 Temmuz 1919 tarıhlı telgrafta, Ingılızlerın Kurtlene yaptıklan ışbırlığıne değınılıyor ve Ingılız Bınbaşısı Noel ıle göruşulmesı konusuda Bedırhanoğulları ıle ılışkıye geçılmesı ıstenıyor Aynı yayının 119 sayfasında da Ingılızlerın Bedır- hanoğlu Aşıretı'nden Amın Alı'nın Dıyarbakır Valılı- ğı'ne getırtılmesını ıstedıklerı anlaşılıyor 166 saf- yasında yer alan bır başka belgede de "İngiliz-Kürt Işbiriiği" kanıtlanıyor Şımşır'ın Ingılız belgelerınden derledığı kıtabının 221 sayfasında da Raşvan Kurtlerının Mustafa Ke- mal'e karşı oldukları ve eyleme geçeceklerı anlatılı- yor Kıtabın 273 sayfasındakı belge çok ılgınç Ingılız Buyukelçılığı nden T B Hohler, Kurt lıderle- rınden Abdulkadır'ın Ingılızler ıle Mustafa Kemal'ın başarılı olması halınde Kurtlerın tehlıkeye duşecek- lerını bıldırdığı kaydedılıyor Erol Ulubelen'ın 1967 yılında Yon 1982 yılında da Çağdaş Yayınları arasında çıkan "ingiliz Gizli Belge- lerinde Türkiye" adlı belgesel kıtabında da Ingılızle- rın emrındekı Kurt aşıretlerı ıle ılgılı belgeler sergıle- nıyor Kıtabın 195 sayfasındakı 19 Ağustos 1919 tarıhlı gızlı Ingılız belgesıne goz atalım - Amerika, Trabzon ve Erzurum'u içine alan bir Er- menistan'ı himaye edecek, geri kalan dört il de bir Kürt devletj olarak ingilizlerin himayesıne verilecek. Ulubelen'ın kıtabındakı 451 sayılı Ingılız gızlı bel- gesıne de bakalım - Binbaşı Noel, Kürt şefleriyle görüş birliğine van- rsa bundan büyük faydalar sağlayacağını söylüyor. Bunlar fstanbul'da Abdütkadir ve Bedlrhan ve daha az önemli bazı klmselerdir. Kıtabın 257 sayfasındakı gızlı belge Ingılızler ıle bazı Kürt aşıretlerı arasındakı ışbırlığını ortaya koyu- yor - Kürdistan, Türkiye'den tamamen ayrılıp özerk ol- malıdır. Ermenilerle KürHerin çıkarlarını bağdaştıra- bMlrte. Istanbul'daki Kürt Kulübü Baskanı Said Ab- dülkadir ve Paris'tekl Kürt delegesl Sertf Pasa emrl- mizdedir. Kurtuluş Savaşı nda Turklerle-Kurtler aynı cephe- lerde kapıtalıst emperyalızme karşı savaştılar Bır kısım Turkler ve Kurtlerde kapıtalıst emperyalızm ıle açıkça ışbırlığı yaptılar Dun, Kürt ayrımcılığı aşıretlerı Batılı devletlerce nı- çın desteklenıyorsa, bugun de Kurt ayrımcılığı aynı nedenlerle desteklenıyor Bunu gormemek ıçın kor duymamak ıçın de sağır olmak gerekır (Cumhunyet- 9 Ocak 1990) Devletler Hukuku! CE"1 » NADİRGÜLER 1923'ten 1938'e kadar TürkiyeProf Dr SİNA AKŞİN Atatürk Devnmının nasıl bır duru- ma çare olarak ortaya çıküğını du- şûnmemız gerekır Kocaman bır ım- paratorluk vardı Sonra adım adım kûçûlmeye başladı Avrupa'da herkes Osmanlı devletının, Türklenn Avru- pa'dan gıdıcı olduklannı düşünuyor- du Buna ınanıyorlardı Turklere "adam değDsüıız" dıye kızıyorlardı, fakat u adam ohnamalan" Tûrklen AvTupa'dan sürûp çıkarmak ıçın ıyı bır gerekçe olduğu ıçın ışlenne de geh- yordu 1908 II Meşnıtıyet devnmı olunca, bunu olumlu karşılamak dunımunda kaldılar öyle ya Türk- ler "adam oluyordu". Ama kısa bır za- man sonra, hakh ya da haksız gerek- çelerle, devnmı yapan tttıhat ve Te- rakkı'den kotûsu olmadığı ılen süriü- dü Ganp bır bıçımde, îtalya, Trab- lusgarp'ı ıstıla ederken, sankı Os- manlı devletını değıl, İttıhat ve Terak- kı yı hedef alıyormuş gıbı kaleme alı- yordu savaş notasını Evet, emperya- Uzm hem horlayacaktı gen ülkelen adam deşhller dıye, hem de "adam ol- mamalanndan" yararlanarak onlan yutacak, sömürecektı Osmanh devletının kuçülme sürecı o denlı ılerledı kı, Türklenn başlanna buynık oturabıleceklen bır yurt kal- maması tehlıkesı bebrmeye başladı Rumeh'de banndınlmayacaklannı Türkler az çok sezınlemışlerdı de I Dunya Savaşı sonunda yenı bır şey öğrendıler 1453'ten ben başkenüen olan ve gehn gıbı süsledıklen Istanbul'da da ancak "misafir' kalabıleceklerdı Ana- dolu nun büyûk bolümünde de baş- kalanna bağımlı yaşayabıleceklerdı Üstehk Sevr ıle bâşlayan Anadolu - dan kovulma sürecının devam edıp gıtmemesı ıçın de görünürde hıçbır neden yoktu Mıllı Mücadele'nın Bu- yük Zafen bütün bu hesaplan altûst ettı Ama Avrupa sabırbydı ve ka- rarlıvdı Lozan ın ardından bır Sevr - ın daha gelmemesı ıçın mutlaka bır şey yapmak gerekıyordu Bu mutlaka vapılması, gerçekleştınlmesı gereken şey Ataturk Devnmıvdı fnonu nun yıne uzlaşmaz tavır koyduğu bır sı- rada sırurlenen Lord Curzon Lozan'- m ardmdan gelecek Sevr ın Sevrlenn tıabennT ağzından kaçınnıştı Ataturk Devnmını halk yapmadı Mustafa Kemal ve arkadaşlan yaptı- lar Ama bunun yalnızca "mavi goziü, sanşın bir diktatörün" tutkusundan ıbaret olmadığını şundan anhyoruz kı onun olûmünden vanm yüzyıldan fazla bır süre geçtı kurduğu yapı bu- gûn ağır tehdıt altında da olsa, sapa- sağlam ayaktadır Demek kı Turk ınsanı Ataturk Devnmını tutmuştur Zaten Atatürk ütopyacı değıl bır sı- yaset adamıydı ve bütün sıyaset adamlan gıbı gerçekçıvdı Dın mu- zık Serbest Fırka gıbı konularda son- radan yanlış dıye değerlendırdığı adı- mlardan gen dönmesını bılmıştır Toprak reformunun sozünü bır kaç kez ettığı halde uygulama yönünde bır adım atmamıştır Halk devnmı kabul etmıştır Çok kez devnmı "sev- diğı" ıçın değıl, bunun gerekh ve kaçınılmaz olduğunu anladığı ıçın Trakya ve Anadolu da bağımsız otu- rmak ısteyen bır Türk halkı davranı- şlanyla ve yaşam tarzıyla da Avrupalı olmak zorundaydı Kendımıze, her- hangı bır Asva ya da Afnka ülkesının keyfînce yaşamak "lüksünü" tanıya- mazdık Ataturk (ya da Turk) devnmının yapısal bır çozümlemesını vapmaya çalışırsak, acaba ortaya ne çıkar7 Kanımca bu, bütünsel (topyekûn) kalkınma modebdır Yanı vol-baraj- fabnka yapmak kalkınmanın ancak bır bölümüdür Kalkınmaya her şe- yın, bu arada örneğın kııltür, hukuk, uygarhk, bıbm, felsefenın de katı- lması zorunludur Yenı hukuk, yenı harfler, opera, bale, kadın haklan, ünıversıte, çok-partıh sıstem. yol- baraj-fabnka yapmak denlı önemh- dır Atatürk ve tnönü'nün davranışlan- ndan, sözlennden bunun böyle an- laşıldığı ortadadır Oysa 1950'den bu yana bütünsel kalkınma modebnı bır olçude bıraktık. "mühendis" ya da "mühendıs züınıyetü" devlet adam- lanmız bütün kuvvetı yol-baraj-fabn- kaya, yanı maddı kalkınma modebne verdıler Oy kazandıracağına ınandı- klan ıçın de Atatürk DevTimım su- landırmaya kalkıştılar. hatta bazı yonlerden sulandırdılar Maddı kalkı- nma modebnın yetlun orneğı Suudı Arabıstan'dır Orada 20 yüzyıbn en O döuemde A>-rupa'nın ortalama demokrasi duzeyini tutturmuş itibarlı bir devletâk. ılen teknolojılen 7 yüzyıbn toplum ve kültur düzenıyle yan yana "başany- la' yürümektedır Bütünsel kalkınmanın bır parçası da, Atatürk dönemındekı demokrasi düzeyı ıdı (Goruşume göre demokra- sı ya var ya da yok olan bır durum de- ğıldır Sıfınn altında da olsa, "ısııiHr ölçulebılmesı gıbı, "derecesf ölçüle- bılecek bır durumdur Bu yaklaşıma gore, ıkı dıktatörlukten bın. ötekıne gore daha "demokratik" olabıbr Ör- neğın, MussoJini dıktatorlüğü Hitier dıktatörluğunden daha demokraüktı dıyebıbnz) Düzen yetkecı bır düzen- dı ama dına sağa kapalı olmakla bır- hkte nıspeten özgur bır düşünce ve basın hayatı, ılen düzeyde kadm hak- lan vardı Ataturk dönemındekı de- mokrasi derecesi, o sırada Avrupa'- nın ortalama demokrasi derecesının altında değıldı belkı üstündeydı Bu- nun en çarpiCT kanıtı, Hıtler'ın tasfiye ettığı ve Abnan ünıversıtelennın en parlak kesımınden olan 142 kışının uzunca süre kalmak nıyetıyle (çünkü Türkçe ders vermeyı kabul etmışler- dır) Turkıye'ye gelmelenydı Demek kı onlann gozünde Türkiye yaşanabı- lecek bır ülkeydı O dönemde Avnıpa'nın ortalama demokrasi düzeyını tutturmuş ıtıbarb bır devlettık Atatürk yurtdışına hıç çıkmadığı halde Ingılız Kralı gebp Atatürk'ü zıyaret edıyordu Ondan sonra bır daha o düzeyı bır türlü tut- turamadık ve o yüzden de havh hor- landık horlanıyoruz I945'te çok- partıh sısteme geçtık, ama bu, sola ka- pab bır sıstem olduğu ıçın Avnıpa'ya göre çok eksıktı Şımdı o sorunu güya aştık ama yıne de önemb sorun- lanmız var ve bu arada Kürtler ıçın Avrupa'da genelgeçer hale gelmış olan azınlıklann kulturel haklan sıs- temını benımseyemedığımızden do- layı PKK y\ terönst bır orgut olarak kabul ettırmekte zorlanıyoruz Benı Buyükelçıbğımız basıldığında, pobs 3 dakıkada değıl, 30 dakıkada gebyor Prof Dr AYDÜV AYBAY Turkıye'de "uhısal bağımstziık" hareketının başla ması ıle. "demokratikleşme" va da "derookratık jasama geciş" olgusu arasında zaman yonün- den bır çakışma yoktur Bınna sure- an başlangıç tanhı 1920 olduğuna göre, bununla (nıtebğı, yönunü tartı- şma dışı bırakırsak) I945'te bâşlayan ıkıncı sureç ıle arasında çeyrek yuzyıb geçen bır zaman aralığı vardır Bu "ge- akmeyı" açıklayacak çeşıtb nedenler bulunabıbr Asbnda, 1923 yılında "cumhuriyet" rejımı ıle noktalanan ulusal bağımsızlık hareketının ozunde "demokrasi" de bulunmalı ıdı "Halkm" ya da "cumhunm" yonetımı demek olan cumhunyette genel oya dayab demokrasının varohnaması asbnda bır "çarpıkbk"ür bu bakı- mdan rejımın "tek partili cumhuriyet" olarak adlandınlması da bır çebşkı- dır Bu çebşkı nasıl açıklanabıbr 9 Bu açıklama yönünden önemb olan şu nokta özelbİde goz önünde tutul- mabdır Ulusal bağımsızlık hareketı- nın ortaya çıkmasına neden olan olay, Osmanb devleünın "yan sömürge" ülke kategonsınden, "tam sömûrge" kategonsıne sokulmasını öngören uluslararası "paylasım planı"nın uy- gulamaya konulması olayıdır Bu "em- perjalist" plana karşı doğan tepkıde, toplumdakı sınıflann ya da katman- lann, kendı aralanndakı bır sorun olan "özgürluk talepierî" yer al- mamıştır Ulusal tepkı sadece 'isti- lacılara", "emperyaKzm"e ve onun ış- bırbkçısı olan "sivasal iktklara" karşı mücadele temeb uzenne oturaıuş ya da bu yönde "koşullandınlmış"tır Zaten Batı'da klasık demokrasıle- nn kuruluşunda başrolü oynayan ve genış halk kıtlelennı "özgürluk ıste- mı" ıle harekete geçıren bunuva smıfı Osmanb'da yoktur Osmanb dönemınde bu sınıfın ışle- vı. ulusalbkla ılgısı obnayan hatta bırçoğu uyrukluk bakımından Os- manb bıle olmayan zumrelerce yenne gennldığınden, özgürluk ve güvenlık bavTağını taşıyacak "öocû smıftan da sözedılemez Ulusal temele dayan mayan ve bır oncu smıfın başmı çek- medığı bır "demokrasi mücadeiea"- nın başan şansı ıse yoktur Nıtekım 1876 ve 1908'dekı özgürleşme (hurn- yet) deneylen, bu nedenle başanya ulaşamamıştır Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın yurütü- cü gücü olan "mfflet meclisir 'mn gün- Cumhuriyet ve Demokrasi demınde özgürluk sorununun hemen daıma bır "istiklal" (bağımsızlık) so- runu olarak ortaya çıkmasının nedenı budur Gerçı l TBMM'de çoğulcu demokratik ulkelenn parlamentolan- na ozgü yoğun bır tartışma ortamı vardı Ama bunun "halkm demokra- tik ıstemleri" ıle ılgılı bır "yapılaşma" olduğu söylenemez Hedef somurge- leşmeyı onlemek ya da o zamankı de- yışle "vataru mustevlı düşmandan te- mızleyerek ıstıklal-ı tammf sağla- makür Bunun öncülügünu yapanlar amaçlanyla halkın ıstem ve ıstencı- nın bırleşmesı, "ıttıfakı gerekır Tek partılı cumhunyetın ılk yınnı ıkı yılhk dönemınde bu 'Ittifak" ger- çekleşmemıştır Bır "muhalefet partı- sı kurularak demokrasıye adım atma gınşımı "Terakkıperver Cum- hunyet Fırkası" (1924) ve "Serbest Cumhunyet Fırkası" (1930) deneyle- nne karşın 'tutmamıştır ' Bu sonucu yalnız ıktıdar partısı CHP ve onun da- vandığı katman olan "asker-sıvıl bu- rokratlar"ın ısteksızhğı ve baskısı ıle lük karşıtı' rejımlenn de ruzgârladığı hava ıçınde, tek partıb Turkıye Cum- hunyetı Devletı kendı ekonomık bağımsızhğımn sağlanması ve pekış- mesı peşıne duşmüştur Halkın aktıf katkısı çoklukla sadece propaganda duzeynnde kalmakla bırbkte, yabana ışletmelenn ulusallaşUnbnası. devlet- çıbk yoluyla sanayı kuruluşlan gın- şımlen, demıryoUannın arttınbnası madenabk, bankaabk alanındakı ulusal atıhmlar bu donemde gerçek leşnuştır Bırçok "hukuksal yenıleş- Türdeş olmav an yeni sınıfm "halk adına" iktidara gelişi 1950 dir. Bunun, cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleş- mesi, kuşkusuz, çok önemli bir adımdır. da halk (mıllet) ddına hareket ettıkle- nnı onu temsıl ettıklennı ılen suren "asker-sıvil burokrasıdir." 'Tek partıb cumhunvet' rejımmın ılk yıllan bu çerçevede degerlendınl mebdır Hıç kujkusuz halkın ozgur lükten demokrasıden demokratik ortamın getıreceğı guvencelerdcn va rarlanma "Btemı" ve bunu elde etme "istend" daıma vardır ve varolmuş- tur Hangı sıyasal rejım olursa olsun bıreylenn ve toplumun bu 'ıstem' ve ' ıstenç ten vazgeçmesı sozkonusu değıldır Ne var kı bu ıstemın gerçek- leşmesı ıçın oncu dunımunda olan sınıf veya katmanlann kendı hedef ve açıklamak veterlı ve doğru olmaz Sa- dece elden kaçan ıktıdann peşınde olanlann oluşturduğu sınıfsal tabanı olmavan muhalefet partılen', kendı ozgurluk ıstemı yonunde hareketlen- mış gozuken halkın desteğını sonuna kadar sağlavamamış ılk müdahale- de kıtlelerden koparak yalnız kalmı- şlardır Başka bır deyışle kurubnak ıstenen ıttifak', sonucu elde edecek bır yoğunluk kazanamadan sonmuş- tür 19301u yıUar ıse 1929 da ABD'- de patlayan ve butun dunyavı saran "ekonomik kriz" nedenıyle, bambaş- ka koşullar ıçınde geçmıştır Avrupa - da bırbın ardına ortaya çıkan "özgur- me' gınşımlen de (örneğın, Soyadı Yasası, Ünıversıte Yasası) bu donem- de olmuştur Demokratik yapılaşma ıle ılgıb addı bır behrtının gozlemlen- medığj bu evre, 1939 da başlavıp 1945 e kadar suren 2 Dünya Savaşı yıllannı da ıçermek uzere 1945'e ka- dar sürmüştür Demokratik ve ozgürlukçu yaşama geçış çabalan 1946 dan sonrakı yıllar- da yenıden ortaya çıkmıştır Yuzev- den bakılırsa "icazedi" gıbı gozüken demokratikleşme hareketı asbnda halkm hıçbır zaman yokolmayan ıs- tek ve özlemlennın urunudür Bu ha- rekeün baştan ıtıbaren bellı olçüde başanya ulaşma şansma sahıp olmasının nedenı ıse, bu kez cumhunyetın ılk yıllanndan başlayarak devletın konıyu- cu desteğı ıle oluşmaya bâşla- yan yenı bır sınıfın ortaya çıkması ve oncüluğe soyun- masıdır Yapısı ' turdeş olmayan', buyuk toprak sahıplennden ıthalat ve ıhracat yoluvla zengınleşmış "hay- nye tüccarlan" ve savaş yıllanndakı yokluklan somürerek ekonomık güç kazanmış kesımlere geleceğını ser- bestleşmış ekonomıde goren daha alt- takı gruplara kadar uzanan herkesı kapsayan bu "yeni sınıf", kendılennı doğrudan ılgılendırmedığı halde, halkın demokratik ıstemlennı des- tekleyerek guçlu bır "muhalefet cep- hesı' oluşturmayı başarmışiardır Jandarma baskısı. yol vergısı maden- de çabşma mukellefıyetı gıbı şıkayet ve tepkılennı kullanarak, halkm ıs- temlen ıle ılk kez paralellık kuran bu yenı sınıf, kısa sürede iktidara tabp bır partı şekbnde orgutlenebıbnıştır Ulusal bağımsızlığı gerçekleşürme- de öncu rolünu oynayan oncekı kad- rolar ıse, sanayıleşme ve ekonomık zengınbğı halka yayma ışmde gerekb duzenı kuramadıklan bır tanm ülke- sı olan Turkıye de cıddı bır toprak re- formunu gundeme bıle getıremedıkle- n ve toplumu yenı yaşam bıçımının ıs- terlenne gore bıçımlendırmede yeter- sız ve becenksız kaldıklan ıçm özgur- lük ve demokratikleşme bayrağı ıle ortaya çıkan bu hareket karşısında yenık düşmüşlerdır Turdeş olmayan yenı sınıfın "halk adına" ıktıdara gebşı 1950 yıbdır Bu- nun cumhunyet tanhınde ılk kez ger- çekleşmesı. kuşkusuz, çok önemb bır adımdır Bundan sonrakı donemde gerçekleşmesı beklenen ıse halkın "öz- gürleşmesı ve demokratik güvence- lcre sahıp olmasıdır Bu olmuş mudur7 Bu soruya olum- lu yanıt vermek zordur Başka ülke- lerde de gozlemlendığı gıbı, demokra- si ıçınde bırtakım sapmalar ve kesıntı- ler olabıbr Bu tur sapma ve kesıntıle- nn sebebı ıse kesmbkle halk' değıl- dır Halkın ıstek ve ıradesını temsıl et- mek ve ona 'yon vermek" ıddıası ıle onder rolune çıkmış sınıflar kendı smıfsal ya da zuraresel cıkarlanvla çelıştığı zaman halkın demokratik haklanm kısiuamak va da yoketmek ıçın her turlu araca başvur- makta tereddüt etmezler 1950-1960 yıllan arasında parlamentodan çıkan ozgürlüğu sınırlayıcı yasalar bunlara paralel olarak ıdan ve vargısal uygulamalar bu modele tamamen uvmaktadır HIFZI \ ELDET VELIDEDEOĞLU Bir ö üömür boyu 29 Ekimler İnkılaplar ve Hukuklar Cumhunvet ılan edıleb tam 19 yıl oldu Bugun Turk halkı bır tek bşının artık koh- nemış bır ıktıdar sandaKesıne otunışu gununu değıl kendı gununu kendı hakı- mıyeunı kendı hümvetını kutluvor Bugun halk aynı zamanda ılenbır ah- nı>etı ılen bır nızamı kutluvor Bu nhnı yet hukuk ve kanun zıhnıyeü bu nızam "bukuka bağb detlet" nızamıdır Turk ınkılap hareketlenmn kovdugu prensıpler başka ınkılaplara hıç benze- mez Sınıf ımtıyazlannı kaldırarak hukuk musavaünı ılan eden Fransız ınkıldbı prensıplen netıcede Avnıpa va sermave dıktatörlugünu. sıyası hurnvet ıküsadı esaretı getırdı Hukukı musavatm vanında hemen çabucak fıılı musavatsızlık bebrdı Hukuken eşıt olan fertler ıktısaden çok farkb bır hale geldıler Bo>lece ideal' ıle 'gerçek' arasında denn bır uçurum açıldı Fransız ınkılabı kadm ve erkek arasındakı hukukı musasatsızlıgı da ortadan kaldıra madı Hukumdar otokrasısını kabul etmedığı gıbı sermaye dıktatorlugune de son \eren veya onu frenleven Bolşevızm faşızm \e Nasyonal-sos>alizm mkılaplan ıse sag veya sol bır partı dıktatörtüğü kurdular Turk ınkılabının kovdugu prensıpler ıse hem hukuk ve hukumdar otokrasısını bertaraf ettı hem Turkıve de esasen vücu da gelmemış olan sennaye dıktatorlugune ve anıf kavgalanna >er vermeıneyı bır umde saydı hem de humyet \e demokrasi esaslannı benımsedı Herhangı bır ınkılap- tan sonra onun esaslannı verleştırecek ka nun ve kaıdeler konularak ıdare edenlenn \e ıdare olunanlann >anı butün halkın bunlara navetı temın edılmezse o zaman bır ınkılaptan bahsetmeye ımkan yoktur Hukuklar. mkıiapiann percınıdır (29 Ekım 1942) 1923 vılının gend Hıfzı Veldet... Hukuk Devleti, Hukuk Şuuru ve Zihniyet Inkılabı "Hukuka bağjı de>let" mefhumunu memlekete sokan \e bu hususta gereken kanunı mûeyyıdelen koymuş bulunan Cumhunyet ın bugun XX yılını kutluyo- ruz Hukuka bağlı olan devlette hükumet çarkını donduren ıdarenın kevfı hareketıne set çekılmış. devleün gerek amme ışlennde gerek fertlere karşı tutumunda kanuna ta bılıgı saglanmıştır Bu kanun ve nızamı ko- van bızzat mıllet ıradesıdır Halk kendı kendını ıdareve başlavınca Turk ınkılap hamlelenne uvacak ve bu hamlelen memlekette kokleşürecek yenı bır nızam kurmak ışıvle karşılaştı Işte bu nızam Turk hukuk ınkılabı ıle venı prensıpler taşıvan modera bûyuk ka- nunlann bılhassa toplumun ıç kunıluşunu duzenleven Turk Medenı ICanunu nun kabulüyle gerçekleştınlmıştır Bu kanu- nun kabulü Türk ıçtımaı havatında en önemli bır donüm noktası ve başlı başına bır ınlalaptır ara bunun kabulü valnız bır kanun değışmesını değıl bır zıhnıvet ırıkı- labını ıfade eder (29 Ekını 1953) Cumhuriyetin Özünü Korumalıyız Bugun Turk halkı kendı ıradesıne tabı olduğu günu kutlamaktadır Cumhunyette esas fazılet ve adaletür zıra o butun mıllete butun halka davarur ve dayanmabdır bu olmazsa "cunilıun- yet" olmaz Bu kehmenin Fransızcası **r- pubbque" Latınce "res puWKra"dan gelı vor "herkesın. umumım malı" demekur Arapça "cmnhıır'' kelımest de "halk, ahali, böyük kalabahk" manasına gelır bu ıübar la "'cumhunvet" "halkm hükümetı"dır Cumhunyetımızın kendı prensıplenn- den avnlarak ozunu kavbetmış bır kabuk veya ıçı çünımuş bır agaç halını almaması- na en büyûk bır üüzlıkle dıkkat etmelıdır Bu ıse keyfıhkten kaçınmak ve samımı ol- mak ve kanuna savgı göstermekle olur (29 Ekım 1955) Gerçek Atatürkçülük Cumhun>etın ılanının 39 uncu vıldönü- munde artık bır problem olmaktan çıkmış olması gereken \taturk devnmının bugun her zamandan zıvade korunmava muhtaç bır durumda bulunması maalesef çok acı bır gerçektır Ataturkçuluk azız \taturk un ölümün- den ben bır kısmı mutereddıt ve muha- fazakar bır kısmı korkak bır kısmı cahıi ve sapık bır kısmı dd dupedüz menfaatçı ve alcak polıükaalann ve kalemlenn ehn- de öylesıne bır tavız konusu hatta açık sm- sı bır hucum hedefı oldu ve bunu vapanlar ovlesıne Ataturkçu geçındıler kı bugun gerçekten Ataturkçu olanlar bu ortam ıçınde vadırganmakta hatta Bu, sahte Ataturkçulenn de husumetıne maruz kal- maktadır Atatürkçuluğu bır balmumu sa- nan kımseler de onu kendı ıstedıklen kalı- ba sokabılmek cabasındadırlar Bunlar sahte Atatürkçulerdır ve varatmak ıstedık- len, sozumona Ataturkçuluk de valnız kendı aralannda surumü olan kalp bır Atatürkçulüktûr (29 Ekım 1962) Atatürkçülüğün İlerisi Turk mılletı bugun cumhunyetın ılanının 40 yıbnı kutluvor Kutlu ve mutlu otsun' Bız bugun bır nefıs hesaplaşması gıbı, şu geçen İark yılın çok kısa bır muha- sebesmı yapmak ıstıyoruz. Ataturk kurduğu cumhunyetın ancak on beş yılını ıdrak edebıldı ve bu kısa za- man mesafesı ıçınde Türk tanhının en bu- vük sıyası sosyal ve ıküsadı ınkılaplannın toprak tesvıyesını yapıp temelım kurdu bınanın Umamlanmasını bızlere bıraku Ataturk ten sonra bız aydınlar ve polı-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear